Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 149 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 149 Misafir :: 2 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Taşlar Bize Ne Söyler?
2 posters
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: KİŞİSEL GELİŞİM
1 sayfadaki 1 sayfası
Taşlar Bize Ne Söyler?
Taşlar bize ne söyler?
Ayten Yadigar
KALPLERİN katılaşmasından bahsederken çağrışım yapan ilk kelime o oluyor: “Taş!” Öyle ya, taş gibi kalbi olmalı diyorsunuz başkalarının acısını hissetmeyen duyarsız insanlar için. Hani taş çarptığı yeri zedeler, kırar döker de hiçbir şey olmamış gibi bir yana düşüverir. Kaskatı ve yekpare olarak. Sen insan ol, içinde bir yürek taşı ve hissetme; olacak şey değil! Demek ki taş kalplisin. Bunun başka izahı olamaz.
Peki taşlara sorsak kabul ederler mi acaba kendileri için söylenenleri? Biz insanlıktan uzak düşmüşlüğümüzü ifade sadedinde taşlar üzerinden teşbihlerde bulunurken onlara haksızlık yapıyor olmayalım sakın? Allah’ın yüzlerde bahşettiği bir çift gözle bakmakla yetinmeyip gönül gözüyle görenler bize ufuk açıyorlar bu noktada. Mesela tarih sayfalarını her çevirişimizde yüreğimizi acıyla titreten bir Taif seferi geliyor akla. Alemlere Rahmet Efendimiz’in yaptığı iki dünya saadeti daveti yankı bulmuyor Taif halkında. Neden? Kalpleri taş kesilmiş olduğu için! Allah Rasulü biliyor ki davetin reddi ebedi ateşlerini kendi elleriyle tutuşturmaları anlamına geliyor. Ama onlar bilmiyorlar. “Bilseler yapmazlardı” derken, bu yüzden son derece mustarip Fahr-i Alem Efendimiz. Bu eziyet yetmezmiş gibi Taif’in masum taşları da cürümlerine ortak ediliyor cehalet karanlığında boğulanların. Yerde ve göklerde olan her şey gibi kendileri de Allah’ı tesbih etmekte olan taşlara sorulsa halbuki, kutlu Nebi’ye atılıp ona zarar vermektense, akletmeyen ve zulmeden o zavallıların başlarına çalınmak isteyeceklerdi. Olur da akılları başlarına gelir diye… Bazı taşlar da Efendimiz’in mübarek ayaklarından kan sızmasına sebep olmaktansa, un ufak olup toprağa karışmayı tercih edecekti muhtemelen, sırf O’nun ayak izine karışanlardan olmak için.
TARİHTEN bir sayfa daha çevirince İslâm’ın ilk müezzini Habeşli Bilâl çıkıyor karşımıza. Yine, insanlıktan nasibini almayanlar, yine eziyet, yine taşlar… Kızgın kumlar üzerinde yatırılmış ama insanlığıyla, kendiyle buluşmanın sevincini ve heyecanını “Ehad!” haykırışlarıyla ilan eden bir kulun iradesine dayanamayanlar, bir kaya parçasıyla hınçlarını almaya çalışıyorlar. Oysa, kendi kalpleri zulümlerine aracı kıldıkları taştan daha katı. Bunun farkında değiller ki, dışarıdan taşların en büyüğünü, en ağırını seçip işkence etmeyi marifet saymışlar. Dursun Ali Erzincanlı’nın coşkulu ifadesiyle “Bir taş pamuk kadar hafif olmayı hiç bu kadar istememişti!” Evet, onlar sadece Bilâl’e eziyet ettiklerini sanıyorlardı. Ancak zulme alet edilen taş dahi eziyetten payını alıyordu.
ESKİDEN, çocukluğun daha sade ve oyuncakların fiyat biçilmeden yaşandığı günlerde taşlar oyun aracıydı kapı önünde oynayan çocukların. Beş küçük taş yeterdi mesela grup oyunu kurmanıza. Avucunuzdaki beş taştan birini havaya fırlatıp diğerlerini yere bıraktığınız ve ikinci bir hamlede yerdeki tüm taşları eksiksiz toparlayabildiğiniz takdirde küçük bir başarı öyküsüne imza atmış olurdunuz. Kariyer ve başarı planlaması yapmadan mutlu olabildiğimiz günlerdi onlar. Beş taşla oyun oynayıp mutlu olabilen dünün çocukları, şimdilerde “tek taş tek aşk” ve “beş taş alana bir taş bedava” sloganlarıyla farklı bir değerlilik ve mutluluk anlayışına davet ediliyorlar. Sevgilerin ifadesi için tahsis edilen günlerde tüketimin körüklenmesine hizmet eden bu anlayışa kapılanların olmazsa olmazı haline gelebiliyor bu taşlar. Yükte hafif pahada ağır halleriyle gözleri kamaştıran taşlar geleceğe borçlanarak hayat kavgasını sürdürmeyi göze almaya sevk ediyor insanları. Yeter ki “şu anda” mutlu olsunlar!
ANNELER GÜNÜ bahanesiyle kredi kartlarıyla çok yüksek meblağlarda alışveriş yapıldığına dair rakamların açıklandığı günlerde, yakın coğrafyamızdan “60. yıl etkinlikleri” haberleri geliyordu. Bir tarafın “kuruluş” dediği, ancak Filistin halkı tarafından “en-Nekbe: Büyük Felaket” olarak adlandırılan bir yıldönümü. İşgal, evinden yurdundan sürülme, horlanma, katliamlara maruz kalma, nesiller boyu mülteci olarak hayata tutunmanın sebep olduğu zorluklar… Daha da acısı vurdumduymaz bir dünya… İnsanlıktan uzak düşmüşlüğün had safhada yaşandığı bu çağda, taşlar yine sahnede. Yaşanmamış çocukluk ve gençlik yıllarını işgal şartlarında geride bırakanların topraklarını vatan yapma yolunda çabalarının bir sembolü intifada. Kelimenin Arapça “silkinme” kökünden türemiş olması da manidar. Son teknolojiyle donatılmış profesyonel bir orduya karşı sapan taşlarıyla mücadele edenler aslında zulüm ve haksızlık karşısında susan dünyanın silkinip kendine gelmesi gerektiği dersini veriyorlar. Reklam bombardımanları altında pahalı taşlar üzerinden suni bir hayat kavgasının içine çekilenler şöyle bir silkinip kendilerine gelmeliler ki, bildiğimiz türden basit taşlarla kendi vatanında özgürce var olma mücadelesi veren insanların derdi yüreklerde yankı bulabilsin. İşte o zaman hak, adalet ve barış üzere bir hayatın inşa edileceği yarınlar için ümitvar olmak mümkün hale gelecektir.
Taş deyip geçmemeli vesselam.
Ayten Yadigar
KALPLERİN katılaşmasından bahsederken çağrışım yapan ilk kelime o oluyor: “Taş!” Öyle ya, taş gibi kalbi olmalı diyorsunuz başkalarının acısını hissetmeyen duyarsız insanlar için. Hani taş çarptığı yeri zedeler, kırar döker de hiçbir şey olmamış gibi bir yana düşüverir. Kaskatı ve yekpare olarak. Sen insan ol, içinde bir yürek taşı ve hissetme; olacak şey değil! Demek ki taş kalplisin. Bunun başka izahı olamaz.
Peki taşlara sorsak kabul ederler mi acaba kendileri için söylenenleri? Biz insanlıktan uzak düşmüşlüğümüzü ifade sadedinde taşlar üzerinden teşbihlerde bulunurken onlara haksızlık yapıyor olmayalım sakın? Allah’ın yüzlerde bahşettiği bir çift gözle bakmakla yetinmeyip gönül gözüyle görenler bize ufuk açıyorlar bu noktada. Mesela tarih sayfalarını her çevirişimizde yüreğimizi acıyla titreten bir Taif seferi geliyor akla. Alemlere Rahmet Efendimiz’in yaptığı iki dünya saadeti daveti yankı bulmuyor Taif halkında. Neden? Kalpleri taş kesilmiş olduğu için! Allah Rasulü biliyor ki davetin reddi ebedi ateşlerini kendi elleriyle tutuşturmaları anlamına geliyor. Ama onlar bilmiyorlar. “Bilseler yapmazlardı” derken, bu yüzden son derece mustarip Fahr-i Alem Efendimiz. Bu eziyet yetmezmiş gibi Taif’in masum taşları da cürümlerine ortak ediliyor cehalet karanlığında boğulanların. Yerde ve göklerde olan her şey gibi kendileri de Allah’ı tesbih etmekte olan taşlara sorulsa halbuki, kutlu Nebi’ye atılıp ona zarar vermektense, akletmeyen ve zulmeden o zavallıların başlarına çalınmak isteyeceklerdi. Olur da akılları başlarına gelir diye… Bazı taşlar da Efendimiz’in mübarek ayaklarından kan sızmasına sebep olmaktansa, un ufak olup toprağa karışmayı tercih edecekti muhtemelen, sırf O’nun ayak izine karışanlardan olmak için.
TARİHTEN bir sayfa daha çevirince İslâm’ın ilk müezzini Habeşli Bilâl çıkıyor karşımıza. Yine, insanlıktan nasibini almayanlar, yine eziyet, yine taşlar… Kızgın kumlar üzerinde yatırılmış ama insanlığıyla, kendiyle buluşmanın sevincini ve heyecanını “Ehad!” haykırışlarıyla ilan eden bir kulun iradesine dayanamayanlar, bir kaya parçasıyla hınçlarını almaya çalışıyorlar. Oysa, kendi kalpleri zulümlerine aracı kıldıkları taştan daha katı. Bunun farkında değiller ki, dışarıdan taşların en büyüğünü, en ağırını seçip işkence etmeyi marifet saymışlar. Dursun Ali Erzincanlı’nın coşkulu ifadesiyle “Bir taş pamuk kadar hafif olmayı hiç bu kadar istememişti!” Evet, onlar sadece Bilâl’e eziyet ettiklerini sanıyorlardı. Ancak zulme alet edilen taş dahi eziyetten payını alıyordu.
ESKİDEN, çocukluğun daha sade ve oyuncakların fiyat biçilmeden yaşandığı günlerde taşlar oyun aracıydı kapı önünde oynayan çocukların. Beş küçük taş yeterdi mesela grup oyunu kurmanıza. Avucunuzdaki beş taştan birini havaya fırlatıp diğerlerini yere bıraktığınız ve ikinci bir hamlede yerdeki tüm taşları eksiksiz toparlayabildiğiniz takdirde küçük bir başarı öyküsüne imza atmış olurdunuz. Kariyer ve başarı planlaması yapmadan mutlu olabildiğimiz günlerdi onlar. Beş taşla oyun oynayıp mutlu olabilen dünün çocukları, şimdilerde “tek taş tek aşk” ve “beş taş alana bir taş bedava” sloganlarıyla farklı bir değerlilik ve mutluluk anlayışına davet ediliyorlar. Sevgilerin ifadesi için tahsis edilen günlerde tüketimin körüklenmesine hizmet eden bu anlayışa kapılanların olmazsa olmazı haline gelebiliyor bu taşlar. Yükte hafif pahada ağır halleriyle gözleri kamaştıran taşlar geleceğe borçlanarak hayat kavgasını sürdürmeyi göze almaya sevk ediyor insanları. Yeter ki “şu anda” mutlu olsunlar!
ANNELER GÜNÜ bahanesiyle kredi kartlarıyla çok yüksek meblağlarda alışveriş yapıldığına dair rakamların açıklandığı günlerde, yakın coğrafyamızdan “60. yıl etkinlikleri” haberleri geliyordu. Bir tarafın “kuruluş” dediği, ancak Filistin halkı tarafından “en-Nekbe: Büyük Felaket” olarak adlandırılan bir yıldönümü. İşgal, evinden yurdundan sürülme, horlanma, katliamlara maruz kalma, nesiller boyu mülteci olarak hayata tutunmanın sebep olduğu zorluklar… Daha da acısı vurdumduymaz bir dünya… İnsanlıktan uzak düşmüşlüğün had safhada yaşandığı bu çağda, taşlar yine sahnede. Yaşanmamış çocukluk ve gençlik yıllarını işgal şartlarında geride bırakanların topraklarını vatan yapma yolunda çabalarının bir sembolü intifada. Kelimenin Arapça “silkinme” kökünden türemiş olması da manidar. Son teknolojiyle donatılmış profesyonel bir orduya karşı sapan taşlarıyla mücadele edenler aslında zulüm ve haksızlık karşısında susan dünyanın silkinip kendine gelmesi gerektiği dersini veriyorlar. Reklam bombardımanları altında pahalı taşlar üzerinden suni bir hayat kavgasının içine çekilenler şöyle bir silkinip kendilerine gelmeliler ki, bildiğimiz türden basit taşlarla kendi vatanında özgürce var olma mücadelesi veren insanların derdi yüreklerde yankı bulabilsin. İşte o zaman hak, adalet ve barış üzere bir hayatın inşa edileceği yarınlar için ümitvar olmak mümkün hale gelecektir.
Taş deyip geçmemeli vesselam.
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Taşlar Bize Ne Söyler?
Rabbim sizden razı olsun Rüveyde ! Düşündürücü bir parça idi. Paylaşım için Teşekkürler ! [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: Taşlar Bize Ne Söyler?
Amin cümlemizden Rahman razı olsun inşaallah...
Taşlar ki Resulullah (s.a.v) ın elinde Allah'ı (c.c.)zikr için dile geldi...
O taşlar ki Taif te yüzüne hasret olduğumuz Fahri Cihana atılırken elem içindelerdi...
Yazanın yüreğine bereket.Çok hislendim sen gibi Berzah kardeşim.
Taşlar ki Resulullah (s.a.v) ın elinde Allah'ı (c.c.)zikr için dile geldi...
O taşlar ki Taif te yüzüne hasret olduğumuz Fahri Cihana atılırken elem içindelerdi...
Yazanın yüreğine bereket.Çok hislendim sen gibi Berzah kardeşim.
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Similar topics
» Şarkılar Seni Söyler / Fon
» Çocuklar Neden Yalan Söyler ?
» AFFET YA RAB / HİKMETSE...NE İSE...VER BİZE...
» Çocuklar Neden Yalan Söyler ?
» AFFET YA RAB / HİKMETSE...NE İSE...VER BİZE...
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: KİŞİSEL GELİŞİM
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN