Giriş yap
Similar topics
Üye Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Kimler hatta?
Toplam 17 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 17 Misafir :: 1 Arama motorlarıYok
Sitede bugüne kadar en çok 392 kişi 10.10.24 17:51 tarihinde online oldu.
En son konular
En bakılan konular
Istatistikler
Toplam 278 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: CANAN CAN
Kullanıcılarımız toplam 14129 mesaj attılar bunda 6601 konu
Arama
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
9. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: MEKTUBAT-I RABBANi
1 sayfadaki 1 sayfası
9. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
MEVZUU :
a) Nüzul makamına münasip hallerin beyanı.
b) Hayır - şer.
c) Cezbe - suluk.
d) Resulüllah S.A. efendimize tabi olmak.
NOT : İMAM-1 RABBANÎ Hz. bu mektubu pek keremli şeyhi Muhammed Bakibillah´a yazmıştır.
Şöyle bir kimsenin arzuhalidir:
Kara yüzlü bir kaçaktır. Kötü huylu kusurludur. Haline, zamanına aldanmıştır. Mevlânın muhalefetine tam manası ile gayret eder. Azimet (zor) ve uygun yolları bırakmıştır. Halkın gördüğü yerleri süsler; ama Yüce Hakkın nazargâhını harab etmiştir. Bütün himmetini dışının süsüne harcamış; batın ciheti ile, ağyara dönmüştür. Sözü haline aykırı olup hali dahi hayaline dayalıdır.
Bu uykudan ve bu hayalden ne hâsıl olur?. Bu halden ve bu sözden ne çıkar?
Vaktini kaçmakla ve ziyanla bitirdi. Sermayesi kabalık ve dalâlet oldu.
Nefsi, şerrin ve fesadın mebdei olup zulüm menşei oldu. Kulların Rabbına masiyet kaynağı haline geldi.
Hülâsa bu kul: Mücessem günahlar, toplu ayıplarla doldu.
Hayır işleri itilmeye ve redde lâyıktır. Hasenatı dahi atılmaya ve tarda lâyıktır.
— «Nice Kur´an okuyan vardır ki, Kur´an ona lanet eder.»
Manasındaki hadis-i şerif, bunun adil şahididir.
— «Nice oruç tutan vardır ki, oruç ona lanet eder.»
Manasına gelen hadis-i şerif, onun şanında doğru şahiddir.
Makamı, kemali, hali ve derecesi anlatıldığı gibi olana yazıklar olsun.
Bunun istiğfarı da günahtır; diğer günahlar gibi; hattâ onlardan da şiddetlidir. Tevbesi dahi masiyettir; sair masiyetlere benzer. Belki onlardan daha kötüdür.
Her yaptığı kötülüğün neticesi, kötülük oluyor. Bunun doğruluğu şu manadaki şiirden anlaşılır:
O ki, diken tohumu atar;
Nasıl taze üzümler toplar.
Onun bu hastalığı özüne işlemiştir; ilâç kâr etmez. Derdi de yerleşmiştir; ilâcın faydası olmaz. Tıpkı: Mizacı bozulan gibi.. Bir şeyin özü, kendi özünden ayrılır rnı?. Bu manada gelen bir şiir şöyledir:
Habeşî´nin siyahlığı nasıl gider?.
Siyahlık aslîdir, soyuna çeker.
Durum anlatıldığı gibi olunca, biz ne yapabiliriz?. Bu manada şu âyet-i kerime sarihtir:
— «Allah onlara zulmetmedi; lâkin onlar, kendi nefislerine zulmederler.» (16/33)
a) Nüzul makamına münasip hallerin beyanı.
b) Hayır - şer.
c) Cezbe - suluk.
d) Resulüllah S.A. efendimize tabi olmak.
NOT : İMAM-1 RABBANÎ Hz. bu mektubu pek keremli şeyhi Muhammed Bakibillah´a yazmıştır.
Şöyle bir kimsenin arzuhalidir:
Kara yüzlü bir kaçaktır. Kötü huylu kusurludur. Haline, zamanına aldanmıştır. Mevlânın muhalefetine tam manası ile gayret eder. Azimet (zor) ve uygun yolları bırakmıştır. Halkın gördüğü yerleri süsler; ama Yüce Hakkın nazargâhını harab etmiştir. Bütün himmetini dışının süsüne harcamış; batın ciheti ile, ağyara dönmüştür. Sözü haline aykırı olup hali dahi hayaline dayalıdır.
Bu uykudan ve bu hayalden ne hâsıl olur?. Bu halden ve bu sözden ne çıkar?
Vaktini kaçmakla ve ziyanla bitirdi. Sermayesi kabalık ve dalâlet oldu.
Nefsi, şerrin ve fesadın mebdei olup zulüm menşei oldu. Kulların Rabbına masiyet kaynağı haline geldi.
Hülâsa bu kul: Mücessem günahlar, toplu ayıplarla doldu.
Hayır işleri itilmeye ve redde lâyıktır. Hasenatı dahi atılmaya ve tarda lâyıktır.
— «Nice Kur´an okuyan vardır ki, Kur´an ona lanet eder.»
Manasındaki hadis-i şerif, bunun adil şahididir.
— «Nice oruç tutan vardır ki, oruç ona lanet eder.»
Manasına gelen hadis-i şerif, onun şanında doğru şahiddir.
Makamı, kemali, hali ve derecesi anlatıldığı gibi olana yazıklar olsun.
Bunun istiğfarı da günahtır; diğer günahlar gibi; hattâ onlardan da şiddetlidir. Tevbesi dahi masiyettir; sair masiyetlere benzer. Belki onlardan daha kötüdür.
Her yaptığı kötülüğün neticesi, kötülük oluyor. Bunun doğruluğu şu manadaki şiirden anlaşılır:
O ki, diken tohumu atar;
Nasıl taze üzümler toplar.
Onun bu hastalığı özüne işlemiştir; ilâç kâr etmez. Derdi de yerleşmiştir; ilâcın faydası olmaz. Tıpkı: Mizacı bozulan gibi.. Bir şeyin özü, kendi özünden ayrılır rnı?. Bu manada gelen bir şiir şöyledir:
Habeşî´nin siyahlığı nasıl gider?.
Siyahlık aslîdir, soyuna çeker.
Durum anlatıldığı gibi olunca, biz ne yapabiliriz?. Bu manada şu âyet-i kerime sarihtir:
— «Allah onlara zulmetmedi; lâkin onlar, kendi nefislerine zulmederler.» (16/33)
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: 9. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
Evet.. Sırf hayır olan bir mana, sırf şer olan bir şeyi davet eder; şundan ki: Hayırlı olmanın hakikati zahir olup, meydana çıksın..
Sonra..
Eşya, ancak, zıdlan ile açıklanabilir.
Hayır ve kemal, hazır oldukları zaman; şer ve noksanlık, karşısından ayrılmaz .olur.
Şu mana da açıktır: Güzellik ve cemal elbette ayna ister. Ayna ise., ancak bir şeyin karsısında olmalıdır.
Şu manada hiç bir şüphe yoktur: Şer, hayrın aynasıdır; noksanlık dahi kemalin aynasıdır; karsısında durur. Noksanlık azalınca, kemal artar; şer azalınca da, hayır bollaşır.
Asıl şaşılacak mana şudur: Bu kötüleme, övme manasının yüzünden açıldığı zaman; şer ve noksanlık hayra ve kemale mahal olur.
Yukarıda anlatılan manalar açısından bakılınca, şunda şüphe olmadığı görülür: Kulluk makamı bütün makamların üstündedir; çünkü: Bu mana kulluk makamında eksiksiz ve ekmeldir. Bu makamla ancak sevilen zatlar şerefyab olurlar. Sevenler ise., rnüşahade zevkine dalıp lezzet alırlar. Kullukla lezzete dalmak, onunla ünsiyet etmek ancak, sevilen zatlara mahsustur. Yâni: Yüce Hak tarafından sevilmiş olanlara.. Sevenlerin ünsiyeti sevilen zatı müşahedededir. Sevilmiş olanların ünsiyeti ise., sevilen Yüce Hakkın kulluğundadır.
İşbu kullar, bu ünsiyet, bu devlet ve bu nimetle şerefyab olmuşlardır.
Anlatılan bu meydanın süvarisi olan üstün zat, mutlak olarak: Dünyanın ve âhiretin efendisidir; evvellerin ve âhirlerin efendisidir; Alemlerin Rabbı Allah´ın sevgilisidir. Salâvatın en tamı ona, saygıların en eksiksizi ona...
Sonra..
Eşya, ancak, zıdlan ile açıklanabilir.
Hayır ve kemal, hazır oldukları zaman; şer ve noksanlık, karşısından ayrılmaz .olur.
Şu mana da açıktır: Güzellik ve cemal elbette ayna ister. Ayna ise., ancak bir şeyin karsısında olmalıdır.
Şu manada hiç bir şüphe yoktur: Şer, hayrın aynasıdır; noksanlık dahi kemalin aynasıdır; karsısında durur. Noksanlık azalınca, kemal artar; şer azalınca da, hayır bollaşır.
Asıl şaşılacak mana şudur: Bu kötüleme, övme manasının yüzünden açıldığı zaman; şer ve noksanlık hayra ve kemale mahal olur.
Yukarıda anlatılan manalar açısından bakılınca, şunda şüphe olmadığı görülür: Kulluk makamı bütün makamların üstündedir; çünkü: Bu mana kulluk makamında eksiksiz ve ekmeldir. Bu makamla ancak sevilen zatlar şerefyab olurlar. Sevenler ise., rnüşahade zevkine dalıp lezzet alırlar. Kullukla lezzete dalmak, onunla ünsiyet etmek ancak, sevilen zatlara mahsustur. Yâni: Yüce Hak tarafından sevilmiş olanlara.. Sevenlerin ünsiyeti sevilen zatı müşahedededir. Sevilmiş olanların ünsiyeti ise., sevilen Yüce Hakkın kulluğundadır.
İşbu kullar, bu ünsiyet, bu devlet ve bu nimetle şerefyab olmuşlardır.
Anlatılan bu meydanın süvarisi olan üstün zat, mutlak olarak: Dünyanın ve âhiretin efendisidir; evvellerin ve âhirlerin efendisidir; Alemlerin Rabbı Allah´ın sevgilisidir. Salâvatın en tamı ona, saygıların en eksiksizi ona...
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: 9. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
Asıl dileğim odur ki: Bir şahıs, bu devlete sırf ilâhî ihsan olarak ersin. Ama önce şöyle olmalı: Resulüllah S.A. efendimize mütabaatta, tam olarak yerleşsin.. Sonra bu mütabaat, onu en yüksek zirveye çıkarır.
İşbu anlatılan durum şu âyet-i kerimede manasını bulur:
— «Bu, Allah´ın fazlıdır; onu dilediğine verir. Ve.. Allah, büyük fazlın sahibidir.» (62/4)
Anlatılan şerden ve noksandan murad, onlara karşı ilmî bir zevke sahip olmaktır; onlarla sıfatlanmak değildir. İşbu ilmin sahibidir ki, Yüce ve Mukaddes Allah´ın ahlâkı ile ahlâklı olmuştur. Aynı zamanda anlatılan ilim: Sözü edilen ahlâka sahip olmanın bir neticesidir. Kendilerinde bu iki hale karşı, ilmî bir ilgiden gayrı, bir şey olmayınca, bu makamda nasıl bir yeri olabilir?. Kaldı ki bu ilim, ancak, katıksız hayrı, tam olarak müşahede sonunda gelir. Bu müşahedenin yanında, başka her şey, şer olarak görünür. Bu müşahede ise., ancak mutmainne nefis, kendi makamına nüzul ettikten sonra olabilir.
Anlatılan mananın olması için, bazı şeyler gerekir. Şunu hemen açıkça anlatalım: Bir kul, nefsanî .hazzını atmadıkça, onun hazzını yere vurmadıkça, halen anlatılan mertebeye eremez. Şanı Yüce Mevlâsının kemalinden kendisine nasib gelmez. Hele kendini Mevlânın aynı, sıfatlarını da onun sıfatları itikad eden kimse bir yana.. Yüce Allah, böyle bir halden yana, tam bir üstünlüğe sahiptir Kaldı ki, böyle bir itikad: Esma ve sıfatta ilhaddır. Bu itikada sahib olan zümre; Yüce Allah´ın şu buyruğu altına girmişlerdir:
— «Onun esmasında ilhada düşenleri bırak.» (7/180)
İşbu anlatılan durum şu âyet-i kerimede manasını bulur:
— «Bu, Allah´ın fazlıdır; onu dilediğine verir. Ve.. Allah, büyük fazlın sahibidir.» (62/4)
Anlatılan şerden ve noksandan murad, onlara karşı ilmî bir zevke sahip olmaktır; onlarla sıfatlanmak değildir. İşbu ilmin sahibidir ki, Yüce ve Mukaddes Allah´ın ahlâkı ile ahlâklı olmuştur. Aynı zamanda anlatılan ilim: Sözü edilen ahlâka sahip olmanın bir neticesidir. Kendilerinde bu iki hale karşı, ilmî bir ilgiden gayrı, bir şey olmayınca, bu makamda nasıl bir yeri olabilir?. Kaldı ki bu ilim, ancak, katıksız hayrı, tam olarak müşahede sonunda gelir. Bu müşahedenin yanında, başka her şey, şer olarak görünür. Bu müşahede ise., ancak mutmainne nefis, kendi makamına nüzul ettikten sonra olabilir.
Anlatılan mananın olması için, bazı şeyler gerekir. Şunu hemen açıkça anlatalım: Bir kul, nefsanî .hazzını atmadıkça, onun hazzını yere vurmadıkça, halen anlatılan mertebeye eremez. Şanı Yüce Mevlâsının kemalinden kendisine nasib gelmez. Hele kendini Mevlânın aynı, sıfatlarını da onun sıfatları itikad eden kimse bir yana.. Yüce Allah, böyle bir halden yana, tam bir üstünlüğe sahiptir Kaldı ki, böyle bir itikad: Esma ve sıfatta ilhaddır. Bu itikada sahib olan zümre; Yüce Allah´ın şu buyruğu altına girmişlerdir:
— «Onun esmasında ilhada düşenleri bırak.» (7/180)
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Geri: 9. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
Şu da bir başka hakikattir: Cezbesi, sülûkünü geçen herkes, sevilenlerden olamaz. Ama, sevgililer arasına girmek için, cezbenin takaddümü (daha önde olması) şarttır.
Evet..
Her cezbe, mahbubiyet manasından bir nebze bulunur; şundan ki: Cezbe onsuz olamaz.
Anlatılan bu cezbeli mana: Arızalar babından, arızî bir sebebden onlarda hâsıl olmuştur; zatî değildir. Çünkü zati mana, eşyanın hiç biri ile muallel değildir. Şunu görmez misin ki: Her müntehi sayılan kimseye, sonunda cezbe müyesser olur. Hem de, kendisi sevenler zümresine dahil olduğu halde.. Bu meyanda, kendisinde, arızî bir vasıta ile mahbubiyet manası zahir olur. Halbuki bu, onun için yeterli değildir. Yani: Bir salik için, sırf sevilen olmak yeterli değildir. Anlatılan arızî şey, (Yani: Cezbe) bir manaya göre: O kimsede, tasfiye ve tezkiyedir.
Anlatılan arızî mana, özellikle müptedilerde görünür ki bu: Resulüllah S.A. efendimize ittiba olarak meydana gelir. İsterse, umumî manada olsun. Aynı mana, müntehi sayılanlarda da olur. Bu dahi, Resulüllah S.A. efendimize bir ittiba sonucudur.
Aynı mananın, zatî yönden gelen bir fazilet olarak zuhuru; mahbub zatlarda dahi, Resulüllah S.A. efendimize tabi olmaya bağlıdır.
Bu hususta, açık olarak şunu demek istiyorum:
— Bu zatî mananın zuhuru, sırf Resulüllah S.A. efendimizle zatî münasebet yolundan olmaktadır.
Bu münasebeti şöyle anlatabiliriz: Bir isim düşünün; ki o: Resulüllah S.A. efendimizin Rabbıdır. (Yani: O ismin sahibi) Resulüllah S.A. efendimizin Rabbı olan (terbiyesine gelen) isim ise., anlatılan bu hususiyette vakıaya uygundur. Yani: Anlatılan mana hususiyeti babında..
İşbu saadet, anlatılan sebeble kazanılır. Yani: Resulüllah S.A. efendimize tabi olmak yolundan.. Ama, tam manası ile..
Doğruyu en iyi Allah bilir. Gidiş ve dönüş onadır. Hakkı meydana çıkaran Allah´tır; bu yola hidayet eden odur.
Evet..
Her cezbe, mahbubiyet manasından bir nebze bulunur; şundan ki: Cezbe onsuz olamaz.
Anlatılan bu cezbeli mana: Arızalar babından, arızî bir sebebden onlarda hâsıl olmuştur; zatî değildir. Çünkü zati mana, eşyanın hiç biri ile muallel değildir. Şunu görmez misin ki: Her müntehi sayılan kimseye, sonunda cezbe müyesser olur. Hem de, kendisi sevenler zümresine dahil olduğu halde.. Bu meyanda, kendisinde, arızî bir vasıta ile mahbubiyet manası zahir olur. Halbuki bu, onun için yeterli değildir. Yani: Bir salik için, sırf sevilen olmak yeterli değildir. Anlatılan arızî şey, (Yani: Cezbe) bir manaya göre: O kimsede, tasfiye ve tezkiyedir.
Anlatılan arızî mana, özellikle müptedilerde görünür ki bu: Resulüllah S.A. efendimize ittiba olarak meydana gelir. İsterse, umumî manada olsun. Aynı mana, müntehi sayılanlarda da olur. Bu dahi, Resulüllah S.A. efendimize bir ittiba sonucudur.
Aynı mananın, zatî yönden gelen bir fazilet olarak zuhuru; mahbub zatlarda dahi, Resulüllah S.A. efendimize tabi olmaya bağlıdır.
Bu hususta, açık olarak şunu demek istiyorum:
— Bu zatî mananın zuhuru, sırf Resulüllah S.A. efendimizle zatî münasebet yolundan olmaktadır.
Bu münasebeti şöyle anlatabiliriz: Bir isim düşünün; ki o: Resulüllah S.A. efendimizin Rabbıdır. (Yani: O ismin sahibi) Resulüllah S.A. efendimizin Rabbı olan (terbiyesine gelen) isim ise., anlatılan bu hususiyette vakıaya uygundur. Yani: Anlatılan mana hususiyeti babında..
İşbu saadet, anlatılan sebeble kazanılır. Yani: Resulüllah S.A. efendimize tabi olmak yolundan.. Ama, tam manası ile..
Doğruyu en iyi Allah bilir. Gidiş ve dönüş onadır. Hakkı meydana çıkaran Allah´tır; bu yola hidayet eden odur.
RüveYde- KuRuCu / YöNeTiCi
Similar topics
» 6. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
» 7. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
» 2. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
» 7. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
» 2. MeKTuP / İmâm-ı Rabbânî (k.s.)
.:. i R F @ N _ M E C L i S i .:. R @ H - i _ @ S K .:. :: (¯`·._.: İSLAMİ İLİMLER :._.·´¯) :: MEKTUBAT-I RABBANi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
22.09.23 10:37 tarafından RıZa BeRKaN
» Namazı terk eden adam dinini bitirmiştir!
12.01.23 12:26 tarafından RıZa BeRKaN
» Muhammed sen canımın cananısın Muhammed sen gözümün ışığısın Muhammed
12.01.23 10:10 tarafından RıZa BeRKaN
» ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : ACELECİLİK …!!!
17.11.22 17:23 tarafından RıZa BeRKaN
» i M a N i L e G ö N D e R B i Z i
11.10.22 18:29 tarafından RıZa BeRKaN
» Hazreti Ömer'den (r.a) birbirinden kıymetli 18 nasihat...
11.10.22 18:22 tarafından RıZa BeRKaN
» EN BÜYÜK KABADAYI'LIK EFENDİLİK'TİR
11.10.22 18:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
11.10.22 12:00 tarafından RıZa BeRKaN
» Sadece Kur’an Yeter mi ? KUR'AN YETER DİYENLERE
11.10.22 10:35 tarafından RıZa BeRKaN
» İNCEDEN İNCEYE GİYDİRİYORLAR SİZE MÜSLÜMANLAR
11.10.22 8:35 tarafından RıZa BeRKaN
» Recep Tayyip Erdoğan EVET O bir #DünyaLideri
11.10.22 8:11 tarafından RıZa BeRKaN
» Zordur kurban zordur, ayrılık zordur...
11.10.22 8:03 tarafından RıZa BeRKaN
» Allah ve Rasulü için göz yaşı dökenlere selâm olsun.
11.10.22 7:57 tarafından RıZa BeRKaN
» 2 MiLYaR TaKiPÇiSi VaR
11.10.22 7:34 tarafından RıZa BeRKaN
» Ne NeDiR?
20.01.22 11:54 tarafından RıZa BeRKaN
» ÖĞÜT VEREN AYETLER
20.01.22 10:58 tarafından RıZa BeRKaN
» Faizcileri deşifre edeceğiz.. Takip edeceğiz..
22.10.21 13:26 tarafından RıZa BeRKaN
» ANLAMSIZLIK HASTALIĞI: ANoMİ ‼
11.10.21 11:49 tarafından RıZa BeRKaN
» Mustafa Özcan Güneşdoğdu Rabbim Sana Sığınırım
11.10.21 11:46 tarafından RıZa BeRKaN
» Zengin Tüccar ve 4 eşi hikayesi.
11.10.21 11:41 tarafından RıZa BeRKaN