Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 156 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 156 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
DİLE GÜL KOYMAK
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: ALINTI DEFTERİ
1 sayfadaki 1 sayfası
DİLE GÜL KOYMAK
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Konuşmasından anlaşılır insan. Güzel konuşmasından... Kalbten kalbe yol vardır derler. Bunu biraz daha değiştirerek söylersek: Dilden kalbe yol vardır.
Gönlü yumuşak insanların konuşmaları da yumuşak ve ılımlıdır. Asla kalb kırmaz onlar. Çünkü bir mihenk vardır gönülde; sözünü önce ölçer biçer sonra muhatabına sunar. Katı kalbli insanlar ise, bu mihengi yitirmiştir. Gönül kayalıklarında paramparça olmuştur mihenkleri. Nereye vuracak ve sözünü tartacak? Altın ile bakırı birbirinden ayıramaz artık o. Olur olmaz yerde kelâm eder, ya baş kırar, ya da göz çıkarır.
Ilık meltemler gibi soluklar gerek bize. Gönüllere ulaştığında, bahar çiçekleri açtıran. En sert yürekleri dahi yumuşatan, yoğuran, şekillendiren... "Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır." denmiş, derler. Ne kadar doğru. En öfkeli olduğumuz anlarda bile yüreğimizdeki karanlığı gündüz aydınlığına çevirir güzel bir söz. "Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı, / Yağ ile bal ede bir söz." diyor Yunus.
Elbette öyledir. En karamsar ve kaos yüklü anları bile cennet iklimine çevirir, alımlı ve iç açıcı bir söz. Bu sebepten, güzel ve nazik konuşan insanların pek düşmanları olmaz çevrelerinde. Bilmeden bir gönül kırarlarsa, hemen tamir ediverirler bir kaç kelimeyle. Mayalarında yalan olmadığı için, inandırıcı bulur çevreleri böyle kişileri. Zaten yalana ihtiyaçları da yoktur, böyle gönül ve söz ustalarının. Bazen bilmeden açtıkları yaralar olur elbet gönüllerde. Ama bu bilmeden olur çoğu kez. Lâkin o yarayı dudaklarından akan bal gibi kelimelerle, sihirli cümlelerle bir anda iyileştirirler. Asla başka bir zamana bırakmazlar açtıkları yaraları, oluşturdukları çizikleri. Anında pansuman eder ve tedaviye geçerler.
Acı konuşan insan böyle mi? Dil yayından karşıdakine fırlattıkları kırıcı söz , paramparça eder muhatabın yüreğini. Onlar dönüp bakmazlar bile. Hani yolda arabayla bir hayvanı veya insanı ezen acımasız şoförler vardır; arkalarına bile bakmadan kaçıp giden... Aynen öyledir bu zalimler de... Kırdıkları kalbin çırpınışları ve yanaklardan sızan damlaları görmezlikten gelip, dönüp giderler. Öylelerini akrebe benzetebiliriz. Sokmaktan zevk alan acımasız akreplere... Dillerini de, zehirli iğnelere...
Arkadaş! İnancın yumuşak ikliminde bir meltem yumuşaklığına çevir sözlerini. Yüreği kırgın olanların doktoru ol, masum gönüllerin cellâdı değil! Yaralı gönüllere hızır gibi yetiş. Onların kırgınlıklarını gider. Yaralarına söz merheminden sür. Gönlünden akıp gelen ve kelimelerle harmanlanıp, dövülüp şekillenen manevî iksirinle onları iyileştir. Bak bu hususta Hz. Ömer ne diyor: "Ey Kâbe seni bin sefer yıksam yine yapabilirim. Ama kırık bir kalbi asla!" İşte bu derece zor durumda olan bir kırık kalb eğer onarılırsa sen artık Hakk'ın sevgili kullarından olduğuna inanabilirsin. Çünkü bir hadis-i şerifte şöyle diyor, Nebiler Nebisi: "Gerçek mü'min, elinden ve dilinden başkalarının zarar görmediği kişidir."
Bir gün sahabiler, Nebiler Nebisi Aleyhissalatu Vesselam 'ın yanına varıp, ihtiyar bir kadını övüyorlar. "Şöyle ibadet ediyor, böyle namaz ve oruç tutuyor." Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam: "Çevresine davranışları nasıl o kadının?" diye sorunca, sahabiler: "Çevresine hep kötü davranıyor, Ya Resulullah. Konuşmasıyla kalp kırıyor." diyor. Bunun üzerine Resûlü Ekrem Sallallahu Aleyhi Ve Sellem: "Söyleyin o kadına, cenennemde yerini hazırlasın." diyor.
İşte dost! Tatlı dil ve acı dil arasındaki fark, cennet ile cehennem arasındaki fark gibidir. Sen diline ister gül koy, istersen bal ve gönüllere cennet asa bir iklim ör. İstersen kor koy, başkalarını alev alev yak. Tercih senin...
Konuşmasından anlaşılır insan. Güzel konuşmasından... Kalbten kalbe yol vardır derler. Bunu biraz daha değiştirerek söylersek: Dilden kalbe yol vardır.
Gönlü yumuşak insanların konuşmaları da yumuşak ve ılımlıdır. Asla kalb kırmaz onlar. Çünkü bir mihenk vardır gönülde; sözünü önce ölçer biçer sonra muhatabına sunar. Katı kalbli insanlar ise, bu mihengi yitirmiştir. Gönül kayalıklarında paramparça olmuştur mihenkleri. Nereye vuracak ve sözünü tartacak? Altın ile bakırı birbirinden ayıramaz artık o. Olur olmaz yerde kelâm eder, ya baş kırar, ya da göz çıkarır.
Ilık meltemler gibi soluklar gerek bize. Gönüllere ulaştığında, bahar çiçekleri açtıran. En sert yürekleri dahi yumuşatan, yoğuran, şekillendiren... "Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır." denmiş, derler. Ne kadar doğru. En öfkeli olduğumuz anlarda bile yüreğimizdeki karanlığı gündüz aydınlığına çevirir güzel bir söz. "Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı, / Yağ ile bal ede bir söz." diyor Yunus.
Elbette öyledir. En karamsar ve kaos yüklü anları bile cennet iklimine çevirir, alımlı ve iç açıcı bir söz. Bu sebepten, güzel ve nazik konuşan insanların pek düşmanları olmaz çevrelerinde. Bilmeden bir gönül kırarlarsa, hemen tamir ediverirler bir kaç kelimeyle. Mayalarında yalan olmadığı için, inandırıcı bulur çevreleri böyle kişileri. Zaten yalana ihtiyaçları da yoktur, böyle gönül ve söz ustalarının. Bazen bilmeden açtıkları yaralar olur elbet gönüllerde. Ama bu bilmeden olur çoğu kez. Lâkin o yarayı dudaklarından akan bal gibi kelimelerle, sihirli cümlelerle bir anda iyileştirirler. Asla başka bir zamana bırakmazlar açtıkları yaraları, oluşturdukları çizikleri. Anında pansuman eder ve tedaviye geçerler.
Acı konuşan insan böyle mi? Dil yayından karşıdakine fırlattıkları kırıcı söz , paramparça eder muhatabın yüreğini. Onlar dönüp bakmazlar bile. Hani yolda arabayla bir hayvanı veya insanı ezen acımasız şoförler vardır; arkalarına bile bakmadan kaçıp giden... Aynen öyledir bu zalimler de... Kırdıkları kalbin çırpınışları ve yanaklardan sızan damlaları görmezlikten gelip, dönüp giderler. Öylelerini akrebe benzetebiliriz. Sokmaktan zevk alan acımasız akreplere... Dillerini de, zehirli iğnelere...
Arkadaş! İnancın yumuşak ikliminde bir meltem yumuşaklığına çevir sözlerini. Yüreği kırgın olanların doktoru ol, masum gönüllerin cellâdı değil! Yaralı gönüllere hızır gibi yetiş. Onların kırgınlıklarını gider. Yaralarına söz merheminden sür. Gönlünden akıp gelen ve kelimelerle harmanlanıp, dövülüp şekillenen manevî iksirinle onları iyileştir. Bak bu hususta Hz. Ömer ne diyor: "Ey Kâbe seni bin sefer yıksam yine yapabilirim. Ama kırık bir kalbi asla!" İşte bu derece zor durumda olan bir kırık kalb eğer onarılırsa sen artık Hakk'ın sevgili kullarından olduğuna inanabilirsin. Çünkü bir hadis-i şerifte şöyle diyor, Nebiler Nebisi: "Gerçek mü'min, elinden ve dilinden başkalarının zarar görmediği kişidir."
Bir gün sahabiler, Nebiler Nebisi Aleyhissalatu Vesselam 'ın yanına varıp, ihtiyar bir kadını övüyorlar. "Şöyle ibadet ediyor, böyle namaz ve oruç tutuyor." Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam: "Çevresine davranışları nasıl o kadının?" diye sorunca, sahabiler: "Çevresine hep kötü davranıyor, Ya Resulullah. Konuşmasıyla kalp kırıyor." diyor. Bunun üzerine Resûlü Ekrem Sallallahu Aleyhi Ve Sellem: "Söyleyin o kadına, cenennemde yerini hazırlasın." diyor.
İşte dost! Tatlı dil ve acı dil arasındaki fark, cennet ile cehennem arasındaki fark gibidir. Sen diline ister gül koy, istersen bal ve gönüllere cennet asa bir iklim ör. İstersen kor koy, başkalarını alev alev yak. Tercih senin...
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: ALINTI DEFTERİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN