.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Salava10


Join the forum, it's quick and easy

.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Salava10
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Kimler hatta?
Toplam 6 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 6 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
» Kutsalınıza Hakaret Edilmesi İncitiyormuş Değil mi?
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime122.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN

» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime112.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN

» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime112.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN

» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime117.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN

» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN

» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN

» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN

» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN

» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN

» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN

» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN

» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN

» Ne NeDiR?
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime120.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN

» ÖĞÜT VEREN AYETLER
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime120.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN

» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime122.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN

» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN

» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN

» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Icon_minitime111.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN

Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN

Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Anket

İRFaN MeCLiSi & RaH-ı AŞK FoRMuMuZa NaSıL ULaŞTıNıZ?

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_lcap67% "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_rcap 67% [ 4 ]
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_lcap0% "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_rcap 0% [ 0 ]
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_lcap0% "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_rcap 0% [ 0 ]
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_lcap0% "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_rcap 0% [ 0 ]
 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_lcap33% "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Vote_rcap 33% [ 2 ]

Toplam Oylar : 6

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 


Kasım 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Takvim Takvim


"A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

2 sayfadaki 4 sayfası Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki

Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 7:33

Konunun ilk mesajı :

---A---
ABDEST
KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Ey iman edenler, sarhoş iken, ne
dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül
edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya
da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahud kadınlara
dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm
edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah,
bağışlayandır, esirgeyendir. (NİSA SURESİ/43)

Ey iman edenler, namaza kalktığınız

zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı
meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer
cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya
da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara
dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla
teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah
size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti
tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz. (MAİDE SURESİ/6 )


En son *RüveYde* tarafından 01.08.10 8:55 tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek


 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 11:21

''Ahlak' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla


Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin. (Kalem Suresi, 4)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 11:25

''Ahiret' Kelimesi ile İlgili Ayetler

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar. (Bakara Suresi, 4)
İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir. (Bakara Suresi, 8)
Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 62)
İşte bunlar, ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez. (Bakara Suresi, 86)
De ki: "Eğer Allah Katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, (ve) doğru sözlüyseniz, öyleyse hemen ölümü dileyin." (Bakara Suresi, 94)
Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkar etmedi; ancak şeytanlar inkar etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkar etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 102)
Allah'ın mescidlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır. (Bakara Suresi, 114)
Hani İbrahim: "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Allah: �Sadece inananları değil) inkar edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti. (Bakara Suresi, 126)
Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, Biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir. (Bakara Suresi, 130)
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi, 177)
(Hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anma ile Allah'ı anın. İnsanlardan öylesi vardır ki: "Rabbimiz, bize dünyada ver" der; onun ahirette nasibi yoktur. (Bakara Suresi, 200)
Onlardan öylesi de vardır ki: "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru" der. (Bakara Suresi, 201)
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah Katında, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 217)
Hem dünya (konusun)da, hem ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: "Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgun (fesad) çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırt eder). Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." (Bakara Suresi, 220)
Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç 'ay hali ve temizlenme süresi' beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada (başkalarından) daha çok hak sahibidirler. Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var. Allah Azizdir. Hakimdir. (Bakara Suresi, 228)
Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini de tamamlamışlarsa -birbirleriyle maruf (bilinen meşru biçimde) anlaştıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikahlamalarına engel çıkarmayın. İşte, içinizde Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere bununla (böyle) öğüt verilir. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah, bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 232)
Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez(elde edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez. (Bakara Suresi, 264)
Onlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır. Ve onların yardımcıları yoktur. (Ali İmran Suresi, 22)
Hani melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır." (Ali İmran Suresi, 45)
"İnkar edenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azapla azaplandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur." (Ali İmran Suresi, 56)
Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar... İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır. (Ali İmran Suresi, 77)
Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır. (Ali İmran Suresi, 85)
Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. (Ali İmran Suresi, 114)
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz. (Ali İmran Suresi, 145)
Böylece Allah, dünya ve ahiret sevabının güzelliğini onlara verdi. Allah iyilikte bulunanları sever. (Ali İmran Suresi, 148)
Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp-geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra (Allah) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Allah mü'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır. (Ali İmran Suresi, 152)
Küfürde 'büyük çaba harcayanlar' seni üzmesin. Çünkü onlar, Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, onları ahirette pay sahibi kılmamayı ister. Onlar için büyük bir azap vardır. (Ali İmran Suresi, 176)
Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah'a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o. (Nisa Suresi, 38)
Allah'a ve ahiret gününe inanarak Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi bilendir. (Nisa Suresi, 39)
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (Nisa Suresi, 59)
Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz. (Nisa Suresi, 74)
Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız." (Nisa Suresi, 77)
Kim dünya sevab(yarar)ını isterse, dünyanın da, ahiretin de sevabı Allah Katındadır. Allah işitendir, görendir. (Nisa Suresi, 134)
Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır. (Nisa Suresi, 136)
Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz. (Nisa Suresi, 162)
Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide Suresi, 5)
Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azap vardır. (Maide Suresi, 41)
Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. (Maide Suresi, 69)
Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (En'am Suresi, 32)
İşte bu (Kur'an), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitap�tır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır. (En'am Suresi, 92)
Bir de ahirete inanmayanların kalpleri ona meyletsin de ondan (bu yaldızlı ve içi çarpık sözlerden) hoşlansınlar ve yüklenmekte olduklarını yüklenedursunlar. (En'am Suresi, 113)
De ki: "Gerçekten Allah'ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin." Şayet onlar, şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva (istek ve tutku)larına uyma; onlar (birtakım güçleri ve varlıkları) Rablerine denk tutmaktadırlar. (En'am Suresi, 150)
"Ki onlar Allah'ın yolundan alıkoyanlar, onda çarpıklık arayanlar ve ahireti tanımayanlardır." (Araf Suresi, 45)
Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı? (Araf Suresi, 147)
Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki: "Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım." (Araf Suresi, 156)
Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan birtakım 'kötü kimseler' geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve: "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah'tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz? (Araf Suresi, 169)
Hiçbir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya kadar esir alması yakışmaz. Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size) ahireti istemektedir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Enfal Suresi, 67)
Allah'ın mescidlerini, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır. (Tevbe Suresi, 18)
Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah Katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 19)
Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resûlü�nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın. (Tevbe Suresi, 29)
Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır. (Tevbe Suresi, 38)
Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten (kaçınmak için) senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini bilendir. (Tevbe Suresi, 44)
Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister. (Tevbe Suresi, 45)
Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır. (Tevbe Suresi, 69)
Allah'a and içiyorlar ki (o inkar sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar inkar sözünü söylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra inkara sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir. Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah'ın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu. Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur, eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de acı bir azapla azaplandırır. Onlar için yeryüzünde bir koruyucu-dost ve bir yardımcı yoktur. (Tevbe Suresi, 74)
Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah Katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları Kendi rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tevbe Suresi, 99)
Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Yunus Suresi, 64)
İşte bunların, ahirette kendileri için ateşten başkası yoktur. Onların onda (dünyada) bütün işledikleri boşa çıkmıştır ve yapmakta oldukları şeyler de geçersiz olmuştur. (Hud Suresi, 16)
Bunlar Allah'ın yolundan engelleyenler ve onda çarpıklık arayanlardır. Onlar, ahireti tanımayanlardır. (Hud Suresi, 19)
Hiç şüphesiz bunlar, ahirette en çok hüsrana uğrayanlardır. (Hud Suresi, 22)
Ahiret azabından korkan için bunda kesin ayetler vardır. O, bütün insanların kendisinde toplanacağı bir gündür ve o, gözlemlenebilen bir gündür. (Hud Suresi, 103)
Dedi ki: "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah'a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim." (Yusuf Suresi, 37)
Ahiretin karşılığı ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hayırlıdır. (Yusuf Suresi, 57)
"Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat." (Yusuf Suresi, 101)
Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir meta'dan başkası değildir. (Ra'd Suresi, 26)
Dünya hayatında onlar için bir azap vardır, ahiretin azabı ise daha zorludur. Onları Allah'tan (kurtaracak) hiçbir koruyucu da yoktur. (Ra'd Suresi, 34)
Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler. Allah'ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak isterler (veya onda çarpıklık ararlar). İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler. (İbrahim Suresi, 3)
Allah, iman edenleri, dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar. Zalimleri de şaşırtıp-saptırır; Allah dilediğini yapar. (İbrahim Suresi, 27)
Sizin İlahınız tek bir İlah'tır. Ahirete inanmayanların kalpleri ise inkarcıdır ve onlar müstekbir (büyüklenmekte) olanlardır. (Nahl Suresi, 22)
(Allah'tan) Sakınanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Hayır" dediler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)
Zulme uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel bir biçimde yerleştireceğiz; ahiret karşılığı ise daha büyüktür. Bilmiş olsalardı. (Nahl Suresi, 41)
Ahirete inanmayanların kötü örnekleri vardır, en Yüce örnekler ise Allah'a aittir. O, güç sahibi olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nahl Suresi, 60)
Bu, onların dünya hayatını ahirete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Allah'ın da inkar eden bir topluluğu hidayete erdirmemesi nedeniyledir. (Nahl Suresi, 107)
Şüphesiz, onlar ahirette ziyana uğrayanlardır. (Nahl Suresi, 109)
Ve Biz ona dünyada bir güzellik verdik; şüphesiz o, ahirette de salih olanlardandır. (Nahl Suresi, 122)
Ve şüphesiz, ahirete inanmayanlar için de acı bir azap hazırlamışızdır. (İsra Suresi, 10)
Kim de ahireti ister ve bir mü'min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır. (İsra Suresi, 19)
Onlardan kimini kimine nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür. (İsra Suresi, 21)
Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık. (İsra Suresi, 45)
Kim bunda (dünyada) kör ise, O, ahirette de kördür ve yol bakımından daha 'şaşkın bir sapıktır.' (İsra Suresi, 72)
Ve onun ardından İsrailoğulları'na söyledik: "O toprak (yurt)ta oturun, ahiret va'di geldiğinde hepinizi derleyip-toplayacağız." (İsra Suresi, 104)
İşte Biz ölçüsüzce davrananları ve Rabbinin ayetlerine inanmayanları böyle cezalandırırız; ahiretin azabı ise gerçekten daha şiddetli ve daha süreklidir. (Taha Suresi, 127)
İnsanlardan kimi, Allah'a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir. O, dünyayı kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu, apaçık bir kayıptır. (Hac Suresi, 11)
Kim, Allah'ın ona, dünyada ve ahirette kesin olarak yardım etmeyeceğini sanıyorsa, göğe bir araç uzatsın sonra kesiversin de bir bakıversin, kurduğu düzen, onun öfkesini giderebilecek mi? (Hac Suresi, 15)
İşte (yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine) varis olacak onlardır. (Mü'minun Suresi, 10)
Kendi kavminden, inkar edip ahirete kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine, dünya hayatında refah verdiğimiz önde gelenler dedi ki: "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir, kendisi de sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir." (Mü'minun Suresi, 33)
Ancak ahirete inanmayanlar, şüphesiz yoldan sapanlardır. (Mü'minun Suresi, 74)
Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit bulunsun. (Nur Suresi, 2)
Eğer Allah'ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu. (Nur Suresi, 14)
Çirkin utanmazlıkların (fuhşun) iman edenler içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azap vardır. Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz. (Nur Suresi, 19)
Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır. (Nur Suresi, 23)
Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler. (Neml Suresi, 3)
Ahirete inanmayanlara gelince; Biz onlara kendi yaptıklarını süslemişiz, böylece onlar, 'körlük içinde şaşkınca dolaşırlar'. (Neml Suresi, 4)
İşte onlar; en kötü azap onlarındır ve ahirette de en büyük kayba uğrayanlardır. (Neml Suresi, 5)
Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri 'ard arda toplanıp pekiştirildi,hayır, onlar bundan bir kuşku içindedirler; hayır, onlar bundan yana kördürler. (Neml Suresi, 66)
"Allah'ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını (nasibini) unutma. Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez." (Kasas Suresi, 77)
İşte ahiret yurdu; Biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir. (Kasas Suresi, 83)
De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Ankebut Suresi, 20)
Biz ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik ve onun soyunda (seçtiklerimize) peygamberliği ve kitabı (vahy ihsanı) kıldık, ecrini de dünyada verdik. Şüphesiz o, ahirette salih olanlardandır. (Ankebut Suresi, 27)
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Böylece dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın." (Ankebut Suresi, 36)
Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi. (Ankebut Suresi, 64)
Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır. (Rum Suresi, 7)
Ancak inkar edip ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar ise; artık onlar da azap için hazır bulundurulurlar. (Rum Suresi, 16)
Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar. (Lokman Suresi, 4)
Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü�nde güzel bir örnek vardır. (Ahzab Suresi, 21)
"Eğer siz Allah'ı, Resûlü�nü ve ahiret yurdunu istiyorsanız artık hiç şüphesiz Allah, içinizden güzellikte bulunanlar için büyük bir ecir hazırlamıştır." (Ahzab Suresi, 29)
Gerçek şu ki, Allah'a ve elçisine eziyet edenler; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır. (Ahzab Suresi, 57)
Hamd, göklerde ve yerde olanların tümü Kendisi'ne ait olan Allah'ındır; ahirette de hamd O'nundur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, haber alandır. (Sebe Suresi, 1)
"Allah'a karşı yalan mı düzüp uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayır, ahirete inanmayanlar, azapta ve uzak bir sapıklık içindedirler. (Sebe Suresi, 8)
Oysa onun, kendilerine karşı hiçbir zorlayıcı-gücü yoktu; ancak Biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için (ona bu imkanı verdik). Senin Rabbin, herşeyin üzerinde gözetici-koruyucudur. (Sebe Suresi, 21)
Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler." (Zümer Suresi, 9)
Artık Allah, onlara dünya hayatında 'horluğu ve aşağılanmayı' taddırdı. Eğer bilmiş olsalardı, ahiretin azabı gerçekten daha büyüktür. (Zümer Suresi, 26)
Sadece Allah anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle kabarır. Oysa O'ndan başkaları anıldığında hemen sevince kapılırlar. (Zümer Suresi, 45)
"Ey kavmim, gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir meta (kısa süreli bir yararlanma)dır. Şüphesiz ahiret, (asıl) karar kılınan yurt odur." (Mü'min Suresi, 39)
"İmkanı yok; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (yetkisi, gücü, değeri ve bağışlama)sı yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkıdırlar." (Mü'min Suresi, 43)
Ki onlar, zekatı vermeyenler ve ahireti inkar edenlerdir. (Fussilet Suresi, 7)
Böylece Biz de onlara dünya hayatında aşağılanma azabını taddırmak için, o uğursuz (felaketler yüklü) günlerde üzerlerine 'kulakları patlatan bir kasırga' gönderdik. Ahiret azabı ise daha (büyük) bir aşağılanmadır. Ve onlara yardım edilmeyecektir. (Fussilet Suresi, 16)
"Biz, dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniziz. Orda nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir." (Fussilet Suresi, 31)
Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde artırmalar yaparız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur. (Şura Suresi, 20)
Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin Katında muttakiler içindir. (Zuhruf Suresi, 35)
Gerçek şu ki, ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendiriyorlar. (Necm Suresi, 27)
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azap; Allah'tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir. (Hadid Suresi, 20)
Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (Mücadele Suresi, 22)
Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azaplandırırdı. Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır. (Haşr Suresi, 3)
Andolsun, onlarda sizlere, Allah'ı ve ahiret gününü umud edenlere güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirecek olursa, artık şüphesiz Allah, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan), Hamid (övülmeye layık olan)dır. (Mümtehine Suresi, 6)
Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir. (Mümtehine Suresi, 13)
Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; (Talak Suresi, 2)
İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler. (Kalem Suresi, 33)
Hayır; onlar şüphesiz ahiretten korkmuyorlar. (Müddesir Suresi, 53)
Hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz. (Kıyamet Suresi, 20)
Ve ahireti terk edip-bırakıyorsunuz. (Kıyamet Suresi, 21)
Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı. (Nazi'at Suresi, 25)
Hayır siz, dünya hayatını seçip üstün tutuyorsunuz. (A'la Suresi, 16)
Ahiret ise daha hayırlı ve daha süreklidir. (A'la Suresi, 17)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 11:28

''Ahmed (a.s)' Kelimesi ile İlgili Ayetler

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler. (Saff Suresi, 6)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 11:29

''Aile' Kelimesi ile İlgili Ayetler

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. (Bakara Suresi, 49)
Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, haccda üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır. (Bakara Suresi, 196)
Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden arta kalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır." (Bakara Suresi, 248)
Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Ayetlerimizi yalanladılar, böylece Allah günahları nedeniyle onları yakalayıverdi. Allah, (cezayla) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. (Ali İmran Suresi, 11)
Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; (Ali İmran Suresi, 33)
(Kadın ile kocanın) Aralarının açılmasından korkarsanız, bu durumda erkeğin ailesinden bir hakem, kadının da ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar, (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da aralarında başarı sağlar. Şüphesiz, Allah, bilendir, haberdar olandır. (Nisa Suresi, 35)
Yoksa onlar, Allah'ın Kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar? Doğrusu Biz, İbrahim ailesine kitabı ve hikmeti verdik; onlara büyük bir mülk de verdik. (Nisa Suresi, 54)
Bir mü'mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü�mini 'hata sonucu' öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka. Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tevbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 92)
Allah sizi, yeminlerinizdeki �rastgele söylemelerinizden, boş sözlerden� dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Onun (yeminin) kefareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır. (Bunlara imkan) Bulamayan (için) üç gün oruç (vardır.) Bu, yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin kefaretidir. Yeminlerinizi koruyunuz. Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz. (Maide Suresi, 89)
Bunun üzerine Biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı. (Araf Suresi, 83)
Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. (Araf Suresi, 130)
"Hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı." (Araf Suresi, 141)
Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi Allah'ın ayetlerini inkar ettiler de, Allah da onları günahlarından dolayı yakalayıverdi. Şüphesiz, Allah, en büyük kuvvet sahibidir, sonuçlandırması pek şiddetlidir. (Enfal Suresi, 52)
Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar; Biz de günahları dolayısıyla onları helak ettik. Firavun ordusunu suda boğduk. Onların tümü zulmeden kimselerdi. (Enfal Suresi, 54)
Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti. (Hud Suresi, 40)
Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin va'din de doğrusu haktır. Sen hakimlerin hakimisin." (Hud Suresi, 45)
Dedi ki: "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Benden isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum." (Hud Suresi, 46)
(Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azap) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?" (Hud Suresi, 81)
"Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Yusuf Suresi, 6)
Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka cezası ne olabilir?" (Yusuf Suresi, 25)
Yardımcılarına dedi ki: "Sermayelerini (erzak bedellerini) yüklerinin içine koyun. İhtimal ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki geri dönerler." (Yusuf Suresi, 62)
Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki: "Ey Babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu (aldığımız) az bir ölçektir." (Yusuf Suresi, 65)
Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir." (Yusuf Suresi, 88)
"Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin." (Yusuf Suresi, 93)
Hani Musa kavmine şöyle demişti: "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır." (İbrahim Suresi, 6)
"Ancak Lut ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız." (Hicr Suresi, 59)
Böylelikle elçiler Lut ailesine geldiklerinde, (Hicr Suresi, 61)
"Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emrolunduğunuz yere gidin." (Hicr Suresi, 65)
Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti. (Meryem Suresi, 16)
Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: "Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum." (Taha Suresi, 10)
"Ailemden bana bir yardımcı kıl," (Taha Suresi, 29)
Nuh da; daha önce çağrıda bulunduğu zaman, Biz onun çağrısına cevap verdik, onu ve ailesini büyük bir üzüntüden kurtardık. (Enbiya Suresi, 76)
Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımız'dan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik. (Enbiya Suresi, 84)
Böylelikle Biz ona: "Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun içine her (tür hayvandan) ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş (azap gerekmiş) olanlar dışında olan aileni de alıp koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar boğulacaklardır" diye vahyettik. (Mü'minun Suresi, 27)
"Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar." (Şuara Suresi, 169)
Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık. (Şuara Suresi, 170)
Hani Musa ailesine: "Şüphesiz ben bir ateş gördüm" demişti. "Size ondan ya bir haber veya ısınmanız için bir kor ateş getireceğim." (Neml Suresi, 7)
Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki: "Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim." (Neml Suresi, 49)
Kavminin cevabı: "Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmış" demekten başka olmadı. (Neml Suresi, 56)
Biz de, onu ve ailesini kurtardık, yalnızca karısı hariç; onu geride (azap içinde kalanlar arasında) takdir ettik. (Neml Suresi, 57)
Nihayet Firavun'un ailesi, onu (ileride bilmeksizin) kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Firavun, Haman ve askerleri bir yanılgı içindeydi. (Kasas Suresi, 8)
Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) "Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?" dedi. (Kasas Suresi, 12)
Böylelikle Musa, süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte yola koyulunca, Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine: "Siz durun, gerçekten bir ateş gördüm; umarım ondan ya bir haber, ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm" dedi. (Kasas Suresi, 29)
Dedi ki: "Onun içinde Lut da vardır." Dediler ki: "Onun içinde kimin olduğunu Biz daha iyi biliriz. Kendi karısı dışında, onu ve ailesini muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır." (Ankebut Suresi, 32)
Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır." (Ankebut Suresi, 33)
Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır. (Sebe Suresi, 13)
Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne ailelerine dönebilirler. (Yasin Suresi, 50)
Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden kurtarmıştık. (Saffat Suresi, 76)
Hani Biz onu ve ailesini topluca kurtarmıştık. (Saffat Suresi, 134)
Katımız'dan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık. (Sad Suresi, 43)
Firavun ailesinden imanını gizlemekte olan mü'min bir adam dedi ki: "Siz, benim Rabbim Allah'tır diyen bir adamı öldürüyor musunuz? Oysa o, size Rabbinizden apaçık belgelerle gelmiş bulunuyor. Buna rağmen o eğer bir yalancı ise yalanı kendi aleyhinedir; ve eğer doğru sözlü ise, (o zaman da) size va'dettiklerinin bir kısmı size isabet eder. Şüphesiz Allah, ölçüyü taşıran, çok yalan söyleyen kimseyi hidayete erdirmez." (Mü'min Suresi, 28)
Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: "Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber alandır." (Fetih Suresi, 11)
Hayır, siz Peygamberin ve mü'minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz. (Fetih Suresi, 12)
Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip, çok geçmeden semiz bir buzağı ile (geri) geldi. (Zariyat Suresi, 26)
Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık." (Tur Suresi, 26)
Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azaptan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık; (Kamer Suresi, 34)
Andolsun Firavun ailesi (ve çevresi ile kavmi)ne de uyarılar geldi.0 (Kamer Suresi, 41)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 11:33

''Akıl' Kelimesi ile İlgili Ayetler

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. (Bakara Suresi, 13)
Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız? (Bakara Suresi, 44)
Bunun için de: "Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun" demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız. (Bakara Suresi, 73)
Siz (Müslümanlar,) onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı. (Bakara Suresi, 75)
İman edenlerle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki: "Allah'ın size açtık (açıkladık)larını, Rabbiniz Katında size karşı bir belge olsun diye mi onlarla konuşuyorsunuz? Hala akıllanmayacak mısınız?" (Bakara Suresi, 76)
Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi, 170)
İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler. (Bakara Suresi, 171)
Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız. (Bakara Suresi, 179)
Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının. (Bakara Suresi, 197)
İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz. (Bakara Suresi, 242)
Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Bakara Suresi, 269)
Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za'f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-|veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah'tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir. (Bakara Suresi, 282)
Sana Kitab�ı indiren O'dur. Ondan, Kitab�ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Ali İmran Suresi, 7)
"Ey Kitap Ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?" (Ali İmran Suresi, 65)
Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz. (Ali İmran Suresi, 118)
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. (Ali İmran Suresi, 190)
Allah'ın sizin için (kendileriyle hayatınızı) kaim (geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin; bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin. (Nisa Suresi, 5)
Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır. (Maide Suresi, 58)
De ki: "Murdar ile temiz -murdarın çokluğu hoşuna gitse de- bir olmaz. Ey temiz akıl sahipleri, Allah'tan korkup-sakının. Umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 100)
Allah Bahriye'den, Saibe'den, Vasiyle'den ve Ham'dan hiçbirini (meşru) kılmamıştır. Ancak inkar edenler, Allah'a karşı yalan düzüp-uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdirmezler. (Maide Suresi, 103)
Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (En'am Suresi, 32)
Çocuklarını hiçbir bilgiye dayanmaksızın akılsızca öldürenler ile Allah'a karşı yalan yere iftira düzüp Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır. (En'am Suresi, 140)
De ki: "Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını Biz vermekteyiz. Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz." (En'am Suresi, 151)
Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler dediler ki: "Gerçekte biz seni 'aklî bir yetersizlik' içinde görüyoruz ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz." (Araf Suresi, 66)
(Hud:) "Ey kavmim" dedi. "Bende 'akıl yetersizliği' yoktur; ama ben gerçekten alemlerin Rabbinden bir elçiyim" dedi. (Araf Suresi, 67)
Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan birtakım 'kötü kimseler' geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve: "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah'tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz? (Araf Suresi, 169)
Gerçek şu ki, Allah Katında, yerde debelenenlerin en kötüsü, (bir türlü) akıl erdirmez olan sağırlar ve dilsizlerdir. (Enfal Suresi, 22)
De ki: "Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?" (Yunus Suresi, 16)
Onlardan seni dinleyecekler vardır. Ama hiç duymayan -sağırlara -üstelik hiç akılları ermiyorsa- sen mi duyuracaksın? (Yunus Suresi, 42)
Allah'ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar. (Yunus Suresi, 100)
Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz? (Hud Suresi, 51)
Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler işlemekteydiler. "Ey kavmim" dedi. "İşte benim kızlarım, bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah'tan korkun ve beni misafirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan (reşid) bir adam yok mu?" (Hud Suresi, 78)
Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın." (Hud Suresi, 87)
Gerçekten Biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik. (Yusuf Suresi, 2)
Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz kimseler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar? Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (Yusuf Suresi, 109)
Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur'an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)
Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Ra'd Suresi, 4)
Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o görmeyen (a'ma) gibi midir? Ancak temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünebilirler. (Ra'd Suresi, 19)
İşte bu (Kur'an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek İlah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır. (İbrahim Suresi, 52)
Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 12)
Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden kurdukları çardaklarda hem sarhoşluk verici içki, hem güzel bir rızık edinmektesiniz. Şüphesiz aklını kullanabilen bir topluluk için, gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 67)
Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız? (Enbiya Suresi, 10)
"Yuh size ve Allah'tan başka taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak mısınız?" (Enbiya Suresi, 67)
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları oluversin? Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir. (Hac Suresi, 46)
O, yaşatan ve öldürendir; gece ile gündüzün aykırılığı (veya ardarda gelişi) da O'nun (kanunu)dur. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız? (Mü'minun Suresi, 80)
Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur; sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarına malik olduğunuz (yerlerden) ya da dostlarınızın (evlerin)den yemenizde bir güçlük yoktur. Hep birarada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur. Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız. (Nur Suresi, 61)
Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar. (Furkan Suresi, 44)
"Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan herşeyin de Rabbidir" dedi (Musa). (Şuara Suresi, 28)
Size verilen herşey, yalnızca dünya hayatının metaı ve süsüdür. Allah Katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de, akıllanmayacak mısınız? (Kasas Suresi, 60)
Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır. (Ankebut Suresi, 35)
İşte bu örnekler; Biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden başkası bunlara akıl erdirmez. (Ankebut Suresi, 43)
Andolsun onlara: "Gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" diye soracak olursan, şüphesiz: "Allah" diyecekler. De ki: "Hamd Allah'ındır." Hayır, onların çoğu akletmiyorlar. (Ankebut Suresi, 63)
Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Rum Suresi, 24)
Size kendi nefislerinizden bir örnek verdi: "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerde, sağ ellerinizin malik olduklarınızdan, sizinle eşit olup kendi kendinizden korktuğunuz gibi kendilerinden de korktuğunuz (veya çekinip saygı duyduğunuz) ortaklar var mıdır? �İşte Biz, aklını kullanabilen bir kavim için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Rum Suresi, 28)
Andolsun o, sizden birçok insan-neslini saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor muydunuz? (Yasin Suresi, 62)
Kime uzun ömür verirsek, yaratılışta onu tersine çeviririz. Yine de akıllarını kullanmayacaklar mı? (Yasin Suresi, 68)
Onda ne bir gaile vardır, ne de kendilerinden geçip, akılları çelinir. (Saffat Suresi, 47)
Ve geceleyin. Yine de akıllanmayacak mısınız? (Saffat Suresi, 138)
(Bu Kur'an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir Kitap'tır. (Sad Suresi, 29)
Katımız'dan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık. (Sad Suresi, 43)
Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler." (Zümer Suresi, 9)
Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir. (Zümer Suresi, 18)
Görmüyor musun; gerçekten Allah, gökyüzünden su indirdi de onu yerin içindeki kaynaklara yürütüp-geçirdi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra kurumaya başlar, böylece onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurumuş kırıntılar kılıyor. Şüphesiz bunda, temiz akıl sahipleri için gerçekten öğüt alınacak bir ders (zikr) vardır. (Zümer Suresi, 21)
Yoksa Allah'tan başka şefaat ediciler mi edindiler? De ki: "Ya onlar, hiçbir şeye malik değillerse ve akıl da erdiremiyorlarsa?" (Zümer Suresi, 43)
(Ki o,) Temiz akıl sahipleri için bir hidayet rehberi ve bir zikirdir. (Mü'min Suresi, 54)
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır). (Mü'min Suresi, 67)
Gerçekten Biz onu, belki aklınızı kullanırsınız diye Arapça bir Kur'an kıldık. (Zuhruf Suresi, 3)
Gece ile gündüzün ardarda gelişinde (veya aykırılığında), Allah'ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 5)
Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu aklını kullanmıyor. (Hucurat Suresi, 4)
Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir. (Vakıa Suresi, 19)
Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık. (Hadid Suresi, 17)
Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir. (Haşr Suresi, 14)
Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır; öyleyse ey iman eden temiz akıl sahipleri, Allah'tan korkun. Doğrusu Allah, size bir zikir (uyaran, hatırlatan ve öğüt veren Kur'an) indirmiştir. (Talak Suresi, 10)
Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık." (Mülk Suresi, 10)
Bunlarda, akıl sahibi olan için bir yemin var, değil mi? (Fecr Suresi, 5)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:07

''Akraba' Kelimesi ile İlgili Ayetler




Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Hani İsrailoğulları ndan, "Allah'tan
başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve
yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı
dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek
azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz. (Bakara
Suresi, 83
)

Yüzlerinizi doğuya ve
batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe,
meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine
rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa,
isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru
kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile
zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum
ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da
bunlardır. (Bakara Suresi, 177)

Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride
bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun,
meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten
sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı). (Bakara
Suresi, 180
)

Sana neyi infak
edeceklerini sorarlar. De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey,
anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır
olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir." (Bakara
Suresi, 215
)

Anne ve baba ile
akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba
ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun
azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır. (Nisa Suresi, 7)

(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve
yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel
(maruf) söz söyleyin. (Nisa Suresi, 8)

Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin
hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün)
geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise,
bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye
bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp
da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır.
Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir'dir. (Ancak bu
hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden
sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar
bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah'tan bir
farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. (Nisa
Suresi, 11
)

Anne-babanın ve yakınların
geride bıraktıklarından ve her birine mirasçılar kıldık. Yeminlerinizin
(akid ile) bağladığı kimselere de kendi paylarını verin. Şüphesiz,
Allah, herşeye şahid olandır. (Nisa Suresi, 33)

Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak
koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın
komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ
ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her
büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. (Nisa Suresi, 36)

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve
yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti
ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah
onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza
uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz,
şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi,
135
)

Ey iman edenler, sizden birinize
ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden
adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm
musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun.
İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız,
onlar da (size): "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir değere
değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde
biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah adına yemin etsinler. (Maide
Suresi, 106
)

(Maide Suresi, )
(Maide Suresi, )
De ki: "Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını
okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin,
yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da
rızıklarını Biz vermekteyiz. Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli
olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah'ın (öldürülmesini)
haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr)
etti; umulur ki akıl erdirirsiniz." (En'am Suresi, 151)

"Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar
-o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru
olarak yapın. Hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey
yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa adil olun. Allah'ın
ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki
öğüt alıp-düşünürsünüz." (En'am Suresi, 152)

Bilin ki, 'ganimet olarak ele geçirdiğiniz' şeylerin
beşte biri, muhakkak Allah'ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin,
yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah'a, hak ile batılın birbirinden
ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir'de)
kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün). Allah,
herşeye güç yetirendir. (Enfal Suresi, 41)

Bundan sonra iman edip hicret edenler ve sizinle
birlikte cihad edenler, işte onlar sizdendir. Akrabalar (mirasta)
Allah'ın Kitabı�na göre, birbirlerine (mirasta) önceliklidir. Doğrusu
Allah herşeyi bilendir. (Enfal Suresi, 75)

Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse
size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini'
gözetip-tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalpleri ise karşı
koyar. Onların çoğu fasık kimselerdir. (Tevbe Suresi, 8)

Onlar (hiç) bir mü'mine karşı ne 'akrabalık
bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. İşte bunlar,
haddi aşmakta olanlardır. (Tevbe Suresi, 10)

Kendilerine onların gerçekten çılgın ateşin
arkadaşları oldukları açıklandıktan sonra -yakınları dahi olsa-
müşrikler için bağışlanma dilemeleri peygambere ve iman edenlere
yaraşmaz. (Tevbe Suresi, 113)

Andolsun,
senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik.
Allah'ın izni olmaksızın (hiç)bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi)
getirmek olacak iş değildi. Her ecel (tespit edilmiş süre) için bir
kitap (yazı, hüküm, son) vardır. (Ra'd Suresi, 38)

Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve
anne-babaya iyilikle-davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi
senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve onları
azarlama; onlara güzel söz söyle. (İsra Suresi, 23)

Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de
ki: "Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de onları
esirge." (İsra Suresi, 24)

Rabbiniz,
sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih olursanız, şüphesiz O
da, (Kendisi'ne) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır. (İsra
Suresi, 25
)

Akrabaya hakkını ver,
yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma. (İsra
Suresi, 26
)

Sizden, faziletli ve
varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere
vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın
sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nur
Suresi, 22
)

(Öncelikle) En yakın
hısımlarını (aşiretini) uyar. (Şuara Suresi, 214)

Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke
edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle
Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda,
onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber
vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)

Elçilerimiz
Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı.
Dediler ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve
aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır." (Ankebut
Suresi, 33
)

Öyleyse yakınlara hakkını
ver, yoksula da, yolcuya da. Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyenler için
bu daha hayırlıdır ve felaha erenler onlardır. (Rum Suresi, 38)

Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha
evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir. Rahim sahipleri
(akrabalar) de, Allah'ın Kitab'ında birbirlerine öteki mü'minlerden ve
muhacirlerden daha yakındır. Ancak dostlarınıza maruf üzere
yapacaklarınız başka; bunlar Kitap'ta yazılmış bulunmaktadır. (Ahzab
Suresi, 6
)

Hiçbir günahkar bir başka
günahkarın günahını yüklenemez. Eğer yükü ağır olan kimse (bir
başkasını) onu taşımaya çağırsa, -bu, yakın-akrabası da olsa- kendisine
ondan hiçbir şey yükletilmez. Sen, yalnızca gayb ile Rablerinden 'içleri
titreyerek-korkmakta' olanları ve dosdoğru namazı kılanları uyarırsın.
Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için
temizlenip-arınmıştır. Sonunda dönüş Allah'adır. (Fatır Suresi,
18
)

Demek, 'iş başına gelip yönetimi
ele alırsanız' hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve
akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi? (Muhammed
Suresi, 22
)

Allah'ın o (fethedilen)
şehir halkından Resûlü ne verdiği fey, Allah'a, Resûl e, (ve Resûl e)
yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara
aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında
dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın,
sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun.
Şüphesiz Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır. (Haşr
Suresi, 7
)

Ne yakın akrabalarınız, ne
çocuklarınız kıyamet günü size bir yarar sağlayamaz. (Allah) Sizin
aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Mümtehine
Suresi, 3
)

Ey iman edenler, gerçek şu
ki, sizin eşlerinizden ve çocuklarınızdan bir kısmı sizler için (birer)
düşmandırlar. Şu halde onlardan sakının. Yine de affeder, hoş görür
(kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah,
bağışlayandır, esirgeyendir. (Tegabün Suresi, 14)

Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir fitne
(bir deneme)dir. Allah ise, büyük ecir (en güzel karşılık) O'nun
Katında olandır. (Tegabün Suresi, 15)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:09

''Alak' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir
kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir
damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli
belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek
için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz.
Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz
için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte,
kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için
ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru
ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman
titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir. (Hac
Suresi, 5
)

Sonra o su damlasını bir
alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir
çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını
kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir
başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne
Yücedir. (Mü'minun Suresi, 14)

O'dur
ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo)
yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik)
çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür
vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı
konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah
sizi böyle yaşatır). (Mü'min Suresi, 67)

Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu)
yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.' (Kıyamet Suresi, 38)

O, insanı bir alak'tan yarattı. (Alak Suresi,
2
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:10

''Alamet' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



(Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet
(ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün
konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O'nu tesbih et."
dedi. (Ali İmran Suresi, 41)

Dedi
ki: "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." Dedi ki: "Senin alametin,
sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandır." (Meryem
Suresi, 10
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:11

''Alay' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



İman edenlerle karşılaştıkları zaman:
"İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz." (Bakara
Suresi, 14
)

(Asıl) Allah onlarla alay
eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre
tanır. (Bakara Suresi, 15)

Hani
Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor"
demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden
olmaktan Allah'a sığınırım" dedi. (Bakara Suresi, 67)

İnkar edenlere dünya hayatı çekici kılındı
(süslendi). Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup
sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız
rızık verir. (Bakara Suresi, 212)

O, size Kitap'ta: "Allah'ın ayetlerinin inkar
edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka
söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi
olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin
tümünü cehennemde toplayacak olandır. (Nisa Suresi, 140)

Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap
verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri
dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız, Allah'tan
korkup-sakının. (Maide Suresi, 57)

Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay
ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir
topluluk olmalarındandır. (Maide Suresi, 58)

Kendilerine hak gelince, onu yalanladılar; fakat alaya
aldıklarının haberleri onlara gelecektir. (En'am Suresi, 5)

Andolsun, senden önceki elçiler de alaya alındı da
alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre
kuşatıverdi. (En'am Suresi, 10)

Ayetlerimiz
konusunda 'alaylı tartışmalara dalanlar:' -onlar bir başka söze
geçinceye kadar- onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturacak olursa, bu
durumda hatırlamadan sonra, artık zulmeden toplulukla beraber oturma. (En'am
Suresi, 68
)

Münafıklar, kalplerinde
olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin aleyhlerinde indirilmesinden
çekiniyorlar. De ki: "Alay edin. Şüphesiz, Allah kaçınmakta
olduklarınızı açığa çıkarandır." (Tevbe Suresi, 64)

Onlara sorarsan, andolsun: "Biz dalmış,
oyalanıyorduk" derler. De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle
mi alay ediyordunuz?" (Tevbe Suresi, 65)

Sadakalar konusunda, mü'minlerden ek bağışlarda
bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları
yadırgayarak bunlarla alay edenler; Allah (asıl) onları alay konusu
kılmıştır ve onlar için acı bir azap vardır. (Tevbe Suresi, 79)

Andolsun, onlardan azabı sayılı bir topluluğa (veya
belirli bir süreye) kadar ertelesek, mutlaka: "Onu alıkoyan nedir?"
derler. Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri
çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini
çepeçevre kuşatacaktır. (Hud Suresi, 8)

Gemiyi yapıyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine
her uğradığında onunla alay ediyordu. O: "Eğer bizimle alay ederseniz,
alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz" dedi. (Hud
Suresi, 38
)

Andolsun, senden önceki
elçilerle de alay edildi, bunun üzerine Ben de o inkara sapanlara bir
süre tanıdım, sonra onları (kıskıvrak) yakalayıverdim. İşte nasıldı
sonuçlandırma? (Ra'd Suresi, 32)

Onlara herhangi bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla
alay ederlerdi. (Hicr Suresi, 11)

Şüphesiz o alay edenlere (karşı) Biz sana yeteriz. (Hicr
Suresi, 95
)

Böylece işledikleri
kötülükleri kendilerine isabet etti ve alaya aldıkları şey, kendilerini
sarıp-kuşatıverdi. (Nahl Suresi, 34)

"Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya
büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir"
diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını
alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki: "Umulur
ki pek yakında." (İsra Suresi, 51)

Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak
dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz. İnkar edenler ise, hakkı batıl
ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar. Onlar Benim ayetlerimi ve
uyarıldıklarını (azabı) alay konusu edindiler. (Kehf Suresi, 56)

İşte, inkar etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay
konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir. (Kehf
Suresi, 106
)

İnkar edenler seni
gördüklerinde, seni yalnızca alay-konusu ediyorlar (ve:) "Sizin
ilahlarınızı diline dolayan bu mu?" (derler.) Oysa Rahman (olan Allah)ın
sözünü (kitabını) inkar edenler kendileridir. (Enbiya Suresi,
36
)

Andolsun, senden önceki elçilerle
de alay edildi, fakat içlerinden küçük düşürenleri, o alaya aldıkları
(azap) sarıp-kuşatıverdi. (Enbiya Suresi, 41)

"Siz onları alay konusu edinmiştiniz; öyle ki, size
Benim zikrimi unutturdular ve siz onlara gülüp duruyordunuz." (Mü'minun
Suresi, 110
)

Seni gördükleri zaman,
seni yalnızca alay konusu edinmektedirler: "Allah'ın, elçi olarak
gönderdiği bu mu?" (Furkan Suresi, 41)

Gerçekten yalanladılar; fakat, alay konusu yaptıkları
şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir. (Şuara Suresi, 6)

Sonra kötülük yapanların uğradıkları son, Allah'ın
ayetlerini yalanlamaları ve alay konusu edinmeleri dolayısıyla çok kötü
oldu. (Rum Suresi, 10)

Yazıklar
olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay
ederlerdi. (Yasin Suresi, 30)

Hayır,
sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar
ise alay edip duruyorlar. (Saffat Suresi, 12)

Bir ayet (mucize) gördüklerinde de, alay konusu edinip
eğleniyorlar. (Saffat Suresi, 14)

Biz onları bir alay konusu edinmiştik; yoksa gözler mi
onlardan kaydı?" (Sad Suresi, 63)

Kazandıkları kötülükler, kendileri için açığa
çıkmıştır ve alay konusu edindikleri şey de kendilerini çepeçevre
kuşatmıştır. (Zümer Suresi, 48)

Kişinin
(yana yakıla) şöyle diyeceği (gün): "Allah yanında (kullukta) yaptığım
kusurlardan dolayı yazıklar olsun (bana) doğrusu ben, (Allah'ın diniyle)
alay edenlerdendim." (Zümer Suresi, 56)

Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirdiği zaman,
onlar, yanlarında olan ilimden dolayı sevinip-böbürlendiler de,
kendisini alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşatıverdi. (Mü'min
Suresi, 83
)

Onlara bir peygamber
gelmeyiversin, mutlaka onunla alay ederlerdi. (Zuhruf Suresi, 7)

Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, alay konusu
edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azap vardır. (Casiye
Suresi, 9
)

Onların yaptıkları şeylerin
kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve alay konusu edindikleri de onları
sarıp-kuşattı. (Casiye Suresi, 33)

"Bunun nedeni şudur: Çünkü siz Allah'ın ayetlerini
alay konusu edindiniz; dünya hayatı da sizi aldattı." Böylece ne ordan
(ateşten) çıkarılırlar, ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilir.
(Casiye Suresi, 35)

Andolsun,
Biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size
vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara
işitme, görme (duygularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne
görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı.
Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu
edindikleri şey, onları sarıp- kuşattı. (Ahkaf Suresi, 26)

Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay
etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla
(alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi
nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve
birbirinizi 'olmadık-kötü lakablarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık
ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta
kendileridir. (Hucurat Suresi, 11)

Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay
eden her kişinin vay haline; (Hümeze Suresi, 1)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:12

'Alçak Gönüllülük' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Ey iman edenler, içinizden kim dininden
geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) Kendisi'nin onları sevdiği,
onların da Kendisi'ni sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere
karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda çaba harcayan ve kınayıcının
kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır,
onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide
Suresi, 54
)

Onlara acıyarak
alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki: "Rabbim, onlar beni küçükken
nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge." (İsra Suresi, 24)

Biz her ümmet için bir "Mensek" kıldık, O'nun
kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah'ın
adını ansınlar diye. İşte sizin İlahınız bir tek İlah'tır, artık
yalnızca O'na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanlara müjde ver. (Hac
Suresi, 34
)

O Rahman (olan Allah)ın
kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller
kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler. (Furkan
Suresi, 63
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:13

''Alçaltmak' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım,
dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın,
dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir.
Gerçekten Sen, herşeye güç yetirensin." (Ali İmran Suresi, 26)

(Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak
oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle
dolduracağım." (Araf Suresi, 18)

Siz Ona (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah Ona
yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak Onu (Mekke'den)
çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu:
"Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah Ona
'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, Onu sizin görmediğiniz
ordularla desteklemiş, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını)
alçaltmıştı. Oysa Allah'ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve
güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 40)

Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler. Oysa
Biz, onları alçaltılmışlar kıldık. (Saffat Suresi, 98)

Gerçekten Allah'a ve Resûlü'ne karşı (onların
koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla)
başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi
alçaltılmışlardır. Oysa Biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için
küçültücü bir azap vardır. (Mücadele Suresi, 5)

Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri
üzerinde dimdik bırakmışsanız, (bu) Allah'ın izniyledir ve fasık
olanları alçaltması içindir. (Haşr Suresi, 5)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:14

''Aldanış' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en
olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka
bir şey va'detmez. (Nisa Suresi, 120)

Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık
bulunanlar: "Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey
vadetmedi" diyorlardı. (Ahzab Suresi, 12)

Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence
türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme
(süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur. Bir
yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin)
hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı
kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir
azap; Allah'tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya
hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir. (Hadid
Suresi, 20
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:14

''Aldatıcı' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının
ve öyle bir günün azabından çekinip-korkun ki, (o gün hiç) bir baba,
çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç)bir çocuk da babası için bir
şeyi verebilecek (durumda) değildir. Şüphesiz Allah'ın va'di haktır.
Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi
Allah ile aldatmasın. (Lokman Suresi, 33)

Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır;
öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile
(Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın. (Fatır Suresi, 5)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:15

'Aldatmak-Aldatılmak' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



(Sözde) Allah'ı ve iman edenleri
aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda
değiller. (Bakara Suresi, 9)

Her
nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce
ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o
gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir
şey değildir. (Ali İmran Suresi, 185)

İnkar edenlerin ülke ülke dönüp-dolaşmaları seni
aldatmasın. (Ali İmran Suresi, 196)

Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı
aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman,
isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok
az anarlar. (Nisa Suresi, 142)

Böylece
her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan
bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin
dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte
olduklarıyla baş başa bırak. (En'am Suresi, 112)

Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi
aktarıp-okuyan ve bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi
uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar: "Nefislerimize karşı şehadet
ederiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir
olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler. (En'am
Suresi, 130
)

Böylece onları aldatarak
düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi
ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman)
Rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve
şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş
miydim?" (Araf Suresi, 22)

Onlar,
dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı
onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve
Bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, Biz de bugün onları
unutacağız. (Araf Suresi, 51)

Münafıklar
ve kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: "Bunları
(Müslümanları) dinleri aldattı." Oysa kim Allah'a tevekkül ederse,
şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Enfal
Suresi, 49
)

Onlar, seni aldatmak
isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve mü'minlerle
destekledi. (Enfal Suresi, 62)

"Onlardan
güç yetirdiklerini sesinle sarsıntıya uğrat, atlıların ve yayalarınla
onların üstüne yaygarayı kopar, mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol
ve onlara çeşitli vaadlerde bulun." Şeytan, onlara aldatmadan başka bir
şey vadetmez. (İsra Suresi, 64)

Ey
insanlar, Rabbinizden korkup-sakının ve öyle bir günün azabından
çekinip-korkun ki, (o gün hiç) bir baba, çocuğu için bir karşılık
veremez ve (hiç)bir çocuk da babası için bir şeyi verebilecek (durumda)
değildir. Şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Artık dünya hayatı sizi
aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın. (Lokman
Suresi, 33
)

Ey insanlar, hiç şüphesiz
Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve
aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın.
(Fatır Suresi, 5)

De ki: "Siz,
Allah'ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber
verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı
mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı)
apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine
aldatmadan başkasını vadetmiyorlar. (Fatır Suresi, 40)

Allah'ın ayetleri konusunda inkar edenlerden başkası
mücadele etmez. Öyleyse onların şehirlerde dönüp dolaşması seni
aldatmasın. (Mü'min Suresi, 4)

"Bunun
nedeni şudur: Çünkü siz Allah'ın ayetlerini alay konusu edindiniz;
dünya hayatı da sizi aldattı." Böylece ne ordan (ateşten) çıkarılırlar,
ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilir. (Casiye Suresi,
35
)

(Münafıklar) Onlara seslenirler:
"Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet, ancak siz
kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların
sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara
kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri
(olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını
kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu." (Hadid
Suresi, 14
)

Ey insan, 'üstün kerem
sahibi' olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir? (İnfitar
Suresi, 6
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:17

''Alemler' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Hamd Alemlerin Rabbinedir. (Fatihâ
Suresi, 1
)

Ey İsrailoğulları, size
bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kıldığımı
hatırlayın. (Bakara Suresi, 47)

Ey
İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere
muhakkak üstün kıldığımı hatırlayın. (Bakara Suresi, 122)

Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O:) "Alemlerin
Rabbine teslim oldum" demişti. (Bakara Suresi, 131)

Böylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye
uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi;
ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile bir
kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı.
Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir. (Bakara
Suresi, 251
)

Gerçek şu ki, Allah,
Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;
(Ali İmran Suresi, 33)

Hani
melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve
alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti. (Ali İmran Suresi,
42
)

Orada apaçık ayetler (ve)
İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir. Ona bir yol
bulup güç yetirenlerin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerindeki
hakkıdır. Kim de inkar ederse, şüphesiz, Allah alemlere karşı muhtaç
olmayandır. (Ali İmran Suresi, 97)

Bunlar sana hak olarak okumakta olduğumuz Allah'ın
ayetleridir. Allah, alemlere zulüm isteyen değildir. (Ali İmran
Suresi, 108
)

Hani, Musa kavmine (şöyle)
demişti: "Ey kavmim, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden
peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye
vermediğini size verdi." (Maide Suresi, 20)

"Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan,
ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin
Rabbi olan Allah'tan korkarım." (Maide Suresi, 28)

Allah demişti ki: "Şüphesiz Ben bunu size
indireceğim. Artık sonra sizden kim inkar ederse, Ben onu gerçekten
alemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım."
(Maide Suresi, 115)

Böylece
zulmeden topluluğun kökü kurutuldu. Hamd, alemlerin Rabbi olan
Allah'adır. (En'am Suresi, 45)

De
ki: "Bize yararı ve zararı olmayan Allah'tan başka şeylere mi tapalım?
Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde
şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: "Doğru yola, bize gel" diye
kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi
döndürülelim?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz
alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (En'am
Suresi, 71
)

İsmail'i, Elyasa'yı,
Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere
üstün kıldık. (En'am Suresi, 86)

İşte Allah'ın hidayet verdikleri bunlardır; öyleyse
sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki: "Ben bunun için sizden bir
ücret istemiyorum. O (Kur'an), alemlere bir 'öğüt ve hatırlatmadan'
başkası değildir." (En'am Suresi, 90)

De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim
ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (En'am Suresi, 162)

Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri
yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın
kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş e, Ay a ve yıldızlara Kendi
buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de
(yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir. (Araf
Suresi, 54
)

O: "Ey kavmim, bende bir
'şaşırmışlık ve sapmışlık' yoktur; ama ben alemlerin Rabbinden bir
elçiyim." dedi. (Araf Suresi, 61)

(Hud:) "Ey kavmim" dedi. "Bende 'akıl yetersizliği'
yoktur; ama ben gerçekten alemlerin Rabbinden bir elçiyim" dedi. (Araf
Suresi, 67
)

Hani Lut da kavmine şöyle
demişti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı
hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? (Araf Suresi, 80)

Musa dedi ki: "Ey Firavun, gerçekten, ben alemlerin
Rabbinden (gönderilme) bir elçiyim." (Araf Suresi, 104)

"Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler. (Araf
Suresi, 121
)

"O sizi alemlere üstün
kılmışken, ben size Allah'tan başka bir İlah mı arayacağım?" (Araf
Suresi, 140
)

Oradaki duaları:
"Allah'ım, Sen ne Yücesin"dir ve oradaki dirlik temennileri: "Selam"dır;
dualarının sonu da: "Gerçekten, hamd alemlerin Rabbi olan Allah'ındır."
(Yunus Suresi, 10)

Bu Kur'an,
Allah'tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu,
önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda
hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. (Yunus Suresi, 37)

Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de
istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır.' (Yusuf
Suresi, 104
)

Onu ve Lut'u kurtarıp
içinde, alemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye)
çıkardık. (Enbiya Suresi, 71)

Biz
seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik. (Enbiya
Suresi, 107
)

Alemlere uyarıcı olsun
diye, kuluna Furkan'ı indiren (Allah) ne Yücedir. (Furkan
Suresi, 1
)

"Gecikmeksizin Firavun'a
giderek deyin ki: Gerçekten biz, alemlerin Rabbinin elçisiyiz," (Şuara
Suresi, 16
)

Firavun dedi ki:
"Alemlerin Rabbi nedir?" (Şuara Suresi, 23)

(Ve:) "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler. (Şuara
Suresi, 47
)

"İşte bunlar, gerçekten
benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç" (Şuara
Suresi, 77
)

"Çünkü sizi (yalancı
olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk. (Şuara Suresi, 98)

"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum;
ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir." (Şuara Suresi, 109)

"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum;
ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir." (Şuara Suresi, 127)

"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum;
ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir." (Şuara Suresi, 164)

"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum;
ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir." (Şuara Suresi, 180)

Gerçekten o (Kur'an), alemlerin Rabbinin (bir)
indirmesidir. (Şuara Suresi, 192)

Oraya gittiğinde, kendisine seslenildi: "Ateş
(yerin)de olanlar da, çevresinde bulunanlar da kutlu kılınmıştır.
Alemlerin Rabbi olan Allah Yücedir. (Neml Suresi, 8)

Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su
sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki:
"Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi
ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la
birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (Neml
Suresi, 44
)

Derken oraya geldiğinde, o
kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: "Ey Musa, Alemlerin
Rabbi olan Allah Benim;" diye seslenildi. (Kasas Suresi, 30)

Kim cihad ederse, yalnızca kendi nefsi için cihad
etmiş olur. Şüphesiz Allah, alemlerden müstağnidir. (Ankebut
Suresi, 6
)

İnsanlardan öylesi vardır
ki, "Allah'a iman ettik" der; fakat Allah uğruna eziyet gördüğü zaman,
insanların (kendisine yönelttikleri işkence ve) fitnesini Allah'ın
azabıymış gibi sayar; ama Rabbinden 'bir yardım ve zafer' gelirse,
andolsun: "Biz gerçekten sizlerle birlikteydik demektedirler. Oysa
Allah, alemlerin sinelerinde olanı daha iyi bilen değil midir? (Ankebut
Suresi, 10
)

Böylece Biz onu ve gemi
halkını kurtardık ve bunu alemlere bir ayet (kendisinden ders
çıkarılacak bir olay) kılmış olduk. (Ankebut Suresi, 15)

Lut da; hani kavmine demişti: "Siz gerçekten, sizden
önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı 'çirkin bir utanmazlığı'
yapıyorsunuz." (Ankebut Suresi, 28)

Kendisinde şüphe olmayan bu Kitab'ın indirilişi
alemlerin Rabbi tarafındandır. (Secde Suresi, 2)

Alemler içinde selam olsun Nuh a. (Saffat
Suresi, 79
)

Alemlerin Rabbi hakkındaki
zannınız nedir? (Saffat Suresi, 87)

Ve alemlerin Rabbi olan Allah a hamd olsun. (Saffat
Suresi, 182
)

"O (Kur'an), alemler için
yalnızca bir zikir (öğüt ve hatırlatma)dir." (Sad Suresi, 87)

Melekleri de arşın etrafını çevirmişler olarak
Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında hak ile hüküm
verilmiştir ve: "Alemlerin Rabbine hamd olsun" denilmiştir. (Zümer
Suresi, 75
)

Allah, yeryüzünü sizin
için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi
de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz
şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi
Allah ne Yücedir. (Mü'min Suresi, 64)

O, Hayy (diri) olandır. O'ndan başka İlah yoktur;
öyleyse dini yalnızca Kendisi'ne halis kılanlar olarak O'na dua edin.
Alemlerin Rabbine hamd olsun. (Mü'min Suresi, 65)

De ki: "Bana apaçık belgeler gelince, sizin Allah'tan
başka taptıklarınıza kulluk etmekten kesin olarak menedildim ve
alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolundum." (Mü'min Suresi, 66)

De ki: "Gerçekten siz mi yeri iki günde yaratanı
inkar ediyor ve O'na birtakım eşler kılıyorsunuz? O, alemlerin
Rabbidir." (Fussilet Suresi, 9)

Andolsun,
Biz Musa'yı, Firavun'a ve onun 'önde gelen çevresine' ayetlerimizle
gönderdik. O da, dedi ki: "Gerçekten ben, alemlerin Rabbinin elçisiyim."
(Zuhruf Suresi, 46)

Andolsun,
Biz onları bir ilim üzere alemlere üstün kıldık. (Duhan Suresi,
32
)

Andolsun, Biz İsrailoğulları'na
kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları temiz ve güzel şeylerle
rızıklandırdık ve onları alemlere üstün kıldık. (Casiye Suresi,
16
)

Şu halde hamd, göklerin Rabbi,
yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah'ındır. (Casiye Suresi, 36)

Alemlerin Rabbinden indirilmedir. (Vakıa
Suresi, 80
)

Şeytanın durumu gibi; çünkü
insana "İnkar et" dedi, inkar edince de: "Gerçek şu ki, ben senden
uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi. (Haşr
Suresi, 16
)

Oysa o (Kur'an), alemlere
bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)den başka bir şey
değildir. (Kalem Suresi, 52)

Alemlerin
Rabbinden bir indirilmedir. (Hakka Suresi, 43)

O (Kur'an), alemler için yalnızca bir zikirdir; (Tekvir
Suresi, 27
)

Alemlerin Rabbi olan Allah
dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (Tekvir Suresi, 29)

İnsanların, alemlerin Rabbi için kalkacağı günde. (Mutaffifin
Suresi, 6
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:18

''Alev' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



İnkar edenler ve ayetlerimizi
yalanlayanlar ise, onlar da, alevli ateşin halkıdırlar. (Maide
Suresi, 10
)

Yahudiler: "Allah'ın eli
sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı
lanetlendiler. Hayır; O'nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder.
Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve
inkarlarını artıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar
sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir
ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa
çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez. (Maide Suresi, 64)

Allah, kimi hidayete erdirirse, işte o, hidayet
bulmuştur, kimi saptırırsa onlar için O'nun dışında asla veliler
bulamazsın. Kıyamet günü, Biz onları yüzükoyun körler, dilsizler ve
sağırlar olarak haşrederiz. Onların barınma yerleri cehennemdir; ateşi
sükun buldukça, çılgın alevini onlara arttırırız. (İsra Suresi,
97
)

Demişti ki: "Rabbim, şüphesiz benim
kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben Sana dua
etmekle mutsuz olmadım." (Meryem Suresi, 4)

Ayetlerimiz konusunda acze düşürücü çabalar
harcayanlar, alevli ateşin halkıdır. (Hac Suresi, 51)

Ancak (sözü hırsızlama) çalıp-kapan olursa, artık onu
da delip geçen 'yakıcı bir alev' izler (ve yok eder). (Saffat
Suresi, 10
)

İkinizin de üzerine ateşten
yalın bir alev ve (bakır gibi erimiş) kıpkızıl bir duman salıverilir de
'kurtulup-başaramazsınız.' (Rahman Suresi, 35)

"Sonra çılgın alevlerin içine atın." (Hakka
Suresi, 31
)

Ne gölge altında
barındırır, ne (yakıcı) alevden korur. (Mürselat Suresi, 31)

Çılgın alevli ateşe girecek. (İnşikak Suresi,
12
)

Artık sizi, 'alevleri kabardıkça
kabaran' bir ateşle uyardım. (Leyl Suresi, 14)

Alevi olan bir ateşe girecektir. (Mesed
Suresi, 3
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:19

''Alıkoymak' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Sana haram olan ayı, onda savaşmayı
sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah
Katında, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'a
engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne,
katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri
çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden
geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri
(amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin
halkıdır, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 217)

Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak
üzere içinizden dört şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm
alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde
alıkoyun. (Nisa Suresi, 15)

Yahudilerin
yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah'ın yolundan alıkoymaları
nedeniyle (önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara
haram kıldık. (Nisa Suresi, 160)

Şüphesiz, inkar edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar
gerçekten uzak bir sapıklıkla sapmışlardır. (Nisa Suresi, 167)

Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan
ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir
fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık
etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i
Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın
sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın,
günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının.
Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. (Maide
Suresi, 2
)

Ey iman edenler, adil
şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan
kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha
yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta
olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi, 8)

Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık
ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister.
Artık vazgeçtiniz değil mi? (Maide Suresi, 91)

Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı
zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi
(şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa,
sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet
kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size):
"Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir değere değiştirmeyeceğiz ve
Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette
günahkarlardan oluruz" diye Allah adına yemin etsinler. (Maide
Suresi, 106
)

Onlar, hem ondan
alıkoyarlar, hem kendileri kaçarlar. Onlar, yalnızca kendi nefislerinden
başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler. (En'am
Suresi, 26
)

Ya da: "Kitap bize de
indirilseydi, elbette onlardan daha çok doğru yolda olurduk" dememeniz
(için) işte size Rabbinizden apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet
gelmiştir. Allah'ın ayetlerini yalanlayandan ve (insanları) ondan
alıkoyup-çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden
alıkoyup-çevirenlere, bu 'engelleme ve çevirmelerinden' dolayı pek çetin
bir azapla karşılık vereceğiz. (En'am Suresi, 157)

(Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten
alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten
yarattın, onu ise çamurdan yarattın." (Araf Suresi, 12)

"Ki onlar Allah'ın yolundan alıkoyanlar, onda
çarpıklık arayanlar ve ahireti tanımayanlardır." (Araf Suresi,
45
)

"O'na iman edenleri tehdit ederek,
Allah'ın yolundan alıkoymak için ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her
yolun (başını) kesip-oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz)
iken O, sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona
uğradıklarına bir bakın." (Araf Suresi, 86)

Onlar, Mescid-i Haram'dan (insanları) alıkoyarlarken
ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları
azaplandırmasın? Onun (asıl) koruyucularıyalnızca korkup-sakınanlardır.
Ancak onların çoğu bilmezler. (Enfal Suresi, 34)

Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak,
insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah'ın yolundan
alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre
kuşatandır. (Enfal Suresi, 47)

Ey
iman edenler, gerçek şu ki, (Yahudi) bilginlerinden ve (Hıristiyan)
rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın
yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda
harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. (Tevbe Suresi, 34)

Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı
bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini
sımsıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz,
münafıklar fıska sapanlardır. (Tevbe Suresi, 67)

Andolsun, onlardan azabı sayılı bir topluluğa (veya
belirli bir süreye) kadar ertelesek, mutlaka: "Onu alıkoyan nedir?"
derler. Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri
çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini
çepeçevre kuşatacaktır. (Hud Suresi, 8)

Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların
kablarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı.
İşte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. (Yoksa) Hükümdarın
dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı.
Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz.
Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. (Yusuf
Suresi, 76
)

Dediler ki: "Ey Vezir,
gerçek şu ki, bunun yaşlı (ve) büyük bir babası var; onun yerine bizden
birisini alıkoy. Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz." (Yusuf
Suresi, 78
)

Dedi ki: "Eşyamızı
kendisinde bulduğumuzun dışında, birisini alıkoymamızdan Allah'a
sığınırız. Yoksa bu durumda kuşkusuz biz zalim oluruz." (Yusuf
Suresi, 79
)

Onlar, dünya hayatını
ahirete tercih ederler. Allah'ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak
isterler (veya onda çarpıklık ararlar). İşte onlar, uzak bir sapıklık
içindedirler. (İbrahim Suresi, 3)

Dediler ki: "Biz seni 'herkes(in işin)e karışmaktan'
alıkoymamış mıydık?" (Hicr Suresi, 70)

İnkar edip de Allah'ın yolundan alıkoyanlar; Biz,
işledikleri bozgunculuğa karşılık, onlara azap üstüne azap ilave ettik. (Nahl
Suresi, 88
)

Yeminlerinizi kendi
aranızda, bir bozuculuk unsuru edinmeyin; sonra sapasağlam basan ayak
kayar ve Allah'ın yolundan alıkoyduğunuz için kötülüğü tadarsınız.
(Ayrıca) Büyük azap da sizin içindir. (Nahl Suresi, 94)

Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu
yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud'a dişi deveyi görünür
(bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla)
zulmetmiş oldular. Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz. (İsra
Suresi, 59
)

Kendilerine hidayet
geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: "Allah, elçi
olarak bir beşeri mi gönderdi?" demelerinden başkası değildir. (İsra
Suresi, 94
)

Kendilerine hidayet
geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma
dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine
de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesi(ni beklemeleri)dir.
(Kehf Suresi, 55)

"Öyleyse,
ona inanmayıp kendi hevasına uyan, sakın seni ondan alıkoymasın; sonra
yıkıma uğrarsın." (Taha Suresi, 16)

(Musa da gelince:) "Ey Harun" demişti. "Onların
saptıklarını gördüğün zaman seni (Onlara müdahale etmekten) alıkoyan
neydi?" (Taha Suresi, 92)

Gerçek
şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için
eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara,
orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azap taddırırız. (Hac
Suresi, 25
)

Görmedin mi, Allah,
yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin
yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten
alıkoyar. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok
merhametlidir. (Hac Suresi, 65)

(Öyle)
Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten,
dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp
alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten
allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi, 37)

"Onu ve kavmini, Allah'ı bırakıp da güneşe secde
etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece
onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet
bulmuyorlar." (Neml Suresi, 24)

Allah'tan
başka tapmakta olduğu şeyler onu (Müslüman olmaktan) alıkoymuştu.
Gerçekte o, inkar eden bir kavimdendi. (Neml Suresi, 43)

Sana indirildikten sonra, sakın seni Allah'ın
ayetlerinden alıkoymasınlar. Sen Rabbine çağır ve sakın müşriklerden
olma. (Kasas Suresi, 87)

Ad'ı
ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları
yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan
süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar
görebilen kimselerdi. (Ankebut Suresi, 38)

Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl.
Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden
alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah,
yaptıklarınızı bilir. (Ankebut Suresi, 45)

Gerçekten Allah, içinizden alıkoyanları ve
kardeşlerine: "Bize gelin" diyenleri bilir. Bunlar, pek azı dışında
zorlu-savaşlara gelmezler. (Ahzab Suresi, 18)

Büyüklük taslayanlar, za'fa uğratılan (müstaz'af)lara
dediler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk?
Hayır, siz (zaten) suçlu-günahkarlardınız." (Sebe Suresi, 32)

Onlara, apaçık olan ayetlerimiz okunduğunda: "Bu,
sizi babalarınızın taptıkların(ilahlar)dan alıkoymak isteyen bir adamdan
başkası değildir" dediler. Ve dediler ki: "Bu, düzülüp uydurulmuş bir
yalan (iftira)dan başka bir şey de değildir." İnkar edenler de,
kendilerine geldiği zaman hak için: "Bu, apaçık bir büyüden başka bir
şey değildir" dediler. (Sebe Suresi, 43)

(Allah) Dedi ki: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma
seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte
olanlardan mı oldun?" (Sad Suresi, 75)

Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan
alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını
sanırlar. (Zuhruf Suresi, 37)

Şeytan
sakın sizi (Allah'ın yolundan) alıkoymasın. Gerçekten o, sizin için
açıkça bir düşmandır. (Zuhruf Suresi, 62)

Onlar ki inkar ettiler ve Allah'ın yolundan
alıkoydular, (işte Allah da) onların amellerini giderip-boşa
çıkarmıştır. (Muhammed Suresi, 1)

Şüphesiz inkar edenler, Allah'ın yolundan alıkoyanlar
ve kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra 'elçiye karşı gelip
zorluk çıkaranlar', kesin olarak Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler.
(Allah,) Onların amellerini boşa çıkaracaktır. (Muhammed Suresi,
32
)

Şüphesiz, inkar edenler, Allah'ın
yolundan alıkoyanlar, sonra ölenler; işte Allah, onlara kesinlikle
mağfiret etmeyecektir. (Muhammed Suresi, 34)

Ki onlar, inkar ettiler, sizi Mescid-i Haram'dan ve
durdurulmakta (bekletilmekte) olan hediyeleri (kurbanları), yerlerine
varmaktan alıkoydular. Eğer kendilerini bilmediğiniz mü'min erkekler ve
mü'min kadınları, bilgisizlik dolayısıyla darmadağın edip de bu yüzden
size 'dayanılmaz bir sıkıntı' dokunmayacak olsaydı (o zaman durum farklı
olurdu. Durumunun böyle olması,) Allah'ın dilediğini rahmetine sokması
içindir. Eğer (karışık yaşayan mü'minler), seçilip ayrılmış olsalardı,
muhakkak içlerinden inkar edenleri acı bir azap ile azaplandırırdık. (Fetih
Suresi, 25
)

Onlar, yeminlerini bir
siper edindiler, böylece Allah'ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için
alçaltıcı bir azap vardır. (Mücadele Suresi, 16)

Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah'ın yolundan
alıkoydular. Doğrusu ne kötü şey yapıyorlar. (Münafikun Suresi,
2
)

Ne alıkoyar, ne bırakır. (Müddesir
Suresi, 28
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:20

'Alimler' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



İşte bu örnekler; Biz bunları insanlara
vermekteyiz. Ancak alimlerden başkası bunlara akıl erdirmez. (Ankebut
Suresi, 43
)

Göklerin ve yerin
yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O'nun
ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, alimler için gerçekten ayetler vardır. (Rum
Suresi, 22
)

İnsanlardan, hayvanlardan
ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde
ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar'. Şüphesiz
Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 28)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:22

''Alın' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de
Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından
yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim,
dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)" (Hud
Suresi, 56
)

Sonunda ikisi de (Allah'ın
emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail'i kurban etmek için)
onu alnı üzerine yatırdı. (Saffat Suresi, 103)

(Çünkü o gün) Suçlu-günahkarlar, simalarından tanınır
da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar. (Rahman Suresi, 41)

O yalancı, günahkar olan alnından. (Alak
Suresi, 16
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:22

''Allah Her Yerdedir' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü
ve şimşek(ler)le yüklü, 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına
tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm
korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri
çepeçevre kuşatıcıdır. (Bakara Suresi, 19)

(Peki) Onlar, Allah'ın gizli tuttuklarını da, açığa
vurduklarını da bildiğini bilmiyorlar mı? (Bakara Suresi, 77)

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben
(onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap
veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman
etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara
Suresi, 186
)

Allah... O'ndan başka İlah
yoktur. Diridir, Kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve
yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte
bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise)
Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi
kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri
kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir,
pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)

Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. İçinizdekini
açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra
dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Allah, herşeye güç
yetirendir. (Bakara Suresi, 284)

Şüphesiz, yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli
kalmaz. (Ali İmran Suresi, 5)

Size
bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse
buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli
düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta
olduklarını kuşatandır. (Ali İmran Suresi, 120)

Onlar, insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler.
Oysa O, kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi
'geceleri düzenleyip kurarlarken,' onlarla beraberdir. Allah,
yaptıklarını kuşatandır. (Nisa Suresi, 108)

Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah,
herşeyi kuşatandır. (Nisa Suresi, 126)

Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Vekil olarak
Allah yeter. (Nisa Suresi, 132)

Allah'ın
üzerinizdeki nimetini ve: "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi,
kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah'tan korkup-sakının.
Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir. (Maide Suresi, 7)

Göklerde ve yerde Allah O'dur. Gizlinizi ve açığınızı
bilir; kazandıklarınızı da bilir. (En'am Suresi, 3)

Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç
kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O,
bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane,
yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır.
(En'am Suresi, 59)

Gözler O'nu
idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır,
haberdar olandır. (En'am Suresi, 103)

Onlar bilmiyorlar mı ki, elbette Allah, onların gizli
tuttuklarını da, fısıldaştıklarını da biliyor. Gerçekten Allah, gaybın
bilgisine sahip olandır. (Tevbe Suresi, 78)

Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında
Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir
iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin üzerinizde şahidler
durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden
uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki,
apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)

Haberiniz olsun; gerçekten onlar, ondan gizlenmek
için göğüslerini büker (Hak'tan kaçınıp yan çizer)ler. (Yine) Haberiniz
olsun; onlar, örtülerine büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarını da,
açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, sinelerin özünde saklı duranı
bilendir. (Hud Suresi, 5)

Dedi
ki: "Ey kavmim, sizce benim yakın-çevrem, Allah'tan daha mı üstündür ki,
O'nu arkanızda-unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edindiniz. Şüphesiz
benim Rabbim, yapmakta olduklarınızı sarıp-kuşatandır." (Hud
Suresi, 92
)

O, gaybı da, müşahede
edileni de bilendir. Pek büyüktür, Yücedir. (Ra'd Suresi, 9)

Sizden sözü saklı tutan da, onu açığa vuran da,
geceleyin gizlenen de ve gündüzün ortaklıkta gezen de (O'nun Katında
bilme bakımından) birdir. (Ra'd Suresi, 10)

"Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı
da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a
gizli kalmaz." (İbrahim Suresi, 38)

Hani Biz sana: "Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre
kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı insanları denemek
için yaptık, Kur'an'da lanetlenmiş ağacı da. Biz onları korkutuyoruz.
Fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey arttırmıyor. (İsra
Suresi, 60
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:23

''Allah'ı Anmak' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Rabbinizden bir fazl istemenizde sizce
sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı
Haram'da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O'nu
anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız. (Bakara
Suresi, 198
)

Onlar, ayakta iken,
otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin
yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu
boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Ali
İmran Suresi, 191
)

Rabbini, sabah
akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara
yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. (Araf
Suresi, 205
)

Bunlar, iman edenler ve
kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler
yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. (Ra'd Suresi, 28)

Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru
kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden
alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah,
yaptıklarınızı bilir. (Ankebut Suresi, 45)

Ey iman edenler, Allah'ı çokça zikredin. (Ahzab
Suresi, 41
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:25

''Allah'ın Birliği' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Sizin İlahınız tek bir İlah'tır; O'ndan
başka İlah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir (bağışlayan ve
esirgeyendir). (Bakara Suresi, 163)

Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir.
O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur.
İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O,
önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının
dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun
kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması
O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi,
255
)

Allah... O'ndan başka İlah yoktur.
Diridir, Kaimdir. (Ali İmran Suresi, 2)

Döl yataklarında size dilediği gibi suret veren O'dur.
O'ndan başka İlah yoktur; üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet
sahibidir. (Ali İmran Suresi, 6)

Allah, gerçekten Kendisi'nden başka İlah olmadığına
şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka İlah
olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka
İlah yoktur. (Ali İmran Suresi, 18)

Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler küfre
düşmüştür. Oysa tek bir İlah'tan başka İlah yoktur. Eğer söylemekte
olduklarından vazgeçmezlerse, onlardan inkar edenlere mutlaka (acı) bir
azap dokunacaktır. (Maide Suresi, 73)

İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka İlah
yoktur. Herşeyin Yaratıcısı'dır, öyleyse O'na kulluk edin. O, herşeyin
üstünde bir vekildir. (En'am Suresi, 102)

De ki: "Eğer söyledikleri gibi O'nunla beraber ilahlar
olsaydı, onlar arşın sahibine mutlaka bir yol ararlardı." (İsra
Suresi, 42
)

Allah, hiçbir çocuk
edinmemiştir ve O'nunla birlikte hiçbir İlah yoktur; eğer olsaydı, her
bir ilah elbette kendi yarattığını götürüverirdi ve (ilahların) bir
kısmına karşı üstünlük sağlardı. Allah, onların
nitelendiregeldiklerinden Yücedir. (Mü'minun Suresi, 91)

O, Allah'tır, Kendisi'nden başka İlah yoktur. İlkte
de, sonda da hamd O'nundur. Hüküm O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz. (Kasas
Suresi, 70
)

Tartışmasız, sizin
İlahınız gerçekten birdir. (Saffat Suresi, 4)

Göklerde İlah ve yerde İlah O'dur. O, hüküm ve hikmet
sahibidir, bilendir. (Zuhruf Suresi, 84)

O'ndan başka İlah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin
de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir. (Duhan Suresi, 8)

O Allah ki, O'ndan başka İlah yoktur. Gaybı da,
müşahede edilebileni de bilendir. Rahman, Rahim olan O'dur. (Haşr
Suresi, 22
)

O Allah ki, O'ndan başka
İlah yoktur. Meliktir; Kuddûstur; Selam'ır; Mü'mindir; Müheymindir;
Azizdir; Cebbardır; Mütekebbirdir. Allah, (müşriklerin) şirk
koştuklarından çok Yücedir. (Haşr Suresi, 23)

De ki: O Allah, birdir. (İhlas Suresi, 1)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:26

''Allah'ın İnsanlara Yakınlığı' Kelimesi ile
İlgili Ayetler




Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Kullarım Beni sana soracak olursa,
muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin
duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler
ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara
Suresi, 186
)

Göklerde ve yerde ne
varsa tümü Allah'ındır. Allah, herşeyi kuşatandır. (Nisa Suresi,
126
)

Gözler O'nu idrak edemez; O ise
bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır. (En'am
Suresi, 103
)

Bir de yurtlarından
refahtan şımarıp-azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve
(halkı) Allah'ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların
yaptıklarını çepeçevre kuşatandır. (Enfal Suresi, 47)

Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne
vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha
yakınız. (Kaf Suresi, 16)

Hele
can boğaza gelip dayandığında, (Vakıa Suresi, 83)

Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz, (Vakıa
Suresi, 84
)

Biz ona sizden daha
yakınız; ancak görmezsiniz. (Vakıa Suresi, 85)

Allah'ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten
bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar
düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur;
beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede
olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet
günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir. (Mücadele
Suresi, 7
)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:27

''Allah'ın İsimleri' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Rahman ve Rahimdir. (Fatihâ
Suresi, 2
)

Şayet onlar da, sizin
inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok
eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık
içindedirler. Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir. (Bakara
Suresi, 137
)

Sizin İlahınız tek bir
İlah'tır; O'ndan başka İlah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir (bağışlayan
ve esirgeyendir). (Bakara Suresi, 163)

Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç 'ay hali ve
temizlenme süresi' beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe
inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal
olmaz. Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada
(başkalarından) daha çok hak sahibidirler. Onların lehine de,
aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için
onlar üzerinde bir derece var. Allah Azizdir. Hakimdir. (Bakara
Suresi, 228
)

Allah... O'ndan başka İlah
yoktur. Diridir, Kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve
yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte
bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise)
Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi
kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri
kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir,
pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)

Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. (Ali
İmran Suresi, 2
)

Allah, gerçekten
Kendisi'nden başka İlah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim
sahipleri de O'ndan başka İlah olmadığına adaletle şahitlik ettiler.
Aziz ve Hakim olan O'ndan başka İlah yoktur. (Ali İmran Suresi,
18
)

Allah, sizin düşmanlarınızı daha
iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir
yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45)

Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin
kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Aziz olan, hakim olan
Sensin Sen." (Maide Suresi, 118)

Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri
yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın
kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş e, Ay a ve yıldızlara Kendi
buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de
(yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir. (Araf
Suresi, 54
)

Emrimiz geldiği zaman,
tarafımızdan bir rahmetle Salih'i ve O'nunla birlikte iman edenleri o
günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin Rabbin, güçlü
olandır, Aziz olandır. (Hud Suresi, 66)

Dediler ki: "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın
rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı şüphesiz O,
övülmeye layık olandır, Mecid'tir." (Hud Suresi, 73)

Allah'ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma.
Gerçekten Allah Azizdir, intikam sahibidir. (İbrahim Suresi, 47)

Şüphesiz senin Rabbin, rızkı dilediğine genişletir-
yayar ve daraltır. Gerçekten O, kullarından haberi olandır, görendir. (İsra
Suresi, 30
)

O, onların dediklerinden
münezzeh, Yüce ve büyük bir yükseklikle yüksektir. (İsra Suresi,
43
)

De ki: "Allah, diye çağırın,
'Rahman' diye çağırın, ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler
O'nundur." Namazında sesini çok yükseltme, çok da kısma, bu ikisi
arasında (orta) bir yol benimse. (İsra Suresi, 110)

(Artık bütün) Yüzler, diri, kaim olanın önünde eğik
durmuştur ve zulüm yüklenen ise yok olup gitmiştir. (Taha
Suresi, 111
)

Göklerde ve yerde her ne
varsa O'nundur. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan (Gani)dır,
övülmeye layık olandır. (Hac Suresi, 64)

Hak melik olan Allah pek Yücedir, O'ndan başka İlah
yoktur; Kerim olan Arş'ın Rabbidir. (Mü'minun Suresi, 116)

Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a
tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O'nun
haberdar olması yeter. (Furkan Suresi, 58)

Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer; seçim onlara ait
değildir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir, Yücedir. (Kasas
Suresi, 68
)

Orada ebedi olarak
kalıcıdırlar. Allah'ın va'di haktır. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve
hikmet sahibidir. (Lokman Suresi, 9)

Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Şüphesiz Allah,
Gani (hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamid (hamd da
yalnızca O'na ait)tir. (Lokman Suresi, 26)

İşte gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, üstün ve
güçlü olan, esirgeyen O'dur. (Secde Suresi, 6)

Evlerinizde okunmakta olan Allah'ın ayetlerini ve
hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, latiftir, haberdar olandır. (Ahzab
Suresi, 34
)

De ki: "Rabbimiz (kıyamet
günü) bizi birarada toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O,
(gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (herşeyi
hakkıyla) bilendir." (Sebe Suresi, 26)

De ki: "O'na (kulluk etmede) eklemekte olduğunuz
ortakları bana gösterin. Asla (onlar ona gerçek ortak olamazlar); hayır,
O, güçlü ve üstün olan, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'tır." (Sebe
Suresi, 27
)

Ey insanlar, siz Allah'a
(karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye
ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık)tır. (Fatır Suresi,
15
)

Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri
zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer
zeval bulacak olurlarsa, Kendisi'nden sonra artık kimse onları tutamaz.
Doğrusu O, Halim'dir, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 41)

O'dur ki, onlar umutlarını kestikten sonra yağmuru
indirir ve rahmetini serip-yayar. O, Veli'dir, Hamid'dir. (Şura
Suresi, 28
)

Göklerin ve yerin orduları
Allah'ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fetih
Suresi, 7
)

Doğrusu, güldüren ve
ağlatan O'dur. (Necm Suresi, 43)

Doğrusu, öldüren ve dirilten O'dur. (Necm
Suresi, 44
)

Doğrusu, çiftleri; erkek ve
dişiyi, yaratan O'dur. (Necm Suresi, 45)

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih
etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Hadid
Suresi, 1
)

Göklerin ve yerin mülkü
O'nundur. Diriltir ve öldürür. O, herşeye güç yetirendir. (Hadid
Suresi, 2
)

O, Evveldir, Ahirdir,
Zahirdir, Batındır. O, herşeyi bilendir. (Hadid Suresi, 3)

Ki onlar, cimrilik ederler ve insanlara cimriliği emr
(tavsiye) ederler. Her kim yüz çevirirse, artık şüphesiz Allah, Ğaniy
(hiçbir şeye muhtaç olmayan), Hamid (övülmeye layık olan) O'dur. (Hadid
Suresi, 24
)

O Allah ki, O'ndan başka
İlah yoktur. Gaybı da, müşahede edilebileni de bilendir. Rahman, Rahim
olan O'dur. (Haşr Suresi, 22)

O
Allah ki, O'ndan başka İlah yoktur. Meliktir; Kuddûstur; Selam'ır;
Mü'mindir; Müheymindir; Azizdir; Cebbardır; Mütekebbirdir. Allah,
(müşriklerin) şirk koştuklarından çok Yücedir. (Haşr Suresi, 23)

O Allah ki, Yaratan'dır, (en güzel bir biçimde)
kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler
O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O,
Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)

Andolsun, onlarda sizlere, Allah'ı ve ahiret gününü
umud edenlere güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirecek olursa, artık
şüphesiz Allah, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan), Hamid (övülmeye
layık olan)dır. (Mümtehine Suresi, 6)

Bu, kendilerine apaçık belgelerle elçiler geldiği
halde "bizi bir beşer mi hidayete ulaştıracak?" demeleri ve bu yüzden
inkar edip saparak yüz çevirmeleri nedeniyledir. Allah da (onlara karşı)
müstağni olduğunu (hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını) gösterdi. Allah
Ğani'dir, Hamid'dir. (Tegabün Suresi, 6)

Eğer Allah'a güzel bir borç verecek olursanız, onu
sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah Şekûr'dur (şükrü
kabul edip çok ihsan eden), Halim'dir (cezayı vermekte acele
etmeyendir). (Tegabün Suresi, 17)

Gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, Aziz (üstün
ve güçlü), Hakim (hüküm ve hikmet sahibi)dir. (Tegabün Suresi,
18
)

Arşın sahibidir; Mecid (pek
Yüce)dir. (Buruc Suresi, 15)
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler - Sayfa 2 Empty Geri: "A" Harfi İle Başlayan Kelimeler

Mesaj tarafından RüveYde 29.07.10 18:32

'Allah'ın Yolu' Kelimesi ile İlgili Ayetler



Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla



Bizi doğru yola ilet; (Fatihâ
Suresi, 5
)

Kendilerine nimet
verdiklerinin yoluna (Fatihâ Suresi, 6)

Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol
gösterici olan bir Kitap'tır. (Bakara Suresi, 2)

Yoksa daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz
de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkar ile
değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış olur. (Bakara Suresi,
108
)

Sen onların dinlerine uymadıkça,
Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De
ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur." Eğer sana gelen
bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan,
senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı. (Bakara
Suresi, 120
)

Dediler ki: "Yahudi veya
Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (doğru yol) Hanif
(muvahhid) olan İbrahim'in dini(dir); O müşriklerden değildi." (Bakara
Suresi, 135
)

Şayet onlar da, sizin
inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok
eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık
içindedirler. Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir. (Bakara
Suresi, 137
)

Birtakım beyinsiz
insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler.
De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir."
(Bakara Suresi, 142)

Ve sakın
Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler.
Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz. (Bakara Suresi, 154)

Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun"
denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye
(geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve
doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi, 170)

Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru
yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan)
Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık
onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler
sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk
dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete)
ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki
şükredersiniz. (Bakara Suresi, 185)

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben
(onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap
veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman
etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara
Suresi, 186
)

Sizinle savaşanlara karşı
Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı
gidenleri sevmez. (Bakara Suresi, 190)

Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi
ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik
edenleri sever. (Bakara Suresi, 195)

Rabbinizden bir fazl istemenizde sizce sakınca yoktur.
Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı Haram'da anın. O,
sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu
ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız. (Bakara Suresi, 198)

Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki:
"Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah Katında, Allah'ın
yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve
halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden
beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar
sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir
olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da,
ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz
kalacaklardır. (Bakara Suresi, 217)

Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda
cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah
bağışlayandır, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 218)

Allah yolunda savaşın ve bilin ki, şüphesiz Allah
işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 244)

Musa'dan sonra İsrailoğulları nın önde gelenlerini
görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine: "Bize bir melik gönder de
Allah yolunda savaşalım" demişlerdi, O: "Ya üzerinize savaş yazıldığı
halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda
savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan
(uzaklaştırıldık.)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü)
zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir. (Bakara
Suresi, 246
)

Mallarını Allah yolunda
infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane
bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat
arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara Suresi,
261
)

Mallarını Allah yolunda infak
edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet
vermeyenlerin ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar
mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 262)

(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler
içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden
dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden
tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak
ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Bakara Suresi, 273)

Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için
andolsun bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda
çarpışıyordu, diğeri ise kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini
kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini yardımıyla
destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret
vardır. (Ali İmran Suresi, 13)

"Gerçekten
Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na ibadet edin.
Dosdoğru olan yol işte budur." (Ali İmran Suresi, 51)

"Ve sizin dininize uyanlardan başkasına inanıp
güvenmeyin." De ki: "Şüphesiz doğru yol Allah'ın dosdoğru yoludur. Size
verilenin bir benzeri birine (İslam peygamberine) veriliyor ya da
Rabbinizin Katında onlar (Müslümanlar) size karşı deliller getiriyorlar,
diye mi (bu telaşınız?) De ki: "Şüphesiz 'lütuf ve ihsan (fazl)'
Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah (rahmeti) geniş olandır,
bilendir." (Ali İmran Suresi, 73)

De ki: "Ey Kitap Ehli, sizler şahidler olduğunuz
halde, ne diye iman edenleri Allah yolundan -onda bir çarpıklık bulmaya
yeltenerek- çevirmeye çalışıyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan gafil
değildir." (Ali İmran Suresi, 99)

Ne zaman onlara Allah Katından yanlarındakini
doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki
bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabı nı arkalarına attılar. (Bakara
Suresi, 101
)

Nice peygamberle birlikte
birçok Rabbani (bilgin)ler savaşa girdiler de, Allah yolunda
kendilerine isabet eden (güçlük ve mihnet)den dolayı ne gevşeklik
gösterdiler, ne boyun eğdiler. Allah, sabredenleri sever. (Ali
İmran Suresi, 146
)

Andolsun, eğer Allah
yolunda öldürülür ya da ölürseniz, Allah'tan olan bir bağışlanma ve
rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır. (Ali
İmran Suresi, 157
)

Münafıklık
yapanları da belirtmesi içindi. Onlara: "Gelin, Allah'ın yolunda savaşın
ya da savunma yapın" denildiğinde, "Biz savaşmayı bilseydik elbette
sizi izlerdik" dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar.
Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli
tuttuklarını daha iyi bilir. (Ali İmran Suresi, 167)

Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın.
Hayır, onlar, Rableri Katında diridirler, rızıklanmaktadırlar. (Ali
İmran Suresi, 169
)

Nitekim Rableri
onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: "Şüphesiz Ben, erkek olsun,
kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin
kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından
sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp
öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından
ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah Katından bir karşılık
(sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun Katındadır."
(Ali İmran Suresi, 195)

Kadınlarınızdan
fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahid tutun. Eğer
şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir
yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun. (Nisa Suresi, 15)

Kendilerine kitaptan bir pay verilenlerin sapıklığı
satın aldıklarını ve sizin de yolu sapıtmanızı istediklerini görmedin
mi? (Nisa Suresi, 44)

Kendilerine
kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Onlar, tağuta ve cibt'e
inanıyorlar ve diğer inkar edenler için: "Bunlar, iman edenlerden daha
doğru bir yoldadır" diyorlar. (Nisa Suresi, 51)

Ve onları mutlaka dosdoğru yola yöneltip-iletirdik. (Nisa
Suresi, 68
)

Öyleyse, dünya hayatına
karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah
yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir
vereceğiz. (Nisa Suresi, 74)

Size
ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu
ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize
Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan
zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)

İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler
ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç
şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır. (Nisa Suresi, 76)

Artık sen Allah yolunda savaş, kendinden başkasıyla
yükümlü tutulmayacaksın. Mü'minleri hazırlayıp-teşvik et. Umulur ki
Allah, küfredenlerin ağır-baskılarını geri püskürtür. Allah, 'kahredici
baskısıyla' daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur. (Nisa
Suresi, 84
)

Onlar, kendilerinin inkara
sapmaları gibi sizin de inkara sapmanızı istediler. Böylelikle bir
olacaktınız. Öyleyse Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan
veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine yüz çevirirlerse, artık onları
tutun ve her nerede ele geçirirseniz öldürün. Onlardan ne bir veli
(dost) edinin, ne de bir yardımcı. (Nisa Suresi, 89)

Ancak sizinle aralarında andlaşma bulunan bir kavme
sığınanlar ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaşmak (istemeyip
bun)dan göğüslerini sıkıntı basıp size gelenler (dokunulmazdır.) Allah
dileseydi, onları üstünüze saldırtır, böylece sizinle çarpışırlardı.
Eğer sizden uzak durur (geri çekilir), sizinle savaşmaz ve barış
(şartların)ı size bırakırlarsa, artık Allah, sizin için onların
aleyhinde bir yol kılmamıştır. (Nisa Suresi, 90)

Ey iman edenler, Allah yolunda adım attığınız (savaşa
çıktığınız) zaman gerekli araştırmayı yapın ve size (İslam geleneğine
göre) selam verene, dünya hayatının geçiciliğine istekli çıkarak: "Sen
mü'min değilsin" demeyin. Asıl çok ganimet, Allah Katındadır, bundan
önce siz de böyle idiniz; Allah size lütufta bulundu. Öyleyse iyice
açıklık kazandırın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa
Suresi, 94
)

Mü'minlerden, özür
olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad
edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri
oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği
(cenneti) va'detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre
büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (Nisa Suresi, 95)

Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok
yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü'ne hicret etmek
üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz
Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. (Nisa
Suresi, 100
)

Kim kendisine 'dosdoğru
yol' apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve mü'minlerin
yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve
cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.. (Nisa Suresi, 115)

Gerçek şu, iman edip sonra inkara sapanlar, sonra
yine iman edip sonra inkara sapanlar sonra da inkarları artanlar. Allah
onları bağışlayacak değildir, onları doğru yola da iletecek değildir. (Nisa
Suresi, 137
)

Yahudilerin yaptıkları
zulüm ve birçok kişiyi Allah'ın yolundan alıkoymaları nedeniyle
(önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara haram kıldık.
(Nisa Suresi, 160)

Şüphesiz,
inkar edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar gerçekten uzak bir
sapıklıkla sapmışlardır. (Nisa Suresi, 167)

Gerçek şu ki, inkar edenler ve zulmedenler, Allah
onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir. (Nisa
Suresi, 168
)

İşte Allah'a iman edenler
ve O'na sarılanlar, onları Kendisi'nden olan bir rahmetin ve bir fazlın
içine yerleştirecektir ve onları Kendisi'ne varan dosdoğru bir yola
yöneltip-iletecektir. (Nisa Suresi, 175)

Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına
kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış
yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip)
kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve
fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır
(günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden
(dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale
erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı
seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı
karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram
saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır,
esirgeyendir. (Maide Suresi, 3)

Andolsun,
Allah İsrailoğulları'ndan kesin söz (misak) almıştı. Onlardan on iki
güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: "Gerçekten Ben
sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır,
onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz,
şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından
ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse,
cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır." (Maide Suresi, 12)

Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına
ulaştırır ve onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları
dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Maide Suresi, 16)

Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının ve (sizi)
O'na (yaklaştıracak) vesile arayın; O'nun yolunda cihad edin, umulur ki
kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 35)

Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı
doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet
ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol
gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik. (Maide Suresi, 46)

Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı
doğrulayıcı ve ona 'bir şahid-gözetleyici' olarak Kitab'ı (Kur'an'ı)
indirdik. Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen
haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her
biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi,
sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi
içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır.
Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir. (Maide
Suresi, 48
)

Ey iman edenler, içinizden
kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) Kendisi'nin
onları sevdiği, onların da Kendisi'ni sevdiği mü'minlere karşı alçak
gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda çaba
harcayan ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu,
Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş
olandır, bilendir. (Maide Suresi, 54)

De ki: "Allah Katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak'
bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği,
ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile
tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha
çok sapmışlardır." (Maide Suresi, 60)

De ki: "Ey Kitap Ehli, haksız yere dininiz konusunda
aşırı gitmeyin ve daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve dümdüz yoldan
kaymış bir topluluğun heva (istek ve tutku)larına uymayın." (Maide
Suresi, 77
)

Ey iman edenler,
üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. Siz doğru yola
erişirseniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O,
size yaptıklarınızı haber verecektir. (Maide Suresi, 105)

Bizim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde
sağırdırlar, dilsizdirler. Allah, kimi dilerse onu şaşırtıp-saptırır,
kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar. (En'am Suresi,
39
)

De ki: "Ben, sizin Allah'tan başka
tapmakta olduklarınıza tapmaktan nehyedildim." De ki: "Ben sizin heva
(istek ve tutku)larınıza uymam; yoksa bu durumda ben şaşırıp sapmış ve
doğru yolu bulmamışlardan olurum." (En'am Suresi, 56)

De ki: "Bize yararı ve zararı olmayan Allah'tan başka
şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların
ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: "Doğru yola,
bize gel" diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde
gerisin geri mi döndürülelim?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl
yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk."
(En'am Suresi, 71)

Ardından
Ay'ı, (etrafa aydınlık saçarak) doğar görünce: "Bu benim Rabbim" demiş,
fakat o da kayboluverince: "Andolsun" demişti, "Eğer Rabbim beni doğru
yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum." (En'am
Suresi, 77
)

Kavmi onunla
çekişip-tartışmaya girdi. Dedi ki: "O beni doğru yola erdirmişken, siz
benimle Allah konusunda çekişip-tartışmaya mı girişiyorsunuz? Sizin O'na
şirk koştuklarınızdan ben korkmuyorum, ancak Allah'ın benim hakkımda
bir şey dilemesi başka. Rabbim, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır.
Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?" (En'am Suresi, 80)

Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini
(bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. (En'am
Suresi, 87
)

O, karanın ve denizin
karanlıklarından yolunuzu bulmanız için size yıldızları var edendir.
Bilebilen bir topluluk için Biz ayetleri birer birer (bölüm bölüm)
açıkladık. (En'am Suresi, 97)

Yeryüzünde
olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan
şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve
tahminle yalan söylerler.' (En'am Suresi, 116)

Şüphesiz Rabbin, Kendi yolundan sapanları daha iyi
bilir. O, dosdoğru yolda olanları daha iyi bilendir. (En'am
Suresi, 117
)

Bu, Rabbinin dosdoğru
yoludur. Öğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle
birer birer açıkladık. (En'am Suresi, 126)

Çocuklarını hiçbir bilgiye dayanmaksızın akılsızca
öldürenler ile Allah'a karşı yalan yere iftira düzüp Allah'ın
kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana
uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu
bulamamışlardır. (En'am Suresi, 140)

Bu Benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun.
Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size
tavsiye etti, umulur ki korkup-sakınırsınız. (En'am Suresi, 153)

Ya da: "Kitap bize de indirilseydi, elbette onlardan
daha çok doğru yolda olurduk" dememeniz (için) işte size Rabbinizden
apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet gelmiştir. Allah'ın
ayetlerini yalanlayandan ve (insanları) ondan alıkoyup-çevirenden daha
zalim kimdir? Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere, bu 'engelleme ve
çevirmelerinden' dolayı pek çetin bir azapla karşılık vereceğiz. (En'am
Suresi, 157
)

De ki: "Rabbim gerçekten
beni doğru yola iletti, dimdik duran bir dine, İbrahim'in hanif
(muvahhid) dinine. O, müşriklerden değildi." (En'am Suresi, 161)

Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı
onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu
kurup) oturacağım." (Araf Suresi, 16)

Kimine hidayet verdi, kimi de sapıklığı hak etti.
Çünkü bunlar, Allah'ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten
onları doğru yolda saymaktadırlar. (Araf Suresi, 30)

"Ki onlar Allah'ın yolundan alıkoyanlar, onda
çarpıklık arayanlar ve ahireti tanımayanlardır." (Araf Suresi,
45
)

"O'na iman edenleri tehdit ederek,
Allah'ın yolundan alıkoymak için ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her
yolun (başını) kesip-oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz)
iken O, sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona
uğradıklarına bir bakın." (Araf Suresi, 86)

Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on daha
ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı.
Musa, kardeşi Harun'a "Kavmimde benim yerime geç, ıslah et ve
bozguncuların yolunu tutma" dedi. (Araf Suresi, 142)

Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları
ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona
inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak
benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak
benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil
olmaları dolayısıyladır. (Araf Suresi, 146)

Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları
sana bakar (gibi) görürsün, oysa onlar görmezler bile. (Araf
Suresi, 198
)

Sen af (veya kolaylık)
yolunu benimse, (İslam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz
çevir. (Araf Suresi, 199)

Gerçek
şu ki, inkar edenler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için
mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara
yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkar edenler
sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır. (Enfal Suresi, 36)

Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak,
insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah'ın yolundan
alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre
kuşatandır. (Enfal Suresi, 47)

Onlara
karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın.
Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin
bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız.
Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve
siz haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal Suresi, 60)

Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah
yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri)
barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar
bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar,
sizin onlara hiçbir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden
yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle
onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah,
yaptıklarınızı görendir. (Enfal Suresi, 72)

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad
edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte
gerçek mü'min olanlar bunlardır. Onlar için bir bağışlanma ve üstün bir
rızık vardır. (Enfal Suresi, 74)

Allah'ın ayetlerine karşılık az bir değeri satın
aldılar, böylece O'nun yolunu engellediler. Onların yaptıkları gerçekten
ne kötüdür. (Tevbe Suresi, 9)

Hacılara
su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe
iman eden ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız?
(Bunlar) Allah Katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa
hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 19)

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda
mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah Katında büyük dereceleri
vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (Tevbe
Suresi, 20
)

De ki: "Eğer babalarınız,
çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar,
az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler,
sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten
daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun.
Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 24)

Ey iman edenler, gerçek şu ki, (Yahudi)
bilginlerinden ve (Hıristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını
haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü
biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı
müjdele. (Tevbe Suresi, 34)

Ey
iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği
zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına
mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek
azdır. (Tevbe Suresi, 38)

Hafif
ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve
canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
(Tevbe Suresi, 41)

Sadakalar,
-Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde
görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah
yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 60)

Allah'ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri
kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve
canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek: "Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın"
dediler. De ki: "Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir." Bir
kavrayıp-anlasalardı. (Tevbe Suresi, 81)

Yol, ancak o kimseler aleyhinedir ki, zengin oldukları
halde (savaşa çıkmamak için) senden izin isterler ve bunlar geride
kalanlarla birlikte olmayı seçerler. Allah, onların kalplerini
mühürlemiştir. Bundan dolayı onlar, bilmezler. (Tevbe Suresi, 93)

Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden -karşılığında onlara
mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır.
Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,)
Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir.
Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde
yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte 'büyük
kurtuluş ve mutluluk' budur. (Tevbe Suresi, 111)

Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, Allah'ın
elçisinden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih
etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir
yorgunluk, 'dayanılmaz bir açlık' (çekmeleri), kafirleri 'kin ve
öfkeyle ayaklandıracak' bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir
başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel
yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini
kaybetmez. (Tevbe Suresi, 120)

Küçük,
büyük infak ettikleri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi,
mutlaka Allah'ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını
vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır. (Tevbe Suresi,
121
)

Allah barış yurduna çağırır ve
kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Yunus Suresi, 25)

De ki: "Sizin şirk koştuklarınızdan hakka
ulaştırabilecek var mı?" De ki: "Hakka ulaştıracak Allah'tır. Öyleyse,
hakka ulaştıran mı uyulmaya daha hak sahibidir, yoksa doğru yola
ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl
hükmediyorsunuz?" (Yunus Suresi, 35)

Ve sana bakacak olanlar vardır. Ama kör olanları
-üstelik basiretleri de yoksa- sen mi doğru yola ulaştıracaksın? (Yunus
Suresi, 43
)

Onlar: "Siz ikiniz, bizi
atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)dan çevirmek ve yeryüzünde büyüklük
sizin olsun diye mi bize geldiniz? Biz, sizin ikinize inanacak değiliz"
dediler. (Yunus Suresi, 78)

Musa
dedi ki: "Rabbimiz, şüphesiz Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine
dünya hayatında bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz,
Senin yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz, mallarını yerin dibine
geçir ve onların kalplerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı
görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler." (Yunus Suresi, 88)

(Allah) Dedi ki: "İkinizin duası kabul olundu.
Öyleyse dosdoğru yolda devam edin ve bilgisizlerin yoluna uymayın." (Yunus
Suresi, 89
)

Bunlar Allah'ın yolundan
engelleyenler ve onda çarpıklık arayanlardır. Onlar, ahireti
tanımayanlardır. (Hud Suresi, 19)

"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz
olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği
hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir
(dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)" (Hud Suresi, 56)

De ki: "Bu, benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah'a
davet ederim; ben ve bana uyanlar da. Ve Allah'ı tenzih ederim, ben
müşriklerden değilim." (Yusuf Suresi, 108)

İnkar edenler: "Ona Rabbinden bir ayet (mucize)
indirilseydi ya!" derler. De ki: "Şüphesiz Allah, dilediğini
şaşırtıp-saptırır, Kendisi'ne katıksızca yöneleni de dosdoğru yola
yöneltip-iletir." (Ra'd Suresi, 27)

Her nefsin bütün kazandıkları üzerinde gözetici olana
mı (baş kaldırılır?) Onlar Allah'a ortaklar koştular. De ki: "Bunları
adlandırın (bakalım). Yoksa siz yeryüzünde bilmeyeceği bir şeyi O'na
haber mi veriyorsunuz? Yoksa sözün zahirine (veya boş ve süslü
olanına)mi (kanıyorsunuz)? Hayır, inkar edenlere kendi hileli-düzenleri
süslü-çekici gösterilmiştir ve onlar (doğru) yoldan alıkonulmuşlardır.
Allah, kimi saptırırsa, artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur. (Ra'd
Suresi, 33
)

Elif, Lam, Ra. Bu bir
Kitap'tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve
övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik. (İbrahim
Suresi, 1
)

Onlar, dünya hayatını
ahirete tercih ederler. Allah'ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak
isterler (veya onda çarpıklık ararlar). İşte onlar, uzak bir sapıklık
içindedirler. (İbrahim Suresi, 3)

"Bize ne oluyor ki, Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize
doğru olan yolları O göstermiştir. Ve elbette bize yaptığınız
işkencelere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah'a tevekkül
etmelidirler." (İbrahim Suresi, 12)

Onların tümü-toplanıp (kıyamette) Allah'ın huzuruna
çıktılar da zayıflar (müstaz'aflar) büyüklük taslayanlara
(müstekbirlere) dedi ki: "Şüphesiz, biz size tabi idik; şimdi siz,
bizden Allah'ın azabından herhangi bir şeyi önleyebiliyor musunuz?"
Dediler ki: "Eğer Allah bize doğru yolu gösterseydi biz de sizlere doğru
yolu gösterirdik. Şimdi yakınsak da, sabretsek de fark etmez, bizim
için kaçacak bir yer yoktur." (İbrahim Suresi, 21)

O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler koştular.
De ki: "Yararlanın. Çünkü elbette sizin varışınız ateşedir." (İbrahim
Suresi, 30
)

(Allah) Dedi ki: "İşte bu,
Bana göre dosdoğru olan yoldur." (Hicr Suresi, 41)

Yolu doğrultmak Allah'a aittir, kimi (yollar) ise
eğridir. Eğer o dileseydi, sizin tümünüzü elbette hidayete erdirirdi. (Nahl
Suresi, 9
)

Sizi sarsıntıya uğratır
diye yerde sarsılmaz dağlar bıraktı, ırmaklar ve yollar da (kıldı).
Umulur ki doğru yolu bulursunuz. (Nahl Suresi, 15)

Zulme uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret
edenleri dünyada şüphesiz güzel bir biçimde yerleştireceğiz; ahiret
karşılığı ise daha büyüktür. Bilmiş olsalardı. (Nahl Suresi, 41)

Allah şu örneği verdi: İki kişi; bunlardan birisi
dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmez ve herşeyiyle efendisinin üstünde (bir
yük), o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle
emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi? (Nahl
Suresi, 76
)

İnkar edip de Allah'ın
yolundan alıkoyanlar; Biz, işledikleri bozgunculuğa karşılık, onlara
azap üstüne azap ilave ettik. (Nahl Suresi, 88)

Yeminlerinizi kendi aranızda, bir bozuculuk unsuru
edinmeyin; sonra sapasağlam basan ayak kayar ve Allah'ın yolundan
alıkoyduğunuz için kötülüğü tadarsınız. (Ayrıca) Büyük azap da sizin
içindir. (Nahl Suresi, 94)

O'nun
nimetlerine şükrediciydi. (Allah) Onu seçti ve doğru yola iletti. (Nahl
Suresi, 121
)

Rabbinin yoluna hikmetle
ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.
Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de
bilendir. (Nahl Suresi, 125)

Şüphesiz,
bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü'minlere,
onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir. (İsra
Suresi, 9
)

Kim bunda (dünyada) kör ise,
O, ahirette de kördür ve yol bakımından daha 'şaşkın bir sapıktır.' (İsra
Suresi, 72
)

De ki: "Herkes kendi
yaratılışına (fıtrat tarzına) göre davranır. Şu halde kimin daha doğru
yolda olduğunu Rabbin daha iyi bilir." (İsra Suresi, 84)

De ki: "Allah, diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın,
ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O'nundur." Namazında
sesini çok yükseltme, çok da kısma, bu ikisi arasında (orta) bir yol
benimse. (İsra Suresi, 110)

(Onlara
baktığında) Görürsün ki, güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan
yönelir, battığında onları sol yandan keser-geçerdi ve onlar da onun
(mağaranın) geniş boşluğundalardı. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Allah,
kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur, kimi saptırırsa onun için
asla doğru-yolu gösterici bir veli bulamazsın. (Kehf Suresi, 17)

Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana
öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" (Kehf
Suresi, 66
)

Gerçek şu ki, Allah benim
de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. Dosdoğru yol
budur. (Meryem Suresi, 36)

"Babacığım,
gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Artık bana tabi ol,
seni düzgün bir yola ulaştırayım." (Meryem Suresi, 43)

İşte bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği
peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız
(insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola
eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan
Allah')ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar. (Meryem
Suresi, 58
)

Hani bir ateş görmüştü de,
ailesine şöyle demişti: "Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan
bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum." (Taha
Suresi, 10
)

Dedi ki: "Bizim Rabbimiz,
herşeye yaratılışını veren, sonra doğru yolunu gösterendir." (Taha
Suresi, 50
)

Gerçekten Ben, tevbe eden,
inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi
şüphesiz bağışlayıcıyım. (Taha Suresi, 82)

Sonra Rabbi onu seçti, tevbesini kabul etti ve doğru
yola iletti. (Taha Suresi, 122)

Dedi
ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size
Benden bir yol gösterici gelecektir; kim Benim hidayetime uyarsa artık o
şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz." (Taha Suresi, 123)

De ki: "Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip
durun. Sonunda, dümdüz (dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve doğru
yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz." (Taha
Suresi, 135
)

Gerçek şu ki kulluk eden
bir topluluk için bunda (Kur'an'da) 'açık bir mesaj' (veya gerçek bir
çıkış yolu) vardır. (Enbiya Suresi, 106)

İnsanlardan kimi, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve
aydınlatıcı kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışır-durur. (Hac
Suresi, 8
)

Allah'ın yolundan saptırmak
amacıyla 'gururla salınıp-kasılarak' (bunu yapar); dünyada onun için
aşağılanma vardır, kıyamet günü de yakıcı azabı ona taddıracağız. (Hac
Suresi, 9
)

Onlar, sözün en güzeline
iletilmişlerdir ve övülen doğru yola iletilmişlerdir. (Hac
Suresi, 24
)

Gerçek şu ki, inkar edip
Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram
ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara, orada zulmederek
adaletten ayrılanlara acı bir azap taddırırız. (Hac Suresi, 25)

(Bir de) Kendilerine ilim verilenlerin, bunun
(Kur'an'ın) hiç tartışmasız Rablerinden olan bir gerçek olduğunu
bilmeleri için; böylelikle ona iman etsinler ve kalpleri ona tatmin
bulmuş olarak bağlansın. Şüphesiz Allah, iman edenleri dosdoğru yola
yöneltir. (Hac Suresi, 54)

Allah
yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak Allah,
onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, rızık
verenlerin en hayırlısıdır. (Hac Suresi, 58)

Gerçekten sen onları dosdoğru olan bir yola
çağırıyorsun. (Mü'minun Suresi, 73)

Ancak ahirete inanmayanlar, şüphesiz yoldan
sapanlardır. (Mü'minun Suresi, 74)

Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara,
yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme
yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını
sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nur Suresi,
22
)

Andolsun Biz, açıklayıcı ayetler
indirdik. Allah, dilediğini doğru yola yöneltip-iletir. (Nur
Suresi, 46
)

Onları ve Allah'tan başka
taptıklarını biraraya getirip toplayacağı ve: "Şu kullarımı siz mi
saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar? diyeceği gün; (Furkan
Suresi, 17
)

O gün, zulmeden, ellerini
(hınçla) ısırarak (şöyle) der: "Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol
edinmiş olsaydım," (Furkan Suresi, 27)

İşte böyle; Biz, her peygambere suçlu-günahkarlardan
bir düşman kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter. (Furkan
Suresi, 31
)

O yüzükoyun cehenneme
doğru sürülüp-toplanacak olanlar; işte onlar, yer bakımından çok kötü,
yol bakımından sapmış olanlardır. (Furkan Suresi, 34)

Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını
kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar
yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar. (Furkan Suresi, 44)

De ki: "Ben buna karşılık, Rabbine doğru bir yol
tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında sizden bir ücret
istemiyorum." (Furkan Suresi, 57)

(Musa:) "Hayır" dedi. "Şüphesiz Rabbim, benimle
beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara Suresi, 62)

"Onu ve kavmini, Allah'ı bırakıp da güneşe secde
etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece
onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet
bulmuyorlar." (Neml Suresi, 24)

Medyen'e
doğru yöneldiğinde de: "Umarım Rabbim, beni doğru bir yola yöneltip
iletir" dedi. (Kasas Suresi, 22)

Buna rağmen sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil
ki, onlar, gerçekten kendi heva (istek ve tutku)larına uymaktadırlar.
Oysa Allah'tan bir kılavuz (doğru yol gösterici) olmaksızın, kendi istek
ve tutkularına (hevasına) uyandan daha sapık kimdir? Şüphesiz Allah,
zulmeden bir kavme hidayet vermez. (Kasas Suresi, 50)

Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki,
kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi
yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan
alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi. (Ankebut Suresi, 38)

Bizim uğrumuzda cihad edenlere, şüphesiz yollarımızı
gösteririz. Gerçekten Allah, ihsan edenlerle beraberdir. (Ankebut
Suresi, 69
)

İnsanlardan öyleleri
vardır ki, bilgisizce Allah'ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence
konusu edinmek için sözün 'boş ve amaçsız olanını' satın alırlar. İşte
onlar için aşağılatıcı bir azap vardır. (Lokman Suresi, 6)

Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban)
hakkında bir bilgin olmayan şeyi Bana şirk koşman için, sana karşı çaba
harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın) da
onlara iyilikle (ma'ruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve Bana
'gönülden-katıksız olarak yönelenin' yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz
yalnızca Banadır, böylece Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim. (Lokman
Suresi, 15
)

"Yürüyüşünde orta bir yol
tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin
olanı gerçekten eşeklerin sesidir." (Lokman Suresi, 19)

Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve
yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki
nimetlerini genişletip-tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri
vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir
kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur. (Lokman
Suresi, 20
)

Onları kara gölgeler gibi
dalgalar sarıverdiği zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden
bağlılar' olarak Allah'a yalvarıp yakarırlar (dua ederler). Böylece
onları karaya çıkarıp-kurtarınca, artık onlardan bir kısmı orta yolu
tutuyor. Bizim ayetlerimizi gaddar, nankör olandan başkası inkar etmez. (Lokman
Suresi, 32
)

Andolsun, Biz Musa ya
kitabı vermiştik; böylece sen ona kavuşmaktan kuşku içinde olma. Biz onu
İsrailoğulları'na bir yol gösterici kılmıştık. (Secde Suresi,
23
)

Ve onların içinden, sabrettikleri
zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten önderler kıldık; onlar Bizim
ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı. (Secde Suresi, 24)

Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri
kendilerinden evvel yıkıma uğratmış olmamız, hala onları doğru yola
iletip yöneltmedi mi? Elbette, bunda ayetler vardır; yine de
işitmiyorlar mı? (Secde Suresi, 26)

Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki
kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu
yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı,
evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin
(yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru
olan) yola yöneltip-iletir. (Ahzab Suresi, 4)

Ve dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten biz,
efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan
saptırmış oldular." (Ahzab Suresi, 67)

Kendilerine ilim verilenler ise, Rabbinden sana
indirilenin hakkın ta kendisi olduğunu ve üstün, güçlü, övülmeye layık
olan (Allah)ın yoluna yöneltip-ilettiğini görüyorlar. (Sebe
Suresi, 6
)

Sonra Kitab'ı kullarımızdan
seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder,
kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışır öne
geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir. (Fatır Suresi, 32)

Dosdoğru bir yol üzerinde(sin). (Yasin
Suresi, 4
)

"Bana kulluk edin, doğru yol
budur." (Yasin Suresi, 61)

Onları
dosdoğru yola yöneltip-ilettik. (Saffat Suresi, 118)

Davud'a girdiklerinde, o, onlardan ürkmüştü; dediler
ki: "Korkma, iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu.
Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, kararında zulme sapma ve bizi doğru
yolun ortasına yöneltip-ilet." (Sad Suresi, 22)

"Ey Davud, gerçek şu ki, Biz seni yeryüzünde bir
halife kıldık. Öyleyse insanlar arasında hak ile hükmet, istek ve
tutkulara (hevaya) uyma; sonra seni Allah'ın yolundan saptırır. Şüphesiz
Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı
şiddetli bir azap vardır." (Sad Suresi, 26)

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca
yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği
zaman, daha önce O'na dua ettiğini unutur ve O'nun yolundan saptırmak
amacıyla Allah'a eşler koşmaya başlar. De ki: "İnkarınla biraz (dünya
zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın." (Zümer
Suresi, 8
)

Allah, müteşabih
(benzeşmeli), ikişerli bir Kitap olarak sözün en güzelini indirdi.
Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların O'ndan derileri ürperir.
Sonra onların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine (karşı)
yumuşar-yatışır. İşte bu, Allah'ın yol göstermesidir, onunla dilediğini
hidayete erdirir. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için de bir yol
gösterici yoktur. (Zümer Suresi, 23)

Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O'ndan
başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir
yol gösterici yoktur. (Zümer Suresi, 36)

Arş'ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar,
Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O'na iman etmekte ve iman edenlere
mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından herşeyi
kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve Senin yoluna tabi olanlara mağfiret et
ve onları cehennem azabından koru." (Mü'min Suresi, 7)

"Ey Kavmim, bugün mülk sizindir, yeryüzünde hüküm
sahibi kimselersiniz. Fakat bize Allah'tan dayanılmaz bir azap gelecek
olursa bize kim yardımcı olabilecek?" Firavun dedi ki: "Ben, size
yalnızca gördüğümü (kendi görüşümü) gösteriyorum ve ben sizi doğru
yoldan da başkasına yöneltmiyorum." (Mü'min Suresi, 29)

"Göklerin yollarına. Böylelikle Musa'nın ilahına
çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı olduğunu sanıyorum." İşte
Firavun'a, kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu.
Firavun'un hileli-düzeni, 'yıkım ve kayıpta' olmaktan başka (bir şey)
olmadı. (Mü'min Suresi, 37)

İman
eden (adam) dedi ki: "Ey Kavmim, siz bana tabi olun, ben sizi doğru
yola iletip-yönelteyim." (Mü'min Suresi, 38)

Semud'a gelince; Biz onlara doğru yolu gösterdik,
fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece kazandıkları şeyler
yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi. (Fussilet
Suresi, 17
)

Kim zulme uğradıktan sonra
nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol
yoktur. (Şura Suresi, 41)

Yol,
ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere 'tecavüz ve
haksızlıkta bulunanların' aleyhinedir. İşte bunlara acıklı bir azap
vardır. (Şura Suresi, 42)

Böylece
sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir
bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan
dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola
yöneltip-iletiyorsun. (Şura Suresi, 52)

Göklerde ve yerde bulunanların tümü Kendisi'ne ait
olan Allah'ın yoluna. Haberiniz olsun; işler Allah'a döner. (Şura
Suresi, 53
)

Ki O, yeri sizin için bir
beşik kıldı ve doğru yolu bulursunuz diye onda size (birtakım) yollar
var etti. (Zuhruf Suresi, 10)

Gerçekten
bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise,
kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (Zuhruf
Suresi, 37
)

Şu halde, sana vahyedilene
sımsıkı-tutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin. (Zuhruf
Suresi, 43
)

Şüphesiz o, kıyamet-saati
için bir ilimdir. Öyleyse ondan (kıyametten) yana hiçbir kuşkuya
kapılmayın ve Bana uyun. Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)

Şeytan sakın sizi (Allah'ın yolundan) alıkoymasın.
Gerçekten o, sizin için açıkça bir düşmandır. (Zuhruf Suresi, 62)

"Şüphesiz Allah, O, benim de Rabbim, sizin de
Rabbinizdir; şu halde O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur." (Zuhruf
Suresi, 64
)

Dediler ki: "Ey kavmimiz,
gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan
bir Kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip- iletmektedir." (Ahkaf
Suresi, 30
)

Onlar ki inkar ettiler ve
Allah'ın yolundan alıkoydular, (işte Allah da) onların amellerini
giderip-boşa çıkarmıştır. (Muhammed Suresi, 1)

Öyleyse, inkar edenlerle (savaş sırasında) karşı
karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları 'iyice
bozguna uğratıp zafer kazanınca da' artık (esirler için) bağı sımsıkı
tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye
(karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona
ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam
alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah
yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini
giderip-boşa çıkarmaz. (Muhammed Suresi, 4)

Şüphesiz inkar edenler, Allah'ın yolundan alıkoyanlar
ve kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra 'elçiye karşı gelip
zorluk çıkaranlar', kesin olarak Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler.
(Allah,) Onların amellerini boşa çıkaracaktır. (Muhammed Suresi,
32
)

Şüphesiz, inkar edenler, Allah'ın
yolundan alıkoyanlar, sonra ölenler; işte Allah, onlara kesinlikle
mağfiret etmeyecektir. (Muhammed Suresi, 34)

İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye
çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik
ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy
(hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz
çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra
onlar, sizin benzeriniz de olmazlar. (Muhammed Suresi, 38)

Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını
bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola
yöneltsin. (Fetih Suresi, 2)

Allah,
alacağınız daha birçok ganimetleri size va'detti, bunu size hemencecik
verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu,) mü'minler için bir
ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltsin. (Fetih Suresi,
20
)

Ve bilin ki Allah'ın Resûlü
içinizdedir. Eğer o, size birçok işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya
düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde
süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi.
İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır. (Hucurat
Suresi, 7
)

Mü'min olanlar, ancak o
kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü'ne iman ettiler, sonra hiçbir
kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele
ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir. (Hucurat
Suresi, 15
)

Bu (putlar ise,) sizin ve
atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi)
isimlerden başkası değildir. Allah, onlarla ilgili 'hiçbir delil'
indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek
ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara
Rablerinden yol gösterici gelmiştir. (Necm Suresi, 23)

İşte onların ilimden yana ulaşabildikleri (son sınır)
budur. Şüphesiz, senin Rabbin; Kendi yolundan sapanı en iyi bilen O'dur
ve hidayet bulanı da en iyi bilen O'dur. (Necm Suresi, 30)

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz?
Oysa göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten önce
infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece
olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her
birine en güzel olanı va'detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
(Hadid Suresi, 10)

Onlar,
yeminlerini bir siper edindiler, böylece Allah'ın yolundan alıkoydular.
Artık onlar için alçaltıcı bir azap vardır. (Mücadele Suresi, 16)

Ey iman edenler, Benim de düşmanım, sizin de
düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi
yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkar etmişler, Rabbiniz
olan Allah'a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan)
sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim
rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hala sevgi
gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı
bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından
şaşırıp-sapmış olur. (Mümtehine Suresi, 1)

Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine
kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saff
Suresi, 4
)

Allah'a ve O'nun Resulü'ne
iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda mücadele
edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. (Saff
Suresi, 11
)

Onlar, yeminlerini bir
siper edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Doğrusu ne kötü şey
yapıyorlar. (Münafikun Suresi, 2)

Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman,
artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf
üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid
tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla,
Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah'tan
korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; (Talak
Suresi, 2
)

Şu halde yüzükoyun sürünerek
yürüyen mi daha çok hidayete erer, yoksa dosdoğru yol üzerinde dümdüz
yürümekte olan mı
RüveYde
RüveYde
KuRuCu / YöNeTiCi
KuRuCu / YöNeTiCi


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2 sayfadaki 4 sayfası Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz