Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 70 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 70 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Allahü tealanın seçtiğini, insanların seçmesine lüzum yoktur.
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·. _.: ALLAH (CELLE CELALUH) :._.·´¯) :: ALLAH'IN (C.C) SIFATLARI
1 sayfadaki 1 sayfası
Allahü tealanın seçtiğini, insanların seçmesine lüzum yoktur.
Allahü teala hidayeti iki şekilde verir. Ya adalet ile veya ihsan olarak verir. Bir kişi ellerini açıpta, yâ rabbî bana hidayet ver diye yalvarsa, yarabbi ben dinimi doğru olarak öğrenmek istiyorum, beni bozulmaktan koru diye dua etse, Allahü teala böyle dua eden kulunu kesinlikle kurtarır. Allahü teala o kulunu kurtarmak için onun karşısına sevdiği bir kulunu çıkarır, böylece onu kurtarır. Bir kişinin kurtulması için mutlaka bir rehbere ihtiyacı vardır. Başka türlü kurtulmak olmaz, kurtuldum demeklede kurtulunmaz.. adalet ile kurtulmak budur. Bazılarıda vardırki hiç böyle dua etmek bile aklına gelmediği halde, yiyip içip, yatıp kaldığı halde, Allahü teala onu seçiyor ve hidayet veriyor. Allahü teala onu, ya cömertliğinden, veya güzel bir huyundan dolayı seçer, ya da bir mü'minin duasını almıştır da seçilmiştir. Mutlaka bir sebebi vardır, ki Allahü teala onu seçmiştir. Allahü tealanın seçtiğini, insanların ayrıca seçmesine lüzum yoktur.
Birgün Cüneyd-i Bağdadi hazretleri bir deniz kenarına gitmiş. Bir mecusi bol miktarda yem almış, denizdeki balıklara yem atıyormuş. Cüneydi Bağdadi hazretleri, ne yapıyorsun, demiş. Mecusi; yem atıyorm, sevap kazanacağım demiş. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, senin sevap kazanman için, evvela iman etmen lazım. Sen müslüman değilsin, hangi sevaptan bahs ediyorsun, demiş. Mecusi bakmış bakmış, peki benim bu balıklara yem verdiğimi o bahs ettiğin Allah görüyor mu demiş. Cüneydi bağdadi hazretleri vallahi billahi görüyor, Onun bilmediği, Onun görmediği bir şey yoktur ki, demiş. Mecusi, bu da bana yeter, demiş. Aradan üç beş sene geçmiş, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri hacca gitmiş, tavaf ederken bakmış, mecusi de tavaf ediyormuş. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, burada ne işin var, demiş. O beni gördü demiş. Nasıl gördü deyince, sen gittikten sonra içimde bir nur parladı, baktım balıklarn hepsi kelime-i şehadet getiriyor, ağaçlara baktım, kelime-i şehadet getiriyor, ben de kelime-i şehadet getirmeğe başladım. Senin Rabbin beni gördü, O gördüğü için de buraya geldim, demiş. Ve sana bir nasihat vereceğim, demiş. İyilik yap, denize at, balık görmezse, halık görüyor, demiş.
Hazreti Ömer radıyallahü anh ömreye giderken, Peygamber efendimiz sallalahü aleyhi ve sellem, Kardeşim Ömer banada dua et buyurmuş. “kardeşim” demek sünnettir. Onun için büyükler talebelerine ekseriyetle kardeşim diye hitab ederler. Büyük bir zat, birgün buyurmuşki; Kardeşim, bir mü’minin evinden sokağa feyz akar. Feyz, büyüklerin kalbinden akar ve dünya sevgisini ve para sevgisini söker atar. Mevlana Celaleddin-i Rumi hazreti anlatıyorlar, birinin merkebi varmış, merkebin sırtında da yara çıkmış. Oyara iyileşsin diye, bez yapıştırmış. Sonra o bezleri kaldırırken, etler de kalkmaya başlayınca, merkep acısına dayanamamış, çifte atmağa başlamış. Celaledin-i Rumi hazretleri buyuruyorlar ki; Bu yara, dünya muhabbetidir. Üstündeki bez, dünyanın kendisidir. O bez yani dünyalık elden çıkarken o merkebin duyduğu acıyı, o dünya muhabbeti olan kişi de duyar. Hele o yara birden fazlaysa.. Hele hele ölürken, herşeyi bırakırken duyduğu acıyı düşünün. Peki bu yaralar nasıl tedavi edilir? Bunun bir ilacı vardır. Başkada ilacı yoktur! O da, Allah adamlarını sevmektir. O muhabbet, o yaranın ilacıdır. Büyükleri sevmeyen, büyükleri tanımayan, emir ve yasaklara tam uyarsa belki kurtulabilir, fakat noksandır, şüphelidir.. zordur. Mutlaka kamil, yani her tarafı olgunlaşmış bir Allah adamına rastlamak lazımdır.
Peygamberimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ sohbet ederken, Eshab-ı kiramdan birisi, ya Resulallah, dünyanın en kötü adamı kimdir, diye sormuş. Peygamber efendimiz; “kötü din adamlarıdır”, buyurmuşlar. Kötü din adamları, insanların en kötüsüdür. Peki, kötü din adamları kimdir? Büyükler buyuruyorlar ki; Onlara ulema-i sû denir. Dünya menfaati, kendi şöhreti, kendi istikbali için, dinden bahs ederler.
Büyükler buyuruyorlar ki; Cömertlik, vermek değildir. Cömertlik, Allah için vermiştir. Verir; ama nefsi için verir, meşhur olmak için verir, ismi yazılsın der.. Bunların hiç faydası yoktur. Onun için, cömertlik çok kıymetli bir ahlaktır. Verdiğini Allah için verenlere cömert denir. Az versin çok versin; ama yeter ki Allah için versin. O halde hepimiz hayatımızda, her ne iş yaparsak yapalım, her ne söylersek söyleyelim, her ne dinlersek dinleyelim ya Allah rızası için ya nefsimiz içindir. Yani ibre her konuda bir sağa bir sola gidiyor. Vefat edene kadar artılar eksiler yazılıyor. Allah için olanlar artı, nefsimiz için olanlar eksi. İbre nereye götürürse oraya gideceğiz.
Cenab-ı Peygamber ‘aleyhisselatü vesselam’ buyuruyor ki; Vaki olanda hayır vardır. Bu dinde illa istenilmez. İlla olsun yok. Bu çok tehlikeli ve çok kötüdür, hayırlısını istemelidir. Çok zengin bir adam varmış. Bu adam her gün hocaya gidiyor, Allah bana muhakkak bir erkek evlat versin diyor. Oraya bir mübarek zat gelmiş. Bu mübarek bir zattır ona derdini söyle demişler. Hocam, Allah bana bir erkek evlat versin demiş. Hayırlısını iste dediklerinde, hayır illaki erkek olsun diyor. Mübarek zat demiş ki, şurada bir türbe var git orada bir koyun kes ama Cenab-ı Haktan hayırlısını iste diyor. Gitmiş türbeye, efendi baba efendi baba muhakkak erkek evlat istiyorum demiş. Aradan onbeş-yirmi sene geçtikten sonra bu mübarek zat yine aynı yere geliyor. O, erkek evlat isteyene ne oldu diyor. Neler oldu neler, adam hapiste demişler. Oğluna ne oldu? Oğlu idam edildi. Neden? Allahü teala bir erkek evlat verdi fakat mahallenin haydudu oldu, her cins kötülük var. En sonunda birini öldürdü. Babası, yapmasın diye ayırmaya gitti. Fakat adam ölünce babası suç ortağı oldu. Sen buna destek verdin dediler. Oğlunu idam ettiler, babası hapiste. Ne oldu?... Onun için ne olursa olsun hayırlısını istemek lazımdır. Bir gün Musa ‘aleyhisselam’ Tur-u Sinaya giderken birisi önünü kesti. Ya Musa, ya Nebiyallah ne olur Allaha dua et, ben fakirim, zengin olayım. Hayırlısını iste,… hayır ben zengin olmak istiyorum... Ben Peygamberim tekrarlama bunu diyor. Diğeri, hayır ben zengin olmak istiyorum diyor. Musa aleyhisselam; Ya rabbi kulun yolumu kesti. İlla zengin olmak istiyor, ver ya rabbi diyor. Cenab-ı Hak da buyuruyor ki; Senin hatırın için veririm. Aradan yıllar geçmiş, Musa ‘aleyhisselam’ oradan geçiyormuş. Bakmış ki bir kalabalık. Ne oldu? Efendim burada çok fakir bir adam vardı, sonra çok zengin oldu. Ne oldu sonra? Azdı kudurdu. Bugün birini öldürdü, kısas yapılacak.
Hepimiz her an bir imtihana tabiyiz. Bu imtihanı kazanmak da var, kaybetmek de var. Ama imtihanda olan bir kişi imtihandan başka bir şey düşünemez. Hepimiz imtihanlardan geçtik. O imtihanı nasıl vereceğim diye düşünmekten başka hiçbir şey düşünülemez. Çünki ya kalacaksın, ya geçeceksin. Yaptığımız her alışverişte yaptığımız her konuşmada her yazışmada her işte Allahü teala kalbimizdekini bildiği için, o yaptığımız işlere değil kalbimizdeki niyete bakmaktadır. Kalbimizdeki niyet herzaman rıza-ı ilahi olmalıdır.
Büyükler buyuruyorlar ki; Kardeşim eğer size birisi bir şey sorarsa, Allah rızası için sorarsa siz de Allah rızası için cevap verirseniz, verdiğiniz cevap yanlış olabilir. O Allah rızası için sorduğu için siz de Allah rızası için cevap verdiğiniz için, ihlas, samimiyet hakim olduğu için Allahü teala o yanlış yaptığınızı düzeltir. Ama menfaatiniz için olursa isabetli olsa da isabetsiz, isabetsizse zaten isabetsizdir.
Allahü teala buyuruyor ki; Allahü teala sizin görünüşlerinize, amelinize bakmaz, ancak kalbinize, bunu kulum niçin yapıyor diye bakar. Netice olarak, insanlar insanların dışını görür. Allahü teala içlerini görür. İnsanları mı memnun etmek, Allahü tealaya mı memnun etmek istediğimize iyi karar vermeliyiz. Allahü teala buyuruyor ki, ben içinizi görüyorum, niyetlerinizi görüyorum. Bütün ameller, ibadetler, her türlü hizmetler niyete bağlıdır. Niyet hayr, akibet hayr.
Dünya servet ve şöhrettir. Servet ve şöhret de kimseye kalmaz. İkisi de hayal. Servet de hayal, şöhret de hayal. Kalıcı olan az olsun çok olsun Allah rızası için yapılandır. İhlaslı olan az olsun ama ihlaslı olsun.
Allahü tealaya emanet olunuz...
Alıntı Ali zeki osmanağaoğlu
Birgün Cüneyd-i Bağdadi hazretleri bir deniz kenarına gitmiş. Bir mecusi bol miktarda yem almış, denizdeki balıklara yem atıyormuş. Cüneydi Bağdadi hazretleri, ne yapıyorsun, demiş. Mecusi; yem atıyorm, sevap kazanacağım demiş. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, senin sevap kazanman için, evvela iman etmen lazım. Sen müslüman değilsin, hangi sevaptan bahs ediyorsun, demiş. Mecusi bakmış bakmış, peki benim bu balıklara yem verdiğimi o bahs ettiğin Allah görüyor mu demiş. Cüneydi bağdadi hazretleri vallahi billahi görüyor, Onun bilmediği, Onun görmediği bir şey yoktur ki, demiş. Mecusi, bu da bana yeter, demiş. Aradan üç beş sene geçmiş, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri hacca gitmiş, tavaf ederken bakmış, mecusi de tavaf ediyormuş. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, burada ne işin var, demiş. O beni gördü demiş. Nasıl gördü deyince, sen gittikten sonra içimde bir nur parladı, baktım balıklarn hepsi kelime-i şehadet getiriyor, ağaçlara baktım, kelime-i şehadet getiriyor, ben de kelime-i şehadet getirmeğe başladım. Senin Rabbin beni gördü, O gördüğü için de buraya geldim, demiş. Ve sana bir nasihat vereceğim, demiş. İyilik yap, denize at, balık görmezse, halık görüyor, demiş.
Hazreti Ömer radıyallahü anh ömreye giderken, Peygamber efendimiz sallalahü aleyhi ve sellem, Kardeşim Ömer banada dua et buyurmuş. “kardeşim” demek sünnettir. Onun için büyükler talebelerine ekseriyetle kardeşim diye hitab ederler. Büyük bir zat, birgün buyurmuşki; Kardeşim, bir mü’minin evinden sokağa feyz akar. Feyz, büyüklerin kalbinden akar ve dünya sevgisini ve para sevgisini söker atar. Mevlana Celaleddin-i Rumi hazreti anlatıyorlar, birinin merkebi varmış, merkebin sırtında da yara çıkmış. Oyara iyileşsin diye, bez yapıştırmış. Sonra o bezleri kaldırırken, etler de kalkmaya başlayınca, merkep acısına dayanamamış, çifte atmağa başlamış. Celaledin-i Rumi hazretleri buyuruyorlar ki; Bu yara, dünya muhabbetidir. Üstündeki bez, dünyanın kendisidir. O bez yani dünyalık elden çıkarken o merkebin duyduğu acıyı, o dünya muhabbeti olan kişi de duyar. Hele o yara birden fazlaysa.. Hele hele ölürken, herşeyi bırakırken duyduğu acıyı düşünün. Peki bu yaralar nasıl tedavi edilir? Bunun bir ilacı vardır. Başkada ilacı yoktur! O da, Allah adamlarını sevmektir. O muhabbet, o yaranın ilacıdır. Büyükleri sevmeyen, büyükleri tanımayan, emir ve yasaklara tam uyarsa belki kurtulabilir, fakat noksandır, şüphelidir.. zordur. Mutlaka kamil, yani her tarafı olgunlaşmış bir Allah adamına rastlamak lazımdır.
Peygamberimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ sohbet ederken, Eshab-ı kiramdan birisi, ya Resulallah, dünyanın en kötü adamı kimdir, diye sormuş. Peygamber efendimiz; “kötü din adamlarıdır”, buyurmuşlar. Kötü din adamları, insanların en kötüsüdür. Peki, kötü din adamları kimdir? Büyükler buyuruyorlar ki; Onlara ulema-i sû denir. Dünya menfaati, kendi şöhreti, kendi istikbali için, dinden bahs ederler.
Büyükler buyuruyorlar ki; Cömertlik, vermek değildir. Cömertlik, Allah için vermiştir. Verir; ama nefsi için verir, meşhur olmak için verir, ismi yazılsın der.. Bunların hiç faydası yoktur. Onun için, cömertlik çok kıymetli bir ahlaktır. Verdiğini Allah için verenlere cömert denir. Az versin çok versin; ama yeter ki Allah için versin. O halde hepimiz hayatımızda, her ne iş yaparsak yapalım, her ne söylersek söyleyelim, her ne dinlersek dinleyelim ya Allah rızası için ya nefsimiz içindir. Yani ibre her konuda bir sağa bir sola gidiyor. Vefat edene kadar artılar eksiler yazılıyor. Allah için olanlar artı, nefsimiz için olanlar eksi. İbre nereye götürürse oraya gideceğiz.
Cenab-ı Peygamber ‘aleyhisselatü vesselam’ buyuruyor ki; Vaki olanda hayır vardır. Bu dinde illa istenilmez. İlla olsun yok. Bu çok tehlikeli ve çok kötüdür, hayırlısını istemelidir. Çok zengin bir adam varmış. Bu adam her gün hocaya gidiyor, Allah bana muhakkak bir erkek evlat versin diyor. Oraya bir mübarek zat gelmiş. Bu mübarek bir zattır ona derdini söyle demişler. Hocam, Allah bana bir erkek evlat versin demiş. Hayırlısını iste dediklerinde, hayır illaki erkek olsun diyor. Mübarek zat demiş ki, şurada bir türbe var git orada bir koyun kes ama Cenab-ı Haktan hayırlısını iste diyor. Gitmiş türbeye, efendi baba efendi baba muhakkak erkek evlat istiyorum demiş. Aradan onbeş-yirmi sene geçtikten sonra bu mübarek zat yine aynı yere geliyor. O, erkek evlat isteyene ne oldu diyor. Neler oldu neler, adam hapiste demişler. Oğluna ne oldu? Oğlu idam edildi. Neden? Allahü teala bir erkek evlat verdi fakat mahallenin haydudu oldu, her cins kötülük var. En sonunda birini öldürdü. Babası, yapmasın diye ayırmaya gitti. Fakat adam ölünce babası suç ortağı oldu. Sen buna destek verdin dediler. Oğlunu idam ettiler, babası hapiste. Ne oldu?... Onun için ne olursa olsun hayırlısını istemek lazımdır. Bir gün Musa ‘aleyhisselam’ Tur-u Sinaya giderken birisi önünü kesti. Ya Musa, ya Nebiyallah ne olur Allaha dua et, ben fakirim, zengin olayım. Hayırlısını iste,… hayır ben zengin olmak istiyorum... Ben Peygamberim tekrarlama bunu diyor. Diğeri, hayır ben zengin olmak istiyorum diyor. Musa aleyhisselam; Ya rabbi kulun yolumu kesti. İlla zengin olmak istiyor, ver ya rabbi diyor. Cenab-ı Hak da buyuruyor ki; Senin hatırın için veririm. Aradan yıllar geçmiş, Musa ‘aleyhisselam’ oradan geçiyormuş. Bakmış ki bir kalabalık. Ne oldu? Efendim burada çok fakir bir adam vardı, sonra çok zengin oldu. Ne oldu sonra? Azdı kudurdu. Bugün birini öldürdü, kısas yapılacak.
Hepimiz her an bir imtihana tabiyiz. Bu imtihanı kazanmak da var, kaybetmek de var. Ama imtihanda olan bir kişi imtihandan başka bir şey düşünemez. Hepimiz imtihanlardan geçtik. O imtihanı nasıl vereceğim diye düşünmekten başka hiçbir şey düşünülemez. Çünki ya kalacaksın, ya geçeceksin. Yaptığımız her alışverişte yaptığımız her konuşmada her yazışmada her işte Allahü teala kalbimizdekini bildiği için, o yaptığımız işlere değil kalbimizdeki niyete bakmaktadır. Kalbimizdeki niyet herzaman rıza-ı ilahi olmalıdır.
Büyükler buyuruyorlar ki; Kardeşim eğer size birisi bir şey sorarsa, Allah rızası için sorarsa siz de Allah rızası için cevap verirseniz, verdiğiniz cevap yanlış olabilir. O Allah rızası için sorduğu için siz de Allah rızası için cevap verdiğiniz için, ihlas, samimiyet hakim olduğu için Allahü teala o yanlış yaptığınızı düzeltir. Ama menfaatiniz için olursa isabetli olsa da isabetsiz, isabetsizse zaten isabetsizdir.
Allahü teala buyuruyor ki; Allahü teala sizin görünüşlerinize, amelinize bakmaz, ancak kalbinize, bunu kulum niçin yapıyor diye bakar. Netice olarak, insanlar insanların dışını görür. Allahü teala içlerini görür. İnsanları mı memnun etmek, Allahü tealaya mı memnun etmek istediğimize iyi karar vermeliyiz. Allahü teala buyuruyor ki, ben içinizi görüyorum, niyetlerinizi görüyorum. Bütün ameller, ibadetler, her türlü hizmetler niyete bağlıdır. Niyet hayr, akibet hayr.
Dünya servet ve şöhrettir. Servet ve şöhret de kimseye kalmaz. İkisi de hayal. Servet de hayal, şöhret de hayal. Kalıcı olan az olsun çok olsun Allah rızası için yapılandır. İhlaslı olan az olsun ama ihlaslı olsun.
Allahü tealaya emanet olunuz...
Alıntı Ali zeki osmanağaoğlu
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
Similar topics
» Allahü teâlânın sevdiği şeyler!
» Eğlenen İnsanların Yaklaşan Hesapları
» Rasulullah (s.a.v.) insanların, ahlakı en güzel olanıydı
» Eğlenen İnsanların Yaklaşan Hesapları
» Rasulullah (s.a.v.) insanların, ahlakı en güzel olanıydı
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·. _.: ALLAH (CELLE CELALUH) :._.·´¯) :: ALLAH'IN (C.C) SIFATLARI
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN