Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 222 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 222 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Tasavvuf Edebiyatında Aşk
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: TASAVVUF
1 sayfadaki 1 sayfası
Tasavvuf Edebiyatında Aşk
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tasavvuf, Allah'ı gönülden sevme işidir. Mutasavvıf ise tasavvuf ile uğraşan ehil kişidir. Mutasavvıflara göre aşk her şeyin üzerindedir ve âlemin varlık sebebinin aşk olduğu inancı hâkimdir. Tanrı "Ben gizli bir hazine idim bilinmeyi, sevilmeyi istedim" demiş ve sırf kendi güzelliğine âşık olmak için insanoğlunu yaratmıştır. Bu yolda Hallac-ı Mansur Enel Hak (Ben Hak'kım) diyerek, aşkın Yaradan'da yok olmak olduğunu iddia etmiş ve bu iddiasının karşılığını da yakılıp küllerinin Dicle'nin suyuna savrulmasıyla ödemiştir. Uzun yıllar sonra Mevlana gibi büyük bir mutasavvıf Hallac-ı Mansur'un teşhisinin doğruluğunu savunmuştur. "Ben size şah damarınızdan daha yakınım " ayeti de bunu doğrular mahiyettedir. Çünkü asıl âşık olunan, kavuşmak için arzulanan Allah'tır.
Mutasavvıflara göre beşeri aşk ilahi aşkın yeryüzüne yansımasından ibarettir. Allah, ruhları Bezm-i Elest'te bir araya topladığında âşıklar orda birbirini görmüş söz vermişlerdir. Bir diğer inanışa göre ise ruhların yarım olduğu söylenir. Âşıklar ne zaman bir bedende iki ruh olur, işte o zaman ruhların tamamlanacağı inancıdır.
Aşk ruhani olup, cinsel arzuların dışına taşmaktır. Bu haliyle aşk, zenginlik, fakirlik, varlık ve yokluğun üzerindedir. Ölümden daha güçlü olan, ölümü göze aldıran, candan daha kıymetli, canın feda edildiği şeydir.
Bir mıknatıs gibidir aşk. Âşıklar nerde olursa olsun, cuz-i irade onların yollarının bir yerde muhakkak kesişmesini sağlar. Aşk, aramakla bulunmaz. Aksine ansızın ve habersizce gelen bir beladır. Öyle bir beladır ki aşk gelirken derdi, acıyı, kederi de beraberinde getirir. Çaresi ise bu beladan tat almak, gam, keder, tasa içerisinde boğulmaktır. aşık acı çeker. Bu acı öyle bir acıdır ki ne kılıç yarası ne de başka bir yaraya benzer. Çünkü aşk acısı tenden ziyade ruhu acıtır. Bu acı ne kadar ağır olursa olsun, seven insan o acıdan zevk almasını bilir. Ayrıca aşkta ne makam ne de denklik aranır.
İnsanoğlu yalnız başına sadece bir tenden ibarettir. Bu tene can olan ise sevilen, yani canandır. Aşksız insan bir boşluk içerisinde savrulup durur hayatı bir düzensizlikler silsilesidir. Bunun sebebi ise, muhayyilemizde hep onun olması, ümidin, idealin o olmasında saklıdır.
Aşk sevgili ile buluşma, ona kavuşma ama muvaffak olamama arzusudur. Çünkü aşka erdiği zaman onun biteceğinden, o zevk veren acının kaybolacağından korkar. Âşıklık bir süreklilik arz edeceğinden zamanla alışılır ve yaşam biçimine dönüşür. Aşk makamına yükselen Allah'ın vahdetini ve birliğini anlar.
Büyük âlimler önce beşeri aşkı yaşamış, sonra ilahi aşka ulaşmıştır. Hakikate ancak aşk yoluyla, aklı terk etmekle ulaşılacağına inanılır. Gönülde aşk varsa akıl idrak edemez. Bu yaşam biçimi aslında nefsaniyet duygusunun öldürülmesidir. Yukarıda da değindiğimiz gibi aşk şehvet duyguları, makam ve paranın üzerindedir. Bir rivayete göre Züleyha, Yusuf'u bulmak için yetmiş deve yükü serveti bu yolda harcamıştır. Aşığın gözü kördür derler. Bu sözün anlamı, sevenin canandan başkasını görmediği için söylenmiştir. Ancak bu sözle sadece bu düşünceyi ima etmek eksik olur. Çünkü seven cananın eksiklerini de görmez.
Aşk bazen uzun zamanlar sonunda, bazen de ilk bakışta ortaya çıkar. Bazen de didişmeyle başlar. Ya aşk biter mi? Ruha olan aşk hiçbir zaman bitmez. Çünkü ruh kalıcıdır. Ama surete olan aşk belirli bir süre sonra o güzelliğin ölümüyle birlikte son bulmaya mahkûmdur.
Göz gönül penceresi olduğundan dolayı aşkın ilk başladığı yer ise gözlerdir. Tasavvuf edebiyatında sevilenin kaşları yaya gözleri ise kalbi hedef alan oka benzetilir.
Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha, Ferhat ile Şirin, Aslı ile Kerem ve daha nice zamana ve mekâna sığmayan aşklar ve âşıklar… Aşkın büyüklüğü çekilen cefada ezada ve çilede gizlidir. İnsanoğlu erişilmeyene ulaşılmayan her zaman daha çok arzu duyar. O ne kadar uzak olursa ona karşı şiddetli bir istek vardır.
Tasavvuf edebiyatında simgeler dizisi içerisinde gül ile bülbül önemli bir yeri vardır. Sevilen bir güle benzetilir. En güzel gül ise peygamberimiz( s.av.) dır. İslam dinine göre insanoğlu yaradılış itibariyle meleklerden bile üstün yaratılmıştır. İşte bu üstün yaratığın en güzeli de Hz. Muhammed'dir. En büyük sevgili odur. Çünkü asıl sevgili olan Allah\'a ulaşmanın yolu peygamberimiz sünneti ve onun aracılığıyla indirilen kuran-ı kerim'i doğru anlamak ve uygulamaktan geçmektedir. Yukarıda da değindiğimiz gibi Hallac-ı Mansur'un dediği gibi sevgilide yok olunmalıdır. Mevlana Celalettin Rumi ise aşkı, tapılması gereken bir din olarak nitelemektedir.
Aşkın başlangıcı esnasında aşıka yüceltilirken âşık kendini sürekli aşağı çeker. Belirli bir süre sonra bu hareket tam aksi yönde ilerler. Son aşamada bu süreç dengelenir. Unutulmamalıdır ki naz sevilene yapılır.
İnsanoğlu doğduğu andan itibaren ben demesini öğrenir. Ne zaman âşık olur, işte o zaman sen demesini öğrenir. Bu cümleden de anlaşılacağı gibi aşk insanın kendi bencilliğini kırması için bir araçtır. Çünkü aşkta sevilene itaat söz konusudur. Âşık, kendisi için değil aşkı için yaşar, ona benzemeye çalışır. Onun hoşuna giden davranışları sergiler. Onu güldürebilmek için en kötü hallere bile katlanır. Çünkü onun gülüşü, gülün açışıdır.
Birçok kimse hazı, arzuyu birbirini karıştırdığından kendisini âşık olarak nitelendirir. Bunun sebebi ise aşkta ölçünün kişinin kendisi olmasıdır. Hiçbir insan ne Leyla'nın ne de Mecnun'un duygularını anlayamaz ve de yaşayamaz. İnsan ne zaman gerçek aşkı bulur, işte o zaman daha önce yaşadıklarıyla bir mukayese ve muhasebe hesabına girerek gerçek aşkı anlayabilir. Ancak yine de aşkın belirtileri vardır. İnsan sevgiliyi gördüğü zaman, kalp atışları hızlanır, yüzü kızarır, söz söyleyemez olur. Aşığın korktuğu tek şey sevilenin bir çift gözüdür. O gözler o kadar derindir ki düşeceğinden korkar. Ayrıca seven insan sevgiliden söz edilmesinden haz alır, onu sözcüklere sığdıramaz. O'nu seveni ve O'nun akrabaları sevene tatlı gelir.
İnsan fıtratı gereği büyük bir sevgi taşımaktadır. Bu sevginin dışarıya çıkması için bir aynaya ihtiyaç vardır. İşte o ayna sevgilidir. Aslında kişi kendisine âşıktır, sevilen sadece bir simgeden ibarettir. Âşık olduğu şey kendi hüsn-i zan ve taşıdığı duygularının anlam bakımından güzelliğidir. Ünlü İslam bilginlerinden Arabî ise aşkın aşığın güzelliğine girdiğini söylemektedir.
Bir rivayete göre insan sevdiğini ömrü boyunca sadece kendisinde saklarsa Allah katında şehitlikle müjdeleneceğidir. Bu da aşkı kendinde saklamanın ne kadar ağır bir yük olduğunun göstergesidir.
Cengiz Yılmaz [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Mutasavvıflara göre beşeri aşk ilahi aşkın yeryüzüne yansımasından ibarettir. Allah, ruhları Bezm-i Elest'te bir araya topladığında âşıklar orda birbirini görmüş söz vermişlerdir. Bir diğer inanışa göre ise ruhların yarım olduğu söylenir. Âşıklar ne zaman bir bedende iki ruh olur, işte o zaman ruhların tamamlanacağı inancıdır.
Aşk ruhani olup, cinsel arzuların dışına taşmaktır. Bu haliyle aşk, zenginlik, fakirlik, varlık ve yokluğun üzerindedir. Ölümden daha güçlü olan, ölümü göze aldıran, candan daha kıymetli, canın feda edildiği şeydir.
Bir mıknatıs gibidir aşk. Âşıklar nerde olursa olsun, cuz-i irade onların yollarının bir yerde muhakkak kesişmesini sağlar. Aşk, aramakla bulunmaz. Aksine ansızın ve habersizce gelen bir beladır. Öyle bir beladır ki aşk gelirken derdi, acıyı, kederi de beraberinde getirir. Çaresi ise bu beladan tat almak, gam, keder, tasa içerisinde boğulmaktır. aşık acı çeker. Bu acı öyle bir acıdır ki ne kılıç yarası ne de başka bir yaraya benzer. Çünkü aşk acısı tenden ziyade ruhu acıtır. Bu acı ne kadar ağır olursa olsun, seven insan o acıdan zevk almasını bilir. Ayrıca aşkta ne makam ne de denklik aranır.
İnsanoğlu yalnız başına sadece bir tenden ibarettir. Bu tene can olan ise sevilen, yani canandır. Aşksız insan bir boşluk içerisinde savrulup durur hayatı bir düzensizlikler silsilesidir. Bunun sebebi ise, muhayyilemizde hep onun olması, ümidin, idealin o olmasında saklıdır.
Aşk sevgili ile buluşma, ona kavuşma ama muvaffak olamama arzusudur. Çünkü aşka erdiği zaman onun biteceğinden, o zevk veren acının kaybolacağından korkar. Âşıklık bir süreklilik arz edeceğinden zamanla alışılır ve yaşam biçimine dönüşür. Aşk makamına yükselen Allah'ın vahdetini ve birliğini anlar.
Büyük âlimler önce beşeri aşkı yaşamış, sonra ilahi aşka ulaşmıştır. Hakikate ancak aşk yoluyla, aklı terk etmekle ulaşılacağına inanılır. Gönülde aşk varsa akıl idrak edemez. Bu yaşam biçimi aslında nefsaniyet duygusunun öldürülmesidir. Yukarıda da değindiğimiz gibi aşk şehvet duyguları, makam ve paranın üzerindedir. Bir rivayete göre Züleyha, Yusuf'u bulmak için yetmiş deve yükü serveti bu yolda harcamıştır. Aşığın gözü kördür derler. Bu sözün anlamı, sevenin canandan başkasını görmediği için söylenmiştir. Ancak bu sözle sadece bu düşünceyi ima etmek eksik olur. Çünkü seven cananın eksiklerini de görmez.
Aşk bazen uzun zamanlar sonunda, bazen de ilk bakışta ortaya çıkar. Bazen de didişmeyle başlar. Ya aşk biter mi? Ruha olan aşk hiçbir zaman bitmez. Çünkü ruh kalıcıdır. Ama surete olan aşk belirli bir süre sonra o güzelliğin ölümüyle birlikte son bulmaya mahkûmdur.
Göz gönül penceresi olduğundan dolayı aşkın ilk başladığı yer ise gözlerdir. Tasavvuf edebiyatında sevilenin kaşları yaya gözleri ise kalbi hedef alan oka benzetilir.
Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha, Ferhat ile Şirin, Aslı ile Kerem ve daha nice zamana ve mekâna sığmayan aşklar ve âşıklar… Aşkın büyüklüğü çekilen cefada ezada ve çilede gizlidir. İnsanoğlu erişilmeyene ulaşılmayan her zaman daha çok arzu duyar. O ne kadar uzak olursa ona karşı şiddetli bir istek vardır.
Tasavvuf edebiyatında simgeler dizisi içerisinde gül ile bülbül önemli bir yeri vardır. Sevilen bir güle benzetilir. En güzel gül ise peygamberimiz( s.av.) dır. İslam dinine göre insanoğlu yaradılış itibariyle meleklerden bile üstün yaratılmıştır. İşte bu üstün yaratığın en güzeli de Hz. Muhammed'dir. En büyük sevgili odur. Çünkü asıl sevgili olan Allah\'a ulaşmanın yolu peygamberimiz sünneti ve onun aracılığıyla indirilen kuran-ı kerim'i doğru anlamak ve uygulamaktan geçmektedir. Yukarıda da değindiğimiz gibi Hallac-ı Mansur'un dediği gibi sevgilide yok olunmalıdır. Mevlana Celalettin Rumi ise aşkı, tapılması gereken bir din olarak nitelemektedir.
Aşkın başlangıcı esnasında aşıka yüceltilirken âşık kendini sürekli aşağı çeker. Belirli bir süre sonra bu hareket tam aksi yönde ilerler. Son aşamada bu süreç dengelenir. Unutulmamalıdır ki naz sevilene yapılır.
İnsanoğlu doğduğu andan itibaren ben demesini öğrenir. Ne zaman âşık olur, işte o zaman sen demesini öğrenir. Bu cümleden de anlaşılacağı gibi aşk insanın kendi bencilliğini kırması için bir araçtır. Çünkü aşkta sevilene itaat söz konusudur. Âşık, kendisi için değil aşkı için yaşar, ona benzemeye çalışır. Onun hoşuna giden davranışları sergiler. Onu güldürebilmek için en kötü hallere bile katlanır. Çünkü onun gülüşü, gülün açışıdır.
Birçok kimse hazı, arzuyu birbirini karıştırdığından kendisini âşık olarak nitelendirir. Bunun sebebi ise aşkta ölçünün kişinin kendisi olmasıdır. Hiçbir insan ne Leyla'nın ne de Mecnun'un duygularını anlayamaz ve de yaşayamaz. İnsan ne zaman gerçek aşkı bulur, işte o zaman daha önce yaşadıklarıyla bir mukayese ve muhasebe hesabına girerek gerçek aşkı anlayabilir. Ancak yine de aşkın belirtileri vardır. İnsan sevgiliyi gördüğü zaman, kalp atışları hızlanır, yüzü kızarır, söz söyleyemez olur. Aşığın korktuğu tek şey sevilenin bir çift gözüdür. O gözler o kadar derindir ki düşeceğinden korkar. Ayrıca seven insan sevgiliden söz edilmesinden haz alır, onu sözcüklere sığdıramaz. O'nu seveni ve O'nun akrabaları sevene tatlı gelir.
İnsan fıtratı gereği büyük bir sevgi taşımaktadır. Bu sevginin dışarıya çıkması için bir aynaya ihtiyaç vardır. İşte o ayna sevgilidir. Aslında kişi kendisine âşıktır, sevilen sadece bir simgeden ibarettir. Âşık olduğu şey kendi hüsn-i zan ve taşıdığı duygularının anlam bakımından güzelliğidir. Ünlü İslam bilginlerinden Arabî ise aşkın aşığın güzelliğine girdiğini söylemektedir.
Bir rivayete göre insan sevdiğini ömrü boyunca sadece kendisinde saklarsa Allah katında şehitlikle müjdeleneceğidir. Bu da aşkı kendinde saklamanın ne kadar ağır bir yük olduğunun göstergesidir.
Cengiz Yılmaz [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: TASAVVUF
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN