Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 28 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 28 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Meğer Meleklere Aç/mış Menekşeler
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: EDEBİ/YAD
1 sayfadaki 1 sayfası
Meğer Meleklere Aç/mış Menekşeler
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Meğer meleklere aç/mış menekşeler
Her bahar yaşıyorum bu acemiliği. Her bahar ayağım dolanıyor başım dönüyor bakışım çatallanıyor ellerim terliyor. Acemiyim bu bahar yine. Ustaca karşılayamıyorum baharı. Tecrübemi konuşturamıyorum bi’türlü. Oysa ustalaşmış olmalıydım. Acemi bir bahar karşılayıcısı olmak için mazeretim kalmamış olmalı. Kırbeşinci baharım bu. Kırkbeşinci olmasına kırkbeşinci ama adı üzerinde bu bahar ilkbahar. Hep “ilk” var başında “bahar”ın. “İlk” defa görüyorum bembeyaz coşkuyla köpüklenen denizler gibi hayata koşan ağaçları. İlk defa farkediyorum terütaze sevinçlerle varlığa uç veren lâleleri papatyaları menekşeleri. Pencere önüme kadar taşmış bir bahar karşılıyor beni. Kaçsam da yol kenarlarında yakalıyor beni gelincikler. Kızım bir kırçiçeği koparıp uzatıyor elime. Sadece çiçeklerin isimlerini saymaya boş vaktim oluyor. Lâle sümbül frezya.. Sarısı var! Eflatunu var! Kızılı da! Ah bir de kokuları! Mor salkımlar ise selam vermeden geçiyorum diye rayihalarıyla uzanıyorlar burnumun dibine kadar. Bu arada erguvanları da kaçırmamalı. Bir fıskiyeden fırlar gibi ağacın her yanına sarılan budakları beklemeden, hiç nazlanmadan patlayıp duran o efsûnlu renkleri. Güllerin başında ise bir ömür beklemeli sanki. Yaprak yaprak güzellik dermeli. Bir de ıhlamurlar kokmaya başlarsa, ne ederim ben? İşim başımdan aşkın benim. Hangi çiçeğe hangi ağaca, hangi kokuya hangi renge tutunup da kalayım? Hangi güzelliğin yüzüne asılıp da durayım?
Etrafımda her an hep yeni renkte hep yeni kokularda sürüp giden bir şehrâyin var. O kadar çok ki seyredilecek, üzerinde durup tefekkür edilecek yaratılış! Hakkını veremediğime yanıyorum baharın. Hep alacaklı kalıyor benden bahar. Onca güzelliğe bakış borçlanıyorum her defasında. Yanından bir göz ucu bakışıyla geçiyorum sadece. Tek bir lâleyi bile bir bahar boyu seyretmeye değer diyor dostlar. “Kırkbeşinci baharının ihtisasını lâleler üzerinde yap! Ama o kırmızısının tonunu ne bayrağa, ne bordoya ne pembeye benzettiğin renkteki o lâleye ayır vaktini. Altı yaprakla açıp da sonra yapraklarını bir bir döküşündeki hüznü de seyret. Bir ömür yeter sana bu sevinç, bu hüzün.”
“İyi de papatyaların gönlü kalmaz mı?” diyorum içimden. “Ya kasımpatılara nasıl yetişeyim?” “Menekşeleri ıskalamaya gönlüm hiç razı değil!” Bu kırkbeşinci baharı, hiç kimsenin uğramadığı bir kırda, hiç kimsenin özenerek dikmediği,hiç kimsenin de bile isteye seyretmeye tenezzül etmediği bildiğim en güzel kırmızıyı, en ince yüzde ağırlayan o gelinciklerle sarmaş dolaş geçirmeye de razıyım. Ancak belki o zaman, bu baharın hakkını verdim diye kocaman bir “Oh!” çekerim. “Galiba,” demişti Ali ağabey uzun bahar yolculuğumuzda “çiçeklerin kelebeği de gelincikler!” Kelebekler var bir de... Onlar ki sanki çiçeklerin suskun güzelliğine,kırların yalnız tazeliğine bir karşılık vermek üzere uçuyorlar,uçuyorlar. Kıpkızıl gelincikler, incecik yapraklarıyla nasıl yeşile sarıya boyalı kırların tazeliği üzerinde bir mühür gibi dikkat çekiyorsa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kelebekler de öyle! Nazenin hareketleriyle bak(amay)ışımızı dürtüp göz göz gezdiriyorlar o güzellerin yüzlerinde. Yoksa, bu baharı kelebeklere mi ayırsam?
Peki ya kuş sesleri? Kime nasıl açıklarım ben, kırkbeşinci baharında bile kuş seslerini birbirinden ayırd edemediğimi? Utanmam mı bu sağırlıkla? Kuşlar ki çiçeklerin suskun güzelliğini sesten bayraklar gibi taşıyorlar,gönlün kapısı kulaklara taşırıyorlar? Kuş sesleri ki, bir gülün son yaprağını saran sesten bir yaprak daha örüyorlar! Dinlemeye vaktim yok! Telaşla geçiyorum aralarından! Seherlerde yarı uykulu, öğlelerde başka şeylere kulak kesilmiş halde, o bahar bestelerini kırkbeşinci defa daha kaçırıyorum, ıskalıyorum, yok sayıyorum.
Olmadı işte bak! Yine olmadı! Olmayacak! Bunca güzelliğe bir değil bin bakış borçlanarak gidiyorum. Bunca inceliğe minnet duymadan koştukça koşuyorum. Nereye gidiyorum?
Galiba ilk defa! İlk defa bu kadar susayarak ve acıkarak bakışsız bıraktığım bunca güzelliğin hak ettiği ince bakışları derin tefekkürleri fark ediyorum. Benim ıskaladığım yerlerde[img]benim bakmadığım yüzlerde benim özenmediğim güzellerde bin bakışlar bin yakarışlar, bin minnet duyuşlar bin hayret edişler bin alkışlar bin takdir edişler[img] bin hayran oluşlar olmalı. Bu baharı benim bir ömür seyretmek istediğim gibi seyreden birileri olmalı. Benim bıraktığım bakış boşluklarını dolduran benim suskunluğa terkettiğim seslere çağıltılı bir dinlemeyle karşılık veren anlamsızca baktığım güzellerin hakkını fazla fazla verenler olmalı. Boş bakışlara kalmamalı bunca diriliş!
Şimdi o boşlukları dolduruyorum: Ve ben meleklere inanıyorum. İnandığıma da seviniyorum. İnandığım kadar çok bahar bestesi duyuyorum. İnandığım kadar çok bakış çiçeği deriyorum. Melekçe bakışlara bakan bahara daha başka bakıyorum. Dal uçlarına melekçe hayranlıklar diziyorum. Gül yüzlerde her an meleksî zikirler duyuyorum. Kuş cıvıltılarına melekçe çağıldayışlar ekliyorum. Her çiçeğin her haline her rengine her rayiha inceliğine en az bir melek tayin ediyorum. Bunca güzelliğin bunca bakışı hak ettiğini biliyorum. Meleklere yeni/den inanıyorum. Erik dallarında çiçeklerin ak köpükler gibi coşkusuna katılarak inanıyorum.
Senai Demirci
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: KÜLTÜR SARAYI :._.·´¯) :: EDEBİ/YAD
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN