Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 220 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 220 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Dünyanın hakikati nedir?
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: TASAVVUF
1 sayfadaki 1 sayfası
Dünyanın hakikati nedir?
DÜNYANIN HAKİKATİ NEDİR?
Dünyanın hakikati nedir? Bu dünya karşısında Allahu Tealâ'nın sevgili peygamberleri onların sahabileri ehlullah nasıl bir tavır takınmışlar bu dünyayı nasıl görmüşler?
Ahireti kazanmak için bu dünyanın nasıl bir nimet ve aynı zamanda nasıl bir tuzak olduğunu idrak eden evliya-yı izamın hayatlarından misallere bakmak bu dünyayı anlamamızı kolaylaştırır.
Evet; dünya bir nimet olduğu gibi aynı zamanda bir musibettir. Bediüzzaman Hazretleri dünyayı tarif ederken özetle der ki:
“Dünyanın üç türlü yüzü üç türlü hali vardır. Birincisi Allahu Azimüşşan'ın esma-yı ilâhiyesine yani mübarek isimlerine bakar zatına bakar sıfatlarına bakar. Bu dünya rabbanî bir mektuptur. Hangi bakımdan?
Dünya yaratılışındaki kuvvet içindeki nimet varoluşundaki hikmet ve murad-ı ilahî sebebiyle rabbanî bir mektuptur ki bu yüzüyle Allah'a bakar. İnsan güzel bir çiçek gördüğü zaman o çiçeğin kendiliğinden olamayacağından hareketle ne güzel yaratılmış demeye mecburdur.
Güzel koktuğunu değil güzel kokulandırıldığını ikrara mecburdur. Güzel nakış ile nakkaş-ı hakiki olan Allah'ı görür. Sadece nakşın güzelliğini gören kimse o nakışları yapıp süsleyen kudretiyle donatanı unutursa kusurlu olana meftun olur. Allah göstermesin o zaman ehli dünya olur. Şu halde dünya bir yüzüyle Allah'ın azametini göstermeye yarar.
Ahiretin tarlası olması cihetiyle dünyanın ikinci yüzü ahirete bakar. Bu yüzüyle insan dünyayı emanet bilir ödünç bilir. Onu kendisine takdim edilmiş bir ikram olarak kabul eder. Benim malım diyemez bana ikram edilmiş der. Bana zimmet olarak verilmiş diye düşünür. Dünyanın bu özelliğini Yüce Allah'a salih ameller yapmak maksadıyla kullanmak gerektiğini idrak eder.
Dünyanın üçüncü yüzü ise dünya ehline bakar. Dünya gaflet ehlinin dayanağı sığınağıdır. Bu yönüyle nefsin eğlencesidir şeytanın tuzağıdır. Nefs şeytan ve şeytanlaşmış kişiler insanları dünya ile imansızlığa sürükleyip cehenneme gitmelerine sebep olurlar. Dünyanın fani olduğunu unutan insan ona bağlanır esiri olur. Sonunda da dünya onu yer bitirir ve tüketir.”
Bütün feraset ehlinin ittifakıyla dünya bir ticarethane gibidir. İnsanlar için her gün dolup boşalan bir misafirhane alışveriş üzerine kurulmuş bir pazar yeri gibidir. Dünya aynı zamanda bir ameller defteri nice güzelliklerden haber veren bir mektup Sâni-i Zülcelâl'in isimlerinin bir goncası olarak düşünülebilir.
Dünya elbette bir ticarethanedir. Bu yönüyle çok hoştur ne kadar övülse yeridir ne kadar sevilse revadır. Ama diğer yüzü ile ahireti unutturursa nefse ve lezzetlerine istinatgâh olursa şeytanın desiselerine tuzak olursa yazıklar olsun bu dünyanın yüzüne demek lâzım gelir.
Dünyanın ilâhi bir hükmü vardır. Dünya madem ki fanidir insanın ömrü gibi onun da bir ömrü vardır. Dünyanın da bir eceli vardır o da bir gün yok olmaya mahkûmdur onun üzerinde oturan insan gibi onun da ömrü kısadır.
Şu halde dünyanın kendisi hancı değil yolcudur. Yolcu olan dünyanın üstünde kalan bir kimse dahi bu han benim diyemez. Ancak içine oturup istirahat edebilir. Hanın sahibi ayrıdır yolcu ayrıdır. Mademki dünya bizatihi yolcudur ve hem de han mesabesindedir öyleyse bu han bir gün konar bir gün yıkılır. Bir gün kurulur bir gün geçer. Böyle olunca insan dahi fanidir.
Yani dünyanın asıl hakikati baki olmaması gelip geçici olmasıdır. Madem ki ebedi hayat bu fani dünyada kazanılacaktır; madem ki bu dünya sahipsiz değildir ve bir misafirhanedir; Cenab-ı Allah'ın hükmü altındadır o halde hiçbir fenalık ve iyilik karşılıksız kalmaz.
Hem dünyadaki dostlar ve rütbeler insanı ancak kabir kapısına kadar götürür. Orada bırakır. Elbette insanın nereden gelip nereye gittiğini konakladığı bu yerin kendisi için ne manaya geldiğini tefekkür etmesi icap eder.
Mehmet Ildırar
Dünyanın hakikati nedir? Bu dünya karşısında Allahu Tealâ'nın sevgili peygamberleri onların sahabileri ehlullah nasıl bir tavır takınmışlar bu dünyayı nasıl görmüşler?
Ahireti kazanmak için bu dünyanın nasıl bir nimet ve aynı zamanda nasıl bir tuzak olduğunu idrak eden evliya-yı izamın hayatlarından misallere bakmak bu dünyayı anlamamızı kolaylaştırır.
Evet; dünya bir nimet olduğu gibi aynı zamanda bir musibettir. Bediüzzaman Hazretleri dünyayı tarif ederken özetle der ki:
“Dünyanın üç türlü yüzü üç türlü hali vardır. Birincisi Allahu Azimüşşan'ın esma-yı ilâhiyesine yani mübarek isimlerine bakar zatına bakar sıfatlarına bakar. Bu dünya rabbanî bir mektuptur. Hangi bakımdan?
Dünya yaratılışındaki kuvvet içindeki nimet varoluşundaki hikmet ve murad-ı ilahî sebebiyle rabbanî bir mektuptur ki bu yüzüyle Allah'a bakar. İnsan güzel bir çiçek gördüğü zaman o çiçeğin kendiliğinden olamayacağından hareketle ne güzel yaratılmış demeye mecburdur.
Güzel koktuğunu değil güzel kokulandırıldığını ikrara mecburdur. Güzel nakış ile nakkaş-ı hakiki olan Allah'ı görür. Sadece nakşın güzelliğini gören kimse o nakışları yapıp süsleyen kudretiyle donatanı unutursa kusurlu olana meftun olur. Allah göstermesin o zaman ehli dünya olur. Şu halde dünya bir yüzüyle Allah'ın azametini göstermeye yarar.
Ahiretin tarlası olması cihetiyle dünyanın ikinci yüzü ahirete bakar. Bu yüzüyle insan dünyayı emanet bilir ödünç bilir. Onu kendisine takdim edilmiş bir ikram olarak kabul eder. Benim malım diyemez bana ikram edilmiş der. Bana zimmet olarak verilmiş diye düşünür. Dünyanın bu özelliğini Yüce Allah'a salih ameller yapmak maksadıyla kullanmak gerektiğini idrak eder.
Dünyanın üçüncü yüzü ise dünya ehline bakar. Dünya gaflet ehlinin dayanağı sığınağıdır. Bu yönüyle nefsin eğlencesidir şeytanın tuzağıdır. Nefs şeytan ve şeytanlaşmış kişiler insanları dünya ile imansızlığa sürükleyip cehenneme gitmelerine sebep olurlar. Dünyanın fani olduğunu unutan insan ona bağlanır esiri olur. Sonunda da dünya onu yer bitirir ve tüketir.”
Bütün feraset ehlinin ittifakıyla dünya bir ticarethane gibidir. İnsanlar için her gün dolup boşalan bir misafirhane alışveriş üzerine kurulmuş bir pazar yeri gibidir. Dünya aynı zamanda bir ameller defteri nice güzelliklerden haber veren bir mektup Sâni-i Zülcelâl'in isimlerinin bir goncası olarak düşünülebilir.
Dünya elbette bir ticarethanedir. Bu yönüyle çok hoştur ne kadar övülse yeridir ne kadar sevilse revadır. Ama diğer yüzü ile ahireti unutturursa nefse ve lezzetlerine istinatgâh olursa şeytanın desiselerine tuzak olursa yazıklar olsun bu dünyanın yüzüne demek lâzım gelir.
Dünyanın ilâhi bir hükmü vardır. Dünya madem ki fanidir insanın ömrü gibi onun da bir ömrü vardır. Dünyanın da bir eceli vardır o da bir gün yok olmaya mahkûmdur onun üzerinde oturan insan gibi onun da ömrü kısadır.
Şu halde dünyanın kendisi hancı değil yolcudur. Yolcu olan dünyanın üstünde kalan bir kimse dahi bu han benim diyemez. Ancak içine oturup istirahat edebilir. Hanın sahibi ayrıdır yolcu ayrıdır. Mademki dünya bizatihi yolcudur ve hem de han mesabesindedir öyleyse bu han bir gün konar bir gün yıkılır. Bir gün kurulur bir gün geçer. Böyle olunca insan dahi fanidir.
Yani dünyanın asıl hakikati baki olmaması gelip geçici olmasıdır. Madem ki ebedi hayat bu fani dünyada kazanılacaktır; madem ki bu dünya sahipsiz değildir ve bir misafirhanedir; Cenab-ı Allah'ın hükmü altındadır o halde hiçbir fenalık ve iyilik karşılıksız kalmaz.
Hem dünyadaki dostlar ve rütbeler insanı ancak kabir kapısına kadar götürür. Orada bırakır. Elbette insanın nereden gelip nereye gittiğini konakladığı bu yerin kendisi için ne manaya geldiğini tefekkür etmesi icap eder.
Mehmet Ildırar
Bi_iznillah- SADIK ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: TASAVVUF
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN