Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 245 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 245 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
24 Saatlik Sevgi = SeVGiLiLeR GüNü
2 posters
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: GENEL :._.·´¯) :: ÖNEMLİ KONULAR
1 sayfadaki 1 sayfası
24 Saatlik Sevgi = SeVGiLiLeR GüNü
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Yüreğinizde,
sonsuza dek sevmek için yer ayırdığınız
kıymetliniz için dünyanın size vermiş
olduğu
tek bir gün…
Her
an kalbinizde sizinle birlikte olan sevdiğiniz
için, kim bu sınırı getirebilir ki? Kim söyleyebilir, yılın hangi ayının
hangi
günü birbirinizi tebrik edin diye?
Hangi
mantıkla sevgiler kurallaşır,
bir güne sığdırılır?
Tüm bunlar, yanında bir de hediye kavgaları başlar.
Ondan başka
gün özel değildir
sanki... At gözlüğü
takmış
insanların alışveriş telaşesi
başlar.
Sevgilerini o gün ispatlama baskısıyla sokaklara koşmalarını
izleriz. Panikler, yüreğinde
sevgisi oturmamışlar.
Çünkü sevmek için yirmi dört saatleri vardır.
Eski
Roma İmparatorluğu’nun
bir vasiyeti midir, Müslüman Türk halkına bu?! Batının sıçrayan
kirlerinden
kaçıncısıdır, temizlenmesi gereken?!
***
Tarihe
geri dönersek, bir Roma İmparatoru’nun,
ordusuna
asker bulmak için evliliği yasaklamasıyla
başlar
her şey...
Ailelerinden ayrılmalarını kolaylaştırmak
için oynanan bu oyunu, “Valen tine” adlı bir papaz bozar ve birbirini
seven
herkesi, gizlice evlendirerek ülkelerini kurtarır. Tabii, bununla
kalmaz. O
gün, Hıristiyanlar tarafından “valen tine günü”
(sevgililer günü)
olarak kabul görür. Çünkü
tarihte çok az mutlu günleri ve zaferleri vardır.
Ve
şimdi
tarihte yürekleri titreten zaferleriyle dünyayı ve gönülleri fetheden
Osmanlı’nın torunları, sevdiklerinin gönüllerini fethetmek için bir
papazın
gününü beklemektedirler.
***
Güdülmeye
alışmış
beyinlerin acısını yürekler çekmekte... Sevginin ne olduğu
unutularak “SevgililerGünü”
kutlamaya kalkanlar, ne zaman farkına varırlar, gerçek sevgiyle hiç tanışmadıklarını,
bilinmez.
Her
olması gerekeni bir sebebe bağlayanlar,
kalplerini sevdiklerine açmak için yalnızca bir günü beklerler ve o günü
kutsarlar. Nasıl bir sevgiyse yüreklerindeki; yalnızca tek bir gün
ayıracak
kadar cimri davranırlar.
Gençler,
kendilerini ispatlamak için planlar yaparlar. Hayatlarının “yok olacak
bir
gün”e mahkûmluklarından habersiz, belki de yalnızlıklarına ağlarlar.
“O
büyük gün” dedikleri “Sevgililer Günü” ticaret pazarına döner, ömürsüz
tebessümlerle insanlar birbirini tebrik ederler. Herkes kendi çıkarları
için
bir yol bulur ve olan, yüreklerdeki sevgiye olur.
Hapsolunmuş
duygular kalır geriye… Her biten “sevgililer günü”nün ardından
akıllanmaz kimse... Kendilerine
dönüp bakmazlar… O günden sonra ne değişti,
düşünmezler.
Sevgileri dolup taştı
mı yüreklerinden, yoksa belgelendi mi hissiyatları? Ne değişmiştir
doğan
güneşle,
ertesi gün?
Ne
kalmıştır
geriye, çöpe atılmış
ambalaj kâğıtlarından
başka
ellerinde...
Bir
Müslüman anlatmalıdır doğruları,
yanındaki
her bir seven yüreğe…
Bilmelidir
herkes, gerçek sevginin ne olduğunu
ve sevginin zamandan daha yüce olduğunu…
Bilmelidirler,
sevginin çağları,
zamanları devirebilecek güçte, ancak bir kristal kadar kırılgan olduğunu…
Ve
bilmelidirler, gerçek sevgili, değerini
karşılayamayacak
fânî dünyada, aslâ bir karşılık
beklemez.
Fatma Aladağ
Yüreğinizde,
sonsuza dek sevmek için yer ayırdığınız
kıymetliniz için dünyanın size vermiş
olduğu
tek bir gün…
Her
an kalbinizde sizinle birlikte olan sevdiğiniz
için, kim bu sınırı getirebilir ki? Kim söyleyebilir, yılın hangi ayının
hangi
günü birbirinizi tebrik edin diye?
Hangi
mantıkla sevgiler kurallaşır,
bir güne sığdırılır?
Tüm bunlar, yanında bir de hediye kavgaları başlar.
Ondan başka
gün özel değildir
sanki... At gözlüğü
takmış
insanların alışveriş telaşesi
başlar.
Sevgilerini o gün ispatlama baskısıyla sokaklara koşmalarını
izleriz. Panikler, yüreğinde
sevgisi oturmamışlar.
Çünkü sevmek için yirmi dört saatleri vardır.
Eski
Roma İmparatorluğu’nun
bir vasiyeti midir, Müslüman Türk halkına bu?! Batının sıçrayan
kirlerinden
kaçıncısıdır, temizlenmesi gereken?!
***
Tarihe
geri dönersek, bir Roma İmparatoru’nun,
ordusuna
asker bulmak için evliliği yasaklamasıyla
başlar
her şey...
Ailelerinden ayrılmalarını kolaylaştırmak
için oynanan bu oyunu, “Valen tine” adlı bir papaz bozar ve birbirini
seven
herkesi, gizlice evlendirerek ülkelerini kurtarır. Tabii, bununla
kalmaz. O
gün, Hıristiyanlar tarafından “valen tine günü”
(sevgililer günü)
olarak kabul görür. Çünkü
tarihte çok az mutlu günleri ve zaferleri vardır.
Ve
şimdi
tarihte yürekleri titreten zaferleriyle dünyayı ve gönülleri fetheden
Osmanlı’nın torunları, sevdiklerinin gönüllerini fethetmek için bir
papazın
gününü beklemektedirler.
***
Güdülmeye
alışmış
beyinlerin acısını yürekler çekmekte... Sevginin ne olduğu
unutularak “SevgililerGünü”
kutlamaya kalkanlar, ne zaman farkına varırlar, gerçek sevgiyle hiç tanışmadıklarını,
bilinmez.
Her
olması gerekeni bir sebebe bağlayanlar,
kalplerini sevdiklerine açmak için yalnızca bir günü beklerler ve o günü
kutsarlar. Nasıl bir sevgiyse yüreklerindeki; yalnızca tek bir gün
ayıracak
kadar cimri davranırlar.
Gençler,
kendilerini ispatlamak için planlar yaparlar. Hayatlarının “yok olacak
bir
gün”e mahkûmluklarından habersiz, belki de yalnızlıklarına ağlarlar.
“O
büyük gün” dedikleri “Sevgililer Günü” ticaret pazarına döner, ömürsüz
tebessümlerle insanlar birbirini tebrik ederler. Herkes kendi çıkarları
için
bir yol bulur ve olan, yüreklerdeki sevgiye olur.
Hapsolunmuş
duygular kalır geriye… Her biten “sevgililer günü”nün ardından
akıllanmaz kimse... Kendilerine
dönüp bakmazlar… O günden sonra ne değişti,
düşünmezler.
Sevgileri dolup taştı
mı yüreklerinden, yoksa belgelendi mi hissiyatları? Ne değişmiştir
doğan
güneşle,
ertesi gün?
Ne
kalmıştır
geriye, çöpe atılmış
ambalaj kâğıtlarından
başka
ellerinde...
Bir
Müslüman anlatmalıdır doğruları,
yanındaki
her bir seven yüreğe…
Bilmelidir
herkes, gerçek sevginin ne olduğunu
ve sevginin zamandan daha yüce olduğunu…
Bilmelidirler,
sevginin çağları,
zamanları devirebilecek güçte, ancak bir kristal kadar kırılgan olduğunu…
Ve
bilmelidirler, gerçek sevgili, değerini
karşılayamayacak
fânî dünyada, aslâ bir karşılık
beklemez.
Fatma Aladağ
RıZa BeRKaN- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: 24 Saatlik Sevgi = SeVGiLiLeR GüNü
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
AŞK AYIP, SEVGİ ZAAF DEĞİL...
Sevgi çağlar üstü, asırlar ötesi bir duygu: Dün de vardı, bugün de var. Hayatımızın bir yerlerinde şu veya bu isimle daima varlığını sürdürdü.
Ancak ısrarla onu görmezden geliyoruz, (ya da tüm sevgimizi paraya-pula yönlendirip sevgiyi olabildiğince kirletiyoruz.) Hatta çoğu zaman yokmuş gibi yapıyoruz. Daha da olmazsa yok etmeyi plânlıyoruz! Yine de varlığını sürdürüyor, inadımıza!
Acaba bu kadar kötü mü? Yani "başarı", "servet","şöhret", "para" gibi tümden "seküler" taleplerimizin sonunda ulaşmak istediğimiz nihaî nokta, yine de bir sevgi noktası değil mi?
Seyahatlerimizde bile aynı şeyi arama cehdi var: Yeni yerleri keşfe çıkarken, aslında sevgiyi keşfetmeyi umduğumuzu neden inkâr etmeli?
"Nereye dostum?"
"Yeni yerler keşfetmeye..."
Yeni yerler; yeni insanlar, yeni dostluklar ve yeni sevgiler, yeni aşklar demektir.
İçten içe her eylemimiz sevgiye dönük, itiraf etse de, etmese de herkes sevgiyi arıyor. Ama sadece bazıları bu arayışın şuurunda...Ayrıca sadece bazıları aradığı şeyin adını koyacak kadar cesur. (En büyük İlâhî ve beşerî aşkların yaşandığı bu ülkede aşktan söz etmek ayıptır, bu yüzden aşk "sevgi" sözcüğü ile yumuşatılmış, buna rağmen sevgiden söz etmek, hele de sevgiyi itiraf etmek zaaf sayılmıştır.)
Bu yüzden kimimiz "başarı" koymuşuz aşkın adını başarıya kilitlenmişiz, kimimiz "para" demişiz aşkın adına, para kazanmayı aşk zannetmişiz...
Kâh "Leyla" olmuş aşkın adı, kâh "Mecnun"; ya da Yunus, Mevlâna adında simgelenmiş.
Leylâ'lar, Mecnun'lar sadece masallarda yaşadı belki, ama hiç ölmediler: Çünkü âşıktılar. Aşkın ölümsüz olduğuna bundan daha iyi bir örnek bulunabilir mi?
Biraz dikkatle etrafınıza bakarsanız, yanı başınızda nice Leylâ, nice Mecnûn'lar görebilirsiniz. Belki ismi Mevlânâ'dır o an sevginin, belki Yûnus, belki Yesevî, belki Bedîüzzaman...
Allah ve Muhammed (a.s.m.) de olabilir! Yani şu şekilde, bu şekilde sevgi daima vardır ve her yerdedir. Bir şekilde de kendini simgelemektedir. Fakat bunu "adavete muhabbet" i esas alanlar değil, sadece "sevgiyi seven" ler fark edebilir.
Sevmeseydi, insan çalışır da üretir miydi?
Yazı yazar, resim yapar mıydı?
Sevmeseydi insan, düşünür müydü, nice zorlukları göze alıp düşündüğünü açıklar mıydı? Hayatı kavramaya ve açıklamaya çalışır mıydı?
Kısaca söylemek gerekirse, sevmeseydi insan, bir anlamda yaşayamazdı.
Sevmeseydi Allah, insanı yaratmazdı!
* * *
Çok şey yerine esasta "tek şey" öğretmeliyiz, çocuklarımıza: Dengeli biçimde sevmeyi... Dengeli sevmeyi öğretebilirsek, inanmayı, güvenmeyi, başarmayı, yardım etmeyi, hoş görmeyi; özetle düzgün yaşamayı kendisi öğrenecektir.
Düzgün (sevaplı) yaşamanın da özü sevgi değil mi?
Dinî düşüncenin mantığında sevgi yok mu?
Allah (C.C.) insanı sevgisinden yaratmadı mı?
Ve insana kendisini sevmesini öğretmedi mi? "Rahmetim gazabımı geçmiştir" müjdesi başka ne anlama gelir?
* * *
Bazı Sevgiler var ki insanı pişman eder, çok doğru, yine de sevmeye devam edin.
Belki birgün pişman olacağınızı bilerek sevin. Sevmemekten, sevememekten bu daha iyidir.
Bence aile içi sorunları çözmenin sihirli anahtarı da sevgidir.
Mutluluğa ulaşmanın yolu da sevgiden geçer.
Ayrıca başarıya çıkan merdivenin basamakları sevgiden örülmüştür.
İnsan pervane, sevgi ışık: Mevlânâ misâli dönüşlerle, yanma pahasına ışığı tavaf etmek, belki de hamlıktan olgunluğa geçişin tek çaresidir!..
Yavuz BAHADIROĞLU
AŞK AYIP, SEVGİ ZAAF DEĞİL...
Sevgi çağlar üstü, asırlar ötesi bir duygu: Dün de vardı, bugün de var. Hayatımızın bir yerlerinde şu veya bu isimle daima varlığını sürdürdü.
Ancak ısrarla onu görmezden geliyoruz, (ya da tüm sevgimizi paraya-pula yönlendirip sevgiyi olabildiğince kirletiyoruz.) Hatta çoğu zaman yokmuş gibi yapıyoruz. Daha da olmazsa yok etmeyi plânlıyoruz! Yine de varlığını sürdürüyor, inadımıza!
Acaba bu kadar kötü mü? Yani "başarı", "servet","şöhret", "para" gibi tümden "seküler" taleplerimizin sonunda ulaşmak istediğimiz nihaî nokta, yine de bir sevgi noktası değil mi?
Seyahatlerimizde bile aynı şeyi arama cehdi var: Yeni yerleri keşfe çıkarken, aslında sevgiyi keşfetmeyi umduğumuzu neden inkâr etmeli?
"Nereye dostum?"
"Yeni yerler keşfetmeye..."
Yeni yerler; yeni insanlar, yeni dostluklar ve yeni sevgiler, yeni aşklar demektir.
İçten içe her eylemimiz sevgiye dönük, itiraf etse de, etmese de herkes sevgiyi arıyor. Ama sadece bazıları bu arayışın şuurunda...Ayrıca sadece bazıları aradığı şeyin adını koyacak kadar cesur. (En büyük İlâhî ve beşerî aşkların yaşandığı bu ülkede aşktan söz etmek ayıptır, bu yüzden aşk "sevgi" sözcüğü ile yumuşatılmış, buna rağmen sevgiden söz etmek, hele de sevgiyi itiraf etmek zaaf sayılmıştır.)
Bu yüzden kimimiz "başarı" koymuşuz aşkın adını başarıya kilitlenmişiz, kimimiz "para" demişiz aşkın adına, para kazanmayı aşk zannetmişiz...
Kâh "Leyla" olmuş aşkın adı, kâh "Mecnun"; ya da Yunus, Mevlâna adında simgelenmiş.
Leylâ'lar, Mecnun'lar sadece masallarda yaşadı belki, ama hiç ölmediler: Çünkü âşıktılar. Aşkın ölümsüz olduğuna bundan daha iyi bir örnek bulunabilir mi?
Biraz dikkatle etrafınıza bakarsanız, yanı başınızda nice Leylâ, nice Mecnûn'lar görebilirsiniz. Belki ismi Mevlânâ'dır o an sevginin, belki Yûnus, belki Yesevî, belki Bedîüzzaman...
Allah ve Muhammed (a.s.m.) de olabilir! Yani şu şekilde, bu şekilde sevgi daima vardır ve her yerdedir. Bir şekilde de kendini simgelemektedir. Fakat bunu "adavete muhabbet" i esas alanlar değil, sadece "sevgiyi seven" ler fark edebilir.
Sevmeseydi, insan çalışır da üretir miydi?
Yazı yazar, resim yapar mıydı?
Sevmeseydi insan, düşünür müydü, nice zorlukları göze alıp düşündüğünü açıklar mıydı? Hayatı kavramaya ve açıklamaya çalışır mıydı?
Kısaca söylemek gerekirse, sevmeseydi insan, bir anlamda yaşayamazdı.
Sevmeseydi Allah, insanı yaratmazdı!
* * *
Çok şey yerine esasta "tek şey" öğretmeliyiz, çocuklarımıza: Dengeli biçimde sevmeyi... Dengeli sevmeyi öğretebilirsek, inanmayı, güvenmeyi, başarmayı, yardım etmeyi, hoş görmeyi; özetle düzgün yaşamayı kendisi öğrenecektir.
Düzgün (sevaplı) yaşamanın da özü sevgi değil mi?
Dinî düşüncenin mantığında sevgi yok mu?
Allah (C.C.) insanı sevgisinden yaratmadı mı?
Ve insana kendisini sevmesini öğretmedi mi? "Rahmetim gazabımı geçmiştir" müjdesi başka ne anlama gelir?
* * *
Bazı Sevgiler var ki insanı pişman eder, çok doğru, yine de sevmeye devam edin.
Belki birgün pişman olacağınızı bilerek sevin. Sevmemekten, sevememekten bu daha iyidir.
Bence aile içi sorunları çözmenin sihirli anahtarı da sevgidir.
Mutluluğa ulaşmanın yolu da sevgiden geçer.
Ayrıca başarıya çıkan merdivenin basamakları sevgiden örülmüştür.
İnsan pervane, sevgi ışık: Mevlânâ misâli dönüşlerle, yanma pahasına ışığı tavaf etmek, belki de hamlıktan olgunluğa geçişin tek çaresidir!..
Yavuz BAHADIROĞLU
belinay- SÜPER MODERATÖR
Similar topics
» Sevgililer Günü
» NİSAN 1 - KATLİAM GÜNÜ , ŞAKA GÜNÜ DEĞİL
» Cuma Günü Okunacak Dua*Cuma Günü Selevat Getirmenin Önemi:
» NİSAN 1 - KATLİAM GÜNÜ , ŞAKA GÜNÜ DEĞİL
» Cuma Günü Okunacak Dua*Cuma Günü Selevat Getirmenin Önemi:
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: GENEL :._.·´¯) :: ÖNEMLİ KONULAR
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN