.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
İMPARATORLUK DİLLERİ Salava10


Join the forum, it's quick and easy

.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
İMPARATORLUK DİLLERİ Salava10
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Kimler hatta?
Toplam 36 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 36 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 206 kişi 31.07.17 12:04 tarihinde online oldu.
En son konular
» Kutsalınıza Hakaret Edilmesi İncitiyormuş Değil mi?
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime122.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN

» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime112.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN

» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime112.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN

» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime117.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN

» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN

» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN

» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN

» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN

» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN

» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN

» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN

» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN

» Ne NeDiR?
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime120.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN

» ÖĞÜT VEREN AYETLER
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime120.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN

» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime122.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN

» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN

» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN

» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
İMPARATORLUK DİLLERİ Icon_minitime111.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN

Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN

Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Anket

İRFaN MeCLiSi & RaH-ı AŞK FoRMuMuZa NaSıL ULaŞTıNıZ?

İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_lcap67%İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_rcap 67% [ 4 ]
İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_lcap0%İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_rcap 0% [ 0 ]
İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_lcap0%İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_rcap 0% [ 0 ]
İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_lcap0%İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_rcap 0% [ 0 ]
İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_lcap33%İMPARATORLUK DİLLERİ Vote_rcap 33% [ 2 ]

Toplam Oylar : 6

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 


Nisan 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930     

Takvim Takvim


İMPARATORLUK DİLLERİ

Aşağa gitmek

İMPARATORLUK DİLLERİ Empty İMPARATORLUK DİLLERİ

Mesaj tarafından Berzah 03.05.10 10:12

İMPARATORLUK DİLLERİ
"Türkler en eski çağlardan beri kendi dil ve kültürlerinde bulunmayan şeyleri başkalarından almaktan çekinmemişlerdir. Valery: Aslanın vücudu, yediği hayvanlardan oluşur, der. Yaşayan her varlık, kendisini besleyen gıdayı dışarıdan alır ve kendi bünyesine karıştırır.
Kültür eserleri, kullanılan kelimelere bağlı olduğu için, zaruri olarak ana dile yabancı kelimeler girer. Bunlar birike birike bir okyanus teşkil ederler. Dünyada saf hiç bir ilim ve kültür dili yoktur. Bu bakımdan özleştirmecilik tarihin akışına ve kültüre aykırıdır." Kaplan'ın bu hükmüne katılıyoruz. Nihat Sami Banarlı ise, imparatorluk dillerinden bahsediyor:
"Diller, fonetik gelişmelerine, morfolojik teşekküllerine; doğuşlarına, yayılışlarına, basit veya sentetik diller oluşlarına ve daha başka dil kanunlarına göre, türlü araştırmalara mevzu olmuştur.
Fakat dillerin, bir de milletlerin mazisinde tarihî kaderine ve yaşadıkları maceralara göre, bizzat tarih eliyle yapılmış bir sınıflanışı vardır.
Evet bir kısım diller vardır ki, yalnız bir vatanda değil, birçok vatanlarda devlet kurmuş milletlerin dilleridir. Bu diller, normâl olarak, medeniyet ve hâkimiyet götürdükleri ülkelerin dillerinden derlenmiş kelimelerle de zenginleşmiş büyük dillerdir. Başka bir deyişle imparatorluk dilleridir.
Bu dillerin sâhipleri, hâkim oldukları topraklardan vergi alır, baç alır, mahsûl toplar gibi, kelime de alırlar. Hem bu alışın ölçüsü de yoktur. Kendilerine lâzım olduğu kadar veya canlarının istediği kadar alabilirler. Çeşitli ülkelerden derledikleri lüzumlu kelimeleri alırken de kendi dillerinin gramerine, estetiğine ve fonetiğine göre millileştirerek, kendi kelimeleri yaparlar. Biz bunlara, öteden beri fethedilmiş ülkeler gibi "fethedilmiş kelimeler" diyoruz.
Bu saydığımız vasıflara, şüphesiz bazı farklarla uygun imparatorluk dilleri, Arapça, Türkçe, Latince, İngilizce'dir. Bu dillerin hiç biri "özdil" değildir. Esasen yeryüzünde hiç bir kültür ve medeniyet dili hiç bir zaman "özdil" olmak taassubuna ve basitliğine iltifat etmemiştir.
Meselâ yakın asırlara kadar, lâtinceyi özdil sananlar vardı. Fakat dil, tarih ve edebiyat tarihi araştırmaları ortaya koydu ki, Lâtince özdil değildir. Bu lisanın kelimelerinin % 50 si Yunanca'dan alınmıştır. Geri kalan kelimelerin de mühim bir kısmı değişik ölçülerle, Lâtinceye başka dillerden girmiştir.
Fakat her büyük dil gibi, Lâtince'nin de "sesi" ve "mimarisi" millîdir.
Lâtince'nin özdil olmadığı anlaşılınca, bütün gözler Yunanca'ya çevrilmiş ve ilk anlarda öyle sanılmıştır ki, dünyanın ilk büyük destan edebiyatını, şiirini, trajedisini, felsefesini ve mitolojisini ortaya koyan Yunanca, özdil'dir, fakat bu ihtimâl de boşa çıkmıştır. Ve hemen anlaşılmıştır ki, Yunanca'nın en az yarıdan fazla kelimesi başka dillerden alınmışdır. Bunlar, Makedonya, Anadolu, Suriye ve muhtelif Mezopotamya dilleridir.
En muazzam bir dil olan Arapça da, başta İbranî olmak üzere, Yunanca'dan, Lâtince'den, Sanskritçe ve Farsça'dan ve daha birçok dillerden kelime almıştır. Başka dillerden alınmış kelimelere araplar, "muarreb" yani arapça'laşmış kelime derler. Fakat bu kelimelere, hangi dilden gelirse gelsin, kendi dillerinin damgasını vurmakta büyük ustalık gösterirler.
Arapça'nın, Yunanca'dan alınma Philosophia ve philosophos kelimelerinden felsefe ve feylesof gibi, tefelsüf ve felâsife gibi? yine yunanca sophia kelimesinden, sufî gibi, tasavvuf gibi, mutasavvuf gibi kelimeler ortaya koyması böyledir. Fârisîden alman endâze kelimesinin Arap dili bünyesinde hendese âhengine girmesi ve bundan, meselâ hendesî gibi, mühendis gibi, Türkçe'ye de girmiş kelimeler doğması, böyle bir hâdisedir. Yine Farsça'dan alınan devan kelimesinin Arapça divân âhengi alması, bundan devâvin gibi, tedvin gibi, müdevven gibi, kelimelerin doğması böyledir.
Arapçanın, daha Miladın VII. asrında Kur'an Lisanı gibi muhteşem bir ifade kudretine ve yüksek müzikâliteye sâhip, ilâhî bir dil olması, başka dillerden alabildiğine faydalanmış fakat aldığı her kelimeyi, ebekuşağı altından geçirmişçesine, Arapça'nın gramerine ve fonetiğine adapte ederek arapçalaştırmış olmasının tabiî zaferlerindendir.
İmparatorluk dillerinden birisi de İngilizce'dir. İngilizlerin, "Bahtiyardır o İngilizce ki, onda her dilden kelime vardır." sözü, bu şuurlu imparatorluk dili anlayışının bir ifadesidir.
İngilizce de, tıpkı Arapça gibi, başka dillerden aldığı kelimeleri, hususî bir söyleyişle, yani bu kelimelere İngilizcenin sesini vererek millileştirmiştir.
Bu dilde, bugün, hâlâ % 75 nispetinde Lâtince ve Fransızca kelime vardır. Fakat bu kelimelerde öyle bir ses değişikliği yapılmış ve kelimeler Öylesine İngilizce olmuştur ki, bunlar, bir milletin kelimelere millî bir musikî verişindeki sihirli coğrafya tesirini ve kavmi" dehâyı gösterir.
Meselâ aslı Lâtince olan Cultûra kelimesinin Fransızcası kültür (culture), fakat ingilizcesi "Kalçır"dır. Kalçır artık İngilizcedir.
Tıpkı bunun gibi, finâl kelimesi Fransızca, fakat aynı şekilde yazılan ve aynı mânâda kullanılan faynıl, İngilizce'dir. Fransızca'da kestiyon telâffuz edilen kelimenin İngilizce'de Kuveşçın âhengine girmesi de böyledir. Kuveşçın İngilizce'dir.
Görülüyor ki, dillerin kelimeleri değil fakat sesleri millîdir. Her dilin kendi iç ve dış musikisi millîdir.
Hiç bir medeniyet dilinin bütün kelimeleri millî olamaz, fakat sesi mutlaka millî olur. Bir de mimarîsi millî olur. Yani kelimelerin yanyana gelmesinden doğan söz istifi, bu yanyana gelişlerin meydana getirdiği ifade âbidesi millîdir. Kısaca cümle yapısı millîdir.
Onun İçin bizde "devrik cümle" millî değildir. O kadar ki, Türk ancak telaşlandığı, dili dolaştığı, acele konuşmak zorunda kaldığı, kısaca şaşırdığı zaman devrik cümleyle söyler. Zamanımızdaki devrik cümle bolluğu da böyle bir şaşkınlığın ifadesidir.
Türkçe, daha Ortaasya'daki kuruluş asırlarında bile, özdil değil bir imparatorluk diliydi. Zamanla kendisine lâzım olan eşya, iman, tefekkür ve hayata ait kelime ve mefhumların mühim bir kısmını başka dillerden almıştır.
Meselâ, en eski Türkçe'ye "TÖRE" kelimesi, İbrânîce'den, "ev" kelimesi Arâmî dillerinden; bugün öztürkçe zannedilen ve "şehir" kelimesi yerine kullanılmak istenen "kend" "kand" "kent" kelimeleri Soğdsanskrit dillerinden; acun kelimesi Soğdca'dan; Yunanca'dan semâ mânâsındaki kök (gök) kelimesi; Oğuz Kağan destanında rastladığımız "sıra" kelimesi, hatta kahraman mânâsındaki "âlp" kelimesi Moğolca'dan girmiştir. Yine Oğuz Kağan Destanında rastladığımız "dost" kelimesi, Türk diline Farsça'dan girmiştir. Eski Türkçe'de böyle kelimelerin sayısı çoktur.
Sebebi anlaşılamaz bir davranışla bazı kimseler, Türkçe'ye daha çok Moğol istilâsından sonra ve tarihte ilk defa zorla sokulmuş, bir takım geri kelime ve ekleri de Türkçe sanmış ve bunları Türkiye Türkçe'sinde diriltmeye kalkışmışlardır. Bugün devlet teşkilatında kullanılan sayıştay, danıştay, yargıtay gibi kelimelerdeki ekler, böyle ek'ler ve böyle yanlışlardır. Bu kelimeler Türkçe değildir. Yine onların uydurdukları görev, ödev, saylav, söylev gibi kelimelerdeki ekler de böyledir. Bu kelimeler de Türkçe değildir. Tarihte büyük medeniyet kurmuş milletlerin Türkçede tamâmiyle millîleşmiş kelimeleri atıp, yine tarihte Türk milletine en büyük fenalığı yapan Moğollar gibi barbar bir kavmin kelimelerini, bu millete, Türkçe'dir diye kabul ettirmeye kalkışmak en azından şaşkınlıktır.
Bir dilin, yalnız bir vatanda değil, birçok vatanlarda işlenip güzelleşmesi, o dile, bu engin vatan topraklarından yükselen, zengin ve üstün sesler kazandırır. 0 milletin dili, musikî üstünlüğüne yükselir. Türk dili üzerinde yürekten konuşabilmek için, önce bu musikîyi, yani bu vatanın seslerini duyabilmek ve anlayabilmek lâzımdır.
Türk dili, bugünkü Türkiye topraklarına, eski Asya ülkelerimizin hür ufuklarla çevrili bozkırlarından kopan gür ve erkek sesli bir musikîyle gelmiştir. Bu sebepledir ki, Türkiye Türkçe'sinde eski bozkır sesleri ve İdil ırmağının akışından yükselen sesler vardır.
Fakat Türkiye Türkçe'sinde bu kadîm sesler yanında Nil Nehri'nin taşkınlığı da seslenir;. Dicle'nin, Fırat'ın, Tuna'nın, Meriç'in ve Anadolu ırmaklarının akışları da...
Türkiye Türkçe'sinde Karadeniz kıyılarının poyraz rüzgarı kadar canlı, çevik ve çabuk sesler de vardır; Adalar denizi sahillerinin Lodos rüzgârı, zeybek musikîsi ve efe raksı gibi heybetli, ağır ve atmosfer dolduran sadâları da...
'Aynı dil Tanrıdağı rüzgârlarının uğuldayan seslerinden ne kadar hâtıra saklıyorsa, Macaristan Ovalarında, dünyaya gücümüzü tanıtmak için ilerleyen Sultan Süleyman ordularının hür davullarında da o kadar heybet ve hâtırayla yüklüdür.
Arabistan çöllerinin uzun, İran yaylalarının uzatılan sesleri; İtalyan sularında, korsanlar kadar, dalgalarla da çarpışan leventlerin bu.-zafer ve mâcerâ ufuklarından getirdikleri gür sesler, Türkiye Türkçe'sinde ve onun bütün yaşayan kelimelerinde bir musikî saltanatı hâlinde mevcuttur.
Böyle bir dilin kelimelerini hor görmek, hakir görmek, dilden atılabilir görmek, en az onların "oluş ve yontuluş" tarihini bilmemekten, hatta sevmemekten doğan büyük gaflettir.
Milletimiz tarafından fethedilmiş topraklar nasıl vatanımız olmuşsa aynı şekilde "fethettiğimiz kelimeler" de bizim kelimelerimiz olmuştur. O kadar ki, yıllarca evvel, Asya'daki verdiğimiz topraklar yetmiyormuş gibi, bizden Kars'ı ve Ardahan'ı isteyen ihanet dolu yabancı emele karşı bir şairimizin söylediği gibi:
Verilmeyecek şeyler vardır,
Şeref gibi, şan gibi...
Kars gibi, Ardahan gibi...
mısralarından yükselen sesler, nasıl, "toprak verilemez" diyorsa, tıpkı bunun gibi, asırlarca malımız olmuş, sesimizle, sanatımızla işlenmiş; ev, aile, köyümüze, aşk ve imanımıza girmiş; heyecanımıza işlenip vicdanımıza yerleşmiş ve bizim olmuş kelimeler de verilemez! Bunlar bizim zafer ve şeref hatıralarımızdır. Bunlar bizim büyüklük devirlerimizin ve yüce duygularımızın zafer âbideleridir. Bizimdirler ve bizim kalacaklardır."
Derleyen
Abdullah Altın
Berzah
Berzah
VEFALI ÜYEMİZ
VEFALI ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz