Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 159 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 159 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Ağlamak Anlamaktır
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Ağlamak Anlamaktır
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Yıl,
1935. Yer, Eskişehir, Odunpazarı semti. Karşı karşıya iki mektep var.
Birisi lise mektebi, birisi de Medrese-i Yusufiye. Lise mektebinin
avlusunu dolduran elli-altmış kadar kız talebe, Cumhuriyet Bayramı
kutlamaları için gösteri çalışmaları yapıyorlar. Gençliğin verdiği
coşku ve enerji ile, çığlıklar atıp, oyunlar oynuyorlar. Onlar,
hayatlarının baharında, bir çiçek gibi açılmış, etraflarına neşe ve
sevinç saçıyorlar. Ama neticede her biri bir çiçek olduğu için, bir
süre sonra solup gideceklerini, kuruyup döküleceklerini düşünmüyorlar.
Onlar düşünmüyorlar ama, onları düşünen birisi vardır.
Lisenin karşısında bulunan Medrese-i Yusufiyede ise, iman ilmi tahsil
ediliyor, ebedî saadet dersleri veriliyor. İşte bu medresenin demir
parmaklıkları arkasında bir ihtiyar vardır. Lise mektebinin
bahçesindeki gençleri seyretmekte, onların geleceğini düşünmekte ve
hazin hazin ağlamaktadır. Bir yandan bayram sevinci ve gençlik coşkusu
içinde gülüp eğlenen gençler, öbür tarafta onların güldüğüne ağlayan
yaşlı bir adam.
Yaşlı adam, gurbettedir. Kimsesizdir. Hiçbir dünyalık malı, mülkü,
evlâdı, iyâli yoktur. Üstelik, hiçbir suçu olmadığı halde hapse
atılmış, her türlü insânî haklarından mahrum edilmiştir. Ama, bir gün
olsun, kendisi için ne endişe etmiş, ne üzülmüş, ne de ağlamıştır.
Çelik gibi iradesi, kaya gibi metaneti, Hz. Eyyub (as) gibi sabrı
vardır. Ama o adam, şimdi bir çocuk gibi ağlamakta, gözyaşları
dökmektedir. Yanına gelip, neden ağladığını soranlara ve kendisini
teselli etmek isteyenlere de, “Beni yalnız bırakınız, gidiniz” diyerek,
yanından uzaklaştırır. Bir müddet kalbindeki hüzün ve gözündeki yaş ile
başbaşa kalır.
Yaşlı adam, gençlerin görmediğini gördüğü için, onların bilmediklerini
bildiği için ve onların anlamadıklarını anladığı için ağlamaktadır.
Sanki demir parmaklıklar arkasında bir sinema perdesi kurulmuş,
gençlerin geleceği perdeye aktarılmıştı. Yaşlı adam da şimdiki
gençlerin elli sene sonraki hâllerini bu perdeden seyretmektedir.
Gördükleri ise, gerçekten hüzün verici ve ağlatıcı sahnelerdir.
İstikbal sinemasının ibret sahnelerinde neler gördüğünü kendi
ifadesinden okuyalım: “Ve gördüm ki, o elli altmış kızlardan ve
talebelerden kırk ellisi, kabirde toprak oluyorlar, azap çekiyorlar. Ve
on tanesi, yetmiş seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini
muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar,
kat’î müşahede ettim. Onların o acınacak hallerine ağladım.”
“Bilmek ağlatır, bilmemek aldatır.” Eskişehir hapishanesinin demir
parmaklıkları arkasından bakıp, elli sene sonrasını gören, bunu da
“Kat’î müşahede ettim” diyerek gördüklerinin hayal değil hakikat
olduğunu ifade eden Bediüzzaman Hazretleri, bildiklerine ve
anladıklarına ağlamaktadır.
Peygamber Efendimiz (asm), “Benim bildiklerimi siz bilseydiniz, az
güler çok ağlardınız” buyuruyor. Allah’ın dostu, Habibi, kâinatın
yaratılış vesilesi, insanların en üstünü, Kur’ân’ın methettiği,
meleklerin gıpta ettiği birisi, hayatta kahkaha ile gülmemiş, hep
tebessüm etmiş ama yüzünde tatlı bir hüzün halini de hiç eksik
etmemiştir. Demek ki insanın gülmek için pek az sebebi varken, ağlamak
için çok sebebi vardır. Bunu ancak bilenler anlar, onun için de
anlayanlar ağlar.
Hayatta kahkahayla gülen insanlar çok olduğu gibi, hüngür hüngür
ağlayanlar da çoktur. Kız arkadaşı kendini terk ettiği için ağlayan
gençlere, işini kaybettiği için ağlayan orta yaşlılara, bir kaza veya
tabiî âfet sonucu malını ve parasını kaybeden ihtiyarlara sık sık
rastlarız. Halbuki, gözyaşları bu kadar değersiz şeyler için
akıtılmayacak kadar kıymetlidir. Bu gözyaşları, Allah yolunda
dökülürse, kalp ve gönül kirlerini yıkamak için sarf edilirse, Cehennem
ateşini söndürmek için akıtılırsa, o zaman ağlamanın bir anlamı olur.
Bu gözyaşlarının her damlası, Allah katında çok değerli bir inci
gibidir. Allah için ağlayanlara melekler şöyle duâ ederler: “Allahım,
ağlayanı ağlamayana şefaatçi kıl.”
Nefis ve dünya hesabına ağlayanların gözyaşları ise, geçersiz akçe gibi
kıymetsizdir. Hiç kimsenin işine yaramaz, ağlayana da bir şey
kazandırmaz. Onların ağlamaları, çocukların kırılan bir oyuncak için
ağlamalarından farksızdır.
Abdil YILDIRIM
Yıl,
1935. Yer, Eskişehir, Odunpazarı semti. Karşı karşıya iki mektep var.
Birisi lise mektebi, birisi de Medrese-i Yusufiye. Lise mektebinin
avlusunu dolduran elli-altmış kadar kız talebe, Cumhuriyet Bayramı
kutlamaları için gösteri çalışmaları yapıyorlar. Gençliğin verdiği
coşku ve enerji ile, çığlıklar atıp, oyunlar oynuyorlar. Onlar,
hayatlarının baharında, bir çiçek gibi açılmış, etraflarına neşe ve
sevinç saçıyorlar. Ama neticede her biri bir çiçek olduğu için, bir
süre sonra solup gideceklerini, kuruyup döküleceklerini düşünmüyorlar.
Onlar düşünmüyorlar ama, onları düşünen birisi vardır.
Lisenin karşısında bulunan Medrese-i Yusufiyede ise, iman ilmi tahsil
ediliyor, ebedî saadet dersleri veriliyor. İşte bu medresenin demir
parmaklıkları arkasında bir ihtiyar vardır. Lise mektebinin
bahçesindeki gençleri seyretmekte, onların geleceğini düşünmekte ve
hazin hazin ağlamaktadır. Bir yandan bayram sevinci ve gençlik coşkusu
içinde gülüp eğlenen gençler, öbür tarafta onların güldüğüne ağlayan
yaşlı bir adam.
Yaşlı adam, gurbettedir. Kimsesizdir. Hiçbir dünyalık malı, mülkü,
evlâdı, iyâli yoktur. Üstelik, hiçbir suçu olmadığı halde hapse
atılmış, her türlü insânî haklarından mahrum edilmiştir. Ama, bir gün
olsun, kendisi için ne endişe etmiş, ne üzülmüş, ne de ağlamıştır.
Çelik gibi iradesi, kaya gibi metaneti, Hz. Eyyub (as) gibi sabrı
vardır. Ama o adam, şimdi bir çocuk gibi ağlamakta, gözyaşları
dökmektedir. Yanına gelip, neden ağladığını soranlara ve kendisini
teselli etmek isteyenlere de, “Beni yalnız bırakınız, gidiniz” diyerek,
yanından uzaklaştırır. Bir müddet kalbindeki hüzün ve gözündeki yaş ile
başbaşa kalır.
Yaşlı adam, gençlerin görmediğini gördüğü için, onların bilmediklerini
bildiği için ve onların anlamadıklarını anladığı için ağlamaktadır.
Sanki demir parmaklıklar arkasında bir sinema perdesi kurulmuş,
gençlerin geleceği perdeye aktarılmıştı. Yaşlı adam da şimdiki
gençlerin elli sene sonraki hâllerini bu perdeden seyretmektedir.
Gördükleri ise, gerçekten hüzün verici ve ağlatıcı sahnelerdir.
İstikbal sinemasının ibret sahnelerinde neler gördüğünü kendi
ifadesinden okuyalım: “Ve gördüm ki, o elli altmış kızlardan ve
talebelerden kırk ellisi, kabirde toprak oluyorlar, azap çekiyorlar. Ve
on tanesi, yetmiş seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini
muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar,
kat’î müşahede ettim. Onların o acınacak hallerine ağladım.”
“Bilmek ağlatır, bilmemek aldatır.” Eskişehir hapishanesinin demir
parmaklıkları arkasından bakıp, elli sene sonrasını gören, bunu da
“Kat’î müşahede ettim” diyerek gördüklerinin hayal değil hakikat
olduğunu ifade eden Bediüzzaman Hazretleri, bildiklerine ve
anladıklarına ağlamaktadır.
Peygamber Efendimiz (asm), “Benim bildiklerimi siz bilseydiniz, az
güler çok ağlardınız” buyuruyor. Allah’ın dostu, Habibi, kâinatın
yaratılış vesilesi, insanların en üstünü, Kur’ân’ın methettiği,
meleklerin gıpta ettiği birisi, hayatta kahkaha ile gülmemiş, hep
tebessüm etmiş ama yüzünde tatlı bir hüzün halini de hiç eksik
etmemiştir. Demek ki insanın gülmek için pek az sebebi varken, ağlamak
için çok sebebi vardır. Bunu ancak bilenler anlar, onun için de
anlayanlar ağlar.
Hayatta kahkahayla gülen insanlar çok olduğu gibi, hüngür hüngür
ağlayanlar da çoktur. Kız arkadaşı kendini terk ettiği için ağlayan
gençlere, işini kaybettiği için ağlayan orta yaşlılara, bir kaza veya
tabiî âfet sonucu malını ve parasını kaybeden ihtiyarlara sık sık
rastlarız. Halbuki, gözyaşları bu kadar değersiz şeyler için
akıtılmayacak kadar kıymetlidir. Bu gözyaşları, Allah yolunda
dökülürse, kalp ve gönül kirlerini yıkamak için sarf edilirse, Cehennem
ateşini söndürmek için akıtılırsa, o zaman ağlamanın bir anlamı olur.
Bu gözyaşlarının her damlası, Allah katında çok değerli bir inci
gibidir. Allah için ağlayanlara melekler şöyle duâ ederler: “Allahım,
ağlayanı ağlamayana şefaatçi kıl.”
Nefis ve dünya hesabına ağlayanların gözyaşları ise, geçersiz akçe gibi
kıymetsizdir. Hiç kimsenin işine yaramaz, ağlayana da bir şey
kazandırmaz. Onların ağlamaları, çocukların kırılan bir oyuncak için
ağlamalarından farksızdır.
Abdil YILDIRIM
belinay- SÜPER MODERATÖR
Geri: Ağlamak Anlamaktır
" Demek ki insanın gülmek için pek az sebebi varken, ağlamak
için çok sebebi vardır. Bunu ancak bilenler anlar, onun için de
anlayanlar ağlar. "
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Gözyaşları hata,ve günahlar için akıyorsa,İslamin derdi ile dertlenince akıyorsa ne mutlu...
Allah ım bizlere hidayet et.Fani ömürlerin bitip ebedi hayatın başlayacağını bizlere unutturma ve" çok gülmek kalbi öldürür" diyen büyüklerimizden ders almayı nasip et.(Amin)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
için çok sebebi vardır. Bunu ancak bilenler anlar, onun için de
anlayanlar ağlar. "
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Gözyaşları hata,ve günahlar için akıyorsa,İslamin derdi ile dertlenince akıyorsa ne mutlu...
Allah ım bizlere hidayet et.Fani ömürlerin bitip ebedi hayatın başlayacağını bizlere unutturma ve" çok gülmek kalbi öldürür" diyen büyüklerimizden ders almayı nasip et.(Amin)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Similar topics
» Özlü sözler Ata sözleri
» Ağlamak Sağlık Belirtisidir
» aglamak büyük bir meziyettir. Her yürek ağlayamaz
» Ağlamak Sağlık Belirtisidir
» aglamak büyük bir meziyettir. Her yürek ağlayamaz
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN