.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Salava10


Join the forum, it's quick and easy

.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Salava10
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Kimler hatta?
Toplam 120 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 120 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
» Kutsalınıza Hakaret Edilmesi İncitiyormuş Değil mi?
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime122.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN

» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime112.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN

» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime112.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN

» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime117.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN

» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN

» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN

» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN

» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN

» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN

» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN

» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN

» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN

» Ne NeDiR?
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime120.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN

» ÖĞÜT VEREN AYETLER
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime120.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN

» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime122.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN

» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN

» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN

» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Icon_minitime111.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN

Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN

Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Anket

İRFaN MeCLiSi & RaH-ı AŞK FoRMuMuZa NaSıL ULaŞTıNıZ?

Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_lcap67%Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_rcap 67% [ 4 ]
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_lcap0%Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_rcap 0% [ 0 ]
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_lcap0%Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_rcap 0% [ 0 ]
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_lcap0%Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_rcap 0% [ 0 ]
Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_lcap33%Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Vote_rcap 33% [ 2 ]

Toplam Oylar : 6

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 


Kasım 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Takvim Takvim


Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız

Aşağa gitmek

Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız Empty Osmanlı Terbiyesi Almışız , Düşene Vurmayız

Mesaj tarafından Berzah 15.03.10 22:11

Müslüman Türk’ün kültüründe düşene vurmak yoktur. Kültürümüz yenileni ezmeye, kazanılan zafer sonucu büyüklenmeye izin vermez. Düşene vurulmaması ise hem sağlam bir ahlakî yapının sonucudur, hem de “insan” denen kıymetin kıymetini kavramayla ilgili bir keyfiyettir. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” (Şeyh Edebali) anlayışı ile insan kalbini kırmayı Kâbe yıkmakla aynı sayan anlayışın kaynağı da budur.

Kültürümüzde, düşene vurmak yoktur!


Yenileni ezmek, paramparça etmek de yoktur!
Kültürümüz zafer karşısında büyüklenmeye de izin vermez...
Bu kültürün çocuğu olarak, Osmanlı padişahları, her zaferden sonra, işte bunun için şükür secdesine varmış, bir “ikram-ı İlâhi” olarak gördükleri zaferin şükrünü eda etmeye çalışmışlardır.
Düşene vurulmaması ise hem sağlam bir ahlakî yapının sonucudur, hem de “insan” denen kıymetin kıymetini kavramayla ilgili bir keyfiyettir.
Osmanlı’yı mağluplar karşısında müsamahakâr yapan, hatta hafif bir mahcubiyete düşüren sebep, insan denen varlığın muhtevasına vâkıf olmasıdır.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” (Şeyh Edebali) anlayışı ile insan kalbini kırmayı Kâbe yıkmakla aynı sayan anlayışın kaynağı da budur.
Bu yüzden Osmanlı ceddimiz elinde rakipsiz güçler bulunduğu dönemlerde bile insana zulmetmemiş, insanı aşağılamamış, tam tersine esir ve kölelere bile “insanca” muamele etmiştir.
Bunun yüzlerce örneğini zikretmek mümkündür. Bunlardan biri, tam bir ibret tablosudur.
Güçlünün zayıfı, zenginin fakiri, büyüğün küçüğü ezmeye çalıştığı günümüzde, Namık Kemal’e, “Bir zamanlar biz ne millet, hem ne milletmişiz/Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz” dedirten mert duruşun bu örneğine hepimizin ihtiyacı var.

Güçlüyken köle, zayıfken zalim

1910 yılları...
Osmanlı Devleti her taraftan kırpılmış. Yabancılar, devlet içinde devlet olmuşlar.
En şımarıkları da Rusya... Rus Sefiri’nin iki dudağı arasından çıkan her kelime, Osmanlı yönetimini hop oturtup, hop kaldırır.
Osmanlı Hükümeti bıkkın, lâkin derdini kime yanmalı?
Gücünün zirvesinde olduğu yıllarda yaltaklanan Rus, en zayıf anında Osmanlı’yı yüreğinden vurmak için fırsat gözler, durur... Osmanlı devlet ricali de bu fırsatı Rus’a vermemek için aşırı temkinli davranır, bu uğurda devlet ricali bazen dokuz takla atar.
Babıâli’nin kapalı kapıları arkasında en çok duyulan cümle şudur:
“Aman aradığı bahaneyi Moskof’a vermeyelim!”
Eski Erzurum Valisi Tahsin Bey, o sıralar Beyoğlu Mutasarrıfı... Hayırlı bir işe teşebbüs edip Beyoğlu’ndan Büyükdere’ye telefon hattı çektirir...
Lâkin aksilik bu ya, telefon direklerinden birkaçı Rus Sefareti’nin önüne rastlamıştır…
Rus Sefiri hemen ültimatomu Babıâli’ye (hükümete) dayar:
“Ya bu direkler kaldırılır veya...”
Gerisi bir sürü tehdit, tazyik vesaire...
Babıâli yine çaresizdir. Kendi topraklarına diktiği birkaç telefon direğini korumak gücünden mahrum görüntüsünden kendisi bile ürker. Zira saldırmak için Rusya’nın bahane aradığını bilmekte, bu bahaneyi vermemek için tedbirli ve temkinli davranmaktadır...
Hatta zaman zaman bunu oldukça abartmaktadır.
Beyoğlu Mutasarrıfı Tahsin Bey, Babıâli’ye (hükümete) çağırılır:
“Vaziyet çok nazik, Tahsin Bey... Rus sefiri, sefaret önüne diktirdiğimiz telefon direklerinin kaldırılmasını istiyor.”
Tahsin Bey vakur ve ciddi, eski zaman paşalarını andıran bir azametle dim dik ayakta. Yüzü gölgeli... “Yüreklerine bayrak dikebilecekken, dikmemenin bedelidir bu!” diye düşündüğü o kadar belli ki, Sadrazam ürkerek susar.
Sadrazam susunca, Tahsin Bey tane tane konuşarak Sadrazam’a sorar:
“Merakımı mazur görün ama birkaç telefon direğini korumaktan âciz hallere düşmüş bir devlet, lüzum hâsıl oldukta kendini nasıl koruyacaktır?”
Fakat Sadrazam Paşa böyle bir suale cevap verecek durumda değildir, işi tatlıya bağlamaya çalışır:
“Canım, böyle basit bir meseleyi büyütüp Rusya ile bozuşmayalım. Sefirle görüş, direkleri kaldırtacağını söyle, mesele kapansın gitsin.”
Tahsin Bey’in bakışları donar, yüzü tastamam kararır:
“Benden cidden istenen bu mudur Sadrazam Hazretleri?”
“Beli, budur. Çok kolay değil mi?”
Tahsin Bey’in başı âdeta önüne düşer. Bunu kafa sallama olarak algılayan Sadrazam yarı zorla Tahsin Bey’in elini sıkıp görevine uğurlar.
Tahsin Bey ise bir enkaza dönmüştür. Bacaklarına ağır gelen bedenini âdeta sürükleyerek Sadaretten (Başbakanlıktan) çıkar. Kendisini tanıyıp selam verenleri görmeden Sarayburnu’na yürür.
“İnsanların neden kendilerini öldürdüklerini anlayabiliyorum” diye mırıldana mırıldana saatlerce denize bakar:
“Hey koca Osmanlı, bu hallerini de mi görecektim!”

Sadrazam’ı gelip rica etsin

Ertesi gün, Tahsin Bey, karamsar, üzgün, bezgin, yorgun bir durumda Rus Sefareti’nin kapısındadır...
Öyle utanır ki, titremektedir.
Küçülmüş, bitmiştir sanki... Ayakta zor durur.
Kapıdaki görevliye maksadını söyleyip sefarete girdiği sırada, Rus sefiri merdivenlerde belirmiştir. Bir an bakışırlar:
“Kim bu adam?“ diye sorar Sefir, “Niçin geldi?”
Sefaret görevlisi Tahsin Bey’i tanıştırır:
“Kendileri Beyoğlu Mutasarrıfı Tahsin Bey’dir, şu telefon direkleri mevzuunu ekselanslarıyla görüşmeye geldiler.”
Ekselânslarının burnu Kaf Dağı’nda...
Gözleri küçümseyici, duruşu alaycı...
Mutasarrıf’ı bakışlarıyla kırbaçlar gibidir.
Ama asıl kırbaç şakırtısını kelimelere gömer:
“Bir mutasarrıfla görüşmem. Söyle ona, Sadrazam’ı gelip rica etsin.”
Hızla kapıdan çıkıp gider.
Tahsin Bey, olduğu yerde dona kalmıştır. Yer yarılsa seve seve içine girecek kadar bıkkın, bir anda buharlaşmayı isteyecek kadar yorgundur.
Derin bir utançla kızaran yüzünü indirir, ateş saçan gözlerini kısar, tırnakları avucuna batıp kanatıncaya kadar yumruklarını sıkar.
Dudaklarına çıkan yüzlerce kelimeyi güçlükle yutkunup tek cümle fısıldar:
“Aman Allah’ım, bu günleri de mi görecektim!..”
Sendeleyerek sefaretten çıkar.

“Biz Osmanlı terbiyesi almışız, düşene vurmayız!”

Yıl 1918...
Rusya’da bir yıl önce gerçekleştirilen komünist ihtilâli yüzünden ülkelerini terk etmek zorunda kalan Beyaz Ruslardan bir grup İstanbul’a sığınmıştır...
Sefil, perişan, bir lokma ekmeğe muhtaçtırlar. Ancak hayırsever İstanbulluların yardımlarıyla hayatlarını devam ettirebilmektedirler.
Beyoğlu Mutasarrıfı Tahsin Bey yine sahnededir. Bu sefer Beyaz Rusların arasında dolaşmaktadır. Fransızca bilen bir Beyaz Rus bulup oğluna öğretmen tutacaktır.
Birini gözü ısırınca yaklaşır. Tanıdığında ise, irkilmekten kendini alamaz:
“Aman Allah’ım!”
Bu adam, vaktiyle kendisini küçümseyip sefaretten kovan Rus Sefiri’nden başkası değildir. Bir farkla ki, eski Sefir perişan haldedir. Üstündeki elbise çaput yumağına dönmüş, avurtları çökmüş, gözlerinin feri sönmüştür.
Tahsin Bey, adamı alıp evine götürür.
Yedirir, giydirir.
Bir güzel ağırlar.
Cebine de hatırı sayılır miktarda para koyduktan sonra, eskiye dair tek kelime söylemeden adamı uğurlar.
Yıllar sonra Tahsin Bey, hadiseyi bir yakınına anlattığında, yakını, şu soruyu sormaktan kendini alamaz:
“Azizim, vaktiyle sana yaptıklarını niçin yüzüne vurmadın?”
Tahsin Bey’in dudaklarında acı bir tebessüm yalpalar:
“Biz Osmanlı terbiyesi almışız, düşene vurmayız!”

Şimdikiler hem çelmeleyip düşürür, hem de vurabildikleri kadar vururlar ya, aldırmayın...
“Düşenin dostu olmaz” derler ya, ona da aldırmayın.
Biz düşene hep dost olduk, Allah da bu yüzden bize dost oldu!
Berzah
Berzah
VEFALI ÜYEMİZ
VEFALI ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz