Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 254 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 254 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
KiN GüTMe ve ZaRaRLaRı
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: İRFAN MECLİSİ SOHBETLERİ
1 sayfadaki 1 sayfası
KiN GüTMe ve ZaRaRLaRı
Kin Gütme ve Zararları
Kin, manevi kalpde olan bir hastalıktır ve Allah-u Zülcelal'in rızasına giden cennet yolunda bulunan bir engeldir. Kin; kalbin kin beslenen kimseyi devamlı hatırlayıp, ona buğz etmesi ve ondan tiksinmesidir.
İnsan, bir kimseden hemen intikam almaktan aciz kaldığı zaman, yutulan öfke içe döner, orada birikir ve en sonunda kine dönüşür. Halbuki Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şerif-lerinde; “Mümin kinci değildir” buyurmuştur.
KİN'İN AFETLERİ
Şunu unutmamak lazımdır ki insan kalbini manevi olarak temizlemediği müddetçe, zahiri vücudu ne kadar temiz olursa olsun, o kişinin durumu çok tehlikelidir. Bazı kimseler temizlik hususunda çok titizdirler. Bu gibi kimselerin elbisesine bir pislik bulaşsa, canları çok sıkılır.
Çünkü titizlikleri nefistendir. Fakat kalblerinde bulunan, kin, kibir, ucub, riya gibi manevi kirlere hiç aldırmazlar. Oysa dehşetli olan kıyamet gününde insanı selamete çıkaracak olan şey, bu manevi kirlerden temizlenmiş olan bir kalpdir. Yoksa bu hastalıklar insanı mahveder.
Kin, öfkenin bir meyvesidir. Kalbinde kin bulunan kimseden, şu afetler hiç eksik olmaz.
1-Hased; Hased insanı, kin duyulan kimsenin elinde bulunan nimetlerin gitmesini istemeye sevkeder. Kindar o kimsenin sevinmesine ve bir nimete kavuşmasına üzülür; başına gelen musibetlerden dolayı sevinir. Bu ahlak, münafıkların ahlakıdır.
2-Kalpdeki Hasedin kökleşmesi; Kindar olan kişi, kin duyduğu kimsenin başına gelen musibetlere sevindiğini söz ve davranışlarıyla açığa vurur.
3-Kin duyduğu kimseye selam vermez, onun selamınıda almaz.
4-Kin duyduğu kimsenin kendisinden aşağı mertebede olduğunu düşünerek, daima onu küçümser ve hakaret gözüyle bakar.
5-Yalan, gıybet ve gizli halleri açığa çıkarmak gibi helal olmayan davranışlarda bulunur.
6-Daima kin duyduğu kimse ile alay eder.
7-Fırsat bulduğu zaman kin duyduğu kimseyi dövmeye veya incitmeye çalışır yada başkalarını onu dövmeleri için teşvik ederek eziyet eder.
8-Kin duyduğu kimseye borcu varsa borcunu vermez, akrabalık bağını koparmak, hakkını ve payını vermemek suretiyle onu bir takım haklardan mahrum bırakır.
Halbuki Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar akrabalarına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin (ler). Affetsinler, (ve onların hatalarına) aldırış etmesin(ler). Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.” (Nur, 22)
Bir kimse, kin duyduğu kişiye karşı güleryüzlülüğü ve nezaketi, yardım etmeyi ve ihtiyaçlarını gidermeyi terkederse, kendisini manevi olarak mahveder ve Allah-u Zülcelal'in yanındaki mükafatlardan mahrum olur. Bu kinin en küçük derecesidir.
En küçük derecesi bile insanı böyle mahvediyorsa, daha ileri derecede olan kin kimbilir nasıl mahveder ve kıyamet gününde nasıl da muhtaç, pe-rişan bir hale koyar.
KİNİN DERECELERİ
Kin hususunda insanlar üç kısma ayrılırlar
1-Kendi nefsiyle mücahede edip, kin beslediği kimseye iyilik yapar, ona olan saygı ve hürmetini arttırırı. Bu hal, sadıkların derecesidir.
2-Kin duyduğu kimseye karşı iyilik yapmasada, kötülük yapmayıda doğru bulmaz ve kötülük yapmaz. Bu da, zahitlerin ve salihlerin derecesidir.
3-Kin duyduğu kimseye iyilik yapmaz, kötülük yapar. Bu da fasıkların ve zalimlerin derecesidir.
KİNİ TEDAVİ ETME YOLLARI
Kin ve düşmanlığın kaynağı; dünya sevgisi, baş olma arzusu ve insanların yanında mevki sahibi olma iştiyakıdır.
Eğer insan bunları kalbinden söküp atarsa, selamete kavuşmuş olur. Bazı evliyalar demişlerdir ki; “Bizim yolumuz, ruhlarıyla pislikleri temizleyenlerden başkasının girebilecekleri bir yol değildir.”
İnsan bu söze bakarak kendini düzeltmek ve kalbindeki hastalıkları tedavi etme yolunu tercih etmelidir. Böyle olduğu zaman, nefsinin hakirliğini bilir ve tevazu sahibi olur. O zaman kendisini hiçbir müslümandan farklı ve üstün olarak görmez. Tabi bu halde, bir başkasına kin ve düşmanlık kapısını kapatır.
Nitekim Allah-u Zülcelal bu halde olan kullarını methederek ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; “Onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar tahtlar üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir.” (Hicir; 47)
Enes bin Malik (ra) demiştir ki;
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana şöyle buyurdu;
“Eğer kalbinde hiçbir kimseye karşı kin taşımadan sabahlayıp akşamlamaya gücün yeterse bunu yap. Bu benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimi ihya ederse, beni ihya etmiş olur. Beni ihya eden ise, benimle birlikte cennettedir.” (Tirmizi, ilim; 16; İbni Mace, Mukaddime, 15)
Allah-u Zülcelal'i arayan, O'nun sevgisiyle birleşen, ve O'nun zikriyle dost olan kalplerde kin ve düşmanlıktan eser kalmaz.
İnsanı Allah-u Zülcelal'in emir ve nehiylerini ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sünnetini yaşamaktan alıkoyan, nefsin çirkin sıfatlarıdır. Bu sıfatlar, kalbi de manevi olarak hasta eder. İşte nefsin bu çirkin sıfatlarından temizlendikçe, kalp ıslah olur ve Allah-u Zülcelal ile kulun arasındaki maneviyat da düzelir.
Netice olarak, insan Allah-u Zülcelal'in rızasına giden cennet yolu üzerinde ilerlemek istiyorsa, kalbinde bulunan kin ve düşmanlığı atıp, insanların kendisine karşı yaptığı kusurları affetmelidir. Çünkü kin şeytanın ahlakı, insanları affetmekse, Allah-u Zülcelal'in peygamberlerin ve evliyaların ahlakıdır.
Seydâ (Muhammed Raşid) Hazretlerine, bazı kişiler gelerek; “Filan adam şöyle yaptı, böyle yaptı” diye şikayet ettikleri zaman, diyordu ki;
“Biliyorum, fakat biz onları affetmezsek, Allah-u Zülcelal de bizi affetmez.” Bu söz, bizim için çok büyük bir derstir. Her kim bu sözün peşinden gider, kin ve düşmanlığı terkederse, Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şu hadis-i şerifine muhatap olur.
“Mahşer günü münadiler; “Allah-u Zülcelal'in üzerinde hakkı olanlar ayağa kalksınlar” diye çağırırlar. Bunun üzerine binlerce insan ayağa kalkıp hesapsız olarak cennete girerler. Bunlar, dünyada affedenlerdir.”
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şeriflerinde:
“Kıyamet gününde Cennet-i Âlâ, hesapsız cennete giren bir kul gördü. Ona:
“Sen hangi amelle bu dereceyi elde ettin?” diye sordu. Adam:
“Benim fazla bir amelim yoktu. Fakat akşam yatmadan önce kalbimde hiç kimseye karşı kin bulunmazdı.” diye cevap verdi” (Buhari - Müslim)
Onun için bir kişi, birisine kin duyduğu zaman, ona her hangi bir zarar veremeyeceğini bilmelidir. Ama bu kin ile kendisini mahveder.
Madem ki bütün zarar kendisinedir, öyle ise insanın hem dünyasına hem ahiretine zararlı olan bu kini söküp atması gerekmektedir.
Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S.)
Kin, manevi kalpde olan bir hastalıktır ve Allah-u Zülcelal'in rızasına giden cennet yolunda bulunan bir engeldir. Kin; kalbin kin beslenen kimseyi devamlı hatırlayıp, ona buğz etmesi ve ondan tiksinmesidir.
İnsan, bir kimseden hemen intikam almaktan aciz kaldığı zaman, yutulan öfke içe döner, orada birikir ve en sonunda kine dönüşür. Halbuki Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şerif-lerinde; “Mümin kinci değildir” buyurmuştur.
KİN'İN AFETLERİ
Şunu unutmamak lazımdır ki insan kalbini manevi olarak temizlemediği müddetçe, zahiri vücudu ne kadar temiz olursa olsun, o kişinin durumu çok tehlikelidir. Bazı kimseler temizlik hususunda çok titizdirler. Bu gibi kimselerin elbisesine bir pislik bulaşsa, canları çok sıkılır.
Çünkü titizlikleri nefistendir. Fakat kalblerinde bulunan, kin, kibir, ucub, riya gibi manevi kirlere hiç aldırmazlar. Oysa dehşetli olan kıyamet gününde insanı selamete çıkaracak olan şey, bu manevi kirlerden temizlenmiş olan bir kalpdir. Yoksa bu hastalıklar insanı mahveder.
Kin, öfkenin bir meyvesidir. Kalbinde kin bulunan kimseden, şu afetler hiç eksik olmaz.
1-Hased; Hased insanı, kin duyulan kimsenin elinde bulunan nimetlerin gitmesini istemeye sevkeder. Kindar o kimsenin sevinmesine ve bir nimete kavuşmasına üzülür; başına gelen musibetlerden dolayı sevinir. Bu ahlak, münafıkların ahlakıdır.
2-Kalpdeki Hasedin kökleşmesi; Kindar olan kişi, kin duyduğu kimsenin başına gelen musibetlere sevindiğini söz ve davranışlarıyla açığa vurur.
3-Kin duyduğu kimseye selam vermez, onun selamınıda almaz.
4-Kin duyduğu kimsenin kendisinden aşağı mertebede olduğunu düşünerek, daima onu küçümser ve hakaret gözüyle bakar.
5-Yalan, gıybet ve gizli halleri açığa çıkarmak gibi helal olmayan davranışlarda bulunur.
6-Daima kin duyduğu kimse ile alay eder.
7-Fırsat bulduğu zaman kin duyduğu kimseyi dövmeye veya incitmeye çalışır yada başkalarını onu dövmeleri için teşvik ederek eziyet eder.
8-Kin duyduğu kimseye borcu varsa borcunu vermez, akrabalık bağını koparmak, hakkını ve payını vermemek suretiyle onu bir takım haklardan mahrum bırakır.
Halbuki Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar akrabalarına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin (ler). Affetsinler, (ve onların hatalarına) aldırış etmesin(ler). Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.” (Nur, 22)
Bir kimse, kin duyduğu kişiye karşı güleryüzlülüğü ve nezaketi, yardım etmeyi ve ihtiyaçlarını gidermeyi terkederse, kendisini manevi olarak mahveder ve Allah-u Zülcelal'in yanındaki mükafatlardan mahrum olur. Bu kinin en küçük derecesidir.
En küçük derecesi bile insanı böyle mahvediyorsa, daha ileri derecede olan kin kimbilir nasıl mahveder ve kıyamet gününde nasıl da muhtaç, pe-rişan bir hale koyar.
KİNİN DERECELERİ
Kin hususunda insanlar üç kısma ayrılırlar
1-Kendi nefsiyle mücahede edip, kin beslediği kimseye iyilik yapar, ona olan saygı ve hürmetini arttırırı. Bu hal, sadıkların derecesidir.
2-Kin duyduğu kimseye karşı iyilik yapmasada, kötülük yapmayıda doğru bulmaz ve kötülük yapmaz. Bu da, zahitlerin ve salihlerin derecesidir.
3-Kin duyduğu kimseye iyilik yapmaz, kötülük yapar. Bu da fasıkların ve zalimlerin derecesidir.
KİNİ TEDAVİ ETME YOLLARI
Kin ve düşmanlığın kaynağı; dünya sevgisi, baş olma arzusu ve insanların yanında mevki sahibi olma iştiyakıdır.
Eğer insan bunları kalbinden söküp atarsa, selamete kavuşmuş olur. Bazı evliyalar demişlerdir ki; “Bizim yolumuz, ruhlarıyla pislikleri temizleyenlerden başkasının girebilecekleri bir yol değildir.”
İnsan bu söze bakarak kendini düzeltmek ve kalbindeki hastalıkları tedavi etme yolunu tercih etmelidir. Böyle olduğu zaman, nefsinin hakirliğini bilir ve tevazu sahibi olur. O zaman kendisini hiçbir müslümandan farklı ve üstün olarak görmez. Tabi bu halde, bir başkasına kin ve düşmanlık kapısını kapatır.
Nitekim Allah-u Zülcelal bu halde olan kullarını methederek ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; “Onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar tahtlar üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir.” (Hicir; 47)
Enes bin Malik (ra) demiştir ki;
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana şöyle buyurdu;
“Eğer kalbinde hiçbir kimseye karşı kin taşımadan sabahlayıp akşamlamaya gücün yeterse bunu yap. Bu benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimi ihya ederse, beni ihya etmiş olur. Beni ihya eden ise, benimle birlikte cennettedir.” (Tirmizi, ilim; 16; İbni Mace, Mukaddime, 15)
Allah-u Zülcelal'i arayan, O'nun sevgisiyle birleşen, ve O'nun zikriyle dost olan kalplerde kin ve düşmanlıktan eser kalmaz.
İnsanı Allah-u Zülcelal'in emir ve nehiylerini ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sünnetini yaşamaktan alıkoyan, nefsin çirkin sıfatlarıdır. Bu sıfatlar, kalbi de manevi olarak hasta eder. İşte nefsin bu çirkin sıfatlarından temizlendikçe, kalp ıslah olur ve Allah-u Zülcelal ile kulun arasındaki maneviyat da düzelir.
Netice olarak, insan Allah-u Zülcelal'in rızasına giden cennet yolu üzerinde ilerlemek istiyorsa, kalbinde bulunan kin ve düşmanlığı atıp, insanların kendisine karşı yaptığı kusurları affetmelidir. Çünkü kin şeytanın ahlakı, insanları affetmekse, Allah-u Zülcelal'in peygamberlerin ve evliyaların ahlakıdır.
Seydâ (Muhammed Raşid) Hazretlerine, bazı kişiler gelerek; “Filan adam şöyle yaptı, böyle yaptı” diye şikayet ettikleri zaman, diyordu ki;
“Biliyorum, fakat biz onları affetmezsek, Allah-u Zülcelal de bizi affetmez.” Bu söz, bizim için çok büyük bir derstir. Her kim bu sözün peşinden gider, kin ve düşmanlığı terkederse, Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şu hadis-i şerifine muhatap olur.
“Mahşer günü münadiler; “Allah-u Zülcelal'in üzerinde hakkı olanlar ayağa kalksınlar” diye çağırırlar. Bunun üzerine binlerce insan ayağa kalkıp hesapsız olarak cennete girerler. Bunlar, dünyada affedenlerdir.”
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şeriflerinde:
“Kıyamet gününde Cennet-i Âlâ, hesapsız cennete giren bir kul gördü. Ona:
“Sen hangi amelle bu dereceyi elde ettin?” diye sordu. Adam:
“Benim fazla bir amelim yoktu. Fakat akşam yatmadan önce kalbimde hiç kimseye karşı kin bulunmazdı.” diye cevap verdi” (Buhari - Müslim)
Onun için bir kişi, birisine kin duyduğu zaman, ona her hangi bir zarar veremeyeceğini bilmelidir. Ama bu kin ile kendisini mahveder.
Madem ki bütün zarar kendisinedir, öyle ise insanın hem dünyasına hem ahiretine zararlı olan bu kini söküp atması gerekmektedir.
Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S.)
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: İRFAN MECLİSİ SOHBETLERİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN