Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 195 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 195 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
CİHAD HAKK'A ŞAHİTLİKTİR
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: SOHBET-İ CANAN
1 sayfadaki 1 sayfası
CİHAD HAKK'A ŞAHİTLİKTİR
CİHAD HAKK'A ŞAHİTLİKTİR
Cihad, bir yönüyle de Hakk’a şahidlik vazifesidir. Nasıl bir mahkemede hak ve hukukun kime ait olduğunu tesbit için şahidler dinlenir ve hüküm verilirken onların şehadetleri nazara alınır. Öyle de, cihad yapanlar yeryüzünde inkâr cephesiyle muhakemeleşmede, en gür sadalarıyla "Allah vardır" diyerek yer ve gök ehline şehadette bulunmaktadırlar.
شَهِدَ الله أَنَّهُ لآ إِلَهَ إِلاّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُوا الْعِلْمِ قَائِمًا بِالْقِسْطِ لآ إِلَهَ إِلاّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
"Allah, melekler ve adalette sebat eden ilim adamları şahidlik etmiştir ki, O’ndan başka ilah yoktur. (Evet) güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilah yoktur" (Âl-i İmrân, 3/18) ayeti bütün açıklığıyla bize bu hakikati anlatmaktadır.
Evet, aynı çizgide şu üç şehadetin zikredilmesi ne manidardır:
1) Allah (c.c), kendi varlığına şehadet eder. Bu şehadeti vicdanlarında hakikate ermiş olanlar öylesine farklı duyarlar ki, onların vicdanlarında duyduklarını, kitapların beyan etmesi mümkün değildir.
2) Melekler de, Allah’ın varlığının şahidleridir. Melekler, saf ve dupduru nurdan yaratılmışlardır. Fıtratları katışıksız, pırıl pırıldır. Şeytan, onların içine küfür ve dalâlet sokamamış ve aslî yapıları kat’iyen bozulmamıştır. Ayna gibidirler.. ve işte bu pak mahiyetlerde de Cenab-ı Hakk’ın tecellileri görülür, duyulur ve okunur.
3) İlim sahipleri de, Allah’ın varlığına şehadet ederler. İşte bütün dünya Allah’ı inkâr etse, bu üç şehadet, O’nun varlığını isbata kâfi ve yeterlidir.
Evet, öyledir. Zira bizler, bütün çıplaklık ve azametiyle bu hakikati zaten vicdanlarımızda duymaktayız. Hem de başka delile ihtiyaç hissetmeyecek şekilde duymaktayız. Bu şahidlik, mele-i a’lanın sakinleri için de yeterlidir. Sonra, yerdeki kör ve sağırlar, kâinattaki ilânât ve tarrakaları duymuyor ve İlahî sanat çizgilerinde O’nun âsârını göremiyorlarsa, bunlara karşı da ilim sahiplerinin şahidliği yeter.
Mücahidler Allah’ın şahidleridirler ve Allah’ı inkâr hesabına kurulan mahkemelerde, en gür avazlarıyla haykırıp, "Biz, Allah’ın şahidleriyiz" diyeceklerdir. Zaten nebiler de bu şehadet vazifesini en yüksek keyfiyette ifa etmek için gönderilmişlerdir. Kur’ân bu hakikati şu ayeti ile bildirir:
رُسُلاً مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ لِئَلاّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِ وَكَانَ اللهُ عَزِيزاً حَكِيماً * لَكِنِ اللهُ يَشْهَدُ بِمَا أَنـزلَ إِلَيْكَ أَنـزلَهُ بِعِلْمِهِ وَالْمَلَئِكَةُ يَشْهَدُونَ وَكَفَى بِاللهِ شَهِيداً *
"Müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki, insanların, peygamberlerden sonra Allah’a karşı bir bahaneleri kalmasın. Allah, izzet ve hikmet sahibidir. Allah, sana indirdiğine şahidlik eder, onu kendi ilmi ile indirdi. Melekler de buna şahidlik ederler ve şahid olarak Allah kâfidir." (Nisâ, 4/165-166)
Her millet içinde, o milletin ufkunu aydınlatmak için bir nebi zuhur etmiştir. Son zuhur eden nebi ise, bütün insanlığın ufkunu aydınlatmak için gelen İki Cihan Serveri’dir. Kur’ân, bu mevzuu da hatırlatma çizgisinde O’na şöyle seslenmektedir:
يا اَيُّهَا النَّبِيُّ إنَّا اَرْسَلْنَاكَ شَاهِداً وَمُبَشِّراً وَنَذِيراً
"Ey Nebi! Şüphesiz biz seni, şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." (Ahzâb, 33/45)
يَا أيُّهَا النَّبيُّ "Ey Nebi" ifadesinin başında bir يَا أّيُّهَا النَّبيُّ lâm-ı tarif vardır. Bu, bilinen; maruf bir insan demektir. Allah Rasulü, nereden bakılırsa bakılsın peygamberliği bilinen bir insandır. Hatta O’nun nebiliği, cansız varlıkların (cemâdâtın) selamlaması, bitkilerin temennâsı ve hayvanların serfürû etmesiyle bile ma’lum ve meşhuddur. O, herkesin bildiği, inkârı mümkün olmayan, belli öyle bir peygamberdir ki, Kur’ân-ı Kerim O’na hitaben,
"Ey bilinen, ma’lum nebi!" demektedir. Zaten, taş gibi gönüllerin bile O’nun karşısında eriyip gitmeleri, O’nun bilinen nebi oluşunu isbat etmiyor mu?
Yukarıdaki ayette "أَرْسَلْنَاكَ" ifadesinde, muhatap sığasıyla "seni" denilmekte ve âdeta rahmetle diz dize gelmiş bu rahmet ve Şefkat Peygamberi’ne bu vasıflarından dolayı telmihte bulunulmaktadır.
"شَاهِداً", yani insanlığa seni şahid olarak gönderdik; onlara Beni duyuracak ve Benim şahidim olacaksın. Bütün cihan seni yalanlasa ve inkâr etse de sen yine Allah’ın varlığını ilan edeceksin. İşte sen, böyle bir şahidsin.
Bir de arkandan gelen şahidler cemaati var ki, onlar bütün insanlığa, sen de onlara şahid olacaksın, "bunlar benim" diyecek ve onların şehadetine şahidlik edeceksin. Ve aynı zamanda hadisin ifadesiyle O’nun ümmetinin şehadeti, mahşerde bir kısım nebileri de mesuliyetten kurtaracaktır.[
Cihad, bir yönüyle de Hakk’a şahidlik vazifesidir. Nasıl bir mahkemede hak ve hukukun kime ait olduğunu tesbit için şahidler dinlenir ve hüküm verilirken onların şehadetleri nazara alınır. Öyle de, cihad yapanlar yeryüzünde inkâr cephesiyle muhakemeleşmede, en gür sadalarıyla "Allah vardır" diyerek yer ve gök ehline şehadette bulunmaktadırlar.
شَهِدَ الله أَنَّهُ لآ إِلَهَ إِلاّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُوا الْعِلْمِ قَائِمًا بِالْقِسْطِ لآ إِلَهَ إِلاّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
"Allah, melekler ve adalette sebat eden ilim adamları şahidlik etmiştir ki, O’ndan başka ilah yoktur. (Evet) güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilah yoktur" (Âl-i İmrân, 3/18) ayeti bütün açıklığıyla bize bu hakikati anlatmaktadır.
Evet, aynı çizgide şu üç şehadetin zikredilmesi ne manidardır:
1) Allah (c.c), kendi varlığına şehadet eder. Bu şehadeti vicdanlarında hakikate ermiş olanlar öylesine farklı duyarlar ki, onların vicdanlarında duyduklarını, kitapların beyan etmesi mümkün değildir.
2) Melekler de, Allah’ın varlığının şahidleridir. Melekler, saf ve dupduru nurdan yaratılmışlardır. Fıtratları katışıksız, pırıl pırıldır. Şeytan, onların içine küfür ve dalâlet sokamamış ve aslî yapıları kat’iyen bozulmamıştır. Ayna gibidirler.. ve işte bu pak mahiyetlerde de Cenab-ı Hakk’ın tecellileri görülür, duyulur ve okunur.
3) İlim sahipleri de, Allah’ın varlığına şehadet ederler. İşte bütün dünya Allah’ı inkâr etse, bu üç şehadet, O’nun varlığını isbata kâfi ve yeterlidir.
Evet, öyledir. Zira bizler, bütün çıplaklık ve azametiyle bu hakikati zaten vicdanlarımızda duymaktayız. Hem de başka delile ihtiyaç hissetmeyecek şekilde duymaktayız. Bu şahidlik, mele-i a’lanın sakinleri için de yeterlidir. Sonra, yerdeki kör ve sağırlar, kâinattaki ilânât ve tarrakaları duymuyor ve İlahî sanat çizgilerinde O’nun âsârını göremiyorlarsa, bunlara karşı da ilim sahiplerinin şahidliği yeter.
Mücahidler Allah’ın şahidleridirler ve Allah’ı inkâr hesabına kurulan mahkemelerde, en gür avazlarıyla haykırıp, "Biz, Allah’ın şahidleriyiz" diyeceklerdir. Zaten nebiler de bu şehadet vazifesini en yüksek keyfiyette ifa etmek için gönderilmişlerdir. Kur’ân bu hakikati şu ayeti ile bildirir:
رُسُلاً مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ لِئَلاّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِ وَكَانَ اللهُ عَزِيزاً حَكِيماً * لَكِنِ اللهُ يَشْهَدُ بِمَا أَنـزلَ إِلَيْكَ أَنـزلَهُ بِعِلْمِهِ وَالْمَلَئِكَةُ يَشْهَدُونَ وَكَفَى بِاللهِ شَهِيداً *
"Müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki, insanların, peygamberlerden sonra Allah’a karşı bir bahaneleri kalmasın. Allah, izzet ve hikmet sahibidir. Allah, sana indirdiğine şahidlik eder, onu kendi ilmi ile indirdi. Melekler de buna şahidlik ederler ve şahid olarak Allah kâfidir." (Nisâ, 4/165-166)
Her millet içinde, o milletin ufkunu aydınlatmak için bir nebi zuhur etmiştir. Son zuhur eden nebi ise, bütün insanlığın ufkunu aydınlatmak için gelen İki Cihan Serveri’dir. Kur’ân, bu mevzuu da hatırlatma çizgisinde O’na şöyle seslenmektedir:
يا اَيُّهَا النَّبِيُّ إنَّا اَرْسَلْنَاكَ شَاهِداً وَمُبَشِّراً وَنَذِيراً
"Ey Nebi! Şüphesiz biz seni, şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." (Ahzâb, 33/45)
يَا أيُّهَا النَّبيُّ "Ey Nebi" ifadesinin başında bir يَا أّيُّهَا النَّبيُّ lâm-ı tarif vardır. Bu, bilinen; maruf bir insan demektir. Allah Rasulü, nereden bakılırsa bakılsın peygamberliği bilinen bir insandır. Hatta O’nun nebiliği, cansız varlıkların (cemâdâtın) selamlaması, bitkilerin temennâsı ve hayvanların serfürû etmesiyle bile ma’lum ve meşhuddur. O, herkesin bildiği, inkârı mümkün olmayan, belli öyle bir peygamberdir ki, Kur’ân-ı Kerim O’na hitaben,
"Ey bilinen, ma’lum nebi!" demektedir. Zaten, taş gibi gönüllerin bile O’nun karşısında eriyip gitmeleri, O’nun bilinen nebi oluşunu isbat etmiyor mu?
Yukarıdaki ayette "أَرْسَلْنَاكَ" ifadesinde, muhatap sığasıyla "seni" denilmekte ve âdeta rahmetle diz dize gelmiş bu rahmet ve Şefkat Peygamberi’ne bu vasıflarından dolayı telmihte bulunulmaktadır.
"شَاهِداً", yani insanlığa seni şahid olarak gönderdik; onlara Beni duyuracak ve Benim şahidim olacaksın. Bütün cihan seni yalanlasa ve inkâr etse de sen yine Allah’ın varlığını ilan edeceksin. İşte sen, böyle bir şahidsin.
Bir de arkandan gelen şahidler cemaati var ki, onlar bütün insanlığa, sen de onlara şahid olacaksın, "bunlar benim" diyecek ve onların şehadetine şahidlik edeceksin. Ve aynı zamanda hadisin ifadesiyle O’nun ümmetinin şehadeti, mahşerde bir kısım nebileri de mesuliyetten kurtaracaktır.[
Berzah- VEFALI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: SOHBET-İ CANAN
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN