Giriş yap
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 215 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 215 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
40 KURAL
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: MESNEVİ ŞERHİ
1 sayfadaki 1 sayfası
40 KURAL
Birinci Kural:
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi
nasıl gördüğümüze ayna tutar.
Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak,
utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin
çoğunlukla.
Yok eğer Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat
anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
İkinci
Kural:
Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
Kılavuzun
daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil.
Nefsini bilenlerden ol
silenlerden değil!
Üçüncü Kural:
Kuran dört seviyede okunabilir.
İlk seviye zahiri manadır.
Sonraki batıni mana.
Üçüncü batıninin
batınisidir.
Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır
tarif etmeye.
Dördüncü Kural:
Kainattaki her zerrede Allah' ın
sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil, her
yerdedir.
Allah' ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O' nu görüp ölen de yoktur.
Kim O' nu bulursa sonsuza dek O' nda kalır.
Beşinci Kural:
Aklın
kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar
adımlarını.
"Aman sakın kendini" diye tembihler.
Halbuki aşk öyle mi? Onun
tek dediği: " Bırak kendini, ko gitsin! "
Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise
kendini yıpratır, harap düşer.
Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar
arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
Altıncı Kural:
Şu
dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır.
Sen sen
ol, kelimelere fazla takılma.
Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşk
dilsiz olur.
Yedinci Kural:
Şu hayatta tek başına inzivada
kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat' i
keşfedemezsin.
Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak
görebilirsin.
Sekizinci Kural:
Başına ne gelirse gelsin
karamsarlığa kapılma.
Bütün kapılar kapansa bile, O sana kimsenin bilmediği
gizli bir patika açar.
Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice
cennet bahçeleri var.
Şükret! İstediğini elde edince şükretmek
kolaydır.
Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de
şükredebilendir.
Dokuzuncu Kural:
Sabretmek öylece durup beklemek
değil, ileri görüşlü olmak demektir.
Sabır nedir?
Dikene bakıp gülü,
geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.
Allah aşıkları sabrı gülbeşeker
gibi tatlı tatlı emer, hazmeder.
Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden
dolunaya varması için zaman gerekir.
Onuncu Kural:
Ne yöne
gidersen git, -doğu, batı, kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru
bir seyahat olarak düşün!
Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı
dolaşır.
On Birinci Kural:
Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum
olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz.
Senden yepyeni taptaze bir "sen"
zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
On
İkinci Kural:
Aşk bir seferdir.
Bu sefere çıkan her yolcu, istese de
istemese de tepeden tırnağa değişir.
Bu yollara dalıp da değişmeyen
yoktur.
On Üçüncü Kural:
Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha
fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var.
Hakiki mürşit seni kendi içine
bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye
yönlendirir.
Tutup da ona hayran olmaya değil.
On Dördüncü
Kural:
Hakk' ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine teslim
ol.
Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın.
"Düzenim
bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme.
Nereden biliyorsun
hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
On Beşinci
Kural:
Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle
meşguldür.
Tek tek herbirimiz tamamlanmış bir sanat eseriyiz.
Yaşadığımız
her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için
tasarlanmıştır.
Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen
eser, kusursuzluğu hedefler.
On Altıncı Kural:
Kusursuzdur ya
Allah, O'nu sevmek kolaydır.
Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları
sevmektir.
Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir.
Demek
ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan'dan ötürü yaradılanı sevmeden, ne
layıkıyla bilebilir, ne de layıkıyla sevebilirsin.
On Yedinci
Kural:
Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur.
Onun
dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir,
suyla arınır.
Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve
art niyettir.
On Sekizinci Kural:
Tüm kainat olanca katmanları ve
karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir.
Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı
bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir.
Şeytanı
kendinde ara ; dışında başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini
bilir.
Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat
olarak Yaradan'ı tanır.
On Dokuzuncu Kural:
Başkalarından saygı,
ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun
bunları.
Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir.
Sen kendini
sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin.
Yakında gül yollayacak
demektir.
Yirminci Kural:
Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek
beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle
yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
Yirmi Birinci
Kural:
Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık.
Şayet Allah
herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle
yapardı.
Farklılıklara saygı göstermemek kendi doğrularını başkalarına
dayatmaya kalkmak, Hakk' ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
Yirmi
ikinci Kural:
Hakiki Allah aşığı bir meyhanaye girdi mi orası ona
namazgah olur.
Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane
olur.
Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile
yaftalar değil.
Yirmi Üçüncü Kural:
Yaşadığımız hayat elimize
tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret.
Kimisi oyuncağı o
kadar ciddiye alır ki, ağlar perişan olur onun için.
Kimisi eline alır almaz
şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar.
Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet
bilmeyiz.
Aşırılıktan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne de tefrittte. Sufi
daima orta yerde...
Yirmi Dördüncü Kural:
Mademki insan eşref-i
mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi,
atttığı her adımda Allah'ın
yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket
etmelidir.
İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa
bile gene başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan
vazgeçmemelidir.
Yirmi Beşinci Kural:
Cenneti ve cehennemi illa ki
gelecekte arama.
İkisi de şu an burada mevcut.
Ne zaman birini çıkarsız,
hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında.
Ne vakit
birileriyle kavgaya tutuşsak, nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak
cehenneme düşüveririz.
Yirmi Altıncı Kural:
Kainat yekvücut, tek
varlıktır. Her şey ve herkes gözünmez iplerle birbirine bağlıdır.
Sakın
kimsenin ahını alma, bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını
yakma.
Unutma ki dünyanın öteki ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı
mutsuz edebilir.
Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü
güldürebilir.
Yirmi Yedinci Kural:
Şu dünya bir dağ gibidir. Ona
nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir.
Ağzından hayırlı bir laf
çıkarsa, hayırlı laf yankılanır.
Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer
yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında
kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et.
Kırk günün sonunda göreceksin her
şey değişmiş olacak.
Senin gönlün değişirse dünya değişir.
Yirmi
Sekizinci Kural:
Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan
ibaret.
Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi.
Ne geleceğimizi
bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz.
Sufi daima şu anın hakikatini
yaşar.
Yirmi Dokuzuncu Kural:
Kader hayatımızın önceden çizilmiş
olması demek değildir.
Bu sebepten "ne yapalım kaderimiz böyle" deyip boyun
bükmek cehalet göstergesidir.
Kader yolun tamamını değil, sadece yol
ayrımlarını verir.
Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya
aittir.
Öyleyse ne hayatına hakimsin, ne de hayat karşısında
çaresizsin.
Otuzuncu Kural:
Hakiki sufi öyle biridir kibaşkaları
tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa hatta iftiraya uğrasa bile, o
ağzını açıp da kimse hakkında tek kötü laf etmez.
Sufi kusur görmez. Kusur
örter.
Otuz Birinci Kural:
Hakk'a yakınlaşabilmek için kadife gibi
bir kalbe sahip olmalı.
Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı
öğrenir.
Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı
çeker, kimi maddi kayıp...
Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren
badireler atlatırız.
Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar, kimimiz
ise ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
Otuz ikinci
Kural:
Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Tanrı'ya saf bir
aşkla bağlanabilesin.
Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak
yahut yargılamak için kullanma.
Bilhassa putlardan uzak dur dost.
Ve sakın
kendi doğrularını putlaştırma!
İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük
taslama!
Otuz Üçüncü Kural:
Bu dünyada herkes bir şey olmaya
çalışırken, sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun.
İnsanın çömlekten farkı
olmamalı.
Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise,
insanı ayakta tutanda benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
Otuz Dördüncü
Kural:
Hakk'a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine,
böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir.
Teslim olan insan
çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır, emin bir beldede
yaşar.
Otuz Beşinci Kural:
Şu hayatta ancak tezatlarla
ilerleyebiliriz.
Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Tanrıya inanmayan kişi
ise içindeki inananla.
İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım sıdım
ilerler kişi.
Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde
olgunlaşır.
Otuz Altıncu Kural:
Hileden, desiseden endişe
etme.
Eğer birileri sana tuzak kuruyor zarar vermek istiyorsa, Tanrı da
onlara tuzak kuruyordur.
Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem
karşılıklar esasına göre işler.
Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir
katre şer.
O'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz, Sen sadece buna
inan!
Otuz Yedinci Kural:
Tanrı kılı kırk yararak titizlikle
çalışan bir saat ustasıdır.
O kadar dakiktir ki, sayesinde her şey zamanında
olur.
Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç.
Her insan için bir aşık olma
zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.
Otuz Sekizinci
Kural:
"Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?"
diye sormak için hiç bir zaman geç değil.
Kaç yaşında olursak olalım,
başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün
bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık.
Her an her nefeste
yenilenmeli.
Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
Otuz
Dokuzuncu Kural:
Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan
giden her hırsız için bir hırsız daha doğar.
Ölen her dürüst insanın yerini
bir dürüst insan alır.
Hem bütün hiç bir zaman bozulmaz, her şey yerli
yerinde kalır merkezinde...
Hem de bir günden bir güne hiç bir şey aynı
olmaz.
Ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
Kırkıncı
Kural:
Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.
Acaba ilahi aşk
peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye
sorma!
Ayrımlar ayrımları doğurur.
AŞK'ın ise hiç bir sıfata ve tamlamaya
ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır
merkezinde, ya da dışındasındır hasretinde.
ŞEMSİ TEBRİZİ
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi
nasıl gördüğümüze ayna tutar.
Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak,
utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin
çoğunlukla.
Yok eğer Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat
anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
İkinci
Kural:
Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
Kılavuzun
daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil.
Nefsini bilenlerden ol
silenlerden değil!
Üçüncü Kural:
Kuran dört seviyede okunabilir.
İlk seviye zahiri manadır.
Sonraki batıni mana.
Üçüncü batıninin
batınisidir.
Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır
tarif etmeye.
Dördüncü Kural:
Kainattaki her zerrede Allah' ın
sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil, her
yerdedir.
Allah' ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O' nu görüp ölen de yoktur.
Kim O' nu bulursa sonsuza dek O' nda kalır.
Beşinci Kural:
Aklın
kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar
adımlarını.
"Aman sakın kendini" diye tembihler.
Halbuki aşk öyle mi? Onun
tek dediği: " Bırak kendini, ko gitsin! "
Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise
kendini yıpratır, harap düşer.
Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar
arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
Altıncı Kural:
Şu
dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır.
Sen sen
ol, kelimelere fazla takılma.
Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşk
dilsiz olur.
Yedinci Kural:
Şu hayatta tek başına inzivada
kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat' i
keşfedemezsin.
Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak
görebilirsin.
Sekizinci Kural:
Başına ne gelirse gelsin
karamsarlığa kapılma.
Bütün kapılar kapansa bile, O sana kimsenin bilmediği
gizli bir patika açar.
Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice
cennet bahçeleri var.
Şükret! İstediğini elde edince şükretmek
kolaydır.
Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de
şükredebilendir.
Dokuzuncu Kural:
Sabretmek öylece durup beklemek
değil, ileri görüşlü olmak demektir.
Sabır nedir?
Dikene bakıp gülü,
geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.
Allah aşıkları sabrı gülbeşeker
gibi tatlı tatlı emer, hazmeder.
Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden
dolunaya varması için zaman gerekir.
Onuncu Kural:
Ne yöne
gidersen git, -doğu, batı, kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru
bir seyahat olarak düşün!
Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı
dolaşır.
On Birinci Kural:
Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum
olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz.
Senden yepyeni taptaze bir "sen"
zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
On
İkinci Kural:
Aşk bir seferdir.
Bu sefere çıkan her yolcu, istese de
istemese de tepeden tırnağa değişir.
Bu yollara dalıp da değişmeyen
yoktur.
On Üçüncü Kural:
Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha
fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var.
Hakiki mürşit seni kendi içine
bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye
yönlendirir.
Tutup da ona hayran olmaya değil.
On Dördüncü
Kural:
Hakk' ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine teslim
ol.
Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın.
"Düzenim
bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme.
Nereden biliyorsun
hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
On Beşinci
Kural:
Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle
meşguldür.
Tek tek herbirimiz tamamlanmış bir sanat eseriyiz.
Yaşadığımız
her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için
tasarlanmıştır.
Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen
eser, kusursuzluğu hedefler.
On Altıncı Kural:
Kusursuzdur ya
Allah, O'nu sevmek kolaydır.
Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları
sevmektir.
Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir.
Demek
ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan'dan ötürü yaradılanı sevmeden, ne
layıkıyla bilebilir, ne de layıkıyla sevebilirsin.
On Yedinci
Kural:
Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur.
Onun
dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir,
suyla arınır.
Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve
art niyettir.
On Sekizinci Kural:
Tüm kainat olanca katmanları ve
karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir.
Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı
bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir.
Şeytanı
kendinde ara ; dışında başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini
bilir.
Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat
olarak Yaradan'ı tanır.
On Dokuzuncu Kural:
Başkalarından saygı,
ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun
bunları.
Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir.
Sen kendini
sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin.
Yakında gül yollayacak
demektir.
Yirminci Kural:
Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek
beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle
yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
Yirmi Birinci
Kural:
Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık.
Şayet Allah
herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle
yapardı.
Farklılıklara saygı göstermemek kendi doğrularını başkalarına
dayatmaya kalkmak, Hakk' ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
Yirmi
ikinci Kural:
Hakiki Allah aşığı bir meyhanaye girdi mi orası ona
namazgah olur.
Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane
olur.
Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile
yaftalar değil.
Yirmi Üçüncü Kural:
Yaşadığımız hayat elimize
tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret.
Kimisi oyuncağı o
kadar ciddiye alır ki, ağlar perişan olur onun için.
Kimisi eline alır almaz
şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar.
Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet
bilmeyiz.
Aşırılıktan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne de tefrittte. Sufi
daima orta yerde...
Yirmi Dördüncü Kural:
Mademki insan eşref-i
mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi,
atttığı her adımda Allah'ın
yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket
etmelidir.
İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa
bile gene başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan
vazgeçmemelidir.
Yirmi Beşinci Kural:
Cenneti ve cehennemi illa ki
gelecekte arama.
İkisi de şu an burada mevcut.
Ne zaman birini çıkarsız,
hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında.
Ne vakit
birileriyle kavgaya tutuşsak, nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak
cehenneme düşüveririz.
Yirmi Altıncı Kural:
Kainat yekvücut, tek
varlıktır. Her şey ve herkes gözünmez iplerle birbirine bağlıdır.
Sakın
kimsenin ahını alma, bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını
yakma.
Unutma ki dünyanın öteki ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı
mutsuz edebilir.
Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü
güldürebilir.
Yirmi Yedinci Kural:
Şu dünya bir dağ gibidir. Ona
nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir.
Ağzından hayırlı bir laf
çıkarsa, hayırlı laf yankılanır.
Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer
yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında
kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et.
Kırk günün sonunda göreceksin her
şey değişmiş olacak.
Senin gönlün değişirse dünya değişir.
Yirmi
Sekizinci Kural:
Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan
ibaret.
Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi.
Ne geleceğimizi
bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz.
Sufi daima şu anın hakikatini
yaşar.
Yirmi Dokuzuncu Kural:
Kader hayatımızın önceden çizilmiş
olması demek değildir.
Bu sebepten "ne yapalım kaderimiz böyle" deyip boyun
bükmek cehalet göstergesidir.
Kader yolun tamamını değil, sadece yol
ayrımlarını verir.
Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya
aittir.
Öyleyse ne hayatına hakimsin, ne de hayat karşısında
çaresizsin.
Otuzuncu Kural:
Hakiki sufi öyle biridir kibaşkaları
tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa hatta iftiraya uğrasa bile, o
ağzını açıp da kimse hakkında tek kötü laf etmez.
Sufi kusur görmez. Kusur
örter.
Otuz Birinci Kural:
Hakk'a yakınlaşabilmek için kadife gibi
bir kalbe sahip olmalı.
Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı
öğrenir.
Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı
çeker, kimi maddi kayıp...
Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren
badireler atlatırız.
Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar, kimimiz
ise ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
Otuz ikinci
Kural:
Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Tanrı'ya saf bir
aşkla bağlanabilesin.
Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak
yahut yargılamak için kullanma.
Bilhassa putlardan uzak dur dost.
Ve sakın
kendi doğrularını putlaştırma!
İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük
taslama!
Otuz Üçüncü Kural:
Bu dünyada herkes bir şey olmaya
çalışırken, sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun.
İnsanın çömlekten farkı
olmamalı.
Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise,
insanı ayakta tutanda benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
Otuz Dördüncü
Kural:
Hakk'a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine,
böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir.
Teslim olan insan
çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır, emin bir beldede
yaşar.
Otuz Beşinci Kural:
Şu hayatta ancak tezatlarla
ilerleyebiliriz.
Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Tanrıya inanmayan kişi
ise içindeki inananla.
İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım sıdım
ilerler kişi.
Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde
olgunlaşır.
Otuz Altıncu Kural:
Hileden, desiseden endişe
etme.
Eğer birileri sana tuzak kuruyor zarar vermek istiyorsa, Tanrı da
onlara tuzak kuruyordur.
Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem
karşılıklar esasına göre işler.
Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir
katre şer.
O'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz, Sen sadece buna
inan!
Otuz Yedinci Kural:
Tanrı kılı kırk yararak titizlikle
çalışan bir saat ustasıdır.
O kadar dakiktir ki, sayesinde her şey zamanında
olur.
Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç.
Her insan için bir aşık olma
zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.
Otuz Sekizinci
Kural:
"Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?"
diye sormak için hiç bir zaman geç değil.
Kaç yaşında olursak olalım,
başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün
bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık.
Her an her nefeste
yenilenmeli.
Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
Otuz
Dokuzuncu Kural:
Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan
giden her hırsız için bir hırsız daha doğar.
Ölen her dürüst insanın yerini
bir dürüst insan alır.
Hem bütün hiç bir zaman bozulmaz, her şey yerli
yerinde kalır merkezinde...
Hem de bir günden bir güne hiç bir şey aynı
olmaz.
Ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
Kırkıncı
Kural:
Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.
Acaba ilahi aşk
peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye
sorma!
Ayrımlar ayrımları doğurur.
AŞK'ın ise hiç bir sıfata ve tamlamaya
ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır
merkezinde, ya da dışındasındır hasretinde.
ŞEMSİ TEBRİZİ
belinay- SÜPER MODERATÖR
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: MESNEVİ ŞERHİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN