Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 198 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 198 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
AZERÎ HAMZA BİN ALİ Hazretleri
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: ALLAH DOSTLARI, ALiM ve EVLİYALAR
1 sayfadaki 1 sayfası
AZERÎ HAMZA BİN ALİ Hazretleri
AZERÎ HAMZA BİN ALİ Hazretleri
İlimlere vâkıf, ârif ve himmet sâhibi bir zât. 1380 (H.782) yılında Maverâünnehr'de İsferâyin kasabasında doğdu. 1462 (H.866) yılında vefât etti.
Asıl adı Hamza bin Ali Meliki't-Tûsî ve Beyhakî'dir. Babası İsferâyin'de mevki sâhibi bir zât idi. Hamza bin Ali küçük yaştan îtibâren ilim sâhipleri ve gönül sultanları ile berâber oldu. Gençlik çağında dahi dünyâ işlerine iltifat etmedi. Hiç bir emel peşinde koşmadı. Fen ve din ilimlerinde ilerledi. Şiir ile meşgûl oldu. Sultan Şahruh hakkında bir kasîde yazdı. Şeyhe çok hürmet ve tâzim gösteren Sultan ona "Melikü'ş-Şuarâ" ünvânını vereceğini vâdetti.Ancak Hamza bin Ali bu makamı dünyâ muhabbetine açılan bir pencere görüp, istemedi. O, dünyâyı tamamen terketmek istiyordu.
Bu maksatla şeyhlerin şeyhi, âriflerin önderi Muhyiddîn et-Tûsî el-Gazâlî'nin sohbetlerine katıldı. Ondan hadîs kitaplarını okudu. Tarîkat erkânını öğrendi ve bu yolda ileri derecelere kavuştu. Mânevî hazzın, ilâhî aşkın tadını aldığı bu büyük şeyhin yanından hiç ayrılmadı. Onunla birlikte hacca gitti. Ancak Şeyh Muhyiddîn hazretleri Halep'te hayâta gözlerini kapadı.
Şeyh Azerî bundan sonra Seyyid Nîmetullah hazretlerinin derslerine devâm etti. Bu gönül sultanının yanında seyr ve sülûk yaparak, nefsini kötü huylardan ve çirkin sıfatlardan temizledi. Allahü teâlânın beğendiği şeylerde fânî olup tam ihlâsa, her işini yalnız Allahü teâlânın rızâsı için yapma makâmına, kavuştu. Bu hâle geldikten sonra Seyyid Nîmetullah hazretlerinden icâzet, diploma aldı.
Şeyh Azerî hazretleri bundan sonra iki defâ yaya olarak hacca gitti. Bir yıl Beytullah'ta kaldı. Harem'de, haccın âdâb ve erkânı ile Kâbe'nin târihi hakkında bilgi veren Sa'yü's-Safâ kitabını yazdı. Sonra Hind'e gitti. Bir müddet orada kaldı. Şeyh Azerî'nin sohbetlerine katılan Hind Meliki Sultan Ahmed, kendisinden çok memnun oldu. Şeyhe elli bin dirhem hediye gönderdi ve ülkesinde kalmasını istedi. Ancak Şeyh Azerî hazretleri bu hediyeyi kabûl etmedi. Bir müddet sonra da ülkesine döndü.
Bundan sonra otuz yıl ibâdet seccâdesinde oturdu. Allahü teâlâyı tefekkür ile meşgûl oldu. Âlimler, din ve devlet büyükleri, mülk ve millet sahipleri ve her sınıf insan ziyâretine gelirler, hizmetinde bulunurlar, nasîhat isterler ve rızâsına kavuşmak için can atarlardı.
Tîmûr Hanın torunlarından Sultanzâde Muhammed bin Baysungur, Irak'a gideceği vakit şeyhin ziyâretine geldi. Şeyh ona adâlet ve merhâmet hakkında pek çok nasihatlerde bulundu. Sohbet esnâsında şehzâdenin kalbinde şeyhe karşı büyük bir muhabbet hâsıl oldu. Şeyhin önüne bir kese altın bıraktı. Şeyh bunu kabûl etmedi ve şu beyti okudu:
"Altını dağıtmak, onu hiç almamaktan daha iyi ve hayırlı değildir." Sultanzâde bundan sonra şeyhe daha çok bağlandı.
Şeyh Azerî hazretlerinin kasîdelerini toplamış olduğu dîvânındaki şiirlerinden bâzıları şu mânâdadır:
"Ben sana hikmetten bir nükte öğreteyim. Sen bunu yaparsan iki âlemde büyük adam olursun. Tarîkat libasını giydiğin vakit zilletten müteessir olma. İzzet ile övün."
"Yaygı gibi yayılmış olan bu yeryüzünün durumunu gözünün önüne al. Bunu tıpkı siyâh, beyaz hânelere ayrılmış bir satranç tahtası gibi farz et. Birbiri karşısına konulmuş siyah ve beyaz hâneler ayniyle gece ve gündüzün aydın ve karanlık saatlerine benzer. Burada akıl ve nefs birer mühendis ve hokkabaz ve yekdiğerini yenmek isteyen iki satranç ustasıdır. Aklını başına al; nefis, hîleler yapan, dalavereci bir rakîptir. Ey Azerî, bir kimse nefsin kötü isteklerinden korunmazsa murâd atını, ilâhî yoldaki arzu ve isteğini kaybetmiştir. Zaman herkesle bir türlü oyun oynar. Onun oyunundan sakının."
"Hikmet hazînesinin anahtarı bizim elimize geçtiği zamandan beri hırs gözüne kanâat sürmesini sürdük. Ey gönül bu dünyâ olayları ayarı düşük bir pazardır. Biz bunu birçok kere himmet terâzisiyle tarttık. Ancak korkarım ki, bizim tâat ve ibâdet sayfalarını yok saydığımız gibi, yarın tevfik sayfamızı da yok saymasınlar. Bugün ayrılıktan çektiğimiz azâbın yanında yarın haşr gününde çekeceğimiz azâbın gözümüzün önünde hiç ehemmiyeti yoktur. Vatanın ve yar ile bulunmanın kadri kıymeti nedir? Bunu bizden sor. Çünkü biz gurbet mihneti nedir; bunu çekmişiz, ne acı olduğunu biliriz."
Şeyh Azerî hazretlerinin dîvânından başka Cevâhirü'l-Esrâr, Sa'yü's-Safâ, Tuğrây-ı Hümâyûn ve Acâibü'l-Garâib adında eserleri vardır. Şeyh hazretleri 82 yaşında iken 1462 (H.866) yılında İsferâyin kasabasında vefât etti. Mezarı buradadır. Bütün malını mülkünü sâlihlere, zâhidlere, dünyâya düşkün olmayanlara, fakirlere ve ilim talebelerine vakfetmişti. Bu sebeple türbesinin yanındaki zâviyede yıllarca ders okundu. Ziyâretçiler eksik olmadı. Sultanlar ve hâkimler de onun rûhu için orada ders gören talebelere ve gelip giden fakirlere, ihtiyaç sâhiplerine lütuf ve ihsânlarda bulunurlardı.
Hâce Ahmed-i Müstevfî, Şeyhin vefâtı üzerine şu kıtayı söyledi:
"Yazık ki zamânenin şeyhi Azerî'nin hayat kandili riyâsız kaldı. Gönül çerağı onun hayat körüğüyle hakîkatlerin her çeşidiyle parlıyordu. O şiir söylemekte Hüsrev-i Dehlevî'ye benzediği için, ölüm târihi "Hüsrev" oldu."
1) Devletşah Tezkiresi; s.466-472
İlimlere vâkıf, ârif ve himmet sâhibi bir zât. 1380 (H.782) yılında Maverâünnehr'de İsferâyin kasabasında doğdu. 1462 (H.866) yılında vefât etti.
Asıl adı Hamza bin Ali Meliki't-Tûsî ve Beyhakî'dir. Babası İsferâyin'de mevki sâhibi bir zât idi. Hamza bin Ali küçük yaştan îtibâren ilim sâhipleri ve gönül sultanları ile berâber oldu. Gençlik çağında dahi dünyâ işlerine iltifat etmedi. Hiç bir emel peşinde koşmadı. Fen ve din ilimlerinde ilerledi. Şiir ile meşgûl oldu. Sultan Şahruh hakkında bir kasîde yazdı. Şeyhe çok hürmet ve tâzim gösteren Sultan ona "Melikü'ş-Şuarâ" ünvânını vereceğini vâdetti.Ancak Hamza bin Ali bu makamı dünyâ muhabbetine açılan bir pencere görüp, istemedi. O, dünyâyı tamamen terketmek istiyordu.
Bu maksatla şeyhlerin şeyhi, âriflerin önderi Muhyiddîn et-Tûsî el-Gazâlî'nin sohbetlerine katıldı. Ondan hadîs kitaplarını okudu. Tarîkat erkânını öğrendi ve bu yolda ileri derecelere kavuştu. Mânevî hazzın, ilâhî aşkın tadını aldığı bu büyük şeyhin yanından hiç ayrılmadı. Onunla birlikte hacca gitti. Ancak Şeyh Muhyiddîn hazretleri Halep'te hayâta gözlerini kapadı.
Şeyh Azerî bundan sonra Seyyid Nîmetullah hazretlerinin derslerine devâm etti. Bu gönül sultanının yanında seyr ve sülûk yaparak, nefsini kötü huylardan ve çirkin sıfatlardan temizledi. Allahü teâlânın beğendiği şeylerde fânî olup tam ihlâsa, her işini yalnız Allahü teâlânın rızâsı için yapma makâmına, kavuştu. Bu hâle geldikten sonra Seyyid Nîmetullah hazretlerinden icâzet, diploma aldı.
Şeyh Azerî hazretleri bundan sonra iki defâ yaya olarak hacca gitti. Bir yıl Beytullah'ta kaldı. Harem'de, haccın âdâb ve erkânı ile Kâbe'nin târihi hakkında bilgi veren Sa'yü's-Safâ kitabını yazdı. Sonra Hind'e gitti. Bir müddet orada kaldı. Şeyh Azerî'nin sohbetlerine katılan Hind Meliki Sultan Ahmed, kendisinden çok memnun oldu. Şeyhe elli bin dirhem hediye gönderdi ve ülkesinde kalmasını istedi. Ancak Şeyh Azerî hazretleri bu hediyeyi kabûl etmedi. Bir müddet sonra da ülkesine döndü.
Bundan sonra otuz yıl ibâdet seccâdesinde oturdu. Allahü teâlâyı tefekkür ile meşgûl oldu. Âlimler, din ve devlet büyükleri, mülk ve millet sahipleri ve her sınıf insan ziyâretine gelirler, hizmetinde bulunurlar, nasîhat isterler ve rızâsına kavuşmak için can atarlardı.
Tîmûr Hanın torunlarından Sultanzâde Muhammed bin Baysungur, Irak'a gideceği vakit şeyhin ziyâretine geldi. Şeyh ona adâlet ve merhâmet hakkında pek çok nasihatlerde bulundu. Sohbet esnâsında şehzâdenin kalbinde şeyhe karşı büyük bir muhabbet hâsıl oldu. Şeyhin önüne bir kese altın bıraktı. Şeyh bunu kabûl etmedi ve şu beyti okudu:
"Altını dağıtmak, onu hiç almamaktan daha iyi ve hayırlı değildir." Sultanzâde bundan sonra şeyhe daha çok bağlandı.
Şeyh Azerî hazretlerinin kasîdelerini toplamış olduğu dîvânındaki şiirlerinden bâzıları şu mânâdadır:
"Ben sana hikmetten bir nükte öğreteyim. Sen bunu yaparsan iki âlemde büyük adam olursun. Tarîkat libasını giydiğin vakit zilletten müteessir olma. İzzet ile övün."
"Yaygı gibi yayılmış olan bu yeryüzünün durumunu gözünün önüne al. Bunu tıpkı siyâh, beyaz hânelere ayrılmış bir satranç tahtası gibi farz et. Birbiri karşısına konulmuş siyah ve beyaz hâneler ayniyle gece ve gündüzün aydın ve karanlık saatlerine benzer. Burada akıl ve nefs birer mühendis ve hokkabaz ve yekdiğerini yenmek isteyen iki satranç ustasıdır. Aklını başına al; nefis, hîleler yapan, dalavereci bir rakîptir. Ey Azerî, bir kimse nefsin kötü isteklerinden korunmazsa murâd atını, ilâhî yoldaki arzu ve isteğini kaybetmiştir. Zaman herkesle bir türlü oyun oynar. Onun oyunundan sakının."
"Hikmet hazînesinin anahtarı bizim elimize geçtiği zamandan beri hırs gözüne kanâat sürmesini sürdük. Ey gönül bu dünyâ olayları ayarı düşük bir pazardır. Biz bunu birçok kere himmet terâzisiyle tarttık. Ancak korkarım ki, bizim tâat ve ibâdet sayfalarını yok saydığımız gibi, yarın tevfik sayfamızı da yok saymasınlar. Bugün ayrılıktan çektiğimiz azâbın yanında yarın haşr gününde çekeceğimiz azâbın gözümüzün önünde hiç ehemmiyeti yoktur. Vatanın ve yar ile bulunmanın kadri kıymeti nedir? Bunu bizden sor. Çünkü biz gurbet mihneti nedir; bunu çekmişiz, ne acı olduğunu biliriz."
Şeyh Azerî hazretlerinin dîvânından başka Cevâhirü'l-Esrâr, Sa'yü's-Safâ, Tuğrây-ı Hümâyûn ve Acâibü'l-Garâib adında eserleri vardır. Şeyh hazretleri 82 yaşında iken 1462 (H.866) yılında İsferâyin kasabasında vefât etti. Mezarı buradadır. Bütün malını mülkünü sâlihlere, zâhidlere, dünyâya düşkün olmayanlara, fakirlere ve ilim talebelerine vakfetmişti. Bu sebeple türbesinin yanındaki zâviyede yıllarca ders okundu. Ziyâretçiler eksik olmadı. Sultanlar ve hâkimler de onun rûhu için orada ders gören talebelere ve gelip giden fakirlere, ihtiyaç sâhiplerine lütuf ve ihsânlarda bulunurlardı.
Hâce Ahmed-i Müstevfî, Şeyhin vefâtı üzerine şu kıtayı söyledi:
"Yazık ki zamânenin şeyhi Azerî'nin hayat kandili riyâsız kaldı. Gönül çerağı onun hayat körüğüyle hakîkatlerin her çeşidiyle parlıyordu. O şiir söylemekte Hüsrev-i Dehlevî'ye benzediği için, ölüm târihi "Hüsrev" oldu."
1) Devletşah Tezkiresi; s.466-472
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: ALLAH DOSTLARI, ALiM ve EVLİYALAR
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN