Giriş yap
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 172 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 172 Misafir :: 2 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Ertele-me!
1 sayfadaki 1 sayfası
Ertele-me!
**ERTELE - ME !**
Modern insanın hastalıklarından biri olan erteleme; nefis ile mücadele çabasındaki müminin de önemli bir problemi haline geldi ne yazık ki...
Yani, toplumca bir erteleme hastalığına tutulmuş gitmekteyiz. En tuhafı da bunun bir hastalık olduğunun farkında bile olmayışımız. Üstelik mühim bir hastalık!
Bu tıpkı, ciddi bir akciğer enfeksiyonu geçiren bir hastanın, hafif bir üst solunum yolu problemi yaşadığını sanması kadar traji-komik. Çünkü çoğumuz, bu ‘erteleme’ işini, kontrolümüzde olan basit bir iş sanırız. Sanırız ki, irademiz dahilinde ve istediğimiz zaman bu hastalıktan kurtulabiliriz...
Oysa ki durum bundan daha vahim maalesef. Çünkü, kişi erteleme hastalığını sürekli yaşamaya başlayınca, alışkanlık haline dönüşür. Hastalık kronik hale gelir. Ve zamanla, karakterine, çok daha güçlenerek yerleştiğini fark edemeyiz bile...
Böylece basit bir iş, kurtulması gün geçtikçe zorlaşan, ağır bir sorun haline gelir. Tıpkı, Hz.Mevlana’nın -ks- Mesnevi’sinde anlattığı gibi:
“Adamın biri yol kenarına diken ekmiş. Önceleri zararsız gibi görünen bu dikenler, zamanla gelip geçenleri rahatsız etmeye başlayınca, şikayetler çoğalmış. Fakat, adam bu şikayetleri duymamazlıktan gelmiş. Derken, Allah-u Teala’nın bir veli kulu gelip adama dikenleri sökmesini söylemiş. Adam da:
“Bir hayli gün var babacığım. Bugün olmazsa yarın; bir gün mutlaka o dikenleri sökeceğim” demiş. Bunun üzerine Allah dostu, adama şöyle demiş: “Hep yarın diyerek bu işi erteliyorsun.
Fakat, bil ki günler geçtikçe o dikenler büyüyüp güçleniyor, sense güç kaybediyorsun. Dikenler gençleşiyor, sense giderek ihtiyarlıyorsun...”
İşte, bizlerin işi de bunun gibidir. İşlemekte ısrar ettiğimiz günahlar, o adamın dikenlerine benziyor ki ‘tevbe’ ipine sımsıkı sarılmadıkça, günah daha ısrarlı yerleşir hayatlarımıza... Başında dediğimiz gibi, sanırız ki kontrolümüz altında ve sanırız ki tövbe etmek, an meselesi!..
Bu rahatlıkla, erteleriz hep yarınlara... Erteledikçe ve uyanmadıkça tövbeye, göremeyiz günah dikenlerimizin, gönül köprülerimize ne sağlam kök saldığını. Ve göremeyiz, her geçen gün azalan direncimize rağmen, dikenlerin güçlenen köklerini!...
Hep erteleriz bir şeyleri, tüm umudumuzu yarınlara bağlayarak. Ve unutarak, bu günlerin de aslında ‘dün’lerin, ‘yarın’ı olduğunu. Oysa, Alemlere Rahmet diye gönderilen Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, on beş asır evvel veriyor gereken cevabı: “Yarıncılar helak oldu!” Başka söze ne hacet...
Hep erteleriz bir şeyleri... Ve ne acıdır ki, fark etmeyiz asıl ertelediğimizin kendi hayatımız olduğunu! Kaç ana-baba vardır, evlatlarının dini eğitimini hep bir daha ki yaza erteleyen...Kaç genç kız örtünme işini okul sonrasına; kaç delikanlı namaza başlamayı bir başka Cuma’ya erteleyen...
Bir ilmihal, bir itikat kitabı veya Kur’an öğrenmeyi erteleyenler, Allah-u Teala’nın rahmet kapısı olan sohbetleri bir daha ki haftaya erteleyenler...
İnsanın yüksek bir yere çıkıp haykırası geliyor:
Neye güveniyorsunuz, ey insanlar! Ertelediğiniz zamanlara dek yaşama garantisini hangi merciden aldınız?
Allah’ın -cc- ‘Habibim’ dediği elçisi bile bilmezken ömür sermayesini; sizlere yarına dair bunca güveni kim veriyor ki, bu rahatlıkla erteleyip durmaktasınız, her yarını bir sonrakine...
Ey mü’minler! Bilmez misiniz ki, hayat tekrarı olmayan ‘tek filim’dir. Ve ertelediğimiz her zaman dilimi, kendi hayatımızdan çalmaktır, görmüyor musunuz!
Peki, o zaman çözüm ne? Diyeceksiniz. Çözüm, yapmanız gereken her ne ise onu ‘şimdi’ yapmak. Zaten o ‘şimdi’ dediğimiz andan başka hangi zaman var elimizde; geçmiş gitti, gelecek ise gelip gelmeyeceği belli değil!.. Öyleyse, elimizde olan en büyük sermaye, şimdiki an... Tek gerçek zaman.
Ey nefsim! İşlemekte ısrar ettiğin ne kadar günah varsa, hepsine şimdi tövbe ediyorum. Ve tövbemin ardından aynı günaha, bin kez dönecek olsan da bilesin ki, ben de senin ardından bin kez tövbe edeceğim ama hepsini bugün yapacağım. Çünkü ben ölüm meleğini, bir saniye bile ‘erteleyecek’ güçte değilim.
Sen de biliyorsun ki, hayat yapman ve yapmaman gereken pek çok şeyle dolu. Öyleyse illa bir şeyleri ertelemek istiyorsan, nefsinin arzularını ertele, dünyaya olan taleplerini ertele!...
“Ölüm, mü’min için nimet; kafir içinse felakettir” sözü, bu yüzden söylenmiştir. Kafirin hazırlığı yoktur. Oysa mü’min, tüm yapması gerekenleri zamanında yapmış ve Rahman’ın emanetçisi geldiğinde ‘biraz daha zaman’ deme lüksü bulunmadığını unutmamıştır.
Durum böyleyken ey nefsim: Eğer muradın ebedi kurtuluşa ermekse, Resulüllah’a -sav- uy ve helak olanlardan olma!..
Şeytanın seni yolundan alıkoymak için telkin ettiği her ne varsa ertele! Ama hayrı; ama güzelliği; ama Resulün ahlakı ile ahlaklanmayı, Rahman’a tabi olana tabi olmayı ve ille de kök salmış günahlarına tövbe etmeyi, sakın erteleyeyim deme!..
Ve sen mü’min kardeşim! Bilesin ki, Hakka tabi olma yolunda, nefsinin en ciddi hastalıklarından birisidir erteleme; ve sen sen ol, bu hastalıkla mücadeleyi asla yarına erteleme!
Gülistan Dergisi
Aişe Özlem
Modern insanın hastalıklarından biri olan erteleme; nefis ile mücadele çabasındaki müminin de önemli bir problemi haline geldi ne yazık ki...
Yani, toplumca bir erteleme hastalığına tutulmuş gitmekteyiz. En tuhafı da bunun bir hastalık olduğunun farkında bile olmayışımız. Üstelik mühim bir hastalık!
Bu tıpkı, ciddi bir akciğer enfeksiyonu geçiren bir hastanın, hafif bir üst solunum yolu problemi yaşadığını sanması kadar traji-komik. Çünkü çoğumuz, bu ‘erteleme’ işini, kontrolümüzde olan basit bir iş sanırız. Sanırız ki, irademiz dahilinde ve istediğimiz zaman bu hastalıktan kurtulabiliriz...
Oysa ki durum bundan daha vahim maalesef. Çünkü, kişi erteleme hastalığını sürekli yaşamaya başlayınca, alışkanlık haline dönüşür. Hastalık kronik hale gelir. Ve zamanla, karakterine, çok daha güçlenerek yerleştiğini fark edemeyiz bile...
Böylece basit bir iş, kurtulması gün geçtikçe zorlaşan, ağır bir sorun haline gelir. Tıpkı, Hz.Mevlana’nın -ks- Mesnevi’sinde anlattığı gibi:
“Adamın biri yol kenarına diken ekmiş. Önceleri zararsız gibi görünen bu dikenler, zamanla gelip geçenleri rahatsız etmeye başlayınca, şikayetler çoğalmış. Fakat, adam bu şikayetleri duymamazlıktan gelmiş. Derken, Allah-u Teala’nın bir veli kulu gelip adama dikenleri sökmesini söylemiş. Adam da:
“Bir hayli gün var babacığım. Bugün olmazsa yarın; bir gün mutlaka o dikenleri sökeceğim” demiş. Bunun üzerine Allah dostu, adama şöyle demiş: “Hep yarın diyerek bu işi erteliyorsun.
Fakat, bil ki günler geçtikçe o dikenler büyüyüp güçleniyor, sense güç kaybediyorsun. Dikenler gençleşiyor, sense giderek ihtiyarlıyorsun...”
İşte, bizlerin işi de bunun gibidir. İşlemekte ısrar ettiğimiz günahlar, o adamın dikenlerine benziyor ki ‘tevbe’ ipine sımsıkı sarılmadıkça, günah daha ısrarlı yerleşir hayatlarımıza... Başında dediğimiz gibi, sanırız ki kontrolümüz altında ve sanırız ki tövbe etmek, an meselesi!..
Bu rahatlıkla, erteleriz hep yarınlara... Erteledikçe ve uyanmadıkça tövbeye, göremeyiz günah dikenlerimizin, gönül köprülerimize ne sağlam kök saldığını. Ve göremeyiz, her geçen gün azalan direncimize rağmen, dikenlerin güçlenen köklerini!...
Hep erteleriz bir şeyleri, tüm umudumuzu yarınlara bağlayarak. Ve unutarak, bu günlerin de aslında ‘dün’lerin, ‘yarın’ı olduğunu. Oysa, Alemlere Rahmet diye gönderilen Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, on beş asır evvel veriyor gereken cevabı: “Yarıncılar helak oldu!” Başka söze ne hacet...
Hep erteleriz bir şeyleri... Ve ne acıdır ki, fark etmeyiz asıl ertelediğimizin kendi hayatımız olduğunu! Kaç ana-baba vardır, evlatlarının dini eğitimini hep bir daha ki yaza erteleyen...Kaç genç kız örtünme işini okul sonrasına; kaç delikanlı namaza başlamayı bir başka Cuma’ya erteleyen...
Bir ilmihal, bir itikat kitabı veya Kur’an öğrenmeyi erteleyenler, Allah-u Teala’nın rahmet kapısı olan sohbetleri bir daha ki haftaya erteleyenler...
İnsanın yüksek bir yere çıkıp haykırası geliyor:
Neye güveniyorsunuz, ey insanlar! Ertelediğiniz zamanlara dek yaşama garantisini hangi merciden aldınız?
Allah’ın -cc- ‘Habibim’ dediği elçisi bile bilmezken ömür sermayesini; sizlere yarına dair bunca güveni kim veriyor ki, bu rahatlıkla erteleyip durmaktasınız, her yarını bir sonrakine...
Ey mü’minler! Bilmez misiniz ki, hayat tekrarı olmayan ‘tek filim’dir. Ve ertelediğimiz her zaman dilimi, kendi hayatımızdan çalmaktır, görmüyor musunuz!
Peki, o zaman çözüm ne? Diyeceksiniz. Çözüm, yapmanız gereken her ne ise onu ‘şimdi’ yapmak. Zaten o ‘şimdi’ dediğimiz andan başka hangi zaman var elimizde; geçmiş gitti, gelecek ise gelip gelmeyeceği belli değil!.. Öyleyse, elimizde olan en büyük sermaye, şimdiki an... Tek gerçek zaman.
Ey nefsim! İşlemekte ısrar ettiğin ne kadar günah varsa, hepsine şimdi tövbe ediyorum. Ve tövbemin ardından aynı günaha, bin kez dönecek olsan da bilesin ki, ben de senin ardından bin kez tövbe edeceğim ama hepsini bugün yapacağım. Çünkü ben ölüm meleğini, bir saniye bile ‘erteleyecek’ güçte değilim.
Sen de biliyorsun ki, hayat yapman ve yapmaman gereken pek çok şeyle dolu. Öyleyse illa bir şeyleri ertelemek istiyorsan, nefsinin arzularını ertele, dünyaya olan taleplerini ertele!...
“Ölüm, mü’min için nimet; kafir içinse felakettir” sözü, bu yüzden söylenmiştir. Kafirin hazırlığı yoktur. Oysa mü’min, tüm yapması gerekenleri zamanında yapmış ve Rahman’ın emanetçisi geldiğinde ‘biraz daha zaman’ deme lüksü bulunmadığını unutmamıştır.
Durum böyleyken ey nefsim: Eğer muradın ebedi kurtuluşa ermekse, Resulüllah’a -sav- uy ve helak olanlardan olma!..
Şeytanın seni yolundan alıkoymak için telkin ettiği her ne varsa ertele! Ama hayrı; ama güzelliği; ama Resulün ahlakı ile ahlaklanmayı, Rahman’a tabi olana tabi olmayı ve ille de kök salmış günahlarına tövbe etmeyi, sakın erteleyeyim deme!..
Ve sen mü’min kardeşim! Bilesin ki, Hakka tabi olma yolunda, nefsinin en ciddi hastalıklarından birisidir erteleme; ve sen sen ol, bu hastalıkla mücadeleyi asla yarına erteleme!
Gülistan Dergisi
Aişe Özlem
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN