Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 364 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 364 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
ALLAH CELLE CELLALUHU İLE DOSTLUK NASIL KURULABİLİR?
2 posters
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·. _.: ALLAH (CELLE CELALUH) :._.·´¯) :: ALLAH'IN (C.C) SIFATLARI
1 sayfadaki 1 sayfası
ALLAH CELLE CELLALUHU İLE DOSTLUK NASIL KURULABİLİR?
Hamd kendisini gizlemeyip bütün isim ve sıfatları ile zâtını bize tanıtan Allah Celle Celâluhu’adır. (O Allah ki, çevremizde gördüğümüz herşeyi –bizzat bizleri– varlığına birer alamet kıldı.) Sevdiği ve sevmediği şeyleri yüce kitabımız Kur’ân ve alemlere rahmet olarak gönderilen, söz ve davranışları ile insanlığa örnek, ümmetine önderlik teşkil eden Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aracılığı ile kendisiyle dost olmanın yollarını –esasında tek yol: İSLAM– bizlere bildiren Allah Celle Celâluhu’adır.
“Allah ile dostluk nasıl kurulabilir?” sorusuna cevap verebilmemiz için öncelikle dostluk kavramını incelememiz gerekir. Nedir dostluk?!
Dostluk edinilmesi en zor, ama en sıcak kavramdır. Zira dostluk karşılıklı rıza işidir. Sevdiğinin sevgilisi olabilmek için çaba ve gayret ister. Dünyaya ve olaylara dostunun gözüyle bakmak, “dostum” dediğinin ahlakıyla ahlaklanmaktır. Kendisine baktığında aynada kendini görüyor gibi olmaktır. (Kişi dostunun dinindendir /Ebu Davud-Tirmizi) Kısaca dostluk “dostum” eşittir “ben” işlemidir nefislerde!
Kendisi ile dost olmayı istediğimiz; kullar arasındaki dostluklarımızı dahi rızası üzerine bina ettiğimiz, dostlarımızı O’nu razı etmeye çalışanlardan seçtiğimiz Allah Teâla olunca da yukarıda yazılanların çoğu geçerlidir, ama eksiktir. Zira Halilullah olmanın şifresi İbrahim’dir bizim için! O halde Allah ile dostluğun ilk adımında İbrahim (a.s.)’ı tanımak gerekir. Çünkü İbrahim (Allah’ın selamı üzerine olsun)’in hayatı diğer bütün peygamberlerin mücadelelerinin hülasasıdır. Onların hayatından kareler taşır: Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Musa (a.s)’ın bütün kapılar kapatıldıktan sonra ki hicretleri, İmran ailesinin kabul edilen adakları, putçuluğu red ve buna bağlı olarak peygamberliğin özü olan politeizmden uzak iman/tevhid inancının O’nun hayatında da var oluşu gibi...
“De ki: Rabbim beni dosdoğru yola; kendisinde eğrilik olmayan dine, hanif İbrahim’in yoluna iletti. O, müşrik değildi.”
(En’âm/161)
Gerçekten İbrahim, Hakk’a yönelen, Allah’a itaat eden bir önder idi. Allah’a ortak koşanlardan değildi. Allah’ın nimetlerine şükrediciydi. Çünkü Allah, O’nu seçmiş ve doğru yola iletmişti. O’na dünyada güzellik verdik, muhakkak ki O, âhirette de salihlerdendir.
(Nahl/120-123)
“Yahudiler ve Hıristiyanlar müslümanlara ‘yahûdi yada hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız’ dediler. De ki (onlara), ‘Bil’akis biz, hanif olarak (dosdoğru) yaşamış İbrahim’in dinine uyarız. O müşrik değildi.’”
(Bakara/135)
“De ki: Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim’in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.”
(Àli İmran/95)
İbrahim (a.s.)’ın tefekkür devresi, gerçeği arayışı, put yontucusu olan babası Àzer’in ve kavminin tevhidden sapmış, bozuk akidelerini sorgulaması ile başlar. O, “atalarının dini üzere olma”yı, geleneksel inancı yani taklidi imanı red ile bulmuştur hakiki imanı! Bu süreci Allah-u Teâla En’âm suresinin 74-83. ayetlerinde şöyle zikretmektedir:
“İbrahim, babası Àzer’e demişti ki: Sen bir takım putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben, seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum.
Böylece biz, (birlik ve kudretimize) kesin iman edenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin muhteşem varlıklarını gösteriyorduk.
Gece karanlığını üstüne örtünce bir yıldız gördü, “Rabbim budur” dedi. Yıldız batınca da “batanları sevmem” dedi. Ay’ı doğarken görünce “Rabbim budur” dedi. O da batınca, “Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette (doğru yoldan) sapan topluluklardan olurum” dedi. Güneşi doğarken görünce: “Rabbim budur, zîra bu daha büyük” dedi. O da batınca, dedi ki: “Ey kavmim” Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Çünkü ben yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben O’na ortak koşanlardan değilim.”
Kavmi (bu hususta) onunla tartışmaya kalkıştı. Onlara dedi ki: Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O’na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak, Rabbim ne dilerse o olur! Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hala ibret almıyor musunuz? Siz, Allah’ın size haklarında hiçbir hüküm göndermediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz putlardan nasıl korkarım! fiimdi biliyorsanız (söyleyin), iki gruptan hangisi: Allah’ı birleyen mi yoksa putları ona ortak koşanlar mı) güvende olmaya daha layıktır?
İnanıp da imanlarına zulüm karıştırmayanlar (var ya) işte güven onlarındır. Ve doğru yolda olanlar da onlardır. İşte bunlar bizim hüccetimizdir. Biz onu, kavminin karşı koymasına rağmen İbrahim’e verdik. Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. fiüphesiz ki, Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.”
İbrahim (a.s.), bu imanî olgunluğa erer ermez kınayıcıların kınamasından korkmadan mü’min kimliğini açıkça bildirmiş, kavmini imanına şahit kılmıştır. Bu noktada sünnetullah gereği şirke dayanan bâtıl, İbrahim (a.s.)’ın şahsında -ki O tek başına ümmetti!- tevhide dayanan Hakk’ı yargılamış, Allah’ın nurunu O’nu ateşlere atmakla söndürebileceklerini, Hakk’ın sesini zulüm ve işkenceyle kısabileceklerini sanmışlardı. Oysa ki Allah, nurunu tamamlayacaktı:
Andolsun biz, daha önce İbrahim’e de hidayet, dürüstlük ve bilgi gücü vermiştik. Biz onu iyi tanırdık.
O, babasına ve kavmine “şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller nedir böyle? demişti.
Dediler ki: Biz, atalarımızı bunlara tapar kimseler olarak bulduk.
“Doğrusu, siz ve atalarınız açık bir sapıklık içindeymişsiniz” dedi.
Dediler ki: Bize gerçeğimi getirdin, yoksa sen oyunbozanlardan biri misin?
“Hayır, dedi. Sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki, bunları o yaratmıştır ve ben, buna şehadet edenlerdenim. Allah’a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım!”
Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
“Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir” dediler.
(Bir kısmı) “Bunları diline dolayan bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş” dediler.
“O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirelim. Belki şahitlik ederler.”
“Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim?” dediler.
“Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa” dedi.
Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) doğrusu asıl zalimler sizsiniz” dediler.
Sonra tekrar eski kafalarına dönüp: “Sen, bunların konuşmadığını pekala biliyorsun” dediler.
İbrahim, “öyleyse, dedi, Allah’ı bırakıp da hiçbir şekilde size ne fayda, ne de zarar verebilen bir şeye hala tapacak mısınız? Size de, Allah’ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylerede yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız?”
Aralarında bir kısmı, “Eğer iş yapacaksanız, yakın onu da tanrılarınıza yardım edin” dediler.
“Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!” dedik. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk.”
(Enbiya/51-70)
İbrahim (a.s.) çağın putunu/putlarını bir bir kırmış, bize de tevhid için put kırmayı miras olarak bırakmıştır:
“Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: “Ben sizin taptıklarınızdan uzağım. Ben yalnız beni yaratana taparım. Çünkü O, beni doğru yola iletecektir.” (Zuhruf/26-28) Bu sözün ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki insanlar (dinine) dönsünler.
“İnsanların çoğu şirk koşmaksızın iman etmezler” (Yusuf/106) ayeti gereği putçuluk her devirde varolmuştur; olacaktır da (...) Ancak yer ve zamana göre isim ve şekil değiştirerek! Kimi zaman “tuğyan” eden bir kişi, kimi zaman “ilah”lık taslayan bir topluluk, bazense heva ve heves ürünü “izm”ler vs. olarak kılık değiştirmiş bir şekilde çıkar karşımıza; ama maskenin altında hep aynı tanıdık yüz durur: İbrahim (a.s.)’ın döneminden kalma putlar, hem de bütün çıplaklığıyla!!!
“De ki: Namazım, kulluğum, hayatım ve ölümüm hiçbir ortağı olmayan Allah içindir.”
(En’âm/162)
Evet, Allah’ın dostu olabilmemiz için çaba sarfetmemiz gerekir (kan-gözyaşı-ter!) Dünyaya ve olaylara Allah’ın gözüyle (Kur’an ve sünnet perspektifinden) bakmamız gerekir. Kur’ân ve Rasulullah’ın ahlakıyla ahlaklanmamız gerekir. İBRAHİM OLMAMIZ GEREKİR!
İbrahim (a.s.)’ın çizgisinden gidip Halilullah olunca da şüphesiz hem dünya hem ahiret mutluluğu bizim olacaktır:
“İyi bilin ki Allah’ın dostlarına korku yoktur ve onlar üzülmezler de...”
(Yûnus/62)
Àl-i İmran suresi 68. ayette Allah Celle Celâluhu kimlerin dostu olduğunu dolayısıyla kendisi ile nasıl dostluk kurulabileceğini öz bir biçimde- bildirmiştir:
“İnsanların İbrahim’e en yakın olanı, ona uyanlar, şu peygamber (Muhammed) ve ona iman edenlerdir. ALLAH, MÜ’MİNLERİN DOSTUDUR!”
Dilek DELİKAYA
“Allah ile dostluk nasıl kurulabilir?” sorusuna cevap verebilmemiz için öncelikle dostluk kavramını incelememiz gerekir. Nedir dostluk?!
Dostluk edinilmesi en zor, ama en sıcak kavramdır. Zira dostluk karşılıklı rıza işidir. Sevdiğinin sevgilisi olabilmek için çaba ve gayret ister. Dünyaya ve olaylara dostunun gözüyle bakmak, “dostum” dediğinin ahlakıyla ahlaklanmaktır. Kendisine baktığında aynada kendini görüyor gibi olmaktır. (Kişi dostunun dinindendir /Ebu Davud-Tirmizi) Kısaca dostluk “dostum” eşittir “ben” işlemidir nefislerde!
Kendisi ile dost olmayı istediğimiz; kullar arasındaki dostluklarımızı dahi rızası üzerine bina ettiğimiz, dostlarımızı O’nu razı etmeye çalışanlardan seçtiğimiz Allah Teâla olunca da yukarıda yazılanların çoğu geçerlidir, ama eksiktir. Zira Halilullah olmanın şifresi İbrahim’dir bizim için! O halde Allah ile dostluğun ilk adımında İbrahim (a.s.)’ı tanımak gerekir. Çünkü İbrahim (Allah’ın selamı üzerine olsun)’in hayatı diğer bütün peygamberlerin mücadelelerinin hülasasıdır. Onların hayatından kareler taşır: Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Musa (a.s)’ın bütün kapılar kapatıldıktan sonra ki hicretleri, İmran ailesinin kabul edilen adakları, putçuluğu red ve buna bağlı olarak peygamberliğin özü olan politeizmden uzak iman/tevhid inancının O’nun hayatında da var oluşu gibi...
“De ki: Rabbim beni dosdoğru yola; kendisinde eğrilik olmayan dine, hanif İbrahim’in yoluna iletti. O, müşrik değildi.”
(En’âm/161)
Gerçekten İbrahim, Hakk’a yönelen, Allah’a itaat eden bir önder idi. Allah’a ortak koşanlardan değildi. Allah’ın nimetlerine şükrediciydi. Çünkü Allah, O’nu seçmiş ve doğru yola iletmişti. O’na dünyada güzellik verdik, muhakkak ki O, âhirette de salihlerdendir.
(Nahl/120-123)
“Yahudiler ve Hıristiyanlar müslümanlara ‘yahûdi yada hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız’ dediler. De ki (onlara), ‘Bil’akis biz, hanif olarak (dosdoğru) yaşamış İbrahim’in dinine uyarız. O müşrik değildi.’”
(Bakara/135)
“De ki: Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim’in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.”
(Àli İmran/95)
İbrahim (a.s.)’ın tefekkür devresi, gerçeği arayışı, put yontucusu olan babası Àzer’in ve kavminin tevhidden sapmış, bozuk akidelerini sorgulaması ile başlar. O, “atalarının dini üzere olma”yı, geleneksel inancı yani taklidi imanı red ile bulmuştur hakiki imanı! Bu süreci Allah-u Teâla En’âm suresinin 74-83. ayetlerinde şöyle zikretmektedir:
“İbrahim, babası Àzer’e demişti ki: Sen bir takım putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben, seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum.
Böylece biz, (birlik ve kudretimize) kesin iman edenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin muhteşem varlıklarını gösteriyorduk.
Gece karanlığını üstüne örtünce bir yıldız gördü, “Rabbim budur” dedi. Yıldız batınca da “batanları sevmem” dedi. Ay’ı doğarken görünce “Rabbim budur” dedi. O da batınca, “Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette (doğru yoldan) sapan topluluklardan olurum” dedi. Güneşi doğarken görünce: “Rabbim budur, zîra bu daha büyük” dedi. O da batınca, dedi ki: “Ey kavmim” Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Çünkü ben yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben O’na ortak koşanlardan değilim.”
Kavmi (bu hususta) onunla tartışmaya kalkıştı. Onlara dedi ki: Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O’na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak, Rabbim ne dilerse o olur! Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hala ibret almıyor musunuz? Siz, Allah’ın size haklarında hiçbir hüküm göndermediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz putlardan nasıl korkarım! fiimdi biliyorsanız (söyleyin), iki gruptan hangisi: Allah’ı birleyen mi yoksa putları ona ortak koşanlar mı) güvende olmaya daha layıktır?
İnanıp da imanlarına zulüm karıştırmayanlar (var ya) işte güven onlarındır. Ve doğru yolda olanlar da onlardır. İşte bunlar bizim hüccetimizdir. Biz onu, kavminin karşı koymasına rağmen İbrahim’e verdik. Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. fiüphesiz ki, Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.”
İbrahim (a.s.), bu imanî olgunluğa erer ermez kınayıcıların kınamasından korkmadan mü’min kimliğini açıkça bildirmiş, kavmini imanına şahit kılmıştır. Bu noktada sünnetullah gereği şirke dayanan bâtıl, İbrahim (a.s.)’ın şahsında -ki O tek başına ümmetti!- tevhide dayanan Hakk’ı yargılamış, Allah’ın nurunu O’nu ateşlere atmakla söndürebileceklerini, Hakk’ın sesini zulüm ve işkenceyle kısabileceklerini sanmışlardı. Oysa ki Allah, nurunu tamamlayacaktı:
Andolsun biz, daha önce İbrahim’e de hidayet, dürüstlük ve bilgi gücü vermiştik. Biz onu iyi tanırdık.
O, babasına ve kavmine “şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller nedir böyle? demişti.
Dediler ki: Biz, atalarımızı bunlara tapar kimseler olarak bulduk.
“Doğrusu, siz ve atalarınız açık bir sapıklık içindeymişsiniz” dedi.
Dediler ki: Bize gerçeğimi getirdin, yoksa sen oyunbozanlardan biri misin?
“Hayır, dedi. Sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki, bunları o yaratmıştır ve ben, buna şehadet edenlerdenim. Allah’a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım!”
Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
“Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir” dediler.
(Bir kısmı) “Bunları diline dolayan bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş” dediler.
“O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirelim. Belki şahitlik ederler.”
“Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim?” dediler.
“Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa” dedi.
Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) doğrusu asıl zalimler sizsiniz” dediler.
Sonra tekrar eski kafalarına dönüp: “Sen, bunların konuşmadığını pekala biliyorsun” dediler.
İbrahim, “öyleyse, dedi, Allah’ı bırakıp da hiçbir şekilde size ne fayda, ne de zarar verebilen bir şeye hala tapacak mısınız? Size de, Allah’ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylerede yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız?”
Aralarında bir kısmı, “Eğer iş yapacaksanız, yakın onu da tanrılarınıza yardım edin” dediler.
“Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!” dedik. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk.”
(Enbiya/51-70)
İbrahim (a.s.) çağın putunu/putlarını bir bir kırmış, bize de tevhid için put kırmayı miras olarak bırakmıştır:
“Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: “Ben sizin taptıklarınızdan uzağım. Ben yalnız beni yaratana taparım. Çünkü O, beni doğru yola iletecektir.” (Zuhruf/26-28) Bu sözün ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki insanlar (dinine) dönsünler.
“İnsanların çoğu şirk koşmaksızın iman etmezler” (Yusuf/106) ayeti gereği putçuluk her devirde varolmuştur; olacaktır da (...) Ancak yer ve zamana göre isim ve şekil değiştirerek! Kimi zaman “tuğyan” eden bir kişi, kimi zaman “ilah”lık taslayan bir topluluk, bazense heva ve heves ürünü “izm”ler vs. olarak kılık değiştirmiş bir şekilde çıkar karşımıza; ama maskenin altında hep aynı tanıdık yüz durur: İbrahim (a.s.)’ın döneminden kalma putlar, hem de bütün çıplaklığıyla!!!
“De ki: Namazım, kulluğum, hayatım ve ölümüm hiçbir ortağı olmayan Allah içindir.”
(En’âm/162)
Evet, Allah’ın dostu olabilmemiz için çaba sarfetmemiz gerekir (kan-gözyaşı-ter!) Dünyaya ve olaylara Allah’ın gözüyle (Kur’an ve sünnet perspektifinden) bakmamız gerekir. Kur’ân ve Rasulullah’ın ahlakıyla ahlaklanmamız gerekir. İBRAHİM OLMAMIZ GEREKİR!
İbrahim (a.s.)’ın çizgisinden gidip Halilullah olunca da şüphesiz hem dünya hem ahiret mutluluğu bizim olacaktır:
“İyi bilin ki Allah’ın dostlarına korku yoktur ve onlar üzülmezler de...”
(Yûnus/62)
Àl-i İmran suresi 68. ayette Allah Celle Celâluhu kimlerin dostu olduğunu dolayısıyla kendisi ile nasıl dostluk kurulabileceğini öz bir biçimde- bildirmiştir:
“İnsanların İbrahim’e en yakın olanı, ona uyanlar, şu peygamber (Muhammed) ve ona iman edenlerdir. ALLAH, MÜ’MİNLERİN DOSTUDUR!”
Dilek DELİKAYA
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
Geri: ALLAH CELLE CELLALUHU İLE DOSTLUK NASIL KURULABİLİR?
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Evrendeki herkes ve herşey varoluşunu Allah'a borçludur. Tüm varlıkları Allah yaratmıştır, sürekli yaratmaktadır ve dilediği anda da yok edebilir. Allah herşeyin tek ve gerçek sahibi, iman eden kulunun da tek dostudur. Allah’ı dost, veli ve vekil edinen mümin hayatı süresince sıkıntı ve üzüntüden uzak yaşar. Çünkü en büyük dostunun yardımı ve desteği onunladır. Allah dostu olduğu kullarının üzerine "güven duygusu ve huzur” (Tevbe Suresi, 26) indirir. “Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı)…” (Kehf Suresi, 14) rapteder.
Mümin, Rabb’inin hoşnutluğu için yaptığı küçük büyük her işte O’nun kendisini gördüğünün, fazlasıyla karşılığını alacağının bilincinde olduğundan huzurludur. Allah kendisini görünmeyen ordularla ve meleklerle destekler,"önünden ve arkasından izleyenleri" vardır ve bunlar kendisini "Allah'ın emriyle gözetip korumakta"dırlar. (Rad Suresi, 11) Ayrıca mümini huzurlu kılan Allah yolunda yapılan mücadelede müminlerin her zaman galip geleceklerini bilmekten kaynaklanan güven duygusudur. Mümin kadere ve Allah’ın buyruğunun her an indiğine iman eder ve Rabb’inin kendisine güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyeceğini de bilir.
Kuşkusuz Allah'ın dostluğu insanlarınkine benzemez. O kimi dost edinmişse, o kişiyi dünyada ve ahirette olabilecek en üstün nimete kavuşturmuştur. Herşeyi yaratan Rabbimizin, yarattığını dost edinmesi ise çok büyük bir lütuftur.
Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)
İnsanın dünyada ve ahirette tek gerçek dostu; müminlere hayır yolları
açan ve onları başarılı kılan Allah’tır. İman eden kullarını asla terk
etmez, her zorlukta yanlarındadır ve onlara yardımcıdır. Tevekkül
edenlerin işlerini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temin
eder. İyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdiren, sevilmeye
ve dostluğu kazanılmaya tek layık olan Allah, doğduğu andan sonsuza
kadar her an kuluyla birliktedir. Kendisine ihtiyaç olunan ve Kendisinden yardım beklenen Rabb’i onu düşmanlarına karşı korur. O herkesten daha güvenilirdir; hayırda ve şerde kulunun yolunu kolaylaştıran, dinde kolaylık veren, hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyen Allah, mümin için en güvenilir dosttur.
Kendisi'ne inananları kusur ve ayıptan, hatadan, manevi kirlerden temize çıkarır, arındırır. Onlara ahirette huzur dolu ve hiç tükenmeyecek bir yaşam müjdeler.
İnsan yaşamı süresince gerçekten güven duyacağı, zor zamanlarda yardım edecek, zengin ve güçlü birinin arayışı içindedir. Ancak çoğu insan bu arayış sırasında yanılgıdadır. Kendisini yaratan, yeryüzünü yarattıkları için yararlı ve elverişli kılan sonsuz güç sahibi, her şeye gücü yeten Rabb’ini unutur; kendisini aydınlıklara çıkaracak olan Allah’ı değil, karanlıklara sürükleyecek olan şeytanı dost edinir. İşte düştüğü yanılgı kişinin sonsuz azapla son bulacak olan karanlık, bela ve engebelerle dolu yaşamının
başlangıcıdır.
Allah’a teslim olan insan Rabb’ine adar gününü. Allah dostuysa attığı her adım ecir olur. Güvenip dayanacak, yardım umacak tek dost olarak Rabb’bini seçen mümin, artık içinde hiç yenilgi olmayacak hayırlı bir yaşamın içine girmiştir.
"...bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45)
Fuat Türker
RıZa BeRKaN- KuRuCu / YöNeTiCi
Similar topics
» Allah Celle Celâluhu
» ALLAH'ın SıfatLarı NeLerdir?NasıL AnLaşıLmaLıdır...?
» HiDaYeT ALLAH'tandır SöZü NaSıL AnLaŞıLMaLıDıR ?
» ALLAH'ın SıfatLarı NeLerdir?NasıL AnLaşıLmaLıdır...?
» HiDaYeT ALLAH'tandır SöZü NaSıL AnLaŞıLMaLıDıR ?
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·. _.: ALLAH (CELLE CELALUH) :._.·´¯) :: ALLAH'IN (C.C) SIFATLARI
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN