Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 243 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 243 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
KONUŞ EY AİŞE
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EVLİLİK MÜESSESESİ
1 sayfadaki 1 sayfası
KONUŞ EY AİŞE
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bundan 1400 küsur sene önceydi. Allah’ın Resulü bir meseleden dolayı
üzgündü. Ağır adımlarla “hane-i saadetlerine” doğru ilerliyordu. Bu,
günümüze göre çok fakir saadet evinin kapısını zevceleri Hz Ayşe açtı.
Yüzündeki tebessümle Peygamberi içeriye aldı. Selamdan sonra Allah’ın
elçisi Hz Ayşe’ye yanından ayrılmamasını söyledi. Hz. Ayşe yanına
oturdu.
“Konuş ey Ayşe dedi Peygamber! Konuş da biraz içimiz ferahlasın!”
Ve Ayşe konuşmaya başladı. Allah’ın rahmetinden, merhametinden,
Peygamberin şefkatinden, dünyanın faniliğinden bahsetti. O konuştukça
Peygamberin üzüntüsü dağıldı, yüzüne bir tebessüm geldi, ferahladı.
Rabbine şükretti…
Yıl 2006. Peygamber ümmetinden Mehmet Bey’in işyerinde canı sıkılmıştı.
Yeni aldığı Opel marka arabasıyla evinin önüne geldiğinde park yerinin
dolu olduğunu gördü. Canı bir daha sıkıldı. Arabayı kaldırımın kenarına
park ederken söyleniyordu. Onuncu kattaki dairesine çıkarken asansör de
çok ağır işliyordu. Sonra kapıyı çaldı. Sıcak bir tebessümle hanımı
açtı kapıyı. Yemek hazırlıyordu. O da ne yine çocuklar ayakkabılarını
evin kapısında bırakmışlar, dolaba almamışlardı. “Nerede bu çocuklar?”
diye sordu hanımına. Daha sonra da içerideki çocuklarını çağırıp bir
güzel fırçaladı. Zaten her zaman böyle yapıp ayakkabılarını dışarıda
bırakıyorlardı. Etraf da hırsız kaynıyordu ve Mehmet Bey o ayakkabılara
bir sürü para saymıştı.
Mehmet Bey içeriye girince “kurt gibi açım dedi. Sofrayı hemen hazırla da yiyelim:”
“Ben sofrayı hazırlıyorum, on beş dakikaya kadar yemek de pişer” dedi
hanımı. Mehmet Bey kızgınlıkla baktı hanımına: “ Ben bütün gün iş
yerinde bir sürü şeyle uğraşıyorum, kaç tane adamın derdini çekiyorum,
sen bir türlü ben gelmeden şu yemeği yetiştiremiyorsun” dedi. O
lavaboda ellerini yıkayıp üstünü değişinceye kadar hanımı yemeği
yetiştirememesi hakkında pek çok mazeret sıraladı. Yemeği biraz da bu
fırçalar yüzünden kös kös yediler. Sadece çocuklar aralarında bir iki
atıştı. Bu çeşit çeşit yiyeceklerin bulunduğu sofrada pek iştahları da
kalmamıştı.
Alelacele televizyonun başına oturdu Peygamber ümmetinden Mehmet Bey.
Zira ekonomi yine kötü gidiyordu. Borsadaki küçük yatırımı yüzde otuz
değer kaybetmişti. Döviz çıkıyordu. Nasıl da ekonomideki bahar havasına
aldanıp dövizdeki parasını borsaya yatırmıştı? İşyerinde durmadan
borsayı öven arkadaşını hatırladı kızgınlıkla. Neyse ki başbakan her
şeyin kontrol altında olduğunu söylüyordu. Mutfakta işini bitiren
hanımı elinde çay tepsisi ile odaya geldi. Çocuklar ders çalışmaya
gittiler. Hanımı az önceki olumsuz havayı dağıtmalıydı. Çay içerken
biraz havadan sudan bahsetti. Mehmet Bey’in bir kulağı televizyondaydı,
bir kulağı hanımında. (Nasıl oluyorsa!) Hanımı birkaç defa “beni
dinliyor musun” diye sordu. “tabi tabi dedi Mehmet Bey, istersen son
söylediğini tekrar edebilirim”
Biraz sonra yemeğin verdiği rehavetle Mehmet Bey iyice uzandı.
Televizyonla hanımı arasında gidip gidip gelmekten de iyice bıkmıştı.
Onun gevşediğini fark eden hanımı kafasındaki bambayı patlattı:
- Biliyor musun x şirketi buzdolabını, çamaşır ve bulaşık makinesini ayda yüz liraya veriyormuş.
- İyi bizde bunların üçü de var.
- Olur mu, bak karşıdaki Selda Hanımlar üçünü de değiştirdiler. Her
şeyleri yep yeni oldu. Bizim bulaşık makinası öldü ölecek. Buzdolabı da
artık yetmiyor. Çocuklar büyüdü. Çamaşır makinesı da çok enerji
yakıyor. Şöyle A sınıfı bir şey alalım da elektrikten tasarruf edelim.
Bunları da veririz bir fakire, sevap işleriz. Bak zaten….
Mehmet Bey’in kafası karıncalaşmaya başlamıştı. Artık iki kulağı ile
hanımını ve televizyonu takip edemez olmuştu. Oysa her ikisi de
mütemadiyen konuşuyor ve bir şeyler anlatıyordu. Kendi kendine söylendi
- Sus be Ayşe ya! Sus da biraz içimiz rahatlasın. Ne bu böyle her gün dır dır dır…”
Tabii ki bu sözü Ayşe Hanım duymadı. O hâlâ konuşmasına devam ediyordu.
Bu cümleyi 1400 küsur sene önce hanımına “Konuş ey Ayşe!” diyen
Peygamber’i duyan melekler işitti. Sonra da yüzyıllar önce hanımına
“Konuş ey Ayşe içimiz ferahlasın, diyen bir Peygamberin ümmetinin bugün
nasıl olup da, sus ey Ayşe, sus da biraz içimiz açılsın” noktasına
geldiklerine şaşırıp durdular…
Levent Bilgi
Bundan 1400 küsur sene önceydi. Allah’ın Resulü bir meseleden dolayı
üzgündü. Ağır adımlarla “hane-i saadetlerine” doğru ilerliyordu. Bu,
günümüze göre çok fakir saadet evinin kapısını zevceleri Hz Ayşe açtı.
Yüzündeki tebessümle Peygamberi içeriye aldı. Selamdan sonra Allah’ın
elçisi Hz Ayşe’ye yanından ayrılmamasını söyledi. Hz. Ayşe yanına
oturdu.
“Konuş ey Ayşe dedi Peygamber! Konuş da biraz içimiz ferahlasın!”
Ve Ayşe konuşmaya başladı. Allah’ın rahmetinden, merhametinden,
Peygamberin şefkatinden, dünyanın faniliğinden bahsetti. O konuştukça
Peygamberin üzüntüsü dağıldı, yüzüne bir tebessüm geldi, ferahladı.
Rabbine şükretti…
Yıl 2006. Peygamber ümmetinden Mehmet Bey’in işyerinde canı sıkılmıştı.
Yeni aldığı Opel marka arabasıyla evinin önüne geldiğinde park yerinin
dolu olduğunu gördü. Canı bir daha sıkıldı. Arabayı kaldırımın kenarına
park ederken söyleniyordu. Onuncu kattaki dairesine çıkarken asansör de
çok ağır işliyordu. Sonra kapıyı çaldı. Sıcak bir tebessümle hanımı
açtı kapıyı. Yemek hazırlıyordu. O da ne yine çocuklar ayakkabılarını
evin kapısında bırakmışlar, dolaba almamışlardı. “Nerede bu çocuklar?”
diye sordu hanımına. Daha sonra da içerideki çocuklarını çağırıp bir
güzel fırçaladı. Zaten her zaman böyle yapıp ayakkabılarını dışarıda
bırakıyorlardı. Etraf da hırsız kaynıyordu ve Mehmet Bey o ayakkabılara
bir sürü para saymıştı.
Mehmet Bey içeriye girince “kurt gibi açım dedi. Sofrayı hemen hazırla da yiyelim:”
“Ben sofrayı hazırlıyorum, on beş dakikaya kadar yemek de pişer” dedi
hanımı. Mehmet Bey kızgınlıkla baktı hanımına: “ Ben bütün gün iş
yerinde bir sürü şeyle uğraşıyorum, kaç tane adamın derdini çekiyorum,
sen bir türlü ben gelmeden şu yemeği yetiştiremiyorsun” dedi. O
lavaboda ellerini yıkayıp üstünü değişinceye kadar hanımı yemeği
yetiştirememesi hakkında pek çok mazeret sıraladı. Yemeği biraz da bu
fırçalar yüzünden kös kös yediler. Sadece çocuklar aralarında bir iki
atıştı. Bu çeşit çeşit yiyeceklerin bulunduğu sofrada pek iştahları da
kalmamıştı.
Alelacele televizyonun başına oturdu Peygamber ümmetinden Mehmet Bey.
Zira ekonomi yine kötü gidiyordu. Borsadaki küçük yatırımı yüzde otuz
değer kaybetmişti. Döviz çıkıyordu. Nasıl da ekonomideki bahar havasına
aldanıp dövizdeki parasını borsaya yatırmıştı? İşyerinde durmadan
borsayı öven arkadaşını hatırladı kızgınlıkla. Neyse ki başbakan her
şeyin kontrol altında olduğunu söylüyordu. Mutfakta işini bitiren
hanımı elinde çay tepsisi ile odaya geldi. Çocuklar ders çalışmaya
gittiler. Hanımı az önceki olumsuz havayı dağıtmalıydı. Çay içerken
biraz havadan sudan bahsetti. Mehmet Bey’in bir kulağı televizyondaydı,
bir kulağı hanımında. (Nasıl oluyorsa!) Hanımı birkaç defa “beni
dinliyor musun” diye sordu. “tabi tabi dedi Mehmet Bey, istersen son
söylediğini tekrar edebilirim”
Biraz sonra yemeğin verdiği rehavetle Mehmet Bey iyice uzandı.
Televizyonla hanımı arasında gidip gidip gelmekten de iyice bıkmıştı.
Onun gevşediğini fark eden hanımı kafasındaki bambayı patlattı:
- Biliyor musun x şirketi buzdolabını, çamaşır ve bulaşık makinesini ayda yüz liraya veriyormuş.
- İyi bizde bunların üçü de var.
- Olur mu, bak karşıdaki Selda Hanımlar üçünü de değiştirdiler. Her
şeyleri yep yeni oldu. Bizim bulaşık makinası öldü ölecek. Buzdolabı da
artık yetmiyor. Çocuklar büyüdü. Çamaşır makinesı da çok enerji
yakıyor. Şöyle A sınıfı bir şey alalım da elektrikten tasarruf edelim.
Bunları da veririz bir fakire, sevap işleriz. Bak zaten….
Mehmet Bey’in kafası karıncalaşmaya başlamıştı. Artık iki kulağı ile
hanımını ve televizyonu takip edemez olmuştu. Oysa her ikisi de
mütemadiyen konuşuyor ve bir şeyler anlatıyordu. Kendi kendine söylendi
- Sus be Ayşe ya! Sus da biraz içimiz rahatlasın. Ne bu böyle her gün dır dır dır…”
Tabii ki bu sözü Ayşe Hanım duymadı. O hâlâ konuşmasına devam ediyordu.
Bu cümleyi 1400 küsur sene önce hanımına “Konuş ey Ayşe!” diyen
Peygamber’i duyan melekler işitti. Sonra da yüzyıllar önce hanımına
“Konuş ey Ayşe içimiz ferahlasın, diyen bir Peygamberin ümmetinin bugün
nasıl olup da, sus ey Ayşe, sus da biraz içimiz açılsın” noktasına
geldiklerine şaşırıp durdular…
Levent Bilgi
belinay- SÜPER MODERATÖR
Similar topics
» Konuş Benimle Baba
» PEYGAMBERİMİZİN HZ. AİŞE'YE ÖĞRETTİĞİ DUA
» Hz. Aişe(ra)'nin Peygamberimizden Rivayet Ettiği Dua Hadislerinden Bazıları
» PEYGAMBERİMİZİN HZ. AİŞE'YE ÖĞRETTİĞİ DUA
» Hz. Aişe(ra)'nin Peygamberimizden Rivayet Ettiği Dua Hadislerinden Bazıları
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EVLİLİK MÜESSESESİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN