Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 14 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 14 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Kimseye Diyemedim ...
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: DENEME-MAKALE
1 sayfadaki 1 sayfası
Kimseye Diyemedim ...
Öyle çok pazarlık ettim ki Seninle ey Rabb'im.Sen çağırınca, kendime ayırdığım vakitlerden çalındığını düşündüm. Ezan okununca, sevdiklerimle geçirdiğim zamanların azalmasından korktum. Vakit girince, içim "cız" etti hep. Odamdan uzaklaştım, bıraktım işimi, bozdum keyfimi; öylece namaza durdum. Ayak diredim, "az sonra kılsam da olur!" dedim. "Az sonra"larım "çok sonralar"a döndü, geç kaldım, geç kalmaktan utanmadım. Sonunda ayaklarımı sürüye sürüye vardım huzuruna. Pazarlığımı vaktin daralmışlığını bahane ederek yeniden ileri sürdüm. Kaçıyordu namaz ya; o yüzden çabucak kıldım,selam verdim, hemen kalktım, rahatladım. Oysa rahatlığı Sana borçluyum. Ağrımayan her bir dişim kadar huzur borçluyum Sana. Damarlarımın
her bir noktasında pıhtılaşmayan kanım kadar sükûnet borçluyum Sana.
Tenimin kaşınmayan her bir noktası kadar rahatlık borçluyum Sana. Dişlerim ağrıyacak olsa her biri için harcayacağım zaman Senin.Kanım pıhtılaşıp damarlarım tıkanacak olsa, her defasında ızdırap ve korkuyla geçireceğim
saatlerin hepsi Senin. Tenim her noktasında yırtılacakmış gibi acıyacak olsa, kendi kendime dar geleceğim huzursuz günler Senin. Gün oldu; usandım. Sabrımı tükettim; tükendim. Kendimi yontmaya heveslendim.
Benden istediğin zamanı çok gördüm. Benden istediğini, benim için istediğini bile bile, huzurunda huzursuz durdum.Fazla buldum namazın rekatlarını; kısaltmak için bahaneler aradım. Günümü
delik deşik etmeni, işimin arasına kesintiler sokmanı, hayatımın
ortasına duraklar koymanı, uykumu bölmeni lüzumsuz gördüm."Beni
bana bırak!"larla durdum huzuruna; içim başka bir yerlerin türküsünü
söylerken, ben seccadende, belki sadece bedenimle, mıhlı kaldım. Oysa Sen, dileseydin dar edebilirdin zamanı bana! Bir uçurumun dibine savrulmuş bir arabada çaresizce Sana yalvartıyor olabilirdin beni.
Korkulu
bir savaşın orta yerinde ateş ve kan kusan bombaların altında günümü
de, işimi de, uykumu da, hatta rüyalarımı da delik deşik etmelerini
takdir edebilirdin. Düşmeyen bombalar kadar, uçuruma savrulmayan
arabalar kadar genişlik borçluyum Sana.
İçten pazarlıktı benimkisi. Öyle içten ki kendime bile söyleyemedim.
Gözlerimle birlikte gönlümü de secdene kilitlemeyi çok gördüm. Kendimi sıfırlamayı, benliğimi hiçe indirgemeyi beceremedim. Ensemde kaderin sıcacık nefesini hissedecek o teslimiyetin vadisine inemedim. Acelem vardı; alnımı koyduğum gibi kaldırdım seccadeden.Bütün benliğimle aşağı inemedim.
İşim vardı, secdemi işime zaman kazandım.Secdeye kalbimi de sığdırmaya çalışmadım. Uykum vardı, secdemi sığ bırakıp uykumu derinleştirdim.
İtirafımdır: Bencilliğimi de sırtıma alıp rükûlarda eritemedim.
Bedenim eğilirken huzurunda, "emrolunduğum gibi dosdoğru olma"nın ağırlığını
sırtıma almayı erteledim "Sırası değil!"di; "hele dur; sonra da olur!"du. En Sevgili'ni bir gecede ihtiyarlatan emri üzerime alınmadım.
Sen dileseydin, çocuğumun cılız nabızlarının eşliğinde, loş ve neşesiz
bir yoğun bakım odasında, gözümü de gönlümü de, umutsuzca, çaresizce,
ürpertiyle, korkuyla bir monitörün ekranına kilitleyebilirdin.
Dileseydin, yeryüzünün sükûnetini bir anda kesip, küçücük bir duvar kıpırtısının
gölgesinde, mini mini bir sarsıntının beklentisi içinde saçlarıma aklar düşürebilirdin.
İçten pazarlık mı denir buna? Sen bilirsin Seninle ettiğim pazarlığı.
Kendime sakladığım ve hatta kendimden de sakladığım sır bu.Dilime bile değdirmekten korktuğum, ağzıma almaktan utandığım öyle bir sır işte.
Fısıldaması bile acı veriyor ya... Meselâ,
uzayınca Fatiha, uzayınca sûre, heceler sanki özgürlüğe giden yolu
taşlar gibi kestikçe, "bitmez şimdi bu namaz!" dediğim çok oldu. Ama
içimden. Kimseler duymadı.
Bir
Sen duydun beni ey Rabb'im. Sırrımı bir Sen bildin. Kendimi lüzumsuz
hissederken seccadenin üzerinde, dudağım anlamına yetişemediğim
kelimeler için oynarken, Sen beni söylediğimden fazlasıyla duydun,
söyleyemediğimi de, dile getiremediğimi de bildin. Ruhumu alıp uzaklara
gittiğim halde, bir bedenimi bıraktığım halde huzurunda, kovmadın beni,
yakınlığında tuttun.
İtirafımdır; öyle anlatıldığı gibi özleyebilmeyi beceremedim henüz namazı...
"Aradan çıkarmaya çalıştığım" oldu namazı.Geçiştirdim namazı. Bir "sorun"du çözdüm, hallettim.Selam verip sonra yaşamaya başladım... Yaşamayı namazın içinde aramalıydım. Namazı yaşamanın içine sızdırmalıydım oysa. Bilemedim.
Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlık ettim; ama Sen utandırmadın, yine yine yine huzuruna aldın beni.Her secdede rahmetinle okşadın alnımı. Her rükûda "aferinler" fısıldadın gönlüme. Her vakitte yeni bir sayfanın aklığına çağırdın ruhumu. Yüzüme vurmadın. Azarlamadın. Aşağılamadın. Hepten umut kesmedin benden. Yok saymadın. Utandırmadın.
Pazarlık ettiğimi Seninle bir Sen bildin ey Rabb'im. Kimselere söylemedin.
Sırdaşım Sensin, bir Sana açabilirim içimi, bir Senin beni ayıplamandan korkmam. Ben işte böyleyim; yine "bana ait"lerin hesabındayım. Başka kime söyleyeyim? Başka kimin anlayışından medet umayım
Senai Demirci
Allah cc. emanet olunuz selam ve dua ile.
her bir noktasında pıhtılaşmayan kanım kadar sükûnet borçluyum Sana.
Tenimin kaşınmayan her bir noktası kadar rahatlık borçluyum Sana. Dişlerim ağrıyacak olsa her biri için harcayacağım zaman Senin.Kanım pıhtılaşıp damarlarım tıkanacak olsa, her defasında ızdırap ve korkuyla geçireceğim
saatlerin hepsi Senin. Tenim her noktasında yırtılacakmış gibi acıyacak olsa, kendi kendime dar geleceğim huzursuz günler Senin. Gün oldu; usandım. Sabrımı tükettim; tükendim. Kendimi yontmaya heveslendim.
Benden istediğin zamanı çok gördüm. Benden istediğini, benim için istediğini bile bile, huzurunda huzursuz durdum.Fazla buldum namazın rekatlarını; kısaltmak için bahaneler aradım. Günümü
delik deşik etmeni, işimin arasına kesintiler sokmanı, hayatımın
ortasına duraklar koymanı, uykumu bölmeni lüzumsuz gördüm."Beni
bana bırak!"larla durdum huzuruna; içim başka bir yerlerin türküsünü
söylerken, ben seccadende, belki sadece bedenimle, mıhlı kaldım. Oysa Sen, dileseydin dar edebilirdin zamanı bana! Bir uçurumun dibine savrulmuş bir arabada çaresizce Sana yalvartıyor olabilirdin beni.
Korkulu
bir savaşın orta yerinde ateş ve kan kusan bombaların altında günümü
de, işimi de, uykumu da, hatta rüyalarımı da delik deşik etmelerini
takdir edebilirdin. Düşmeyen bombalar kadar, uçuruma savrulmayan
arabalar kadar genişlik borçluyum Sana.
İçten pazarlıktı benimkisi. Öyle içten ki kendime bile söyleyemedim.
Gözlerimle birlikte gönlümü de secdene kilitlemeyi çok gördüm. Kendimi sıfırlamayı, benliğimi hiçe indirgemeyi beceremedim. Ensemde kaderin sıcacık nefesini hissedecek o teslimiyetin vadisine inemedim. Acelem vardı; alnımı koyduğum gibi kaldırdım seccadeden.Bütün benliğimle aşağı inemedim.
İşim vardı, secdemi işime zaman kazandım.Secdeye kalbimi de sığdırmaya çalışmadım. Uykum vardı, secdemi sığ bırakıp uykumu derinleştirdim.
İtirafımdır: Bencilliğimi de sırtıma alıp rükûlarda eritemedim.
Bedenim eğilirken huzurunda, "emrolunduğum gibi dosdoğru olma"nın ağırlığını
sırtıma almayı erteledim "Sırası değil!"di; "hele dur; sonra da olur!"du. En Sevgili'ni bir gecede ihtiyarlatan emri üzerime alınmadım.
Sen dileseydin, çocuğumun cılız nabızlarının eşliğinde, loş ve neşesiz
bir yoğun bakım odasında, gözümü de gönlümü de, umutsuzca, çaresizce,
ürpertiyle, korkuyla bir monitörün ekranına kilitleyebilirdin.
Dileseydin, yeryüzünün sükûnetini bir anda kesip, küçücük bir duvar kıpırtısının
gölgesinde, mini mini bir sarsıntının beklentisi içinde saçlarıma aklar düşürebilirdin.
İçten pazarlık mı denir buna? Sen bilirsin Seninle ettiğim pazarlığı.
Kendime sakladığım ve hatta kendimden de sakladığım sır bu.Dilime bile değdirmekten korktuğum, ağzıma almaktan utandığım öyle bir sır işte.
Fısıldaması bile acı veriyor ya... Meselâ,
uzayınca Fatiha, uzayınca sûre, heceler sanki özgürlüğe giden yolu
taşlar gibi kestikçe, "bitmez şimdi bu namaz!" dediğim çok oldu. Ama
içimden. Kimseler duymadı.
Bir
Sen duydun beni ey Rabb'im. Sırrımı bir Sen bildin. Kendimi lüzumsuz
hissederken seccadenin üzerinde, dudağım anlamına yetişemediğim
kelimeler için oynarken, Sen beni söylediğimden fazlasıyla duydun,
söyleyemediğimi de, dile getiremediğimi de bildin. Ruhumu alıp uzaklara
gittiğim halde, bir bedenimi bıraktığım halde huzurunda, kovmadın beni,
yakınlığında tuttun.
İtirafımdır; öyle anlatıldığı gibi özleyebilmeyi beceremedim henüz namazı...
"Aradan çıkarmaya çalıştığım" oldu namazı.Geçiştirdim namazı. Bir "sorun"du çözdüm, hallettim.Selam verip sonra yaşamaya başladım... Yaşamayı namazın içinde aramalıydım. Namazı yaşamanın içine sızdırmalıydım oysa. Bilemedim.
Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlık ettim; ama Sen utandırmadın, yine yine yine huzuruna aldın beni.Her secdede rahmetinle okşadın alnımı. Her rükûda "aferinler" fısıldadın gönlüme. Her vakitte yeni bir sayfanın aklığına çağırdın ruhumu. Yüzüme vurmadın. Azarlamadın. Aşağılamadın. Hepten umut kesmedin benden. Yok saymadın. Utandırmadın.
Pazarlık ettiğimi Seninle bir Sen bildin ey Rabb'im. Kimselere söylemedin.
Sırdaşım Sensin, bir Sana açabilirim içimi, bir Senin beni ayıplamandan korkmam. Ben işte böyleyim; yine "bana ait"lerin hesabındayım. Başka kime söyleyeyim? Başka kimin anlayışından medet umayım
Senai Demirci
Allah cc. emanet olunuz selam ve dua ile.
demirci mustafa- SADIK ÜYEMİZ
Similar topics
» Kimselere Diyemedim...
» Aşkı kimseye sorma Aşkın kendisine Sor....
» Bir kimseye deli denmedikçe imanı tam olmaz; anlamına gelen bir hadis var mıdır?
» Aşkı kimseye sorma Aşkın kendisine Sor....
» Bir kimseye deli denmedikçe imanı tam olmaz; anlamına gelen bir hadis var mıdır?
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: DENEME-MAKALE
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN