Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 279 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 279 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
İKİ KANATLI AŞK
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EVLİLİK MÜESSESESİ
1 sayfadaki 1 sayfası
İKİ KANATLI AŞK
Bu aşkın bir kanadı erkek bir kanadı kadındır. Ve bu kanatların en güzel sahipleri Hazreti Muhammed sav. Ve diğer kanadı ise Hz. Hatice ra. dır
Cebrail mesajları getirmeden evvel biliyorsunuz Efendimiz 45 gün o mağarada çok özel bir hal yaşadı. Mana ilimlerinin sırrıyla gönlünün son revizyonları yapılıyordu.
Çünkü Efendimiz Mustafa sırrı ile 40 yaşına kadar arınmış arıtılmış, yalnız ALLAH'ın yansıyabileceği bir gönül haline gelmişti.
İşte bu Mustafa safhasında son revizyonları yapılıyorken Hz. Hatice annemiz o mağaraya yemek taşırdı.
O mağarayı görenleriniz vardır inşaALLAH. Çıkılması zor, durulması zor, yolu çok zordur. Bir kadının eşine yemek taşıması normal bir olay.
Ama bir şey daha yapardı ki, bu kimsenin yapamayacağı çok özel bir şeydi. Eğer benim burada beklediğimi görürse rahatsız olur, huzuru kaçar diye bir taşın arkasına çekilir, 3 gün, 3 gece su içmeden, yemek yemeden, tıkırtı çıkarmadan beklerdi.
İşte aşk budur. Ciddi aşk budur.
Başkalarının uydurma sevdalarına bakıp da aşka leke sürmeyelim. Aşkı öğrenmek isteyen Hz. Hatice'nin sırrından öğrensin.
Bir defasında Hz. Cebrail, Fahr-i Kainat Efendimize "YA RESULALLAH HATİCE'Yİ GÖRÜYORUM SANA YEMEK GETİRİYOR" deyince Efendimiz "EVET" diyor Hz. Cebrail "YA RESULALLAH O HEP BURADA KALIYOR, AYLAR OLDU. KISKANDIM BU SEVDAYI. BU NE BİÇİM BİR SEVDADIR. HEM SANA KENDİNİ GÖSTERMİYOR HEM DE BURADAKİ ZORLUKLARI ÇEKİYOR. SENİN HİMAYEN İÇİN EN ZOR GÖREVİ YAPIYOR" demiştir.
Onun için İslamiyet kadına önem vermiştir.
Yoksa kadın süs olsun diye değildir
Bugün batı kadını süs olsun diye taşıyor,aksesuar olarak taşıyor.
Aslında 14 asır önce esir pazarında satılan kadın ne ise bugün televizyonda çıplak oynatılan kadın odur.
Nerede kadınlar? Niye sahip çıkmıyorlar?
Bu sözleri bana Hz. Hatice söyletiyor.
Ama aşk geldi mi sevda geldi mi bütün beşeri sırlarını bir tarafa "itiyor" kadınla erkeği Cenab-ı Hak'kın bir mucizesi halinde birleştiriyor.
Yeni nesiller de aşk-ı İlahiye naklediyor ve kainat böyle var oluyor medeniyet böyle var oluyor
Boşu boşuna İslama düşman oluyorlar.
İslam söndüğü an medeniyet söner, dünyadaki hayat söner, evrenler yıkılır, kıyamet düğmelerine basılır..
Bir gün Hz. Cebrail geldi ve Efendimize "ALLAH'IN HATİCE'YE SELAMI VAR, BENİM DE SELAMIMI SÖYLERSİN" dedi
Efendimiz bu Emr-i İlahiyi Hatice annemize söylediğinde Hatice annemiz müthiş bir tasavvuf analizi olan şu sözleri söyledi. "BEN DE CEBRAİL’E SELAM GÖNDERİYORUM. SELAMINA MUKABELE EDİYORUM AMA ALLAH'IN SELAMINA MUKABELE EDEMEM ÇÜNKÜ BİZZAT SELAM VE SELAMET O'DUR." Bu sözleri bize naklolsun diye söylüyor. BEN O SELAMI ZATEN GÖNÜLDEN ALDIM diyor.
Çünkü Fahr-i Kainat Efendimizin ALLAH sevdası ile büyüttüğü yüreğinde bir şelale geçtiği zaman,
Hatice annemizin de yüreğinden bir şelale geçiyordu. Bunun müthiş bir örneği de bütün tasavvuf ve mana alemine nakşolmuştur..
Fahr-i Kainat Efendimizin İslamiyeti intişarından 10-12 gün sonra.
İslamiyet iyice güncelleşti. Fahr-i Kainat Efendimiz ne zaman mesajları anlatmak için dışarı çıksa, Hz. Hatice annemiz odasından çıkar avluya gelir otururdu.
Bu sevdanın müthiş bir işaretidir.
hz. Hatice annemizi anlayabilirsek, ondaki sevginin tabirini kazanırsak, müthiş insanlar oluruz. Birbirimizi sever, kardeş oluruz. İslamiyetin arasına sokulmak istenen nifakların hepsini asit gibi yakarız.
Hz. Hatice odasından çıkar güneşin sıcaklığının 60 dereceyi bulduğu havada avluda otururdu.
Hatice annemizin Nefise ve Hale adlı arkadaşları genellikle yanında olurlardı. "YA HATİCE ÇOK SICAK İÇERİ GİRSEN" dediklerinde "RESULÜLLAH DÖNENE KADAR GİREMEM, RESULÜLLAH GÜNEŞİN ALTINDA İKEN BEN GÖLGEDE OTURAMAM. ELİMDE DEGİL, GÖNLÜM BIRAKMAZ BENİ. NE ZAMAN O GÖLGEYE ÇEKİLİR ANCAK O ZAMAN İÇERİ GİREBİLİRİM" diye cevap verirdi. .
Hz. Hatice annemizin bir diğer özelliği de şudur.
İslamiyetin çıkış anı bomba gibi bir hadisedir.
hz. Cebrail'in bütün İlahi ceryanları Fahr-i Kainat Efendimizin etrafında toplaması, bir insan bedeninin tahammül edemeyeceği kadar bomba gibi bir hadisedir.
Bu olay dahil, ondan sonra Müslümanlara yapılan işkenceler dahil, Efendimize yapılan hakaretler dahil bütün bunların karşısında bir insanın 12 yıl bir davayı sabırla yürütmesi mümkün değildir.
Batılı düşünürlerin ortak bir ifadesi vardır. Hiç bir insan 12 yıl 100 kişinin inandığı bir davayı ateşler içerisinde yürütmeye tahammül edemez, diyorlar.
Bir gün Hz. Aişe validemiz, Fahr-i Kainat Efendimize "SEN HATİCE'YE NEDEN BU KADAR SEVDALISIN, NEDEN ONU HALA UNUT AMIYORSUN" diye sorduğunda: "ONUN GÖNLÜNDE HİÇ KİMSEDE BULUNMAyAN BİR ÖZELLİK VARDI. İNSANIN GÖNLÜNDEKİ HÜZNÜ ÇEKER ALIRDI" diye cevap verdi
Çünkü Efendimiz kendisinden ziyade, Müslümanların hırpalanmalarından, dayak yemesinden, şehit olmasından müteessir olurdu.
Resulüllah uğruna evladını terk etmiş bir insan "DAR-ÜL ERKAM'A GİDİP RESuLÜLLAHI DİNLEYEYİM" diyen insanı bir de işitiyorsunuz ki yarım saat sonra ya dövmüşler, ya parçalamışlar, ya öldürmüşler.
Bu tür olaylar Efendimize fevkalade elem ve hüzün veriyordu.
Bu hüznün geri alınması da mümkün değildi. Çünkü Efendimiz bu hüznü kendi iç dünyasında teselli etmek imkanında zaten değildi.
Takdir derdi, şehadet derdi, cennete gidiyorlar derdi ama hüznü kaldıramazdı. İşte bu hüznü yalnız Hz. Hatice annemiz kaldırıyordu. Bu hassa ondan başka kimsede yoktu.
Bu sevginin başka bir tarzıdır.
Sevgi gönülden gönüle akan bir ceryandır.
Gönülün içine aktıktan sonra ne var ne yok alıp tekrar kendi gönlüne getiriyor bütün hüzünleri kendine naklediyor.
Hz. Hatice'nin hüzün alıcı hassası o gönüldeki bütün hüzünleri alıp kendi gönlünün devresine bağlıyor. "O hüzün beni yaksın, beni kavursun ama Resulüllahı rahatsız etmesin" diyor.
İşte Hatice annemiz bu akıl almaz gönül desteği ile Efendimizin hüzünlerini dağıtmıştır .
Gönlü tahammül hududuna geldiği an bir ramazanda cuma günü dünyasını değişmiştir. Gerçekten Efendimizi çok müteessir etmiştir ve eğer tabiri caiz ise Cenab-ı Hak ve Hz. Cebrail Efendimize taziyette bulundular.
ALLAH, Hatice annemizin bize özel olarak verdiği Fahr-i Kainat sevgisinden ve onun rahle-i tedrisinden yetişmekten İslam hanımlarını mahrum etmesin.
Hz. Hatice'nin yüzü suyu hürmetine İslam kadınlarının gönlünde İslam sevdasını doğursun ve İslam sevdasını Hz. Hatice'nin damgasıyla damgalasın inşaALLAH.
Hz. Hatice annemiz koyduğu aşk formülleriyle KİM NE DERSE DESİN yasasını getirmiştir. O YANARKEN, TERLERKEN BEN GÖLGEDE OTURAMAM, FAHR-İ KAİNAT SEVDASINA DÜŞTÜKTEN SONRA BENİM İÇİN DÜNYA BİTMİŞTİR. DÜNYA ARTIK SADECE HİZMET İÇİN VARDIR yasasını Hz. Hatice koymuştu.
Alıntıdır
Cebrail mesajları getirmeden evvel biliyorsunuz Efendimiz 45 gün o mağarada çok özel bir hal yaşadı. Mana ilimlerinin sırrıyla gönlünün son revizyonları yapılıyordu.
Çünkü Efendimiz Mustafa sırrı ile 40 yaşına kadar arınmış arıtılmış, yalnız ALLAH'ın yansıyabileceği bir gönül haline gelmişti.
İşte bu Mustafa safhasında son revizyonları yapılıyorken Hz. Hatice annemiz o mağaraya yemek taşırdı.
O mağarayı görenleriniz vardır inşaALLAH. Çıkılması zor, durulması zor, yolu çok zordur. Bir kadının eşine yemek taşıması normal bir olay.
Ama bir şey daha yapardı ki, bu kimsenin yapamayacağı çok özel bir şeydi. Eğer benim burada beklediğimi görürse rahatsız olur, huzuru kaçar diye bir taşın arkasına çekilir, 3 gün, 3 gece su içmeden, yemek yemeden, tıkırtı çıkarmadan beklerdi.
İşte aşk budur. Ciddi aşk budur.
Başkalarının uydurma sevdalarına bakıp da aşka leke sürmeyelim. Aşkı öğrenmek isteyen Hz. Hatice'nin sırrından öğrensin.
Bir defasında Hz. Cebrail, Fahr-i Kainat Efendimize "YA RESULALLAH HATİCE'Yİ GÖRÜYORUM SANA YEMEK GETİRİYOR" deyince Efendimiz "EVET" diyor Hz. Cebrail "YA RESULALLAH O HEP BURADA KALIYOR, AYLAR OLDU. KISKANDIM BU SEVDAYI. BU NE BİÇİM BİR SEVDADIR. HEM SANA KENDİNİ GÖSTERMİYOR HEM DE BURADAKİ ZORLUKLARI ÇEKİYOR. SENİN HİMAYEN İÇİN EN ZOR GÖREVİ YAPIYOR" demiştir.
Onun için İslamiyet kadına önem vermiştir.
Yoksa kadın süs olsun diye değildir
Bugün batı kadını süs olsun diye taşıyor,aksesuar olarak taşıyor.
Aslında 14 asır önce esir pazarında satılan kadın ne ise bugün televizyonda çıplak oynatılan kadın odur.
Nerede kadınlar? Niye sahip çıkmıyorlar?
Bu sözleri bana Hz. Hatice söyletiyor.
Ama aşk geldi mi sevda geldi mi bütün beşeri sırlarını bir tarafa "itiyor" kadınla erkeği Cenab-ı Hak'kın bir mucizesi halinde birleştiriyor.
Yeni nesiller de aşk-ı İlahiye naklediyor ve kainat böyle var oluyor medeniyet böyle var oluyor
Boşu boşuna İslama düşman oluyorlar.
İslam söndüğü an medeniyet söner, dünyadaki hayat söner, evrenler yıkılır, kıyamet düğmelerine basılır..
Bir gün Hz. Cebrail geldi ve Efendimize "ALLAH'IN HATİCE'YE SELAMI VAR, BENİM DE SELAMIMI SÖYLERSİN" dedi
Efendimiz bu Emr-i İlahiyi Hatice annemize söylediğinde Hatice annemiz müthiş bir tasavvuf analizi olan şu sözleri söyledi. "BEN DE CEBRAİL’E SELAM GÖNDERİYORUM. SELAMINA MUKABELE EDİYORUM AMA ALLAH'IN SELAMINA MUKABELE EDEMEM ÇÜNKÜ BİZZAT SELAM VE SELAMET O'DUR." Bu sözleri bize naklolsun diye söylüyor. BEN O SELAMI ZATEN GÖNÜLDEN ALDIM diyor.
Çünkü Fahr-i Kainat Efendimizin ALLAH sevdası ile büyüttüğü yüreğinde bir şelale geçtiği zaman,
Hatice annemizin de yüreğinden bir şelale geçiyordu. Bunun müthiş bir örneği de bütün tasavvuf ve mana alemine nakşolmuştur..
Fahr-i Kainat Efendimizin İslamiyeti intişarından 10-12 gün sonra.
İslamiyet iyice güncelleşti. Fahr-i Kainat Efendimiz ne zaman mesajları anlatmak için dışarı çıksa, Hz. Hatice annemiz odasından çıkar avluya gelir otururdu.
Bu sevdanın müthiş bir işaretidir.
hz. Hatice annemizi anlayabilirsek, ondaki sevginin tabirini kazanırsak, müthiş insanlar oluruz. Birbirimizi sever, kardeş oluruz. İslamiyetin arasına sokulmak istenen nifakların hepsini asit gibi yakarız.
Hz. Hatice odasından çıkar güneşin sıcaklığının 60 dereceyi bulduğu havada avluda otururdu.
Hatice annemizin Nefise ve Hale adlı arkadaşları genellikle yanında olurlardı. "YA HATİCE ÇOK SICAK İÇERİ GİRSEN" dediklerinde "RESULÜLLAH DÖNENE KADAR GİREMEM, RESULÜLLAH GÜNEŞİN ALTINDA İKEN BEN GÖLGEDE OTURAMAM. ELİMDE DEGİL, GÖNLÜM BIRAKMAZ BENİ. NE ZAMAN O GÖLGEYE ÇEKİLİR ANCAK O ZAMAN İÇERİ GİREBİLİRİM" diye cevap verirdi. .
Hz. Hatice annemizin bir diğer özelliği de şudur.
İslamiyetin çıkış anı bomba gibi bir hadisedir.
hz. Cebrail'in bütün İlahi ceryanları Fahr-i Kainat Efendimizin etrafında toplaması, bir insan bedeninin tahammül edemeyeceği kadar bomba gibi bir hadisedir.
Bu olay dahil, ondan sonra Müslümanlara yapılan işkenceler dahil, Efendimize yapılan hakaretler dahil bütün bunların karşısında bir insanın 12 yıl bir davayı sabırla yürütmesi mümkün değildir.
Batılı düşünürlerin ortak bir ifadesi vardır. Hiç bir insan 12 yıl 100 kişinin inandığı bir davayı ateşler içerisinde yürütmeye tahammül edemez, diyorlar.
Bir gün Hz. Aişe validemiz, Fahr-i Kainat Efendimize "SEN HATİCE'YE NEDEN BU KADAR SEVDALISIN, NEDEN ONU HALA UNUT AMIYORSUN" diye sorduğunda: "ONUN GÖNLÜNDE HİÇ KİMSEDE BULUNMAyAN BİR ÖZELLİK VARDI. İNSANIN GÖNLÜNDEKİ HÜZNÜ ÇEKER ALIRDI" diye cevap verdi
Çünkü Efendimiz kendisinden ziyade, Müslümanların hırpalanmalarından, dayak yemesinden, şehit olmasından müteessir olurdu.
Resulüllah uğruna evladını terk etmiş bir insan "DAR-ÜL ERKAM'A GİDİP RESuLÜLLAHI DİNLEYEYİM" diyen insanı bir de işitiyorsunuz ki yarım saat sonra ya dövmüşler, ya parçalamışlar, ya öldürmüşler.
Bu tür olaylar Efendimize fevkalade elem ve hüzün veriyordu.
Bu hüznün geri alınması da mümkün değildi. Çünkü Efendimiz bu hüznü kendi iç dünyasında teselli etmek imkanında zaten değildi.
Takdir derdi, şehadet derdi, cennete gidiyorlar derdi ama hüznü kaldıramazdı. İşte bu hüznü yalnız Hz. Hatice annemiz kaldırıyordu. Bu hassa ondan başka kimsede yoktu.
Bu sevginin başka bir tarzıdır.
Sevgi gönülden gönüle akan bir ceryandır.
Gönülün içine aktıktan sonra ne var ne yok alıp tekrar kendi gönlüne getiriyor bütün hüzünleri kendine naklediyor.
Hz. Hatice'nin hüzün alıcı hassası o gönüldeki bütün hüzünleri alıp kendi gönlünün devresine bağlıyor. "O hüzün beni yaksın, beni kavursun ama Resulüllahı rahatsız etmesin" diyor.
İşte Hatice annemiz bu akıl almaz gönül desteği ile Efendimizin hüzünlerini dağıtmıştır .
Gönlü tahammül hududuna geldiği an bir ramazanda cuma günü dünyasını değişmiştir. Gerçekten Efendimizi çok müteessir etmiştir ve eğer tabiri caiz ise Cenab-ı Hak ve Hz. Cebrail Efendimize taziyette bulundular.
ALLAH, Hatice annemizin bize özel olarak verdiği Fahr-i Kainat sevgisinden ve onun rahle-i tedrisinden yetişmekten İslam hanımlarını mahrum etmesin.
Hz. Hatice'nin yüzü suyu hürmetine İslam kadınlarının gönlünde İslam sevdasını doğursun ve İslam sevdasını Hz. Hatice'nin damgasıyla damgalasın inşaALLAH.
Hz. Hatice annemiz koyduğu aşk formülleriyle KİM NE DERSE DESİN yasasını getirmiştir. O YANARKEN, TERLERKEN BEN GÖLGEDE OTURAMAM, FAHR-İ KAİNAT SEVDASINA DÜŞTÜKTEN SONRA BENİM İÇİN DÜNYA BİTMİŞTİR. DÜNYA ARTIK SADECE HİZMET İÇİN VARDIR yasasını Hz. Hatice koymuştu.
Alıntıdır
belinay- SÜPER MODERATÖR
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EVLİLİK MÜESSESESİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN