Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 231 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 231 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
BİR İYİLİK TUTAR EĞLER BENİ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: DİNİ KONULAR VE BİLGİLER :._.·´¯) :: DİNİ BİLGİLER ve İSLAMİ YAZILAR
1 sayfadaki 1 sayfası
BİR İYİLİK TUTAR EĞLER BENİ
Gözlerimiz ufuklarda, kulaklarımız rüzgârda… Gidiyoruz, biteviye gidiyoruz…
Yaşadığımız her şey hatırlanacak, hatırlatılacak bir gün. Neden, niçin bu dünyadayız, soracaklar bir gün. Gençliğimizin aşkla parıldayan günleri, ihtiyarlığımızın yokuşları hesaplayan günleri de sorulacak. En küçük, en önemsiz zannettiğimiz şeyler de sorulacak. Bir kalbe koyduğumuz sevinç de sorulacak.
Hayatı yeni baştan yaşatacak kadar güzel, anlamlı kılan nice sözler, nice hatıralar duyarız. Nice bin hatıra tutar eğler beni… İşte onlardan bir tanesi:
Cafer b. Muhammed (ra), dedesinden (ra) naklediyor:
Resûlullah (asm) buyurdu ki: “Kişi bir mü’mini sevindirdiğinde, Allah o sevinçten bir melek yaratır ve o melek yüce Allah’a hamd ederek, onu dinleyerek ibadet eder. O kul ölüp de kabrine konduğunda bu sevinç meleği gelerek, ‘Beni tanıyor musun?’ diye sorar. O da ‘Sen kimsin? Tanımadım’ der. Sevinç meleği, ‘Ben falana verdiğin sevincim, bugün senin yalnızlığında sana dost olacağım ve sorgu meleklerine vereceğin cevapta sana telkinde bulunacağım. Seni şahadet üzere sabit kılacak, kıyamet gününde sana şahitlik yapacak, Rabbinin katında sana şefaatçi olacağım ve cennette sana tahsis edilen yeri göstereceğim’ der.” (İbn. Edü’d-Dünya; Kazâi’l Hâce, No: 115; Muttakî-i Hindî, Kenz, No: 19409.)
Bu hatırayı duyar da, iyilikten geri kalır mı insan? İyiliği Allah için yapmaz mı?
Hz. Peygamber (asm) yine buyuruyor ki: “Her türlü iyilik sadakadır. Bir hayra çağıran kimse onu işleyen gibidir. Allah, hayrete düşmüş, sıkışmış vaziyettekilere yardım edilmesini sever.” (Beyhakî, Şuâbü’l-İman, No: 7658.)
Allah’ın sevdiklerinden biri olmak için çokça iyilik işlemek gerek.
Yine Ebû Hureyre’den (ra):
Resulullah (asm) buyurdu ki:
“Güneşin doğduğu her günde, insanların azalarının her biri için (şükür olarak) bir sadaka vermesi gereklidir. İki kimse arasında adalet etmek sadakadır. Hayvanına binen birine yardım edip bindirmek ve yükünü hayvanına yüklemek veya eşyaları kendisine ulaştırmak sadakadır. Güzel söz bir sadakadır. Namaza gitmek için attığın her adımda sana bir sadaka vardır. Yoldan eziyet verici şeyleri uzaklaştırman da sadakadır.” (Buhari, Cihad, 128. Müslim, Zekât, 56.)
Evet, iyilik yolları çoktur. İyilik sahipleri tanınır. İnsanların ihtiyaçları için koşanlar, kendilerini ne kadar gizleseler de, onlar bilinir. Gerçi onlar bilinmek için yapmazlar yaptığı iyilikleri. Başa da kakmazlar. Allah için yaparlar. Gizli gizli yaparlar ama ne hikmetse, yine de bilinir onlar. Hatırıma gelen bir öyküyü paylaşayım sizinle hemen:
Bir çoban ile bir şair geceleyin bir tepede buluşmuşlar. Çoban şairi tanıyormuş. Ufak tefek bir adammış şair.
Çoban sormuş ona:
“Anlayamadığım bir şey var” demiş. “Sen benden çok küçük bir adamsın. Benim üstesinden geldiğim işleri yap desem yapamazsın. Elinden pek bir iş geleceğini de sanmam doğrusu. Ama ne hikmettir ki insanların pek çoğu seni tanır ve seni sever. Merak ediyorum, nedir bunun hikmeti?”
Beklemiyordu böyle bir soruyu şair. Durup düşünür ve çobana şöyle der:
“Yukarıda ne var?”
“Ay var” der çoban da.
“Nasıl bir ay?”
“Güzel, yuvarlak bir ay.”
“Evet” der şair. “Ben de öyle görüyorum. Şimdi gözlerini kapa ve tekrar bak.”
Çoban gözünü kapatır, başını ayın olduğu noktaya çevirir. Bu arada şair sorar:
“Şimdi ne görüyorsun?”
Çoban da hiçbir şey göremediğini söyler. Bunun üzerine şair de gözünü kapatır, o yöne doğru başını çevirir ve şöyle der:
“Oysa şimdi ben, semadaki ayı eskisinden daha güzel görüyorum.”
Evet, ne gördüğümüzü değil, ne görmek istediğimizi bize gösterir içimizdeki güzellik.
Ne güzel der Mevlânâ:
“Hiç kimsenin bakmadığı yönden bak cihana.”
Böyle bakınca ay da içindedir, iyilik de içindedir insanın. Kâinatta asıl olan iyiliktir, hayırdır, güzelliktir. Kötülük değildir. İnsanın bunlar için yaratılmış olması gerçeğidir. Bu gerçek tutar eğler beni...
İyilik sahibinde bir san'atçı gözü vardır adeta. Kimsenin görmediğini görür. Allah onun kalbine öyle bir göz vermiştir ki, o gözle görür. Dertliyi bulur, ona devâ olur. Hastayı bulur, ona şifa olur. Onun dost eli şifalıdır. Onun sesi devâlıdır. Kaç gönlün, harap olmuş kaç hanenin sinesini sarar. Yaptı mı iyiliği, nefes almak gibi yapar. O kadar fıtrî, o kadar içten, o kadar samimî… Bir teşekkür bile beklemezler. Ne yaparlarsa Allah için yaparlar. Onun rızası için koştururlar. Böyle güzel insanlar tutar, böyle güzel kişiler tutar eğler beni.
Hz. Âişe (ra) buyuruyor:
Resûlullah (asm) bana sıkça gelirdi. Bir defasında, ‘Ey Âişe, şu beyitleri (şiirleri) ne yaptın?’ diye sordu.
Ben de ‘Hangi beyitleri soruyorsun yâ Resulallah? Çünkü bende beyitler çoktur’ dedim.
Resulullah (asm) ‘Şükür hakkındakileri’ dedi.
Ben, ‘Evet, anam babam sana feda olsun yâ Resulallah, onlar yanımda’ deyip kendisine şükür hakkındaki beyitleri (şiirleri) okudum.
Resulullah (asm) şöyle buyurdu:
‘Ya Aişe, yüce Allah (cc) insanları kıyamet gününde haşrettiğinde, kulları tarafından kendisine iyilik yapılmış olan bir kuluna, ‘Ona teşekkür ettin mi?’ diye sorar. O kul da, ‘Ya Rabbi, ben o iyiliği senden bildim ve sana şükrettim’ der. Cenâb-ı Hak ‘Sana eliyle nimetimi ulaştırdığım kuluma teşekkür etmedikçe bana şükretmiş sayılmazsın’ buyurur.” (Taberânî, es-Sagîr, No: 454.)
Peki, insan bu teşekkürünü nasıl yapacaktır diye sorarsanız, ona da bir cevap var.
Yine Ebû Hureyre’den (ra):
Resulullah (asm) buyurdu ki: “Kişi, kendisine iyilik yapan bir kimseye, ‘Allah seni hayırla mükâfatlandırsın’ derse, onu övmüş ve kendisine teşekkür etmiş olur.” (Tirmizî, Birr, 87. Taberânî es-Sagîr, No: 1184.)
Evet, ölümle hayat arasında durur iyilik. Yapanın yanına kâr kalır, yanında götürür. Upuzun yollarda, ebediyet yollarında azık olur insana. Bu dünyada yaptıkları, ötelerde yankılanır. Yollar, azıksız aşılmaz. Azıklar iyiliklerdir, güzelliklerdir, hayırlardır. Allah’ın yap dediği emirlerdir, insanın azıklarıdır bu dünyada. Azıksız çıkmayalım yola, o uzun yollara. Meyvesiz ağaçlar bile yuva olur kuşlara. Yakışmaz insana kol kanat germeden bu dünyada yaşamak, yakışmaz.
İyilik yapıldı mı, ana gibi olmalı. Sessiz sedasız kollar ardına kadar açılmalı. Sarmalı bir zayıfın, bir fakirin üzerini. Ana gibi olmalı, şefkatle kucaklamalı. Çok müjdeler var yaprakların anlatacağı, çiçeklerin söyleyeceği baharlar var. Ölüm sanma geceyi; sabahlar var. Üzülme sevdiğin dünyadan ayrıldı diye; ebediyet var, ahiret var, Allah var. Her şey hatırlanacak bir gün, her şey hatırlatılacak. Kapatma kendini içindeki odalara, gizlenme oralarda. Aç ruhunun kapılarını iyiliğe, fırla yataktan. Bak ellerine, sonra yüzüne, ayaklarına. Unutma Allah’ı, unutma Peygamberimizin (asm) o güzel dileklerini. Vur yokuşlara, yokuşlar düz olsun ayaklarına. Yolda iyilik meleği nice kardeşlerin var, katıl aralarına, katıl o kervana. Yorgunluk mu? Geç… İmkânsızlık mı? Geç… Doğruluğuna inandığın meselede imkân düşünme. Yoksul ve imkânsız günlerin anlatacağı güzel şeyler var ilerde. Gençlerin, çocukların anlatacağı çok şey var ilerde. Bu yolun ucu maksada götürür, gayene ulaştırır seni. Kalbinde güzellik ve iyiliğin tohumu varsa, çürütme, öldürme, söndürme. Paylaş, çiçeğin yaptığı gibi. Paylaş, dalların, ağaçların sunduğu meyveler gibi. Paylaş hayatını, arının yaptığı gibi. Kanaatkârca, içten, ihlâsla…
İyilik bir sudur, nice kirleri yıkar. Nice kirler arınır bu sularda.
Küçük işleri meraka değmez dünyanın. Bırak geride kalsın. Cennete müşteri olmak, cennete yol bulmak, cennet yolcusu olmak varken, oyalanmak yakışmaz. Güneş, uzaklığı, verdiği sıcaklığı unutabilir, ışığını da. Dünya döndüğünü de unutabilir. Ama unutma ki, en küçük bir iyilik, en küçük bir söz, Allah için oldu mu, unutulmaz. Hatırlanır bir gün, hatırlatılır bir gün.
Bir söz, bir hatıra tutar eğler beni.
Bir iyilik tutar eğler beni…
Yaşadığımız her şey hatırlanacak, hatırlatılacak bir gün. Neden, niçin bu dünyadayız, soracaklar bir gün. Gençliğimizin aşkla parıldayan günleri, ihtiyarlığımızın yokuşları hesaplayan günleri de sorulacak. En küçük, en önemsiz zannettiğimiz şeyler de sorulacak. Bir kalbe koyduğumuz sevinç de sorulacak.
Hayatı yeni baştan yaşatacak kadar güzel, anlamlı kılan nice sözler, nice hatıralar duyarız. Nice bin hatıra tutar eğler beni… İşte onlardan bir tanesi:
Cafer b. Muhammed (ra), dedesinden (ra) naklediyor:
Resûlullah (asm) buyurdu ki: “Kişi bir mü’mini sevindirdiğinde, Allah o sevinçten bir melek yaratır ve o melek yüce Allah’a hamd ederek, onu dinleyerek ibadet eder. O kul ölüp de kabrine konduğunda bu sevinç meleği gelerek, ‘Beni tanıyor musun?’ diye sorar. O da ‘Sen kimsin? Tanımadım’ der. Sevinç meleği, ‘Ben falana verdiğin sevincim, bugün senin yalnızlığında sana dost olacağım ve sorgu meleklerine vereceğin cevapta sana telkinde bulunacağım. Seni şahadet üzere sabit kılacak, kıyamet gününde sana şahitlik yapacak, Rabbinin katında sana şefaatçi olacağım ve cennette sana tahsis edilen yeri göstereceğim’ der.” (İbn. Edü’d-Dünya; Kazâi’l Hâce, No: 115; Muttakî-i Hindî, Kenz, No: 19409.)
Bu hatırayı duyar da, iyilikten geri kalır mı insan? İyiliği Allah için yapmaz mı?
Hz. Peygamber (asm) yine buyuruyor ki: “Her türlü iyilik sadakadır. Bir hayra çağıran kimse onu işleyen gibidir. Allah, hayrete düşmüş, sıkışmış vaziyettekilere yardım edilmesini sever.” (Beyhakî, Şuâbü’l-İman, No: 7658.)
Allah’ın sevdiklerinden biri olmak için çokça iyilik işlemek gerek.
Yine Ebû Hureyre’den (ra):
Resulullah (asm) buyurdu ki:
“Güneşin doğduğu her günde, insanların azalarının her biri için (şükür olarak) bir sadaka vermesi gereklidir. İki kimse arasında adalet etmek sadakadır. Hayvanına binen birine yardım edip bindirmek ve yükünü hayvanına yüklemek veya eşyaları kendisine ulaştırmak sadakadır. Güzel söz bir sadakadır. Namaza gitmek için attığın her adımda sana bir sadaka vardır. Yoldan eziyet verici şeyleri uzaklaştırman da sadakadır.” (Buhari, Cihad, 128. Müslim, Zekât, 56.)
Evet, iyilik yolları çoktur. İyilik sahipleri tanınır. İnsanların ihtiyaçları için koşanlar, kendilerini ne kadar gizleseler de, onlar bilinir. Gerçi onlar bilinmek için yapmazlar yaptığı iyilikleri. Başa da kakmazlar. Allah için yaparlar. Gizli gizli yaparlar ama ne hikmetse, yine de bilinir onlar. Hatırıma gelen bir öyküyü paylaşayım sizinle hemen:
Bir çoban ile bir şair geceleyin bir tepede buluşmuşlar. Çoban şairi tanıyormuş. Ufak tefek bir adammış şair.
Çoban sormuş ona:
“Anlayamadığım bir şey var” demiş. “Sen benden çok küçük bir adamsın. Benim üstesinden geldiğim işleri yap desem yapamazsın. Elinden pek bir iş geleceğini de sanmam doğrusu. Ama ne hikmettir ki insanların pek çoğu seni tanır ve seni sever. Merak ediyorum, nedir bunun hikmeti?”
Beklemiyordu böyle bir soruyu şair. Durup düşünür ve çobana şöyle der:
“Yukarıda ne var?”
“Ay var” der çoban da.
“Nasıl bir ay?”
“Güzel, yuvarlak bir ay.”
“Evet” der şair. “Ben de öyle görüyorum. Şimdi gözlerini kapa ve tekrar bak.”
Çoban gözünü kapatır, başını ayın olduğu noktaya çevirir. Bu arada şair sorar:
“Şimdi ne görüyorsun?”
Çoban da hiçbir şey göremediğini söyler. Bunun üzerine şair de gözünü kapatır, o yöne doğru başını çevirir ve şöyle der:
“Oysa şimdi ben, semadaki ayı eskisinden daha güzel görüyorum.”
Evet, ne gördüğümüzü değil, ne görmek istediğimizi bize gösterir içimizdeki güzellik.
Ne güzel der Mevlânâ:
“Hiç kimsenin bakmadığı yönden bak cihana.”
Böyle bakınca ay da içindedir, iyilik de içindedir insanın. Kâinatta asıl olan iyiliktir, hayırdır, güzelliktir. Kötülük değildir. İnsanın bunlar için yaratılmış olması gerçeğidir. Bu gerçek tutar eğler beni...
İyilik sahibinde bir san'atçı gözü vardır adeta. Kimsenin görmediğini görür. Allah onun kalbine öyle bir göz vermiştir ki, o gözle görür. Dertliyi bulur, ona devâ olur. Hastayı bulur, ona şifa olur. Onun dost eli şifalıdır. Onun sesi devâlıdır. Kaç gönlün, harap olmuş kaç hanenin sinesini sarar. Yaptı mı iyiliği, nefes almak gibi yapar. O kadar fıtrî, o kadar içten, o kadar samimî… Bir teşekkür bile beklemezler. Ne yaparlarsa Allah için yaparlar. Onun rızası için koştururlar. Böyle güzel insanlar tutar, böyle güzel kişiler tutar eğler beni.
Hz. Âişe (ra) buyuruyor:
Resûlullah (asm) bana sıkça gelirdi. Bir defasında, ‘Ey Âişe, şu beyitleri (şiirleri) ne yaptın?’ diye sordu.
Ben de ‘Hangi beyitleri soruyorsun yâ Resulallah? Çünkü bende beyitler çoktur’ dedim.
Resulullah (asm) ‘Şükür hakkındakileri’ dedi.
Ben, ‘Evet, anam babam sana feda olsun yâ Resulallah, onlar yanımda’ deyip kendisine şükür hakkındaki beyitleri (şiirleri) okudum.
Resulullah (asm) şöyle buyurdu:
‘Ya Aişe, yüce Allah (cc) insanları kıyamet gününde haşrettiğinde, kulları tarafından kendisine iyilik yapılmış olan bir kuluna, ‘Ona teşekkür ettin mi?’ diye sorar. O kul da, ‘Ya Rabbi, ben o iyiliği senden bildim ve sana şükrettim’ der. Cenâb-ı Hak ‘Sana eliyle nimetimi ulaştırdığım kuluma teşekkür etmedikçe bana şükretmiş sayılmazsın’ buyurur.” (Taberânî, es-Sagîr, No: 454.)
Peki, insan bu teşekkürünü nasıl yapacaktır diye sorarsanız, ona da bir cevap var.
Yine Ebû Hureyre’den (ra):
Resulullah (asm) buyurdu ki: “Kişi, kendisine iyilik yapan bir kimseye, ‘Allah seni hayırla mükâfatlandırsın’ derse, onu övmüş ve kendisine teşekkür etmiş olur.” (Tirmizî, Birr, 87. Taberânî es-Sagîr, No: 1184.)
Evet, ölümle hayat arasında durur iyilik. Yapanın yanına kâr kalır, yanında götürür. Upuzun yollarda, ebediyet yollarında azık olur insana. Bu dünyada yaptıkları, ötelerde yankılanır. Yollar, azıksız aşılmaz. Azıklar iyiliklerdir, güzelliklerdir, hayırlardır. Allah’ın yap dediği emirlerdir, insanın azıklarıdır bu dünyada. Azıksız çıkmayalım yola, o uzun yollara. Meyvesiz ağaçlar bile yuva olur kuşlara. Yakışmaz insana kol kanat germeden bu dünyada yaşamak, yakışmaz.
İyilik yapıldı mı, ana gibi olmalı. Sessiz sedasız kollar ardına kadar açılmalı. Sarmalı bir zayıfın, bir fakirin üzerini. Ana gibi olmalı, şefkatle kucaklamalı. Çok müjdeler var yaprakların anlatacağı, çiçeklerin söyleyeceği baharlar var. Ölüm sanma geceyi; sabahlar var. Üzülme sevdiğin dünyadan ayrıldı diye; ebediyet var, ahiret var, Allah var. Her şey hatırlanacak bir gün, her şey hatırlatılacak. Kapatma kendini içindeki odalara, gizlenme oralarda. Aç ruhunun kapılarını iyiliğe, fırla yataktan. Bak ellerine, sonra yüzüne, ayaklarına. Unutma Allah’ı, unutma Peygamberimizin (asm) o güzel dileklerini. Vur yokuşlara, yokuşlar düz olsun ayaklarına. Yolda iyilik meleği nice kardeşlerin var, katıl aralarına, katıl o kervana. Yorgunluk mu? Geç… İmkânsızlık mı? Geç… Doğruluğuna inandığın meselede imkân düşünme. Yoksul ve imkânsız günlerin anlatacağı güzel şeyler var ilerde. Gençlerin, çocukların anlatacağı çok şey var ilerde. Bu yolun ucu maksada götürür, gayene ulaştırır seni. Kalbinde güzellik ve iyiliğin tohumu varsa, çürütme, öldürme, söndürme. Paylaş, çiçeğin yaptığı gibi. Paylaş, dalların, ağaçların sunduğu meyveler gibi. Paylaş hayatını, arının yaptığı gibi. Kanaatkârca, içten, ihlâsla…
İyilik bir sudur, nice kirleri yıkar. Nice kirler arınır bu sularda.
Küçük işleri meraka değmez dünyanın. Bırak geride kalsın. Cennete müşteri olmak, cennete yol bulmak, cennet yolcusu olmak varken, oyalanmak yakışmaz. Güneş, uzaklığı, verdiği sıcaklığı unutabilir, ışığını da. Dünya döndüğünü de unutabilir. Ama unutma ki, en küçük bir iyilik, en küçük bir söz, Allah için oldu mu, unutulmaz. Hatırlanır bir gün, hatırlatılır bir gün.
Bir söz, bir hatıra tutar eğler beni.
Bir iyilik tutar eğler beni…
SELİM GÜNDÜZALP
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: DİNİ KONULAR VE BİLGİLER :._.·´¯) :: DİNİ BİLGİLER ve İSLAMİ YAZILAR
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN