Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 125 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 125 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
BEKRÎ HAZRETLERİ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: ALLAH DOSTLARI, ALiM ve EVLİYALAR
1 sayfadaki 1 sayfası
BEKRÎ HAZRETLERİ
BEKRÎ hazretleri
Mısır'da yetişen velîlerden ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. Babasının ismi Celâleddîn Muhammed'dir. İsmi Ali, künyesi Ebü'l-Hasan'dır. Doğum târihi ve yeri belli değildir. 1545 (H.952) senesinde Kâhire'de vefât etti. İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin kabri civârına defnedildi.
Ebü'l-Hasan'ın babası Kâdı Celâlüddîn, Abdülkâdir Deştûtî'yi sevenlerden ve onun büyük bir velî olduğuna inananlardan biri idi. Gavrî isminde birisi ona haksızlık yapınca, Kâdı Celâlüddîn, hakkını geri almak için Abdülkâdir Deştûtî'ye başvurdu ve Gavrî'yi şikâyet etti. Deştûtî de;
"Ey Celâleddîn, hakkını aldığımda, bana oğlun Ebü'l-Hasan'ı hizmet etmesi için vereceksin!" dedi. O da kabûl etti. Netîcede, oğlu Ebü'l-Hasan'ı onun hizmetine verdi. O sırada Ebü'l-Hasan, fazîlet sâhibi, ilme âşık bir genç idi. Âlimlerin derslerine ve sohbetlerine devâm ediyordu. Abdülkâdir Deştûtî'nin huzûruna geldiğinde, Deştûtî ona;
"Ey Ebü'l-Hasan, Şam'dan sana ders verecek ve seni irşâd edecek hocan gelinceye kadar bundan böyle kimseden ders okuma!" buyurdu. O da emre uydu. Bu arada Abdülkâdir Deştûtî, Gavrî'yi çağırmak için birisini gönderdi. Gavrî, Abdülkâdir Deştûtî'nin büyük bir zât olduğuna inanır, bu sebeple ona hürmet duyardı. Gavrî gelince, ona;
"Kâdı Celâleddîn'in malını ver ve ona dokunma!" dedi. O da derhâl kabûl etti. Bunun üzerine Kâdı Celâlüddîn ile oğlu, Abdülkâdir Deştûtî'nin hizmetine kendilerini daha çok verdiler. Aradan bir zaman geçince, Ebü'l-Hasan oradaki hocalardan ders okumak arzusu ile Abdülkâdir Deştûtî'den izin istedi. O da tekrar;
"Olmaz! Hocan yakında Şam'dan gelecek." buyurdu. Çok geçmeden Şeyhülislâm Radiyyüddîn Gazzî Kâdirî geldi. Öteden beri aralarında muhabbet vardı. Abdülkâdir Deştûtî, Ebü'l-Hasan'a dönüp;
"Kalk ey Ebü'l-Hasan!İşte bu zât, Şam'dan geleceğini söylediğim hocandır." buyurdu. O da kalkıp hürmet etti. Abdülkâdir Deştûtî, Radiyyüddîn Gazzî'ye dönüp;
"Ebü'l-Hasan'a ilim öğretirsiniz." buyurdu ve Ebü'l-Hasan'a da onunla berâber gitmesini, derslerini dinlemesini tenbih etti. Ebü'l-Hasan, gece-gündüz onun yanından ayrılmadı. Başka bir talebe ile berâber her gün ders okudu. Ayrıca hocasının tavsiyesi ile Mısır'daki diğer âlimlerden de ders aldı. Şeyhülislâm Zekeriyyâ, Şeyhülislâm Burhan ibni Ebî Şerîf, Şeyh Kastalânî'den fıkıh, tefsîr, hadîs ve diğer dînî ilimleri öğrendi. Hocası Deştûtî, kimyâ ilmini öğrenmesini de tavsiye etmişti. Bu yüzden Radiyyüddîn Gazzî'den kimyâ ilmini öğretmesini istediğinde;
"Henüz vakti var." dedi ve onun mânevî terbiyesine, edepleri öğrenmesine gayret gösterdi. Nihâyet Ebü'l-Hasan, hocasının sohbetlerinde bulunup, terbiyesinde yetişip, ilim, edep ve güzel ahlâk sâhibi olunca, bir gün hocası onu çağırdı ve;
"Ey Ebü'l-Hasan! Şimdi senden bir şey istiyorum. Merkebine bineceksin. Bir elinde çörek, diğer elinde soğan olduğu halde, bunları yiyerek Câmi-ul-Ezher Medresesine gideceksin. Daha sonra da dönüp yanıma geleceksin!" buyurdu. Ebü'l-Hasan, hiç tereddüd etmeden hocasının emrini yerine getirdi. Geri döndüğünde, hocası;
"Ey Ebü'l-Hasan! Artık Mısır ikimizi almaz oldu. Birimizin buradan ayrılması îcâb ediyor. Kemâle gelmiş bir zât olarak burada kalacaksın" buyurdu ve Mısır'dan ayrılıp Şam'a gitti.
Ebü'l-Hasan'ın yazdığı eserlerden bâzıları şunlardır: 1- Hâşiyetün alâ Şerh-ıl- Mahallî, 2) Er-Risâlet-ül-Ehadiyye, 3) Şerh-ur-Ravd, 4) Şerh-ul-Âdâb, 5) El-Kenz fî Şerh-il-Minhâc, 6) El-Matlab fî Şerh-il-Minhâc, 7) El-Mugnî Şerh-un-Âhar alel-Minhâc, 8) Nebzetün fî Fedâil-in-Nısfı min Şa'bân.
1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.7, s.208
2) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.292
3) Esmâ-ül-Müellifîn; c.1, s.744
4) El-Kevâkib-üs-Sâire; c.2, s.194
5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.13, s.266
Mısır'da yetişen velîlerden ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. Babasının ismi Celâleddîn Muhammed'dir. İsmi Ali, künyesi Ebü'l-Hasan'dır. Doğum târihi ve yeri belli değildir. 1545 (H.952) senesinde Kâhire'de vefât etti. İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin kabri civârına defnedildi.
Ebü'l-Hasan'ın babası Kâdı Celâlüddîn, Abdülkâdir Deştûtî'yi sevenlerden ve onun büyük bir velî olduğuna inananlardan biri idi. Gavrî isminde birisi ona haksızlık yapınca, Kâdı Celâlüddîn, hakkını geri almak için Abdülkâdir Deştûtî'ye başvurdu ve Gavrî'yi şikâyet etti. Deştûtî de;
"Ey Celâleddîn, hakkını aldığımda, bana oğlun Ebü'l-Hasan'ı hizmet etmesi için vereceksin!" dedi. O da kabûl etti. Netîcede, oğlu Ebü'l-Hasan'ı onun hizmetine verdi. O sırada Ebü'l-Hasan, fazîlet sâhibi, ilme âşık bir genç idi. Âlimlerin derslerine ve sohbetlerine devâm ediyordu. Abdülkâdir Deştûtî'nin huzûruna geldiğinde, Deştûtî ona;
"Ey Ebü'l-Hasan, Şam'dan sana ders verecek ve seni irşâd edecek hocan gelinceye kadar bundan böyle kimseden ders okuma!" buyurdu. O da emre uydu. Bu arada Abdülkâdir Deştûtî, Gavrî'yi çağırmak için birisini gönderdi. Gavrî, Abdülkâdir Deştûtî'nin büyük bir zât olduğuna inanır, bu sebeple ona hürmet duyardı. Gavrî gelince, ona;
"Kâdı Celâleddîn'in malını ver ve ona dokunma!" dedi. O da derhâl kabûl etti. Bunun üzerine Kâdı Celâlüddîn ile oğlu, Abdülkâdir Deştûtî'nin hizmetine kendilerini daha çok verdiler. Aradan bir zaman geçince, Ebü'l-Hasan oradaki hocalardan ders okumak arzusu ile Abdülkâdir Deştûtî'den izin istedi. O da tekrar;
"Olmaz! Hocan yakında Şam'dan gelecek." buyurdu. Çok geçmeden Şeyhülislâm Radiyyüddîn Gazzî Kâdirî geldi. Öteden beri aralarında muhabbet vardı. Abdülkâdir Deştûtî, Ebü'l-Hasan'a dönüp;
"Kalk ey Ebü'l-Hasan!İşte bu zât, Şam'dan geleceğini söylediğim hocandır." buyurdu. O da kalkıp hürmet etti. Abdülkâdir Deştûtî, Radiyyüddîn Gazzî'ye dönüp;
"Ebü'l-Hasan'a ilim öğretirsiniz." buyurdu ve Ebü'l-Hasan'a da onunla berâber gitmesini, derslerini dinlemesini tenbih etti. Ebü'l-Hasan, gece-gündüz onun yanından ayrılmadı. Başka bir talebe ile berâber her gün ders okudu. Ayrıca hocasının tavsiyesi ile Mısır'daki diğer âlimlerden de ders aldı. Şeyhülislâm Zekeriyyâ, Şeyhülislâm Burhan ibni Ebî Şerîf, Şeyh Kastalânî'den fıkıh, tefsîr, hadîs ve diğer dînî ilimleri öğrendi. Hocası Deştûtî, kimyâ ilmini öğrenmesini de tavsiye etmişti. Bu yüzden Radiyyüddîn Gazzî'den kimyâ ilmini öğretmesini istediğinde;
"Henüz vakti var." dedi ve onun mânevî terbiyesine, edepleri öğrenmesine gayret gösterdi. Nihâyet Ebü'l-Hasan, hocasının sohbetlerinde bulunup, terbiyesinde yetişip, ilim, edep ve güzel ahlâk sâhibi olunca, bir gün hocası onu çağırdı ve;
"Ey Ebü'l-Hasan! Şimdi senden bir şey istiyorum. Merkebine bineceksin. Bir elinde çörek, diğer elinde soğan olduğu halde, bunları yiyerek Câmi-ul-Ezher Medresesine gideceksin. Daha sonra da dönüp yanıma geleceksin!" buyurdu. Ebü'l-Hasan, hiç tereddüd etmeden hocasının emrini yerine getirdi. Geri döndüğünde, hocası;
"Ey Ebü'l-Hasan! Artık Mısır ikimizi almaz oldu. Birimizin buradan ayrılması îcâb ediyor. Kemâle gelmiş bir zât olarak burada kalacaksın" buyurdu ve Mısır'dan ayrılıp Şam'a gitti.
Ebü'l-Hasan'ın yazdığı eserlerden bâzıları şunlardır: 1- Hâşiyetün alâ Şerh-ıl- Mahallî, 2) Er-Risâlet-ül-Ehadiyye, 3) Şerh-ur-Ravd, 4) Şerh-ul-Âdâb, 5) El-Kenz fî Şerh-il-Minhâc, 6) El-Matlab fî Şerh-il-Minhâc, 7) El-Mugnî Şerh-un-Âhar alel-Minhâc, 8) Nebzetün fî Fedâil-in-Nısfı min Şa'bân.
1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.7, s.208
2) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.292
3) Esmâ-ül-Müellifîn; c.1, s.744
4) El-Kevâkib-üs-Sâire; c.2, s.194
5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.13, s.266
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: ALLAH DOSTLARI, ALiM ve EVLİYALAR
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN