.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
HACI BEKTAŞ-I VELİ Salava10


Join the forum, it's quick and easy

.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
HACI BEKTAŞ-I VELİ Salava10
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Kimler hatta?
Toplam 185 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 185 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
» Kutsalınıza Hakaret Edilmesi İncitiyormuş Değil mi?
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime122.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN

» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime112.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN

» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime112.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN

» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime117.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN

» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN

» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN

» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN

» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN

» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN

» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN

» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN

» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN

» Ne NeDiR?
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime120.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN

» ÖĞÜT VEREN AYETLER
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime120.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN

» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime122.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN

» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN

» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN

» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
HACI BEKTAŞ-I VELİ Icon_minitime111.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN

Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN

Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Anket

İRFaN MeCLiSi & RaH-ı AŞK FoRMuMuZa NaSıL ULaŞTıNıZ?

HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_lcap67%HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_rcap 67% [ 4 ]
HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_lcap0%HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_rcap 0% [ 0 ]
HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_lcap0%HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_rcap 0% [ 0 ]
HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_lcap0%HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_rcap 0% [ 0 ]
HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_lcap33%HACI BEKTAŞ-I VELİ Vote_rcap 33% [ 2 ]

Toplam Oylar : 6

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 


Kasım 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Takvim Takvim


HACI BEKTAŞ-I VELİ

Aşağa gitmek

HACI BEKTAŞ-I VELİ Empty HACI BEKTAŞ-I VELİ

Mesaj tarafından demirci mustafa 11.10.10 21:38

HACI BEKTAŞ-I VELİ
(1281-1338)
Mutasavvıf, Bektaşi Tarikatının Piri
Osmanlı devletinin kurluş yıllarında yaşayan evliyânın büyüklerinden. İsmi, Seyyid Muhammed bin İbrâhim Atâ, lakabı Bektâş'tır. Horasan'ın Nişâbûr şehrinde 1281 (H. 680) senesinde doğdu. Hacı Bektâş-ı Velî'nin soyu hazret-i Ali'ye dayanır. 1338 (H.738) senesinde Kırşehir'e yakın bir yerde vefât etti. Vefâtı hakkında başka rivâyetler de vardır. Türbesinin bulunduğu kasabaya sonradan Hacıbektaş ismi verildi. Daha çocukken ilim öğrenmesi için âilesi tarafından Şeyh Lokmân-ı Perende'ye teslim edildi. Lokmân-ı Perende, Ahmed-i Yesevî hazretlerinin halîfelerinden olup, zâhir ve bâtın ilimlerinde çok derinleşmişti. Bektâş-ı Velî'nin daha çocukken birçok kerâmetleri görüldü. Bir gün Lokmân-ı Perende onun yanına girmiş ve odasını nur ile dolu görünce şaşırmıştır. Bu sırada; Bektâş-ı Velî'nin iki yanında, Kur'ân-ı kerîm okuyan iki nûrânî zât duruyordu. Lokmân-ı Perende onun yanına girince, bunlar kayboldu. Lokmân-ı Perende, Bektâş-ı Velî'ye onların kim olduğunu sordu. O da; "Birisi Server-i âlem efendimiz diğeri ise hazret-i Ali idi." cevâbını verdi. Yine bir gün hocasından ders dinlerken, namaz vakti geldi. Hocası hizmetçisinden abdest almak için su istedi. Bektâş-ı Velî hocasına; "Bir nazar etseniz de, su buradan aksa, dışarıya gitmeye gerek olmasa." dedi. Hocası; "Benim kudretim bunu yapmaya yetmez." cevabını verdi. Bunun üzerine o sırada Bekâş-ı Velî, Allahu Teâlâ'ya duâ etti. Hocası da "Âmin" dedi. O anda medresenin ortasında latîf bir su çıkıp, kapıya doğru akmaya başladı. Pınarın başında renk renk çiçekler açtı. Bu hâdiseden bir süre sonra, Lokmân-ı Perende hacca gitti. Arafat'ta kıbleye doğru döndükleri esnâda, talebelerine; "Yârenler! Bugün Arefedir. Şimdi bizim evde yemekler pişirilir." dedi. Bu söz, Allahü Teâlâ'nın kudretiyle, Bektâş-ı Velî'ye mâlum oldu. Tam o sırada hocasının evinde yemekler pişiyordu. Bektâş-ı Velî hemen bir tepsi yemeği aldığı gibi, bir anda hocasına sundu. Hocası Nişâbûr'a dönünce, onun bu kerâmetini herkese anlattı ve Hacı lakabını verdi. Bu esnâda Horasan'da bulunan âlimler, Lokmân-ı Perende'ye hac mübârekesine geldiklerinde, medresede akan suyu görünce şaşırdılar. Bunun sebebini sordular. Lokmân-ı Perende; "Bu kerâmet, Hacı Bektâş'ındır." dedi. Sonra onun gösterdiği kerâmetlerini gelen âlimlere anlattı. Onlar bütün bunların bir çocuktan zuhûr etmesine şaştılar. Bunun üzerine Hacı Bektâş-ı Velî, âlimlere; "Ben, Resûl-i ekremin soyundanım. Bana bunları çok görmeyiniz. Bunlar, Allahü Teâlâ'nın bana bir ihsânıdır." dedi. Hacı Bektâş-ı Velî, tahsilini tamamladıktan sonra Anadolu'ya geldi. Halka doğru yolu göstermeye başlayan ve kıymetli talebeler yetiştiren Hacı Bektâş-ı Velî, kısa zamanda tanınarak büyük rağbet gördü. Bu sırada Anadolu'da dînî, iktisâdî, askerî ve sosyal teşekkül olan ve kendisinin de bağlı olduğu "Ahîlik teşkilâtı" ile büyük hizmetler yapan Hacı Bektâş-ı Velî ve talebeleri, Osmanlı sultanları tarafından da sevildi ve hürmet gördü. Bu sıralarda kuruluş devrinde olan Osmanlı devletinin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri ve himmetleri oldu. Sultan Orhan zamânında teşkil edilen Yeniçeri ordusuna duâ ederek, askerlerin sırtlarını sıvazladı. Onlara İslâmiyetten ayrılmamalarını nasîhat etti. Böylece Hacı Bektâş-ı Velî'yi kendilerine mânevî pîr olarak kabul eden Yeniçeri ordusu, mânevî hayâtını ve disiplinini ona bağladı. Hacı Bektâş-ı Velî, asırlarca Yeniçeriliğin pîri, üstâdı ve mânevî hâmisi olarak bilindi. Bu bağlılık ve muhabbet, Yeniçerilerin sulh zamânındaki tâlimleri ve harplerdeki gayret ve kahramanlıklarında çok müspet neticeler verdi. Bütün bunlar, halk ile Yeniçeriler arasındaki yakınlığı kuvvetlendirdi. Yeniçeriler, dervişler gibi cihâd azmiyle dolu ve görülmemiş derecede kahraman ve fedâkâr oluşlarında, bu hâdiseler müsbet tesirler gösterdi. Yeniçerilerin;"Allah, Allah! İllallah! Baş uryân, sîne püryân, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyân! Kulluğumuz pâdişâha ayân! Üçler, yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedî, Nûr-i Nebî, Kerem-i Ali... Pîrimiz, sultânımız Hacı Bektâş-ı Velî..." diyerek savaşa başlamaları, bunun mânidâr bir ifâdesidir.Hacı Bektâş-ı Velî'nin Malâlât adlı Arapça bir eseri vardır. Sonradan nefes adıyla yazılan ve ona nisbet edilen şiirler onun değildir. Buyurdu ki: "Tarîkatın, tasavvuf yolunun ilk makâmı, bir âlime cân u gönülden bağlanıp, tövbe etmektir. Tövbe, can u gönülden olan pişmanlıktır ve mutlaka yapılmalıdır. Tövbe ederken gözyaşı dökmelidir. Tövbeyi kabul edecek Allahü Teâlâ'dır. Tövbe ettikten sonra O'na tevekkül etmelidir. İkinci makâmı, talebe olmaktır. Üçüncü makâmı, mücâhede, nefse zor gelen, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Dördüncü makâmı, hocaya hizmettir. Beşinci makâmı, korkudur. Altıncı makâmı, ümitli olmaktır. Yedinci makâmı, şevktir ve fakirliktir.
Mârifetin birinci makâmı edep, ikinci makâmı, korkudur. Üçüncü makâmı, az yemektir. Dördüncü makâmı, sabır ve kanâttır. Beşinci bakâmı, utanmaktır. Altıncı makâmı, cömertliktir. Yedinci makâmı, ilimdir. Sekizinci makâmı, mârifettir. Dokuzuncu makâmı, kendi nefsini bilmektir." 1338 senesinde vefât eden Hacı Bektâş-ı Velî'nin derslerini ve sohbetlerini tâkib ederek onun tarîkatına bağlananlara, tasavvuftaki usûle uyularak "Bektâşî" denildi. bu temiz, îtikâdları düzgün olan ve ibâdetlerini yapan Bektâşîler zamanla azaldı. Daha sonra yapılan bir takım değişiklikler sebebiyle, hakîkî Bektâşîlik unutuldu ve zamânımızdan yüz sene önce ise hiç kalmadı. Herkes tarafından sevilen, hürmet ve îtibâr edilen bu isim, Hurûfî denilen sapık kimseler tarafından da siper olarak kullanıldı. İslâmiyeti yıkmak için kurulan bozuk yollardan biri olan Hurûfiliğin kurucusu Fadlullah Hurûfî, Tîmûr Han tarafından öldürülünce, dokuz yardımcısı kaçarak Anadolu'ya geldiler. Bunlardan Aliyyül-A'lâ ismindeki kimse, bir Bektâşî tekkesine geldi. Câvidân adlı kitaplarını gizlice yaymaya, câhilleri aldatmaya başladı. Hacı Bektâş-ı Velî'nin yolu budur dedi. Hâlbuki Hacı Bektâş-ı Velî'nin yolundan ayrılmayan hakîkî Bektâşîler, bunlardan tamâmen ayrıldılar. Hurûfîlik, haramlara helâl, nefsin arzu ettiği kötü arzulara, serbesttir dediği için, bozuk rûhlu insanlar arasında çabucak yayıldı. Sözlerine "Sır" deyip, çok gizli tutulmasını emrederlerdi. Sırları yabancılara açanları öldürdükleri bile olurdu. Sırları Câvidân kitabında a, c, v, z, ... gibi harflerle işâret edilmektedir. Hurûfîler, Bektâşîlik ismini kendilerine perde yaparak, bu perde arkasında çalışmışlardır. [/size][size=9] Hacı Bektâş-ı Velî'nin Şiîlikle ilgisi bulunduğunu söyleyenler yanında, bâzıları da onun sapık Baba Resûl'ün halîfesi olduğunu, namaz kılmadığını ve şerîata aldırmadığını kaydetmektedirler. Oysa Makâlât'ın asıl nüshaları tetkîk edildiğinde, onun; İslâm dînine sıkı sıkıya ve sağlam bir şekilde bağlı, İslâmiyet'e uymayan davranışlara şiddetle karşı çıkan mübârek bir velî olduğu anlaşılmaktadır.Diğer taraftan Hacı Bektâş-ı Velî devrine en yakın zamanda yazılmış olan Tiryâkü'l-Muhibbîn'de Vâsıtî onun Ahmed-i Yesevî'ye mensûb olduğunu zikretmekte ve şu silsileyi vermektedir: Es-Seyyid Bektaş el-Horasânî, Ahmed-i Yesevî, Abdülhâlık Gocdüvânî, Yûsuf-ı Hemedânî, Ebû Ali Fârmedî, Ebu'l-Hasan Harkânî, Abdülkâsım Gürgânî, Ebû Osman Mağribî ve Cüneyd-i Bağdâdî yolu ile hazret-i Ali'ye ulaşmaktadır.Hacı Bektâş-ı Velî, her gün gelip, şimdiki dergâhının bulunduğu yere otururdu. Onu sevenler; "Gâliba Hacı Bektâş-ı Velî hazretleri burada bir dergâh binâ edilmesini istiyor, o yüzden gelip buraya oturuyor" dediler. Daha sonra Hacı Bektâş-ı Velî'nin hizmetini gören Sarı İsmâil'e, Hacı Bektâş'ı sevenlerden biri, buraya bir dergâh yaptırmaya niyet ettiğini söyledi. Sarı İsmâil de, gelip durumu hocasına arz etti. Hacı Bektâş-ı Velî; "Ona söyle. Bir usta getirsin. Biz istediğimiz büyüklükte bir dâire çizelim. Ayrıca yeteri kadar taş getirtip, yonttursun, hazır etsin." dedi. Sarı İsmâil, bu durumu o şahsa bildirince, çok sevindi ve hemen bir mîmâr getirdi. Hacı Bektâş-ı Velî de kalkıp, mübârek eliyle şimdiki dergâhın bulunduğu yeri çizdi. O mîmâr da, dergâhın inşâsı için yetecek kadar taş getirtip, yontturdu. Taşların yontulma işinin bittiği gecenin sabahı, herkes, dergâhın yapılmış olduğunu gördü. Dergâhı yaptıracak kimse, derhâl Sarı İsmâil'in yanına gelip; "Ben bu binânın yaptırılması için usta getirdim, taş getirdimv e yaptırma sevâbına kavuşmak istedim. Fakat her kimse bir gecede yaptırmış." diyerek üzüntülerini belirtti. Sarı İsmâil, durumu derhâl hocası Hacı Bektâş-ı Velî'ye bildirdi. Bunun üzerine Hacı Bektâş-ı Velî; "Ey İsmâil! O beni sevene söyle, bu dergâhı zâhirden birisi gelip yaptırmadı. Allahü Teâlâ'nın izni ile bir anda yapıldı. Sevâbı yine onun amel defterine yazılmıştır." dedi. İsmâil durumu derhâl o kimseye bildirdi. O zât da Allahü teâlâya şükür secdesi yaptı. Kaynaklar:
1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Zeyli (Mecdî Efendi); s.44
2) Rehber Ansiklopedisi; c.7, s.8
3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1080
4) Makâlât, Süleymâniye Kütüphânesi, Denizli Kısmı, No: 131/4)
5) Tiryâk-ul-Muhibbîn; s.47
6) Tıbyân-ül-Vesâil; c.1, s.129
7) Kâşif-ül-Esrâr; s.3
8) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.10, s.129
9) Sefînetü'l-Evliyâ; c.1, s.395
10) Makâlât- Hacı Bektaşı Veli (Ter.Esad. Coşan)


Allah cc. emanet olunuz selam ve dua ile.
demirci mustafa
demirci mustafa
SADIK ÜYEMİZ
SADIK ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz