Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 314 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 314 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Hülafa-i Raşidin
2 posters
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: SAHABELER :._.·´¯) :: EHL-İ BEYT ve HULEFA-İ RAŞİDİN [DÖRT HALİFE]
1 sayfadaki 1 sayfası
Hülafa-i Raşidin
HAZRETİ EBUBEKİR (11–13/632–634)
DOĞUMUNDAN HALİFELİĞİNE KADAR HZ. EBÛBEKİR:
İsmi, Abdullah b. Osman (b. Âmir b. Amr b. Ka'b b. Sa'd b. Teym b. Murra) et-Teymî'dir. Câhiliyye döneminde "Abdu'l-Ka'be" ismini taşırken Peygamber (s.a.) adını Abdullah'a çevirdi. Atîk lakabıyla bilindiği gibi, Rasülullah (s.a.)'i hemen tasdik ettiği, özellikle Mi'raç gecesinin sabahında bu mucizeye hemen inandığı için daha çok "Sıddîk" lakabıyla anılmıştır.
Hz. Ebûbekir, Fil yılından iki sene birkaç ay sonra Mekke'de dünyaya gelmiş, güzel hasletlerle tanınmış ve iffetlilikle şöhret bulmuştur. İçki içmek Câhiliyye döneminde çok yaygın bir adet olduğu halde, o hiç içmemiştir. Câhiliyye devrinde Mekke'nin ileri gelenlerinden olup, Arapların nesep ve ahbar ilimlerinde temayüz etmişti. Kendisi kumaş ve elbise ticaretiyle meşgul olurdu, sermayesi kırkbin dirheme ulaşmıştı. Erkeklerden ilk Müslüman olan, odur. İslâmiyeti kabul eder etmez zamanını Rasülullah (s.a.) ile beraber İslâm davetçiliğine ayırabilmek için hemen ticareti bıraktı. Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebî Vakkas ve Talha b. Ubeydullah gibi İslâm'ın yücelmesinde büyük emekleri olan ilk Müslümanların birçoğu İslâm'ı onun davetiyle kabul ettiler.
Hz. Ebubekir'in Rasülullah (s.a.)'e güveni sonsuzdu; çünkü çocukluğunda onun arkadaşıydı. O'nu iyi tanımıştı. Medine'ye hicretinde de yine onun arkadaşı oldu. Aşağıdaki âyet onun hakkında inmiştir: "Eğer siz O'na (Muhammed'e) yardım etmezseniz, (iyi bilin ki) iki kişiden biri olduğu halde (Rasülullah ve Ebubekir) kâfirler onu (Mekke'den) çıkardıkları zaman Allah ona yardım etmişti. Hani onlar mağarada (Sevr mağarasında) idiler. (Ebûbekir korkunca, Rasülullah) o zaman arkadaşına, "Üzülme Allah bizimle beraberdir" diyordu." Rasülullah (s.a.) Medine'de yerleşince Hz. Ebûbekir kendisinin sağ kolu oldu. Rasülullah, birçok hususlarda onu diğer yakınlarına tercih ederdi. İbn Haldun'un da dediği gibi, Rasülullah (s.a.) ümûmî ve husûsî, mühim işlerde müşterek olarak arkadaşlarıyla istişare ederdi. Bunun yanında bazı önemli hususlarda Ebubekir ile ayrıca istişâre ederdi. Bizans imparatorluğu, İran Kisralığı ve Habeşistan Necâşîliği gibi devletlerin yönetim şekli ve saray protokollerini bilen Araplar, Hz. Ebûbekir'e, "Peygamber'in veziri" derlerdi.
Taberî'nin rivayetine göre Rasülullah (s.a.), son hutbesinde, "Allahu Teâlâ kullarından birini dünya ile kendi katında olan şeyleri tercih hususunda serbest bıraktı; kul, Allah katında olanı tercih etti." deyince, Hz. Ebûbekir meseleyi kavradı ve Rasülullah'ın bu kişi ile kendini kastettiğini ve ölümünün yaklaştığını anlayıp ağladı ve "Bilakis biz canlarımızı ve çocuklarımızı sana feda ederiz" dedi. Rasülullah, "Yavaş ol yâ Ebûbekir! (Ashaba hitab ederek) Şu mescide açılan kapılara bakınız ve Hz. Ebubekir'in evi tarafına açılan kapı dışındakileri kapatınız. Zira benim yanımda sohbet etmeye ondan daha lâyık kimseyi bilmiyorum. Onun bana yardımı büyüktür" dedi.
Hulâsa, Hz. Ebûbekir, hayatının acısını, tatlısını, elemlerini ve kederlerini, nusret ve zaferini Rasülullah (s.a.) ile paylaşmış, gölgesi gibi ondan hiç ayrılmamıştır.
…
Prof. Dr. Hasan İbrahim Hasan
Kahire Üniversitesi İslam Tarihi ve Medeniyeti Öğretim Üyesi
DOĞUMUNDAN HALİFELİĞİNE KADAR HZ. EBÛBEKİR:
İsmi, Abdullah b. Osman (b. Âmir b. Amr b. Ka'b b. Sa'd b. Teym b. Murra) et-Teymî'dir. Câhiliyye döneminde "Abdu'l-Ka'be" ismini taşırken Peygamber (s.a.) adını Abdullah'a çevirdi. Atîk lakabıyla bilindiği gibi, Rasülullah (s.a.)'i hemen tasdik ettiği, özellikle Mi'raç gecesinin sabahında bu mucizeye hemen inandığı için daha çok "Sıddîk" lakabıyla anılmıştır.
Hz. Ebûbekir, Fil yılından iki sene birkaç ay sonra Mekke'de dünyaya gelmiş, güzel hasletlerle tanınmış ve iffetlilikle şöhret bulmuştur. İçki içmek Câhiliyye döneminde çok yaygın bir adet olduğu halde, o hiç içmemiştir. Câhiliyye devrinde Mekke'nin ileri gelenlerinden olup, Arapların nesep ve ahbar ilimlerinde temayüz etmişti. Kendisi kumaş ve elbise ticaretiyle meşgul olurdu, sermayesi kırkbin dirheme ulaşmıştı. Erkeklerden ilk Müslüman olan, odur. İslâmiyeti kabul eder etmez zamanını Rasülullah (s.a.) ile beraber İslâm davetçiliğine ayırabilmek için hemen ticareti bıraktı. Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebî Vakkas ve Talha b. Ubeydullah gibi İslâm'ın yücelmesinde büyük emekleri olan ilk Müslümanların birçoğu İslâm'ı onun davetiyle kabul ettiler.
Hz. Ebubekir'in Rasülullah (s.a.)'e güveni sonsuzdu; çünkü çocukluğunda onun arkadaşıydı. O'nu iyi tanımıştı. Medine'ye hicretinde de yine onun arkadaşı oldu. Aşağıdaki âyet onun hakkında inmiştir: "Eğer siz O'na (Muhammed'e) yardım etmezseniz, (iyi bilin ki) iki kişiden biri olduğu halde (Rasülullah ve Ebubekir) kâfirler onu (Mekke'den) çıkardıkları zaman Allah ona yardım etmişti. Hani onlar mağarada (Sevr mağarasında) idiler. (Ebûbekir korkunca, Rasülullah) o zaman arkadaşına, "Üzülme Allah bizimle beraberdir" diyordu." Rasülullah (s.a.) Medine'de yerleşince Hz. Ebûbekir kendisinin sağ kolu oldu. Rasülullah, birçok hususlarda onu diğer yakınlarına tercih ederdi. İbn Haldun'un da dediği gibi, Rasülullah (s.a.) ümûmî ve husûsî, mühim işlerde müşterek olarak arkadaşlarıyla istişare ederdi. Bunun yanında bazı önemli hususlarda Ebubekir ile ayrıca istişâre ederdi. Bizans imparatorluğu, İran Kisralığı ve Habeşistan Necâşîliği gibi devletlerin yönetim şekli ve saray protokollerini bilen Araplar, Hz. Ebûbekir'e, "Peygamber'in veziri" derlerdi.
Taberî'nin rivayetine göre Rasülullah (s.a.), son hutbesinde, "Allahu Teâlâ kullarından birini dünya ile kendi katında olan şeyleri tercih hususunda serbest bıraktı; kul, Allah katında olanı tercih etti." deyince, Hz. Ebûbekir meseleyi kavradı ve Rasülullah'ın bu kişi ile kendini kastettiğini ve ölümünün yaklaştığını anlayıp ağladı ve "Bilakis biz canlarımızı ve çocuklarımızı sana feda ederiz" dedi. Rasülullah, "Yavaş ol yâ Ebûbekir! (Ashaba hitab ederek) Şu mescide açılan kapılara bakınız ve Hz. Ebubekir'in evi tarafına açılan kapı dışındakileri kapatınız. Zira benim yanımda sohbet etmeye ondan daha lâyık kimseyi bilmiyorum. Onun bana yardımı büyüktür" dedi.
Hulâsa, Hz. Ebûbekir, hayatının acısını, tatlısını, elemlerini ve kederlerini, nusret ve zaferini Rasülullah (s.a.) ile paylaşmış, gölgesi gibi ondan hiç ayrılmamıştır.
…
Prof. Dr. Hasan İbrahim Hasan
Kahire Üniversitesi İslam Tarihi ve Medeniyeti Öğretim Üyesi
En son *RüveYde* tarafından 22.04.10 11:12 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Hülafa-i Raşidin
HAZRETİ ÖMER 13–23/634–644
DOĞUMUNDAN HALİFELİĞİNE KADAR HZ. ÖMER:
Hz. Ömer'in nesebi şöyledir: Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzzâ b. Rebâh. Bu silsile Ka'b b. Lüeyy el-Kureşi el-Adevî'ye yükselir. Kureyş batınlarından olan Adiyyoğulları, şeref ve izzet ile şöhret bulmuşlardı. İslâm döneminde de bunların yeri malumdur. Câhiliyye döneminde putlara tapmayı bırakıp Hanîf dinine sarılan Zeyd b. Amr b. Nüfeyl, cennetle müjdelenen on kişiden biri olan oğlu Saîd b. Zeyd ve Amr b. As'ın valiliği zamanmda Mısır kadılığını yürüten Hârice b. Huzâfe bu kabiledendir. Hz. Ömer'in nesebi babası tarafından yedinci dedede, anne tarafından ise altıncı dedede Rasülullah (s.a.)'in nesebi ile birleşir. Onun künyesi Ebû Hafs'dır. Rasülullah (s.a.), onda şiddet gördüğü için bu künye ile çağırmıştır.
Taberî'nin rivayetine göre Hz. Ömer, Mekke'de Ficar savaşından yaklaşık dört sene önce dünyaya geldi ve yüksek bir seviyede yetişti. Fesâhat, belâğat ve hakkı anlatmadaki açıklıkta örnek kişi idi. Çocukluğunda babasının koyunlarını güderdi. Sonra ticarete atıldı. Ticâret için Suriye'ye gider gelirdi. Câhiliyye döneminin en şerefli kişilerinden biriydi, sefâret (dış ilişkiler) görevi ona verilmişti. Başkalarıyla Kureyş arasında savaş çıktığı zaman, sefîr olarak onu gönderirlerdi. Hz. Ömer, cesur, kavmi arasında saygı gören, güçlü, kuvvetli ve sert tabiatlı bir kimseydi. İbnu'l-Esîr'in rivayetine göre Rasülullah (s.a.)'ın doğumundan onüç sene sonra dünyaya gelmiştir.
…
Prof. Dr. Hasan İbrahim Hasan
Kahire Üniversitesi İslam Tarihi ve Medeniyeti Öğretim Üyesi
DOĞUMUNDAN HALİFELİĞİNE KADAR HZ. ÖMER:
Hz. Ömer'in nesebi şöyledir: Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzzâ b. Rebâh. Bu silsile Ka'b b. Lüeyy el-Kureşi el-Adevî'ye yükselir. Kureyş batınlarından olan Adiyyoğulları, şeref ve izzet ile şöhret bulmuşlardı. İslâm döneminde de bunların yeri malumdur. Câhiliyye döneminde putlara tapmayı bırakıp Hanîf dinine sarılan Zeyd b. Amr b. Nüfeyl, cennetle müjdelenen on kişiden biri olan oğlu Saîd b. Zeyd ve Amr b. As'ın valiliği zamanmda Mısır kadılığını yürüten Hârice b. Huzâfe bu kabiledendir. Hz. Ömer'in nesebi babası tarafından yedinci dedede, anne tarafından ise altıncı dedede Rasülullah (s.a.)'in nesebi ile birleşir. Onun künyesi Ebû Hafs'dır. Rasülullah (s.a.), onda şiddet gördüğü için bu künye ile çağırmıştır.
Taberî'nin rivayetine göre Hz. Ömer, Mekke'de Ficar savaşından yaklaşık dört sene önce dünyaya geldi ve yüksek bir seviyede yetişti. Fesâhat, belâğat ve hakkı anlatmadaki açıklıkta örnek kişi idi. Çocukluğunda babasının koyunlarını güderdi. Sonra ticarete atıldı. Ticâret için Suriye'ye gider gelirdi. Câhiliyye döneminin en şerefli kişilerinden biriydi, sefâret (dış ilişkiler) görevi ona verilmişti. Başkalarıyla Kureyş arasında savaş çıktığı zaman, sefîr olarak onu gönderirlerdi. Hz. Ömer, cesur, kavmi arasında saygı gören, güçlü, kuvvetli ve sert tabiatlı bir kimseydi. İbnu'l-Esîr'in rivayetine göre Rasülullah (s.a.)'ın doğumundan onüç sene sonra dünyaya gelmiştir.
…
Prof. Dr. Hasan İbrahim Hasan
Kahire Üniversitesi İslam Tarihi ve Medeniyeti Öğretim Üyesi
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Hülafa-i Raşidin
HAZRETİ OSMAN (23–35/644–656)
DOĞUMUNDAN HALİFELİĞİNE KADAR HZ. OSMAN:
Osman b. Affân (b. Ebi'l-As b. Umeyye b. Abdişems b. Abdimenaf b. Kusayy), Kureyş'in Emevî kolundan olup, Peygamber (s.a.)'in doğumundan beş yıl sonra dünyaya gelmiştir. Fil yılından altı yıl sonra doğduğu da söylenir. Annesi Ervâ, Kurayz b. Rabîa (h. Habib b. Abdişems)'nin kızıdır. Ervâ'nın annesi Beydâ, Abdulmuttalib'in kızı olup, Peygamber (s.a.)'in babası Abdullah ile ikiz kardeştir.
Hz. Osman, fıkhî bilgisi, hayâ ve cömertliği ile meşhur, yumuşak huylu, iyiliksever ve halim selim biriydi. İbn Hacer'in de dediği gibi; "ev halkından uyuyanları, yardımlarına muhtaç olsa da uyandırmaya kıyamaz, ancak uyanık olan varsa abdest için yardım isterdi. Savmi dehre devam ederdi" Yani bayram günleri ve Ramazan öncesi yevmi şek hariç bütün yılı oruçlu geçirirdi.
Hz. Ebûbekir'in teşvikiyle Müslüman oldu. Rasülullah, kızı Rukiyye'yi onunla evlendirdi. Kureyş müşrikleri Müslümanlara yaptıkları eziyet ve baskıyı arttırınca, ilk muhâcirlerle beraber eşiyle birlikte Habeşistan'a hicret etti. Habeşistan'daki muhacirler, Kureyş'in Peygamber (s.a.) ile anlaştığına dair haber alınca o da Mekke'ye döndü ve burada kalarak daha sonra diğer Müslümanlarla birlikte Medine'ye hicret etti. Bedir dışındaki bütün gazvelere katıldı. Bedir Gazvesine, Müslümanların zaferi kazandığı gün ölmüş olan zevcesî Rukiyye'nin hastalığıyla meşgul olduğu için Rasülullah (s.a.)'in izniyle katılamadı. Bu sebeple Rasülullah (s.a.) onu Bedir gazilerinden kabul etti. Peygamber Efendimiz onu Rukiyye'den sonra ikinci kızı Ümmü Gülsüm ile evlendirdi. Rasülullah'ın iki kızı, Rukiyye ve Ümmügülsüm (ö. H. 7) ile evlenmiş olmasından dolayı "Zu'nnûreyn" (çift nûr sahibi) lâkabını aldı. O, Kur'ân'ın kıraati hususunda, Zehebî'nin dediği gibi Hz. Peygamberden Kur'ân öğrenenlerin en üstünüdür.
Rasülullah (s.a.), Müslümanların birçok işinde Osman'ın yardımına başvurdu. Nitekim Hicretin 6. yılında Umre niyetiyle Mekke'ye hareket ettiğinde, Mekke'ye girişleri engellenince Mekkelilere elçi olarak Hz. Osman'ı göndermişti. Onun Kureyşliler tarafından öldürüldüğü haberi yayılınca, Mekke yakınlarında Hudeybiye denilen yerde Müslümanlar, Kureyş'le savaş şartıyla Hz. Peygamber'e bîat ettiler. Bu biat'a "Biatu'r-rıdvan" adı verilmiştir. Hz. Osman, malının çoğunu İslâm uğrunda harcadı. Rasülullah (s.a.)'ın Tebuk gazvesi için hazırladığı güçlük ordusu (Ceyşu'l-usre)'nun donatımında büyük bir payı olduğu şüphesizdir. Nitekim bu sırada hazırlık için 950 at ve 1000 dinar para yardımında bulunmuştur. Bir Yahudiden 20.000 dirheme satın alarak Müslümanların istifadesine sunduğu Rûme kuyusu da, onun büyük yardımlarından biridir. Hz. Peygamber'in: "Rûme kuyusunu kazan için cennet vardır" buyurduğu gibi; Hz. Osman'ı cennetle müjdeleyip, cennet ehlinden saydığı ve "Her peygamberin bir refîkı vardır, benim cennetteki refikim Osman'dır." dediği de rivayet olunmuştur.
Hz. Osman, hadis râvilerindendir. İbn Hacer, O'nun, Hz. Peygamber, Ebûbekir ve Ömer'den hadis rivayet ettiğini; kendisinden de oğulları Amr, Ebân ve Saîd, amcasının oğlu Mervân b. Hakem, sahabeden Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Zübeyr, Zeyd b. Sâbit, Ebû Hureyre ve daha başkaları; tabiinden Ahnef b. Kays, Hz. Ali'nin oğlu Muhammed b. el-Hanefiyye ve Saîd b. Müseyyeb'in hadis naklettiğini söylemiştir. Nevevî'nin zikrettiğine göre Hz. Osman, Rasülullah'dan 146 hadis rivayet etmiştir. Bunlardan üçünde Buharî ve Müslim ittifak etmiş, sekizini yalnız Buharî, beşini de yalnız Müslim rivayet etmiştir.
Rasülullah (s.a.)'ın vefatından sonra Halife Hz. Ebûbekir, Osman'ı mühim işlerde müsteşar ve kâtip edindi. Hz. Ömer'in öldürülmesinden sonra da şûra çoğunlukla onu halifeliğe seçti.
Sözün özü, Hz. Osman kendini tanıttığı şu sözlerinde olduğu gibidir: "Allahu Teâlâ, Muhammed'i hak peygamber olarak gönderdi ve ben, Allah ve Rasülü'nün da'vetini kabul edenlerden oldum. Ona gönderilene iman ettim, sonra iki defa hicret ettim. Rasülullah (s.a.)'a arkadaş oldum, onun damadı olma şerefine erdim, ona bîat ettim. Allah'a andolsun ki, vefatına kadar ona karşı gelmedim, kin beslemedim; Ebûbekir ve Ömer'e de aynı şekilde davrandım."
…
Prof. Dr. Hasan İbrahim Hasan
Kahire Üniversitesi İslam Tarihi ve Medeniyeti Öğretim Üyesi
DOĞUMUNDAN HALİFELİĞİNE KADAR HZ. OSMAN:
Osman b. Affân (b. Ebi'l-As b. Umeyye b. Abdişems b. Abdimenaf b. Kusayy), Kureyş'in Emevî kolundan olup, Peygamber (s.a.)'in doğumundan beş yıl sonra dünyaya gelmiştir. Fil yılından altı yıl sonra doğduğu da söylenir. Annesi Ervâ, Kurayz b. Rabîa (h. Habib b. Abdişems)'nin kızıdır. Ervâ'nın annesi Beydâ, Abdulmuttalib'in kızı olup, Peygamber (s.a.)'in babası Abdullah ile ikiz kardeştir.
Hz. Osman, fıkhî bilgisi, hayâ ve cömertliği ile meşhur, yumuşak huylu, iyiliksever ve halim selim biriydi. İbn Hacer'in de dediği gibi; "ev halkından uyuyanları, yardımlarına muhtaç olsa da uyandırmaya kıyamaz, ancak uyanık olan varsa abdest için yardım isterdi. Savmi dehre devam ederdi" Yani bayram günleri ve Ramazan öncesi yevmi şek hariç bütün yılı oruçlu geçirirdi.
Hz. Ebûbekir'in teşvikiyle Müslüman oldu. Rasülullah, kızı Rukiyye'yi onunla evlendirdi. Kureyş müşrikleri Müslümanlara yaptıkları eziyet ve baskıyı arttırınca, ilk muhâcirlerle beraber eşiyle birlikte Habeşistan'a hicret etti. Habeşistan'daki muhacirler, Kureyş'in Peygamber (s.a.) ile anlaştığına dair haber alınca o da Mekke'ye döndü ve burada kalarak daha sonra diğer Müslümanlarla birlikte Medine'ye hicret etti. Bedir dışındaki bütün gazvelere katıldı. Bedir Gazvesine, Müslümanların zaferi kazandığı gün ölmüş olan zevcesî Rukiyye'nin hastalığıyla meşgul olduğu için Rasülullah (s.a.)'in izniyle katılamadı. Bu sebeple Rasülullah (s.a.) onu Bedir gazilerinden kabul etti. Peygamber Efendimiz onu Rukiyye'den sonra ikinci kızı Ümmü Gülsüm ile evlendirdi. Rasülullah'ın iki kızı, Rukiyye ve Ümmügülsüm (ö. H. 7) ile evlenmiş olmasından dolayı "Zu'nnûreyn" (çift nûr sahibi) lâkabını aldı. O, Kur'ân'ın kıraati hususunda, Zehebî'nin dediği gibi Hz. Peygamberden Kur'ân öğrenenlerin en üstünüdür.
Rasülullah (s.a.), Müslümanların birçok işinde Osman'ın yardımına başvurdu. Nitekim Hicretin 6. yılında Umre niyetiyle Mekke'ye hareket ettiğinde, Mekke'ye girişleri engellenince Mekkelilere elçi olarak Hz. Osman'ı göndermişti. Onun Kureyşliler tarafından öldürüldüğü haberi yayılınca, Mekke yakınlarında Hudeybiye denilen yerde Müslümanlar, Kureyş'le savaş şartıyla Hz. Peygamber'e bîat ettiler. Bu biat'a "Biatu'r-rıdvan" adı verilmiştir. Hz. Osman, malının çoğunu İslâm uğrunda harcadı. Rasülullah (s.a.)'ın Tebuk gazvesi için hazırladığı güçlük ordusu (Ceyşu'l-usre)'nun donatımında büyük bir payı olduğu şüphesizdir. Nitekim bu sırada hazırlık için 950 at ve 1000 dinar para yardımında bulunmuştur. Bir Yahudiden 20.000 dirheme satın alarak Müslümanların istifadesine sunduğu Rûme kuyusu da, onun büyük yardımlarından biridir. Hz. Peygamber'in: "Rûme kuyusunu kazan için cennet vardır" buyurduğu gibi; Hz. Osman'ı cennetle müjdeleyip, cennet ehlinden saydığı ve "Her peygamberin bir refîkı vardır, benim cennetteki refikim Osman'dır." dediği de rivayet olunmuştur.
Hz. Osman, hadis râvilerindendir. İbn Hacer, O'nun, Hz. Peygamber, Ebûbekir ve Ömer'den hadis rivayet ettiğini; kendisinden de oğulları Amr, Ebân ve Saîd, amcasının oğlu Mervân b. Hakem, sahabeden Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Zübeyr, Zeyd b. Sâbit, Ebû Hureyre ve daha başkaları; tabiinden Ahnef b. Kays, Hz. Ali'nin oğlu Muhammed b. el-Hanefiyye ve Saîd b. Müseyyeb'in hadis naklettiğini söylemiştir. Nevevî'nin zikrettiğine göre Hz. Osman, Rasülullah'dan 146 hadis rivayet etmiştir. Bunlardan üçünde Buharî ve Müslim ittifak etmiş, sekizini yalnız Buharî, beşini de yalnız Müslim rivayet etmiştir.
Rasülullah (s.a.)'ın vefatından sonra Halife Hz. Ebûbekir, Osman'ı mühim işlerde müsteşar ve kâtip edindi. Hz. Ömer'in öldürülmesinden sonra da şûra çoğunlukla onu halifeliğe seçti.
Sözün özü, Hz. Osman kendini tanıttığı şu sözlerinde olduğu gibidir: "Allahu Teâlâ, Muhammed'i hak peygamber olarak gönderdi ve ben, Allah ve Rasülü'nün da'vetini kabul edenlerden oldum. Ona gönderilene iman ettim, sonra iki defa hicret ettim. Rasülullah (s.a.)'a arkadaş oldum, onun damadı olma şerefine erdim, ona bîat ettim. Allah'a andolsun ki, vefatına kadar ona karşı gelmedim, kin beslemedim; Ebûbekir ve Ömer'e de aynı şekilde davrandım."
…
Prof. Dr. Hasan İbrahim Hasan
Kahire Üniversitesi İslam Tarihi ve Medeniyeti Öğretim Üyesi
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: Hülafa-i Raşidin
HAZRETİ ALİ 35–40/656–661
DOĞUMUNDAN HALİFELİĞİNE KADAR HZ. ALİ:
Ali b. Ebî Talib (b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdimenaf b. Kusay b. Kilâb el-Kuraşî), Bi'set'ten 10 yıl önce Mekke'de doğdu. Annesi Fatıma, Esed b. Haşim b. Abdimenaf'ın kızı olup, İslâm'ı kabul etmiş ve Medine'ye hicret etmiştir; ilk Müslüman kadınlar arasındadır.
Ebu Talib'in ailesi kalabalıktı; Mekke'de kuraklık olunca Rasülullah (s.a.), amcası Abbas'tan, çocuklarından bazılarının maişetini karşılamak suretiyle Ebu Talib'in geçim sıkıntısını hafifletmesini istedi. Bunun üzerine ikisi birlikte Ebû Talib'e gittiler ve yardım etmek istediklerini söylediler. Ebû Tâlip, onların teklifini kabul etti. Abbas, Cafer'i, Rasülullah (s.a.)'da Ali'yi yanına aldı. Hz. Peygamber'e risâlet görevi verildiği zaman, ona ilk imân eden çocuk Hz. Ali oldu; o sırada henüz 13 yaşını geçmemişti. Rasülullah (s.a.)'ın Arapları İslâm'a çağırdığı ve kavminin kendisine yardımdan çekindiği günlerde, Hz. Ali'nin çocukça kahramanlık duyguları içerisinde: "Ey Allah'ın peygamberi! Bu işte vezirin, yardımcın benim" diye bağırdığı rivâyet edilir.
Hz. Ali, Hz. Peygamber'in Mekke'den Medine'ye Hicret için yola çıktığı gece, onun yatağında yattı, Rasülullah'a teslim edilmiş emanetleri sahiplerine iade ettikten sonra kendisi de Hicret için yola çıktı. Hicrî ikinci yılda Rasülullah (s.a.) onu kızı Fatıma ile evlendirdi. Hasan ve Hüseyin bu evlilikten dünyaya gelmişlerdir. Hz. Ali, Rasülullah'ın kendisini Medine'de yerine vekil olarak bıraktığı Tebük Gazvesi dışında, diğer bütün gazvelere katıldı. Rasülullah'tan çok sayıda hadis rivayet etmiştir. Kendisinden sahabeden iki oğlu Hz. Hasan ve Hüseyin, Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Abbâs, Ebû Mûsâ el-Eş'arî, Abdullah b. Amr b. Âs, Ebû Saîd el-Hudrî, Suheyb ve tabiiden Mervân b. Hakem hadis rivayet etmişlerdir. Atılganlığı, ata biniciliği ve yiğitliği ile tanınmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.) vefat edince, onun techiz ve defniyle Hz. Ali meşgul oldu. Amcası Abbas, onun iki oğlu Fadl ve Kusem ile Üsame b. Zeyd kendisine yardım ettiler. Hz. Ali, İslâm'ı kabul önceliği ve Rasülullah'a neseb ve sıhriyet bakımından en yakın kişi olması dolayısıyla, kendini Rasülullah'tan sonra halifeliğe en lâyık kimse olarak görüyordu. Bu yüzden, Hz. Ebûbekir halife seçilince, bir müddet ona biat etmemiştir.
Hz. Ebûbekir, mühim işlerde, Hz. Ali'yle istişare ederdi. Hz. Ömer de, zekâsını, dindarlık ve fıkhî bilgisinin derinliğini bildiği için onunla görüşmeksizin bir iş yapmazdı. Hz. Ali, Hz. Ömer'in halifeliğe aday gösterdiği, altı kişiden oluşan şûra üyelerinden biriydi. Görüşmeler sonunda Abdurrahman b. Avf, halifeliği bazı şartlar ileri sürerek kendisine arzedince, bu şartlardan bazısını kabulden çekindi. Bunun üzerine Abdurrahman, ondan ayrılarak aynı soruyu Hz. Osman'a sordu. Hz. Osman, bütün şartları kabul edince, halife olarak onu seçti. Hz. Ali, hilâfet'in kendisine verileceğini zannediyorduysa da, Hz. Osman'a verilince ona bîat ederek ondan ayrılmadı.
…
Prof. Dr. Hasan İbrahim Hasan
Kahire Üniversitesi İslam Tarihi ve Medeniyeti Öğretim Üyesi
DOĞUMUNDAN HALİFELİĞİNE KADAR HZ. ALİ:
Ali b. Ebî Talib (b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdimenaf b. Kusay b. Kilâb el-Kuraşî), Bi'set'ten 10 yıl önce Mekke'de doğdu. Annesi Fatıma, Esed b. Haşim b. Abdimenaf'ın kızı olup, İslâm'ı kabul etmiş ve Medine'ye hicret etmiştir; ilk Müslüman kadınlar arasındadır.
Ebu Talib'in ailesi kalabalıktı; Mekke'de kuraklık olunca Rasülullah (s.a.), amcası Abbas'tan, çocuklarından bazılarının maişetini karşılamak suretiyle Ebu Talib'in geçim sıkıntısını hafifletmesini istedi. Bunun üzerine ikisi birlikte Ebû Talib'e gittiler ve yardım etmek istediklerini söylediler. Ebû Tâlip, onların teklifini kabul etti. Abbas, Cafer'i, Rasülullah (s.a.)'da Ali'yi yanına aldı. Hz. Peygamber'e risâlet görevi verildiği zaman, ona ilk imân eden çocuk Hz. Ali oldu; o sırada henüz 13 yaşını geçmemişti. Rasülullah (s.a.)'ın Arapları İslâm'a çağırdığı ve kavminin kendisine yardımdan çekindiği günlerde, Hz. Ali'nin çocukça kahramanlık duyguları içerisinde: "Ey Allah'ın peygamberi! Bu işte vezirin, yardımcın benim" diye bağırdığı rivâyet edilir.
Hz. Ali, Hz. Peygamber'in Mekke'den Medine'ye Hicret için yola çıktığı gece, onun yatağında yattı, Rasülullah'a teslim edilmiş emanetleri sahiplerine iade ettikten sonra kendisi de Hicret için yola çıktı. Hicrî ikinci yılda Rasülullah (s.a.) onu kızı Fatıma ile evlendirdi. Hasan ve Hüseyin bu evlilikten dünyaya gelmişlerdir. Hz. Ali, Rasülullah'ın kendisini Medine'de yerine vekil olarak bıraktığı Tebük Gazvesi dışında, diğer bütün gazvelere katıldı. Rasülullah'tan çok sayıda hadis rivayet etmiştir. Kendisinden sahabeden iki oğlu Hz. Hasan ve Hüseyin, Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Abbâs, Ebû Mûsâ el-Eş'arî, Abdullah b. Amr b. Âs, Ebû Saîd el-Hudrî, Suheyb ve tabiiden Mervân b. Hakem hadis rivayet etmişlerdir. Atılganlığı, ata biniciliği ve yiğitliği ile tanınmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.) vefat edince, onun techiz ve defniyle Hz. Ali meşgul oldu. Amcası Abbas, onun iki oğlu Fadl ve Kusem ile Üsame b. Zeyd kendisine yardım ettiler. Hz. Ali, İslâm'ı kabul önceliği ve Rasülullah'a neseb ve sıhriyet bakımından en yakın kişi olması dolayısıyla, kendini Rasülullah'tan sonra halifeliğe en lâyık kimse olarak görüyordu. Bu yüzden, Hz. Ebûbekir halife seçilince, bir müddet ona biat etmemiştir.
Hz. Ebûbekir, mühim işlerde, Hz. Ali'yle istişare ederdi. Hz. Ömer de, zekâsını, dindarlık ve fıkhî bilgisinin derinliğini bildiği için onunla görüşmeksizin bir iş yapmazdı. Hz. Ali, Hz. Ömer'in halifeliğe aday gösterdiği, altı kişiden oluşan şûra üyelerinden biriydi. Görüşmeler sonunda Abdurrahman b. Avf, halifeliği bazı şartlar ileri sürerek kendisine arzedince, bu şartlardan bazısını kabulden çekindi. Bunun üzerine Abdurrahman, ondan ayrılarak aynı soruyu Hz. Osman'a sordu. Hz. Osman, bütün şartları kabul edince, halife olarak onu seçti. Hz. Ali, hilâfet'in kendisine verileceğini zannediyorduysa da, Hz. Osman'a verilince ona bîat ederek ondan ayrılmadı.
…
Prof. Dr. Hasan İbrahim Hasan
Kahire Üniversitesi İslam Tarihi ve Medeniyeti Öğretim Üyesi
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: SAHABELER :._.·´¯) :: EHL-İ BEYT ve HULEFA-İ RAŞİDİN [DÖRT HALİFE]
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN