Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 43 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 43 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
KADIN NE İSTER ? ÖNEMSENMEK
2 posters
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EVLİLİK MÜESSESESİ
1 sayfadaki 1 sayfası
KADIN NE İSTER ? ÖNEMSENMEK
Kadın Ne İster: Önemsenmek
Başlığa çektiğim soru ve tek kelimelik cevap bir bayanın itirafıdır. Niçin itiraf dedim cümle, düşünce, ifade yerine? Şunun için; malum itiraf suçlu birisinin suçunu ister irade ister baskıyla açıklaması, beyan etmesi demektir. Karşılaştığım örnekteki bayan kocasının kendisini önemsemediğine inandırmış. Bu sebeple kocasının kendisi ile olan her münasebetine, her konuşmasına, her tavrına, her gülümseyişine.. hasılı her şeyine bu gözle bakıyor, bu perspektiften değerlendiriyor. Şartlamış kendisini, kilitlemiş bir tek noktaya; kocası kendisini sevse bile önemsemiyor, fikir ve düşüncelerine kıymet vermiyor diye. İşte bu bakış açısı bana göre bir suçtur; bunun içindir ki yazının başlığındaki cümleye “itiraf”dedim.
İzahını yapayım; her şeyden önce bugün dünyanın bir çok ülkesinde ve bugüne nisbetle dün ve dün içinde bizim dünyamıza baktığımızda gerçekten kadınların önemsenmek bir yana ikinci sınıf varlıklar olarak görüldüğü; “insan ama erkeklere hizmet için yaratılmış” düşüncesine kadar uzanan bakış açılarının olduğu muhakkaktır. Bunları inkar etmek imkansız. Hatta böylesi bir inkar bugün kadın-erkek ilişkileri bağlamında yaşadığımız sorunların köken ve nedenlerini anlamamızda, çözüm üretmemizde bizim önümüzü tıkar. Kocaların eşlerine eski dönemlerin uzantısı olarak önemsememe gibi bir tavır takındığı doğru olabilir ve vardır. Ama benim karşılaştığım örnek böyle değildi. Onun için aşağıda beyan edeceğim düşünceler genel değil, bu kapsam içine giren kişiler/aileler içindir.
Bu girişten ve kabulden sonra neden suç düşüncesinin izahına geçeyim; bir kadının kocası nezdinde önemsiz bir varlık olduğunu kabullenmesi baştan yenilgiyi kabul etmesi demektir. Bu durumda esas tedavisi gerekli olan hastalık kocanın önemsememesi değil, kadının peşinen yenilgiyi kabul etmesidir. Tabii böyle bir bakış açısının varlığını kabul etmemiz durumunda geçerli bu yargı. Pratik hayattan bir misal verelim -Allah korusun- yakalandığı bir hastalığın tedavisinin imkansızlığına inanan bir hasta düşünün. Bu inanç tedavi sürecini olumsuz etkiliyor hepinizin bildiği gibi. Çünkü moral-motivasyon ve onun yüksekliği/düşüklüğü hastalığın tedavisinde hayati öneme sahip. Bundan dolayı doktorlar bu inançta bulunan hastalara önce moral tedavisinin uygulanması gerektiğini söylüyorlar. Hasta yakınlarını kullanıyorlar. Din adamları devreye giriyor vs... Sonuçda nice tedavisi imkansız, ölümcül denilen hastalar sadece bu yolla şifa buluyor Rabbin tevfik ve inayetiyle.
Bu örnekten hareketle şunu diyebilirim; eğer iddia edildiği gibi böyle bir önemsenmeme durumu varsa, “bu bir hastalıktır ve tedavisi mümkündür” deyip mücadeleye girilmelidir. Ama enaniyetlerin tokuştuğu, sen-ben eksenli tartışmaların merkeze alındığı türden mücadele değil. Zira böylesi bir mücadele hem hayatı yaşanmaz kılar, hem de sorunları içinden çıkılamaz kör düğüm haline getirir.
Kasdım bunun tam aksi; mücadele “hayat müşterektir” prensibi etrafında dönen fikri müzakere ve mülahazalarla olmalı. Dini deliller hiç kimsenin şüphesi olmasın bu örnekte kadının yanındadır. Gerek cahiliye dönemindeki kadının konumuna nisbet ettiğimizde İslam'ın getirdiği ve ‘devrim' diye adlandırabileceğimiz değişiklikler, yani kadına verdiği haklar ve ödevler, gerekse Efendimiz'in (sav) kavli beyanları, fiili tatbikatları kadının bu mücadelede elini güçlendiren delillerle doludur. Yeter ki kadın usul ve üslubuna uygun biçimde ve mutlaka zamana yayarak kocası ile müzakere etsin bu delilleri. İmanlı ve ahirette hesab vereceğine inanan bir sine bu deliller karşısında tavrını değiştirmekten başka hiçbir şey yapamaz. Hz. Peygamber'in “Allah'ın sizlere emaneti” dediği eşine önemsememeyi ihtiva edecek tarzda muamelede bulunamaz.
Kadını suçlu kılan ikinci husus -yine karşılaştığım örnekten hareketle söylüyorum- kocası ile tanıştıkları ilk günden bu yana bütün davranışlarını bir bütün olarak değerlendirme yerine en son karşılaştığı örnekten hareketle değerlendirmeye ve sonuca gitmesidir. Genelde kadınların bir çoğunda görülen bu haslet aslında muhasebe ve muhakemede veri eksikliğidir. Bunun sonucu olarak da elde edilen sonuç ve o sonuca bağlı olarak verilen karar yanlış olmaktadır. Şunu demek istiyorum; şu veya bu sebeple gerçekten koca haklı ya da haksız olarak spesifik bir hadisede karısını, karısının düşüncesini önemsememiş olabilir. Burada bu tavrın dahili ve harici nedenleri üzerinde durup düşünülecek, alabildiğine medeni ilişkiler içinde ve gergin olmayan bir ortamda oturup konuşmak yerine kocaya küsmek, darılmak musibeti ikileştirir, hayatı her iki tarafa zehir eder. “Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok!” hesabı, koca karısının tavrının nedenini bilmediği için sebep ve çareyi başka yerlerde aramaya, kadın da kocasının her bir hareketi, sözü, tavrı ile tepeden yuvarlanan kar topu misali içinde sadece kendisinin bildiği sorun yumağını büyütmüş olur. İşte onun için bu bakış açısına sahip olan kadın suçludur diyorum.
Buraya kadar söylediklerimiz kocanın gerçekten karısını önemsememe, umursamama gibi bir düşüncesi ve uygulamasının var olduğu varsayımı ile söylenen şeyler. Bunun olmadığı yerde ise kadının bu yaklaşımı elbette suçluluğun boyutunu artıran bir başka faktördür ve ayrıca ele alınması gerekir.
Bakın bir itiraf kelimesi bizi nerelere götürdü. Unutmayın karı-koca birbirinin ne düşmanı, ne de rakibidir. Olsa olsa arkadaşıdır, dostudur, yaranıdır, hayatı dahil her şeyini feda edeceği sevdiğidir, sevdiceğidir.
Başlığa çektiğim soru ve tek kelimelik cevap bir bayanın itirafıdır. Niçin itiraf dedim cümle, düşünce, ifade yerine? Şunun için; malum itiraf suçlu birisinin suçunu ister irade ister baskıyla açıklaması, beyan etmesi demektir. Karşılaştığım örnekteki bayan kocasının kendisini önemsemediğine inandırmış. Bu sebeple kocasının kendisi ile olan her münasebetine, her konuşmasına, her tavrına, her gülümseyişine.. hasılı her şeyine bu gözle bakıyor, bu perspektiften değerlendiriyor. Şartlamış kendisini, kilitlemiş bir tek noktaya; kocası kendisini sevse bile önemsemiyor, fikir ve düşüncelerine kıymet vermiyor diye. İşte bu bakış açısı bana göre bir suçtur; bunun içindir ki yazının başlığındaki cümleye “itiraf”dedim.
İzahını yapayım; her şeyden önce bugün dünyanın bir çok ülkesinde ve bugüne nisbetle dün ve dün içinde bizim dünyamıza baktığımızda gerçekten kadınların önemsenmek bir yana ikinci sınıf varlıklar olarak görüldüğü; “insan ama erkeklere hizmet için yaratılmış” düşüncesine kadar uzanan bakış açılarının olduğu muhakkaktır. Bunları inkar etmek imkansız. Hatta böylesi bir inkar bugün kadın-erkek ilişkileri bağlamında yaşadığımız sorunların köken ve nedenlerini anlamamızda, çözüm üretmemizde bizim önümüzü tıkar. Kocaların eşlerine eski dönemlerin uzantısı olarak önemsememe gibi bir tavır takındığı doğru olabilir ve vardır. Ama benim karşılaştığım örnek böyle değildi. Onun için aşağıda beyan edeceğim düşünceler genel değil, bu kapsam içine giren kişiler/aileler içindir.
Bu girişten ve kabulden sonra neden suç düşüncesinin izahına geçeyim; bir kadının kocası nezdinde önemsiz bir varlık olduğunu kabullenmesi baştan yenilgiyi kabul etmesi demektir. Bu durumda esas tedavisi gerekli olan hastalık kocanın önemsememesi değil, kadının peşinen yenilgiyi kabul etmesidir. Tabii böyle bir bakış açısının varlığını kabul etmemiz durumunda geçerli bu yargı. Pratik hayattan bir misal verelim -Allah korusun- yakalandığı bir hastalığın tedavisinin imkansızlığına inanan bir hasta düşünün. Bu inanç tedavi sürecini olumsuz etkiliyor hepinizin bildiği gibi. Çünkü moral-motivasyon ve onun yüksekliği/düşüklüğü hastalığın tedavisinde hayati öneme sahip. Bundan dolayı doktorlar bu inançta bulunan hastalara önce moral tedavisinin uygulanması gerektiğini söylüyorlar. Hasta yakınlarını kullanıyorlar. Din adamları devreye giriyor vs... Sonuçda nice tedavisi imkansız, ölümcül denilen hastalar sadece bu yolla şifa buluyor Rabbin tevfik ve inayetiyle.
Bu örnekten hareketle şunu diyebilirim; eğer iddia edildiği gibi böyle bir önemsenmeme durumu varsa, “bu bir hastalıktır ve tedavisi mümkündür” deyip mücadeleye girilmelidir. Ama enaniyetlerin tokuştuğu, sen-ben eksenli tartışmaların merkeze alındığı türden mücadele değil. Zira böylesi bir mücadele hem hayatı yaşanmaz kılar, hem de sorunları içinden çıkılamaz kör düğüm haline getirir.
Kasdım bunun tam aksi; mücadele “hayat müşterektir” prensibi etrafında dönen fikri müzakere ve mülahazalarla olmalı. Dini deliller hiç kimsenin şüphesi olmasın bu örnekte kadının yanındadır. Gerek cahiliye dönemindeki kadının konumuna nisbet ettiğimizde İslam'ın getirdiği ve ‘devrim' diye adlandırabileceğimiz değişiklikler, yani kadına verdiği haklar ve ödevler, gerekse Efendimiz'in (sav) kavli beyanları, fiili tatbikatları kadının bu mücadelede elini güçlendiren delillerle doludur. Yeter ki kadın usul ve üslubuna uygun biçimde ve mutlaka zamana yayarak kocası ile müzakere etsin bu delilleri. İmanlı ve ahirette hesab vereceğine inanan bir sine bu deliller karşısında tavrını değiştirmekten başka hiçbir şey yapamaz. Hz. Peygamber'in “Allah'ın sizlere emaneti” dediği eşine önemsememeyi ihtiva edecek tarzda muamelede bulunamaz.
Kadını suçlu kılan ikinci husus -yine karşılaştığım örnekten hareketle söylüyorum- kocası ile tanıştıkları ilk günden bu yana bütün davranışlarını bir bütün olarak değerlendirme yerine en son karşılaştığı örnekten hareketle değerlendirmeye ve sonuca gitmesidir. Genelde kadınların bir çoğunda görülen bu haslet aslında muhasebe ve muhakemede veri eksikliğidir. Bunun sonucu olarak da elde edilen sonuç ve o sonuca bağlı olarak verilen karar yanlış olmaktadır. Şunu demek istiyorum; şu veya bu sebeple gerçekten koca haklı ya da haksız olarak spesifik bir hadisede karısını, karısının düşüncesini önemsememiş olabilir. Burada bu tavrın dahili ve harici nedenleri üzerinde durup düşünülecek, alabildiğine medeni ilişkiler içinde ve gergin olmayan bir ortamda oturup konuşmak yerine kocaya küsmek, darılmak musibeti ikileştirir, hayatı her iki tarafa zehir eder. “Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok!” hesabı, koca karısının tavrının nedenini bilmediği için sebep ve çareyi başka yerlerde aramaya, kadın da kocasının her bir hareketi, sözü, tavrı ile tepeden yuvarlanan kar topu misali içinde sadece kendisinin bildiği sorun yumağını büyütmüş olur. İşte onun için bu bakış açısına sahip olan kadın suçludur diyorum.
Buraya kadar söylediklerimiz kocanın gerçekten karısını önemsememe, umursamama gibi bir düşüncesi ve uygulamasının var olduğu varsayımı ile söylenen şeyler. Bunun olmadığı yerde ise kadının bu yaklaşımı elbette suçluluğun boyutunu artıran bir başka faktördür ve ayrıca ele alınması gerekir.
Bakın bir itiraf kelimesi bizi nerelere götürdü. Unutmayın karı-koca birbirinin ne düşmanı, ne de rakibidir. Olsa olsa arkadaşıdır, dostudur, yaranıdır, hayatı dahil her şeyini feda edeceği sevdiğidir, sevdiceğidir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: KADIN NE İSTER ? ÖNEMSENMEK
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bediüzzaman’ın
ifadesiyle, “İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil
[karşılık] bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf
sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler [paylaşsınlar] ve
lezaizde [güzel şeylerde] birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de
yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.”
“Evet, b...ir
işte mütehayyir [hayret veya tereddüt içinde] kalan veya birşeye
dalarak tefekkür eden adam, velev zihnen olsun [hayalî bile olsa],
ister ki, birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın.”
“Kalplerin en latifi [duyarlısı], en şefiki [şefkatlisi], ‘kısm-ı sani’ [diğer yarım] ile tabir edilen kadın kalbidir.”
Bediüzzaman’ın
ifadesiyle, “İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil
[karşılık] bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf
sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler [paylaşsınlar] ve
lezaizde [güzel şeylerde] birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de
yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.”
“Evet, b...ir
işte mütehayyir [hayret veya tereddüt içinde] kalan veya birşeye
dalarak tefekkür eden adam, velev zihnen olsun [hayalî bile olsa],
ister ki, birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın.”
“Kalplerin en latifi [duyarlısı], en şefiki [şefkatlisi], ‘kısm-ı sani’ [diğer yarım] ile tabir edilen kadın kalbidir.”
belinay- SÜPER MODERATÖR
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EVLİLİK MÜESSESESİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN