Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 194 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 194 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Ailede Eşleri Birbirine Düşman Eden Hastalık!!!
2 posters
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EĞİTİM VE AHLAK
1 sayfadaki 1 sayfası
Ailede Eşleri Birbirine Düşman Eden Hastalık!!!
İnternet günümüzde teknolojik iletişim aracı olmaktan çıkıp yuva yıkmaya kadar giden evlilik sorunlarına sebep olabiliyor. Chat hastalığına tutulan hanımların kimi bu problemi aşabiliyor. Kimi de evliliğini sonlandırmak zorunda kalıyor.
Aylin Hanım 30 yaşında, üniversite mezunu. Bir muhasebe bürosunda çalışıyor. İki çocuk annesi. 1997’de Arif Bey’le tanışır. Henüz üniversite öğrencisiyken evlenmeye karar verirler. Aylin Hanım, okulunu bitirdikten sonra ilk çocuğu Eren’i, bir yıl sonra da ikinci oğlu Emre’yi dünyaya getirir. O dönemde maddî manevî sıkıntılar çeken genç çift, zaman zaman ‘ayrılma kararı’ alsalar da çocukları için bu ‘mutsuz’ birlikteliği sürdürürler. Oğulları biraz büyüyünce Aylin Hanım çalışmaya başlar. Böylece ailenin geçim sıkıntısı biter. Fakat geçen zaman ‘yorgun çift’in ilişkisini daha da yıpratır. Arif Bey’in ilgisizliği yüzünden Aylin Hanım kendini çok yalnız hisseder. Gazete eklerinden birinde okuduğu haberle ‘kendince’ bu yalnızlığına bir çözüm bulur. Şüphesiz bunun zamanla daha büyük sıkıntılara sebep olacağını bilmeden…
Aylin Hanım, bir psikolog desteği alıyor bugün. Kendi iradesiyle bir türlü bırakamadığı “chat” hastalığını yenebilmek için… Yıllar önce çocukları için ayrılmadığı eşinden uzaklaşıyor, evli kalmak istemiyor çünkü. Üstelik sanal arkadaşlıklara müptela olmak sosyal ilişkilerini de olumsuz etkiliyor. Bilgisayar başında tükettiği saatler onun uykusuz kalmasına, çocuklarıyla yeterince ilgilenememesine, iş hayatında dikkat dağınıklığı yaşamasına sebep oluyor. Hasılı, Aylin Hanım bu kötü alışkanlığının bedelini ağır ödüyor.
ONUNKİ ÇOK MASUM BAŞLAMIŞTI
Aylin Hanım, kadınlar arasında hızla yayılan internette sohbet (chat) hastalığının ne ilk ne de son kahramanı. Her geçen gün artan boşanma oranları da hastalığın hızla yayıldığının bir habercisi. Zeliha Hanım’ın chat hastalığı ise çok masumane başlıyor. 13 yıllık eşine ve iki kızına hep daha iyiyi sunmayı kendine görev edinen fedakâr eş, arkadaşlarının tavsiyesiyle orijinal yemek tarifleri için internet sitelerinde gezinmeye başlıyor. Bir gün küçük kızı için değişik pasta tarifleri ararken yan tarafta sürekli yanıp sönen kutucuk ilgisini çekiyor. Bir de ‘Burada kendinizi yalnız hissetmeyeceksiniz’ yazısı… Merak ediyor ve sohbet odasına çeşitli yönlendirmelerle üye olup giriyor. Sonra da hayatı değişiyor yavaş yavaş.
Peki, neden evli bir hanım sanal dostluklardan medet umar? Bu konuda uzmanların çeşitli görüşleri var. Görüştüğümüz psikolog ve psikiyatrların üzerinde birleştikleri trajik gerçek, sanal âlemden zamanla vazgeçemeyen kadınların yüzde 35-40’ı, geçmiş dönemde eşleri tarafından küçük ya da büyük ihanete uğramış hanımlar. Yaşadıkları hayal kırıklığını unutamadıklarından, sanal âlemde tanımadığı erkeklerle sohbet ederek eşinin yaptıklarına ‘güya’ karşılık veriyor. İlk zamanlar ‘nasıl olsa verdiğim bilgiler yanlış, oradaki ben değilim ki!’ dese de ucundan kıyısından girdiği sanal dairenin içine zamanla dâhil oluyor, çoğu zaman da yaşadığı zaman ve mekândan kendini soyutluyor.
Aile Terapisti Psikolog Yasemin Uçal, sohbet odaları sebebiyle boşanan çiftlerin sayısının bilinenden beş kat daha fazla olduğu görüşünde. Ona göre, günümüz kadınları manevi anlamda kendini ihmal ediyor. İçlerinde büyük boşluklarla yaşıyor. Eğer bir kadın eğitim seviyesi, bilgi ve birikim noktasında kendini ifade etmekte yetersiz kalıyorsa, sanal âlemde seviyesine uygun birilerini rahatça buluyor. Bir de hızlı hayat tarzı insanların sıkıntılarını artırıyor, artık kimse kimsenin sorunlarını dinlemek istemiyor. Biri derdini anlatmak için ağzını açsa karşı taraf ondan çok konuşup dertleri sıralamaya başlıyor. Oysa sanal dünyada bireyler kendilerini dinleyebilecek birilerini muhakkak buluyor. Çünkü sohbet odalarına girenler konuşmak, dinlemek ve dertleşmek için oradalar.
“Bazı insanlar alışkanlık geliştirmeye yatkındır. Yüz kişi internetle haşir neşir olur; ama 10’u alışkanlık geliştirir.” diyor, Sema Hastanesi’nden Psikiyatr Prof. Dr. Hamdi Tutkun. “Mutsuz insanlar chat yapar.” kanaatine katılmayan ve bunun bir kişilik tarzı olduğunu belirten Prof. Tutkun’a göre insanlar her zaman paraya ihtiyacı olduğu için değil, kişilik özellikleri sebebiyle de at yarışı, kumar oynar. Chat de bunun gibi. Ahlâkî değerleri hafife almakla bağlantılı yani… “Kişi yalnız değildir, mutludur da. Ama aile bağlarına, eş sadakatine inanmayan ya da bunu hafife alanlar için bu davranışın olumsuz bir tarafı yoktur.” diyor. Aylin Hanım ise Hamdi Bey’e katılmıyor. Kendisinin mutsuz olduğunu, eşiyle olan sıkıntılarının onu sanal âleme ittiğini iddia ederek, yaşadıklarından eşini de sorumlu tutuyor.
“ARTIK HAKİMLER CHAT KONUŞMALARINI DİKKATE ALIYOR”
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün istatistik verilerine göre Türkiye’de 1990’da 25 bin 712 olan boşanma sayısı 15 yıl sonra 88 bin 736 olmuş. Yani yüzde 245 oranında bir artış söz konusu. Peki, chat sebebiyle boşananların oranı ne? Türkiye’de bu konuda tutulmuş bir istatistik yok maalesef. Avukat Halim Yılmaz, önceden mahkemelerde chat yazışmalarının delil olarak kullanılamadığını, fakat günümüzde bu sebeple boşanmak isteyenlerin oranı artınca hâkimlerin artık sanal konuşmaları dikkate almak zorunda kaldığını söylüyor. Mahkeme açısından yazışmaların en az 6 ay, hemen her gün yapılmış olması önemli. Yılmaz, evlilik soyut olsa da nikâhla birlikte evliliğin sadakat, sorumluluk, geçim, cinsellik gibi somut temellerinin olduğunu ve bu temellerden bir ya da birkaçına zarar gelmesinin boşanma gerekçesi olabileceğini belirtiyor.
Kadın-erkek arasında geçen sanal konuşmalarda bir kadının ancak eşine söyleyebileceği sevgi ve bağlılık cümleleri, sadakatsizliğe varacak ifadeler, tahrik unsuru oluşturacak görüntü ya da söylemler davalarda kullanılan materyallere örnek gösteriliyor. Avukat Halim Bey, karşılaştığı vakalardan yola çıkarak evli kadın ve erkekler arasında sanal sohbetin çok yaygın olduğunu söylüyor: “Taraflardan biri sanal âlemin müptelası olduysa; eşini, çocuğunu ihmal ediyor, evliliğin gereklerini yerine getiremiyor. Ondan sonra da mutsuzluk, huzursuzluk, geçimsizlik başlıyor. Sanal dünyaya açılan bir kapı evlilik hayatını altüst etmeye yetiyor. Özellikle bu tarz sebeplerle boşanmak isteyenlere mahkeme (çiftin isteğine bağlı olarak) psikologlarla görüşmeyi tavsiye ediyor. Eğer terapilerden sonra çift hâlâ ayrılmak istiyorsa o zaman boşanma kararı veriliyor.”
İKİ ÇOCUK ANNESİ SANAL ÂLEMDEN VAZGEÇMEDİ, EŞİNDEN BOŞANDI
Psikolog Yasemin Uçal’a göre, sanal alemle bağlarını koparmak maksadıyla terapi desteği alanların yarısında tedavi sonuç vermediği için çiftler boşanıyor. Evliliğe devam edenlerde ise erkekler çok zor durumda kalıyor. Görünmeyen biriyle âdeta savaşıyor, düşmanlık yapıyor, mutsuz oluyor, cinsel hayatları olumsuz etkileniyor. “Yakın zamanda terapilere gelen bir hanım, 3 ve 5 yaşında iki çocuğu olmasına rağmen, sanal âlemden kopamadı ve eşini artık sevmediğini, istemediğini söyleyerek boşanmaya karar verdi.” diyor. Oysa sanal dünya saplantısından kısa sürede kurtulan Zeliha Hanım, eşinden boşanmayı hiçbir zaman düşünmemiş. Kurduğu sanal dostlukların ona bir yarar sağlamadığını zaman içinde anlamış. Ama doğru olmadığını bile bile evde her yalnız kaldığında gözü bilgisayara takılmış. Bir ay kadar kendi iradesiyle bu sorunu aşmaya çalışmış. Bakmış olmuyor, bir arkadaşının önerisi üzerine psikologdan yardım almaya karar vermiş.
Zeliha Hanım terapilerde ilerleme kaydedince seanslara eşi Ahmet Bey de katılmış. Şimdi bilgisayar bile görmek istemediğini söyleyen Bursalı Zeliha Hanım, eşiyle yaşadığı sorunları şöyle anlatıyor: “İlk zamanlar önüme gelen herkesle konuşuyordum; ama hiçbir zaman gerçek kimliğimi vermedim, korktum. Zamanla belli bir arkadaş grubum oldu. İçlerinde erkekler de vardı. Yazılarla konuşmak, kelimelerin ardındaki insanlara sevgi duymak bana esrarengiz gelmişti. Eşim işe, çocuklar da okula gider gitmez bilgisayarın başına oturup neredeyse akşama kadar kalkmıyordum. Eve gelen giden olursa bilgisayarı kapatıyordum ancak. Akşamları girmezdim ama aklım hep orada kalırdı.”
Zeliha Hanım’daki değişimi fark eden Ahmet Bey, sorunun nereden kaynaklandığını anlamaya çalışır ilk önce. Karşısına çıkan tablo onu hem şaşırtır hem de üzer. Zaten eşinin yardım almak istemesi de bu üzüntüden sonra başlar. Ahmet Bey’in yaşadığı güven sorunu terapiler sayesinde aşılır. Ayrıca ayrıldıklarında arkalarında kalacak kızları, Zeliha Hanım’ın pişmanlığı ve bilmeden böyle bir yanlışa yelken açması da çiftin beraberliklerini kurtarmalarında etkili olur.
İnternet kullanımının artmasıyla başlayan bu tür problemler hakkında değerlendirme yaparken, Prof. Hamdi Tutkun önemli bir noktaya da temas ediyor: “Her kullanıcıyı ‘zararlı’ görmek doğru değil. Fakat evde işler yolunda gitmiyor, eşler arasında huzursuzluk ve tahammülsüzlük varsa, çiftlerden birinde depresyon hâli gözlemleniyorsa, kadın geçmişte aldatılmışsa, aile reisi ara ara ufak kaçamaklar yapıyor, eşi de bunları hissediyorsa bu şartlar altında bir anda bilgisayara sarılan hanımların davranışlarını gözlemlemekte fayda var. Sebep ve sonuç ilişkisi her zaman önemlidir.”
Kendini kısa sürede sanal âlemin merkezinde bulan Aylin Hanım, genelde erkeklerle konuşmayı tercih eder sohbet odalarında. Yıllardır onu anlayamayan eşinden bıkıp usanmıştır çünkü. “Nasıl olsa gerçek değil.” düşüncesi onu rahatlatmış ve “eşimi aldatıyorum” diye düşünmemiş hiç. Zamanla dostluk adı altında kurulan diyaloglar yön değiştirmiş. Hem karşı taraf hem de onun açısından. Zaten pamuk ipliğine bağlı, çocuklarının hatırıyla ayakta durmaya çalışan evlilikleri biraz daha yara almaya başlamış. “Kocamla tartıştığımızda ev ortamını germezdik. Yaşadığım tüm gelgitler evin huzurunu kaçırmaya yetti. Küçük kızım aramızda geçenlerden psikolojik olarak etkilendi. Yemek yiyemiyor, sürekli istifra ediyordu. O zaman anladım nasıl bir çukura düştüğümü, sevdiklerimi de oraya sürüklediğimi…” sözleriyle anlatıyor duyduğu pişmanlığı. “Hiç kimse ‘gerçek kimliğimi vermiyorum’ diyerek vicdanını rahatlatmasın. Zaman içinde gerçek kimliğinizi verecek duruma geliyorsunuz. Yalancı dünyada kurulan tüm dostluklar zararlı arkadaşlıklara dönüşmeye mahkûm.” sözleriyle de bu hastalığa karşı herkesi uyarıyor.
KADINLAR FITRAT KODLARINI UNUTMAMALI
Peki, sanal yolculuğa çıkmış biri nasıl geri dönebilir? Yasemin Uçal’a göre, kadınlar acilen kimlikleriyle barışmalı, önce kadın sonra anne ve eş olduklarını unutmamalı. Çünkü günümüz hanımlarının çoğu, fıtrat kodlarını bozdukları için ellerindekilerle mutlu olmayı başaramıyor, eş olmanın, anne olmanın ulviliğini kavrayamıyor, mevcut hâlinden sıkılıp yeni arayışlar içine giriyor. Kadınların kendilerini bilgi, kültür, ahlâk, psikoloji yönlerinden ve sosyal anlamda geliştirmeleri gerektiğine değinerek, “Bir kadın maddi ve manevi yönden gelişimini ömrünce noktalamamalı. Eğer noktaladıysa hemen harekete geçmeli. Mesela kitap okumalı, dinî hassasiyetlerine, mahremiyet duygusuna önem verip bunlara sahip çıkmalı, fıtrat kodunu öğrenip onlar doğrultusunda hareket etmeli.” diyor.
Psikiyatr Hamdi Tutkun, bu tür rahatsızlıkların aile içine sızmadan halledilmesinden yana. Çünkü eşler arasında güven sorunu çıkabilir. “Tedaviden çok tedbirler önemlidir” diyen Tutkun’un yaptığı tavsiyeler şöyle: “Kişi kendi iradesiyle savaşmamalı. İnsan iradesi zayıftır. Önce evden bilgisayar çıkarılmalı. Eşler aynı evde birbirinden bağımsız uzun süre vakit geçirmemeli. Evde bilgisayar varsa çiftler farklı giriş şifreleri kullanmamalı, her şey şeffaf olmalı. Eğer biri cep telefonunun karıştırılmasından hoşlanmıyorsa bu tarz şeylere meyli var demektir. Yaşananlar dar dairede kalmalı. Bilen çok olursa affetme de zor olur. Chat müptelası olan hanımların yüzde 40’ının kocasına ‘Aynıyla karşılık verme’ niyetiyle sanal âleme dâhil olduklarını da unutmamalı. Erkekler de davranışlarını kontrol altına alıp hanımlarına bu tarz yanlışlar yapmamalı.”
CHAT YAPMANIN DİNEN HÜKMÜ NEDİR?
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden İslam Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Eskicioğlu’nun konuyla ilgili görüşleri şöyle: “İradeli her hareket dindir. İradeyle yapılmış her davranışın hesabı verilecektir. Hanefi fakihi Serahsi, bir kadınla erkeğin edep dairesinde karşılıklı oturup konuşmasında bir sakınca görmez. Ben de bunu savunuyorum. Chat belki karşılıklı konuşma değil. Ama internette kadın-erkek karşılıklı sohbet ettiğinde; birinden biri konuşulanlardan etkilenip tahrik olabilir, çünkü zamanla sohbetlerin nereye gideceği belli olmaz, bunun garantisi yoktur. İnsan iradesi zayıftır. Kişi kendini kaptırabilir. Birey ancak nikâhlı eşiyle paylaşabileceği mevzuları sanal ortamda konuşuyorsa psikolojisi, sosyal düzeni bozulur, dinen de kaybedenler arasında olur. Kadın ya da erkek ilgi, sevgi ihtiyacını sanal ortamda karşılıyorsa; eşine karşı bağlılığı her geçen gün azalır ve evlilik biter. İslam dininde aklı, malı, nesli, korumak esastır.”
İNTERNETTE BAŞLAYAN, KANLA BİTEN BİR AŞK
Eskici Türkü Bar’da garsonluk yapan Nebil Örgen (23), Burdur’da yaşayan Zeliha Özsarı (20) ile internette bir arkadaşlık sitesinde tanışır. Bir süre sonra birbirlerini görmek isteyen iki sevgiliden Zeliha, Adana’ya Nebil’in yanına gelir. Ailesinin istememesine rağmen genç kızı evinde misafir eden Nebil, bir hafta sonra, barda çalıştığı bir gece dışarı çağrılıp kafasına sıkılan kurşunla yaralanır, kaldırıldığı hastanede 2 gün sonra hayatını kaybeder. Katil zanlısı ile boğuşan bar sahibi Ömer Beyazçiçek, saldırganın elinden cinayette kullandığı silahı almayı başarır; ancak saldırgan kaçar. Gözaltına alınan Zeliha Özsarı, “Nebil, beni Adana’ya davet edip evlenmek istediğini söyledi. Ben de her şeyi bırakıp yanına geldim. Ancak Nebil’in ailesi ilişkimize sıcak bakmadı. Babama Adana’ya geldikten sonra telefon edip yerimi ve Nebil’in ne iş yaptığını söyledim. Olumlu bakıp destek için 500 YTL para gönderdi. Her şeyin yoluna girdiğini düşünmeye başlarken, Nebil’in ölüm haberiyle dünyam başıma yıkıldı,” diye konuşuyor.
CHAT ARKADAŞINA KAÇAN EVLİ KADINI KOCASI ÖLDÜRDÜ
Almanya’nın Bergkamen kentinde yaşayan Keçiborlulu Ahmet Karaosman, kendisinden ayrılmak isteyen iki çocuk annesi 16 yıllık eşi Emine Karaosman’ı (36) boğarak öldürür. İnternetteki arkadaşı Uğur Ö. (27), Emine ile altı aydır ‘yasak aşk’ yaşadığını iddia ediyor: “Emine ile internette tanıştık. Önceleri tavla oynuyorduk. Daha sonra görüntülü sohbet başladı. İlk gördüğümde ona âşık olmuştum. O da aynı şekilde beni seviyordu. Evliydi ama kocasından boşanmak istiyordu. İnternette her gece sabaha kadar sohbet ediyorduk. Kocası o sıralar hastanede yatıyordu. Gün geçtikçe birbirimize daha çok bağlanıyorduk. Bir konuşmamızda ‘Yanına gelmeyi çok istiyorum’ dedi. Maddi sorunları olduğu için, arkadaşlarından borç para alarak bir aylığına yanıma geldi. Sonunda benimle olan ilişkisini kocasına anlatmış. ‘Artık bu evliliği bitirelim. Benim sevgilim var’ demiş. Sonra da cinayet gecesi kocası hem ağlamış hem de onu öldürmüş. Ben haberi Emine’nin kızından aldım. ‘Uğur abi, annemi de babamı da sen aldın elimizden’ dedi bana.”
SEKRETER KIZIN KATİLİ CHAT ARKADAŞI ÇIKTI
Sinop’ta, Ocak 2006’da öldürülen 22 yaşındaki sekreter Özlem Güney’in katili, chat yaparken tanıştığı vergi memuru Hüseyin Göklerinoğlu (46) çıkar. Sekreterin bilgisayar kayıtlarını inceleyen polis, 1,5 yıl süren takibin ardından cinayet sanığına ulaşır. Sırtından ve boynunun sol kısmından bıçaklanmış hâlde bulunan Özlem’in katiline ulaşabilmek için polis, genç kızın bilgisayar kayıtlarından edindiği bilgilerle, aralarında Göklerinoğlu’nun da bulunduğu şüpheli 8 kişiyi gözaltına alır. Sonra delil yetersizliğinden gözaltına alınanların tümü serbest bırakılır. Ancak polis sabırla araştırmasını sürdürür. Şüphelerin odağındaki Hüseyin Göklerinoğlu’nun telefonunu dinlemeye alır. Cinayetin üzerinden 1,5 yıl geçtiği için, olayın unutulduğunu düşünerek telefonda rahat rahat konuşan vergi memuru, çelişkili ifadeler kullanınca yakayı ele verdi. Sorgulamasında Özlem Güney’i öldürdüğünü şöyle itiraf eder Göklerinoğlu: “Nisan 2000’de internette chat yaparken tanıştık Özlem’le. Bir süre sonra telefonla görüşmeye başladık. Tanışmak için bürosuna gittiğimde tartışmaya başladık. Sinirden deliye döndüm. Sehpa üzerinde bulunan bıçağı vücuduna rastgele sapladım. Bıçağı da rıhtım bölgesinde denize fırlattım.”
Zehirli.org
Allah cc. emanet olunuz selam ve dua ile.
Aylin Hanım 30 yaşında, üniversite mezunu. Bir muhasebe bürosunda çalışıyor. İki çocuk annesi. 1997’de Arif Bey’le tanışır. Henüz üniversite öğrencisiyken evlenmeye karar verirler. Aylin Hanım, okulunu bitirdikten sonra ilk çocuğu Eren’i, bir yıl sonra da ikinci oğlu Emre’yi dünyaya getirir. O dönemde maddî manevî sıkıntılar çeken genç çift, zaman zaman ‘ayrılma kararı’ alsalar da çocukları için bu ‘mutsuz’ birlikteliği sürdürürler. Oğulları biraz büyüyünce Aylin Hanım çalışmaya başlar. Böylece ailenin geçim sıkıntısı biter. Fakat geçen zaman ‘yorgun çift’in ilişkisini daha da yıpratır. Arif Bey’in ilgisizliği yüzünden Aylin Hanım kendini çok yalnız hisseder. Gazete eklerinden birinde okuduğu haberle ‘kendince’ bu yalnızlığına bir çözüm bulur. Şüphesiz bunun zamanla daha büyük sıkıntılara sebep olacağını bilmeden…
Aylin Hanım, bir psikolog desteği alıyor bugün. Kendi iradesiyle bir türlü bırakamadığı “chat” hastalığını yenebilmek için… Yıllar önce çocukları için ayrılmadığı eşinden uzaklaşıyor, evli kalmak istemiyor çünkü. Üstelik sanal arkadaşlıklara müptela olmak sosyal ilişkilerini de olumsuz etkiliyor. Bilgisayar başında tükettiği saatler onun uykusuz kalmasına, çocuklarıyla yeterince ilgilenememesine, iş hayatında dikkat dağınıklığı yaşamasına sebep oluyor. Hasılı, Aylin Hanım bu kötü alışkanlığının bedelini ağır ödüyor.
ONUNKİ ÇOK MASUM BAŞLAMIŞTI
Aylin Hanım, kadınlar arasında hızla yayılan internette sohbet (chat) hastalığının ne ilk ne de son kahramanı. Her geçen gün artan boşanma oranları da hastalığın hızla yayıldığının bir habercisi. Zeliha Hanım’ın chat hastalığı ise çok masumane başlıyor. 13 yıllık eşine ve iki kızına hep daha iyiyi sunmayı kendine görev edinen fedakâr eş, arkadaşlarının tavsiyesiyle orijinal yemek tarifleri için internet sitelerinde gezinmeye başlıyor. Bir gün küçük kızı için değişik pasta tarifleri ararken yan tarafta sürekli yanıp sönen kutucuk ilgisini çekiyor. Bir de ‘Burada kendinizi yalnız hissetmeyeceksiniz’ yazısı… Merak ediyor ve sohbet odasına çeşitli yönlendirmelerle üye olup giriyor. Sonra da hayatı değişiyor yavaş yavaş.
Peki, neden evli bir hanım sanal dostluklardan medet umar? Bu konuda uzmanların çeşitli görüşleri var. Görüştüğümüz psikolog ve psikiyatrların üzerinde birleştikleri trajik gerçek, sanal âlemden zamanla vazgeçemeyen kadınların yüzde 35-40’ı, geçmiş dönemde eşleri tarafından küçük ya da büyük ihanete uğramış hanımlar. Yaşadıkları hayal kırıklığını unutamadıklarından, sanal âlemde tanımadığı erkeklerle sohbet ederek eşinin yaptıklarına ‘güya’ karşılık veriyor. İlk zamanlar ‘nasıl olsa verdiğim bilgiler yanlış, oradaki ben değilim ki!’ dese de ucundan kıyısından girdiği sanal dairenin içine zamanla dâhil oluyor, çoğu zaman da yaşadığı zaman ve mekândan kendini soyutluyor.
Aile Terapisti Psikolog Yasemin Uçal, sohbet odaları sebebiyle boşanan çiftlerin sayısının bilinenden beş kat daha fazla olduğu görüşünde. Ona göre, günümüz kadınları manevi anlamda kendini ihmal ediyor. İçlerinde büyük boşluklarla yaşıyor. Eğer bir kadın eğitim seviyesi, bilgi ve birikim noktasında kendini ifade etmekte yetersiz kalıyorsa, sanal âlemde seviyesine uygun birilerini rahatça buluyor. Bir de hızlı hayat tarzı insanların sıkıntılarını artırıyor, artık kimse kimsenin sorunlarını dinlemek istemiyor. Biri derdini anlatmak için ağzını açsa karşı taraf ondan çok konuşup dertleri sıralamaya başlıyor. Oysa sanal dünyada bireyler kendilerini dinleyebilecek birilerini muhakkak buluyor. Çünkü sohbet odalarına girenler konuşmak, dinlemek ve dertleşmek için oradalar.
“Bazı insanlar alışkanlık geliştirmeye yatkındır. Yüz kişi internetle haşir neşir olur; ama 10’u alışkanlık geliştirir.” diyor, Sema Hastanesi’nden Psikiyatr Prof. Dr. Hamdi Tutkun. “Mutsuz insanlar chat yapar.” kanaatine katılmayan ve bunun bir kişilik tarzı olduğunu belirten Prof. Tutkun’a göre insanlar her zaman paraya ihtiyacı olduğu için değil, kişilik özellikleri sebebiyle de at yarışı, kumar oynar. Chat de bunun gibi. Ahlâkî değerleri hafife almakla bağlantılı yani… “Kişi yalnız değildir, mutludur da. Ama aile bağlarına, eş sadakatine inanmayan ya da bunu hafife alanlar için bu davranışın olumsuz bir tarafı yoktur.” diyor. Aylin Hanım ise Hamdi Bey’e katılmıyor. Kendisinin mutsuz olduğunu, eşiyle olan sıkıntılarının onu sanal âleme ittiğini iddia ederek, yaşadıklarından eşini de sorumlu tutuyor.
“ARTIK HAKİMLER CHAT KONUŞMALARINI DİKKATE ALIYOR”
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün istatistik verilerine göre Türkiye’de 1990’da 25 bin 712 olan boşanma sayısı 15 yıl sonra 88 bin 736 olmuş. Yani yüzde 245 oranında bir artış söz konusu. Peki, chat sebebiyle boşananların oranı ne? Türkiye’de bu konuda tutulmuş bir istatistik yok maalesef. Avukat Halim Yılmaz, önceden mahkemelerde chat yazışmalarının delil olarak kullanılamadığını, fakat günümüzde bu sebeple boşanmak isteyenlerin oranı artınca hâkimlerin artık sanal konuşmaları dikkate almak zorunda kaldığını söylüyor. Mahkeme açısından yazışmaların en az 6 ay, hemen her gün yapılmış olması önemli. Yılmaz, evlilik soyut olsa da nikâhla birlikte evliliğin sadakat, sorumluluk, geçim, cinsellik gibi somut temellerinin olduğunu ve bu temellerden bir ya da birkaçına zarar gelmesinin boşanma gerekçesi olabileceğini belirtiyor.
Kadın-erkek arasında geçen sanal konuşmalarda bir kadının ancak eşine söyleyebileceği sevgi ve bağlılık cümleleri, sadakatsizliğe varacak ifadeler, tahrik unsuru oluşturacak görüntü ya da söylemler davalarda kullanılan materyallere örnek gösteriliyor. Avukat Halim Bey, karşılaştığı vakalardan yola çıkarak evli kadın ve erkekler arasında sanal sohbetin çok yaygın olduğunu söylüyor: “Taraflardan biri sanal âlemin müptelası olduysa; eşini, çocuğunu ihmal ediyor, evliliğin gereklerini yerine getiremiyor. Ondan sonra da mutsuzluk, huzursuzluk, geçimsizlik başlıyor. Sanal dünyaya açılan bir kapı evlilik hayatını altüst etmeye yetiyor. Özellikle bu tarz sebeplerle boşanmak isteyenlere mahkeme (çiftin isteğine bağlı olarak) psikologlarla görüşmeyi tavsiye ediyor. Eğer terapilerden sonra çift hâlâ ayrılmak istiyorsa o zaman boşanma kararı veriliyor.”
İKİ ÇOCUK ANNESİ SANAL ÂLEMDEN VAZGEÇMEDİ, EŞİNDEN BOŞANDI
Psikolog Yasemin Uçal’a göre, sanal alemle bağlarını koparmak maksadıyla terapi desteği alanların yarısında tedavi sonuç vermediği için çiftler boşanıyor. Evliliğe devam edenlerde ise erkekler çok zor durumda kalıyor. Görünmeyen biriyle âdeta savaşıyor, düşmanlık yapıyor, mutsuz oluyor, cinsel hayatları olumsuz etkileniyor. “Yakın zamanda terapilere gelen bir hanım, 3 ve 5 yaşında iki çocuğu olmasına rağmen, sanal âlemden kopamadı ve eşini artık sevmediğini, istemediğini söyleyerek boşanmaya karar verdi.” diyor. Oysa sanal dünya saplantısından kısa sürede kurtulan Zeliha Hanım, eşinden boşanmayı hiçbir zaman düşünmemiş. Kurduğu sanal dostlukların ona bir yarar sağlamadığını zaman içinde anlamış. Ama doğru olmadığını bile bile evde her yalnız kaldığında gözü bilgisayara takılmış. Bir ay kadar kendi iradesiyle bu sorunu aşmaya çalışmış. Bakmış olmuyor, bir arkadaşının önerisi üzerine psikologdan yardım almaya karar vermiş.
Zeliha Hanım terapilerde ilerleme kaydedince seanslara eşi Ahmet Bey de katılmış. Şimdi bilgisayar bile görmek istemediğini söyleyen Bursalı Zeliha Hanım, eşiyle yaşadığı sorunları şöyle anlatıyor: “İlk zamanlar önüme gelen herkesle konuşuyordum; ama hiçbir zaman gerçek kimliğimi vermedim, korktum. Zamanla belli bir arkadaş grubum oldu. İçlerinde erkekler de vardı. Yazılarla konuşmak, kelimelerin ardındaki insanlara sevgi duymak bana esrarengiz gelmişti. Eşim işe, çocuklar da okula gider gitmez bilgisayarın başına oturup neredeyse akşama kadar kalkmıyordum. Eve gelen giden olursa bilgisayarı kapatıyordum ancak. Akşamları girmezdim ama aklım hep orada kalırdı.”
Zeliha Hanım’daki değişimi fark eden Ahmet Bey, sorunun nereden kaynaklandığını anlamaya çalışır ilk önce. Karşısına çıkan tablo onu hem şaşırtır hem de üzer. Zaten eşinin yardım almak istemesi de bu üzüntüden sonra başlar. Ahmet Bey’in yaşadığı güven sorunu terapiler sayesinde aşılır. Ayrıca ayrıldıklarında arkalarında kalacak kızları, Zeliha Hanım’ın pişmanlığı ve bilmeden böyle bir yanlışa yelken açması da çiftin beraberliklerini kurtarmalarında etkili olur.
İnternet kullanımının artmasıyla başlayan bu tür problemler hakkında değerlendirme yaparken, Prof. Hamdi Tutkun önemli bir noktaya da temas ediyor: “Her kullanıcıyı ‘zararlı’ görmek doğru değil. Fakat evde işler yolunda gitmiyor, eşler arasında huzursuzluk ve tahammülsüzlük varsa, çiftlerden birinde depresyon hâli gözlemleniyorsa, kadın geçmişte aldatılmışsa, aile reisi ara ara ufak kaçamaklar yapıyor, eşi de bunları hissediyorsa bu şartlar altında bir anda bilgisayara sarılan hanımların davranışlarını gözlemlemekte fayda var. Sebep ve sonuç ilişkisi her zaman önemlidir.”
Kendini kısa sürede sanal âlemin merkezinde bulan Aylin Hanım, genelde erkeklerle konuşmayı tercih eder sohbet odalarında. Yıllardır onu anlayamayan eşinden bıkıp usanmıştır çünkü. “Nasıl olsa gerçek değil.” düşüncesi onu rahatlatmış ve “eşimi aldatıyorum” diye düşünmemiş hiç. Zamanla dostluk adı altında kurulan diyaloglar yön değiştirmiş. Hem karşı taraf hem de onun açısından. Zaten pamuk ipliğine bağlı, çocuklarının hatırıyla ayakta durmaya çalışan evlilikleri biraz daha yara almaya başlamış. “Kocamla tartıştığımızda ev ortamını germezdik. Yaşadığım tüm gelgitler evin huzurunu kaçırmaya yetti. Küçük kızım aramızda geçenlerden psikolojik olarak etkilendi. Yemek yiyemiyor, sürekli istifra ediyordu. O zaman anladım nasıl bir çukura düştüğümü, sevdiklerimi de oraya sürüklediğimi…” sözleriyle anlatıyor duyduğu pişmanlığı. “Hiç kimse ‘gerçek kimliğimi vermiyorum’ diyerek vicdanını rahatlatmasın. Zaman içinde gerçek kimliğinizi verecek duruma geliyorsunuz. Yalancı dünyada kurulan tüm dostluklar zararlı arkadaşlıklara dönüşmeye mahkûm.” sözleriyle de bu hastalığa karşı herkesi uyarıyor.
KADINLAR FITRAT KODLARINI UNUTMAMALI
Peki, sanal yolculuğa çıkmış biri nasıl geri dönebilir? Yasemin Uçal’a göre, kadınlar acilen kimlikleriyle barışmalı, önce kadın sonra anne ve eş olduklarını unutmamalı. Çünkü günümüz hanımlarının çoğu, fıtrat kodlarını bozdukları için ellerindekilerle mutlu olmayı başaramıyor, eş olmanın, anne olmanın ulviliğini kavrayamıyor, mevcut hâlinden sıkılıp yeni arayışlar içine giriyor. Kadınların kendilerini bilgi, kültür, ahlâk, psikoloji yönlerinden ve sosyal anlamda geliştirmeleri gerektiğine değinerek, “Bir kadın maddi ve manevi yönden gelişimini ömrünce noktalamamalı. Eğer noktaladıysa hemen harekete geçmeli. Mesela kitap okumalı, dinî hassasiyetlerine, mahremiyet duygusuna önem verip bunlara sahip çıkmalı, fıtrat kodunu öğrenip onlar doğrultusunda hareket etmeli.” diyor.
Psikiyatr Hamdi Tutkun, bu tür rahatsızlıkların aile içine sızmadan halledilmesinden yana. Çünkü eşler arasında güven sorunu çıkabilir. “Tedaviden çok tedbirler önemlidir” diyen Tutkun’un yaptığı tavsiyeler şöyle: “Kişi kendi iradesiyle savaşmamalı. İnsan iradesi zayıftır. Önce evden bilgisayar çıkarılmalı. Eşler aynı evde birbirinden bağımsız uzun süre vakit geçirmemeli. Evde bilgisayar varsa çiftler farklı giriş şifreleri kullanmamalı, her şey şeffaf olmalı. Eğer biri cep telefonunun karıştırılmasından hoşlanmıyorsa bu tarz şeylere meyli var demektir. Yaşananlar dar dairede kalmalı. Bilen çok olursa affetme de zor olur. Chat müptelası olan hanımların yüzde 40’ının kocasına ‘Aynıyla karşılık verme’ niyetiyle sanal âleme dâhil olduklarını da unutmamalı. Erkekler de davranışlarını kontrol altına alıp hanımlarına bu tarz yanlışlar yapmamalı.”
CHAT YAPMANIN DİNEN HÜKMÜ NEDİR?
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden İslam Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Eskicioğlu’nun konuyla ilgili görüşleri şöyle: “İradeli her hareket dindir. İradeyle yapılmış her davranışın hesabı verilecektir. Hanefi fakihi Serahsi, bir kadınla erkeğin edep dairesinde karşılıklı oturup konuşmasında bir sakınca görmez. Ben de bunu savunuyorum. Chat belki karşılıklı konuşma değil. Ama internette kadın-erkek karşılıklı sohbet ettiğinde; birinden biri konuşulanlardan etkilenip tahrik olabilir, çünkü zamanla sohbetlerin nereye gideceği belli olmaz, bunun garantisi yoktur. İnsan iradesi zayıftır. Kişi kendini kaptırabilir. Birey ancak nikâhlı eşiyle paylaşabileceği mevzuları sanal ortamda konuşuyorsa psikolojisi, sosyal düzeni bozulur, dinen de kaybedenler arasında olur. Kadın ya da erkek ilgi, sevgi ihtiyacını sanal ortamda karşılıyorsa; eşine karşı bağlılığı her geçen gün azalır ve evlilik biter. İslam dininde aklı, malı, nesli, korumak esastır.”
İNTERNETTE BAŞLAYAN, KANLA BİTEN BİR AŞK
Eskici Türkü Bar’da garsonluk yapan Nebil Örgen (23), Burdur’da yaşayan Zeliha Özsarı (20) ile internette bir arkadaşlık sitesinde tanışır. Bir süre sonra birbirlerini görmek isteyen iki sevgiliden Zeliha, Adana’ya Nebil’in yanına gelir. Ailesinin istememesine rağmen genç kızı evinde misafir eden Nebil, bir hafta sonra, barda çalıştığı bir gece dışarı çağrılıp kafasına sıkılan kurşunla yaralanır, kaldırıldığı hastanede 2 gün sonra hayatını kaybeder. Katil zanlısı ile boğuşan bar sahibi Ömer Beyazçiçek, saldırganın elinden cinayette kullandığı silahı almayı başarır; ancak saldırgan kaçar. Gözaltına alınan Zeliha Özsarı, “Nebil, beni Adana’ya davet edip evlenmek istediğini söyledi. Ben de her şeyi bırakıp yanına geldim. Ancak Nebil’in ailesi ilişkimize sıcak bakmadı. Babama Adana’ya geldikten sonra telefon edip yerimi ve Nebil’in ne iş yaptığını söyledim. Olumlu bakıp destek için 500 YTL para gönderdi. Her şeyin yoluna girdiğini düşünmeye başlarken, Nebil’in ölüm haberiyle dünyam başıma yıkıldı,” diye konuşuyor.
CHAT ARKADAŞINA KAÇAN EVLİ KADINI KOCASI ÖLDÜRDÜ
Almanya’nın Bergkamen kentinde yaşayan Keçiborlulu Ahmet Karaosman, kendisinden ayrılmak isteyen iki çocuk annesi 16 yıllık eşi Emine Karaosman’ı (36) boğarak öldürür. İnternetteki arkadaşı Uğur Ö. (27), Emine ile altı aydır ‘yasak aşk’ yaşadığını iddia ediyor: “Emine ile internette tanıştık. Önceleri tavla oynuyorduk. Daha sonra görüntülü sohbet başladı. İlk gördüğümde ona âşık olmuştum. O da aynı şekilde beni seviyordu. Evliydi ama kocasından boşanmak istiyordu. İnternette her gece sabaha kadar sohbet ediyorduk. Kocası o sıralar hastanede yatıyordu. Gün geçtikçe birbirimize daha çok bağlanıyorduk. Bir konuşmamızda ‘Yanına gelmeyi çok istiyorum’ dedi. Maddi sorunları olduğu için, arkadaşlarından borç para alarak bir aylığına yanıma geldi. Sonunda benimle olan ilişkisini kocasına anlatmış. ‘Artık bu evliliği bitirelim. Benim sevgilim var’ demiş. Sonra da cinayet gecesi kocası hem ağlamış hem de onu öldürmüş. Ben haberi Emine’nin kızından aldım. ‘Uğur abi, annemi de babamı da sen aldın elimizden’ dedi bana.”
SEKRETER KIZIN KATİLİ CHAT ARKADAŞI ÇIKTI
Sinop’ta, Ocak 2006’da öldürülen 22 yaşındaki sekreter Özlem Güney’in katili, chat yaparken tanıştığı vergi memuru Hüseyin Göklerinoğlu (46) çıkar. Sekreterin bilgisayar kayıtlarını inceleyen polis, 1,5 yıl süren takibin ardından cinayet sanığına ulaşır. Sırtından ve boynunun sol kısmından bıçaklanmış hâlde bulunan Özlem’in katiline ulaşabilmek için polis, genç kızın bilgisayar kayıtlarından edindiği bilgilerle, aralarında Göklerinoğlu’nun da bulunduğu şüpheli 8 kişiyi gözaltına alır. Sonra delil yetersizliğinden gözaltına alınanların tümü serbest bırakılır. Ancak polis sabırla araştırmasını sürdürür. Şüphelerin odağındaki Hüseyin Göklerinoğlu’nun telefonunu dinlemeye alır. Cinayetin üzerinden 1,5 yıl geçtiği için, olayın unutulduğunu düşünerek telefonda rahat rahat konuşan vergi memuru, çelişkili ifadeler kullanınca yakayı ele verdi. Sorgulamasında Özlem Güney’i öldürdüğünü şöyle itiraf eder Göklerinoğlu: “Nisan 2000’de internette chat yaparken tanıştık Özlem’le. Bir süre sonra telefonla görüşmeye başladık. Tanışmak için bürosuna gittiğimde tartışmaya başladık. Sinirden deliye döndüm. Sehpa üzerinde bulunan bıçağı vücuduna rastgele sapladım. Bıçağı da rıhtım bölgesinde denize fırlattım.”
Zehirli.org
Allah cc. emanet olunuz selam ve dua ile.
demirci mustafa- SADIK ÜYEMİZ
Geri: Ailede Eşleri Birbirine Düşman Eden Hastalık!!!
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bu tür yaşanmışlıklara durmaksızın yenileri ekleniyor.Mevla ümmet-i Muhammede şuur ihsan eylesin.
Bu tür yaşanmışlıklara durmaksızın yenileri ekleniyor.Mevla ümmet-i Muhammede şuur ihsan eylesin.
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Similar topics
» AiLeDe SaYGı ve ANLaYıŞ
» Dost Düşman Tavırlara Karşı Üslûbumuz
» Hastalık ve Musibetlerin Hikmetleri
» Dost Düşman Tavırlara Karşı Üslûbumuz
» Hastalık ve Musibetlerin Hikmetleri
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EĞİTİM VE AHLAK
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN