Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 90 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 90 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Hz. Ömer... Adalet Sahibi Bir İslam Halifesi
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: SAHABELER :._.·´¯) :: EHL-İ BEYT ve HULEFA-İ RAŞİDİN [DÖRT HALİFE]
1 sayfadaki 1 sayfası
Hz. Ömer... Adalet Sahibi Bir İslam Halifesi
Hz. Ömer Adalet Sahibi Bir İslam Halifesi
Dört Halife Dönemi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in vefatının ardından İslamiyet'in yaygınlaşmasına vesile olmuş kutlu bir dönemdir. Sırasıyla Hz. Ebu Bekir (ra), Hz. Ömer (ra), Hz. Osman (ra) ve Hz. Ali'nin (ra) halifelik yaptığı dönem boyunca huzur ve refah içinde yaşayan Müslümanların yanı sıra, ondan sonra yaşayanlar da onların üstün ahlakını ve yönetim anlayışını örnek almışlardır. Hz. Ebu Bekir'in (ra) ardından ittifakla halife seçilen Hz. Ömer (ra), Kuran ahlakının tüm özelliklerinin yanı sıra, yüksek adalet anlayışı ile de kendinden sonrakilere örnek olmuş üstün İslam halifelerinden biridir.
İslam tarihinin en adaletli ve huzurlu dönemlerinden biri, Hz. Ömer’in (ra) halifeliği sırasında yaşanmıştır. Hz. Ömer (ra), Müslüman olmadan önce Kureyş kabilesi içinde, Kureyş'in siyasi işleriyle ilgilenmekte ve diğer kabilelerle olan mevcut anlaşmazlıkları çözmekteydi. Hz. Ömer (ra) 33 yaşında İslamiyet’i kabul etmiş ve bunda kendisinin de şahit olduğu, Müslümanların gördükleri tüm kötü muamelelere ve baskılara rağmen gösterdikleri üstün ahlak ve imani kararlılık etkili olmuştur.
Halifeliği döneminde Hz. Ömer (ra), Mekke'den Medine'ye yapılan "Hicret"i bir dönüm noktası olarak takvim başlangıcı yapmıştır. Hicri takvimin kullanılması, devlet idaresinin düzenlenip kurumsallaşması, adli teşkilatın kurulması ve İslam ülkelerinin arasına yenilerinin katılması gibi konulara öncülük ederek İslamiyet'in yayılmasına ve gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur.
Dört Halife Dönemi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in vefatının ardından İslamiyet'in yaygınlaşmasına vesile olmuş kutlu bir dönemdir. Sırasıyla Hz. Ebu Bekir (ra), Hz. Ömer (ra), Hz. Osman (ra) ve Hz. Ali'nin (ra) halifelik yaptığı dönem boyunca huzur ve refah içinde yaşayan Müslümanların yanı sıra, ondan sonra yaşayanlar da onların üstün ahlakını ve yönetim anlayışını örnek almışlardır. Hz. Ebu Bekir'in (ra) ardından ittifakla halife seçilen Hz. Ömer (ra), Kuran ahlakının tüm özelliklerinin yanı sıra, yüksek adalet anlayışı ile de kendinden sonrakilere örnek olmuş üstün İslam halifelerinden biridir.
İslam tarihinin en adaletli ve huzurlu dönemlerinden biri, Hz. Ömer’in (ra) halifeliği sırasında yaşanmıştır. Hz. Ömer (ra), Müslüman olmadan önce Kureyş kabilesi içinde, Kureyş'in siyasi işleriyle ilgilenmekte ve diğer kabilelerle olan mevcut anlaşmazlıkları çözmekteydi. Hz. Ömer (ra) 33 yaşında İslamiyet’i kabul etmiş ve bunda kendisinin de şahit olduğu, Müslümanların gördükleri tüm kötü muamelelere ve baskılara rağmen gösterdikleri üstün ahlak ve imani kararlılık etkili olmuştur.
Halifeliği döneminde Hz. Ömer (ra), Mekke'den Medine'ye yapılan "Hicret"i bir dönüm noktası olarak takvim başlangıcı yapmıştır. Hicri takvimin kullanılması, devlet idaresinin düzenlenip kurumsallaşması, adli teşkilatın kurulması ve İslam ülkelerinin arasına yenilerinin katılması gibi konulara öncülük ederek İslamiyet'in yayılmasına ve gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur.
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Hz. Ömer... Adalet Sahibi Bir İslam Halifesi
Hz. Ömer'in Halife Seçilmesi
Hz. Ebu Bekir (ra) hastalandığında kendisinin isteği üzerine yapılan istişareler sonucu halife olarak belirlenen Hz. Ömer (ra), Allah'a ve Peygamber Efendimiz (sav)'e olan bağlılığı ile sahabeler arasında da sevilen bir kişiydi. Hz. Ebu Bekir (ra) ile Hz. Osman (ra), Hz. Ebu Bekir'in (ra) ardından kimin halife olacağı konusunda istişare ederlerken Hz. Osman'ın (ra) Hz. Ömer'i (ra) överek "Onun içi dışından daha hayırlıdır. Onun benzeri aramızda yoktur" (Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Cilt: 2 s: 63.) demesi ve Hz. Ömer'i (ra) hilafet makamı için ehil görmesi, onun imanı, güzel ahlakı ve lider kişiliği ile sevildiğinin ve takdir edildiğinin güzel bir örneğidir.
Yapılan istişareler sonucunda Hz. Ömer'in (ra) halifeliğinin genel anlamda kabul edileceği konusunda karara varan Hz. Ebu Bekir, yanında bulunanlara, "Size bir kişiyi halife olarak teklif ediyorum ki, o benim akrabam değildir. Ömer b. Hattab'ı halife kabul ediyor musunuz? Bence hilâfete en yakın olan odur." diyerek diğer sahabelerin de onayını almış ve Hz. Ömer'i halife ilan etmiştir.
Hz. Ebu Bekir (ra) hastalandığında kendisinin isteği üzerine yapılan istişareler sonucu halife olarak belirlenen Hz. Ömer (ra), Allah'a ve Peygamber Efendimiz (sav)'e olan bağlılığı ile sahabeler arasında da sevilen bir kişiydi. Hz. Ebu Bekir (ra) ile Hz. Osman (ra), Hz. Ebu Bekir'in (ra) ardından kimin halife olacağı konusunda istişare ederlerken Hz. Osman'ın (ra) Hz. Ömer'i (ra) överek "Onun içi dışından daha hayırlıdır. Onun benzeri aramızda yoktur" (Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Cilt: 2 s: 63.) demesi ve Hz. Ömer'i (ra) hilafet makamı için ehil görmesi, onun imanı, güzel ahlakı ve lider kişiliği ile sevildiğinin ve takdir edildiğinin güzel bir örneğidir.
Yapılan istişareler sonucunda Hz. Ömer'in (ra) halifeliğinin genel anlamda kabul edileceği konusunda karara varan Hz. Ebu Bekir, yanında bulunanlara, "Size bir kişiyi halife olarak teklif ediyorum ki, o benim akrabam değildir. Ömer b. Hattab'ı halife kabul ediyor musunuz? Bence hilâfete en yakın olan odur." diyerek diğer sahabelerin de onayını almış ve Hz. Ömer'i halife ilan etmiştir.
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Hz. Ömer... Adalet Sahibi Bir İslam Halifesi
Güçlü Şahsiyeti
634-644 yılları arasında 10 yıl boyunca halifelik görevinde bulunan Hz. Ömer, Müslüman olduğu andan itibaren Peygamber Efendimiz (sav)'in yanında yer aldı ve güçlü kişiliği ve kararlılığıyla İslam ahlakının önde gelen savunucularından oldu. Abdullah İbn Mesud bu durumu, "Ömer'in Müslüman oluşu bir fetihti." (Üsdül-Gabe, IV, s. 151) şeklinde ifade etmiştir.
Hz. Ömer (ra) de Hz. Ebu Bekir (ra) gibi, Peygamberimiz (sav)'in tüm fetihlerine eksiksiz katıldı. Hz. Ebu Bekir (ra) ve Hz. Ömer (ra), Peygamber Efendimiz (sav)'in istişare ettiği iki önemli istişare ehliydi. Hz. Ömer (ra), Peygamberimiz (sav)'in vefatının ardından güçlü şahsiyetini Hz. Ebu Bekir'in (ra) halife olarak kabul edilmesi esnasında da gösterdi. Bu konudaki tartışmaların ve fikir ayrılıklarının önünü almak için Hz. Ebu Bekir'e (ra) ilk biat eden kişi oldu. Ayrıca Hz. Ömer (ra), Hz. Ebu Bekir'in (ra) halifeliği boyunca her konuda kendisinin en güvendiği kişilerden biri olarak yanında yer aldı.
Hz. Ömer (ra), sahip olduğu tüm imkanları İslamiyet'in yayılması için harcadı ve adaletli yönetimiyle kendisinden sonra gelen yöneticilere güzel bir örnek oldu. İkinci İslam halifesi olan Hz. Ömer (ra), Kuran ahlakı ve adaletin uygulanması konusundaki çabalarıyla tanındı.
634-644 yılları arasında 10 yıl boyunca halifelik görevinde bulunan Hz. Ömer, Müslüman olduğu andan itibaren Peygamber Efendimiz (sav)'in yanında yer aldı ve güçlü kişiliği ve kararlılığıyla İslam ahlakının önde gelen savunucularından oldu. Abdullah İbn Mesud bu durumu, "Ömer'in Müslüman oluşu bir fetihti." (Üsdül-Gabe, IV, s. 151) şeklinde ifade etmiştir.
Hz. Ömer (ra) de Hz. Ebu Bekir (ra) gibi, Peygamberimiz (sav)'in tüm fetihlerine eksiksiz katıldı. Hz. Ebu Bekir (ra) ve Hz. Ömer (ra), Peygamber Efendimiz (sav)'in istişare ettiği iki önemli istişare ehliydi. Hz. Ömer (ra), Peygamberimiz (sav)'in vefatının ardından güçlü şahsiyetini Hz. Ebu Bekir'in (ra) halife olarak kabul edilmesi esnasında da gösterdi. Bu konudaki tartışmaların ve fikir ayrılıklarının önünü almak için Hz. Ebu Bekir'e (ra) ilk biat eden kişi oldu. Ayrıca Hz. Ömer (ra), Hz. Ebu Bekir'in (ra) halifeliği boyunca her konuda kendisinin en güvendiği kişilerden biri olarak yanında yer aldı.
Hz. Ömer (ra), sahip olduğu tüm imkanları İslamiyet'in yayılması için harcadı ve adaletli yönetimiyle kendisinden sonra gelen yöneticilere güzel bir örnek oldu. İkinci İslam halifesi olan Hz. Ömer (ra), Kuran ahlakı ve adaletin uygulanması konusundaki çabalarıyla tanındı.
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Hz. Ömer... Adalet Sahibi Bir İslam Halifesi
Adalet Konusundaki Hassasiyeti
Hz. Ömer (ra), adaleti uygularken Kuran ahlakının gereği olarak, herkese eşit davranmış; soyluluk, zenginlik, akrabalık, makam gibi unsurların adaleti engellemesine kesinlikle izin vermemiştir. İdaresi altındaki topraklarda adaletin katıksız bir biçimde uygulanması için her türlü önlemi almıştır. Her zaman Müslümanlara karşı büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmiştir. Tarihi kaynaklara göre bu konuda, "Fırat kıyısında bir deve helak olsa, bundan kendimi sorumlu bilirim" sözü meşhurdur.
Adalet konusundaki bu hassasiyeti nedeniyle, herkese adaletli ve eşitlikle davranılmasını yazılı olarak yöneticilere duyurmuştur. Tarihi kaynaklara göre, Hz. Ömer'in (ra) dönemin kadılarına gönderdiği bildirilen mektup, kendinden sonra gelen tüm yöneticiler için de bir rehber olmuştur:
"Davalara bakarken telâşa, çığırtkanlığa ve tarafların haysiyetini kırıcı davranışlara asla müsaade etme. Çünkü adaletin yerini bulması için sükûnet ve ciddiyet şarttır. Hakkın tecelli etmesi ise İlâhi adaletin itibar kazanmasına sebep olur. Bir Müslümanın niyeti iyi ise Allah, onun insanlarla olan münasebetlerini ıslah eder, ama içi başka dışı başka olursa, Allah ona musibet verir. Bu durumda hâkimin görevi Allah'ın rızk ve rahmet hazinelerinin kulları arasında adaletle dağıtılmasını sağlamaktır.” (Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Cilt: 2 s: 109)
Hz. Ömer'in (ra) özellikle hassasiyet gösterdiği konulardan biri de “...Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır..." (Hucurat Suresi, 13) ayetinin gereği olarak halk arasından biri ile yetki sahibi bir valinin eşit olduğunun anlaşılmasını sağlamaktı. Hz. Ömer'in (ra) nezdinde bir vali, toplumun herhangi bir ferdi gibiydi. Bu nedenle de adaleti uygularken herhangi bir kişi ile bir valiyi ayırt etmezdi.
Hz. Ömer (ra), adaleti uygularken Kuran ahlakının gereği olarak, herkese eşit davranmış; soyluluk, zenginlik, akrabalık, makam gibi unsurların adaleti engellemesine kesinlikle izin vermemiştir. İdaresi altındaki topraklarda adaletin katıksız bir biçimde uygulanması için her türlü önlemi almıştır. Her zaman Müslümanlara karşı büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmiştir. Tarihi kaynaklara göre bu konuda, "Fırat kıyısında bir deve helak olsa, bundan kendimi sorumlu bilirim" sözü meşhurdur.
Adalet konusundaki bu hassasiyeti nedeniyle, herkese adaletli ve eşitlikle davranılmasını yazılı olarak yöneticilere duyurmuştur. Tarihi kaynaklara göre, Hz. Ömer'in (ra) dönemin kadılarına gönderdiği bildirilen mektup, kendinden sonra gelen tüm yöneticiler için de bir rehber olmuştur:
"Davalara bakarken telâşa, çığırtkanlığa ve tarafların haysiyetini kırıcı davranışlara asla müsaade etme. Çünkü adaletin yerini bulması için sükûnet ve ciddiyet şarttır. Hakkın tecelli etmesi ise İlâhi adaletin itibar kazanmasına sebep olur. Bir Müslümanın niyeti iyi ise Allah, onun insanlarla olan münasebetlerini ıslah eder, ama içi başka dışı başka olursa, Allah ona musibet verir. Bu durumda hâkimin görevi Allah'ın rızk ve rahmet hazinelerinin kulları arasında adaletle dağıtılmasını sağlamaktır.” (Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Cilt: 2 s: 109)
Hz. Ömer'in (ra) özellikle hassasiyet gösterdiği konulardan biri de “...Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır..." (Hucurat Suresi, 13) ayetinin gereği olarak halk arasından biri ile yetki sahibi bir valinin eşit olduğunun anlaşılmasını sağlamaktı. Hz. Ömer'in (ra) nezdinde bir vali, toplumun herhangi bir ferdi gibiydi. Bu nedenle de adaleti uygularken herhangi bir kişi ile bir valiyi ayırt etmezdi.
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Hz. Ömer... Adalet Sahibi Bir İslam Halifesi
Hz. Ömer Dönemindeki Ekonomik ve Sosyal Yapılanma
Hz. Ömer (ra) dönemi birçok yeniliğe sahne oldu. Sasani ve Bizans İmparatorluklarına karşı askeri ve siyasi zaferler kazanılması, Suriye, Irak-İran, Filistin, Cezayir ve Mısır'ın İslam ülkelerine katılması hep Hz. Ömer devrinde olmuştur. Bu dönemde devletin geniş bir coğrafi bölgeye yayılması, yönetim, siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda örgütlenmeyi zorunlu hale getirdi. Hz. Ömer, işte bu gereksinimi karşılamak üzere sağlam bir İslam Devleti'nin temellerini attı.
Devletin, gerek Müslümanlarla, gerekse gayrimüslimlerle ilgili olmak üzere ortaya çıkan muhtelif mesele ve ihtiyaçlarını gören Hz. Ömer (ra), bu konuların halledilmesi yolunda çeşitli düzenlemelere teşebbüs etmiş ve birçok yeni müessesenin kuruluşunu gerçekleştirmeye çalışmıştır. Allah’ın kendisine bu yönde lütfettiği kabiliyetlerin yanı sıra, gelişmeleri hassasiyetle takip eden sorumluluk duygusuna ve Kuran ahlakına sahip olması, Peygamberimiz (sav)'in ahlakını rehber edinmesi, başarısına vesile olmuştur.
Devlet idaresinin düzenlenip kurumsallaşması, devletin idari, siyasi, askeri, içtimai ve mali kurumlarının tesisi de onun halifeliği zamanında oldu. Bu nedenle Hz. Ömer (ra), İslam Devletinin idari teşkilatının ilk kurucusu olarak kabul edilir. Adalete verdiği önem neticesinde İslam tarihinde adli teşkilatın kurulması ve valilerden ayrı olarak kadılar tayin edilmesi de ilk defa Hz. Ömer (ra) zamanında gerçekleşmiştir.
Ayrıca halka karşı son derece şefkatli ve merhametli olduğu için onların menfaatlerine her zaman titizlikle riayet etmiş, büyük bir sorumluluk duygusuna sahip olmuştur. Bu konuda Hasan el-Basri şunu rivayet etmiştir:
“Hz. Ömer derdi ki: "Ömrüm oldukça halkın durumunu yakından görmek için seyahat edeceğim. Biliyorum ki, onların bana ulaştıramadıkları çeşitli dertleri vardır. Bu dilek ve dertleri yöneticiler bana duyurmazlar. Halk ise yanıma gelemez. Ben bizzat Şam'a kadar gidip orada iki ay kalacağım...” Sonra büyük şehirleri sayarak, her birinde iki ay kalırdı. Fakat saydığı bu büyük şehirlerin hepsine ulaşamadan vefat etti."
Hz. Ömer (ra) dönemi birçok yeniliğe sahne oldu. Sasani ve Bizans İmparatorluklarına karşı askeri ve siyasi zaferler kazanılması, Suriye, Irak-İran, Filistin, Cezayir ve Mısır'ın İslam ülkelerine katılması hep Hz. Ömer devrinde olmuştur. Bu dönemde devletin geniş bir coğrafi bölgeye yayılması, yönetim, siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda örgütlenmeyi zorunlu hale getirdi. Hz. Ömer, işte bu gereksinimi karşılamak üzere sağlam bir İslam Devleti'nin temellerini attı.
Devletin, gerek Müslümanlarla, gerekse gayrimüslimlerle ilgili olmak üzere ortaya çıkan muhtelif mesele ve ihtiyaçlarını gören Hz. Ömer (ra), bu konuların halledilmesi yolunda çeşitli düzenlemelere teşebbüs etmiş ve birçok yeni müessesenin kuruluşunu gerçekleştirmeye çalışmıştır. Allah’ın kendisine bu yönde lütfettiği kabiliyetlerin yanı sıra, gelişmeleri hassasiyetle takip eden sorumluluk duygusuna ve Kuran ahlakına sahip olması, Peygamberimiz (sav)'in ahlakını rehber edinmesi, başarısına vesile olmuştur.
Devlet idaresinin düzenlenip kurumsallaşması, devletin idari, siyasi, askeri, içtimai ve mali kurumlarının tesisi de onun halifeliği zamanında oldu. Bu nedenle Hz. Ömer (ra), İslam Devletinin idari teşkilatının ilk kurucusu olarak kabul edilir. Adalete verdiği önem neticesinde İslam tarihinde adli teşkilatın kurulması ve valilerden ayrı olarak kadılar tayin edilmesi de ilk defa Hz. Ömer (ra) zamanında gerçekleşmiştir.
Ayrıca halka karşı son derece şefkatli ve merhametli olduğu için onların menfaatlerine her zaman titizlikle riayet etmiş, büyük bir sorumluluk duygusuna sahip olmuştur. Bu konuda Hasan el-Basri şunu rivayet etmiştir:
“Hz. Ömer derdi ki: "Ömrüm oldukça halkın durumunu yakından görmek için seyahat edeceğim. Biliyorum ki, onların bana ulaştıramadıkları çeşitli dertleri vardır. Bu dilek ve dertleri yöneticiler bana duyurmazlar. Halk ise yanıma gelemez. Ben bizzat Şam'a kadar gidip orada iki ay kalacağım...” Sonra büyük şehirleri sayarak, her birinde iki ay kalırdı. Fakat saydığı bu büyük şehirlerin hepsine ulaşamadan vefat etti."
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Hz. Ömer... Adalet Sahibi Bir İslam Halifesi
Hz. Ömer'in (ra) İstişare Ahlakı
Bir konuda istişare ederek karara varmak, Yüce Rabbimiz’in Kuran’da bildirdiği önemli bir mümin özelliğidir. Başka müminlerin de fikrini almak; müminlerin o konuya başka açılardan bakmalarını, farklı çözümler üretmelerini ve dolayısıyla en doğru karara varmalarını sağlar. Yüce Rabbimiz müminlerin bu özelliğini Kuran’da şöyle bildirmektedir:
"Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler. (Şura Suresi, 38)
"…Cenab-ı Allah'ın yardımına güveniyorum. Onun yardımı olmadıktan sonra kendime nasıl güvenirim?" diyerek Allah'a olan derin imanı ve tevekkülüyle Kuran ahlakı konusunda Müslümanlara örnek olan Hz. Ömer (ra), bir mesele ortaya çıktığı zaman Allah'ın bildirdiği bu ahlakı göstererek, karar vermeden önce Müslümanların görüşüne müracaat eder, konuyu onlarla istişare ederdi. Böylece en doğru fikir oluşur ve ona göre davranırdı. Bu konudaki "İstişare etmeden uygulamaya konulan konular, başarısızlığa mahkûmdur." sözü, istişare konusunda ne denli titiz olduğunun bir göstergesidir. Onun bu davranışı, halkın kendi işlerini de aralarında görüşerek yapmalarına vesile olmuştur. Böylece önemli işlerde geniş çapta bir istişare geleneği oluşmuştu. Halkın her kesiminden insan, fikirlerini söyleme fırsatı buluyordu. Neticede karara bağlanan fikirlere herkes razı olur ve uyardı. Bu da toplumun içinde genel bir güven ve huzur ortamının yaşanmasını sağlamıştı.
Bir konuda istişare ederek karara varmak, Yüce Rabbimiz’in Kuran’da bildirdiği önemli bir mümin özelliğidir. Başka müminlerin de fikrini almak; müminlerin o konuya başka açılardan bakmalarını, farklı çözümler üretmelerini ve dolayısıyla en doğru karara varmalarını sağlar. Yüce Rabbimiz müminlerin bu özelliğini Kuran’da şöyle bildirmektedir:
"Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler. (Şura Suresi, 38)
"…Cenab-ı Allah'ın yardımına güveniyorum. Onun yardımı olmadıktan sonra kendime nasıl güvenirim?" diyerek Allah'a olan derin imanı ve tevekkülüyle Kuran ahlakı konusunda Müslümanlara örnek olan Hz. Ömer (ra), bir mesele ortaya çıktığı zaman Allah'ın bildirdiği bu ahlakı göstererek, karar vermeden önce Müslümanların görüşüne müracaat eder, konuyu onlarla istişare ederdi. Böylece en doğru fikir oluşur ve ona göre davranırdı. Bu konudaki "İstişare etmeden uygulamaya konulan konular, başarısızlığa mahkûmdur." sözü, istişare konusunda ne denli titiz olduğunun bir göstergesidir. Onun bu davranışı, halkın kendi işlerini de aralarında görüşerek yapmalarına vesile olmuştur. Böylece önemli işlerde geniş çapta bir istişare geleneği oluşmuştu. Halkın her kesiminden insan, fikirlerini söyleme fırsatı buluyordu. Neticede karara bağlanan fikirlere herkes razı olur ve uyardı. Bu da toplumun içinde genel bir güven ve huzur ortamının yaşanmasını sağlamıştı.
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Hz. Ömer... Adalet Sahibi Bir İslam Halifesi
Kuran Ahlakının Verdiği Adalet ve Hoşgörü Duygusu
Yüce Allah Kuran'da gerçek adaleti, insanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan adaletle hükmetmek, insanların hakkını korumak, zulme asla rıza göstermemek, zalime karşı mazlumdan yana tavır almak, ihtiyaç içinde olanlara yardım eli uzatmak olarak emretmektedir. Bu adalet, bir karar vermek gerektiğinde her iki tarafın da hakkını korumayı, olayları çok yönlü değerlendirmeyi, ön yargısız düşünmeyi, tarafsızlığı, hakkaniyeti, dürüstlüğü, hoşgörüyü, merhameti ve şefkati gerektirir. Bunlardan birinin eksikliğinde, ya da birinin ağır basmasında gerçek adaleti uygulamak zorlaşır. Bu bakımdan Allah'ın bir lütfu olarak Hz. Ömer'in (ra) bu konuda gösterdiği akıl ve feraset, günümüzde de örnek alınması gereken özelliklerinden birisidir.
Hz. Ömer (ra) on yıl süren halifeliği boyunca, sahip olduğu Kuran ahlakı ve bu ahlakın gerektirdiği adalet anlayışı ile idaresindeki tüm İslam toplumunun gönlünü kazanacak bir yönetim uygulamış ve -Allah'ın izni ile- İslam ahlakının yayılmasına büyük katkılarda bulunmuştur. Hz. Ömer'in (ra) verdiği bir himaye belgesi, bize bir müminin Kuran'da tarif edilen ahlakı gösterdiği takdirde nasıl bir hoşgörüye sahip olabileceğini göstermektedir;
"Bu verilen eman, hasta-sağlıklı, iyi-kötü yöre halkının tüm fertleri için din, can, mal, kilise ve havralarının himayesi içindir. Kiliseler tahrip edilmeyeceği gibi mesken de edilmeyecek ve onlardan hiçbir şey eksiltilmeyecektir. Halktan hiç kimse, zerre kadar zarar görmeyecektir. Bu kitapta yazılı hususlar, Allah ve Resulu'nun ahdi, halifelerin ve müminlerin zimmetindedir." (Yrd. Doç. Dr. Orhan Atalay, Doğu-Batı Kaynaklarında Birlikte Yaşama, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999, s. 95; Hamidullah, El-Vesaik, s. 380-381, No: 358)
Hz. Ömer'in (ra) adalet anlayışına dair tüm bu örnekler salih müminlerin adalet ve hoşgörü anlayışını gösteren çok hikmetli örneklerdir. Müminler tüm kişisel duygu ve düşüncelerini bir tarafa bırakmayı, kendisinden yardım talep eden iki tarafa da hakkaniyetli davranmayı, her şart ve durumda doğrulardan yana olmayı, dürüstlükten ve doğruluktan asla taviz vermemeyi Kuran ahlakı ölçüsünde kendilerine yol edinirler. Kendi çıkarlarından önce karşı tarafı düşünür, kendilerine bir zarar gelecek dahi olsa, eğer hak karşı taraftan yanaysa, adil olurlar. Müminlerin bu konuda göstermeleri gereken ahlak Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
"Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır." (Maide Suresi, 8)
alıntı.
Hazırlayandan Allah (cc) razı olsun
Yüce Allah Kuran'da gerçek adaleti, insanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan adaletle hükmetmek, insanların hakkını korumak, zulme asla rıza göstermemek, zalime karşı mazlumdan yana tavır almak, ihtiyaç içinde olanlara yardım eli uzatmak olarak emretmektedir. Bu adalet, bir karar vermek gerektiğinde her iki tarafın da hakkını korumayı, olayları çok yönlü değerlendirmeyi, ön yargısız düşünmeyi, tarafsızlığı, hakkaniyeti, dürüstlüğü, hoşgörüyü, merhameti ve şefkati gerektirir. Bunlardan birinin eksikliğinde, ya da birinin ağır basmasında gerçek adaleti uygulamak zorlaşır. Bu bakımdan Allah'ın bir lütfu olarak Hz. Ömer'in (ra) bu konuda gösterdiği akıl ve feraset, günümüzde de örnek alınması gereken özelliklerinden birisidir.
Hz. Ömer (ra) on yıl süren halifeliği boyunca, sahip olduğu Kuran ahlakı ve bu ahlakın gerektirdiği adalet anlayışı ile idaresindeki tüm İslam toplumunun gönlünü kazanacak bir yönetim uygulamış ve -Allah'ın izni ile- İslam ahlakının yayılmasına büyük katkılarda bulunmuştur. Hz. Ömer'in (ra) verdiği bir himaye belgesi, bize bir müminin Kuran'da tarif edilen ahlakı gösterdiği takdirde nasıl bir hoşgörüye sahip olabileceğini göstermektedir;
"Bu verilen eman, hasta-sağlıklı, iyi-kötü yöre halkının tüm fertleri için din, can, mal, kilise ve havralarının himayesi içindir. Kiliseler tahrip edilmeyeceği gibi mesken de edilmeyecek ve onlardan hiçbir şey eksiltilmeyecektir. Halktan hiç kimse, zerre kadar zarar görmeyecektir. Bu kitapta yazılı hususlar, Allah ve Resulu'nun ahdi, halifelerin ve müminlerin zimmetindedir." (Yrd. Doç. Dr. Orhan Atalay, Doğu-Batı Kaynaklarında Birlikte Yaşama, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999, s. 95; Hamidullah, El-Vesaik, s. 380-381, No: 358)
Hz. Ömer'in (ra) adalet anlayışına dair tüm bu örnekler salih müminlerin adalet ve hoşgörü anlayışını gösteren çok hikmetli örneklerdir. Müminler tüm kişisel duygu ve düşüncelerini bir tarafa bırakmayı, kendisinden yardım talep eden iki tarafa da hakkaniyetli davranmayı, her şart ve durumda doğrulardan yana olmayı, dürüstlükten ve doğruluktan asla taviz vermemeyi Kuran ahlakı ölçüsünde kendilerine yol edinirler. Kendi çıkarlarından önce karşı tarafı düşünür, kendilerine bir zarar gelecek dahi olsa, eğer hak karşı taraftan yanaysa, adil olurlar. Müminlerin bu konuda göstermeleri gereken ahlak Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
"Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır." (Maide Suresi, 8)
alıntı.
Hazırlayandan Allah (cc) razı olsun
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Similar topics
» İslâm Dîni Nedir? İslam’ın diğer dinlerden farklı yönleri nelerdir?
» Cenazeler
» Sahibi razı olmadıkça
» Cenazeler
» Sahibi razı olmadıkça
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: SAHABELER :._.·´¯) :: EHL-İ BEYT ve HULEFA-İ RAŞİDİN [DÖRT HALİFE]
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN