Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 270 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 270 Misafir :: 2 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Tenhada Allah'la olmak ‘Şems ve Mevlana örneği'
3 posters
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: HZ. MUHAMMED ( SALLAHU ALEYHİ VE SELLEM ) :._.·´¯) :: SİYER-İ NEBİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Tenhada Allah'la olmak ‘Şems ve Mevlana örneği'
HZ. PEYGAMBER (s.a.v.) son hastalığındadır. Son günlerindedir. İnsanlar kapısının önünden hiç ayrılmıyorlar.
O'nu özlüyorlar. O, yorgun ve hasta olmasına rağmen ateşinin azaldığı bir an ayağa kalktı, mescidin kapısına doğru yürüdü, orada duraksadı ve sonra mescittekilerin duyacağı bir ses tonu ile seslendi: “Odama açılan bütün kapıları kapatın. Yalnız Ebu Bekir'inki (r.a.) kalsın. Onun kapısını kapatmayın.”
Denir ki Hz. Ebu Bekir (r.a.) bir gün Peygamberimizin (s.a.v.) yanına geldi, sessizce oturdu. Bir şey soracak ama çekindiği belli. Efendimiz (s.a.v.) dostunun yüzüne baktı. Onun halinden iyi anlıyordu. Dost dostu iyi tanır ya. Sanki ona, hadi Ebu Bekir diyeceğini de, der gibiydi. Hz. Ebu Bekir fısıldadı “Efendimiz (s.a.v.) her an ve her yerde gözümün önündesiniz. Tenhada, yıkanırken, temizlenme yerinde bile mübarek simanız gözümün önünde. Bu manevi halden utanıyorum.” Sevgide “fani olmak sonsuza varmak” buydu. Bütün kapıları kapatıp, sadece dosta giden kapıyı açık bırakmak. Kimse yokken sevgili ile beraber olmak. Halkın içindeyken bile, sûreten orada olmak ama ruhen ötede olmak. Aslında bu hal, yaratılıştan önceki hale dönüşü simgeler. Varlık yokken, Allah vardı. Varlık âlemine geldikten sonra biz, yine O'nun varlığında varlığı bulabiliyoruz. O'nun dışındaki her varlık “ideler âlemindeki gölgelere” benzemiyor mu? Dünya âlemi bir anlamda aynaya yansıyan görüntü değil mi? Aynadakinin gerçeği öte âlemde değil mi?
Varlık âlemindeki en büyük hakikat yüce Allah ile halvet bulmaktır. O'nunla yalnızlıkta buluşmak ve bu buluşma ile yalnızlığı aşmaktır. Bu ise hayli zordur.
Müminlerin yüz binlerinin birinde ancak bu hal bulunabilir. Bu halin sürekliliği kişiye meleklere yakınlaştıracak bir ruh halini kazandırır.
İşte “Hz. Mevlana” ile “Şems-i Tebrizi” arasında görülen vuslat ve sohbet de böylesi bir aşktır. Yüce Allah'a (C.C.) duyulan aşk, hasret, iştiyak ve kavuşma arzusunu, çok sevdiği bir dostun sohbetinde tatmin etmek, aşmak ve doyuma ulaştırmak. Hz. Peygamber (s.a.v.) halvet yalnızlaşma arzusunu Rabbiyle, Hz. Ebu Bekir (r.a.) halvet arzusunu peygamberiyle, Mevlana halvet arzusunu Şems'iyle yakalıyordu. Bu tenhalaşmayı, onun sohbetinde tadıyordu. Tasavvufta anlatılan mürşit ve talebe sohbetinin şifresi de aynıdır. Allah'ı hatırlatacak olan dostun sohbetinde yüce Allah'ı bulmak.
Mevlana der ki: “Bir gün bende yüce Allah'ın nurunu insanlarda göreyim diye bir arzu uyandı, sanki denizi damlada, güneşi ise zerrede görmek istiyordum.” Mevlana'nın deniz ve güneş dediği yüce Allah (C.C.) idi, damla ve zerre dediği ise sohbet dostu Şems idi. Güneş olmasaydı zerre ile yetinmek bilinmezdi, deniz olmasaydı damlayla yetinmek bilinmeyecekti. Belki zerrenin ve damlanın adı bile olmayacaktı.
Bu neye benzer bilir misiniz? Diyelim ki hayatınızın gençlik yıllarında birine âşık oldunuz. Mesela erkeksiniz ve bir kızı sevdiniz. Ama ona halinizi anlatamıyorsunuz. Sevginizi ilan edemediğiniz için de iç âleminizi paylaşacağınız bir yakın dost edinirsiniz. En sevdiğiniz, güvendiğiniz dostunuza duygularınızı anlatırsınız. O da sevdiğinizin hallerinden, bakışından, sözlerinden yorumlar çıkarır size: “Ama o da seni seviyor, onun da sende gönlü var” gibi sözlerle sizin aşk yaranızı sarar. Siz o dostu saatlerce dinleseniz bile doyamazsınız. İşte yüce Allah'a (C.C.) âşık olan âşıkların hali buna benzer. İşte Hz. Mevlana ile Şems arasında günlerce devam eden sohbetin sırrı budur. Bütün bir ömür devam edebilirdi kesilmeseydi. Yüce Allah'ın (C.C.) aşkında, en sevdiği dostuyla bu aşkı yorumlamak, bu aşkı anlatmak. Tenhada Allah (C.C.) ile beraber olmak anlaşılmadan, Hz. Ebu Bekir'in (r.a.) Hz. Ömer'in (r.a.), Hz. Ali'nin (r.a.) Peygamberimize (s.a.v) duydukları aşkı anlamak mümkün değildi. Buna eskiler “muhabbet” veya “marifet” demişler. Hz. Ömer şehit olduğunda, Abdullah b. Mes'ud (r.a.) der ki “İlmin onda dokuzu gitti”, sahabe der ki, “Ama içimizde daha çok âlim var. Neden öyle diyorsun?” Cevaben der ki: “Ben marifet ilminden bahsediyorum. Dünya ilminden değil.”
Peki, neden “Tenhada Allah'la (C.C.) olmak” dedik. Şundan dolayı: Tenhada Allah'la (C.C.) olmak şuuru olmayınca kıldığımız namaz bizi temizleyemez.
Tuttuğumuz oruç kabul göremez. Ticaretimizde ahlak hâkim olamaz. Aldatmaktan vazgeçemeyiz. İş ortağımıza tuzak kurmaktan geri duramayız. İmanın ve ibadetin zevkini tadamayız. Aldatan, yalan söyleyen, küçük gören, başkasını cehenneme yakın gören ruh halinden kopamayız. Kısacası ‘ol'amayız. Olduramayız. Müslüman olsak bile kâmil iman sahibi olamayız. Bu hali anlayamazsak, Hz. Mevlana ile Şems arasındaki manevi “sohbet aşkını” anlayamayız.
“Anlayamadığımız bu hali anlatmak için dikenli tarlalarda dolaşmaya devam ederiz.”
Vuslata ereceksen, tenhada, kimse yokken Allah'la olacaksan deneyeceğin binlerce yol vardır. İstersen iyilik et, istersen namaz kıl, istersen bir dostla sohbet et, istersen Allah'ı (C.C.) zikret, istersen fikr et, istersen Hz. Mevlana'nın dediğini yap: “Mezarlığa git! Orada bir müddet sessizce otur! Orada susmuş söyleyenleri dinle.”
Yüce Allah'ı (C.C.) tenhada anmanın yolu o kadar çok ki! Tıpkı Hz. Peygamberin (s.a.v.) dediği gibi “Odama açılan bütün kapıları kapatın. Yalnız Ebu Bekir'inki (r.a.) kalsın. Onun kapısını kapatmayın.”
Nihat Hatipoğlu
O'nu özlüyorlar. O, yorgun ve hasta olmasına rağmen ateşinin azaldığı bir an ayağa kalktı, mescidin kapısına doğru yürüdü, orada duraksadı ve sonra mescittekilerin duyacağı bir ses tonu ile seslendi: “Odama açılan bütün kapıları kapatın. Yalnız Ebu Bekir'inki (r.a.) kalsın. Onun kapısını kapatmayın.”
Denir ki Hz. Ebu Bekir (r.a.) bir gün Peygamberimizin (s.a.v.) yanına geldi, sessizce oturdu. Bir şey soracak ama çekindiği belli. Efendimiz (s.a.v.) dostunun yüzüne baktı. Onun halinden iyi anlıyordu. Dost dostu iyi tanır ya. Sanki ona, hadi Ebu Bekir diyeceğini de, der gibiydi. Hz. Ebu Bekir fısıldadı “Efendimiz (s.a.v.) her an ve her yerde gözümün önündesiniz. Tenhada, yıkanırken, temizlenme yerinde bile mübarek simanız gözümün önünde. Bu manevi halden utanıyorum.” Sevgide “fani olmak sonsuza varmak” buydu. Bütün kapıları kapatıp, sadece dosta giden kapıyı açık bırakmak. Kimse yokken sevgili ile beraber olmak. Halkın içindeyken bile, sûreten orada olmak ama ruhen ötede olmak. Aslında bu hal, yaratılıştan önceki hale dönüşü simgeler. Varlık yokken, Allah vardı. Varlık âlemine geldikten sonra biz, yine O'nun varlığında varlığı bulabiliyoruz. O'nun dışındaki her varlık “ideler âlemindeki gölgelere” benzemiyor mu? Dünya âlemi bir anlamda aynaya yansıyan görüntü değil mi? Aynadakinin gerçeği öte âlemde değil mi?
Varlık âlemindeki en büyük hakikat yüce Allah ile halvet bulmaktır. O'nunla yalnızlıkta buluşmak ve bu buluşma ile yalnızlığı aşmaktır. Bu ise hayli zordur.
Müminlerin yüz binlerinin birinde ancak bu hal bulunabilir. Bu halin sürekliliği kişiye meleklere yakınlaştıracak bir ruh halini kazandırır.
İşte “Hz. Mevlana” ile “Şems-i Tebrizi” arasında görülen vuslat ve sohbet de böylesi bir aşktır. Yüce Allah'a (C.C.) duyulan aşk, hasret, iştiyak ve kavuşma arzusunu, çok sevdiği bir dostun sohbetinde tatmin etmek, aşmak ve doyuma ulaştırmak. Hz. Peygamber (s.a.v.) halvet yalnızlaşma arzusunu Rabbiyle, Hz. Ebu Bekir (r.a.) halvet arzusunu peygamberiyle, Mevlana halvet arzusunu Şems'iyle yakalıyordu. Bu tenhalaşmayı, onun sohbetinde tadıyordu. Tasavvufta anlatılan mürşit ve talebe sohbetinin şifresi de aynıdır. Allah'ı hatırlatacak olan dostun sohbetinde yüce Allah'ı bulmak.
Mevlana der ki: “Bir gün bende yüce Allah'ın nurunu insanlarda göreyim diye bir arzu uyandı, sanki denizi damlada, güneşi ise zerrede görmek istiyordum.” Mevlana'nın deniz ve güneş dediği yüce Allah (C.C.) idi, damla ve zerre dediği ise sohbet dostu Şems idi. Güneş olmasaydı zerre ile yetinmek bilinmezdi, deniz olmasaydı damlayla yetinmek bilinmeyecekti. Belki zerrenin ve damlanın adı bile olmayacaktı.
Bu neye benzer bilir misiniz? Diyelim ki hayatınızın gençlik yıllarında birine âşık oldunuz. Mesela erkeksiniz ve bir kızı sevdiniz. Ama ona halinizi anlatamıyorsunuz. Sevginizi ilan edemediğiniz için de iç âleminizi paylaşacağınız bir yakın dost edinirsiniz. En sevdiğiniz, güvendiğiniz dostunuza duygularınızı anlatırsınız. O da sevdiğinizin hallerinden, bakışından, sözlerinden yorumlar çıkarır size: “Ama o da seni seviyor, onun da sende gönlü var” gibi sözlerle sizin aşk yaranızı sarar. Siz o dostu saatlerce dinleseniz bile doyamazsınız. İşte yüce Allah'a (C.C.) âşık olan âşıkların hali buna benzer. İşte Hz. Mevlana ile Şems arasında günlerce devam eden sohbetin sırrı budur. Bütün bir ömür devam edebilirdi kesilmeseydi. Yüce Allah'ın (C.C.) aşkında, en sevdiği dostuyla bu aşkı yorumlamak, bu aşkı anlatmak. Tenhada Allah (C.C.) ile beraber olmak anlaşılmadan, Hz. Ebu Bekir'in (r.a.) Hz. Ömer'in (r.a.), Hz. Ali'nin (r.a.) Peygamberimize (s.a.v) duydukları aşkı anlamak mümkün değildi. Buna eskiler “muhabbet” veya “marifet” demişler. Hz. Ömer şehit olduğunda, Abdullah b. Mes'ud (r.a.) der ki “İlmin onda dokuzu gitti”, sahabe der ki, “Ama içimizde daha çok âlim var. Neden öyle diyorsun?” Cevaben der ki: “Ben marifet ilminden bahsediyorum. Dünya ilminden değil.”
Peki, neden “Tenhada Allah'la (C.C.) olmak” dedik. Şundan dolayı: Tenhada Allah'la (C.C.) olmak şuuru olmayınca kıldığımız namaz bizi temizleyemez.
Tuttuğumuz oruç kabul göremez. Ticaretimizde ahlak hâkim olamaz. Aldatmaktan vazgeçemeyiz. İş ortağımıza tuzak kurmaktan geri duramayız. İmanın ve ibadetin zevkini tadamayız. Aldatan, yalan söyleyen, küçük gören, başkasını cehenneme yakın gören ruh halinden kopamayız. Kısacası ‘ol'amayız. Olduramayız. Müslüman olsak bile kâmil iman sahibi olamayız. Bu hali anlayamazsak, Hz. Mevlana ile Şems arasındaki manevi “sohbet aşkını” anlayamayız.
“Anlayamadığımız bu hali anlatmak için dikenli tarlalarda dolaşmaya devam ederiz.”
Vuslata ereceksen, tenhada, kimse yokken Allah'la olacaksan deneyeceğin binlerce yol vardır. İstersen iyilik et, istersen namaz kıl, istersen bir dostla sohbet et, istersen Allah'ı (C.C.) zikret, istersen fikr et, istersen Hz. Mevlana'nın dediğini yap: “Mezarlığa git! Orada bir müddet sessizce otur! Orada susmuş söyleyenleri dinle.”
Yüce Allah'ı (C.C.) tenhada anmanın yolu o kadar çok ki! Tıpkı Hz. Peygamberin (s.a.v.) dediği gibi “Odama açılan bütün kapıları kapatın. Yalnız Ebu Bekir'inki (r.a.) kalsın. Onun kapısını kapatmayın.”
Nihat Hatipoğlu
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
Geri: Tenhada Allah'la olmak ‘Şems ve Mevlana örneği'
Allah cc. razı olsun.
Fenafişşeyh.
Fenafirresul.
Fenafillah.
Bu sevgileri taşıyanların basamakları bunlar,Allah cc. bizleride böyle sevgiyi ta içerden duyanlardan eylesin.
Allah cc. emanet olunuz selam ve dua ile.
Fenafişşeyh.
Fenafirresul.
Fenafillah.
Bu sevgileri taşıyanların basamakları bunlar,Allah cc. bizleride böyle sevgiyi ta içerden duyanlardan eylesin.
Allah cc. emanet olunuz selam ve dua ile.
demirci mustafa- SADIK ÜYEMİZ
Geri: Tenhada Allah'la olmak ‘Şems ve Mevlana örneği'
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Değerli hocamızın yine değerli bir paylaşım.Ne güzel anlatıyor "varlık yokken Allah vardı ...O nunla yalnızlıkta buluşmak ve bu buluşma ile yanlızlığı aşmak"....Bütün alemi O nunla doldurmak...
Rabbim Ebu Bekir' in aşkını bizlerede nasib etsin inşaallah...
Değerli hocamızın yine değerli bir paylaşım.Ne güzel anlatıyor "varlık yokken Allah vardı ...O nunla yalnızlıkta buluşmak ve bu buluşma ile yanlızlığı aşmak"....Bütün alemi O nunla doldurmak...
Rabbim Ebu Bekir' in aşkını bizlerede nasib etsin inşaallah...
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: HZ. MUHAMMED ( SALLAHU ALEYHİ VE SELLEM ) :._.·´¯) :: SİYER-İ NEBİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN