Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 161 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 161 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Duanın en faziletlisi
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: DİNİ KONULAR VE BİLGİLER :._.·´¯) :: DUA UFKU YAKARIŞLARIMIZ
1 sayfadaki 1 sayfası
Duanın en faziletlisi
Duaların başı ve en faziletlisi şudur:
“Bizi dosdoğru yola ilet. Gazaba uğramış ve sapık olmayan nimet verdiğin kimselerin yoluna.” (Fatiha, 6-7)
Duaların en üstünü budur. Ve insanlara bu duayı okumaları farz kılınmıştır. Çünkü bu dua, kulun dini, dünyevi ve uhrevi maslahatını içeriyor.
Tevbe duası da öyle. Çünkü kula tevbe etmesini ilham eder.
Aynı şeyi istihare duası için de söyleyebiliriz. Çünkü burada kula bilmediği şeyi öğretmek ve kolaylaştırmak amaçlanıyor.
Bir örnek de peygamberimizin (s.a.v.) gece namazına kalkarken okuduğu şu duadır:
“Allah’ım!, Cebrail’in, Mikail’in, İsrafil’in Rabbi. Göklerin ve yerin yaratıcısı. Görünmeyenin ve görünenin bilicisi,
Sen, kulların arasında, ihtilaf ede geldikleri şeylerde hükmedersin. Hak hususunda ihtilafa düştüğüm şeyde, izninle beni gerçeğe ilet. Çünkü sen, dilediğini doğru yola iletirsin.” (Müslim, Salât-ul Musâfirin, 200; Nesai, Kıyamü’l-leyl, 12; İbnu Mace, İkame, 180; Ahmed, 6/156)
Buna aşağıdaki duayı da örnek göstermek mümkündür:
“Senden öylesine korkmamızı nasip et ki, bu korku, bizimle sana karşı günah işlememizin arasına girsin. Sana itaat etmemizi de nasip et ki, bununla senin cennetine kavuşalım. Bir yakini iman ver ki, dünya musibetleri bize basit ve önemsiz görünsün.” (Tirmizi, ed-Daavat, 79; Nesai, el-Kübra, 6/107; Suyuti, el-Camiu’s Sağir, 1505)
Bir de Hz. Ebu Bekir’den rivayet edilen yakin ve afiyet duası var.(Ahmed, 1/3)
Peygamberimizin (s.a.v.) şu sözü de buna bir örnektir:
“Allah’ım kalbimi ve niyetimi ıslah et, düzelt.”
Kur’an’ da İbrahim ve İsmail peygamberin şu sözleri hikâye edilir:
“Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar.” (Bakara, 128)
Bu gibi duaların sayısı fazladır ve iman ve salih amel bahşetme hususunda kulun Allah’a muhtaç oluşunu içermektedirler. Bu muhtaçlık ve bu yardım isteme, arzu edilen şeyin gerçekleşmesinden öncedir. şayet bu arzu, dua ile veya başka bir sebeple gerçekleşirse, bundaki Allah’ın nimet bahşedişine tanıklık eder. Dolayısıyla Allah’a şükretme ve kulluk sunma makamında olur. Bütün bunların Allah’ın lütuf ve ihsanıyla gerçekleştiğinin, kulun gücü ve kabiliyetiyle gerçekleşmediğinin bilincine varır.
İbadette kader olgusunu gözlemlemek, en faydalı davranışlardandır. Bu olguyu bu bağlamda göz ardı etmekse, en zararlı davranışlardan biridir. Çünkü bu durumda kul, Allah’ın kendisine bahşettiği iman ve salih amel nimetini inkâr eden bir Kaderiyeci olur. şayet inanç ve düşünce olarak Kaderiyeci değilse bile, hal ve davranış olarak Kaderiyecidir. Bu da kendini beğenmişliğe ve kibire yol açar. İşlediği amel üzerinde etkin güce sahip olduğunu iddia eder, amel işlediği için Allah’a minnet eder. Allah nezdinde ödülü kendi ameliyle hak ettiğinin iddiasında bulunur. Dolayısıyla, günah işlerken kulluğunun bilincinde olan ve günahını itiraf eden, ama kaderi gerekçe olarak ileri sürmeyen kimse, ibadetin menşeinin kendi gücü olduğunu, Allah’ın lütuf ve ihsanından olmadığını ileri süren bu adamdan daha iyi bir konumda olur. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz bu günahkârlar, iman sahibi oldukları için, ibadet ehlinden olup böyle bir imandan yoksun olan kimselerden daha üstündürler.
Fakat günah işlerken, asıl fail Allah’tır diye, günahı hiçbir şekilde üzerine almayan, ama ibadet ederken bunun menşeinin kendisi olduğunu düşünen kimse, mahlûkatın en kötüsüdür.
Her iki durumda da fail olarak kendini gören veya her iki durumda da fail olarak Allah’ı gören ve kendisi için bir günah tasavvur etmeyen kimse, sonuç olarak Kaderiyeciden daha kötü, Kaderiyeci de başlangıç olarak ondan daha kötü durumdadır. Bu mesele değişik yerlerde geniş olarak ele alınmıştır.
“Bizi dosdoğru yola ilet. Gazaba uğramış ve sapık olmayan nimet verdiğin kimselerin yoluna.” (Fatiha, 6-7)
Duaların en üstünü budur. Ve insanlara bu duayı okumaları farz kılınmıştır. Çünkü bu dua, kulun dini, dünyevi ve uhrevi maslahatını içeriyor.
Tevbe duası da öyle. Çünkü kula tevbe etmesini ilham eder.
Aynı şeyi istihare duası için de söyleyebiliriz. Çünkü burada kula bilmediği şeyi öğretmek ve kolaylaştırmak amaçlanıyor.
Bir örnek de peygamberimizin (s.a.v.) gece namazına kalkarken okuduğu şu duadır:
“Allah’ım!, Cebrail’in, Mikail’in, İsrafil’in Rabbi. Göklerin ve yerin yaratıcısı. Görünmeyenin ve görünenin bilicisi,
Sen, kulların arasında, ihtilaf ede geldikleri şeylerde hükmedersin. Hak hususunda ihtilafa düştüğüm şeyde, izninle beni gerçeğe ilet. Çünkü sen, dilediğini doğru yola iletirsin.” (Müslim, Salât-ul Musâfirin, 200; Nesai, Kıyamü’l-leyl, 12; İbnu Mace, İkame, 180; Ahmed, 6/156)
Buna aşağıdaki duayı da örnek göstermek mümkündür:
“Senden öylesine korkmamızı nasip et ki, bu korku, bizimle sana karşı günah işlememizin arasına girsin. Sana itaat etmemizi de nasip et ki, bununla senin cennetine kavuşalım. Bir yakini iman ver ki, dünya musibetleri bize basit ve önemsiz görünsün.” (Tirmizi, ed-Daavat, 79; Nesai, el-Kübra, 6/107; Suyuti, el-Camiu’s Sağir, 1505)
Bir de Hz. Ebu Bekir’den rivayet edilen yakin ve afiyet duası var.(Ahmed, 1/3)
Peygamberimizin (s.a.v.) şu sözü de buna bir örnektir:
“Allah’ım kalbimi ve niyetimi ıslah et, düzelt.”
Kur’an’ da İbrahim ve İsmail peygamberin şu sözleri hikâye edilir:
“Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar.” (Bakara, 128)
Bu gibi duaların sayısı fazladır ve iman ve salih amel bahşetme hususunda kulun Allah’a muhtaç oluşunu içermektedirler. Bu muhtaçlık ve bu yardım isteme, arzu edilen şeyin gerçekleşmesinden öncedir. şayet bu arzu, dua ile veya başka bir sebeple gerçekleşirse, bundaki Allah’ın nimet bahşedişine tanıklık eder. Dolayısıyla Allah’a şükretme ve kulluk sunma makamında olur. Bütün bunların Allah’ın lütuf ve ihsanıyla gerçekleştiğinin, kulun gücü ve kabiliyetiyle gerçekleşmediğinin bilincine varır.
İbadette kader olgusunu gözlemlemek, en faydalı davranışlardandır. Bu olguyu bu bağlamda göz ardı etmekse, en zararlı davranışlardan biridir. Çünkü bu durumda kul, Allah’ın kendisine bahşettiği iman ve salih amel nimetini inkâr eden bir Kaderiyeci olur. şayet inanç ve düşünce olarak Kaderiyeci değilse bile, hal ve davranış olarak Kaderiyecidir. Bu da kendini beğenmişliğe ve kibire yol açar. İşlediği amel üzerinde etkin güce sahip olduğunu iddia eder, amel işlediği için Allah’a minnet eder. Allah nezdinde ödülü kendi ameliyle hak ettiğinin iddiasında bulunur. Dolayısıyla, günah işlerken kulluğunun bilincinde olan ve günahını itiraf eden, ama kaderi gerekçe olarak ileri sürmeyen kimse, ibadetin menşeinin kendi gücü olduğunu, Allah’ın lütuf ve ihsanından olmadığını ileri süren bu adamdan daha iyi bir konumda olur. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz bu günahkârlar, iman sahibi oldukları için, ibadet ehlinden olup böyle bir imandan yoksun olan kimselerden daha üstündürler.
Fakat günah işlerken, asıl fail Allah’tır diye, günahı hiçbir şekilde üzerine almayan, ama ibadet ederken bunun menşeinin kendisi olduğunu düşünen kimse, mahlûkatın en kötüsüdür.
Her iki durumda da fail olarak kendini gören veya her iki durumda da fail olarak Allah’ı gören ve kendisi için bir günah tasavvur etmeyen kimse, sonuç olarak Kaderiyeciden daha kötü, Kaderiyeci de başlangıç olarak ondan daha kötü durumdadır. Bu mesele değişik yerlerde geniş olarak ele alınmıştır.
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: DİNİ KONULAR VE BİLGİLER :._.·´¯) :: DUA UFKU YAKARIŞLARIMIZ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN