Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 154 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 154 Misafir :: 2 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Kadının Kocasına İtâatı (Secde Hadisi) !!!
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EVLİLİK MÜESSESESİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Kadının Kocasına İtâatı (Secde Hadisi) !!!
Secde hadisine uydurma demek mümkün değildir; hem muteber kaynaklarda rivayet edilmiştir hem de metninde bir sakatlık yoktur. Irak taraflarına gidip gelen bir sahâbî orada insanların, saygı göstermek için üst yöneticilere secde ettiklerini görmüş, Hz. Peygamber'in (s.a.) buna onlardan daha layık olduğunu düşünmüş, dönünce bu düşüncesini Peygamberimize açmıştı, şöyle buyurdular:
- Ben vefat ettikten sonra kabrimin yanından geçsen ona secde eder misin?
- Hayır.
- Öyleyse (yaşarken de ölümlü olduğu bilinen insanlara) secde etmeyin. Eğer bir kimseye secde edilmesini emredecek olsaydım, Allah, kadınlara karşı erkeğe bir hak verdiği için ona secde etmelerini emrederdim. (Ebû Dâvûd, Nikah, 40; Şerhi Avnu'l-Ma'bûd, 6/177; Tirmizî, Radâ', 10)
Metinden de anlaşılacağı üzere hadisin asıl konusu Allah'tan başkasına (fani, yaratılmış varlıklara) secde edilemeyeceği ile ilgilidir. Bu münasebetle Peygamberimiz, kadınların üzerlerindeki koca hakkının da önemine vurgu yapmıştır. Başka âyet ve hadislerde de kocanın üzerindeki kadın hakkı anlatılmıştır.
Erkeklerin hakkı, bir derecelik üstünlüğü "aile reisliği" ile ilgilidir. Koca hem ailenin geçimini sağladığı, hem de aileyi temsil, koruma ve yönetme bakımından daha uygun bulunduğu için ailenin reisi olması uygun görülmüştür.
İslam insanın dünya ve ahirette mutluluğunu sağlamak üzere gelmiş ilâhî bir dindir. İnsanın varlığı, yaratılış gayesinin gerçekleşmesi ancak bir topluluk içinde olabileceği için dinin hükümleri arasında "topluluğun düzeni" ile ilgili talimat ve tavsiyeler de bulunmuştur. En küçük fakat en önemli topluluk birimi ailedir; o da küçük bir topluluk olduğu için düzen gerektirmiş, bu sebeple aile fertlerinin birbirlerine karşı konumları, hak ve sorumlulukları belirlenmiştir. Peygamberimiz'in (s.a.) çocuklarla ana baba, karı ile koca, fert ile onun hısım ve akrabası arasındaki bağ, karşılıklı haklar ve sorumluluklar üzerine söylediklerini bu çerçeve içinde anlamak gerekirken bazı erkekler, geçmişte ve günümüzde "kadının kocasına itâatı"konusundaki hadisleri çerçevesinden saptırmışlar, karılarına zulmetmek, onları esirler, hatta köleler haline getirmek için kullanmışlar; yemek tuzlu oldu diye, kadın yatağa veya çalışmak üzere tarlaya gelmedi diye... onu azarlamış, hatta dövmüşler, bu selahiyeti de İslamdan aldıklarını söylemişlerdir.
Evet Hz. Peygamber'in (s.a.) hadisleri arasında "Kulun kula secde etmesi caiz olsaydı kadınların kocalarına secde etmelerini emrederdim", "Bir koca karsını yatağına çağırır da -karısı gelmezse- sabaha kadar ona melekler lanet eder", "kadın evinize, istemediğiniz bir kimseyi sokarsa onu yola getirmek üzere -başka çare kalmadığında- hafifçe dövebilirsiniz" mealindeki hadisler gibi uyarıları, teşvik ve irşatları vardır. Ama Kur'an'da ve Sünnette "eşlerimize karşı makul ve meşru davranmamız", "onlara evlilik bağı içinde maddi veya manevi zarar vermekten uzak durmamız", "ya iyilikle, güzellikle evli kalmamız yahut da yine iyilik ve güzellikle ayrılmamız" emredilmiştir. Velileri tarafından sevmedikleri, istemedikleri kimselerle evlendirilmiş kızlar ve kadınların nikahlarını Peygamberimiz iptal etmiştir. Kendi kızı Hz. Fâtıma, kocası Ali'nin ikinci evliliğine razı olmamış, O da (s.a.) kızının tarafını tutmuş, damadına "ya Fâtıma'yı boşamasını yahut da ikinci evlilikten vazgeçmesini" söylemiştir. Zaman zaman Hz. Fâtıma ile kocası tartışmışlar, küsüşmüşlerdir; bu durumda Sevgili Babası kızına "sana melekler lanet eder, hemen barış, dediğini yap" buyurmamış, Hz. Ali karsını dövmeye kalkışmamış, Peygamberimiz (s.a.) aralarına girerek onlar barıştırmış, normal evlilik hayatına dönmelerini sağlamıştır. Bizzat kendi eşleri dini emir konusu olmayan bazı hususlarda ona itiraz etmişler, ondan yapmak istemediği bazı şeyleri istemişler, bir müddet küs kalmışlar, sonra konuşarak anlaşmış, barışmış ve mutlu hayata dönmüşlerdir. Hz. Peygamber (s.a.) çok yaygın bulunan "kadın dövme olayını" yasaklamış, birden gelen bu kesin yasaklama alışılan düzeni bozduğu için bilahare "evlilik hukukuna riayet etmeyen kadına karşı son çare olarak ve hafif olmak şartıyla" izin vermiştir; ancak kendisi ömrü boyunca eşlerine bir fiske vurmamış, "Karılarını dövenler hayırlılarınız değildir", "Akşam bir yatağı paylaşacağınız eşlerinizi nasıl hayvanlar gibi dövebiliyorsunuz" buyurmuştur.
Aile hayatının düzgün yürümesi, kocanın otoritesini kötüye kullanmaması kadar kadının da kadınlığını istismar etmemesi için yapılmış tavsiyeleri tek taraflı olarak ve bağlamlarından kopararak alan ve karşı tarafa zulmeden, baskı yapan kimseler, Allah ve Rasulü'nün murat ve maksatlarının dışına çıktıklarını bilmelidirler. Ve bilmelidirler ki, hiçbir beşere (bunun içinde koca, ana, baba ve devleti yönetenler de vardır) itaat mutlak değildir. Hiçbir kimseye haksız olan, meşru olmayan emir ve isteklerinde itaat edilmez. Eğer bir kadın kocasına kırılmışsa, onun gül yaprağından nazik gönlü örselenmiş, kalbi incinmişse kocanın yapacağı şey " Hemen dediğimi yap, ben reisim, bana itaat edeceksin, etmezsen sana melekler lanet ederler..." demek yerine "En iyileriniz kadınlarına en iyi davrananlarınızdır" hadisine uyarak onun gönlünü almak, meseleyi açık yüreklilikle ve sevgiyle çözmektir.
Allah Sevgisine ulaşmanın yolu O'nun Örnek olarak gönderdiği Kâmil İnsan'a uymak, onu hayatta rehber edinmek, izinden asla sapmamaktır. O'nun söylediklerinin bir kısmını alıp bir kısmını almamak yerine, sözlerini bir bütün halinde ve maksadına da dikkat ederek alıp uygulamaktır. Eğer bu yapılır, bu yol ve usul takip edilirse müslümanlar ölmeden, cennete gitmeden de -dünyada olabilecek ölçüde- mutlu olur, mutlu yaşarlar
- Ben vefat ettikten sonra kabrimin yanından geçsen ona secde eder misin?
- Hayır.
- Öyleyse (yaşarken de ölümlü olduğu bilinen insanlara) secde etmeyin. Eğer bir kimseye secde edilmesini emredecek olsaydım, Allah, kadınlara karşı erkeğe bir hak verdiği için ona secde etmelerini emrederdim. (Ebû Dâvûd, Nikah, 40; Şerhi Avnu'l-Ma'bûd, 6/177; Tirmizî, Radâ', 10)
Metinden de anlaşılacağı üzere hadisin asıl konusu Allah'tan başkasına (fani, yaratılmış varlıklara) secde edilemeyeceği ile ilgilidir. Bu münasebetle Peygamberimiz, kadınların üzerlerindeki koca hakkının da önemine vurgu yapmıştır. Başka âyet ve hadislerde de kocanın üzerindeki kadın hakkı anlatılmıştır.
Erkeklerin hakkı, bir derecelik üstünlüğü "aile reisliği" ile ilgilidir. Koca hem ailenin geçimini sağladığı, hem de aileyi temsil, koruma ve yönetme bakımından daha uygun bulunduğu için ailenin reisi olması uygun görülmüştür.
İslam insanın dünya ve ahirette mutluluğunu sağlamak üzere gelmiş ilâhî bir dindir. İnsanın varlığı, yaratılış gayesinin gerçekleşmesi ancak bir topluluk içinde olabileceği için dinin hükümleri arasında "topluluğun düzeni" ile ilgili talimat ve tavsiyeler de bulunmuştur. En küçük fakat en önemli topluluk birimi ailedir; o da küçük bir topluluk olduğu için düzen gerektirmiş, bu sebeple aile fertlerinin birbirlerine karşı konumları, hak ve sorumlulukları belirlenmiştir. Peygamberimiz'in (s.a.) çocuklarla ana baba, karı ile koca, fert ile onun hısım ve akrabası arasındaki bağ, karşılıklı haklar ve sorumluluklar üzerine söylediklerini bu çerçeve içinde anlamak gerekirken bazı erkekler, geçmişte ve günümüzde "kadının kocasına itâatı"konusundaki hadisleri çerçevesinden saptırmışlar, karılarına zulmetmek, onları esirler, hatta köleler haline getirmek için kullanmışlar; yemek tuzlu oldu diye, kadın yatağa veya çalışmak üzere tarlaya gelmedi diye... onu azarlamış, hatta dövmüşler, bu selahiyeti de İslamdan aldıklarını söylemişlerdir.
Evet Hz. Peygamber'in (s.a.) hadisleri arasında "Kulun kula secde etmesi caiz olsaydı kadınların kocalarına secde etmelerini emrederdim", "Bir koca karsını yatağına çağırır da -karısı gelmezse- sabaha kadar ona melekler lanet eder", "kadın evinize, istemediğiniz bir kimseyi sokarsa onu yola getirmek üzere -başka çare kalmadığında- hafifçe dövebilirsiniz" mealindeki hadisler gibi uyarıları, teşvik ve irşatları vardır. Ama Kur'an'da ve Sünnette "eşlerimize karşı makul ve meşru davranmamız", "onlara evlilik bağı içinde maddi veya manevi zarar vermekten uzak durmamız", "ya iyilikle, güzellikle evli kalmamız yahut da yine iyilik ve güzellikle ayrılmamız" emredilmiştir. Velileri tarafından sevmedikleri, istemedikleri kimselerle evlendirilmiş kızlar ve kadınların nikahlarını Peygamberimiz iptal etmiştir. Kendi kızı Hz. Fâtıma, kocası Ali'nin ikinci evliliğine razı olmamış, O da (s.a.) kızının tarafını tutmuş, damadına "ya Fâtıma'yı boşamasını yahut da ikinci evlilikten vazgeçmesini" söylemiştir. Zaman zaman Hz. Fâtıma ile kocası tartışmışlar, küsüşmüşlerdir; bu durumda Sevgili Babası kızına "sana melekler lanet eder, hemen barış, dediğini yap" buyurmamış, Hz. Ali karsını dövmeye kalkışmamış, Peygamberimiz (s.a.) aralarına girerek onlar barıştırmış, normal evlilik hayatına dönmelerini sağlamıştır. Bizzat kendi eşleri dini emir konusu olmayan bazı hususlarda ona itiraz etmişler, ondan yapmak istemediği bazı şeyleri istemişler, bir müddet küs kalmışlar, sonra konuşarak anlaşmış, barışmış ve mutlu hayata dönmüşlerdir. Hz. Peygamber (s.a.) çok yaygın bulunan "kadın dövme olayını" yasaklamış, birden gelen bu kesin yasaklama alışılan düzeni bozduğu için bilahare "evlilik hukukuna riayet etmeyen kadına karşı son çare olarak ve hafif olmak şartıyla" izin vermiştir; ancak kendisi ömrü boyunca eşlerine bir fiske vurmamış, "Karılarını dövenler hayırlılarınız değildir", "Akşam bir yatağı paylaşacağınız eşlerinizi nasıl hayvanlar gibi dövebiliyorsunuz" buyurmuştur.
Aile hayatının düzgün yürümesi, kocanın otoritesini kötüye kullanmaması kadar kadının da kadınlığını istismar etmemesi için yapılmış tavsiyeleri tek taraflı olarak ve bağlamlarından kopararak alan ve karşı tarafa zulmeden, baskı yapan kimseler, Allah ve Rasulü'nün murat ve maksatlarının dışına çıktıklarını bilmelidirler. Ve bilmelidirler ki, hiçbir beşere (bunun içinde koca, ana, baba ve devleti yönetenler de vardır) itaat mutlak değildir. Hiçbir kimseye haksız olan, meşru olmayan emir ve isteklerinde itaat edilmez. Eğer bir kadın kocasına kırılmışsa, onun gül yaprağından nazik gönlü örselenmiş, kalbi incinmişse kocanın yapacağı şey " Hemen dediğimi yap, ben reisim, bana itaat edeceksin, etmezsen sana melekler lanet ederler..." demek yerine "En iyileriniz kadınlarına en iyi davrananlarınızdır" hadisine uyarak onun gönlünü almak, meseleyi açık yüreklilikle ve sevgiyle çözmektir.
Allah Sevgisine ulaşmanın yolu O'nun Örnek olarak gönderdiği Kâmil İnsan'a uymak, onu hayatta rehber edinmek, izinden asla sapmamaktır. O'nun söylediklerinin bir kısmını alıp bir kısmını almamak yerine, sözlerini bir bütün halinde ve maksadına da dikkat ederek alıp uygulamaktır. Eğer bu yapılır, bu yol ve usul takip edilirse müslümanlar ölmeden, cennete gitmeden de -dünyada olabilecek ölçüde- mutlu olur, mutlu yaşarlar
EyLüL- BAĞIMLI ÜYEMİZ
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: AİLE HAYATI VE YAŞAM :._.·´¯) :: EVLİLİK MÜESSESESİ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN