Giriş yap
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 148 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 148 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
ÜÇÜNCÜ SÖZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: RİSALE-İ NUR OKUMALARI
1 sayfadaki 1 sayfası
ÜÇÜNCÜ SÖZ
ÜÇÜNCÜ SÖZ
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (1)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (2)
(1)- Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla
(2)- Ey insanlar! Rabbinize kulluk ediniz. (Bakara Sûresi: 21.)
(3)- Şehâdet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.
(4)- Emirlerine itaate ve hayırlı işlerde başarıya ulaştırdığı için Allah'a hamd olsun.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (1)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (2)
İbâdet ne büyük bir ticaret ve saadet; fısk ve sefâhet ne büyük bir hasâret ve helâket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle:
Bir vakit, iki asker, uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler. Tâ yol ikileşir. Bir adam orada bulunur. Onlara der:
"Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa ve uzunlukta birdirler. Yalnız bir fark var ki; intizamsız, hükümetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider. Zâhirî bir hiffet, yalancı bir rahatlık görür. İntizam-ı askerî altındaki sağ yolun yolcusu ise, mugaddî hulâsalardan dolu dört okkalık bir çanta ve her adüvvü alt ve mağlûp edecek iki kıyyelik bir mükemmel mîrî silâhı taşımaya mecburdur."
O iki asker, o muarrif adamın sözünü dinledikten sonra, şu bahtiyar nefer sağa gider. Bir batman ağırlığı omzuna ve beline yükler. Fakat kalbi ve ruhu binler batman minnetlerden ve korkulardan kurtulur. Öteki bedbaht nefer ise, askerliği bırakır. Nizâma tâbi olmak istemez. Sola gider. Cismi bir batman ağırlıktan kurtulur. Fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem her şeyden, her hâdiseden titrer bir sûrette gider. Tâ mahall-i maksûda yetişir. Orada, âsi ve kaçak cezasını görür.
Askerlik nizâmını seven, çanta ve silâhını muhâfaza eden ve sağa giden nefer ise, kimseden minnet almayarak, kimseden havf etmeyerek, rahat-ı kalb ve vicdan ile gider. Tâ, o matlûb şehire yetişir. Orada, vazifesini güzelce yapan bir nâmuslu askere münâsip bir mükâfat görür.
İşte ey nefs-i serkeş! Bil ki, o iki yolcu, biri mutî-i kanun-u İlâhî, birisi de âsi ve hevâya tâbi insanlardır. O yol ise, hayat yoludur ki, âlem-i ervâhtan gelip, kabirden geçer, âhirete gider. O çanta ve silâh ise ibâdet ve takvâdır. İbâdetin, çendan, zahirî bir ağırlığı var. Fakat, mânâsında öyle bir rahatlık ve hafiflik var ki, tarif edilmez.
Yani, "Hâlık ve Rezzâk, Ondan başka yoktur. Zarar ve menfaat, Onun elindedir. O hem Hakîmdir, abes iş yapmaz. Hem Rahîmdir, ihsanı, merhameti çoktur" diye itikad ettiğinden, her şeyde bir hazîne-i rahmet kapısını bulur. Duâ ile çalar. Hem herşeyi kendi Rabbinin emrine musahhar görür. Rabbine ilticâ eder; tevekkül ile istinad edip, her musîbete karşı tahassun eder. İmânı ona bir emniyet-i tâmme verir.
Evet, her hakiki hasenât gibi, cesâretin dahi menbaı imândır, ubûdiyettir. Her seyyiât gibi, cebânetin dahi menbaı dalâlettir.
Evet, tam münevverü'l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimâldir ki, onu korkutmaz. Belki hârika bir kudret-i Samedâniyeyi, lezzetli bir hayret ile seyredecek. Fakat, meşhur bir münevverü'l-akıl denilen kalbsiz bir fâsık feylesof ise, gökte bir kuyruklu yıldızı görse, yerde titrer. "Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?" der, evhâma düşer. (Bir vakit böyle bir yıldızdan Amerika titredi. Çokları gece vakti hânelerini terk ettiler.)
Evet, insan nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu halde, sermâyesi hiç hükmünde. Hem nihayetsiz musîbetlere mâruz olduğu halde, iktidarı hiç hükmünde birşey. Adetâ sermâye ve iktidarının dairesi, eli nereye yetişirse o kadardır. Fakat emelleri, arzuları ve elemleri ve belâları ise; dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir.
Bu derece âciz ve zayıf, fakir ve muhtaç olan ruh-u beşere ibâdet, tevekkül, tevhid, teslim ne kadar azîm bir kâr, bir saadet, bir nimet olduğunu, bütün bütün kör olmayan görür, derk eder. Mâlûmdur ki, zararsız yol, zararlı yola velev on ihtimâlden bir ihtimâl ile olsa tercih edilir. Halbuki, meselemiz olan ubûdiyet yolu, zararsız olmakla beraber, ondan dokuz ihtimâl ile bir saadet-i ebediye hazînesi vardır. Fısk ve sefâhet yolu ise hattâ fâsıkın itirafiyle dahi menfaatsiz olduğu halde, ondan dokuz ihtimâl ile şekâvet-i ebediye helâketi bulunduğu, icmâ ve tevâtür derecesinde, hadsiz ehl-i ihtisâsın ve müşâhedenin şehâdetiyle sabittir ve ehl-i zevkin ve keşfin ihbarâtıyla muhakkaktır.
Elhâsıl, âhiret gibi dünya saadeti dahi, ibâdette ve Allah'a asker olmaktadır. Öyle ise biz dâimâ
, [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (4) demeliyiz ve Müslüman olduğumuza şükretmeliyiz.
(1)- Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla
(2)- Ey insanlar! Rabbinize kulluk ediniz. (Bakara Sûresi: 21.)
(3)- Şehâdet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.
(4)- Emirlerine itaate ve hayırlı işlerde başarıya ulaştırdığı için Allah'a hamd olsun.
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: ÜÇÜNCÜ SÖZ
MÜTALAASINI YAPALIM İNŞAALLAHÜ TEALA
* * * * *
* * * * *
İbâdet (ALLAHIN EMİRLERİNİ YERİNE GETİRİP YASAKLARINDAN UZAK DURMAK) ne büyük bir ticaret ve saadet ;
fısk (ALLAHIN EMİRLERİNİ TERK EDİP ONA İSYAN ETMEK) ve
sefâhet (YASAK ŞEYLERE DÜŞKÜNLÜK,HARAMDA LEZZET ALMAK) ne büyük bir
hasâret (ZARAR ETME,HÜSRANA DÜŞME) ve
helâket (MAHVOLMA) olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle:
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: ÜÇÜNCÜ SÖZ
Bir vakit, iki asker, uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler. Tâ yol ikileşir. Bir adam orada bulunur. Onlara der: "Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa ve uzunlukta birdirler.
Yalnız bir fark var ki; intizamsız (DÜZENSİZ) , hükümetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider. Zâhirî bir hiffet (HAFİFLİK) , yalancı bir rahatlık görür. İntizam-ı askerî (ASKERİ DÜZEN) altındaki sağ yolun yolcusu ise, mugaddî (GIDA VERİCİ) hulâsalardan dolu dört okkalık (BİR OKKA 1200GR İSE,4 OKKA YAKLAŞIK 5 KG AĞIRLIĞINDA) bir çanta ve her adüvvü (DÜŞMANI) alt ve mağlûp edecek iki kıyyelik (2 OKKALIK YANİ 2400 GR AĞIRLIĞINDA) bir mükemmel mîrî (DEVLET MALI OLAN) silâhı taşımaya mecburdur."
O iki asker, o muarrif (YOL GÖSTERİCİ) adamın sözünü dinledikten sonra, şu bahtiyar (AKILLI,TEMİZ) nefer sağa gider. Bir batman ağırlığı (YANİ 5 KG ÇANTA İLE 2,4 KG SİLAHI) omzuna ve beline yükler. Fakat kalbi ve ruhu binler batman minnetlerden ve korkulardan kurtulur. Öteki bedbaht(AKILSIZ,KÖTÜ DÜŞÜNCELİ) nefer ise, askerliği bırakır. Nizâma (KANUNA ,DÜZENE) tâbi olmak istemez. Sola gider. Cismi bir batman ağırlıktan kurtulur. Fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem her şeyden, her hâdiseden(OLAYDAN) titrer bir sûrette gider. Tâ mahall-i maksûda (İSTENİLEN YERE) yetişir. Orada, âsi ve kaçak cezasını görür.
Askerlik nizâmını (DÜZENİNİ,DİSİPLİNİNİ) seven, çanta ve silâhını muhâfaza eden ve sağa giden nefer ise, kimseden minnet almayarak, kimseden havf etmeyerek (KORKMAYARAK) , rahat-ı kalb ve vicdan ile gider. Tâ, o matlûb (İSTENİLEN) şehire yetişir. Orada, vazifesini güzelce yapan bir nâmuslu askere münâsip bir mükâfat görür.
Yalnız bir fark var ki; intizamsız (DÜZENSİZ) , hükümetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider. Zâhirî bir hiffet (HAFİFLİK) , yalancı bir rahatlık görür. İntizam-ı askerî (ASKERİ DÜZEN) altındaki sağ yolun yolcusu ise, mugaddî (GIDA VERİCİ) hulâsalardan dolu dört okkalık (BİR OKKA 1200GR İSE,4 OKKA YAKLAŞIK 5 KG AĞIRLIĞINDA) bir çanta ve her adüvvü (DÜŞMANI) alt ve mağlûp edecek iki kıyyelik (2 OKKALIK YANİ 2400 GR AĞIRLIĞINDA) bir mükemmel mîrî (DEVLET MALI OLAN) silâhı taşımaya mecburdur."
O iki asker, o muarrif (YOL GÖSTERİCİ) adamın sözünü dinledikten sonra, şu bahtiyar (AKILLI,TEMİZ) nefer sağa gider. Bir batman ağırlığı (YANİ 5 KG ÇANTA İLE 2,4 KG SİLAHI) omzuna ve beline yükler. Fakat kalbi ve ruhu binler batman minnetlerden ve korkulardan kurtulur. Öteki bedbaht(AKILSIZ,KÖTÜ DÜŞÜNCELİ) nefer ise, askerliği bırakır. Nizâma (KANUNA ,DÜZENE) tâbi olmak istemez. Sola gider. Cismi bir batman ağırlıktan kurtulur. Fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem her şeyden, her hâdiseden(OLAYDAN) titrer bir sûrette gider. Tâ mahall-i maksûda (İSTENİLEN YERE) yetişir. Orada, âsi ve kaçak cezasını görür.
Askerlik nizâmını (DÜZENİNİ,DİSİPLİNİNİ) seven, çanta ve silâhını muhâfaza eden ve sağa giden nefer ise, kimseden minnet almayarak, kimseden havf etmeyerek (KORKMAYARAK) , rahat-ı kalb ve vicdan ile gider. Tâ, o matlûb (İSTENİLEN) şehire yetişir. Orada, vazifesini güzelce yapan bir nâmuslu askere münâsip bir mükâfat görür.
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: ÜÇÜNCÜ SÖZ
Kelimeleri açtık şimdi düşünelim... [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Neden birisi ceza aldı , diğeri mükafat aldı ?
Ceza alan , askerlik düzeninin dışına çıktı ,askerliğe isyan etti. Ben hürüm dilediğimi yaparım , düzene müzene uymam dedi. Silahı , çantayı attı. Arzularının peşinden gitti.
Ve neticede KAÇAK CEZASINI ALARAK HAPS EDİLDİ.
Diğeri ise düzene , kanuna ,hükümete,askerliğe isyan etmedi , kendisinden istenileni yerine getirdiği için mükafatını gördü.
Neden birisi ceza aldı , diğeri mükafat aldı ?
Ceza alan , askerlik düzeninin dışına çıktı ,askerliğe isyan etti. Ben hürüm dilediğimi yaparım , düzene müzene uymam dedi. Silahı , çantayı attı. Arzularının peşinden gitti.
Ve neticede KAÇAK CEZASINI ALARAK HAPS EDİLDİ.
Diğeri ise düzene , kanuna ,hükümete,askerliğe isyan etmedi , kendisinden istenileni yerine getirdiği için mükafatını gördü.
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: ÜÇÜNCÜ SÖZ
HİKAYE sona erdi , ŞİMDİ İSE HİKAYENİN HAKİKATLARI NEDİR Görmeye çalışalım...
İşte ey nefs-i serkeş! (İSYAN EDEN,BAZIBOZUK NEFİS)
Bil ki, o iki yolcu, biri mutî-i kanun-u İlâhî ( İLAHİ KANUNLARA UYAN VE GEREĞİNİ YERİNE GETİREN ) , birisi de âsi ( İSYAN EDEN ) ve hevâya ( NEFSANİ İSTEKLERİNE ) tâbi insanlardır.
O yol ise, hayat yoludur ki, âlem-i ervâhtan gelip ( RUHLAR ALEMİNDEN ) , kabirden geçer, âhirete gider.
O çanta ve silâh ise ibâdet ve takvâdır.
İbâdetin, çendan, zahirî bir ağırlığı var. Fakat, mânâsında öyle bir rahatlık ve hafiflik var ki, tarif edilmez.
İşte ey nefs-i serkeş! (İSYAN EDEN,BAZIBOZUK NEFİS)
Bil ki, o iki yolcu, biri mutî-i kanun-u İlâhî ( İLAHİ KANUNLARA UYAN VE GEREĞİNİ YERİNE GETİREN ) , birisi de âsi ( İSYAN EDEN ) ve hevâya ( NEFSANİ İSTEKLERİNE ) tâbi insanlardır.
O yol ise, hayat yoludur ki, âlem-i ervâhtan gelip ( RUHLAR ALEMİNDEN ) , kabirden geçer, âhirete gider.
O çanta ve silâh ise ibâdet ve takvâdır.
İbâdetin, çendan, zahirî bir ağırlığı var. Fakat, mânâsında öyle bir rahatlık ve hafiflik var ki, tarif edilmez.
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: ÜÇÜNCÜ SÖZ
TAKVÂ : Bütün günahlardan kendini korumak; dinin yasak ettiği şeylerden kaçınmak....
TAKVÂDARÂNE : Bütün günahlardan kendini koruyarak; dinin yasak ettiği şeylerden kaçınarak.
TAKVÂ-I HAKİKÎ : Gerçek takva, Allah korkusu. Bütün günahlardan kendini korumak; dinin yasak ettiği şeylerden kaçınmak.
TAKVA-YI KÂMİLE : Allah korkusuyla yaşayıp emir ve yasaklarına harfiyyen uymak.
TAKVÂDARÂNE : Bütün günahlardan kendini koruyarak; dinin yasak ettiği şeylerden kaçınarak.
TAKVÂ-I HAKİKÎ : Gerçek takva, Allah korkusu. Bütün günahlardan kendini korumak; dinin yasak ettiği şeylerden kaçınmak.
TAKVA-YI KÂMİLE : Allah korkusuyla yaşayıp emir ve yasaklarına harfiyyen uymak.
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: ÜÇÜNCÜ SÖZ
Çünkü, âbid ( KUL ) , namazında der: EŞHEDU EN LA İLAHE İLLALLAH Yani, "Hâlık ( YARATICI ) ve Rezzâk ( RIZIK VEREN ) , Ondan başka yoktur. Zarar ve menfaat , Onun elindedir. O hem Hakîmdir ( HİKMETLİ İŞ YAPAR ) abes ( BOŞ ) iş yapmaz. Hem Rahîmdir ( ŞEFKATLİDİR ) , ihsanı , merhameti çoktur " diye itikad ettiğinden ( İNANDIĞINDAN ) , her şeyde bir hazîne-i rahmet ( RAHMET HAZİNESİNİN ) kapısını bulur. Duâ ile çalar. Hem herşeyi kendi Rabbinin emrine musahhar görür ( BOYUN EĞMİŞ GÖRÜR ) . Rabbine ilticâ eder ( SIĞINIR ) ; tevekkül ( SEBEPLERE SARILDIKTAN SONRA NETİCESİNİ ALLAH `A BIRAKMA , NETİCEYE RIZA GÖSTERME ) ile istinad edip ( DAYANIP ) , her musîbete karşı tahassun eder ( KORUNUR ) . İmânı ona bir emniyet-i tâmme ( GÜVEN , KORKUSUZLUK ) verir.
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: ÜÇÜNCÜ SÖZ
Evet , her hakiki hasenât ( İYİLİK ) gibi , cesâretin dahi menbaı ( KAYNAĞI ) imândır , ubûdiyettir (İBADETLERDİR ) . Her seyyiât ( GÜNAH ) gibi, cebânetin ( KORKAKLIĞIN ) dahi menbaı ( KAYNAĞI ) dalâlettir ( HAK YOLDAN SAPMAKTIR ) . Evet , tam münevverü'l-kalb ( KALBİ NURLANMIŞ ) bir âbidi ( KULU ) , küre-i arz ( YERKÜRE ) bomba olup patlasa , ihtimâldir ki , onu korkutmaz. Belki hârika bir kudret-i Samedâniyeyi ( ALLAHIN KUDRETİNİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ) lezzetli bir hayret ile seyredecek . Fakat , meşhur ( TANINMIŞ ) bir münevverü'l-akıl ( AKLI NURLANMIŞ ) denilen kalbsiz bir fâsık ( HAK YOLDAN ÇIKMIŞ İSYANKAR ) feylesof ise, gökte bir kuyruklu yıldızı görse , yerde titrer. " Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı? " der , evhâma düşer. ( Bir vakit böyle bir yıldızdan Amerika titredi. Çokları gece vakti hânelerini terk ettiler.)
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
Geri: ÜÇÜNCÜ SÖZ
Evet , insan nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu halde , sermâyesi hiç hükmünde. Hem nihayetsiz (SONSUZ) musîbetlere mâruz olduğu (UĞRADIĞI) halde , iktidarı (GÜCÜ KUVVETİ) hiç hükmünde birşey. Adetâ sermâye ve iktidarının daires i, eli nereye yetişirse o kadardır. Fakat emelleri, arzuları ve elemleri (ACILARI) ve belâları ise ; dairesi , gözü , hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir. Bu derece âciz ve zayıf, fakir ve muhtaç olan ruh-u beşere (İNSANIN RUHUNA) ibâdet , tevekkül , tevhid , teslim ne kadar azîm bir kâr, bir saadet , bir nimet olduğunu , bütün bütün kör olmayan görür , derk eder (ANLAR) . Mâlûmdur ki, zararsız yol, zararlı yola velev on ihtimâlden bir ihtimâl ile olsa tercih edilir. Halbuki , meselemiz olan ubûdiyet (KULLUK) yolu , zararsız olmakla beraber , ondan dokuz ihtimâl ile bir saadet-i ebediye (DAİMİ HUZURUN) hazînesi vardır. Fısk ve sefâhet (İSYAN ETMEK , HARAM ŞEYLERDE ZEVK ALMANIN) yolu ise hattâ fâsıkın (İSYANCININ,GÜNAHKARIN) itirafiyle dahi menfaatsiz olduğu halde , ondan dokuz ihtimâl ile şekâvet-i ebediye (EBEDİ AZAP) helâketi bulunduğu , icmâ ve tevâtür (YALAN İHTİMALI OLMAYAN BİR CEMAATİN BİRLEŞEREK SÖYLEMELERİ) derecesinde , hadsiz ehl-i ihtisâsın (BU İŞDE SÖZ SAHİBİ ALİMLERİN) ve müşâhedenin (GÖRDÜKLERİNİ SÖYLİYEN MÜRŞİDLERİN) şehâdetiyle sabittir ve ehl-i zevkin ve keşfin ihbarâtıyla (HABERLERİYLE) muhakkaktır (GERÇEKTİR) .
Elhâsıl (SONUÇ) , âhiret gibi dünya saadeti dahi, ibâdette ve Allah'a asker olmaktadır. Öyle ise biz dâimâ, - Emirlerine itaate ve hayırlı işlerde başarıya ulaştırdığı için Allah'a hamd olsun- demeliyiz ve Müslüman olduğumuza şükretmeliyiz.
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: RİSALE-İ NUR OKUMALARI
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN