Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 201 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 201 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Dualarımızda Tefekkür Yoğunluğu
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·. _.: FİKİR ATLASI :._.·´¯) :: TEFEKKÜR AYNASI
1 sayfadaki 1 sayfası
Dualarımızda Tefekkür Yoğunluğu
Dualarımızdaki Tefekkür Yoğunluğu
Yüce Yaratıcıyla irtibata geçmek, O’nu azametine uygun tesbih etmek için başvurduğumuz dua metinlerinden oluşan dini malzemenin karakteri, büyük ölçüde düşünerek okuma fırsatı veren özellikler taşır. Kur’an-ı Kerim ayetlerini olduğu gibi, dua mecmualarını da içtenlikle okumaya artı olarak tefekkür boyutlu bir okuma şeklini geliştirmenin insana kazandıracağı fazladan şeyler var olsa gerek. Baştan söyleyelim ki, düşünerek okumayı şuurlu okumayla tamamen aynı manada kullanmıyoruz. Çünkü şuurlu olarak bir metni okuma bazen tefekkür dediğimiz zihnî aktiviteden yoksun olabilir. Böylesi bir okuma şeklinin insanın iç dünyasının aydınlanmasına katkısı da bu zihni aktivitenin yekününe bağlıdır.
Okunan dua metinleri, insanda kalp, akıl, ruh gibi latifelere ayrı ayrı etki ediyor. Yükümlü olunan ibadetler hakkında da benzer kanaati ifade edebiliriz. Çünkü ibadetlerdeki içerik de bu malzemeden oluşmakta. Adı geçen latifelerin insandan insana değişen farklı tepkileri netice vermesi ise gayet tabîdir. İnsanların okuduğu, duyduğu, gördüğü bir şeyden manevî cihette gereği gibi faydalanması bazı kişilerde kalbin yönlendirmesiyle, bazılarında vicdan ve ruhun sesine kulak vermekle, bazılarında ise akıl-muhakeme desteğiyle gerçekleşebilir. Dolayısıyla söz konusu bütün latifeler insanın iç tatmininde rol oynar. Şayet gereği gibi beslenebilirse bu latifeler manevi hayatın kıvama ulaştırılması için faydalı bir birlik oluşturabilir.
Müslümanlığa ait bu dini malzemenin başlıca kaynağı ise Kur’an-ı Kerim’dir. Bu kaynak aynı zamanda bir dua kaynağıdır. Çünkü Kur’an’ın çok yönlerinden birisi de dua kitabı olmasıdır. Baştan sona o, dua etmiş olmak için okunabilir. Onun o mübarek iki kapağı arasında bazen geçmişe gidilir, tarihte yaşamış kavimlerin hayat serencameleri temaşa edilir. Bazen istikbale doğru hedef gösterici beyanlarla buluşulur. Bazen yedi kat semalara kadar çıkılır, bazen de insanın iç dünyasının en ince noktalarına doğru yol alınır. Sanki Kur’an’da o koskoca kainat dürülmüştür de okundukça onun katmanları açılır. Onlar açıldıkça okuyan insanın da ufku açılır. Böylece iki kapak arasında dürülü o koskoca kainatın dilini kullanıp, onun lisanı içindeki sema, arz, deniz, bulut, yağmur, güneş, ay, yıldız vs... gibi kelimeleri telaffuz etmek, insana tefekkür dolu bir kulluk yakarışı fırsatı sunar. Allah Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem), bir gece sabaha kadar “semavat ve arzın yaratılmasında, gece ile gündüzün değişip durmasında .......sizin için ayetler, işaretler vardır” mealindeki ayeti defalarca okuyup gözyaşı seli içinde Rabbisine yalvarmasında böyle bir fırsatı çok iyi değerlendirdiğini görmekteyiz.
İmam Gazalî gibi bir allamenin, Gümüşhanevî gibi bir büyük velinin vird (daimi dua) edindiği Cevşen ismiyle bilinen dua mecumuası da işte bu kutsî kaynaktan nebean etmiştir. Bu mecmua baştan sona peygamberane ifadelerle bezeli bir edâya sahip olup İmam Gazalî tarafından da şerhi yapılmıştır. Buradaki üsluba bir bakalım:
"Ey azameti semada tecelli eden! Her şeyde delilleri olan!
Denizlerde insanı şaşırtacak icraatı olan!
Mahlukatı yaratıp sonra yaratılışı tekrar tekrar yapan!
Yarattığı her şeyi güzel yapan!
Ey geceyi gündüze gündüzü de geceye dönüştüren!
Karanlığı da aydınlığı da gölgeyi de sıcaklığı da ölümü de hayatı da var eden!
Güneşi ve Ay’ı insanoğlunun istifadesine sunan!
Ey Arz’ı beşik, dağları kazık Güneş’i bir lamba, Kamer’i bir nur,
Geceyi libas, gündüzü meaş (maişeti temin vakti) yapan! Her şeyi çift olarak yaratan!"
......
Görüldüğü gibi bu ifadelerde kullanılan uslup insanın aklını, kalbini ve diğer başka latifelerini doyuracak şekildedir. Düşünün bir, bu vasıflarla tarif edilen bir Yaratıcı’ya muhatab olduğunu bilmek beşer aklını ne kadar da doyurur.. ve böyle bir Yaratacı’yı anmakla kalb nasıl tatmin olur. Yine konumuzla yakından alakası olan Hulasatu’l-Hulasa adlı tefekkür yüklü bir dua var. Bu dua, sahip olduğu unsurlarla topyekün bir kainatın diliyle Yaratıcı’yı tesbih ve takdis etme temasını işler. Bu tema eşliğinde dua okuyan kişi, bir taraftan ruhunu doyururken diğer taraftan da tefekkür ağırlıklı bir zihnî tatmin yaşar. Zikrin fikirle buluştuğu bu tatmin zeminin havasını aksettirsin diye bir misal verelim:
“Semavatın lisanını kullanarak, o semavatın yıldızlar, güneşler, aylar, ve seyyarelerden oluşan kelimelerini telaffuz ederek, bütün onların nizamlarını, muntazam vazifelerini şahid göstererek iman ederim ki: Vahid u Ehad, Vacibu’l-Vücud Allah’tan başka ilah yok!. Havanın lisanını kullanarak, o havanın bulut, rüzgar, şimşek, gökgürültüsü ve yağmur gibi emre amade unsurlardan müteşekkil kelimelerini telaffuz ederek, onların sağladığı yararları ve canlıların ihtiyaçlarına arzettiği uyumu şahit göstererek iman ederim ki: Allah’tan başka ilah yok!”
Kainatı çok iyi okumuş, onun unsurlarını malzeme olarak yakarışında isabetlice seçmiş, yalnız ebedle ve ebedi bir Zat’la tatmin olacağına inanmış itminan arayan bir gönlün tefekkür yoğunluklu yakarışını ise Lem’alar adlı eserdeki Münâcât başlıklı bölümde buluruz. On altı sayfayı bulan bu bölümden fikir versin diye küçük bir kesit sunmakta fayda var:
"Ey Vâcib-ül-Vücûd! Ey Vâhid-i Ehad! Bu harika yıldızlar, bu acib Güneşler, Aylar; Senin mülkünde, senin semavatında, Senin emrin ile ve kudretin ile; Ve senin idare ve tedbirin ile teshir ve tanzim ve tavzif edilmişlerdir. Bütün o ecram-ı ulviye, kendilerini yaratan ve döndüren ve idare eden bir tek Hâlik’a tesbih ederler; tekbir ederler; lisan-ı hal ile “Sübhân-Allah, Allahu Ekber” derler. Ben dahi onların bütün tesbihatıyla Seni takdis ederim."
Kur’an’ın göz kamaştıran koca bir kainatı seslendirirken kullandığı üslup gerçekten tefekküre sevkedici.. Kainat’ın Yaratıcısı’nı tesbih ve takdis etmek isteyenler için açık-kapalı ifade renkliliği içinde en küçük parçacıktan en büyük cisimlere kadar pek çok şeyin yer aldığı bir tesbihat koleksiyonu adeta. Bu harika koleksiyon, kendisinden hemen hemen kopya edilmiş şekliyle yukarıda kendilerinden örnekler verdiğimiz dua mecmualarında da kendi tat ve kokusunu hissettiriyor.
Yüce Yaratıcıyla irtibata geçmek, O’nu azametine uygun tesbih etmek için başvurduğumuz dua metinlerinden oluşan dini malzemenin karakteri, büyük ölçüde düşünerek okuma fırsatı veren özellikler taşır. Kur’an-ı Kerim ayetlerini olduğu gibi, dua mecmualarını da içtenlikle okumaya artı olarak tefekkür boyutlu bir okuma şeklini geliştirmenin insana kazandıracağı fazladan şeyler var olsa gerek. Baştan söyleyelim ki, düşünerek okumayı şuurlu okumayla tamamen aynı manada kullanmıyoruz. Çünkü şuurlu olarak bir metni okuma bazen tefekkür dediğimiz zihnî aktiviteden yoksun olabilir. Böylesi bir okuma şeklinin insanın iç dünyasının aydınlanmasına katkısı da bu zihni aktivitenin yekününe bağlıdır.
Okunan dua metinleri, insanda kalp, akıl, ruh gibi latifelere ayrı ayrı etki ediyor. Yükümlü olunan ibadetler hakkında da benzer kanaati ifade edebiliriz. Çünkü ibadetlerdeki içerik de bu malzemeden oluşmakta. Adı geçen latifelerin insandan insana değişen farklı tepkileri netice vermesi ise gayet tabîdir. İnsanların okuduğu, duyduğu, gördüğü bir şeyden manevî cihette gereği gibi faydalanması bazı kişilerde kalbin yönlendirmesiyle, bazılarında vicdan ve ruhun sesine kulak vermekle, bazılarında ise akıl-muhakeme desteğiyle gerçekleşebilir. Dolayısıyla söz konusu bütün latifeler insanın iç tatmininde rol oynar. Şayet gereği gibi beslenebilirse bu latifeler manevi hayatın kıvama ulaştırılması için faydalı bir birlik oluşturabilir.
Müslümanlığa ait bu dini malzemenin başlıca kaynağı ise Kur’an-ı Kerim’dir. Bu kaynak aynı zamanda bir dua kaynağıdır. Çünkü Kur’an’ın çok yönlerinden birisi de dua kitabı olmasıdır. Baştan sona o, dua etmiş olmak için okunabilir. Onun o mübarek iki kapağı arasında bazen geçmişe gidilir, tarihte yaşamış kavimlerin hayat serencameleri temaşa edilir. Bazen istikbale doğru hedef gösterici beyanlarla buluşulur. Bazen yedi kat semalara kadar çıkılır, bazen de insanın iç dünyasının en ince noktalarına doğru yol alınır. Sanki Kur’an’da o koskoca kainat dürülmüştür de okundukça onun katmanları açılır. Onlar açıldıkça okuyan insanın da ufku açılır. Böylece iki kapak arasında dürülü o koskoca kainatın dilini kullanıp, onun lisanı içindeki sema, arz, deniz, bulut, yağmur, güneş, ay, yıldız vs... gibi kelimeleri telaffuz etmek, insana tefekkür dolu bir kulluk yakarışı fırsatı sunar. Allah Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem), bir gece sabaha kadar “semavat ve arzın yaratılmasında, gece ile gündüzün değişip durmasında .......sizin için ayetler, işaretler vardır” mealindeki ayeti defalarca okuyup gözyaşı seli içinde Rabbisine yalvarmasında böyle bir fırsatı çok iyi değerlendirdiğini görmekteyiz.
İmam Gazalî gibi bir allamenin, Gümüşhanevî gibi bir büyük velinin vird (daimi dua) edindiği Cevşen ismiyle bilinen dua mecumuası da işte bu kutsî kaynaktan nebean etmiştir. Bu mecmua baştan sona peygamberane ifadelerle bezeli bir edâya sahip olup İmam Gazalî tarafından da şerhi yapılmıştır. Buradaki üsluba bir bakalım:
"Ey azameti semada tecelli eden! Her şeyde delilleri olan!
Denizlerde insanı şaşırtacak icraatı olan!
Mahlukatı yaratıp sonra yaratılışı tekrar tekrar yapan!
Yarattığı her şeyi güzel yapan!
Ey geceyi gündüze gündüzü de geceye dönüştüren!
Karanlığı da aydınlığı da gölgeyi de sıcaklığı da ölümü de hayatı da var eden!
Güneşi ve Ay’ı insanoğlunun istifadesine sunan!
Ey Arz’ı beşik, dağları kazık Güneş’i bir lamba, Kamer’i bir nur,
Geceyi libas, gündüzü meaş (maişeti temin vakti) yapan! Her şeyi çift olarak yaratan!"
......
Görüldüğü gibi bu ifadelerde kullanılan uslup insanın aklını, kalbini ve diğer başka latifelerini doyuracak şekildedir. Düşünün bir, bu vasıflarla tarif edilen bir Yaratıcı’ya muhatab olduğunu bilmek beşer aklını ne kadar da doyurur.. ve böyle bir Yaratacı’yı anmakla kalb nasıl tatmin olur. Yine konumuzla yakından alakası olan Hulasatu’l-Hulasa adlı tefekkür yüklü bir dua var. Bu dua, sahip olduğu unsurlarla topyekün bir kainatın diliyle Yaratıcı’yı tesbih ve takdis etme temasını işler. Bu tema eşliğinde dua okuyan kişi, bir taraftan ruhunu doyururken diğer taraftan da tefekkür ağırlıklı bir zihnî tatmin yaşar. Zikrin fikirle buluştuğu bu tatmin zeminin havasını aksettirsin diye bir misal verelim:
“Semavatın lisanını kullanarak, o semavatın yıldızlar, güneşler, aylar, ve seyyarelerden oluşan kelimelerini telaffuz ederek, bütün onların nizamlarını, muntazam vazifelerini şahid göstererek iman ederim ki: Vahid u Ehad, Vacibu’l-Vücud Allah’tan başka ilah yok!. Havanın lisanını kullanarak, o havanın bulut, rüzgar, şimşek, gökgürültüsü ve yağmur gibi emre amade unsurlardan müteşekkil kelimelerini telaffuz ederek, onların sağladığı yararları ve canlıların ihtiyaçlarına arzettiği uyumu şahit göstererek iman ederim ki: Allah’tan başka ilah yok!”
Kainatı çok iyi okumuş, onun unsurlarını malzeme olarak yakarışında isabetlice seçmiş, yalnız ebedle ve ebedi bir Zat’la tatmin olacağına inanmış itminan arayan bir gönlün tefekkür yoğunluklu yakarışını ise Lem’alar adlı eserdeki Münâcât başlıklı bölümde buluruz. On altı sayfayı bulan bu bölümden fikir versin diye küçük bir kesit sunmakta fayda var:
"Ey Vâcib-ül-Vücûd! Ey Vâhid-i Ehad! Bu harika yıldızlar, bu acib Güneşler, Aylar; Senin mülkünde, senin semavatında, Senin emrin ile ve kudretin ile; Ve senin idare ve tedbirin ile teshir ve tanzim ve tavzif edilmişlerdir. Bütün o ecram-ı ulviye, kendilerini yaratan ve döndüren ve idare eden bir tek Hâlik’a tesbih ederler; tekbir ederler; lisan-ı hal ile “Sübhân-Allah, Allahu Ekber” derler. Ben dahi onların bütün tesbihatıyla Seni takdis ederim."
Kur’an’ın göz kamaştıran koca bir kainatı seslendirirken kullandığı üslup gerçekten tefekküre sevkedici.. Kainat’ın Yaratıcısı’nı tesbih ve takdis etmek isteyenler için açık-kapalı ifade renkliliği içinde en küçük parçacıktan en büyük cisimlere kadar pek çok şeyin yer aldığı bir tesbihat koleksiyonu adeta. Bu harika koleksiyon, kendisinden hemen hemen kopya edilmiş şekliyle yukarıda kendilerinden örnekler verdiğimiz dua mecmualarında da kendi tat ve kokusunu hissettiriyor.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·. _.: FİKİR ATLASI :._.·´¯) :: TEFEKKÜR AYNASI
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN