Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 267 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 267 Misafir :: 2 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
ŞiiRLeRLe MeNKiBeLeR
3 posters
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: ŞİİR DÜNYASI
1 sayfadaki 1 sayfası
ŞiiRLeRLe MeNKiBeLeR
Herşey O'nun şerefine
Allahü teâlâ’nın Habibi, Sevgilisi,
Mahlukatın en üstün, en güzel, en iyisi.
Allah Onu methetmiş, en çok Onu sevmiştir.
Bütün ins’e ve cinne peygamber göndermiştir.
Allah, her Peygamber’e ismiyle etti hitap.
Ona, (Habibim) diye buyurmuştur iltifat.
Bir âyette, mealen buyurdu ki Rabbimiz:
(Seni, rahmet olarak gönderdik âleme biz.)
Ve yine buyurdu ki: (Sen olmasaydın eğer,
Hiçbir şey yaratmazdım, olmazdı yer ve gökler.)
Her Peygamber, kendinin yaşadığı devirde,
Kavminin, her bakımdan üstünüydü o yerde.
Resul-i zişan ise, dünya yaratılandan,
Ta kıyamete kadar, her devirde, her zaman,
Dünyanın her yerinde gelmiş veya gelecek,
İnsanların hepsinden üstündür, bu bir gerçek.
Kimse üstün olamaz Ondan hiçbir bakımdan.
Onu öyle yaratmış her şeye kadir olan.
Hicretten elliüç yıl önce, Mekke şehrinde,
Rebiül evvel ayı, onikinci gününde,
Pazartesi gecesi ve sabaha karşı hem,
Dünyaya teşrifiyle nurlandı bütün âlem.
Hiçbir şey yaratmadan evvela cenab-ı Hak,
Peygamber-i zişan’ın Nur’unu eyledi halk.
Önce kendi Nur’undan latif, büyük bir cevher,
Yaratıp, o cevherden var oldu başka şeyler.
Görünen görünmeyen, her ne ki varsa hatta,
Hep ondan yaratıldı, ne varsa kainatta.
İlk var olan bu cevher, (Nur-u Muhammedî)dir.
Ruh’un ve her maddenin menşei bu cevherdir.
Sual etti Resul'e Cabir ibni Abdullah:
(Allah, neyi yarattı önce ya Resulallah?)
Buyurdu ki: (Her şeyden evvela cenab-ı Hak,
Senin Peygamberinin Nur’unu eyledi halk.
Yani benim Nur’umu, kendinin Nur’undan hem,
Yarattı ki, o vakit yok idi Lehv ve Kalem.
Ne Cennet, ne Cehennem, yer ve gök, Arş-ü felek,
Yok idi ay ve güneş, yoktu hem ins-ü melek.)
Vakta ki Adem Nebi, topraktan halk olundu,
Bu Nur-u Muhammedî onun alnına kondu.
Kendi ruh’u verilip, etrafını görünce,
Alnındaki parlayan bu Nur’u gördü önce.
Sonra da ilham ile bildirdi cenab-ı Hak.
Ona, Ebu Muhammed diyerek etti hitap.
Dedi ki: (Ya ilahi, bana Ebu Muhammed
Diye hitab edersin, acaba nedir hikmet?)
(Başını kaldır da bak!) buyurdu Hak teâlâ.
Kaldırınca gördü ki, yukarda Arş-ı a’la.
Ve Nur’dan (Ahmed) diye yazı vardı hem dahi.
Hemen sual etti ki: (Bu, kimdir ya ilahi?)
Buyurdu: (Evladından, bir büyük Peygamber’dir.
İsmi, göklerde Ahmed, yerlerde Muhammed’dir.
Eğer O olmasaydı, seni halk eylemezdim.
Yeri, göğü ve hatta hiçbir şey var etmezdim.)
Abdullatif UYAN
Allahü teâlâ’nın Habibi, Sevgilisi,
Mahlukatın en üstün, en güzel, en iyisi.
Allah Onu methetmiş, en çok Onu sevmiştir.
Bütün ins’e ve cinne peygamber göndermiştir.
Allah, her Peygamber’e ismiyle etti hitap.
Ona, (Habibim) diye buyurmuştur iltifat.
Bir âyette, mealen buyurdu ki Rabbimiz:
(Seni, rahmet olarak gönderdik âleme biz.)
Ve yine buyurdu ki: (Sen olmasaydın eğer,
Hiçbir şey yaratmazdım, olmazdı yer ve gökler.)
Her Peygamber, kendinin yaşadığı devirde,
Kavminin, her bakımdan üstünüydü o yerde.
Resul-i zişan ise, dünya yaratılandan,
Ta kıyamete kadar, her devirde, her zaman,
Dünyanın her yerinde gelmiş veya gelecek,
İnsanların hepsinden üstündür, bu bir gerçek.
Kimse üstün olamaz Ondan hiçbir bakımdan.
Onu öyle yaratmış her şeye kadir olan.
Hicretten elliüç yıl önce, Mekke şehrinde,
Rebiül evvel ayı, onikinci gününde,
Pazartesi gecesi ve sabaha karşı hem,
Dünyaya teşrifiyle nurlandı bütün âlem.
Hiçbir şey yaratmadan evvela cenab-ı Hak,
Peygamber-i zişan’ın Nur’unu eyledi halk.
Önce kendi Nur’undan latif, büyük bir cevher,
Yaratıp, o cevherden var oldu başka şeyler.
Görünen görünmeyen, her ne ki varsa hatta,
Hep ondan yaratıldı, ne varsa kainatta.
İlk var olan bu cevher, (Nur-u Muhammedî)dir.
Ruh’un ve her maddenin menşei bu cevherdir.
Sual etti Resul'e Cabir ibni Abdullah:
(Allah, neyi yarattı önce ya Resulallah?)
Buyurdu ki: (Her şeyden evvela cenab-ı Hak,
Senin Peygamberinin Nur’unu eyledi halk.
Yani benim Nur’umu, kendinin Nur’undan hem,
Yarattı ki, o vakit yok idi Lehv ve Kalem.
Ne Cennet, ne Cehennem, yer ve gök, Arş-ü felek,
Yok idi ay ve güneş, yoktu hem ins-ü melek.)
Vakta ki Adem Nebi, topraktan halk olundu,
Bu Nur-u Muhammedî onun alnına kondu.
Kendi ruh’u verilip, etrafını görünce,
Alnındaki parlayan bu Nur’u gördü önce.
Sonra da ilham ile bildirdi cenab-ı Hak.
Ona, Ebu Muhammed diyerek etti hitap.
Dedi ki: (Ya ilahi, bana Ebu Muhammed
Diye hitab edersin, acaba nedir hikmet?)
(Başını kaldır da bak!) buyurdu Hak teâlâ.
Kaldırınca gördü ki, yukarda Arş-ı a’la.
Ve Nur’dan (Ahmed) diye yazı vardı hem dahi.
Hemen sual etti ki: (Bu, kimdir ya ilahi?)
Buyurdu: (Evladından, bir büyük Peygamber’dir.
İsmi, göklerde Ahmed, yerlerde Muhammed’dir.
Eğer O olmasaydı, seni halk eylemezdim.
Yeri, göğü ve hatta hiçbir şey var etmezdim.)
Abdullatif UYAN
RıZa BeRKaN- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: ŞiiRLeRLe MeNKiBeLeR
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Eğer O olmasaydı, seni halk eylemezdim.
Yeri, göğü ve hatta hiçbir şey var etmezdim.)
Eğer O olmasaydı, seni halk eylemezdim.
Yeri, göğü ve hatta hiçbir şey var etmezdim.)
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
Geri: ŞiiRLeRLe MeNKiBeLeR
RıZa BeRKaN demiş ki:
Allah, her Peygamber’e ismiyle etti hitap.
Ona, (Habibim) diye buyurmuştur iltifat.
* * *
Resul-i zişan ise, dünya yaratılandan,
Ta kıyamete kadar, her devirde, her zaman,
* * *
Hiçbir şey yaratmadan evvela cenab-ı Hak,
Peygamber-i zişan’ın Nur’unu eyledi halk.
* * *
İlk var olan bu cevher, (Nur-u Muhammedî)dir.
Ruh’un ve her maddenin menşei bu cevherdir.
* * *
Sual etti Resul'e Cabir ibni Abdullah:
(Allah, neyi yarattı önce ya Resulallah?)
* * *
Buyurdu ki: (Her şeyden evvela cenab-ı Hak,
Senin Peygamberinin Nur’unu eyledi halk.
Abdullatif UYAN
Çok Güzel ! Efendimiz (s.a.v.) in değeri öz ve hoş bir şekilde anlatılmış. Rabbim razı olsun , Emeğine sağlık [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: ŞiiRLeRLe MeNKiBeLeR
Nur kâfirden geçmedi
Adem aleyhisselam yaratıldığı anda,
Resulullah’ın Nur’u parlıyordu alnında.
Ondan itibaren de, Resulullah’a kadar,
Nur, temiz alınlardan dolaştı hep bu karar.
Âyet-i kerimede buyuruldu mealen:
(Sen, yani senin Nur’un, hep secde edenlerden,
Dolaştırılıp sana intikal eylemiştir.)
Yani Nur, hiçbir zaman kâfirden geçmemiştir.
Yaratılan ilk insan Adem aleyhisselam,
Peygamber-i zişan’dan zerre taşıdığından,
Nur, emanet olarak kondu onun alnına.
Zühre yıldızı gibi başladı parlamaya.
Bu zerreyle birlikte (Nur) da Adem Nebi'den,
Havva validemize geçti müteakiben.
Hazret-i Havva’dan da, Şit aleyhisselama,
Ondan da geçiverdi onun evlatlarına.
Hep temiz erkeklerden, hep temiz kadınlara,
Temiz kadınlardan da, hep temiz adamlara.
Yani hep müminlerden dolaşarak bu minval,
Nihayet sahibine eylemiştir intikal.
Adem Nebi’nin yaşı, vakta ki erdi bin’e,
Hastalanıp, göç etti ahiret âlemine.
Henüz vefat etmeden, Şit adlı evladını,
Çağırıp, yaptı ona şu son nasihatını:
Buyurdu ki: (Ey oğlum, alnında parlayan Nur,
Muhammed mustafa’ya mahsus olan bir nur’dur.
Bunu muhafazada gayret eyle sen dahi.
En pakize hanıma teslim et emaneti.
Bu hususa çok fazla ver sen de ehemmiyet.
Sen de, çocuklarına böyle eyle vasiyet.)
Hepsi, babalarının tutup vasiyetini,
Çok iyi korudular bu Nur emanetini.
Hep mümin alınlardan geçerek o Nur yine,
Ulaştı en nihayet hakiki sahibine.
Yani Resulullah’ın dedelerinin hepsi,
Mümin ve pek şerefli kimselerdi cümlesi.
Onlardan birisinin, iki oğlu olsaydı,
Veyahut bir kabile, ikiye ayılsaydı,
Resulullah’ın Nur’u, daha şerefli olan,
Oğul ve kabilede bulunurdu her zaman.
Her asırda, Resul'ün dedesi olan zatlar,
Yüzlerindeki nur’dan bilinirdi aşikâr.
Seçkin bir soy vardı ki, işbu Nur’u taşıyan,
Onlar, güzel ve nurlu olurdu başkasından.
Bu nur'la, o kimseler, kardeşlerinden bile,
Ayrılır, daha üstün olurdu o kabile.
Hazret-i İbrahim’in babası Taruh dahi,
Asil bir aileden, temiz bir mümin idi.
Halilullah, dünyaya gelmeden önce fakat,
Oğlunu göremeden imanla etti vefat.
Yine mümine idi validesi Emile,
Oğluna, bu Taruh’tan kalmış idi hamile.
Azer diye kardeşi var idi ki Taruh’un,
Ölünce, bunun ile evlenmişti bu hatun.
Azer, Halilullah’ın değildi öz babası.
Hem amcası olurdu, hem de üvey babası.
Abdullatif UYAN
Adem aleyhisselam yaratıldığı anda,
Resulullah’ın Nur’u parlıyordu alnında.
Ondan itibaren de, Resulullah’a kadar,
Nur, temiz alınlardan dolaştı hep bu karar.
Âyet-i kerimede buyuruldu mealen:
(Sen, yani senin Nur’un, hep secde edenlerden,
Dolaştırılıp sana intikal eylemiştir.)
Yani Nur, hiçbir zaman kâfirden geçmemiştir.
Yaratılan ilk insan Adem aleyhisselam,
Peygamber-i zişan’dan zerre taşıdığından,
Nur, emanet olarak kondu onun alnına.
Zühre yıldızı gibi başladı parlamaya.
Bu zerreyle birlikte (Nur) da Adem Nebi'den,
Havva validemize geçti müteakiben.
Hazret-i Havva’dan da, Şit aleyhisselama,
Ondan da geçiverdi onun evlatlarına.
Hep temiz erkeklerden, hep temiz kadınlara,
Temiz kadınlardan da, hep temiz adamlara.
Yani hep müminlerden dolaşarak bu minval,
Nihayet sahibine eylemiştir intikal.
Adem Nebi’nin yaşı, vakta ki erdi bin’e,
Hastalanıp, göç etti ahiret âlemine.
Henüz vefat etmeden, Şit adlı evladını,
Çağırıp, yaptı ona şu son nasihatını:
Buyurdu ki: (Ey oğlum, alnında parlayan Nur,
Muhammed mustafa’ya mahsus olan bir nur’dur.
Bunu muhafazada gayret eyle sen dahi.
En pakize hanıma teslim et emaneti.
Bu hususa çok fazla ver sen de ehemmiyet.
Sen de, çocuklarına böyle eyle vasiyet.)
Hepsi, babalarının tutup vasiyetini,
Çok iyi korudular bu Nur emanetini.
Hep mümin alınlardan geçerek o Nur yine,
Ulaştı en nihayet hakiki sahibine.
Yani Resulullah’ın dedelerinin hepsi,
Mümin ve pek şerefli kimselerdi cümlesi.
Onlardan birisinin, iki oğlu olsaydı,
Veyahut bir kabile, ikiye ayılsaydı,
Resulullah’ın Nur’u, daha şerefli olan,
Oğul ve kabilede bulunurdu her zaman.
Her asırda, Resul'ün dedesi olan zatlar,
Yüzlerindeki nur’dan bilinirdi aşikâr.
Seçkin bir soy vardı ki, işbu Nur’u taşıyan,
Onlar, güzel ve nurlu olurdu başkasından.
Bu nur'la, o kimseler, kardeşlerinden bile,
Ayrılır, daha üstün olurdu o kabile.
Hazret-i İbrahim’in babası Taruh dahi,
Asil bir aileden, temiz bir mümin idi.
Halilullah, dünyaya gelmeden önce fakat,
Oğlunu göremeden imanla etti vefat.
Yine mümine idi validesi Emile,
Oğluna, bu Taruh’tan kalmış idi hamile.
Azer diye kardeşi var idi ki Taruh’un,
Ölünce, bunun ile evlenmişti bu hatun.
Azer, Halilullah’ın değildi öz babası.
Hem amcası olurdu, hem de üvey babası.
Abdullatif UYAN
RıZa BeRKaN- KuRuCu / YöNeTiCi
Güzel Nasihatlar...
"Muhammed Sıbgatullah", Allah adamlarından.
Bir gün Ona sordular, "Kötü huylu" olmaktan.
Buyurdu: ("Kötü insan", kötü bilir herkesi.
Bulunmaz kendisinde, merhametin zerresi.
Nankördür, eşe dosta hiç değildir vefâkâr.
Bir iyilik yapsa da, sonradan başa kakar.
Tanımaz helâl harâm, sakınmaz günâhlardan.
Kimseyle geçinemez, incinir herkes ondan.
Hattâ o, çok yapsa da nâfile ibâdeti,
Alamaz sevâp ecir, boşa gider zahmeti.
Hadîste buyuruldu: (Kötü huylu kimseler,
Huyları sebebiyle, Cehenneme girerler.)
Kötü huylu bir kişi, benzer "kırık testi"ye.
Ne yama kabûl eder, ne de döner eskiye.
Öyle fenâlıktır ki "kötü huy" bir insanda,
Görmez iyiliğinin faydasını Mîzânda.
İster ki, başkasına zarar versin durmadan.
Zîrâ böyle kişiler, zevk alır hep bunlardan.
Hâlbuki kuyu kazsa, birine, biri eğer,
Kazdığı o kuyuya, evvelâ kendi düşer.
Vaktiyle garip biri, bir köyden geçer iken,
Bir fırına uğrayıp, "ekmek" ister içerden.
Velâkin parasını vermek istediğinde,
Bakar ki, hiç parası kalmamış üzerinde.
Bir "Dilenci" zanneder, fırıncı onu o an.
Kalbinden geçirir ki: "Bıktım artık bunlardan".
Bir ekmeğin içine, bolca Zehir koyarak,
Verir o zavallıya, Allah'tan korkmıyarak.
Hiç bir şeyden haberi olmayan o müslümân,
O "Zehirli ekmeği", alıp gider oradan.
Bir köye girdiğinde, rast gelir Genç birine.
Askerden terhis olmuş, dönüyormuş evine.
Acıkmış olduğunu söyleyince genç kişi,
Ona merhametinden, acır ve yanar içi.
Fırıncıdan aldığı ekmeği verir ona.
Gönül râhatlığıyla, devâm eder yoluna.
Genç, orada oturup, o ekmeği yiyerek,
Yürür gider evine, hiç bir şey bilmiyerek.
Lâkin başlar içinde o Zehirin tesiri.
Ve başlar titremeye vücûdunun her yeri.
Artık son nefesini alırken o genç adam,
Der ki: (Ben, köyümüze yeni girmiştim ki tam,
Yolcunun birisinden, bir ekmek alıp yedim.
Ondan sonra başladı titremeye her yerim.)
Bunu duyan fırıncı, başlar bir dövünmeye.
Der: (Eyvâh, o zehiri ben koydum o ekmeğe.
Keşke yapmaz olaydım, yaptığım iş doğru mu?
Ben, kendi elim ile zehirledim oğlumu.)
Ne kadar pişmân olup, üzüldüyse de içten,
Lâkin oğlu ölmüştü, geçmiş idi iş işten.)
Bir gün Ona sordular, "Kötü huylu" olmaktan.
Buyurdu: ("Kötü insan", kötü bilir herkesi.
Bulunmaz kendisinde, merhametin zerresi.
Nankördür, eşe dosta hiç değildir vefâkâr.
Bir iyilik yapsa da, sonradan başa kakar.
Tanımaz helâl harâm, sakınmaz günâhlardan.
Kimseyle geçinemez, incinir herkes ondan.
Hattâ o, çok yapsa da nâfile ibâdeti,
Alamaz sevâp ecir, boşa gider zahmeti.
Hadîste buyuruldu: (Kötü huylu kimseler,
Huyları sebebiyle, Cehenneme girerler.)
Kötü huylu bir kişi, benzer "kırık testi"ye.
Ne yama kabûl eder, ne de döner eskiye.
Öyle fenâlıktır ki "kötü huy" bir insanda,
Görmez iyiliğinin faydasını Mîzânda.
İster ki, başkasına zarar versin durmadan.
Zîrâ böyle kişiler, zevk alır hep bunlardan.
Hâlbuki kuyu kazsa, birine, biri eğer,
Kazdığı o kuyuya, evvelâ kendi düşer.
Vaktiyle garip biri, bir köyden geçer iken,
Bir fırına uğrayıp, "ekmek" ister içerden.
Velâkin parasını vermek istediğinde,
Bakar ki, hiç parası kalmamış üzerinde.
Bir "Dilenci" zanneder, fırıncı onu o an.
Kalbinden geçirir ki: "Bıktım artık bunlardan".
Bir ekmeğin içine, bolca Zehir koyarak,
Verir o zavallıya, Allah'tan korkmıyarak.
Hiç bir şeyden haberi olmayan o müslümân,
O "Zehirli ekmeği", alıp gider oradan.
Bir köye girdiğinde, rast gelir Genç birine.
Askerden terhis olmuş, dönüyormuş evine.
Acıkmış olduğunu söyleyince genç kişi,
Ona merhametinden, acır ve yanar içi.
Fırıncıdan aldığı ekmeği verir ona.
Gönül râhatlığıyla, devâm eder yoluna.
Genç, orada oturup, o ekmeği yiyerek,
Yürür gider evine, hiç bir şey bilmiyerek.
Lâkin başlar içinde o Zehirin tesiri.
Ve başlar titremeye vücûdunun her yeri.
Artık son nefesini alırken o genç adam,
Der ki: (Ben, köyümüze yeni girmiştim ki tam,
Yolcunun birisinden, bir ekmek alıp yedim.
Ondan sonra başladı titremeye her yerim.)
Bunu duyan fırıncı, başlar bir dövünmeye.
Der: (Eyvâh, o zehiri ben koydum o ekmeğe.
Keşke yapmaz olaydım, yaptığım iş doğru mu?
Ben, kendi elim ile zehirledim oğlumu.)
Ne kadar pişmân olup, üzüldüyse de içten,
Lâkin oğlu ölmüştü, geçmiş idi iş işten.)
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: ŞİİR DÜNYASI
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN