Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 6 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 6 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
KARACA PAŞA (VARNA MÜCAHİDİ )
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: TARİHİ ÇEVİR :._.·´¯) :: OSMANLI TARİHİ
1 sayfadaki 1 sayfası
KARACA PAŞA (VARNA MÜCAHİDİ )
KARACA PAŞA (VARNA MÜCAHİDİ - MEÇHUL KAHRAMAN )
1444 yılının Kasım ayıydı. Osmanlı Devleti'ni ve böylece de İslâmiyet'in en büyük müdafaacısı ve neşredicisi olarak Osmanlı'yı ortadan kaldırmak isteyen Hıristiyan Avrupa Devletleri, Niğbolu ve 1. Kosova mağlubiyetlerine bakmadan, bir kez daha bu rüyalarını gerçekleştirmek maksadıyla harekete geçtiler.
Macarların "Millî Kahraman " olarak gördükleri Jan Hunyad (veya Hunyadi Yanaç) komutasındaki ve yaklaşık 100 bin askerden müteşekkil Müttefik Hıristiyan Avrupa ordusu, Osmanlı topraklarına saldırıp ilerleyerek Varna'ya geldi. Bu haberi alan II. Murad da yaklaşık 50-60 bin kişilik bir ordu ile derhal Varna önlerine geldi. II. Murad'ın barış teklifinin reddedilmesi üzerine iki ordu arasında 10 Kasım 1444'de savaş başladı. Bu savaş, o güne kadar yapılanların en büyüğüydü.
Osmanlı ordusunun sağ kanadında Anadolu Beylerbeyi Karaca Bey (Paşa), sol kanadında da Rumeli Beylerbeyi Hadım Şehabeddin Bey (Paşa) vardı. Merkezde ise II. Murad bulunuyordu. Avrupa müttefik ordusu da kendilerine göre düzenli bir şekilde dizilmişti.
Ancak Osmanlı askerleri harbedip kahramanca cenk etmelerine rağmen, kendilerinden sayıca ve teçhizat bakımından çok üstün olan düşmana karşı koymakta zorluk çekiyorlardı. Saatler geçtikçe Osmanlı ordusunda yenilme emareleri görülmeye başlanmıştı. Fatih, II. Murad ve zamanını bizzat yaşayan Aşık-paşazâde'nin ve Solakzâde Hemdemi Çelebi'nin belirttiğine göre "o gün fevkalade cenk oluyordu. Gittikçe cenk kızışıp nice tenler başsız ve nice başlar da vücudsuz kaldı."(1)
Osmanlı ordusunun pekçok askeri şehid olmuş, geriye kalanlar ise dağılmaya başlamıştı. Muharebede yükü en çok omuzlarında taşıyan birliklerden biri olan Karaca Paşa'nın birlikleri de cenk etmekten bîtâb düşmüştü. Bir ara Paşalar telaşlanmışlar, II. Murad'ı kurtarmak için harekete geçmişlerdi. Karaca Paşa padişahın alının dizginlerine yapışmış "Etmen padişahım., eylemen. Kendinizi kılıca karşı atman. Maazallah başınıza bîr hal gelir, millet perişan olur" diyerek II. Murad'ın tek başına ve delice harb etmesine mani olmaya çalışıyordu. Fakat II. Murad "Biz Sultanoğlu Sultanız. Cenk meydanından kaçmayız. Ya zaferi kazanırız yahut şehit oluruz. Bugünkü gün muharebe meydanında deli gibi cenk etmemek, Allah korusun (cc) Ümmet-i Islâmiye'nin izmihlaline sebep olur" (2) cevabını vermişti. İşte bu tavır, kendisi gibi manevî âlem sultanlarına kahraman mücahidlere ve hakikat erlerine yakışan öylesine âlî bir tavırdı. Biri davasının ve inancının, Allah'ın (cc) farz kıldığı "Ululemre (sizden olan yöneticilere itaatin, saygı ve sevginin kahramanı... Diğeri ise aynı dava ve inanca sâdık olmanın ve gerektiğinde, padişah dahi olsa herşeyinî feda etmenin en münteha noktasındaki bir başka kahraman. Onların davası ve mefkuresi ise "İla-i Kelimetullah" bir başka deyişle "Allah'ın rızasını kazanmaktı."
Osmanlı ordusunun sağ ve sol kanadı iyice yokolmuş, savaş kurallarına göre mağlub duruma düşmüştü. Ama bu kadar âlî şahsiyete sahip insanlar, düşmana kolay kolay yenilmeyi kabul edemezdi. II. Murad ve Karaca Paşa yorgun düşmüşler ve birşey yapamamanın ezikliği içindeydiler. II. Murad değişik bir halet-i ruhiye içine girmiş, ağlayarak Allah'a (cc) duâ ediyordu.
Bu sırada durumun vahimiyetini ve ehemmiyetini gören Karaca Paşa, çok yorgun ve bitkin olmasına rağmen son bir gayretle toparlandı. İslâm askerlerinin düşmana yenilmesine dayanamazdı. Aksi taktirde uğrunda savaştığı davaya hainlik etmiş olurdu, İslâm askerlerinin çoğu dağılmışken, vazifenin başa düştüğünü ve İslâm uğrunda bir değil, milyonlarca canın feda edilmesi gerektiğini anlayan Karaca Paşa, son birkaç askerini daha yanına topladı. Muharebe meydanına dalmadan önce Gazavatnâme'nin diliyle "hemen şîr arslan gibi gerindi, sündü ve kendisini yoktan vareden Perverdigâr olan Kudret-i Sonsuz Yüce Allah'a ısmarlayub, niyyet-dül gaza kasd-ı kafir deyüh, yüzünü Dergah-ı Hakk'a dutup dedi ki: Alîha, Kerîma, Rahîma, Penerdigârâ. Sen "Küllü Şey'in Kadirsin". Fırsat ve Nusret senin elinde. Ya Rabb... Bana evvel gaza ve sonra da şehâdet nasîb eyle kî, ben padişahın katında durub yüzüne bakacak gözüm kalmadı, deyüb bir kerre gütbang-ı Allah Allah deyüp düşman üzerine yürüdü ise, ya bir aç kurddur kim, bir sürü koyuna girer, vehayut bir pare ateştir kim, kuru kamışlığa uğradı"(3). Karaca Paşa'nın korkusuzca ve kahramanca, sanki şehid olmaya koşar gibi cenk ettiğini gören az sayıdaki Osmanlı askerleri de şevke gelerek toplandılar ve son bir kere daha bu manevî hava içinde cenk ettiler. Osmanlı ordusu, Hıristiyan müttefik ordusu karşısında muzaffer oldu. Böylece Karaca Paşa 10 Kasım 1444 günü Varna meydanında Osmanlı ordusunun galib gelmesine bir vesile de kendisi oldu. Kısa bir süre evvel zafer çığlıkları atan ve Osmanlı askerlerinin üstüne hınçla saldıran Dan Hunyad ise, kaçmak suretiyle kurtulabildi.
Karaca Paşa'da bir zamanlar ecdadı I.Murad Hüdâvendigâr'ın 1. Kosova muharebesinde Allah'a dua edip 'İslâm ordusu muzaffer olsun ben şehid olayım" diyerek niyazda bulunmuş ve o da I. Murad gibi şehid düşerek Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu. Zafer bütün Avrupa Hıristiyan dünyasında büyük akisler yaptığı gibi, İslâm âlemini de sevince boğdu. Ancak bu İslâm dünyası bir yandan zafere sevinirken, diğer yandan da her biri çok kıymetli olan ve daha sonraları Kanuni Sultan Süleyman"in Korfu Kalesi'ni göstererek ''bir mücahid kulumuzu böyle bin hisara değişmem" diyeceği gibi, Peygamber Efendimiz'in (sav) sancağı altına giren binlerce askerini şehid vermenin, Karaca Paşa gibi birçok paşayı kaybetmenin üzüntüsünü ve acısını yaşıyordu.
Peki kimdi bu Karaca Paşa... Lazım olduğu zaman, büyük bir mesuliyet duygusu içinde canını seve seve feda eden binlerce meçhul Osmanlı askerinden, İslâm mücahidinden sadece biri. Bu kahramanlar kahramanı hakkında, ne yazık ki, elimizde fazla bilgi yok. Bildiğimiz, sadece II. Murad'ın kız kardeşlerinden biri ile evlendiği. Anadolu Beylerbeyi olduğu ve Varna'da 1444'de cenk ederken şehid düştüğü.
Bazı kahramanlar vardır ki, II. Murad gibi, Fatih ve Kanuni Sultan Süleyman gibi, yaptıkları hayırlı işlerde bilinirler. Bazı kahramanlarda Karaca gibi İslâm uğrunda şehid olup, canını bir Yâr-ı Baki olan Yüce Allah'a (cc) satıp, tarihin altın sayfalarında gizlenmişlerdir. Hem bu dünyanın hem de ukbânın paşası olduktan sonra ne fark ederki?
Bizler ecdadımızın en küçük rütbeli askerinden, en büyük mevkide bulunan askerine kadar, uğrunda savaştıkları davaya saygı ve sevgi duymalıyız. Bu vatanı bize bıraktıkları ve bunun için de canla başla çalıştıkları için onlara bin teşekkür ve minnet duymalıyız.
Dünyâ ve ukbâ muvazenesini çok iyi bilen ve çok iyi ayarlayan bu insanların bazen Osman Gazi gibi açık, bazen de Karaca Paşa gibi gizli nasihatları ve vasiyetleri vardır. Bu vasiyet ve nasihat; bir zamanlar onların bu vatanı ve bu halkı izzetli ve âlî bir hâle kavuşturdukları ve kendileri de en başta öyle oldukları gibi, bizim de bugünkü zelîl halimizden bir an evvel kurtulup, eskisi gibi büyük ve azîz halimize tekrar kavuşmamız. Bu ise, hem onlara karşı, hem de gelecekteki neslimize karşı yapılması kolay olmayan, ancak mükâfatı çok büyük olan kutsi bir vazifedir.
VE SİZ!... Karaca Paşa gibi "hem için hem de dışın," bir başka değişle "hem dünyanın hem de ukbanın paşası olmaya" ne dersiniz?...
"Sultanoğlu Sultan" olmaya, "Sultanoğlu Sultanlara ahfâd olmaya ve "ALTIN NESİL OLMAYA" ne dersiniz?...
Dipnotlar:
1) Aşıkpaşazâde Tarihi: Nihal Atsız. K.T.B. yay. Ank.1985 s.128. Mehmed Hendemi Çelebi Solakzâde: Tarihi. Dr. Vahil Çabuk. K.T.B. yay. Ank. 1989, c.2, s. 237.
2) Murad Senoglu. Muffassal Osmanlı Tarihi, c.2. s. 330.
3) Ciazavat-ı Sultan Murad Bin Mehemmed Hani Halil inalcık. Mevlûd Oğuz, TTK Ank. 1989. s.62-63. Solakzade., a.g.e. s. 206.
Abdullah Çangaoğlu
1444 yılının Kasım ayıydı. Osmanlı Devleti'ni ve böylece de İslâmiyet'in en büyük müdafaacısı ve neşredicisi olarak Osmanlı'yı ortadan kaldırmak isteyen Hıristiyan Avrupa Devletleri, Niğbolu ve 1. Kosova mağlubiyetlerine bakmadan, bir kez daha bu rüyalarını gerçekleştirmek maksadıyla harekete geçtiler.
Macarların "Millî Kahraman " olarak gördükleri Jan Hunyad (veya Hunyadi Yanaç) komutasındaki ve yaklaşık 100 bin askerden müteşekkil Müttefik Hıristiyan Avrupa ordusu, Osmanlı topraklarına saldırıp ilerleyerek Varna'ya geldi. Bu haberi alan II. Murad da yaklaşık 50-60 bin kişilik bir ordu ile derhal Varna önlerine geldi. II. Murad'ın barış teklifinin reddedilmesi üzerine iki ordu arasında 10 Kasım 1444'de savaş başladı. Bu savaş, o güne kadar yapılanların en büyüğüydü.
Osmanlı ordusunun sağ kanadında Anadolu Beylerbeyi Karaca Bey (Paşa), sol kanadında da Rumeli Beylerbeyi Hadım Şehabeddin Bey (Paşa) vardı. Merkezde ise II. Murad bulunuyordu. Avrupa müttefik ordusu da kendilerine göre düzenli bir şekilde dizilmişti.
Ancak Osmanlı askerleri harbedip kahramanca cenk etmelerine rağmen, kendilerinden sayıca ve teçhizat bakımından çok üstün olan düşmana karşı koymakta zorluk çekiyorlardı. Saatler geçtikçe Osmanlı ordusunda yenilme emareleri görülmeye başlanmıştı. Fatih, II. Murad ve zamanını bizzat yaşayan Aşık-paşazâde'nin ve Solakzâde Hemdemi Çelebi'nin belirttiğine göre "o gün fevkalade cenk oluyordu. Gittikçe cenk kızışıp nice tenler başsız ve nice başlar da vücudsuz kaldı."(1)
Osmanlı ordusunun pekçok askeri şehid olmuş, geriye kalanlar ise dağılmaya başlamıştı. Muharebede yükü en çok omuzlarında taşıyan birliklerden biri olan Karaca Paşa'nın birlikleri de cenk etmekten bîtâb düşmüştü. Bir ara Paşalar telaşlanmışlar, II. Murad'ı kurtarmak için harekete geçmişlerdi. Karaca Paşa padişahın alının dizginlerine yapışmış "Etmen padişahım., eylemen. Kendinizi kılıca karşı atman. Maazallah başınıza bîr hal gelir, millet perişan olur" diyerek II. Murad'ın tek başına ve delice harb etmesine mani olmaya çalışıyordu. Fakat II. Murad "Biz Sultanoğlu Sultanız. Cenk meydanından kaçmayız. Ya zaferi kazanırız yahut şehit oluruz. Bugünkü gün muharebe meydanında deli gibi cenk etmemek, Allah korusun (cc) Ümmet-i Islâmiye'nin izmihlaline sebep olur" (2) cevabını vermişti. İşte bu tavır, kendisi gibi manevî âlem sultanlarına kahraman mücahidlere ve hakikat erlerine yakışan öylesine âlî bir tavırdı. Biri davasının ve inancının, Allah'ın (cc) farz kıldığı "Ululemre (sizden olan yöneticilere itaatin, saygı ve sevginin kahramanı... Diğeri ise aynı dava ve inanca sâdık olmanın ve gerektiğinde, padişah dahi olsa herşeyinî feda etmenin en münteha noktasındaki bir başka kahraman. Onların davası ve mefkuresi ise "İla-i Kelimetullah" bir başka deyişle "Allah'ın rızasını kazanmaktı."
Osmanlı ordusunun sağ ve sol kanadı iyice yokolmuş, savaş kurallarına göre mağlub duruma düşmüştü. Ama bu kadar âlî şahsiyete sahip insanlar, düşmana kolay kolay yenilmeyi kabul edemezdi. II. Murad ve Karaca Paşa yorgun düşmüşler ve birşey yapamamanın ezikliği içindeydiler. II. Murad değişik bir halet-i ruhiye içine girmiş, ağlayarak Allah'a (cc) duâ ediyordu.
Bu sırada durumun vahimiyetini ve ehemmiyetini gören Karaca Paşa, çok yorgun ve bitkin olmasına rağmen son bir gayretle toparlandı. İslâm askerlerinin düşmana yenilmesine dayanamazdı. Aksi taktirde uğrunda savaştığı davaya hainlik etmiş olurdu, İslâm askerlerinin çoğu dağılmışken, vazifenin başa düştüğünü ve İslâm uğrunda bir değil, milyonlarca canın feda edilmesi gerektiğini anlayan Karaca Paşa, son birkaç askerini daha yanına topladı. Muharebe meydanına dalmadan önce Gazavatnâme'nin diliyle "hemen şîr arslan gibi gerindi, sündü ve kendisini yoktan vareden Perverdigâr olan Kudret-i Sonsuz Yüce Allah'a ısmarlayub, niyyet-dül gaza kasd-ı kafir deyüh, yüzünü Dergah-ı Hakk'a dutup dedi ki: Alîha, Kerîma, Rahîma, Penerdigârâ. Sen "Küllü Şey'in Kadirsin". Fırsat ve Nusret senin elinde. Ya Rabb... Bana evvel gaza ve sonra da şehâdet nasîb eyle kî, ben padişahın katında durub yüzüne bakacak gözüm kalmadı, deyüb bir kerre gütbang-ı Allah Allah deyüp düşman üzerine yürüdü ise, ya bir aç kurddur kim, bir sürü koyuna girer, vehayut bir pare ateştir kim, kuru kamışlığa uğradı"(3). Karaca Paşa'nın korkusuzca ve kahramanca, sanki şehid olmaya koşar gibi cenk ettiğini gören az sayıdaki Osmanlı askerleri de şevke gelerek toplandılar ve son bir kere daha bu manevî hava içinde cenk ettiler. Osmanlı ordusu, Hıristiyan müttefik ordusu karşısında muzaffer oldu. Böylece Karaca Paşa 10 Kasım 1444 günü Varna meydanında Osmanlı ordusunun galib gelmesine bir vesile de kendisi oldu. Kısa bir süre evvel zafer çığlıkları atan ve Osmanlı askerlerinin üstüne hınçla saldıran Dan Hunyad ise, kaçmak suretiyle kurtulabildi.
Karaca Paşa'da bir zamanlar ecdadı I.Murad Hüdâvendigâr'ın 1. Kosova muharebesinde Allah'a dua edip 'İslâm ordusu muzaffer olsun ben şehid olayım" diyerek niyazda bulunmuş ve o da I. Murad gibi şehid düşerek Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu. Zafer bütün Avrupa Hıristiyan dünyasında büyük akisler yaptığı gibi, İslâm âlemini de sevince boğdu. Ancak bu İslâm dünyası bir yandan zafere sevinirken, diğer yandan da her biri çok kıymetli olan ve daha sonraları Kanuni Sultan Süleyman"in Korfu Kalesi'ni göstererek ''bir mücahid kulumuzu böyle bin hisara değişmem" diyeceği gibi, Peygamber Efendimiz'in (sav) sancağı altına giren binlerce askerini şehid vermenin, Karaca Paşa gibi birçok paşayı kaybetmenin üzüntüsünü ve acısını yaşıyordu.
Peki kimdi bu Karaca Paşa... Lazım olduğu zaman, büyük bir mesuliyet duygusu içinde canını seve seve feda eden binlerce meçhul Osmanlı askerinden, İslâm mücahidinden sadece biri. Bu kahramanlar kahramanı hakkında, ne yazık ki, elimizde fazla bilgi yok. Bildiğimiz, sadece II. Murad'ın kız kardeşlerinden biri ile evlendiği. Anadolu Beylerbeyi olduğu ve Varna'da 1444'de cenk ederken şehid düştüğü.
Bazı kahramanlar vardır ki, II. Murad gibi, Fatih ve Kanuni Sultan Süleyman gibi, yaptıkları hayırlı işlerde bilinirler. Bazı kahramanlarda Karaca gibi İslâm uğrunda şehid olup, canını bir Yâr-ı Baki olan Yüce Allah'a (cc) satıp, tarihin altın sayfalarında gizlenmişlerdir. Hem bu dünyanın hem de ukbânın paşası olduktan sonra ne fark ederki?
Bizler ecdadımızın en küçük rütbeli askerinden, en büyük mevkide bulunan askerine kadar, uğrunda savaştıkları davaya saygı ve sevgi duymalıyız. Bu vatanı bize bıraktıkları ve bunun için de canla başla çalıştıkları için onlara bin teşekkür ve minnet duymalıyız.
Dünyâ ve ukbâ muvazenesini çok iyi bilen ve çok iyi ayarlayan bu insanların bazen Osman Gazi gibi açık, bazen de Karaca Paşa gibi gizli nasihatları ve vasiyetleri vardır. Bu vasiyet ve nasihat; bir zamanlar onların bu vatanı ve bu halkı izzetli ve âlî bir hâle kavuşturdukları ve kendileri de en başta öyle oldukları gibi, bizim de bugünkü zelîl halimizden bir an evvel kurtulup, eskisi gibi büyük ve azîz halimize tekrar kavuşmamız. Bu ise, hem onlara karşı, hem de gelecekteki neslimize karşı yapılması kolay olmayan, ancak mükâfatı çok büyük olan kutsi bir vazifedir.
VE SİZ!... Karaca Paşa gibi "hem için hem de dışın," bir başka değişle "hem dünyanın hem de ukbanın paşası olmaya" ne dersiniz?...
"Sultanoğlu Sultan" olmaya, "Sultanoğlu Sultanlara ahfâd olmaya ve "ALTIN NESİL OLMAYA" ne dersiniz?...
Dipnotlar:
1) Aşıkpaşazâde Tarihi: Nihal Atsız. K.T.B. yay. Ank.1985 s.128. Mehmed Hendemi Çelebi Solakzâde: Tarihi. Dr. Vahil Çabuk. K.T.B. yay. Ank. 1989, c.2, s. 237.
2) Murad Senoglu. Muffassal Osmanlı Tarihi, c.2. s. 330.
3) Ciazavat-ı Sultan Murad Bin Mehemmed Hani Halil inalcık. Mevlûd Oğuz, TTK Ank. 1989. s.62-63. Solakzade., a.g.e. s. 206.
Abdullah Çangaoğlu
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: TARİHİ ÇEVİR :._.·´¯) :: OSMANLI TARİHİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN