Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 26 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 26 Misafir :: 2 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
işte hayat bu kadar kısaydı...
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: EDEBİ/YAD
1 sayfadaki 1 sayfası
işte hayat bu kadar kısaydı...
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Artık nefes alırken yoruluyorum. Yaşamak bir heyecandı eskiden; Şimdilerde ise çile gibi geliyor bana. Aynaya bakmaya korkuyorum. Korktuğum yüzümdeki çirkinlik değil; Yılların getirmiş olduğu bitkinlik, Yorgunluk… Ve beni eski halime yabancılaştıran bu yeni hal… Dönüp baktığımda geriye, Maziden kalan en güzel hatıralar çıkarken bir bir karşıma; Bu yorgun bakışlarımı sorguluyorum. * * * Önceleri heyecandan titrerdi ellerim; şimdi ise yaşlılıktan… Düşünmezdim o zamanlar, o güzel günlerimin, o heyecan dolu yıllarımın, o güzelim gözlerimin, ellerimin, o kızıl saçlarımın ihtiyarlaşıp yerini şu son haline bırakacağını… Oysa şimdi korkuyorum düşündükçe o cesur yürekli günlerimi… Gittikçe yavaşlayan nabzım ve nefes almanın zorluğu ölümü hatırlatıyor bana. Ölümden de korkulur muymuş, Rabbe giden yolculukta?.. Oysa gençliğime baktığımda, hatırlamazdım ölüme bu kadar yakın olacağımı. O isyankâr halim, dünyaya hükmeden tavrım, bana geçen yılları göstermiyordu. Daha çok, daha da çok yaşayıp günümü gün etmek, yarınlar kaygısı olmadan ânlara takılıp boş ve anlamsız geçen o gençlik günlerimin hesabını vereceğimi bilmiyordum. Yarınlar yoktu benim hayatımda… Gelecek diye bir şey yoktu… Ve geçmişimi sorgulamadığım gibi, nereden geldiğimi bilmediğim gibi, nereye varacağımı da bilmiyordum. Bu dünyanın hevâsına takılıp kalmış, geçen ömrümün, yıpranan, biten bedenimin ve acı çeken ruhumun inleyişlerine bir mâna katmayacak kadar, yaşamak sadece nefes almaktı. Oysa yaşamak nefes almaktan ibaret değildi. Bu yorgun hayat çabuk bıktırmıştı beni. Artık sabah olmalıydı. Karanlık geceler yerini aydınlık günlere bırakmalıydı Artık sabah olmalıydı… Fakat "gece neye gebeyse onu doğurur" diyen Mevlana hazretlerinin sözü bir şimşek gibi aydınlatırken aniden zihnimi, düşündüm benim kaçmak istediğim gecenin neye gebe olduğunu… Benim kaçmak istediğim gece, itirafı ne kadar zor olsa da dünya hayatımdı. Ben bir an önce sabah olmasını istiyordum, yani ölümle gelecek olan ebedi hayatı… Fakat tüm ömrü boyunca isyan ve küfür içerisinde olan bir insanın, gençlik yıllarını, o en verimli dönemlerini Allah'tan uzak, Peygamberinden uzak, Kitabından uzak bir şekilde geçirdikten sonra; kendinin ölüme değil; ölümün kendine yaklaştığını anlayınca ahirete hazırlanması ve onu arzulaması, onun için bir sabah mı olurdu; yoksa ebedi bir karanlık mı? Evet, elbette ki tövbe denen bir olgu vardı ve Allah, sonsuz bir rahmete, mağfirete sahipti. Affedebilirdi. Lakin gençlikte yapılan amellerle şu son halimdekiler bir birinin yerini asla tutamazdı. * * * Gece neye gebeyse, sabah o doğacaktı ve benim gecemin çok büyük bir kısmı karanlığa gebe olduğu için sabahım da kararacaktı. Beni bu kadar geç uyandıran bu müthiş duygu, kaynağını nereden alıyordu. Bana son anlarımda da olsa bu hoş nefesleri aldıran gücün sahibi kimde ise, bir gün nefes aldıramayacak güne getiren de o olacaktı. İşte hayat bu kadar kısaydı… Ya yeni doğan bir bebeğin gözlerini bile dünyaya açamadan yaşama veda edişi… Ya genç bir bedenin yaşama doymadan toprağa girişi… Ya da yılların verdiği yorgunluklara katlanan, göğüs geren ihtiyar bir bedenin korkarak hayata veda edişi… İşte hayat bu kadardı… İşte hayat bu kadar kısaydı. Aslolan hayat, gerçek hayat bizlere ahirete sunulacak olan ebedi hayattı. Orada ne zamanın sınırlaması vardı, ne yaşlanma korkusu… Ne alnımız kırışacaktı, ne saçlarımız ağaracaktı, ne de geçen günler bize ölümü hatırlatacaktı. Çünkü ölmek yoktu orda… Sonsuz bir yolculuk ve onunla gelen bir güzellik vardı bu güzellikte rabbimin tüm mahlûkata sunmuş olduğu dünya nimetleri, bedeni ve akli olan güzellikler, bununla beraber ölümle başlayan ve ebedi olan bir yolculukta ahrete dair güzellikler… Biz insanlar bu kadar güzellik ve müjdeden sonra neyi beklemekteyiz. Yaşamanın tadını çıkarmak için, yaşamı özümsemek gerekti sanırım ve yaşamayı bilmek… Aslında yaşamdan tad almak ve yaşamın keyifli, hoş güzel yanlarını bulmak çok da zor değil. Biz insanların yapamadığı, beceremediği ve ona zor diye koşullandığı, yaşam ile mücadele etmeyi bilmemek. Yaşamın gizli koşulu yaşlanmak olsa da yaşlanırken genç kalabilmeyi ve içimizdeki güzellikleri kaybetmeden sabaha dahil olmayı başardığımız an şekillenecektir kaderimiz. Biz insanlar gerçekten kader oyunculuğunu çok iyi yaparız. Kendimizi teslim ederiz. Acizliğin en ötesinde aciz yaşarız. Mücadeleden değil; müdahale etmekten hoşlanırız. Kaygı duymayız, kaygılarda boğuluruz. Her şeyi şansa ve kısmete mâl edip kendimizi iyiden iyiye bırakırız tesadüfler yoluna ve hep takılıp durduğumuz engeller zincirine. Hiçbir şey olağan değildir, her şey olağanüstü. Olmaması gerektiğini düşünürüz, olmalı olan her şeyi. Hep bir çıkar yol ararız. Yolumuzdaki engelleri ve tuzakları görebilmek ve yıkabilmek varken.!!! ALINTI: | |||
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
Similar topics
» Hayat...!İşte Böyle Bir Şey...!
» Züleyha Ne Kadar Ateşse, Yusuf da O Kadar İffetti
» Zâtî ve Sübûtî Sıfatlar
» Züleyha Ne Kadar Ateşse, Yusuf da O Kadar İffetti
» Zâtî ve Sübûtî Sıfatlar
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: EDEBİ/YAD
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN