Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 29 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 29 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Sonsuzluk insanın içinde ....
1 sayfadaki 1 sayfası
Sonsuzluk insanın içinde ....
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İnsanın ufku giderek daralıyor. Giderek sınırlı bir pencereden bakılıyor hayata ve olanlara. Evler veya hayat başka pencerelere ve bakış açılarına kapalı. Kendini anlamaktan ve tanımlamaktan acizleşiliyor. Veya birikimsiz veya niyetsiz duruluyor. Hayat böyle taşınamaz ve böyle yürünmez. Biz sadece kendimizden sorumlu değiliz. İnsan olma bilinci bunu gerektiriyor.
İçini aydınlatacak, ışıtacak ısıtacak değerlerden yoksunlaşılıyor. İnsan kendisinin canavarı oldu. Kendisini yok etme tuzağında. Bu nereye kadar sürecek.
Hayata örnek olarak sunulanlar örneklik teşkil etmiyor. Her adım bir tehlike içeriyor. Örnekliği oluşturan şeyler örnek olabilecek şeyler değil. Karamsarlık, bedbinlik, mutsuzluk, ne kadar olumsuzluk varsa insanın önüne sürülüyor.
Dünyanın ve hayatın merkezinde duran Peygamber efendimizin ışığından, ruhundan ve sevgisinden nasiplenilmedikçe bütün olanlar bitenler hayatın olumsuz birer aynası oluyor. Yeryüzüne gelmiş olan sevgilinin bize sunduklarını yeniden yorumlamaya ve anlamaya ihtiyacımız var. İnsan, ufuk açan bu güzellikleri nasiplenmenin bir yolunu yeniden keşfetmeli. Söylenecekler farklı değil, yeni bir dil yeni bir ağız mı gerekli. Hatta geçmişten bugüne yeniden bütün klasiklerimizi, içselleştirerek okumak gerekli. Bunları yapmalıyız. Efendimizin ışığında ve yol aydınlığında olmalıyız. Dünya hayatı çok uzun bir yolculuk değil, zamana ve tarihe bakarsak.
Hazreti Adem’den günümüze binlerce yıl gelmiş geçmiş, yaşanmış, yaşanıyor. Bu binlerce belki de milyonlarca yıl içinde insan tekinin ömrü denizde bir damla gibidir. Bu damlalar bugün için ortalama 60 ila 70 yıl gibi kısacık bir ömürdür.
Efendimizin ömrüne bakarsak 63 yıl. Ama bu altmış üç yıl dünyanın merkezini oluşturuyor. Ruh güzelliğini oluşturuyor. İnsanlığın ondan nasipleneceği çok şeyi var. Yeter ki niyet halis tutularak ve kendine ışık edinilerek bakılsın.
Bu zaman aynası ve ışığı karartılıyor. Bu zaman aynasına sevgilimizin ışığıyla bakarsak sağlıklı bir yol bulabiliriz.
Hayata ve olanlara bugünün Firavuni egemen güçlerin penceresinden bakarsak kandan ve korkudan başka hiçbir şeyi göremeyiz. Bombalardan ve insan ıtlaflarından başka da. Yeryüzünün egemen güçleri sadece dünyayı sömürmeye bakıyorlar. İnsanlığın geleceğini de kurutuyorlar.
Varlıklarını egemen güçlere borçlu olanlar, onların sularında yüzenler, ya da onların sularından yol alarak nasiplenenler bizim ruh dünyamızı yaşayamazlar.
Hayata yön verecek olan bir an veya bir andaki olay bütün dünya sistemlerini tersyüz edecek güçtedir. Sevgilimiz zamanında vergi toplamaya giden sahabeden biri vergilerle birlikte kendisine verilen hediyeleri de getirip Efendimizin önüne koyduğu zaman efendimiz üzülüyorlar ve hüzünleniyorlar. Hemen sahabeyi camiye davet ediyor. Camide cemaatin huzurunda şunu söylüyor. “Sen vergi toplamaya gitmeseydin bu insanlar sana bu hediyeleri verecekler miydi? Vermeyeceklerdi. Öyle ise nasıl olur da bu hediyeleri kabul ediyorsun.” Günümüz insanının ruhuna abanan karanlık duygular her şeyi ters yüz etmiş durumda. Gayri ahlaki her durum ve davranış hayatın bir parçası konumunda.
Işığı ve aynayı önce kendi yüzümüze tutmalıyız. Hayatın inceliklerini gerçek hayatımızdan çekip çıkarmalıyız. Yoksa yabancı ruhlu bir düşünceden duygudan yola çıkarsak, olacak olan karanlık ruhun bir yansıması olmaktan başka bir işlevimiz olmaz.
Bu durum hayatın bir ayrıntısından ibarettir. Daha nice ayrıntılar vardır ki onlardan çok uzaktayız. Olması gereken nedir, ne yapmalıyız ki, biz, biz olabilelim. Aslında sonsuzluk bizim içimizde ve ruhumuzda ışıyor. Yeter ki biz kendimiz olalım.
Ali Haydar Haksal
İnsanın ufku giderek daralıyor. Giderek sınırlı bir pencereden bakılıyor hayata ve olanlara. Evler veya hayat başka pencerelere ve bakış açılarına kapalı. Kendini anlamaktan ve tanımlamaktan acizleşiliyor. Veya birikimsiz veya niyetsiz duruluyor. Hayat böyle taşınamaz ve böyle yürünmez. Biz sadece kendimizden sorumlu değiliz. İnsan olma bilinci bunu gerektiriyor.
İçini aydınlatacak, ışıtacak ısıtacak değerlerden yoksunlaşılıyor. İnsan kendisinin canavarı oldu. Kendisini yok etme tuzağında. Bu nereye kadar sürecek.
Hayata örnek olarak sunulanlar örneklik teşkil etmiyor. Her adım bir tehlike içeriyor. Örnekliği oluşturan şeyler örnek olabilecek şeyler değil. Karamsarlık, bedbinlik, mutsuzluk, ne kadar olumsuzluk varsa insanın önüne sürülüyor.
Dünyanın ve hayatın merkezinde duran Peygamber efendimizin ışığından, ruhundan ve sevgisinden nasiplenilmedikçe bütün olanlar bitenler hayatın olumsuz birer aynası oluyor. Yeryüzüne gelmiş olan sevgilinin bize sunduklarını yeniden yorumlamaya ve anlamaya ihtiyacımız var. İnsan, ufuk açan bu güzellikleri nasiplenmenin bir yolunu yeniden keşfetmeli. Söylenecekler farklı değil, yeni bir dil yeni bir ağız mı gerekli. Hatta geçmişten bugüne yeniden bütün klasiklerimizi, içselleştirerek okumak gerekli. Bunları yapmalıyız. Efendimizin ışığında ve yol aydınlığında olmalıyız. Dünya hayatı çok uzun bir yolculuk değil, zamana ve tarihe bakarsak.
Hazreti Adem’den günümüze binlerce yıl gelmiş geçmiş, yaşanmış, yaşanıyor. Bu binlerce belki de milyonlarca yıl içinde insan tekinin ömrü denizde bir damla gibidir. Bu damlalar bugün için ortalama 60 ila 70 yıl gibi kısacık bir ömürdür.
Efendimizin ömrüne bakarsak 63 yıl. Ama bu altmış üç yıl dünyanın merkezini oluşturuyor. Ruh güzelliğini oluşturuyor. İnsanlığın ondan nasipleneceği çok şeyi var. Yeter ki niyet halis tutularak ve kendine ışık edinilerek bakılsın.
Bu zaman aynası ve ışığı karartılıyor. Bu zaman aynasına sevgilimizin ışığıyla bakarsak sağlıklı bir yol bulabiliriz.
Hayata ve olanlara bugünün Firavuni egemen güçlerin penceresinden bakarsak kandan ve korkudan başka hiçbir şeyi göremeyiz. Bombalardan ve insan ıtlaflarından başka da. Yeryüzünün egemen güçleri sadece dünyayı sömürmeye bakıyorlar. İnsanlığın geleceğini de kurutuyorlar.
Varlıklarını egemen güçlere borçlu olanlar, onların sularında yüzenler, ya da onların sularından yol alarak nasiplenenler bizim ruh dünyamızı yaşayamazlar.
Hayata yön verecek olan bir an veya bir andaki olay bütün dünya sistemlerini tersyüz edecek güçtedir. Sevgilimiz zamanında vergi toplamaya giden sahabeden biri vergilerle birlikte kendisine verilen hediyeleri de getirip Efendimizin önüne koyduğu zaman efendimiz üzülüyorlar ve hüzünleniyorlar. Hemen sahabeyi camiye davet ediyor. Camide cemaatin huzurunda şunu söylüyor. “Sen vergi toplamaya gitmeseydin bu insanlar sana bu hediyeleri verecekler miydi? Vermeyeceklerdi. Öyle ise nasıl olur da bu hediyeleri kabul ediyorsun.” Günümüz insanının ruhuna abanan karanlık duygular her şeyi ters yüz etmiş durumda. Gayri ahlaki her durum ve davranış hayatın bir parçası konumunda.
Işığı ve aynayı önce kendi yüzümüze tutmalıyız. Hayatın inceliklerini gerçek hayatımızdan çekip çıkarmalıyız. Yoksa yabancı ruhlu bir düşünceden duygudan yola çıkarsak, olacak olan karanlık ruhun bir yansıması olmaktan başka bir işlevimiz olmaz.
Bu durum hayatın bir ayrıntısından ibarettir. Daha nice ayrıntılar vardır ki onlardan çok uzaktayız. Olması gereken nedir, ne yapmalıyız ki, biz, biz olabilelim. Aslında sonsuzluk bizim içimizde ve ruhumuzda ışıyor. Yeter ki biz kendimiz olalım.
Ali Haydar Haksal
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN