İşçi ile Dilenci

İŞÇİ İLE DİLENCİ

69. Sayı
Eylül 2006

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Fakir bir işçi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir gün işinden çıkartılır. Bunun üzerine başka da hiçbir gelir kaynağı olmadığı için çoluk-çocuğu arka arkaya üç gün aç ve susuz kalır. Adam iş bulmak üzere nereye baş vurduysa ‘İşimiz yok’ cevabı ile kapılar yüzüne kapanmaktadır. Üst üste üç gün midelerine hiçbir gıda girmeyen yavruların dinmeyen ağlayışları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] annenin yüreğini parçalayacak dereceye gelir.

Çaresizlikler içinde durumu kocasına açar:
- Bey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] görmüyor musun? Açlıktan yavrularımızın yüzleri sarardı ve bağırsakları eridi. Hadi biz neyse dayanırız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama onlar bu kadarına tahammül edemezler; bu sefaletimizin sonu ne olacak; bir şey düşünmüyor musun? dedi.

Adam düşünceden öne eğilmiş başını eşinin yüzüne doğru kaldırarak ona der ki:
- Karıcığım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] günlerdir başvurmadığım kapı kalmadı. Piyasaya göre en düşük ücret karşılığında iş aradım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tek bir kerrecik olsun karnınızı doyurabileyim diye; olmadı. Kimse bana iş vermiyor. Yavrularımın açlıktan erimeye yüz tutan ciğerleri benim de yüreğimi parçalıyor. Ama anlıyor ve görüyorsun ki[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] elimden bir şey gelmiyor.


Bu sözler üzerine kadın kocasına der ki:
- Öyle ise şu benim gelinlik günlerinden kalma başörtümü götür sat; ne kadar tutuyorsa bir şeyler al getir de hele bir kereliğine şu yavrucağızların karnını doyuralım; sonrasına[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kulların rızkını veren cömert [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (cc) kerimdir. Elbette bize hayırlı kapı açar.


Adam utançtan yüzü kızararak ve düştüğü acıklı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çaresizliğin ıstırabını ruhunun derinliklerinde duyarak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] karısının gelinlik çeyiz sandığından çıkarıp getirdiği hiç kullanılmamış başörtüsünü alır ve satmaya yollanır. Başörtüyü o zamanın parasıyla ancak iki dirheme satabilir. Aldığı para ile yiyecek bir şeyler satın almaya giderken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yolun üstünde bir dilenciye rastlar; adam gelip geçenlere şu sözlerle yalvarmaktadır: "[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] rızası ve peygamber aşkı için boş geçmeyiniz. [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]'ın hoşnutluğunu kazanmak karşılığında bana yardım etmek isteyen yok mu? Dünyada hiçbir şeyi olmayan kelimenin tam manasıyla muhtaç bir kimseyim."

Adam dilenciye sokulur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] karısının gelinlik başörtünü satarak aldığı ve günlerdir açlıkla boğuşan yavrularının bir öğünlük yiyeceğine ödeyeceği iki dirhemi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] olduğu gibi cebinden çıkarır zavallı dilenciye verir. Şimdi eli boş eve dönmekten gerçekten utanmaktadır; ‘çemberin parası ne oldu?’ diye sorduğu zaman karısına ne cevap verecek. Kadıncağıza nasıl ‘Çemberine iki dirhem verdiler; onu da ilk rastladığım dilenciye verdim; adamın yalvarmalarına dayanamadım’ diyebilecekti. Bu düşünceler içerisinde camiye varıp akşam namazını kıldıktan sonra[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çöken akşam karanlığı ile birlikte ve bomboş ellerle yine evine döndü. Karısı ve çocukları sabırsız bakışlarla bir şeyler getirecek diye yolunu gözlüyorlardı.

Geç de kalınca her halde iyi bir şeyler getirecek diye sevinmişlerdi. Adam ümitsiz bir halde ve hep önüne bakarak kapıdan içeri girince kadın şaşakalır ve o akşam da aç kaldıklarını anlar. Yavrular da boşa giden ümitlerinin arkasından kim bilir kaçıncı kere hep bir ağızdan artık açlıktan kısılmaya yüz tutmuş zayıf bir sesle ağlamaya başlarlar. Kadın hem kızgın ve hem de şaşkın bir ifade ile kocasına başörtüsünü ne yaptığını sorar.

Adam herşeyi olduğu gibi anlatarak başörtüyü sattıktan sonra yiyecek bir şeyler almaya giderken yolda rastladığı dilenciye elindeki iki dirhemi verdiğini karısına söyleyiverir. Kadın işin iç yüzünü öğrenince üstün bir sabır ifadesi takınarak kocasına şöyle der:

- Başörtünün parasını madem ki [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yolunda verdin; O ulu ve zengindir; gösterdiğin cömertliğin karşılığında bize dilediği anda karşılığını vermek gücüne fazlasıyla sahiptir. Sen yine en iyisini yaptın; bakalım önümüze hangi kapı açılacaktır.

Sabahleyin kadın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kocasına bu defa yine baba evinden getirdiği bir duvar saatini verir:
- Şimdi de bunu satmaya götür ve karşılığında eline geçen para ile eve yiyecek bir şeyler getir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] der.

Ertesi gün adam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çarşının her tarafını gezerek saati satmaya çalışır. Fakat hiçbir müşteri bulamaz. Yorgun argın ve yine eli boş gideceği için üzgün bir halde eve dönerken bir balık satıcısına rastlar. Adam avazının çıktığı kadar yüksek bir sesle "balık[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] balık var[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] balık" diye bağırıyor. Fakat elinde son olarak kalan iki balığa müşteri bulamıyordu.

Adam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] balıkçıya sokulur ve ona der ki:
- Şu saat benim işime[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] o balıklar da senin işine yaramaz; öyleyse sen bana elinde kalan iki balığı ver; ben de sana karşılık olarak şu saati vereyim.

Müşteri ayartmak için sabahtan beri bağıra bağıra sesi kısılan balıkçı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adamın teklifini kabul eder[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] balıkları verir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] karşılığında saati alarak oradan uzaklaşır.

Günlerden beri ilk defa eve yiyecek bir şey götürebileceği için ölçüsüz derecede sevinen adam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] balıkları kapar kapmaz hızla evinin yolunu tutar. Babalarının yiyecek bir şey getirdiğini gören çocuklar neşe ile birbirlerine sarılırlar. Kadın balıkların içini temizlemek üzere mutfağa girer. Az sonra gördüklerinin karşısında şaşkına dönerek kocasını çağırır. Balıklardan birinin karnından bağırsak yerine parlak ve iri bir inci çıkmıştır.

Adam inciyi alır; bir kuyumcuya koşar. Kuyumcu incinin benzersiz değerde bir mücevher olduğunu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kendilerine sattığı taktirde karşılığında on dört bin dirhem ödemeye hazır olduğunu söyler. Adam artık anlar ki kötü talihi değişmiştir. Çektiği ağır sıkıntılar artık son bulmuş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ona nimet kapılarını açmıştır. İnciyi satarak kuyumcudan uça uça evine yönelir. Olup bitenleri karısına anlatınca bütün ev neşeye gömülür ve hepsi bir ağızdan kederlerini gideren [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]'a ölçüsüz şükürler ederler.

Tam bu sırada kapıya gelen bir dilencinin sesi duyulur. Adam dua ve yalvarmalar içinde içeriye şöyle seslenir. "Ey hane halkı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] esirgeyici [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] size bağışladığından bana da verin." Adam hemen kapıya çıkar dilenciye der ki: Tam şu anda Ulu [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (cc) hiç beklemediğimiz bir şekilde ve içinde günlerce kıvrandığımız bir açlığın sonunda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] on dört bin dirhem bağışlamıştır. Madem ki sen [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] rızası için [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]'ın bağış ettiğinden pay istiyorsun dur bekle; bu paranın yarısını sana getireyim. Kalan yarısı da bizim olsun."

Kendisine ilk ağızda yedi bin dirhem kazandıran bu taksime fazlasıyla memnun görünerek razı olan dilenciye paranın yarısını getirmeye giden ev sahibi kapıya dönünce[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dilencinin orada olmadığını görür; sağı solu iyice araştırdıktan sonra her nedense adamın çekip gittiğini anlar.

Ev sahibi bütün keder ve sıkıntılardan sıyrılmış bir rahatlık içinde yatağına uzanınca rüyasında kapıdan kaybolan akşamki dilenciyi görür[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ona neden parayı beklemeyerek kaybolduğunu sorunca şu cevabı alır:
- Ben herhangi bir dilenci değildim; [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]'ın meleklerinden biriydim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hayırseverliğini ve [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] rızasına bağlılık dereceni ölçmek üzere insan kıyafetine girerek o anda kapına geldim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beni bizzat Ulu [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (cc) seni son bir defa daha deneyerek dereceni yükseltmek için evine gönderdi. Geçen akşam karının başörtüsüne karşılık eline geçen iki dirhemciği çocuklarına yiyecek almaya giderken verdiğin dilenci de yine bendim. Gönül rahatlığı ile o iki dirhemi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] rızasını kazanayım diye bana verince[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ulu [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (c.c) sana o inciyi bağışladı. Bu akşamki ölçüsüz cömertliğinin karşılığında da öbür dünyanın eşsiz zenginlikteki Cennet nimetleriyle kavuşacaksın."

Ne mutlu senin gibi [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] rızasını en zor durumlarda bile baş gaye bilen bahtiyar mü'minlere...

GÜLİSTAN ARAŞTIRMA SERVİSİ

Allah cc. emanet olunuz selam ve dua ile.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Çok güzel bir kıssa idi.Mevla cümlemize imtihanı başarıyla vermeyi nasip etsin.