Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 58 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 58 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Iki kanatli sahabe cafer-i tayyar r.a
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: SAHABELER :._.·´¯) :: SAHABE-İ GÜZİN/ASHÂB-I KİRAM
1 sayfadaki 1 sayfası
Iki kanatli sahabe cafer-i tayyar r.a
Iki kanatli sahabe cafer-i tayyar r.a
Mute Köyü içersinde bulunan külliyenin avlusunda bu kez karşı kapıya yöneliyoruz. Bu kapı bizi bir cennet kuşuna Mute'deki şehadeti üzerine Efendimiz'İn iki koluna karşı kendisine iki kanat verilmiş cennette uçuyor dediği ve bunun üzerine (tayyar-uçan) lakabının verildiği Cafer-i Tayyar'ın kabrine ulaştıracak. İçeriye girdiğimizde tamamen som altın ve gümüş ile kaplı gösterişli bir türbe ile karşılaşıyoruz. Türbe yapı olarak İran tarzı. İran Devleti'nin desteği ile yaptırıldığı anlaşılıyor. Hz.Ali'yi çok sevmeleri ve Cafer'i Tayyar'In da onun kardeşi olması dolayısı ile aynı ilgiyi O'na da gösterdikleri anlaşılıyor.
Cafer'i Tayyar gerçekten önemli bir sahabe. Efendimiz'in amcası Ebu Talib'in dört oğlundan üçüncüsü. Çok erken bir dönemde İslamiyet ile şereflenmiş. Habeşistan'a ilk hicret edenlerin arasında o ve eşi Esma binti Umeys'de var. Kureyş'İn bu muhacirleri geri alma adına Amr bin As'ı elçi olarak Habeşistan kralı Necaşi'ye gönderdiğini ve O'nun huzurunda müslümanlar üzerine yapılan pazarlığı Çağrı filmindeki sahnelerden hatırlarsınız. Bu pazarlıkta en etkili isimlerden birisi şüphesiz Cafer bin Ebu Talib olmuştur. Kur'andan okuduğu ayetler ile Necaşi'yi ağlatmış sorduğu sorular ile de Amr bin As'ın elini kolunu bağlamıştır. Cafer'i Tayyar hicretin 7.yılında yanındakilerle birlikte Medine'ye geldiğinde Müslümanlar Hayber Kalesinin fethi ile uğraşmaktadırlar. Kale yeni alınmıştır. Onların geliş haberleri Efendimiz'e ulaştırıldığında Kahinatın Efendisi çok sevinecek ve - "Hayber'in fethine mi sevineyim yoksa Cafer'in gelişine mi ?" diyecektir.
Bir yıl sonrası Mute Savaşı cereyan edecek ve buraya 2.Ordu kumandanı olarak Cafer bin Ebu Talib vazifelendirilecektir. Savaşın en çetin anlarında kumandan Zeyd bin Harise şehit olunca Câ'fer b. Ebi Talib sancağı almış ve düşmanın ortalarına kadar ilerlemişti. Kurtulamayacağını anlayınca, önce attan inerek, atını düşmanın yararlanamaması için saf dışı etmiş sonrasında da dönüşü olmayacak şekilde düşmanın içine dalmıştı. O düşmanla çarpışırken, 'Cennet de, ona yaklaşmak da ne güzeldir. Onun şerbetleri tatlı ve soğuktur' diye mırıldanıyordu. Bu sırada düşman tarafından vurulup, bir eli kesildi. Sancağı diğer eline aldı. O da vurulup kesilince, sancağı koltuğunun altına kıstırdı. Aldığı yaralarla yere düştü ve şehit oldu.
Mute'nin Üçüncü Kumandanı: Abdullah bin Revaha RA.
Dualarla bu iki sahabe efendimizin kabirlerinden ayrılıyoruz. Az ileride uzaktan kubbesi görülen bir diğer caminin bahçesindeki türbede ise Mute'nin bir diğer kahraman kumandanı olan Abdullah bin Revaha Hz. yatıyor. Oraya doğru yürüyoruz. Yürürken de aklımıza tarihten manzaralar çarpıyor. 2.Akabe biatı geliyor aklımıza. 70 civarındaki insanın kuytu bir vadide Efendimiz'in mübarek ellerini tutup -Bundan sonra senin yolundayız dedikleri gün. Abdullah bin Revaha Hz. de o gün o topluluğun içerisinde bulunmaktadır ve yine o gün müslüman olmuştur. Medine'de Efendimiz'e katiplik eden Abdullah bin Revaha aynı zamanda Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber gazvelerine katılmış Hudeybiye barışı ve Umretu'l-Kaza seferlerinde peygamberimizin yanında yer almıştır. İki kez Hayber'e elçi olarak gönderilmiş Hayber Yahudilerinin bir fitne hazırlığı içinde olduklarını farkederek bu durumu Efendimize aktarmıştır. Abdullah b. Revâha Hz. Mûte'ye giderken evliydi, fakat çocuğu olmamıştı. Abdullah, güçlü bir hatip ve büyük bir şâirdi. Peygamberimize şiir yoluyla sataşan kâfirlere karşı onu savunan şiirler yazardı. İbn Revâha, Ka'b b. Malik ve Hassan b. Sâbit müslümanların en meşhur şâirleriydiler.
Mübârek bir cum'a günü sevgili Peygamberimiz, mescidde hutbeye çıktılar.
Hz. Abdullah da telâşla, cum'aya yetişmeye çalışıyordu. Henüz epeyce ilerde, "Beni Ganm"de bulunuyordu. Tam o sırada, Peygamber efendimizin: - Oturun! buyurduklarını işitti. Derhal bulunduğu yere oturdu. İki Cihân Güneşi'nin hutbeleri bitinceye kadar da, yerinden kalkmadı. Bu hâli gören Müslümanlar, durumu Peygamber efendimize arz ettiler:
- Yâ Resûlallah! Revâha oğlunun, nerede oturduğunu görüyor musunuz? Sevgili Peygamberimiz o tarafa doğru baktılar.
- Çünkü sizin "oturun" emrinizi, orada duydu ve hemen oturdu!.. dediler.
Peygamber efendimiz bu hareketten çok hoşlanıp, Hz. Abdullah'a:
- Cenâbı Hak senin, yüce ALLAH ve Resûlüne olan itâatte hırsını arttırsın, diye dua buyurdu.
Beklenen gün gelmişti. Bizans'a karşı çarpışmak üzere Mute'ye doğru yola çıkılacaktı.
Savaşa gidecek olanlar Medine çıkışında toplanıyordu. Geride kalanlar gidenlerle kucaklaşıyor birbirleriyle helalleşiyorlardı. Bu sırada arkadaşları, Hz. Abdullah'ın ağladığını farkettiler
- Niçin ağlıyorsun, ey Revâha'nın Oğlu, diye sordular. Şöyle cevap verdi:
- Vallahi, dünyâyı sevdiğim için ağlamıyorum. Sizlerden ayrılacağım için de
değil.
- Peki, niçin ağlıyorsun?
- Peygamber efendimizden duyduğum, ALLAH ın kelâmını hatırladım: "... İçinizden
hiçbiriniz hâriç olmamak üzere hepiniz, Cehenneme varacaksınız..." deniyordu.
İşte oraya cehenneme vardığım zaman, hâlim ne olacak diye ağlıyorum, dedi.
- Cenab-ı Hak, Abdullah bin Revâha'ya rahmet eylesin. Melekler onun meclisiyle
öğünürlerdi..
Mute savaş alanı ve burada şehit düşen ve alanın hemen yakınlarına defnedilen sahabe efendilerimizin kabirleri ile bambaşka dünyalara gitmiş ve tarihin ibret levhasında neler neler seyretmiştik. Onların tarih sahnesinde bu kadar kısa bir sürede bu derece muvaffak olmalarının altında yatan sır sanıyorum buydu. Yani adanmışlık ruhu. Efendimiz'in getirdiği güzelliklere bu yola öyle bir adanmışlardı ki bu yolda ayaklarına hiçbir şeyin takılmasına izin vermemişlerdi.
Mute Köyü içersinde bulunan külliyenin avlusunda bu kez karşı kapıya yöneliyoruz. Bu kapı bizi bir cennet kuşuna Mute'deki şehadeti üzerine Efendimiz'İn iki koluna karşı kendisine iki kanat verilmiş cennette uçuyor dediği ve bunun üzerine (tayyar-uçan) lakabının verildiği Cafer-i Tayyar'ın kabrine ulaştıracak. İçeriye girdiğimizde tamamen som altın ve gümüş ile kaplı gösterişli bir türbe ile karşılaşıyoruz. Türbe yapı olarak İran tarzı. İran Devleti'nin desteği ile yaptırıldığı anlaşılıyor. Hz.Ali'yi çok sevmeleri ve Cafer'i Tayyar'In da onun kardeşi olması dolayısı ile aynı ilgiyi O'na da gösterdikleri anlaşılıyor.
Cafer'i Tayyar gerçekten önemli bir sahabe. Efendimiz'in amcası Ebu Talib'in dört oğlundan üçüncüsü. Çok erken bir dönemde İslamiyet ile şereflenmiş. Habeşistan'a ilk hicret edenlerin arasında o ve eşi Esma binti Umeys'de var. Kureyş'İn bu muhacirleri geri alma adına Amr bin As'ı elçi olarak Habeşistan kralı Necaşi'ye gönderdiğini ve O'nun huzurunda müslümanlar üzerine yapılan pazarlığı Çağrı filmindeki sahnelerden hatırlarsınız. Bu pazarlıkta en etkili isimlerden birisi şüphesiz Cafer bin Ebu Talib olmuştur. Kur'andan okuduğu ayetler ile Necaşi'yi ağlatmış sorduğu sorular ile de Amr bin As'ın elini kolunu bağlamıştır. Cafer'i Tayyar hicretin 7.yılında yanındakilerle birlikte Medine'ye geldiğinde Müslümanlar Hayber Kalesinin fethi ile uğraşmaktadırlar. Kale yeni alınmıştır. Onların geliş haberleri Efendimiz'e ulaştırıldığında Kahinatın Efendisi çok sevinecek ve - "Hayber'in fethine mi sevineyim yoksa Cafer'in gelişine mi ?" diyecektir.
Bir yıl sonrası Mute Savaşı cereyan edecek ve buraya 2.Ordu kumandanı olarak Cafer bin Ebu Talib vazifelendirilecektir. Savaşın en çetin anlarında kumandan Zeyd bin Harise şehit olunca Câ'fer b. Ebi Talib sancağı almış ve düşmanın ortalarına kadar ilerlemişti. Kurtulamayacağını anlayınca, önce attan inerek, atını düşmanın yararlanamaması için saf dışı etmiş sonrasında da dönüşü olmayacak şekilde düşmanın içine dalmıştı. O düşmanla çarpışırken, 'Cennet de, ona yaklaşmak da ne güzeldir. Onun şerbetleri tatlı ve soğuktur' diye mırıldanıyordu. Bu sırada düşman tarafından vurulup, bir eli kesildi. Sancağı diğer eline aldı. O da vurulup kesilince, sancağı koltuğunun altına kıstırdı. Aldığı yaralarla yere düştü ve şehit oldu.
Mute'nin Üçüncü Kumandanı: Abdullah bin Revaha RA.
Dualarla bu iki sahabe efendimizin kabirlerinden ayrılıyoruz. Az ileride uzaktan kubbesi görülen bir diğer caminin bahçesindeki türbede ise Mute'nin bir diğer kahraman kumandanı olan Abdullah bin Revaha Hz. yatıyor. Oraya doğru yürüyoruz. Yürürken de aklımıza tarihten manzaralar çarpıyor. 2.Akabe biatı geliyor aklımıza. 70 civarındaki insanın kuytu bir vadide Efendimiz'in mübarek ellerini tutup -Bundan sonra senin yolundayız dedikleri gün. Abdullah bin Revaha Hz. de o gün o topluluğun içerisinde bulunmaktadır ve yine o gün müslüman olmuştur. Medine'de Efendimiz'e katiplik eden Abdullah bin Revaha aynı zamanda Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber gazvelerine katılmış Hudeybiye barışı ve Umretu'l-Kaza seferlerinde peygamberimizin yanında yer almıştır. İki kez Hayber'e elçi olarak gönderilmiş Hayber Yahudilerinin bir fitne hazırlığı içinde olduklarını farkederek bu durumu Efendimize aktarmıştır. Abdullah b. Revâha Hz. Mûte'ye giderken evliydi, fakat çocuğu olmamıştı. Abdullah, güçlü bir hatip ve büyük bir şâirdi. Peygamberimize şiir yoluyla sataşan kâfirlere karşı onu savunan şiirler yazardı. İbn Revâha, Ka'b b. Malik ve Hassan b. Sâbit müslümanların en meşhur şâirleriydiler.
Mübârek bir cum'a günü sevgili Peygamberimiz, mescidde hutbeye çıktılar.
Hz. Abdullah da telâşla, cum'aya yetişmeye çalışıyordu. Henüz epeyce ilerde, "Beni Ganm"de bulunuyordu. Tam o sırada, Peygamber efendimizin: - Oturun! buyurduklarını işitti. Derhal bulunduğu yere oturdu. İki Cihân Güneşi'nin hutbeleri bitinceye kadar da, yerinden kalkmadı. Bu hâli gören Müslümanlar, durumu Peygamber efendimize arz ettiler:
- Yâ Resûlallah! Revâha oğlunun, nerede oturduğunu görüyor musunuz? Sevgili Peygamberimiz o tarafa doğru baktılar.
- Çünkü sizin "oturun" emrinizi, orada duydu ve hemen oturdu!.. dediler.
Peygamber efendimiz bu hareketten çok hoşlanıp, Hz. Abdullah'a:
- Cenâbı Hak senin, yüce ALLAH ve Resûlüne olan itâatte hırsını arttırsın, diye dua buyurdu.
Beklenen gün gelmişti. Bizans'a karşı çarpışmak üzere Mute'ye doğru yola çıkılacaktı.
Savaşa gidecek olanlar Medine çıkışında toplanıyordu. Geride kalanlar gidenlerle kucaklaşıyor birbirleriyle helalleşiyorlardı. Bu sırada arkadaşları, Hz. Abdullah'ın ağladığını farkettiler
- Niçin ağlıyorsun, ey Revâha'nın Oğlu, diye sordular. Şöyle cevap verdi:
- Vallahi, dünyâyı sevdiğim için ağlamıyorum. Sizlerden ayrılacağım için de
değil.
- Peki, niçin ağlıyorsun?
- Peygamber efendimizden duyduğum, ALLAH ın kelâmını hatırladım: "... İçinizden
hiçbiriniz hâriç olmamak üzere hepiniz, Cehenneme varacaksınız..." deniyordu.
İşte oraya cehenneme vardığım zaman, hâlim ne olacak diye ağlıyorum, dedi.
- Cenab-ı Hak, Abdullah bin Revâha'ya rahmet eylesin. Melekler onun meclisiyle
öğünürlerdi..
Mute savaş alanı ve burada şehit düşen ve alanın hemen yakınlarına defnedilen sahabe efendilerimizin kabirleri ile bambaşka dünyalara gitmiş ve tarihin ibret levhasında neler neler seyretmiştik. Onların tarih sahnesinde bu kadar kısa bir sürede bu derece muvaffak olmalarının altında yatan sır sanıyorum buydu. Yani adanmışlık ruhu. Efendimiz'in getirdiği güzelliklere bu yola öyle bir adanmışlardı ki bu yolda ayaklarına hiçbir şeyin takılmasına izin vermemişlerdi.
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
Similar topics
» İKİ KERE ŞEHİT OLAN SAHABE
» SAHABE'NİN NAMAZI
» İmam Câfer-i Sadık Hazretlerinin, oğlu Musa Kâzım’a olan Nasihatlerinden
» SAHABE'NİN NAMAZI
» İmam Câfer-i Sadık Hazretlerinin, oğlu Musa Kâzım’a olan Nasihatlerinden
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: SAHABELER :._.·´¯) :: SAHABE-İ GÜZİN/ASHÂB-I KİRAM
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN