Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 65 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 65 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
MeHMeT AKiF ERSOY
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: ABİDE ŞAHSİYETLER
1 sayfadaki 1 sayfası
MeHMeT AKiF ERSOY
Mehmet Akif Ersoy (Hayatı)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
1873′te İstanbul’da
doğdu. 27 Aralık 1936’da İstanbul’da yaşamını yitirdi. 4 yaşında
Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başladığı eğitimini Fatih
Merkez Rüştiyesi’nde sürdürdü. Ardından Mülkiye Mektebi’nin idadi
(lise) bölümünü bitirdi. Babasından Arapça öğrendi. Fatih Camii’nde
İran edebiyatı okutan Esad Dede’nin derslerini izledi. Farsça ve
Fransızca öğrendi. Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine
Mülkiye’nin yüksek kısmından ayrılmak zorunda kaldı.
1889’da girdiği
Halkalı Mülkiye Baytar Mektebi’ni 1893’te birincilikle bitirdi. Ziraat
ve Ticaret Nezareti’nde veteriner olarak çalışmaya başladı. Rumeli,
Arnavutluk ve Arabistan’da dolaştı. Geniş halk kesimleriyle, köylülerle
yakın ilişkiler kurdu. Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907’de Çiftçilik
Makinist Mektebi’nde ders verdi. 1908’de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye
müderrisliğine atandı. Umur-ı Baytariye Müdür Muavini görevine
getirildi. Kısa süre sonra bu görevden ayrılıp yalnızca Halkalı Mülkiye
Baytar Mektebi’nde ders vermeyi sürdürdü.
İstiklal Marşı
1913′te İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girdi. 1′inci Dünya Savaşı
sırasında bu cemiyete bağlı bir örgüt olan Teşkilat-ı Mahsusa
aracılığıyla Almanya’daki Müslüman tutsakların durumunu incelemek üzere
Berlin’e gönderildi. Daha sonra Arabistan ve Lübnan’a gitti. Batı
uygarlığının koşullarına ve Doğu-Batı çelişkisine tanık oldu.
İstanbul’a dönüşünde Dâr-ül-Hikmet-i İslâmiye adlı kuruluşun
başkâtipliğine atandı. İzmir’in işgalinden sonra Anadolu’da başlayan
kurtuluş hareketine destek verdi. Balıkesir’de yaptığı konuşma, İstanbul
hükümetini endişelendirdi, görevinden alındı.
Ama o mücadalesini
sürdürdü. Camilerde yaptığı konuşmaların metinleri çoğaltılarak bütün
yurda dağıtıldı. Ankara hükümetinin kurulması üzerine Burdur mebusu
olarak Büyük Millet Meclisi’ne girdi. O sırada İstiklal Marşı için
açılan yarışmaya katılan 724 eserin hiçbiri beğenilmemişti. Maarif
vekilinin isteği üzerine 1921′de “İstiklal Marşı”nı yazdı. Metin, 12
Mart 1921′de Büyük Millet Meclis’nde kabul edildi. Mehmet Akif, ödül
olarak kendisine verilen 500 lirayı Türk Ordusu’na armağan etti.
Mısır dersleri
Sakarya Zaferi’nden sonra İstanbul’a geldi. Milli Mücadele’nin yarattığı
koşullarla çelişkiye düştü. 1923′te Mısır’a gitti. Birkaç yıl kışları
Mısır’da yazları İstanbul’da geçirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin “laik”
olması ilkesi kabul edilince tümüyle Mısır’a yerleşti. 1936′ya kadar
Mısır’da [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dersleri
verdi. Bir yandan da Kur’an’ın Türkçe’ye çevrilmesine çalışıyordu.
Siroz hastalığına yakalandı. Hava değişimi için 1935′te Lübnan’a,
1936′da Antakya’ya gitti. Aynı yıl ülkesinde ölme isteğiyle Türkiye’ye
döndü. 27 Aralık 1936′da hastalığın pençesinden kurtulamadı ve yaşamını
yitirdi.
Edebiyatla ilgisi
baytar mektebindeki öğrenciliği sırasında başladı. İlk şiiri “Kur’an’a
Hitab” 1895′te “Mektep” adlı dergide yayınlandı. Ardından “Resimli
Gazete”de şiirleri çıktı. O dönemde yazdığı ahlak, din, bilgelik
temalarını işleyen didaktik şiirlerini temel eseri “Safahat”a almadı.
Öğretmeni İsmail Safa’nın etkisini taşıyan mesnevileri, edebiyat
çevrelerinin ilgisini çekti. 2′nci Meşrutiyet’in ilanından sonra daha
önce yazıp ortaya çıkarmadığı yazıları yayınlanmaya başladı. 1908-1910
arasında Sırat’ı Müstakim (sonradan Sebilü’r Reşad adını aldı)
dergisinde yazdı. En ünlü şiirleri “Küfe” ve “Seyfi Baba” bu dönemde
yayınlandı.
Safahat
Temel eseri “Safahat” 7 kitaptan
oluşur. Birinci kitap olan 1911 tarihli “Safahat”ta, Osmanlı toplumunun
meşrutiyet yıllarındaki durumu anlatılır. “Süleymaniye Kürsüsünde”
isimli 1912 tarihli ikinci kitapta, Osmanlı aydınlarının halkla
ilişkisi dile getirilir. 1913 tarihli “Hakkın Sesleri” adlı bölümde,
eski dinsel-didaktik Türk yapıtlarında olduğu gibi her şiirin başında
bir ayet yer alır. Bu ayetler günün siyasal ve toplumsal olaylarının
yorumuna ışık tutar. 1914 tarihli ve “Fatih Kürsüsünde” adlı dördüncü
bölümde, yeni kuşaklara çalışma ve mücadele ruhu kazandırmak isteyen
düşünceler yer alır. 1917 tarihli “Hatıralar” bölümünde 1′inci Dünya
Savaşı sırasında yazılmış şiirler bulunur. Her birinin başına bir hadis
konular bu şiirlerde “İslam Birliği” ülküsü vurgulanır. 1924 tarihli
“Asım” ismindeki 6′ncı bölümde 1′inci Dünya Savaşı günlerinden tablolar
çizilir. 1933 tarihli 7′nci bölüm olan “Gölgeler”de dinsel konulu
şiirler ve dörtlükler yer alır.
Şiiri
Mehmet Akif’in şiiri anlatıya ve öğüde dayanır. Ama din yönünden
ulaştığı başarı, öğüt ve anlatıyı donukluktan kurtarır. Zaman zaman
didaktizmin sakıncalarını hafifleten bir mizah ön plana çıkar. Zaman
zaman da coşku ve içtenlik gibi öğeler şiiri söylev parçası olmaktan
kurtarır. “Sanat sanat içindir” tezine her zaman karşı çıktı. Ona göre
şiir, “libas hizmetini, gıda vazifesini görmelidir. Gerçeği her an ve
bütün çıplaklığıyla yakalamalıdır.” İstanbul halkının konuşma dili
kadar Osmanlıcayı da çok iyi bildiği için aruz veznini ustalıkla
kullanır. Türkçülük hareketine ve Milli edebiyat akımına karşı çıkar.
Kurtuluşu Batılılaşma’da gören Tevfik Fikret ile catışır. İslam
Birliği’ni savunurken, İslam dünyasındaki durağanlığı da sert dille
eleştirir. Savaş, bunalım ve yokluk yıllarının yoksul insanları Türk
edebiyatında gerçek yüzleri ve sorunlarıyla ilk kez onun şiirlerinde
ele alınır.
ESERLERİ
Safahat - 1911
Süleymaniye Kürsüsünde - 1911
Hakkın Sesleri - 1912
Fatih Kürsüsünde - 1913
Hatıralar - 1917
Âsım - 1919
Gölgeler - 1933
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
1873′te İstanbul’da
doğdu. 27 Aralık 1936’da İstanbul’da yaşamını yitirdi. 4 yaşında
Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başladığı eğitimini Fatih
Merkez Rüştiyesi’nde sürdürdü. Ardından Mülkiye Mektebi’nin idadi
(lise) bölümünü bitirdi. Babasından Arapça öğrendi. Fatih Camii’nde
İran edebiyatı okutan Esad Dede’nin derslerini izledi. Farsça ve
Fransızca öğrendi. Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine
Mülkiye’nin yüksek kısmından ayrılmak zorunda kaldı.
1889’da girdiği
Halkalı Mülkiye Baytar Mektebi’ni 1893’te birincilikle bitirdi. Ziraat
ve Ticaret Nezareti’nde veteriner olarak çalışmaya başladı. Rumeli,
Arnavutluk ve Arabistan’da dolaştı. Geniş halk kesimleriyle, köylülerle
yakın ilişkiler kurdu. Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907’de Çiftçilik
Makinist Mektebi’nde ders verdi. 1908’de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye
müderrisliğine atandı. Umur-ı Baytariye Müdür Muavini görevine
getirildi. Kısa süre sonra bu görevden ayrılıp yalnızca Halkalı Mülkiye
Baytar Mektebi’nde ders vermeyi sürdürdü.
İstiklal Marşı
1913′te İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girdi. 1′inci Dünya Savaşı
sırasında bu cemiyete bağlı bir örgüt olan Teşkilat-ı Mahsusa
aracılığıyla Almanya’daki Müslüman tutsakların durumunu incelemek üzere
Berlin’e gönderildi. Daha sonra Arabistan ve Lübnan’a gitti. Batı
uygarlığının koşullarına ve Doğu-Batı çelişkisine tanık oldu.
İstanbul’a dönüşünde Dâr-ül-Hikmet-i İslâmiye adlı kuruluşun
başkâtipliğine atandı. İzmir’in işgalinden sonra Anadolu’da başlayan
kurtuluş hareketine destek verdi. Balıkesir’de yaptığı konuşma, İstanbul
hükümetini endişelendirdi, görevinden alındı.
Ama o mücadalesini
sürdürdü. Camilerde yaptığı konuşmaların metinleri çoğaltılarak bütün
yurda dağıtıldı. Ankara hükümetinin kurulması üzerine Burdur mebusu
olarak Büyük Millet Meclisi’ne girdi. O sırada İstiklal Marşı için
açılan yarışmaya katılan 724 eserin hiçbiri beğenilmemişti. Maarif
vekilinin isteği üzerine 1921′de “İstiklal Marşı”nı yazdı. Metin, 12
Mart 1921′de Büyük Millet Meclis’nde kabul edildi. Mehmet Akif, ödül
olarak kendisine verilen 500 lirayı Türk Ordusu’na armağan etti.
Mısır dersleri
Sakarya Zaferi’nden sonra İstanbul’a geldi. Milli Mücadele’nin yarattığı
koşullarla çelişkiye düştü. 1923′te Mısır’a gitti. Birkaç yıl kışları
Mısır’da yazları İstanbul’da geçirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin “laik”
olması ilkesi kabul edilince tümüyle Mısır’a yerleşti. 1936′ya kadar
Mısır’da [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dersleri
verdi. Bir yandan da Kur’an’ın Türkçe’ye çevrilmesine çalışıyordu.
Siroz hastalığına yakalandı. Hava değişimi için 1935′te Lübnan’a,
1936′da Antakya’ya gitti. Aynı yıl ülkesinde ölme isteğiyle Türkiye’ye
döndü. 27 Aralık 1936′da hastalığın pençesinden kurtulamadı ve yaşamını
yitirdi.
Edebiyatla ilgisi
baytar mektebindeki öğrenciliği sırasında başladı. İlk şiiri “Kur’an’a
Hitab” 1895′te “Mektep” adlı dergide yayınlandı. Ardından “Resimli
Gazete”de şiirleri çıktı. O dönemde yazdığı ahlak, din, bilgelik
temalarını işleyen didaktik şiirlerini temel eseri “Safahat”a almadı.
Öğretmeni İsmail Safa’nın etkisini taşıyan mesnevileri, edebiyat
çevrelerinin ilgisini çekti. 2′nci Meşrutiyet’in ilanından sonra daha
önce yazıp ortaya çıkarmadığı yazıları yayınlanmaya başladı. 1908-1910
arasında Sırat’ı Müstakim (sonradan Sebilü’r Reşad adını aldı)
dergisinde yazdı. En ünlü şiirleri “Küfe” ve “Seyfi Baba” bu dönemde
yayınlandı.
Safahat
Temel eseri “Safahat” 7 kitaptan
oluşur. Birinci kitap olan 1911 tarihli “Safahat”ta, Osmanlı toplumunun
meşrutiyet yıllarındaki durumu anlatılır. “Süleymaniye Kürsüsünde”
isimli 1912 tarihli ikinci kitapta, Osmanlı aydınlarının halkla
ilişkisi dile getirilir. 1913 tarihli “Hakkın Sesleri” adlı bölümde,
eski dinsel-didaktik Türk yapıtlarında olduğu gibi her şiirin başında
bir ayet yer alır. Bu ayetler günün siyasal ve toplumsal olaylarının
yorumuna ışık tutar. 1914 tarihli ve “Fatih Kürsüsünde” adlı dördüncü
bölümde, yeni kuşaklara çalışma ve mücadele ruhu kazandırmak isteyen
düşünceler yer alır. 1917 tarihli “Hatıralar” bölümünde 1′inci Dünya
Savaşı sırasında yazılmış şiirler bulunur. Her birinin başına bir hadis
konular bu şiirlerde “İslam Birliği” ülküsü vurgulanır. 1924 tarihli
“Asım” ismindeki 6′ncı bölümde 1′inci Dünya Savaşı günlerinden tablolar
çizilir. 1933 tarihli 7′nci bölüm olan “Gölgeler”de dinsel konulu
şiirler ve dörtlükler yer alır.
Şiiri
Mehmet Akif’in şiiri anlatıya ve öğüde dayanır. Ama din yönünden
ulaştığı başarı, öğüt ve anlatıyı donukluktan kurtarır. Zaman zaman
didaktizmin sakıncalarını hafifleten bir mizah ön plana çıkar. Zaman
zaman da coşku ve içtenlik gibi öğeler şiiri söylev parçası olmaktan
kurtarır. “Sanat sanat içindir” tezine her zaman karşı çıktı. Ona göre
şiir, “libas hizmetini, gıda vazifesini görmelidir. Gerçeği her an ve
bütün çıplaklığıyla yakalamalıdır.” İstanbul halkının konuşma dili
kadar Osmanlıcayı da çok iyi bildiği için aruz veznini ustalıkla
kullanır. Türkçülük hareketine ve Milli edebiyat akımına karşı çıkar.
Kurtuluşu Batılılaşma’da gören Tevfik Fikret ile catışır. İslam
Birliği’ni savunurken, İslam dünyasındaki durağanlığı da sert dille
eleştirir. Savaş, bunalım ve yokluk yıllarının yoksul insanları Türk
edebiyatında gerçek yüzleri ve sorunlarıyla ilk kez onun şiirlerinde
ele alınır.
ESERLERİ
Safahat - 1911
Süleymaniye Kürsüsünde - 1911
Hakkın Sesleri - 1912
Fatih Kürsüsünde - 1913
Hatıralar - 1917
Âsım - 1919
Gölgeler - 1933
RıZa BeRKaN- KuRuCu / YöNeTiCi
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: ABİDE ŞAHSİYETLER
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN