Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 219 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 219 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Allah'ın Varlığını İsbat Eden Deliller (İsbat-I Vâcib)
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·. _.: ALLAH (CELLE CELALUH) :._.·´¯) :: MUCİZE VE DELİLLER
1 sayfadaki 1 sayfası
Nizam Delili
Kâinat yüzünde zerrelerden yıldızlara kadar varlıkların tek tek herbirinde ve umumunda görülen nihayet derecede mükemmel bir nizam ve intizam, tevhide en büyük delil, en parlak bürhandır. Çünkü kâinattaki ilâhî icraat ve îcada, bir tek Sâni'den başkasının müdahalesi olsa, bu gayet hassas nizam ve muvazene bozulacak ve her tarafta intizamsızlık eseri görünecekti.
لَوْ كَانَ فيهِمَا اِلهَةٌ اِلاَّ اللّهُ لَفَسَدَتَا
âyetinin sırrıyle, bu hârika mükemmel kâinat nizamı karışacak, fesâda gidecekti. Halbuki,
فَارْ جِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرى مِنْ فُطُورٍ âyetinin de işaret ettiği gibi, zerrelerden yıldızlara kadar hiçbir şeyde, hiçbir karışıklık, intizamsızlık görülmemektedir.
Bu hal, gayet parlak bir şekilde Sâni'in vahdetine, mülkünde ortağı, yardımcısı, rakîbi olmadığına şehadet etmektedir.
"Vahdette kolaylık, kesrette zorluk olduğu" delîli:
Eşyanın îcadı, bir tek Sâni' ve Hâlika verilirse, bir tek varlık gibi kolay olur. Eğer tabiata, tesadüfe isnad edilirse, bir tek sinek, semâvât kadar; bir çiçek bir bahar kadar; bir meyve bir bahçe kadar, zor ve müşkilâtlı olur. Kâinatta eşyanın îcadında nihayetsiz bir sühûlet ve kolaylık görüldüğüne göre, Sâni'in tek ve vâhid olduğu anlaşılır...
selam ve dua ile kalınz... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
Hâkimiyetin Ortak Tanımaması Delili
Hâkimiyetin en esaslı ve vazgeçilmez kanunu, istiklâliyettir. Yani, gayrın müdahalesini ve saltanata ortaklığını reddir.
Hâkimiyetin zayıf bir gölgesine ve küçük bir cilvesine mazhar olan âciz insanların bile, istiklâliyetlerini muhafaza için dış müdahaleleri nasıl şiddetle reddettiği ve kendi işine başkalarının karışmasına nasıl müsamahasız davrandığı meydandadır. Hattâ hâkimiyetine karışabilir tevehhümüyle, en dindar padişahlar bile, mâsum çocuklarını ve sevdikleri kardeşlerini öldürtmüşlerdir. Bu da hâkimiyette gayrın müdahalesine yer olmadığı gerçeğinin ne derece kat'î ve esaslı olarak hükmettiğini apaçık göstermektedir.
Acaba âciz ve yardıma muhtaç insanlardaki hâkimiyetin bir gölgesi bu derece müdahaleyi reddeder, hâkimiyetinde iştirâki kabûl etmez, istiklâliyetini ne pahasına olursa olsun muhafazaya çalışırsa; elbette "rububiyet derecesinde mutlak hâkimiyeti, ulûhiyet derecesinde mutlak âmiriyeti, ehadiyet derecesinde mutlak istiklâliyeti olan" Cenâb-ı Hakk'ın ne derece şerikten, ortaktan, nazîrden, rakipten uzak olacağı anlaşılır.
Bu bakımdan istiklâliyet ve infirad (teklik), Allah'ın mutlak hâkimiyetinin zaruri bir neticesidir.
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Hâkimiyetin zayıf bir gölgesine ve küçük bir cilvesine mazhar olan âciz insanların bile, istiklâliyetlerini muhafaza için dış müdahaleleri nasıl şiddetle reddettiği ve kendi işine başkalarının karışmasına nasıl müsamahasız davrandığı meydandadır. Hattâ hâkimiyetine karışabilir tevehhümüyle, en dindar padişahlar bile, mâsum çocuklarını ve sevdikleri kardeşlerini öldürtmüşlerdir. Bu da hâkimiyette gayrın müdahalesine yer olmadığı gerçeğinin ne derece kat'î ve esaslı olarak hükmettiğini apaçık göstermektedir.
Acaba âciz ve yardıma muhtaç insanlardaki hâkimiyetin bir gölgesi bu derece müdahaleyi reddeder, hâkimiyetinde iştirâki kabûl etmez, istiklâliyetini ne pahasına olursa olsun muhafazaya çalışırsa; elbette "rububiyet derecesinde mutlak hâkimiyeti, ulûhiyet derecesinde mutlak âmiriyeti, ehadiyet derecesinde mutlak istiklâliyeti olan" Cenâb-ı Hakk'ın ne derece şerikten, ortaktan, nazîrden, rakipten uzak olacağı anlaşılır.
Bu bakımdan istiklâliyet ve infirad (teklik), Allah'ın mutlak hâkimiyetinin zaruri bir neticesidir.
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
Tevhid Delilleri
Bürhan-ı Temanü':
İslâm İlâhiyat âlimleri (Kelâmcılar) Allah'ın birliğini isbat için çeşitli deliller zikretmişlerdir. Bunların en önemlisi Bürhan-ı temanü' delilidir.
Her akl-ı selim sâhibi bilir ki, ulûhiyet sıfatına sahip olan ve vücudu hariçten bir varlığın değil, zâtının gereği bulunan varlık, tam bir kudret mâliki, mutlak bir hüküm ve galebe sâhibidir. Bu hâl, ulûhiyetin îcabıdır. O halde ilâh olan varlığın kudret ve kuvveti karşısında durabilecek bir rakibi bulunmaması gerekir. Aksi takdirde kudreti noksan, kendisi nâkıs bir varlık olur. Böyle bir varlık da ilâh olamaz.
Şimdi her bakımdan birbirine denk iki ilâh bulunduğunu farz edelim. Yaratmakta ve hükmetmekte bağımsız hareket etmeleri ilâhlığın tabiatı icabı bulunduğundan, bu iki ilâhın her zaman ittifak edip anlaşmaları imkânsızdır. Tam bir kudret ve galebe sahibi olan her bir ilâhın, kendi arzusuna muhalefet edilmesine rıza göstermesi de muhaldir.
Şu halde, her bakımdan birbirine eşit iki ilâhın bulunduğunu farzettiğimizde, aralarında ihtilâf ve arzularında çatışma olacağı kesindir.
Böyle bir ihtilâf sonunda, meselâ ilâhların biri bir şey'in olmasını, diğeri de olmamasını istese, aklen şu üç ihtimalden biri olacağı muhakkaktır.
1. Ya iki ilâhın da dediği olacaktır.
2. Veya her ikisinin de dediği olmayacaktır.
3. Yahut ilâhlardan birinin istediği olurken, diğerininki olmayacaktır.
Bu ihtimallerden herbiri de aklen muhal ve imkânsızdır.
Her ikisinin de istediği olsa, bir anda bir şey'in hem olması, hem de olmaması, yani, vücud ve adem gibi iki zıddın bir araya gelmesi durumu ortaya çıkar ki, bu mantıken imkânsızdır.
Her iki ilâhın da istediklerinin olmaması, bir anda bir şey'in hem vücuddan, hem de ademden mahrum kalması, yani, zıdların ortadan kalkması demektir ki, bu da aklen ve mantıken muhaldir.
Bundan başka, istekleri yerine gelmeyen ilâhların acziyete düşmeleri de söz konusudur. Âciz olan varlıklar ise, ilâh olamazlar, bir şey yaratamazlar.
Üçüncü ihtimal gereğince, ilâhlardan birisinin arzusu tahakkuk eder, diğerininki tahakkuk etmezse; arzusu yerine gelmeyen ilâh âciz olur, âciz olan ise ilâh olamaz.
Ayrıca ulûhiyet sıfatlarında eşit olduklarını zikrettiğimiz iki ilâhtan birinin âciz olduğu sabit
selan ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İslâm İlâhiyat âlimleri (Kelâmcılar) Allah'ın birliğini isbat için çeşitli deliller zikretmişlerdir. Bunların en önemlisi Bürhan-ı temanü' delilidir.
Her akl-ı selim sâhibi bilir ki, ulûhiyet sıfatına sahip olan ve vücudu hariçten bir varlığın değil, zâtının gereği bulunan varlık, tam bir kudret mâliki, mutlak bir hüküm ve galebe sâhibidir. Bu hâl, ulûhiyetin îcabıdır. O halde ilâh olan varlığın kudret ve kuvveti karşısında durabilecek bir rakibi bulunmaması gerekir. Aksi takdirde kudreti noksan, kendisi nâkıs bir varlık olur. Böyle bir varlık da ilâh olamaz.
Şimdi her bakımdan birbirine denk iki ilâh bulunduğunu farz edelim. Yaratmakta ve hükmetmekte bağımsız hareket etmeleri ilâhlığın tabiatı icabı bulunduğundan, bu iki ilâhın her zaman ittifak edip anlaşmaları imkânsızdır. Tam bir kudret ve galebe sahibi olan her bir ilâhın, kendi arzusuna muhalefet edilmesine rıza göstermesi de muhaldir.
Şu halde, her bakımdan birbirine eşit iki ilâhın bulunduğunu farzettiğimizde, aralarında ihtilâf ve arzularında çatışma olacağı kesindir.
Böyle bir ihtilâf sonunda, meselâ ilâhların biri bir şey'in olmasını, diğeri de olmamasını istese, aklen şu üç ihtimalden biri olacağı muhakkaktır.
1. Ya iki ilâhın da dediği olacaktır.
2. Veya her ikisinin de dediği olmayacaktır.
3. Yahut ilâhlardan birinin istediği olurken, diğerininki olmayacaktır.
Bu ihtimallerden herbiri de aklen muhal ve imkânsızdır.
Her ikisinin de istediği olsa, bir anda bir şey'in hem olması, hem de olmaması, yani, vücud ve adem gibi iki zıddın bir araya gelmesi durumu ortaya çıkar ki, bu mantıken imkânsızdır.
Her iki ilâhın da istediklerinin olmaması, bir anda bir şey'in hem vücuddan, hem de ademden mahrum kalması, yani, zıdların ortadan kalkması demektir ki, bu da aklen ve mantıken muhaldir.
Bundan başka, istekleri yerine gelmeyen ilâhların acziyete düşmeleri de söz konusudur. Âciz olan varlıklar ise, ilâh olamazlar, bir şey yaratamazlar.
Üçüncü ihtimal gereğince, ilâhlardan birisinin arzusu tahakkuk eder, diğerininki tahakkuk etmezse; arzusu yerine gelmeyen ilâh âciz olur, âciz olan ise ilâh olamaz.
Ayrıca ulûhiyet sıfatlarında eşit olduklarını zikrettiğimiz iki ilâhtan birinin âciz olduğu sabit
selan ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
İnsanın fıtratından ve taşıdığı duygulardan çıkarılan deliller
İnsanın duygularında, arzu ve isteklerinde bir sonsuzluk vardır. Ruhunda hayra ve güzelliğe doğru büyük bir meyil ve sonsuz bir hasret mevcuttur. Sonra insanlarda akıl ve idrâk, irade ve ihtiyar da bulunmaktadır. Mahdut ve noksan olduğu halde, sonsuz bir hayra ve en mükemmele doğru yönelen bu duygular, şübhe yok ki, sonsuz ve ekmel olan bir varlığın yani Allah'ın mevcudiyetini isbat etmektedir.
Ayrıca, insan fıtrat ve vicdanında, düşmanlarına mukabil istinad noktası, ihtiyaçları karşısında da istimdad noktası olmak üzere iki zarurî hakikat vardır. Bu hakikatler, ancak Allah'ın varlığına dayanır ve O'nun sonsuz kudretinden yardım görürse bir mâna ve değer kazanabilir. Her vicdanda ve fıtratta bulunan bu istinad ve istimdat noktaları, Allah'ın varlığını gösteren birer pencere olmaktadır. Bu bakımdan insan aklı, düşünme melekesini kaybetse bile, vicdan Allah'ı unutmaz.
Allah'ın varlığını isbat için serdedilen delillerin umumî bir değerlendirilmesini yapacak olursak:
Kelâmcıların kullandıkları hudûs ve imkân delilleri, uzun ve anlaşılması zor delillerdir. Bu sebeble vehimlerden uzak kalamamıştır.
Filozof ve ilâhiyatçıların aklî delilleri ise, o da vesveselerden bütünüyle uzak değildir.
Bunlar dışında, Kur'an'ın ortaya koyduğu 2 delil vardır ki, bunlar Allah'ın varlığını isbat (isbât-ı vâcib) konusunda serdedilen delillerin en kuvvetlisi, en sağlamı, tereddüdlerden en uzak olanıdır.
Bu iki delilden birisi, nizam veya diğer ifadeyle inâyet ve gâye delilidir.
İkincisi de ihtirâ delilidir... Bunları yukarıda kısaca izah etmiştik....
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Ayrıca, insan fıtrat ve vicdanında, düşmanlarına mukabil istinad noktası, ihtiyaçları karşısında da istimdad noktası olmak üzere iki zarurî hakikat vardır. Bu hakikatler, ancak Allah'ın varlığına dayanır ve O'nun sonsuz kudretinden yardım görürse bir mâna ve değer kazanabilir. Her vicdanda ve fıtratta bulunan bu istinad ve istimdat noktaları, Allah'ın varlığını gösteren birer pencere olmaktadır. Bu bakımdan insan aklı, düşünme melekesini kaybetse bile, vicdan Allah'ı unutmaz.
Allah'ın varlığını isbat için serdedilen delillerin umumî bir değerlendirilmesini yapacak olursak:
Kelâmcıların kullandıkları hudûs ve imkân delilleri, uzun ve anlaşılması zor delillerdir. Bu sebeble vehimlerden uzak kalamamıştır.
Filozof ve ilâhiyatçıların aklî delilleri ise, o da vesveselerden bütünüyle uzak değildir.
Bunlar dışında, Kur'an'ın ortaya koyduğu 2 delil vardır ki, bunlar Allah'ın varlığını isbat (isbât-ı vâcib) konusunda serdedilen delillerin en kuvvetlisi, en sağlamı, tereddüdlerden en uzak olanıdır.
Bu iki delilden birisi, nizam veya diğer ifadeyle inâyet ve gâye delilidir.
İkincisi de ihtirâ delilidir... Bunları yukarıda kısaca izah etmiştik....
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
Beşer Tabiatından Çıkarılan Ahlâkî ve Vicdanî Deliller
Bu konuda ileri sürülen başlıca deliller şunlardır:
1. İnsanlık tarihi ve umumun şehâdeti delili:
İnsanlık tarihi bize en ilkel devirlerden beri her asırda yaşayan insanlarda din inancının ve Allah fikrinin var olduğunu göstermektedir. Bütün insanlar her asırda İlâhî bir kudretin varlığına inanagelmişler ve bir dine sâhip olmuşlardır. Nereye gidilmişse orada basit ve bâtıl bile olsa, din ve Allah fikrine rastlanmıştır. Geçmiş devirlerde çeşitli şekillerde putlara tapanlar, ateşi, yıldızları takdîs edenler dahi bütün bunların üstünde büyük bir kudretin vâr olduğuna, her şey'i yaratan ve terbiye eden, esirgeyen sonsuz bir varlığın mevcudiyetine inanmışlar; dış âlemde taptıkları şeyleri O'na yaklaşmak için birer vesile edinmişlerdir. Cinsleri, devirleri ve memleketleri ayrı, birbirini tanımayan milletlerde görülen bu mutlak inanç birliği; din fikrinin umumî, Allah inancını fıtrî olduğunu isbat etmektedir.
Fıtrat yalan söylemeyeceği için, bütün insanlar arasında görülen bu fikir ve şuur birliği, yersiz ve asılsız bir şey olamaz.
O halde insanlık tarihinin ittifakla kabûl ettiği Allah fikri, şübhe götürmez bir gerçeği ortaya koymakta ve Cenâb-ı Hakk'ın varlığına kuvvetli bir delil teşkil etmektedir.
selam ve dua ile kaliniz... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
1. İnsanlık tarihi ve umumun şehâdeti delili:
İnsanlık tarihi bize en ilkel devirlerden beri her asırda yaşayan insanlarda din inancının ve Allah fikrinin var olduğunu göstermektedir. Bütün insanlar her asırda İlâhî bir kudretin varlığına inanagelmişler ve bir dine sâhip olmuşlardır. Nereye gidilmişse orada basit ve bâtıl bile olsa, din ve Allah fikrine rastlanmıştır. Geçmiş devirlerde çeşitli şekillerde putlara tapanlar, ateşi, yıldızları takdîs edenler dahi bütün bunların üstünde büyük bir kudretin vâr olduğuna, her şey'i yaratan ve terbiye eden, esirgeyen sonsuz bir varlığın mevcudiyetine inanmışlar; dış âlemde taptıkları şeyleri O'na yaklaşmak için birer vesile edinmişlerdir. Cinsleri, devirleri ve memleketleri ayrı, birbirini tanımayan milletlerde görülen bu mutlak inanç birliği; din fikrinin umumî, Allah inancını fıtrî olduğunu isbat etmektedir.
Fıtrat yalan söylemeyeceği için, bütün insanlar arasında görülen bu fikir ve şuur birliği, yersiz ve asılsız bir şey olamaz.
O halde insanlık tarihinin ittifakla kabûl ettiği Allah fikri, şübhe götürmez bir gerçeği ortaya koymakta ve Cenâb-ı Hakk'ın varlığına kuvvetli bir delil teşkil etmektedir.
selam ve dua ile kaliniz... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
Akıl Yoluyla Çıkarılan Metafizik Deliller
Batılı ilâhiyatçı filozoflar, Allah'ın varlığını isbat için birçok aklî deliller ileri sürmüşlerdir. Bunların en mühimi, modern felsefenin kurucusu olarak bilinen meşhur Fransız filozofu Dekart (Descartes) tarafından ifade edilen, "kemâl" ve "nâmütenâhî" fikirlerine istinad ettirilen iki metafizik delildir. Bu iki delil, birbirinin tamamlayıcısı mahiyetindedir. Hulâsası şudur:
İnsanın noksan bir varlık olmasına rağmen, nâmütenâhî (sonsuzluk) fikrini taşıması; kemâl sıfatlarına sâhip, nâmütenâhî bir varlığın vücudunu göstermektedir. O da bütün kemâllerin ve sonsuzluğun sâhibi Allah'tır.
selam ve dua ile kalınz.... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İnsanın noksan bir varlık olmasına rağmen, nâmütenâhî (sonsuzluk) fikrini taşıması; kemâl sıfatlarına sâhip, nâmütenâhî bir varlığın vücudunu göstermektedir. O da bütün kemâllerin ve sonsuzluğun sâhibi Allah'tır.
selam ve dua ile kalınz.... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
İbdâ ve Gâye Delili
İbdâ': Bir şey'i, benzeri veya örneği olmadan güzel ve mükemmel bir şekilde vücuda getirmektir.
Gâye ise, bir şey'in neticesi; o şey'in varlığına bağlı fayda ve onun vücudunu gerektiren hikmet demektir.
Bu delil, Sokrat'tan bu yana, bütün ilâhiyatçı filozofların önem verdiği bir delildir. Diğer bir adı da "Nizam" delilidir. Kur'an-ı Kerîm'de âlemdeki ibdâ ve gâyeyi belirten pek çok âyet vardır. Büyük İslâm filozofu İbn-i Rüşd bu bakımdan bu delili, Kur'an'ın delillerinden sayar ve "inâyet delili" adını verir.
Bu delil, kâinatı ve kâinatın cüzlerini ve nevilerini bozulmaktan, dağılmaktan kurtarıp bütün hususiyetleriyle birlikte intizam altına alan ve kâinata hayat veren muhteşem bir nizamın varlığı esasına dayanmaktadır.
Kâinatta tecelli eden bütün hikmetlerin, faydaların menşe'i bu nizamdır. Kur'an'da varlıkların menfaat ve maslahatlarından bahseden bütün âyetler, bu nizamı göstermektedir. Binaenaleyh bütün maslahatların ve menfaatlerin mercii olan ve kâinata hayat veren böyle bir nizam, elbette bir Nâzım'ın vücuduna delâlet eder. Ayrıca o Nâzımın kasd ve hikmetini de gözler önüne serer.
Kâinat nizamının varlığı, bugün ilim ve fenler tarafından bütün açıklığı ile ortaya konulmuştur. Çünkü, fen ilimlerindeki küllî kanunlar ve umumî prensipler, kâinat nizamının yükseklik ve güzelliğinin reddi imkânsız şâhidleridirler. Nizam olmasa, külliyet ve kanuniyetten söz edilemez, fen ilimlerinin varlığından bahsedilemezdi.
Allah'ın varlığını isbat sadedinde dış âlemden çıkarılan tabiî delillerin hulâsası budur. Konuyu İbn-Rüşd'ün şu cümlesiyle tamamlıyalım:
"Allah'ın varlığını tam mânasıyla anlamak ve bu hususta tam bir bilgi sahibi olmak isteyenler için, yeryüzündeki varlıkları incelemeleri vâcibdir. [Bu hususta yazılan ilmî eser ve incelemeleri okumak da kifâyet eder]. İnsanı Allah'ı bilmeye ve O'na inanmaya götüren en doğru yol da budur..."
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Gâye ise, bir şey'in neticesi; o şey'in varlığına bağlı fayda ve onun vücudunu gerektiren hikmet demektir.
Bu delil, Sokrat'tan bu yana, bütün ilâhiyatçı filozofların önem verdiği bir delildir. Diğer bir adı da "Nizam" delilidir. Kur'an-ı Kerîm'de âlemdeki ibdâ ve gâyeyi belirten pek çok âyet vardır. Büyük İslâm filozofu İbn-i Rüşd bu bakımdan bu delili, Kur'an'ın delillerinden sayar ve "inâyet delili" adını verir.
Bu delil, kâinatı ve kâinatın cüzlerini ve nevilerini bozulmaktan, dağılmaktan kurtarıp bütün hususiyetleriyle birlikte intizam altına alan ve kâinata hayat veren muhteşem bir nizamın varlığı esasına dayanmaktadır.
Kâinatta tecelli eden bütün hikmetlerin, faydaların menşe'i bu nizamdır. Kur'an'da varlıkların menfaat ve maslahatlarından bahseden bütün âyetler, bu nizamı göstermektedir. Binaenaleyh bütün maslahatların ve menfaatlerin mercii olan ve kâinata hayat veren böyle bir nizam, elbette bir Nâzım'ın vücuduna delâlet eder. Ayrıca o Nâzımın kasd ve hikmetini de gözler önüne serer.
Kâinat nizamının varlığı, bugün ilim ve fenler tarafından bütün açıklığı ile ortaya konulmuştur. Çünkü, fen ilimlerindeki küllî kanunlar ve umumî prensipler, kâinat nizamının yükseklik ve güzelliğinin reddi imkânsız şâhidleridirler. Nizam olmasa, külliyet ve kanuniyetten söz edilemez, fen ilimlerinin varlığından bahsedilemezdi.
Allah'ın varlığını isbat sadedinde dış âlemden çıkarılan tabiî delillerin hulâsası budur. Konuyu İbn-Rüşd'ün şu cümlesiyle tamamlıyalım:
"Allah'ın varlığını tam mânasıyla anlamak ve bu hususta tam bir bilgi sahibi olmak isteyenler için, yeryüzündeki varlıkları incelemeleri vâcibdir. [Bu hususta yazılan ilmî eser ve incelemeleri okumak da kifâyet eder]. İnsanı Allah'ı bilmeye ve O'na inanmaya götüren en doğru yol da budur..."
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
İmkân Esasına Dayanan Deliller
Bu metodla Allah'ın varlığını isbat, bâzı kelâm âlimleri ile İslâm feylesoflarının yoludur. Bu deliller de pek çoktur. En meşhuru, "Bu âlemin mümkin olması delili"dir. Bu delil, kıyas yoluyla şöyle ifade edilmiştir:
Bu âlem bir mümkinler mecmuasıdır.
(Mümkin; vücudu da, ademi de eşit olan, yani, vâr olması da yok olması da aklen câiz bulunan şey demektir.) Her mümkin, vâr olabilmesi için yokluğuna varlığını tercih edecek bir müreccihe, müessir bir kuvvete muhtaçtır. O halde mümkinler topluluğu olan bu âlem de, vâr olabilmek için böyle müessir bir kuvvete muhtaçtır. O müessir kuvvet de, bu âlemin dışında, vücûdu zâtına vâcib olan biR varlıktır. O da Allah'tır..
Maddede Bulunan Hareket Vasıtasıyla Allah'ı İsbat Delili:
Bâzı ilâhiyatçılar da, hudûs delilinde zikri geçen maddenin daima hareket hâlinde oluşundan çıkarılan bir delil ile, Allah'ı isbat ederler. Bu delilin hulâsası da şudur:
Şu âlemde bulunan madde ve ondaki hareket, bugün ilmen sâbittir.
Bu madde ve ondaki hareket, ezelî değildir.
Vücûdu vâcib olan Allah'ın îcadı ve tahrîki iledir.
Gerçekten de günümüzdeki gelişmeler, kâinatla ilgili ortaya konulan yeni bilgi ve teoriler, bize kâinatın kadîm ve ezelî olamıyacağını apaçık göstermektedir. Bilhâssa kâinatın doğuşu ile ilgili Bigbang teorisi, maddenin ezeliyet ve kıdemini temelden yıkmıştır.
selam ve dua kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bu âlem bir mümkinler mecmuasıdır.
(Mümkin; vücudu da, ademi de eşit olan, yani, vâr olması da yok olması da aklen câiz bulunan şey demektir.) Her mümkin, vâr olabilmesi için yokluğuna varlığını tercih edecek bir müreccihe, müessir bir kuvvete muhtaçtır. O halde mümkinler topluluğu olan bu âlem de, vâr olabilmek için böyle müessir bir kuvvete muhtaçtır. O müessir kuvvet de, bu âlemin dışında, vücûdu zâtına vâcib olan biR varlıktır. O da Allah'tır..
Maddede Bulunan Hareket Vasıtasıyla Allah'ı İsbat Delili:
Bâzı ilâhiyatçılar da, hudûs delilinde zikri geçen maddenin daima hareket hâlinde oluşundan çıkarılan bir delil ile, Allah'ı isbat ederler. Bu delilin hulâsası da şudur:
Şu âlemde bulunan madde ve ondaki hareket, bugün ilmen sâbittir.
Bu madde ve ondaki hareket, ezelî değildir.
Vücûdu vâcib olan Allah'ın îcadı ve tahrîki iledir.
Gerçekten de günümüzdeki gelişmeler, kâinatla ilgili ortaya konulan yeni bilgi ve teoriler, bize kâinatın kadîm ve ezelî olamıyacağını apaçık göstermektedir. Bilhâssa kâinatın doğuşu ile ilgili Bigbang teorisi, maddenin ezeliyet ve kıdemini temelden yıkmıştır.
selam ve dua kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
Dış Âlemden Çıkarılan Tabiî Deliller
Allah'ın varlığına en büyük delil, şu muhteşem kâinat ve o kâinat içinde yaşayan varlıklar, cereyan eden işler ve olaylardır. Kâinat, âdeta bir kitab gibi, her cümlesi, her satırı, her kelimesi ve her harfiyle Allah'ın varlığını göstermekte; birliğini isbat etmektedir.
Kâinatın Allah'ın varlığına olan bu şehadeti, şu cümlede vecîz bir şekilde ifade edilmiştir:
"Kâinatta atomlardan galaksilere kadar her bir varlıkta, Allah'ın varlığına ve birliğine delâlet eden nice âyetler, işaretler, şehadetler vardır."
"Allah'a giden yollar, mahlûkatın nefesler sayısıncadır" sözü de aynı mânayı ifade etmektedir.
Kâinat kitabının ihtiva ettiği bu delilleri, başlıca 4 grupta toplayabiliriz:
1. Hudûs (sonradan vâr olma) delilleri: Bunlar kâinatta görülen
varlıkların hal ve sıfatlarından çıkarılan delillerdir.
2. İmkân delilleri: Bunlar, âlemin yoktan vâr edilmesinden çıkarılan delillerdir.
3. Hareket delili: Maddede bulunan hareket özelliğinden çıkarılan delildir.
4. İbdâ ve gâye delili: Âlemdeki nizamdan ve her şey'in bir gâyeye göre yaratıldığı esasından çıkarılan delildir.
Şimdi bunları kısaca görelim:
Hudûs Delilleri:
Bu âlemin hâdis olduğuna, yani, sonradan vâr olduğu ve bu bakımdan evveli olmayan kadîm bir yaratıcıya muhtaç bulunduğuna dair birçok deliller ile sürülmüştür. Bunları iki delil halinde hulâsa etmek mümkündür:
1. Cisimlerin hudûsu esasına dayanan delil.
2. İhtirâ (îcad etme) delili.
1 - Cisimlerin hudûsu esasına dayanan delil, İslâm İlâhiyat âlimleri olan Kelâmcıların delilidir. Bu delili şöyle bir kıyasla beyân ederler:
Bu âlem, sûreti ve maddesiyle hâdistir. Yani, cisimlerin sûreti de, maddesi de yok iken sonradan vâr edilmiştir.
Her hâdis mutlak bir muhdise (mûcid ve yaratıcıya) muhtaçtır. O halde bu âlem de bir muhdise muhtaçtır. O da Allah Teâlâ'dır.
2 - İhtirâ delili:
Bu delil, Kur'an'da zikri geçen bir delildir. Kur'an'da yaratılış keyfiyetinden söz eden bütün âyetler, ihtirâ, yani, îcad delilini ifade etmektedir. Bu delili Kur'an'da ilk defa İslâm filozofu İbn-i Rüşd bulmuş ve ifade etmiştir.
Bu delilin hulâsası ise şudur:
Gökler ve yer, bitkiler ve hayvanlar v.b. görünen her şey, ihtirâ (îcad) olunmuştur. Her ihtirâ olunana bir ihtirâ edici lâzımdır. O halde şu mevcûdatın da bir ihtirâ edicisi vardır.
O da Allah Teâlâ'dır.
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Kâinatın Allah'ın varlığına olan bu şehadeti, şu cümlede vecîz bir şekilde ifade edilmiştir:
"Kâinatta atomlardan galaksilere kadar her bir varlıkta, Allah'ın varlığına ve birliğine delâlet eden nice âyetler, işaretler, şehadetler vardır."
"Allah'a giden yollar, mahlûkatın nefesler sayısıncadır" sözü de aynı mânayı ifade etmektedir.
Kâinat kitabının ihtiva ettiği bu delilleri, başlıca 4 grupta toplayabiliriz:
1. Hudûs (sonradan vâr olma) delilleri: Bunlar kâinatta görülen
varlıkların hal ve sıfatlarından çıkarılan delillerdir.
2. İmkân delilleri: Bunlar, âlemin yoktan vâr edilmesinden çıkarılan delillerdir.
3. Hareket delili: Maddede bulunan hareket özelliğinden çıkarılan delildir.
4. İbdâ ve gâye delili: Âlemdeki nizamdan ve her şey'in bir gâyeye göre yaratıldığı esasından çıkarılan delildir.
Şimdi bunları kısaca görelim:
Hudûs Delilleri:
Bu âlemin hâdis olduğuna, yani, sonradan vâr olduğu ve bu bakımdan evveli olmayan kadîm bir yaratıcıya muhtaç bulunduğuna dair birçok deliller ile sürülmüştür. Bunları iki delil halinde hulâsa etmek mümkündür:
1. Cisimlerin hudûsu esasına dayanan delil.
2. İhtirâ (îcad etme) delili.
1 - Cisimlerin hudûsu esasına dayanan delil, İslâm İlâhiyat âlimleri olan Kelâmcıların delilidir. Bu delili şöyle bir kıyasla beyân ederler:
Bu âlem, sûreti ve maddesiyle hâdistir. Yani, cisimlerin sûreti de, maddesi de yok iken sonradan vâr edilmiştir.
Her hâdis mutlak bir muhdise (mûcid ve yaratıcıya) muhtaçtır. O halde bu âlem de bir muhdise muhtaçtır. O da Allah Teâlâ'dır.
2 - İhtirâ delili:
Bu delil, Kur'an'da zikri geçen bir delildir. Kur'an'da yaratılış keyfiyetinden söz eden bütün âyetler, ihtirâ, yani, îcad delilini ifade etmektedir. Bu delili Kur'an'da ilk defa İslâm filozofu İbn-i Rüşd bulmuş ve ifade etmiştir.
Bu delilin hulâsası ise şudur:
Gökler ve yer, bitkiler ve hayvanlar v.b. görünen her şey, ihtirâ (îcad) olunmuştur. Her ihtirâ olunana bir ihtirâ edici lâzımdır. O halde şu mevcûdatın da bir ihtirâ edicisi vardır.
O da Allah Teâlâ'dır.
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
Allah'ın Varlığını İsbat Eden Deliller (İsbat-I Vâcib)
Allah'ın varlığını bize bildiren ve anlatan pek çok delil vardır. Bu delilleri başlıca 3 grupta toplamak mümkündür:
1. Dış âlemden yani, kâinattan çıkarılan tabiî deliller,
2. Akıl yoluyla elde edilen "metafizik" deliller.
3. İnsan tabiatından çıkarılan ahlâkî ve vicdanî deliller...
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
1. Dış âlemden yani, kâinattan çıkarılan tabiî deliller,
2. Akıl yoluyla elde edilen "metafizik" deliller.
3. İnsan tabiatından çıkarılan ahlâkî ve vicdanî deliller...
selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*- VEFALI ÜYEMİZ
Similar topics
» Allâh’ın Varlığını İspat Eden Deliller
» ŞOK EDEN MUCiZE!
» ALLAHIN SEVGİLİ KULU (ibret verici güzel bir hikaye....
» ŞOK EDEN MUCiZE!
» ALLAHIN SEVGİLİ KULU (ibret verici güzel bir hikaye....
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·. _.: ALLAH (CELLE CELALUH) :._.·´¯) :: MUCİZE VE DELİLLER
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN