Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 35 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 35 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
KUR'AN AHLAKI MI ? GRUP AHLAKI MI ?
1 sayfadaki 1 sayfası
KUR'AN AHLAKI MI ? GRUP AHLAKI MI ?
Kuran ahlakı mı, grup ahlakı mı?
ŞU aşağıda mealini vereceğim ayet üzerinde biraz düşünür müsünüz?
Dini yaşayan veya yaşamayan. Kendini dindar kabul eden veya etmeyen. Kendini cennetin en üst makamına layık gören veya kendini ateşe ait gören. Hepiniz. Ama hepiniz.
“Hep birlikte Allah'ın ipine (Kuran'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini apaçık bildiriyor -ki doğru yola eresiniz.”(Al-i İmran, 103)
Allah'ın ipine -Kuran'a- sarılınca ayrı gayrı biter diyor vahyin sahibi. Aksi halde bölünürsünüz, parçalanırsınız, ikazını yapıyor. Tabii önemli olan o ipi bırakmamak veya kaybetmemek. İpi -Kuran'ı- kaybedersek kendimize başka ipler icat edebiliriz. Zaten onu da yapıyoruz. Bugünkü yazımda işte bu sıkıntıya işaret edeceğim.
Son zamanlarda, dini daha olgunca yaşama arzumuz bizi Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin dışındaki merkezlerde odaklaşma noktasına getirdi. Veya yeni arayışlara itti. Burada insanımızın iyi niyetinden zerrece şüphemiz yok. Bu çok yadırganacak bir şey de değildir. İnsanların, sevdikleri, inandıkları ve samimiyetine güvendikleri kişilerin etrafında toparlanmaları tarih boyunca hep olagelmiştir. Bu olgu bütün din mensuplarının, toplumlarının doğal bir tercihidir. Fakat bu tercihin tehlikeli olan boyutu, Kuran ve Hz. Peygamber esaslı olmayan bir gruplaşma eğiliminin günden güne daha belirgin hale gelmesidir. Burada şu veya bu grup veya anlayış önemli değil! Zaten burada kastımız isimler veya oluşumlar değil, meyillerdir. Kuran ve Hz. Peygamber'in dışlandığı, başka kaynakların daha da ön plana çıktığı oluşumlar bizleri rahatsız etmektedir. Dini konularda hakem -belirleyici, sınırları çizici- olan Kuran ve Peygamber'in iskat edilmesidir bizi üzen. Bu iskat elbette ki sözle olmuyor. Kimse kalkıp da dini oluşumumuzdan Kuran'ı ve Hz. Peygamber'i çıkardık demiyor elbette. Evet teoride olmuyor belki ama pratikte oluyor. Böyle düşünen bazı insanlarımıza göre Kuran'ın veya Hz. Peygamber'in neyi kastettiği değil, büyüklerinin veya üstatlarının ne anladığı önemlidir. İşte iskat, devreden çıkarılma böyle oluyor. Kuran'ın ikaz ettiği (Nisa, 46) budur işte.
Dini alanda objektif değerlendirmelerde bulunabilecek ehil kalemlerin suskunluğu veya bu konulara bulaşmama isteği bu alanda bozulmayı daha belirgin hale getirmektedir. Yani artık Kuran ve Hz. Peygamber şöyle buyurdu değil de; büyüğümüz, üstadımız, liderimiz şöyle buyurdu yorumları daha üst perdelerden söylenir oldu. Bu elbette ki, bugünün problemi değildir sadece. Yüzyıllardır böyle olmuştur. Ama grup taassubunun en keskin olduğu dönemlerde bile işaret ettiğim iki ölümsüz prensip, -Kuran ve Sünnet- etrafında odaklanmaya çağıran uyarıcılar hep olagelmiştir. Fakat yaşadığımız bu son dönemlerde nedense bu sesleri, uyarıları, ikazları göremez, duyamaz ve okuyamaz hale geldik.
En ciddi korkum şu ayette kınanan insanların haline dönüşebileceğimiz endişesidir:
“Dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dini anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.” (Rum Suresi, 31, 32. ayet)
Cemaat ve grup rahmet olabilir, hatta ihtilaf da rahmet olabilir. Bir üstattan -hocadan, ilahiyatçıdan- haz almayan başka din bilgininden yararlanabilir. Eskiden tasavvuf büyükleri yanlarına ‘riyazat' için gelen bir talebeyi bir müddet dener, ders verir ama sonucunda kendisinden yararlanamayacağı kanaatine varırsa; ”Evladım! Senin irşadın bizde değildir, falanca hocamıza git, oradan dersini al” der ve diğer bir mürşide yönlendirirdi. Tasavvufta ‘ben' yoktu ‘O' vardı. Yaratan Allah vardı. Şimdi bu olgunluk, bu hassasiyet var mı? Yoksa tam aksine sadece ve ama sadece ‘ben' mi var? Benden olmayan veya tarafsız olan bana karşıdır mantığı mı hâkim hale gelmeye başlıyor bizde de. Başka kitaplarda vardır bu yargı, ama bizim kutsalımızda bu yoktur. Tam aksine en üstün olanınız en takvalı olanınızdır, mantığı vardır bizde. Şurada veya burada olan değil.
Bunları konuşmalıyız. Konuşması veya yazması gerekenler; hakaret etmeden, ayıplamadan, kavga etmeden, horlamadan bunları yazıp uyarmalıdır. Çünkü inanınız ki İslam ahlakı yerine grup ahlakı, Kuran ve Sünnet kriterleri yerine grup kriterleri, İslam menfaati veya geleceği yerine grup menfaati daha baskın hale gelmeye başlıyor. İnsanları İslam'a çağırmalıyız, hidayete, rahmete, barışa, sonsuz Kuran ve Hz. Peygamber iklimine çağırmalıyız. Tertemiz ak ve pak olan İslam okyanusuna çağırmalıyız. Herhangi birimizin sempati duyduğu grup, hizip veya oluşuma değil. Tabii ki seveceğinizi sevin. Tabii ki haz alacağınızdan haz alın... Biliyorum, haz almaya, istifade etmeye, sevmeye devam edeceğiz. Ama imanımızı ve aklımızı kimseye ipotek etmemeliyiz. Kiraya vermemeliyiz. Rabbımızı, Kuran'ımızı, Peygamberimizi, tartışmasız baş tacı kabul etmeliyiz... Bunlardan taviz vermemeliyiz. Bunun dışında tartışılmayacak hiçbir din otoritesi veya makamı yoktur.
Bu yazdıklarımı örnekleyeyim mi? O zaman şu cümleciklerimi de okuyun lütfen: Yaşı 80'e merdiven dayamış, hayatını Kuran ve İslam'la geçirmiş, beli bükülmüş, saçı ve sakalı ağarmış bir İslam büyüğünü ‘size ait değil' diye, ‘size ait' olan ama din adına konuşurken iki kelimeyi bir araya getiremeyen beşinci sınıf bir adamınıza kurban ediyorsanız yapacağınız çok tevbe vardır. Sevgiyle kalın.
NİHAT HATİPOĞLU*
ŞU aşağıda mealini vereceğim ayet üzerinde biraz düşünür müsünüz?
Dini yaşayan veya yaşamayan. Kendini dindar kabul eden veya etmeyen. Kendini cennetin en üst makamına layık gören veya kendini ateşe ait gören. Hepiniz. Ama hepiniz.
“Hep birlikte Allah'ın ipine (Kuran'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini apaçık bildiriyor -ki doğru yola eresiniz.”(Al-i İmran, 103)
Allah'ın ipine -Kuran'a- sarılınca ayrı gayrı biter diyor vahyin sahibi. Aksi halde bölünürsünüz, parçalanırsınız, ikazını yapıyor. Tabii önemli olan o ipi bırakmamak veya kaybetmemek. İpi -Kuran'ı- kaybedersek kendimize başka ipler icat edebiliriz. Zaten onu da yapıyoruz. Bugünkü yazımda işte bu sıkıntıya işaret edeceğim.
Son zamanlarda, dini daha olgunca yaşama arzumuz bizi Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin dışındaki merkezlerde odaklaşma noktasına getirdi. Veya yeni arayışlara itti. Burada insanımızın iyi niyetinden zerrece şüphemiz yok. Bu çok yadırganacak bir şey de değildir. İnsanların, sevdikleri, inandıkları ve samimiyetine güvendikleri kişilerin etrafında toparlanmaları tarih boyunca hep olagelmiştir. Bu olgu bütün din mensuplarının, toplumlarının doğal bir tercihidir. Fakat bu tercihin tehlikeli olan boyutu, Kuran ve Hz. Peygamber esaslı olmayan bir gruplaşma eğiliminin günden güne daha belirgin hale gelmesidir. Burada şu veya bu grup veya anlayış önemli değil! Zaten burada kastımız isimler veya oluşumlar değil, meyillerdir. Kuran ve Hz. Peygamber'in dışlandığı, başka kaynakların daha da ön plana çıktığı oluşumlar bizleri rahatsız etmektedir. Dini konularda hakem -belirleyici, sınırları çizici- olan Kuran ve Peygamber'in iskat edilmesidir bizi üzen. Bu iskat elbette ki sözle olmuyor. Kimse kalkıp da dini oluşumumuzdan Kuran'ı ve Hz. Peygamber'i çıkardık demiyor elbette. Evet teoride olmuyor belki ama pratikte oluyor. Böyle düşünen bazı insanlarımıza göre Kuran'ın veya Hz. Peygamber'in neyi kastettiği değil, büyüklerinin veya üstatlarının ne anladığı önemlidir. İşte iskat, devreden çıkarılma böyle oluyor. Kuran'ın ikaz ettiği (Nisa, 46) budur işte.
Dini alanda objektif değerlendirmelerde bulunabilecek ehil kalemlerin suskunluğu veya bu konulara bulaşmama isteği bu alanda bozulmayı daha belirgin hale getirmektedir. Yani artık Kuran ve Hz. Peygamber şöyle buyurdu değil de; büyüğümüz, üstadımız, liderimiz şöyle buyurdu yorumları daha üst perdelerden söylenir oldu. Bu elbette ki, bugünün problemi değildir sadece. Yüzyıllardır böyle olmuştur. Ama grup taassubunun en keskin olduğu dönemlerde bile işaret ettiğim iki ölümsüz prensip, -Kuran ve Sünnet- etrafında odaklanmaya çağıran uyarıcılar hep olagelmiştir. Fakat yaşadığımız bu son dönemlerde nedense bu sesleri, uyarıları, ikazları göremez, duyamaz ve okuyamaz hale geldik.
En ciddi korkum şu ayette kınanan insanların haline dönüşebileceğimiz endişesidir:
“Dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dini anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.” (Rum Suresi, 31, 32. ayet)
Cemaat ve grup rahmet olabilir, hatta ihtilaf da rahmet olabilir. Bir üstattan -hocadan, ilahiyatçıdan- haz almayan başka din bilgininden yararlanabilir. Eskiden tasavvuf büyükleri yanlarına ‘riyazat' için gelen bir talebeyi bir müddet dener, ders verir ama sonucunda kendisinden yararlanamayacağı kanaatine varırsa; ”Evladım! Senin irşadın bizde değildir, falanca hocamıza git, oradan dersini al” der ve diğer bir mürşide yönlendirirdi. Tasavvufta ‘ben' yoktu ‘O' vardı. Yaratan Allah vardı. Şimdi bu olgunluk, bu hassasiyet var mı? Yoksa tam aksine sadece ve ama sadece ‘ben' mi var? Benden olmayan veya tarafsız olan bana karşıdır mantığı mı hâkim hale gelmeye başlıyor bizde de. Başka kitaplarda vardır bu yargı, ama bizim kutsalımızda bu yoktur. Tam aksine en üstün olanınız en takvalı olanınızdır, mantığı vardır bizde. Şurada veya burada olan değil.
Bunları konuşmalıyız. Konuşması veya yazması gerekenler; hakaret etmeden, ayıplamadan, kavga etmeden, horlamadan bunları yazıp uyarmalıdır. Çünkü inanınız ki İslam ahlakı yerine grup ahlakı, Kuran ve Sünnet kriterleri yerine grup kriterleri, İslam menfaati veya geleceği yerine grup menfaati daha baskın hale gelmeye başlıyor. İnsanları İslam'a çağırmalıyız, hidayete, rahmete, barışa, sonsuz Kuran ve Hz. Peygamber iklimine çağırmalıyız. Tertemiz ak ve pak olan İslam okyanusuna çağırmalıyız. Herhangi birimizin sempati duyduğu grup, hizip veya oluşuma değil. Tabii ki seveceğinizi sevin. Tabii ki haz alacağınızdan haz alın... Biliyorum, haz almaya, istifade etmeye, sevmeye devam edeceğiz. Ama imanımızı ve aklımızı kimseye ipotek etmemeliyiz. Kiraya vermemeliyiz. Rabbımızı, Kuran'ımızı, Peygamberimizi, tartışmasız baş tacı kabul etmeliyiz... Bunlardan taviz vermemeliyiz. Bunun dışında tartışılmayacak hiçbir din otoritesi veya makamı yoktur.
Bu yazdıklarımı örnekleyeyim mi? O zaman şu cümleciklerimi de okuyun lütfen: Yaşı 80'e merdiven dayamış, hayatını Kuran ve İslam'la geçirmiş, beli bükülmüş, saçı ve sakalı ağarmış bir İslam büyüğünü ‘size ait değil' diye, ‘size ait' olan ama din adına konuşurken iki kelimeyi bir araya getiremeyen beşinci sınıf bir adamınıza kurban ediyorsanız yapacağınız çok tevbe vardır. Sevgiyle kalın.
NİHAT HATİPOĞLU*
belinay- SÜPER MODERATÖR
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN