.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Salava10


Join the forum, it's quick and easy

.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Salava10
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Kimler hatta?
Toplam 161 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 161 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
» Kutsalınıza Hakaret Edilmesi İncitiyormuş Değil mi?
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime122.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN

» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime112.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN

» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime112.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN

» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime117.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN

» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN

» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN

» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN

» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN

» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN

» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN

» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN

» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN

» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN

» Ne NeDiR?
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime120.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN

» ÖĞÜT VEREN AYETLER
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime120.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN

» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime122.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN

» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN

» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN

» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Icon_minitime111.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN

Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN

Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Anket

İRFaN MeCLiSi & RaH-ı AŞK FoRMuMuZa NaSıL ULaŞTıNıZ?

Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_lcap67%Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_rcap 67% [ 4 ]
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_lcap0%Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_rcap 0% [ 0 ]
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_lcap0%Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_rcap 0% [ 0 ]
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_lcap0%Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_rcap 0% [ 0 ]
Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_lcap33%Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Vote_rcap 33% [ 2 ]

Toplam Oylar : 6

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 


Kasım 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Takvim Takvim


Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn

Aşağa gitmek

Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn Empty Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn

Mesaj tarafından *GüLer* 15.04.10 10:22

Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn
Bismillahirrahmanirrahim her hayrın başıdır düsturunca biz de Besmele ile başlayalım nasihate, Hamdü senalar yüce Rabbimize.Salât ve selâm Peygamberimize, Âline, Eshabına, hepimize. ...Ölüm, tek kelime ve iki hece..

“Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn.”
Hz. Yunus aleyhisselâmın tesbihi diye geçer..
Rivayete göre, Kurân’ın zâhirde algılanan anlamına göre…
Hz. Yunus, insanlara ilâhi hakikatleri anlatmış; ama, insanlar bunu anlamayınca; anlatılanlara riayet etmeyince, O da kızmış... Onları bırakmış, bir gemi ile yolculuğa çıkmış...
Bir müddet sonra, açık denizde iken gemidekilerden birinin eşyası kaybolmuş... Aramışlar eşyayı, Yunus’un torbasında bulmuşlar... Ve, “Bunu sen çaldın!..” demişler...
Tabii ki, Yunus Nebi’nin hiçbir şeyden haberi yok!. Ama, gemi yetkilileri, suçun cezası olarak O’nu denize atmışlar...
Hz. Yunus’u, büyük bir balık yutmuş...
Balığın karnında iken Hz. Yunus, “ben ne yaptım?..” “Bir nebi olduğum halde niçin insanlara tebliğ görevimi terk ettim?..” diye hayıflanmış... Ve, yukarıdaki âyette geçen;
“Ya Rabbi, ben nefsime zulmettim, zalimlerden oldum!.. cümlesini söylemiş..
Bunun üzerine balık karaya yanaşmış... Hz.Yunus, balığın karnından çıkarak insanları irşâd görevine devam etmiş...
Hikâye ve rivâyet ve misâl yollu anlatım böyle!
Öbür yanda, bir âyette şöyle der, meâlen:
“Biz insanlara çeşitli misâller verdik. Bu misâller üzerine tefekkür edip, akıllarını kullanarak, bu misâllerle neyi anlatmak istediğimizi anlasınlar; diye”.
Yani, ana olay o verilen misâl değil, misâlle işaret edilmek istenen manâ ve gerçeklerdir.
Kurân, meselâ bu misâlle acaba neyi anlatmak istiyor?..
“Bunu anlayın, tefekkür edin, idrâk edin!..” diyor...
Hz. Yunus, aldığı vahiy sonucu, insanların tanrılarına tapınmasının yanlış olduğunu; tanrılardan medet ummanın hata olduğunu; ne tür çalışmalar yapmak suretiyle, neleri elde edebileceklerini anlattı insanlara.
Ama, bu konuda başarılı olamadı.
Başarılı olamayınca da, bu başarısızlığı kendine mâl etti.
“Hidâyet Allah’tandır!..”ın bâtından açığa çıkması gereken bir gerçek olduğundan perdelenmek suretiyle; insanlara anlatıp da inandıramamanın başarısızlığını kendinden bildi. Bu sebeple de insanlara yaptığı tebliğ işini bıraktı. Kendisini salıp koyuverdi...
Kendini salıp koyuvermesi, “balığın karnına girmesi” diye anlatılan olayı meydana getirdi.
Balık, Dünya’dır. Dünyayı temsil eder. Yani,
Hz. Yunus kendini dünya işlerine bıraktı. Fakat daha sonra, dünya işleri ile meşgul iken, vahiy yollu Rabbinden bir uyarı aldı.
Hidâyeti ben veririm.. Sen hidâyet edecek değilsin!. Sen sadece bir uyarıcı, tebliğ edicisin.. Rasullerin görevi tebliğ etmektir, hidâyet etmek değil! Zira ancak, Allah’ın hidâyet ettikleri, hidâyet bulur. Hidâyet etmediklerini de ne kadar uyarırsan uyar, hidâyet bulacak değillerdir.
İşte bunu farkedince, yani, kendisinin hidâyet edici değil, uyarıcı olduğu gerçeğini fark edince, bu perdelenmeden dolayı:
“İnniy küntü minez zâlimiyn.” “Ben nefsime zulmettim.. Nefsimin hakkını veremedim...” dedi.
“Cenabı Hakk’ın bendeki zuhûr-u kemâli, tebliğ etmek üzeredir, hidâyet etmek üzere değil!.. Dolayısıyla ben, Nefsimin hakkını hakkıyla eda edemedim” diyerek yanlışını anladı..
Bu yanlışı anlamanın neticesinde ise, balığın karnından çıktı. Yani,
Dünya ile uğraşmayı bir yana koydu. Yeniden, nübüvvet görevinin gereği olarak insanları uyarmaya başladı.
Ve, ondan sonra da, o toplumdaki insanlar, Cenab-ı Hakk’ın hidâyeti ile, ihsanı ile birlikte, bir takım gerçekleri görüp, ona göre yollarını çizmeye başladılar.
Burada, ibret almamız gereken konu:
İnsanlara bir takım bilgileri aktarırken bizim sadece ilâhi hidâyete vesile durumunda olduğumuzu; “hidâyet”in yani, “sadece gerçek olanları görebilme” hâlinin, Cenabı Hakk’ın ihsanı ile mümkün olduğunu bilmemizdir.
Toparlarsak...
Biz insanlara gerçekleri gösteremeyiz!.. Ancak, onların gerçekleri görmeleri için birer vesileyiz, bilgiyi aktarırız. Cenabı Hak, dilediği kimsenin basiretini açmışsa, O da, bu basireti ile gerçekleri görür. İşte bu, “Hidâyet Allahtandır” gerçeğinin idrakidir.
Biz anlatacağız, görevimizi yapacağız. Ondan sonra kenara çekileceğiz. Gerisi bize ait değil!
Anlattığımız kişilerin her birisi, bu ilmi isterse değerlendirir, veya değerlendirmez!. Kendinin bileceği bir şey... Biz burada, sadece isteyene, talep edene vereceğiz. İsteği veya talebi yoksa, onu bu konuda zorlayamayız.
Kişiye, böyle bir bilgiden haberi olmaması ihtimaline karşın, bu konuyu açacağız!.
Bak, böyle bir gerçek var!. İslâmiyeti anlamak, insana, esas iki konuda fayda sağlar. Sen belli çalışmalar yaparak kendi geleceğini inşa edeceksin. İhmal edersen, sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaksın!. Dışarıdan biri beni nasıl olsa bağışlar, diye düşünme!. Çünkü öyle bir şey yok“; diye ona bu bilgiyi verecek, uyarıda bulunacaksın.
Ondan sonra, o, senden bu bilgilerin devamını talep ederse, gerisini de aktarırsın!. İstemezse, ilgilenmezse, bir daha bu konuları hiç açmazsın!..
Ancak, birine bu konuyu açtıysan, o da bu konuları dinleyip anladıysa; daha sonra da, “bu konular beni hiç ilgilendirmiyor” deyip gittiyse; ikinci defa artık ona bu konuları açmana gerek yok!. Onun yanında bu konulardan hiç bahsetmeyeceksin!.
Senin vazifen, bilmeyene bildirmek!. Eğer bundan sonra, o, bu ilmi, kendi heva ve heveslerine uyup terk etti ise, artık senin yapacağın bir şey yoktur!..
Çünkü ne ben, ne de sizler, bir hoca, bir şeyh, bir din adamı değiliz!. Hiç birimizin böyle bir vasfımız yok!. Bizim özelliğimiz, bilgileri, sadece, bilmeyenle paylaşmaktır. Bundan sonra görevimiz burada biter!.
Biz insanları zorlayıcı değiliz!. Eğer o insanlar öğrenmiş, denemiş, fayda görmeyip gitmişlerse, artık onlara bu konuda ikinci defa yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur.
Çünkü, denemişler, yararını görmemişler ve çekip gitmişlerdir!.
Deneyip de yararını görmeyen bir insanın aynı şeye ikinci defa ilgi duyması da beklenemez!..
Buna karşın, yaptıkları çalışmalardan “yarar görüyorum” diyenler de elbette ki, yararını gördükleri sürece devam ederler. Onlar için de doğal olan budur.

* * *

Sizlerin çektiğiniz tesbihlerden biri de:
“LÂ HAVLE VE LÂ KUVVETE İLLÂ BİLLÂH”dır.
Bu, şu demek; “Kuvvet ve kudret sahibi olan sadece Allah’tır”!.
İşin mikro plânına baktığımızda, virüsler, bakteriler boyutuna; bunlar birbirlerini yiyorlar. Güçlü, güçsüzü yiyor!.
Biraz daha büyüklerine bakıyorsun, karıncalar boyutunda da; güçlü olan güçsüzünü yiyor...
Biraz daha büyük boyuta gidiyorsun; Güçlü olan aslan, güçsüz olan ceylânı parçalayıp yiyor. Timsah ne bulursa gücü nispetinde, yakaladığını parçalayıp yiyor.
İnsan da kendinden güçsüzünü yakalayıp, parçalayıp yiyor!. Balık, kuş ya da koyun fark etmiyor!
Her bir güçlü, güçsüzü yiyor!... Ama o güçlü de, kendisinden daha bir güçlünün yanında güçsüz kalıyor.
Güç denen, kudret denen şey, yaratılmışlarda hep göresel, izâfidir. Bir varlığa göre güçlü olan, başka bir varlığa göre acîz durumundadır.
Yaratılmışlardaki güç kuvvet ve kudret izâfi ve geçici... Ama sonuçta, tüm yaratılmışlarda ortak olan vasıf “ÂCZ”dir.
Her ne kadar, biri diğerine göre güçlü gibi gözüküyorsa da, Allah, bir birimde güç kuvvet ve kudret izhar ettiği içindir ki o birim, güçlü gibi gözükür...
Bir diğer varlığa göre, Allah kudret izhar ettiği içindir ki bir birim, kudretli ve güçlüdür . Halbuki kendisinden daha kudretli olanın yanında ise, âcîz durumda!.
Yaratılmışların tümü, istisnasız olarak hakikat itibariyle “ÂCZ” ile mâlûldür.
Kendisinde izhar olunan kudret geçici, âcz ise bakîdir!.
Mutlak kudret ve kuvvet yalnızca yaradan Allah’a aittir!.
İşte yukarıdaki tespihte bunu anlayıp, bunu idrak edeceğiz. Bunu düşünüp, bunu hissedip, diyeceğiz ki;
Gerçek kudret ve kuvvet sahibi sadece Yaratıcıdır. Varlıklar da, yaratıcının gücünü izhar ettiği zaman güçlüdür. Ama o güçlü de başka bir kudret izharına karşı güçsüz durumdadır. Dolayısıyla, bütün yaratılmışlar âcz ile vasıflanmıştır”.
Bunu iyi idrâk etmek lâzım!. Bir kişinin bu gerçeği idrâk etmesi demek, o kişide artık kendini büyük görme, böbürlenme, gururlanma gibi hâllerin kalkmış olması demektir.
Artık o kişi, izhar olan kudretin yanında, gerçekte âcz içinde olduğunun idrâki içindedir.
Acz içinde olduğunu idrak edende büyüklenme, böbürlenme, gururlanma olmaz!. Kendini bir başka varlığa karşı büyük görmez!..
Kendinde bir varlık görememenin; kendisinin acz içinde olduğunu görmenin sonucu, kendisindeki kemâl sıfatlarının Allah’a ait olduğu müşahedesini getirir...
Kendindeki kemâl sıfatlarının zuhuru “ADN” denen cenneti doğurur. Onun içindir ki, Rasulullah s.a.v. :
“Kendini büyük görenler, kibirlenenler Adn cennetine giremez!.” Buyurmuştur.
Bu hâdisin manâsını, kendisinde bir varlık, kuvvet ve kudret gören perde ehli bunu anlayamaz!. Varlığındaki ilâhi sıfatlardan gelen büyüklüğü müşahede edemez!. Onun sonucunu da elbette ki yaşayamaz!..
Adn” cenneti yaşamı, ilâhi sıfatların birimden zuhûru ile yaşanan hâl demektir. Kendini diğer varlıklardan daha güçlü, daha kudretli olarak gören birim, Allah’ın sıfatlarını, nefsani sıfatlarıyla örtme durumundadır ki; İlâhi sıfatları örtme durumunun adı da “küfür”dür!. Neticesi de, o izhar ettiği şeyin hakikatını yaşayamamaktır.
Öyleyse bir kişi, bu anlatılan idrak kendisinde ortaya çıktığı ve hazmettiği zaman;
“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” demiş olur!.
“Adn”, cennetlerden birinin adıdır. Sıfat cennetidir...
İlâhi sıfatların kişiden zuhuru hâlinde, yaşanılanların adıdır.
Havl” kelimesi de kuvvet anlamınadır. Türkçe’ye “kuvvet” olarak çevirebiliriz. Yani, her hangi bir kuvvetin, birimin kendisinden izharı ile, açığa çıkan ahvâl..
Hz. Yunus’un, “Balığın karnından çıktıktan sonra, hâlsiz kalıp; kıyıda kabak türü bir bitkinin yaprakları altında dinlendi. Yaprak ona gölge yaptı, gölgeledi.” Diye anlatılan durumu ise;
Onun kendisindeki nübüvvet kemâlâtının, beşeriyet sûreti altında açığa çıkmasıdır. Beşeriyet sûretini Dünya sûreti olarak anlayacağız. Bu durum bütün Nebi ve Rasullerde böyledir.
Çünkü biz, Hz. Rasulullah’a baktığımız zaman beşer olarak görürüz.
Bizim gibi yiyip içip, uyuyup, konuşup, eğlenen insanlar olarak gördüğümüz için, tüm nebi ve rasulleri inkâr ederiz.
Fakat, onları sırf kerâmetleri yönüyle de görürsek gene inkâr ederiz. Çünkü, “bizim gibi değil, o özel bir insan. O halde özel olduğu için bunları yapıyor”. deriz.
Yani, Allah Rasul veya nebisi iki yönü kendisinde birleştirir.
İlâhi nûrun zuhûru yanı.
Beşerî yanı!.
Eğer bunlardan birincisi ile açığa çıkarsa biz onu inkâr etme durumuna gireriz. Çünkü, “bizden farklı bir varlık.” Deriz.
Beşeri yanı ile görürsek, “bizden ne farkı var?.” Diye inkâr ederiz.
Onun içindir ki, bir Rasul’de bu iki yönün de açığa çıkması lâzım!.
Yunus aleyhisselamın denizden çıkması demek, ilmin nuru ile parlaması demektir. İlmin nuru ile parlayan nebinin, mutlaka beşeriyet yanı ile dengelenmesi lâzım ki, imân edilsin, İnkâr edilmesin...
İşte oradaki “kabak yaprağının gölgesi” de, Dünyanın gölgesidir. Dünyanın gölgesi de Allah nebisinin beşeriyet yanıdır.
Gemi ise, onun ilim üzerinde dünyayı gezmesidir. Yani, gemi zahîr yaşamı ifade eder.
Yunus Emre de bir şiirinde der ki;
“Çokları gemiye bindi, lâkin denize dalmadılar.”
Yani, ilmin zâhirinde kalıp, zâhirin bâtını olan “hakikat”i müşahede edemediler.
Gemi, Şeriattır.. Deniz, Hakikattir.
Şeriat demek; İşin zâhir plânı demektir. İşin zâhiri ile oyalanmak, zâhiri ile yaşamı devam ettirmek anlamında kullanılmaktadır burada.
Allah hepimizin muîni olsun!..Duayla kalınız inşaAllah..Es-Selamun Aleyküm.

“Ben kötüysem, kötülüğümle gittim Cancağızım!.
Kendim, yaptığımın neticesi ile karşılaşacağım.
Ben iyi isem, benim iyiliğimin de sana bir faydası yok!
Sen, kendin için ne yapmadasın?” -Mevlâna-





selam ve dua ile kalınız... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
*GüLer*
*GüLer*
VEFALI ÜYEMİZ
VEFALI ÜYEMİZ


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz