Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 196 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 196 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
BEŞİR AĞA Hazretleri
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: ALLAH DOSTLARI, ALiM ve EVLİYALAR
1 sayfadaki 1 sayfası
BEŞİR AĞA Hazretleri
BEŞİR AĞA Hazretleri
İstanbul'da yetişen evliyâdan. Arnavutluk'un Gonca kazâsında doğdu. Doğum târihi belli değildir. Hamzaviyye yolunun büyüklerindendir. 1661 (H.1072) senesinde şehîd edildi.
Çocukluk yıllarına âit mâlûmât yoktur. Önceleri Bostancı ocağında vazîfeli idi. Zühd ve takvâ sâhibi olup vazîfesinden izinli olduğu zamanlarda, vakit namazlarını Ayasofya Câmiinde kılardı. Gönlü hep Allahü teâlânın rızâsını kazanmakta ve tasavvuf yolunda ilerlemek arzusundaydı. Bunun için Cenâb-ı Hakk'a duâ eder ve kendisine tasavvuf yolunu öğretecek birisini tanıtması için yalvarırdı. O, bu duygular içerisinde iken Ayasofya Câmiinde devamlı ibâdet ve zikir ile meşgûl olan heybet ve vakar sâhibi bir zât dikkatini çekerdi.
Beşir Ağa birgün o gönül ehli ile konuşmak fırsatını buldu ve ona; "Sultânım benim derdime bir çâre bulunuz. Lütfedip beni hizmetçiliğe kabûl buyurunuz." dedi. O gönül ehli de; "İnşâallah! Bakayım, eğer imkan bulursam olur." cevâbını verdi. Beşir Ağa bir gece yarısında Sarây-ı hümâyûnda bulunan odasında tefekkür ederken, odanın kapısı açıldı. O gönül ehli kapıda ona; "Kalk gideceğiz." dedi. Beşir Ağa onunla berâber dışarı çıkarken, saray kapısının açık olduğunu görünce, hayretler içerisinde kaldı. Birlikte Ayasofya Câmiine girdiler. Mihrâbın önünde başka bir gönül ehli vardı. O mihrâbdaki gönül ehli, Beşir Ağa'yı kabûl etmedi. Öbür gönül ehli onu tekrar odasına götürdü ve; "Merak etme, daha büyük mertebede olan birisine bağlanman sana nasîb olacaktır." diye tesellî etti.
Başına gelen bu hâdise, Beşir Ağa'nın hayretini daha da arttırdı. Yanında çalışanlardan birisinin vâsıtasıyla Pîr Sertûraş isminde bir zâtın sohbetinde bulundu. Ona talebe oldu. Bu sırada pâdişâh, Beşir Ağa'yı, Dâvûd Paşa Sarayına nakletti.
Beşir Ağa, Dâvûd Paşa Sarayından işine gidip gelirken, hergün hocasına uğrardı. Hocasının yalnız olduğu bir zamanda, temin edeceği birkaç kilo eti ona hediye etmeye karar verdi. Birgün hocasının yalnız olduğunu görerek sevindi. Hocasından hediyesini kabûl etmesini ricâ etti. Hocası; "Ben, fakir bir kimseyim. Darlığım zamânında benim gibi bir kimseye bunları getirmekteki maksadın nedir?" diye suâl etti. Beşir Ağa da; "Sultânım! Gönlüm size bağlandı. Hakkı talep ediyorum. Lütfedin de, hizmetçiliğe beni kabûl buyurun." dedi. O zaman Pîr Sertûraş; "Mâdem ki hakkı talep ediyorsun, sen ondan mahrum olmazsın. Seni evlâdım yerine kabûl ettim. Dînin emirlerine iyi sarıl. Dînin emirlerine sarılmadan kurtuluş olmaz." dedikten sonra, uzun süre sohbet ettiler.
Birgün Beşir Ağa, Fâtih Câmii şerîfinin türbe kapısının Haliç tarafından geçerken, hocası Pîr Sertûraş'ın yanında heybet sâhibi iki pîrin oturduğunu gördü. Derhal atından inen Beşir Ağa, edeple yere bakarak ve yaya olarak onların yanından geçerken o iki pîrden birisi; "Yâ Sertûraş bu kimdir?" diye sorunca, Pîr Sertûraş; "Sultânım, size arz ettiğim evlatlığımdır. Kendisi bostancıdır." cevâbını verdi. Yanındaki pîr; "Edeb sâhibi bir adamdır. Böylelerinden sır gizlenmez." dedi. Beşir Ağa bu sırada heyecan içerisinde kalıp, saraya nasıl döndüğünün farkında olmadı. Ertesi gün Pîr Sertûraş'ın yanına gelip; "Dün sizin yanınızda bulunan zâtlar kimlerdi?" diye sordu. Hocası; "Hâce İdris Ali ve Hâcı Kubây isimlerinde iki mübârek zâttır." dedi. Bundan sonra Beşir Ağa, bu zâtlardan tasavvuf âdâbını, nefsiyle uğraşma, mücâhede yollarını öğrendi.
Beşir Ağa sır gizlemekte çok titiz idi. Uzun bir süre feyz kaynağı o mübârek zâtlardan istifâde etti. Hâce İdris Ali (İdris Muhtefî) vefât edince, Beşir Ağa, Hacı Kubây'ın yanından hiç ayrılmadı. Bu sırada Sarây-ı hümâyûndan emekliye ayrıldı. Hocasının Topkapı dışındaki evine yakın bir yerde ikâmet etti. Yazın ise Silivri yakasındaki çiftlikte otururdu. Dâimâ iki inek besleyen Beşir Ağa âilesine yeten sütün fazlasını satar ve eline geçen parayı da diğer ihtiyaçlarına sarfederdi. Bu sebeple kendisine Sütçü Beşir Ağa da denilmiştir. Ayrıca çevredeki fakir fukarâyı araştırıp ihtiyaçlarını görmeyi de büyük zevk edinmişti.
Beşir Ağa, hocası Hacı Kubây'ın vefâtından sonra ve Allahü teâlâyı zikir ile meşgul olurken diğer taraftan da kendisine gelen talebelere Ehl-i sünnet yolunu öğretmek için gayret sarfetti. Kendisine gelen yediden yetmişe her yaştan kişinin meseleleriyle ilgilenir herkese güleryüz ve tatlılıkla muâmele eder ve herkesin istidâdına göre nasîhat ederdi.
Uzaktaki talebelerine de mektuplar göndermek sûretiyle dînin emirlerini ve yasaklarını hatırlatırdı.
Beşir Ağa'nın talebelerine göndermiş olduğu mektubun bir bölümü şöyledir:
"Ey enbiyâ ve evliyânın sırrına âşık olanlar ve buna kavuşmayı isteyenler! Nedir bu hâliniz? Sizler yalnız istigfâr okuyup, Allahü teâlânın sevgisini elde etmeye gayret gösterip, ilâhî tecellilere kavuşuyor musunuz? İşlerinizde, sözlerinizde dînin emirlerine uymanızı isterim. Sakın ha! Dînin emirlerine muhâlif olarak, kendi aklınıza göre konuşmayınız. Dînin emirlerine uymakta aslâ ihmâlkârlık göstermeyiniz. Zâhirinizi dînin emirlerine uymakta, bâtınınızı Allah sevgisi nûru ile süslemeniz gerekir. Birbirinizle buluştuğunuz zaman, birbirinize sevgi ve tevâzu gösteriniz. Birbirinizle dînin emirleri ve tasavvuf yolunun âdâbı gereğince fâideli şeyler konuşup, mâlâyânîden (boş sözlerden) sakınasınız. Yüz bin söz, bir pul kadar etmez. Söz, mânâyı bilmek ve bulmak içindir. Canın kurtuluşu, mânâ iledir. Söz ile kurtuluş olmaz.
Şimdi herbiriniz, yolumuzu candan tâkip edip, mânâya kavuşmak, nefs ve şeytanın hîlesinden kurtulmak için, cenâb-ı Rabb-ül-âlemîne tam bir teveccüh ile teveccüh eyleyesiniz, yönelesiniz.
Mârifet sanıp, sattığınız (sarfettiğiniz) sözlerden sakınmanız gerektiğini bilmelisiniz. Haramdan sakınmalısınız. Her kim dikkat etmeyip, dînin emrine uymayan bir iş yaparsa bizden değildir. Onun dilini kesmek lâzımdır."
Otuz altı sene insanlara doğru yolu gösteren Beşir Ağa, feyz ve mârifet yaydı. 1661 (H.1072) senesinde 90 yaşı civârında iken bâzı hasedciler ve kötü kimseler tarafından şehîd edilerek denize atıldı. Böylece kabr-i şerîfi, bahr-ı rahmet-i Rahmân oldu.
1) Sefînetü'l Evliyâ; c.2, s.321
2) İstanbul ve Anadolu Evliyâları; c.2, s.323-325
İstanbul'da yetişen evliyâdan. Arnavutluk'un Gonca kazâsında doğdu. Doğum târihi belli değildir. Hamzaviyye yolunun büyüklerindendir. 1661 (H.1072) senesinde şehîd edildi.
Çocukluk yıllarına âit mâlûmât yoktur. Önceleri Bostancı ocağında vazîfeli idi. Zühd ve takvâ sâhibi olup vazîfesinden izinli olduğu zamanlarda, vakit namazlarını Ayasofya Câmiinde kılardı. Gönlü hep Allahü teâlânın rızâsını kazanmakta ve tasavvuf yolunda ilerlemek arzusundaydı. Bunun için Cenâb-ı Hakk'a duâ eder ve kendisine tasavvuf yolunu öğretecek birisini tanıtması için yalvarırdı. O, bu duygular içerisinde iken Ayasofya Câmiinde devamlı ibâdet ve zikir ile meşgûl olan heybet ve vakar sâhibi bir zât dikkatini çekerdi.
Beşir Ağa birgün o gönül ehli ile konuşmak fırsatını buldu ve ona; "Sultânım benim derdime bir çâre bulunuz. Lütfedip beni hizmetçiliğe kabûl buyurunuz." dedi. O gönül ehli de; "İnşâallah! Bakayım, eğer imkan bulursam olur." cevâbını verdi. Beşir Ağa bir gece yarısında Sarây-ı hümâyûnda bulunan odasında tefekkür ederken, odanın kapısı açıldı. O gönül ehli kapıda ona; "Kalk gideceğiz." dedi. Beşir Ağa onunla berâber dışarı çıkarken, saray kapısının açık olduğunu görünce, hayretler içerisinde kaldı. Birlikte Ayasofya Câmiine girdiler. Mihrâbın önünde başka bir gönül ehli vardı. O mihrâbdaki gönül ehli, Beşir Ağa'yı kabûl etmedi. Öbür gönül ehli onu tekrar odasına götürdü ve; "Merak etme, daha büyük mertebede olan birisine bağlanman sana nasîb olacaktır." diye tesellî etti.
Başına gelen bu hâdise, Beşir Ağa'nın hayretini daha da arttırdı. Yanında çalışanlardan birisinin vâsıtasıyla Pîr Sertûraş isminde bir zâtın sohbetinde bulundu. Ona talebe oldu. Bu sırada pâdişâh, Beşir Ağa'yı, Dâvûd Paşa Sarayına nakletti.
Beşir Ağa, Dâvûd Paşa Sarayından işine gidip gelirken, hergün hocasına uğrardı. Hocasının yalnız olduğu bir zamanda, temin edeceği birkaç kilo eti ona hediye etmeye karar verdi. Birgün hocasının yalnız olduğunu görerek sevindi. Hocasından hediyesini kabûl etmesini ricâ etti. Hocası; "Ben, fakir bir kimseyim. Darlığım zamânında benim gibi bir kimseye bunları getirmekteki maksadın nedir?" diye suâl etti. Beşir Ağa da; "Sultânım! Gönlüm size bağlandı. Hakkı talep ediyorum. Lütfedin de, hizmetçiliğe beni kabûl buyurun." dedi. O zaman Pîr Sertûraş; "Mâdem ki hakkı talep ediyorsun, sen ondan mahrum olmazsın. Seni evlâdım yerine kabûl ettim. Dînin emirlerine iyi sarıl. Dînin emirlerine sarılmadan kurtuluş olmaz." dedikten sonra, uzun süre sohbet ettiler.
Birgün Beşir Ağa, Fâtih Câmii şerîfinin türbe kapısının Haliç tarafından geçerken, hocası Pîr Sertûraş'ın yanında heybet sâhibi iki pîrin oturduğunu gördü. Derhal atından inen Beşir Ağa, edeple yere bakarak ve yaya olarak onların yanından geçerken o iki pîrden birisi; "Yâ Sertûraş bu kimdir?" diye sorunca, Pîr Sertûraş; "Sultânım, size arz ettiğim evlatlığımdır. Kendisi bostancıdır." cevâbını verdi. Yanındaki pîr; "Edeb sâhibi bir adamdır. Böylelerinden sır gizlenmez." dedi. Beşir Ağa bu sırada heyecan içerisinde kalıp, saraya nasıl döndüğünün farkında olmadı. Ertesi gün Pîr Sertûraş'ın yanına gelip; "Dün sizin yanınızda bulunan zâtlar kimlerdi?" diye sordu. Hocası; "Hâce İdris Ali ve Hâcı Kubây isimlerinde iki mübârek zâttır." dedi. Bundan sonra Beşir Ağa, bu zâtlardan tasavvuf âdâbını, nefsiyle uğraşma, mücâhede yollarını öğrendi.
Beşir Ağa sır gizlemekte çok titiz idi. Uzun bir süre feyz kaynağı o mübârek zâtlardan istifâde etti. Hâce İdris Ali (İdris Muhtefî) vefât edince, Beşir Ağa, Hacı Kubây'ın yanından hiç ayrılmadı. Bu sırada Sarây-ı hümâyûndan emekliye ayrıldı. Hocasının Topkapı dışındaki evine yakın bir yerde ikâmet etti. Yazın ise Silivri yakasındaki çiftlikte otururdu. Dâimâ iki inek besleyen Beşir Ağa âilesine yeten sütün fazlasını satar ve eline geçen parayı da diğer ihtiyaçlarına sarfederdi. Bu sebeple kendisine Sütçü Beşir Ağa da denilmiştir. Ayrıca çevredeki fakir fukarâyı araştırıp ihtiyaçlarını görmeyi de büyük zevk edinmişti.
Beşir Ağa, hocası Hacı Kubây'ın vefâtından sonra ve Allahü teâlâyı zikir ile meşgul olurken diğer taraftan da kendisine gelen talebelere Ehl-i sünnet yolunu öğretmek için gayret sarfetti. Kendisine gelen yediden yetmişe her yaştan kişinin meseleleriyle ilgilenir herkese güleryüz ve tatlılıkla muâmele eder ve herkesin istidâdına göre nasîhat ederdi.
Uzaktaki talebelerine de mektuplar göndermek sûretiyle dînin emirlerini ve yasaklarını hatırlatırdı.
Beşir Ağa'nın talebelerine göndermiş olduğu mektubun bir bölümü şöyledir:
"Ey enbiyâ ve evliyânın sırrına âşık olanlar ve buna kavuşmayı isteyenler! Nedir bu hâliniz? Sizler yalnız istigfâr okuyup, Allahü teâlânın sevgisini elde etmeye gayret gösterip, ilâhî tecellilere kavuşuyor musunuz? İşlerinizde, sözlerinizde dînin emirlerine uymanızı isterim. Sakın ha! Dînin emirlerine muhâlif olarak, kendi aklınıza göre konuşmayınız. Dînin emirlerine uymakta aslâ ihmâlkârlık göstermeyiniz. Zâhirinizi dînin emirlerine uymakta, bâtınınızı Allah sevgisi nûru ile süslemeniz gerekir. Birbirinizle buluştuğunuz zaman, birbirinize sevgi ve tevâzu gösteriniz. Birbirinizle dînin emirleri ve tasavvuf yolunun âdâbı gereğince fâideli şeyler konuşup, mâlâyânîden (boş sözlerden) sakınasınız. Yüz bin söz, bir pul kadar etmez. Söz, mânâyı bilmek ve bulmak içindir. Canın kurtuluşu, mânâ iledir. Söz ile kurtuluş olmaz.
Şimdi herbiriniz, yolumuzu candan tâkip edip, mânâya kavuşmak, nefs ve şeytanın hîlesinden kurtulmak için, cenâb-ı Rabb-ül-âlemîne tam bir teveccüh ile teveccüh eyleyesiniz, yönelesiniz.
Mârifet sanıp, sattığınız (sarfettiğiniz) sözlerden sakınmanız gerektiğini bilmelisiniz. Haramdan sakınmalısınız. Her kim dikkat etmeyip, dînin emrine uymayan bir iş yaparsa bizden değildir. Onun dilini kesmek lâzımdır."
Otuz altı sene insanlara doğru yolu gösteren Beşir Ağa, feyz ve mârifet yaydı. 1661 (H.1072) senesinde 90 yaşı civârında iken bâzı hasedciler ve kötü kimseler tarafından şehîd edilerek denize atıldı. Böylece kabr-i şerîfi, bahr-ı rahmet-i Rahmân oldu.
1) Sefînetü'l Evliyâ; c.2, s.321
2) İstanbul ve Anadolu Evliyâları; c.2, s.323-325
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İZ BIRAKANLAR & GÖNÜL YAPANLAR :._.·´¯) :: ALLAH DOSTLARI, ALiM ve EVLİYALAR
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN