Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 41 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 41 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
KEYFİNE GÖRE YAŞA....
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: DİNİ KONULAR VE BİLGİLER :._.·´¯) :: DİNİ BİLGİLER ve İSLAMİ YAZILAR
1 sayfadaki 1 sayfası
KEYFİNE GÖRE YAŞA....
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Allahü tealanın yarattıgı her mahlük ölümü tatacak ..Çünkü ölüm, haktır ve hiçbir kimse ölümden kurtulamaz. Ölüm, ahiret kapılarından bir kapıdır. Bu kapıdan geçmeyen Allahü teâlâya kavuşamaz. Enbiya suresinin 35. ve Ankebut suresinin 57. âyet-i kerimelerinde mealen; (Her canlı, ölümün tadını tadacaktır!) buyuruldu. Bunun için, her insan ölecektir ve ölümden kurtuluş da yoktur. Hadis-i şerifte; (Ömrü uzun, ibadetleri de çok olana müjdeler olsun!) buyuruldu.
Dostu dosta ölümle kavuşturuyorlar. Bu sebeple Allahü teâlânın aşıkları, ölümü düşünerek teselli buluyor, üzüntüleri azalıyor. Ankebut suresinin 5. âyetinde mealen; (Allahü teâlâya kavuşmak isteyenler! Biliniz ki, Allahü teâlâya kavuşmak zamanı herhalde gelecektir) buyuruldu.
Peygamber efendimiz altı yaşlarında iken annesi ile beraber Medine’den Mekke’ye dönüyorlardı. Ebva denilen yerde, hazret-i Amine hastalandı ve kendinden geçmişti. Peygamber efendimiz ise annesinin başı ucundan ayrılmıyordu. Bir müddet sonra hazret-i Amine kendine gelince oğlu Muhammed aleyhisselamın mübarek yüzüne bakarak, şu mealde beyitler okudu:
“Yaşayan herkes ölecektir. Yeni olan her şey eskiyecektir. Eğer ben ölürsem gam yemem. Adım alemde daima anılır. Çünkü, böyle pak ve mübarek bir evlat yadigar bıraktım.”
Lokman Hakim hazretleri oğluna hitaben buyurur ki:
“Ey oğul! Ateş gelirken ondan nasıl emin olunur? Dünyadan ayrılmak muhakkak iken, ona nasıl meyledilir? Ölüm nasıl akıldan çıkar? Onun geleceğinden asla şüphe edilmez. Uyuduğun gibi öleceksin. Ey oğlum! İnsanın üç şeyi vardır: Ruhunu Azrail aleyhisselam alır. Hayır veya şer ne ise; ameli kendisine kalır. Bedenini de kurtlar yer ve toprak çürütür.”
Ömer bin Abdülaziz hazretleri, bir cuma hutbesinde; “Ey insanlar! Kalblerinizi düzeltirseniz, dışınız da iyi olur ve azalarınız, gözünüz, kulağınız, elleriniz, ayaklarınız, hayır işler, Allahü teâlânın beğendiği şeylerle meşgul olur. Ahiretiniz için salih ameller işlerseniz, dünyanızı da korumuş olursunuz. Hazret-i Adem’den itibaren, kendisine kadar bütün dedeleri ölüp gitmiş olan herkes, bir gün ölecektir” buyurmuştur.
Abdüla’la Kureyşi hazretleri; “Hiçbir fert yoktur ki, ölüm meleği günde iki defa kapısını çalmasın” buyurmaktadır.
Bir gün Peygamber efendimiz ölüm halindeki bir kimseyi ziyaret eder ve;
- Kendini nasıl buluyorsun? diye sorarlar. O kimse;
- Kendimi korku ile ümit arasında görüyorum cevabını verir. Bunun üzerine Resulullah efendimiz;
- Allahü teâlâ bir kalbde korku ve ümidi bir arada bulundurmaz. Eğer bir kimsenin kalbinde korku ve ümidi bir arada bulundurursa, onu ümit ettiklerine kavuşturur, korktuklarından da emin eyler buyururlar.
Gaziantep’te yetişen velilerinden Derviş Hacı Efendi, sevenlerine sık sık şöyle buyururmuş:
“Ölüm bilinmeyen bir şeydir. Gelmeden görünmez, gelince de aman vermez. Ölüm seferine çıkanın bir daha geri dönmesine imkan yoktur. Bu yalan dünya nice defalar dolup boşalmıştır. Ölüm nice anaların yavrusunu almış, nice babaların boynunu bükmüş, nice yavruları anasız, babasız koymuştur. Herkes birbirinin öldüğünü, gül benzinin kara toprakta solduğunu görür. Bununla beraber dünyaya bağlanmaktan vazgeçmez, dünya derdini çeker, dünya işine dalar. Fakat nihayet yaptığını bırakıp gider. Böyle olduğu halde kimse aklını başına toplayıp yalancı dünyanın halini anlayamamakta ve bu yolculuğa hazırlanmamaktadır.”
Netice olarak insan, istediği gibi yaşasa da, yaşamasa da, bir gün elbette ölecek ve istediği, arzu ettiği şeyleri toplasa da, toplamasa da, bunlardan bir gün ayrılacaktır. İmam-ı Gazali hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Keyfine göre yaşa! Fakat bu yaşaman uzun sürmeyecek, bir gün elbette öleceksin. Gece gündüz düşündüğün, sımsıkı sarıldığın lezzetlerden elbette ayrılacaksın. Dünyanın nesini seversen sev, hepsine veda edeceksin! Elinden geleni yap! Fakat unutma ki, her yaptığının hesabını vereceksin!”
Dostu dosta ölümle kavuşturuyorlar. Bu sebeple Allahü teâlânın aşıkları, ölümü düşünerek teselli buluyor, üzüntüleri azalıyor. Ankebut suresinin 5. âyetinde mealen; (Allahü teâlâya kavuşmak isteyenler! Biliniz ki, Allahü teâlâya kavuşmak zamanı herhalde gelecektir) buyuruldu.
Peygamber efendimiz altı yaşlarında iken annesi ile beraber Medine’den Mekke’ye dönüyorlardı. Ebva denilen yerde, hazret-i Amine hastalandı ve kendinden geçmişti. Peygamber efendimiz ise annesinin başı ucundan ayrılmıyordu. Bir müddet sonra hazret-i Amine kendine gelince oğlu Muhammed aleyhisselamın mübarek yüzüne bakarak, şu mealde beyitler okudu:
“Yaşayan herkes ölecektir. Yeni olan her şey eskiyecektir. Eğer ben ölürsem gam yemem. Adım alemde daima anılır. Çünkü, böyle pak ve mübarek bir evlat yadigar bıraktım.”
Lokman Hakim hazretleri oğluna hitaben buyurur ki:
“Ey oğul! Ateş gelirken ondan nasıl emin olunur? Dünyadan ayrılmak muhakkak iken, ona nasıl meyledilir? Ölüm nasıl akıldan çıkar? Onun geleceğinden asla şüphe edilmez. Uyuduğun gibi öleceksin. Ey oğlum! İnsanın üç şeyi vardır: Ruhunu Azrail aleyhisselam alır. Hayır veya şer ne ise; ameli kendisine kalır. Bedenini de kurtlar yer ve toprak çürütür.”
Ömer bin Abdülaziz hazretleri, bir cuma hutbesinde; “Ey insanlar! Kalblerinizi düzeltirseniz, dışınız da iyi olur ve azalarınız, gözünüz, kulağınız, elleriniz, ayaklarınız, hayır işler, Allahü teâlânın beğendiği şeylerle meşgul olur. Ahiretiniz için salih ameller işlerseniz, dünyanızı da korumuş olursunuz. Hazret-i Adem’den itibaren, kendisine kadar bütün dedeleri ölüp gitmiş olan herkes, bir gün ölecektir” buyurmuştur.
Abdüla’la Kureyşi hazretleri; “Hiçbir fert yoktur ki, ölüm meleği günde iki defa kapısını çalmasın” buyurmaktadır.
Bir gün Peygamber efendimiz ölüm halindeki bir kimseyi ziyaret eder ve;
- Kendini nasıl buluyorsun? diye sorarlar. O kimse;
- Kendimi korku ile ümit arasında görüyorum cevabını verir. Bunun üzerine Resulullah efendimiz;
- Allahü teâlâ bir kalbde korku ve ümidi bir arada bulundurmaz. Eğer bir kimsenin kalbinde korku ve ümidi bir arada bulundurursa, onu ümit ettiklerine kavuşturur, korktuklarından da emin eyler buyururlar.
Gaziantep’te yetişen velilerinden Derviş Hacı Efendi, sevenlerine sık sık şöyle buyururmuş:
“Ölüm bilinmeyen bir şeydir. Gelmeden görünmez, gelince de aman vermez. Ölüm seferine çıkanın bir daha geri dönmesine imkan yoktur. Bu yalan dünya nice defalar dolup boşalmıştır. Ölüm nice anaların yavrusunu almış, nice babaların boynunu bükmüş, nice yavruları anasız, babasız koymuştur. Herkes birbirinin öldüğünü, gül benzinin kara toprakta solduğunu görür. Bununla beraber dünyaya bağlanmaktan vazgeçmez, dünya derdini çeker, dünya işine dalar. Fakat nihayet yaptığını bırakıp gider. Böyle olduğu halde kimse aklını başına toplayıp yalancı dünyanın halini anlayamamakta ve bu yolculuğa hazırlanmamaktadır.”
Netice olarak insan, istediği gibi yaşasa da, yaşamasa da, bir gün elbette ölecek ve istediği, arzu ettiği şeyleri toplasa da, toplamasa da, bunlardan bir gün ayrılacaktır. İmam-ı Gazali hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Keyfine göre yaşa! Fakat bu yaşaman uzun sürmeyecek, bir gün elbette öleceksin. Gece gündüz düşündüğün, sımsıkı sarıldığın lezzetlerden elbette ayrılacaksın. Dünyanın nesini seversen sev, hepsine veda edeceksin! Elinden geleni yap! Fakat unutma ki, her yaptığının hesabını vereceksin!”
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: DİNİ KONULAR VE BİLGİLER :._.·´¯) :: DİNİ BİLGİLER ve İSLAMİ YAZILAR
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN