.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Tasavvufi Kıssalar Salava10


Join the forum, it's quick and easy

.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Tasavvufi Kıssalar Salava10
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Kimler hatta?
Toplam 26 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 26 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 206 kişi 31.07.17 12:04 tarihinde online oldu.
En son konular
» Kutsalınıza Hakaret Edilmesi İncitiyormuş Değil mi?
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime122.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN

» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime112.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN

» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime112.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN

» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime117.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN

» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN

» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN

» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN

» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN

» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN

» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN

» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN

» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN

» Ne NeDiR?
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime120.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN

» ÖĞÜT VEREN AYETLER
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime120.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN

» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime122.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN

» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN

» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN

» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
Tasavvufi Kıssalar Icon_minitime111.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN

Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN

Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Anket

İRFaN MeCLiSi & RaH-ı AŞK FoRMuMuZa NaSıL ULaŞTıNıZ?

Tasavvufi Kıssalar Vote_lcap67%Tasavvufi Kıssalar Vote_rcap 67% [ 4 ]
Tasavvufi Kıssalar Vote_lcap0%Tasavvufi Kıssalar Vote_rcap 0% [ 0 ]
Tasavvufi Kıssalar Vote_lcap0%Tasavvufi Kıssalar Vote_rcap 0% [ 0 ]
Tasavvufi Kıssalar Vote_lcap0%Tasavvufi Kıssalar Vote_rcap 0% [ 0 ]
Tasavvufi Kıssalar Vote_lcap33%Tasavvufi Kıssalar Vote_rcap 33% [ 2 ]

Toplam Oylar : 6

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 


Mayıs 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


Tasavvufi Kıssalar

Aşağa gitmek

Tasavvufi Kıssalar Empty Tasavvufi Kıssalar

Mesaj tarafından Bi_iznillah 06.10.10 12:45

GERÇEK TAHSİL



Sâmi Efendi Hazretleri Daru'l-Fünûn Hukuk Fakültesi'ni yeni bitirmişti. Onun güzel hâlini ve tertemiz sîretini pek beğenen bir Allâh dostu:
"- Evlâdım bu tahsîl de güzeldir ama sen asıl tahsîli ikmâl etmeye bak. Seni irfân mektebine kaydedelim orada da gönül ilimlerini ve âhiret sırlarını öğren." dedi.

Ardından ekledi:
"- Evlâdım o mektebde nasıl eğitim yaparlar ne öğretirler bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki bu tahsîlin ilk dersi incitmemek son dersi de incinmemektir..."

HİSSE:

İncitmemek nispeten kolaydır. Ama incinmemek elde değildir. Zîrâ o bir gönül işidir. Dolayısıyla incinmemek ancak fânîlerden gelen ve kalblere saplanan zehirli okların tesirsiz kalması ile mümkündür. Bu da nefs tezkiyesi ve kalb tasfiyesinin kemâlindeki seviye nisbetindedir. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Tâif'te taşlanıp hakâret gördüğünde melekler:

"- Ey Allâh'ın Rasûlü! Dilersen şu iki dağı birbirine çarpıp buranın zâlim halkını helâk edelim." demişlerdi.
Ancak o âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan yüce Peygamber meleklerin bu teklifini kabul etmediği gibi şefkat ve merhamet duyguları içerisinde mübârek yüzünü Tâif tarafına çevirdi ve ahâlisinin hidâyet bulmaları için duâ eyledi.

Bir Peygamber âşığı olan Hallâc-ı Mansûr da taşlanırken:
"- Allâh'ım! Bunlar bilmiyorlar benden evvel onları affet!" diye duâ etmiştir.
Bu gerçek tahsîl ile yâni mânevî terbiye neticesinde elde edilen kalb-i selîme âit bir hâldir.
Ebu'l-Kâsım el-Hakîm'e kalb-i selîmin sıfatlarını sorduklarında şunları söylemiştir:
"Kalb-i selîmin üç vasfı vardır:
Birincisi incitmeyen bir kalb
İkincisi incinmeyen bir kalb
Üçüncüsü de iyiliği Allâh'ın rızâsı için yapıp karşılığını beklemeyen bir kalb...

Zîrâ bir mümin Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna hiç kimseye eziyet etmeyince verâ ile; kalbini Rabbe yöneltip kimseden incinmeyince vefâ ile; yaptığı sâlih amellere herhangi bir fânîyi ortak etmeyince de ihlâs ile gelir..."

Şâir ne güzel söyler:
Cihân bâğında ey âşık budur maksûd-i ins ü cin;
Ne kimse senden incinsin ne sen bir kimseden incin!
Bi_iznillah
Bi_iznillah
SADIK ÜYEMİZ
SADIK ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tasavvufi Kıssalar Empty Geri: Tasavvufi Kıssalar

Mesaj tarafından Bi_iznillah 06.10.10 12:46

MÂNEVÎ TERBİYEDE METOD



Şâh-ı Nakşibend Hazretleri Tasavvufta kalbi tasfiye ve nefsi tezkiye hususunda dikkat ettiği incelikleri şöyle beyan buyurmuşlardır:

"- Bizler mürîdi gerekli olduğu tarzda yâni onun içinde bulunduğu hâle göre terbiye ederiz. Îcâbında cezbe îcâbında sülûk yolunu tercih ederiz. Biliriz ki sohbetimize gelenlerin bazılarının gönüllerinde muhabbet tohumu vardır bazılarında yoktur veya dünyevî ve nefsânî alâkalardan dolayı çürümüştür. İşte bizim vazîfemiz bu fânî alâkaları temizlemek ve gönle muhabbet tohumu ekmek ekilmiş olanları da hakîkat zemzemiyle sulayıp yeşerterek mârifetullâh güneşiyle bir ihlâs fidanı hâline getirmektir.

Zikir telkînine gelince o bir kimsenin eline çakmak taşı vermek gibidir. Bundan sonraki netice yâni çakmak taşını çakıp da aşk çırasını tutuşturmak işi mürîde kalmıştır."

SÖZÜN ÖZÜ:
Nasıl ki bedene âit hastalıklar muhtelif ve onların tedâvî yolları da birbirinden farklı ise rûha ve gönle âit hastalıklar da böyledir. Bu bakımdan firâset ve basîret sahibi Allâh dostları mânevî terbiyede muhâtablarının durumlarına göre teşhis ve tedâvî yolunu tercih ederler. Kimine İbrâhim bin Edhem'de görüldüğü gibi:

"Tacı ve tahtını terket!" tavsiyesinde bulunurlarken kimine de Fâtih Sultan Mehmed Han'da olduğu gibi:
"Eğer bu vazifeyi bırakırsan ve senden daha liyâkatlisi de gelmezse vebâle girersin!" îkâzında bulunarak irşad ve teveccühlerini onların bulundukları makâmda devam ettirirler.

Kimini su ile kimini ateşle imtihân ederler. Dolayısıyla nasıl ki bedenî bir hastalıkla muzdarip kimsenin şifaya kavuşması için tabîbe teslîmiyeti ve verdiği reçeteyi tatbik etmesi zarurî ise kalbî hastalıklarda da durum aynıdır; hattâ daha hassastır. Zîrâ beden tedâvîsindeki ihmâl sadece bu dünyaya yönelik bir zarara uğratır; ancak gönül tedâvîsindeki ihmâl ise ebedî bir hayatı hüsrân eyler.
Bi_iznillah
Bi_iznillah
SADIK ÜYEMİZ
SADIK ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tasavvufi Kıssalar Empty Geri: Tasavvufi Kıssalar

Mesaj tarafından Bi_iznillah 06.10.10 12:48

GÂFİL KALBLERİN TESİRİ


Hicrî 1340 senesinin mübârek bir gününde İstanbul Ayasofya Câmii'nde Kur'ân-ı Kerîm ve mevlid-i şerîf ziyâfeti vardı. Câmî mahfellerine kadar doluydu. Ulemâ ve talebe câmîde idi. Zamanın güzîde hâfızları Kur'ân-ı Kerîm ve mevlid-i şerîf okumaya başlamışlardı.
Beylerbeyili Âdil Bey isminde mânevî hâl sahibi ve keşfi açık bir zât da kürsüye yakın bir yerde oturmuş dinliyordu...
Biraz sonra Âdil Bey'e mânevî bir daralma hâli geldi. Sıkıldı bunaldı. Oysa içinde bulunulan o mânevî atmosferde Kur'ân ve mevlid okunurken böyle bir gönül daralmasının olmaması lâzımdı. Âdil Bey merakla etrafına baktı. Gördü ki tam karşısında kasvet-i kalbe mübtelâ bir gâfil var; farkında olmadan göğüs göğüse karşı oturuyorlar. Böylece o kasvetli ve gâfil kalbden kendisine daralma aksettiğini anlayan Âdil Bey hemen yerini değiştirdi böylece biraz ferahladıysa da tesirini bir müddet gideremedi.
KISSADAN HİSSE:
Sâlih kimselerden gönüllere huzur ve ferahlık aksettiği gibi gâfil kimselerden de huzursuzluk ve kasvet akseder. Zîrâ gül bahçesinde dolaşan kalbler binbir râyiha ile mest olurlarken teressübat (pislik) civârına düşen ruhlar da teaffün eden (kokan) kötü kokularla bunalırlar. Onun içindir ki Cenâb-ı Hak gönülleri çürümüş ve etraflarına dâimâ kötü tesir bırakan münkirler hususunda:
"Âyetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur. Eğer şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma." (el-En'am 6 buyurmaktadır.
Bu ilâhî emirdeki inceliği kalbî hassâsiyete sahip olan has kullar daha iyi anlarlar. Zîrâ kalbdeki hassâsiyet arttıkça ölçüler derinleşir bakışlar perdenin arkasındaki gerçekleri görmeye başlar hisler herkesin farkedemediği oluşları sezer. Buna bir misâl olarak Seyfi Baba'nın şu hâli pek ibretlidir:
Sâmi Efendi Hazretleri'ni pek seven Hak dostlarından Seyfi Baba keşfi açık hâl sahibi bir zâttı. Topkapı'da oturuyordu. Birgün Sâmi Efendi -kuddise sirruh-'u ziyârete gelmişti. Ancak devlethâneye girer girmez düşüp bayıldı. Onu içeriye buyur edip üstadın huzuruna iletecek olan kişi telaşla üzerine su döküp ayılmasını temin ettikten sonra:
"Hemen bir doktor çağıralım!" dediğinde Seyfi Baba bitkin bir hâlde müdâhale etti:
"- Yok oğlum! Doktor filân çağırmayın; hâlimin maddî bir hastalıkla alâkası yok! Topkapı'dan Erenköy'e gelene kadar yollarda rastladığım isyân ehli ve isyân yerlerindeki kasvet tesir etti ve bu tertemiz kapıdan girip içerideki rûhaniyete nâil olunca da gönlüm o tesirlere dayanamadı. Buradaki mânevî iklîmin bereketi ve ârifler sultanı Sâmi Efendi'nin himmetiyle birazdan hiçbir şeyim kalmaz." dedi.
Hâsılı gâfillerden nasıl menfî tesirler zuhûr edip kalbi daraltıyorsa sâlihlerden de müsbet ve feyizli tesirler hâsıl olup gönlü ferahlatmaktadır. Bu bakımdan gönül erbâbı hâllerini muhâfaza için mümkün olduğu kadar gâfillerden uzak sâlihlere yakın olmalıdır. Bu meyanda Hazret-i Dâvûd Cenâb-ı Hakk'a zaman zaman şöyle ilticâ eylerdi:
"Allâh'ım beni gâfillerin meclisine yönelmiş görürsen daha oraya varmadan ayaklarımı kır ki onların yanına gidemeyeyim. Böyle yapman benim için büyük bir lutuf olur....
Bi_iznillah
Bi_iznillah
SADIK ÜYEMİZ
SADIK ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tasavvufi Kıssalar Empty Geri: Tasavvufi Kıssalar

Mesaj tarafından Bi_iznillah 06.10.10 12:48

KİMSEYİ AYIPLAMA!



Hamdun Kassar -kuddise sirruh- buyurur:
"Düşe kalka giden bir sarhoş gördüğünde dikkatli ol sakın onu kınama! İhtimâl ki sen de aynı belâ ile müptelâ olabilirsin!"
SÖZÜN ÖZÜ:
Tasavvufî anlayışta; irşadda merhamet ve şefkat vardır; ayıplamak hor görmek ve muhâtabı rencide etmek yoktur. Zîrâ Cenâb-ı Hak kulunun kudretinden bir sır olduğunu beyân buyurmaktadır. Bu sebeple günâhkâra bakış tarzı olarak çamura düşmüş bir cevheri zâil olmaktan kurtarma düşüncesi asıldır... Hor görmek ise zâyi olan cevheri ikinci kez zâyî etmektir! Bu bakımdan Cenâb-ı Hak kulların bu hatâya düşmemeleri için âyet-i kerîmede:
"Ey müminler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin; olur ki (onlar) kendilerinden daha hayırlı olabilirler! Birtakım kadınlar da (başka) kadınlarla (alay etmesinler!). Belki (onlar da) kendilerinden daha hayırlıdırlar..." (el-Hucurât 11) buyurmuş ve kulların günâhlarını mîzân etmeyi kendine münhasır kılarak insanlara bu dâirenin içine girmelerini yasaklamıştır.
Diğer taraftan başkalarını ayıplayıp duran ve hor hakîr görenlerin de aynı cürüm ve hatâ çukuruna düştükleri çoğu zaman müşâhede edilmiş ve bu durum:
"Gülme komşuna gelir başına!" şeklinde bir darb-ı mesel hâline gelmiştir.
Bi_iznillah
Bi_iznillah
SADIK ÜYEMİZ
SADIK ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tasavvufi Kıssalar Empty Geri: Tasavvufi Kıssalar

Mesaj tarafından Bi_iznillah 06.10.10 12:49

HAK YOLUNA LEKE DÜŞÜRMEMEK

Bu yol yâni Tasavvuf yolu Hak nûrunun tecellî ettiği öyle pırıl pırıl bir ufuktur ki aslâ leke kabul etmez. Bu yolun özünü ve rûhunu görebilenler onda aslâ dîn-i mübîne aykırı bir hâl bulamaz.

Nitekim Şâh-ı Nakşibend Hazretleri'nin mânevî halkasında avâm-havâs her kesimden sayısız talebe vardı. Hüsâmeddîn Hâce Yûsuf gibi Buhârâ'nın önde gelen âlimleri de onun sohbet meclislerine katılmaya can atıyordu. Ancak ulemâdan bazıları bunu aralarında bir dedikodu vesîlesi yapıp Bahâuddîn Nakşibend -kuddise sirruh- hakkında ileri-geri konuşmaya başladılar. Nihâyet birgün bu muhâlifler Nakşibend Hazretleri ile bir mecliste buluşup tenkitlerini dile getirdiler. Bahâuddîn -kuddise sirruh- onlara:

"- Gelin yolumuzu size anlatalım; eğer Kur'ân'a ve sünnete aykırı bir husus varsa söyleyin ondan vazgeçelim!.." dedi.

Hazret-i Pîr'in anlattıklarını dinleyen ve bu yüce Tasavvuf yolunu inceden inceye mütâlaadan geçiren o ulemâ yakînen şâhid oldukları bu ulvî hakîkatler karşısında itiraz edecek bir şey bulamadılar. Kemâl-i edeble:
"- Efendim yolunuz sırât-ı müstakîm imiş; gayrı hiçbir itirazımız yok!.." dediler.

HİSSE:
Bu hâdiseden anlaşılan gerçek Tasavvuf yolunun Kur'ân ve sünnete tâbî olmada büyük bir titizlik ve kalbî rikkat içerisinde olduğudur. Sâliklerine de bu minvâl üzere hareket etmelerini işâret eden Şâh-ı Nakşibend'in zâhirî ilimlerde ulemâ ile çatışmayıp aksine "eğer Kur'ân'a ve sünnete aykırı bir husus varsa söyleyin ondan vazgeçelim" buyurması istikâmetin bu yoldaki

ehemmiyetini ifâde eder. Dolayısıyla bu yolun sâliklerine gereken aynı hassâsiyeti göstererek bu tertemiz yola leke düşürmemektir. Ancak burada ulemâ ile kasdedilen sâlih âlimlerdir yoksa "ulemâ-i bi's-sû'" denilen kalbleri ve ilimleri fesâda uğramış olup Hak yoluna ters hareket eden ihlâs ve takvâyı hiçe sayan Allâh dostlarının fazîletlerini inkâr eden ve Kur'ânî ifadeyle az bir dünyâlık karşısında Allâh'ın âyetlerini satan gâfiller değildir.
Bi_iznillah
Bi_iznillah
SADIK ÜYEMİZ
SADIK ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tasavvufi Kıssalar Empty Geri: Tasavvufi Kıssalar

Mesaj tarafından Bi_iznillah 06.10.10 12:50

İBRAHİM BİN EDHEM ve CEYLÂN

İbrâhim bin Edhem önceleri Belh'te saltanat ve debdebeye düşkün bir hükümdardı. Onu bu düşkünlükten kurtarıp âhiretini de ihyâ edebilmesi için devrin ârif ve sûfîlerinden zaman zaman kendisine ibretli îkâzlar yapılıyordu. Nitekim meşhur rivâyete göre bir gece sarayının damında birtakım acaip gürültüler duymuş uyuyamayıp merakla seslenmişti:
"- Orada ne yapıyorsunuz?"
Garip bir cevap verildi:
"- Devemizi kaybettik onu arıyoruz!"
İbrâhim bin Edhem kızdı:
"- Damda deve aranır mı hiç?"
Bu seferki cevap ise pek mânidar ve ibretli idi:
"- Ey İbrâhim! Damda deve aranmayacağını biliyorsun da şu yaşadığın dünyevî şatafat ve debdebe içinde ebedî saâdetin aranamayacağını niçin düşünmüyorsun?"
Diğer ibretli îkâzlara nazaran bu sözler İbrâhim bin Edhem'e bir hayli tesir etti. Ancak bir müddet sonra bunu da unuttuğundan hâlinde herhangi bir değişiklik görülmedi.
Günler böylece gelip geçerken İbrâhim bin Edhem birgün maiyyetiyle birlikte ceylan avına çıktı. Bir ara maiyyetinden ayrıldı. Pür-dikkat iyi bir av arıyordu ki kulağına "Uyan!" diye bir ses geldi. Pek aldırmadı. Aynı ses bir daha tekrarlandı sonra bir daha... Sonra her taraftan benzer sesler duymaya başladı. Sesler:
"- Ölüm seni uyandırmadan sen kendin uyan!" diyordu.
İbrâhim bin Edhem hem şaşırdı hem de korktu. Ancak o sırada karşısına güzel bir ceylan çıktı. Bunun üzerine İbrâhim bin Edhem o nazlı hayvanı avlama heyecanına düştü. Biraz evvel duyduğu sözleri unutup sadağından bir ok çıkardı ve yayına sürdü. Nişan aldı. Tam oku fırlatacaktı ki nazlı ceylan gözlerini İbrâhim bin Edhem'e dikip dile geldi:
"- Ey İbrâhim! Rahmân olan Allâh beni avlayasın diye mi seni yarattı?"
İbrâhim bin Edhem baştan ayağa titredi. Gözleri bulut bulut oldu atından atlayıp secdeye kapandı; tevbe etti. Cenâb-ı Hakk'a yalvardı:
"Ey lutf u keremi sonsuz olan Allâh'ım! Benim hâlime de nazar kıl! Nice zamandır debdebe içinde ömür nefeslerimi zâyî etmişim... Ey Allâh'ım! Lutfunla gönlümü yıka; kalbimde muhabbetinden başka bir şey bırakma!"
Artık İbrâhim bin Edhem gözlerini bambaşka bir âleme açmış ilâhî bir iklîmin temâşâsına dalmıştı. İşte bu temâşâ ondaki diğer güzellik telâkkîlerini tamamen silivermişti. Böylece her sabah ihtimâmla giydiği saltanat elbiseleri ve göğsünü kabartan Belh sultanlığı artık gönlünde bütün ihtişâm ve süsünü hâsılı bütün ehemmiyetini kaybetti ve gözüne iğreti görünmeye başladı.
Bu hâlet içinde gözleri tevbe yaşlarıyla nemli yüreği nedâmet ateşleriyle yanık olan İbrâhim bin Edhem sahrâlara doğru yola koyuldu. Hayli yürümüştü ki bir çobana rastladı. Derhal yanına vardı ve kendi libâsına mukâbil onun abasını alıp üstüne geçirdi. O anda gönlünde büyük bir rahatlık hissetti. Çoban ise bu hâl karşısında şaşkına dönmüştü. İçinden: "Pâhişâhımız herhâlde aklını yitirmiş olmalı..." diyordu. Oysa İbrâhim bin Edhem aklını yitirmemiş bilâkis aklı başına gelmişti. O ceylan avına çıkmış ancak Allâh Teâlâ onu bir ceylan ile uyandırmıştı...
KISSADAN HİSSE:
Dünyâ ile âhiretten birini tercih etme söz konusu olduğunda âhireti seçenler ebediyyet sultânı olarak sonsuz mükâfatlara nâil olurlar. Ancak dünyâyı seçenler bu âlemde zâhiren sultan da olsalar hakîkatte ebedî âlemin ellerine hiçbir şey geçmeyecek olan dilencileri hükmündedirler. İşte bu sırrı anlayan İbrâhim bin Edhem kendi ıslâhının ancak hükümdarlığı bırakmaktan geçtiğini görünce bu fedâkârlığı ve ferâgati yapmış ve bir ebediyyet sultânı olmuştur. Onun karşısına çıkan kendisini îkâz edici sebepler ise bir bakıma gönlünde bulunan ihlâs ve samimiyet cevherinin bir bereketidir. Daha doğrusu onun gönül hâli ilâhî iklîme adım attıracak sebeplerin karşısına çıkmasına ve Hakk'ın yüce tecellîlerine nâiliyyetine sultanlığı terk gibi büyük bir ferâgatin kendisine kolaylaştırılmasına ve nihâyet bir lâhzada nice ihsânlara ermesine vesîle olmuştur. Bu hâli şâir ne güzel hülâsa eder:
Hak tecellî eyleyince her işi âsân eder;
Halk eder esbâbını bir lâhzada ihsân eder.
Bi_iznillah
Bi_iznillah
SADIK ÜYEMİZ
SADIK ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tasavvufi Kıssalar Empty Geri: Tasavvufi Kıssalar

Mesaj tarafından Bi_iznillah 06.10.10 12:50

Cennete Zahmetsiz Girilmez

Halife Ömer bin Abdülaziz Rahmetullahi aleyhin bir oğlu devletin hazinesinden sorumlu idi Bayram arefesine rastlayan bir gün Ömer bin Abdülazizin kızları yanına gelerek;

“Baba yarın bayram! Halkımızın kızları ve kadınları bizleri ayıplıyorlar ve ‘sizler müminlerin emir’inin kızlarısınız buna rağmen giyecek güzel bir elbiseniz yok Siz şu beyazdan başka elbise giymezmisiniz?’ diyorlar” dediler ve ağlamaya başladılar Ömer bin Abdülaziz’in bu durum karşısında göğsü daraldı kalbi sıkıştı hazineden sorumlu oğlunu çağırarak;

“Bana bir aylık maaş ver” dedi Oğlu;

“Ey müminlerin emiri! Siz aylığınızı önceden aldınız bir ay daha yaşayacağınızımı düşünüyorsunuz ki bir aylık maaş alıyorsunuz?” dedi Ömer oğlunun sözünü hem şaşkınlıkla karşıladı hem de takdir etti Ona;

“Oğlum ne güzel söyledin Allah Celle celeluhu seni mübarek kılsın” dedi ve kızlarına dönerek;

“Arzularınızı içinizde tutun Biraz sabırlı olun çünkü Cennete hiç kimse zahmetsiz giremez” dedi

Günümüzde halkı sömüren bazı devlet adamlarına bakıp da devletin başkanı fakir olurmu çoluk çocuğu bayramlık elbise bulamazmı demeyin
İslam dininde halife devletin başkanıdır Halife halka Hak için hizmet eden insan demektir Halife olmak için zenginlik değil din akıl edep ve ehliyet lazımdır
Kur’an daki manasıyla halife yüce Allah’ın ahlakıyla yaşayan ve ahkâmını ayakta tutan kimsedir Allah başımızdan böyle devlet adamlarını eksik etmesin ...
Bi_iznillah
Bi_iznillah
SADIK ÜYEMİZ
SADIK ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz